Old Man's Child
VIP VIP Üye
Old Man’s Child, 1993’te Norveç’te dünyaya gözlerini açtı. Gerçi tüm olayın başlangıcı birkaç sene öncesine 1989’a dayanıyor. İşte o yıl Galder ve Tjodalv; genellikle Slayer ve Metallica coverları yapan bir grup kurmuşlardı. Requiem adı altında ilk demosunu yayınlayan grup 50 kopya satabilmişti. Yaptıkları demo, o zaman yeni filizlenmeye başlayan death metal’in bariz etkilerini taşıyordu. Grup 1993 yılına geldiğimizde adını değiştirerek şu anki adı Old Man’s Child’ı aldı.. O.M.C’nin ilk kadrosu ise şu şekildeydi; gitar/vokal Grusom (Thomas Rune Andersen), gitarist Jardar (Jon Øyvind Andersen), ve baterist Tjodaly (Kenneth Åkesson).. Aslında ilk plan klasik bir death metal grubu olmaktı ama daha sonra hepsi black metale olan ilgilerinin git gide arttığını hatta engellenemez bir tutkuya dönüştüğünü gördüler. Grusom (şimdi Galder oluyor kendisi) ve Jardar’ın Norveç ordusundaki görevleri sebebiyle ağırdan bir giriş yapmak zorunda kalsalar da, ilk demoları “In The Shades Of Life”ı 1994 Kasım’ında piyasaya çıkardılar.. Demonun kayıtları Norveç’te küçük bir stüdyo olan Stovner RF’de yapıldı. Stüdyoya girmeden önce Dimmu Borgir’ın eski bas gitaristi Brynjard Tristan da gruba el attı.. Demo’nun kalitesi gruba ufaktan bir şöhret kazandırmaya başlarken, Norveç firması Hot Records’un da dikkatini çekti ve taraflar arasında anlaşma sağlandı. Aslında bu demo, Ancient Lore Creations etiketiyle piyasaya çıkacaktı, hem de Ved Buens Ende ile bir split albüm olarak lakin böyle bir şey hiç gerçekleşmedi..
1995 senesinin sonbaharı biterken grup nihayet ilk albümünü kaydetmiş ve Hot Records etiketiyle piyasaya çıkarmıştı. Norveç’teki Studio 3’te kaydedilen albüm’de, Brynjard Tristan’ın yerine Minas Tirith bas gitarist olarak gruba dahil oldu. Albümün kaydı biter bitmez bir değişiklik daha yaşandı ve enerjisini Dimmu Borgir’a harcamak isteyen Tjodallv gruptan ayrıldı. “Born Of The Flickering” albümü gruba hem kamuoyunda hem de metal camiasında hak ettiği ilgiyi kazandırmış oldu..
1996 yılında Tjodalv’ın ayrılmasıyla boşalan yere Tony Kirkemo dahil oldu.. Aynı yıl içerisinde grup, iki yıl önce kaydettiği ilk demosu “In The Shades of Life”ı da piyasaya çıkarma şansı bulurken, sene sonuna doğru Century Media gruptaki potansiyel fark ederek O.M.C’yi bünyesine alarak “Born Of The Flickering”i yeni bir albüm kapağıyla tekrar piyasaya çıkardı. 1997 Haziran’ında Studiomega’ya girerek ikinci albümünün kayıtlarına başlayan grup, oldukça hızlı bir prodüksiyon aşamasından sonra aynı sene içerisinde “The Pagan Prosperity”i piyasaya çıkarmış oldu. Century Media’nın gücü sayesinde dünya çapında bir dağıtıma erişen grup, dünyanın her tarafında hayran kazanmaya başladı. Albüm piyasaya çıkmadan hemen önce Grusom adını Galder olarak değiştirmeye karar verirken bu konuyla ilgili Terrorizer dergisine de şöyle bir açıklamda bulundu; “Grusom eğlencesine seçtiğim bir isimdi, ben eğlenceyi sevmiyorum..”..
“The Pagan Prosperity”nin ardından grup birden dağıldı. Tony, Galder’in yazdığı bateri aranjmanlarını çalamıyordu ve Gonde de uyuşturucu problemleri yaşamaya başlamıştı ki sonuç olarak gruptan atıldı. Sadece Galder ve Jardar kalmıştı ki Jardar’ın müzik dışında bir işi daha olması işleri iyice zorlaştırıyordu. Bunun üzerine Galder kendi başına bir albüm yapmaya karar verdi. Drum machine kullanmak istemeyen Galder, efsanevi baterist Gene Hoglan ile anlaşarak albümde çalmasını sağladı.
Old Man’s Child’ın üçüncü stüdyo albümü İsveç’teki Abyss Studio’da kaydedilecekti fakat boş program bulunamamasından dolayı Sunlight stüdyolarında kaydedildi. Albümün prodüksiyonu istediği gibi oluncaya kadar uğraşan Galder, nihayet üçüncü albüm “Ill-Natured Spiritual Invasion”u piyasaya çıkardı. Bateri dışındaki bütün enstrümanların Galder tarafından çalındığı bu albüm kesinlikle bir baş yapıttı..
Milenyumun son günlerine yaklaşırken, Old Man’s Child tekrar stüdyoya girerek dördüncü albümün kayıtlarına başladı, tabi bu sefer bir grup olarak.. Jardar nihayet geri döndü, Tjodalv tekrar gruba katılarak Grimar’la bateri bölümlerini paylaştı, yeni bas gitarist Memnoch gruba katıldı.. Sonuç olarak bu ekibin birleşmesinden “Revelation 666 – The Curse Of Damnation” ortaya çıktı.. 1999 yılında Abyss Studio’da kaydedilen albümün prodüktörlüğünü metal dünyasının efsane isimlerinden Peter Tägtgren üstlenmişti. Albüm muhteşemdi ve metal dünyasına büyük etki yarattı..
Ağustos 2000’de sürpriz bir gelişme yaşandı ve Galder, gruptan atılan Astennu’nun yerine Dimmu Borgir’a gitti. Dimmu Borgir elemanlarıyla uzun süredir arkadaş olan Galder’in bu geçişi şaşkınlık yaratmasa da bir süre sonra Galder, Old Man’s Child ile devam etmek istediğine karar verdi.. Kendi yarattığı bir gruptu, zamanını, yeteneğini, ruhunu katmıştı..
2000 senesinde Dimmu Borgir’da albüm kayıtları ve yoğun konser temposuyla karşılaşan Galder, Old Man’s Child ile ilgilenememişti ama Dimmu Borgir’i bırakır bırakmaz hemen çalışmalara başladı. Bu sefer suç ortağı Jardar ile Old Man’s Child tarzında bir atmosferik black metal albümü yapmaya karar verdiler. Nicholas Barker’dan bateri setinin arkasına geçmesini rica eden Galder olumlu yanıt alınca hemen kayda başladılar. Albümün adı aslında “Infidel” olacaktı ama daha sonra “In Defiance Of Existence”ye karar verdiler. Albümün prodüktörlüğünü bizzat Galder üstlenirken, albüm İsveç’teki Studio Fredman’da kaydedildi. Dream Evil’dan Gus G’nin de birkaç şarkıda gitar çalmasının ardından, ortaya grubun şu ana kadar en sıkı çalıştığı albüm ortaya çıktı..
1995 senesinin sonbaharı biterken grup nihayet ilk albümünü kaydetmiş ve Hot Records etiketiyle piyasaya çıkarmıştı. Norveç’teki Studio 3’te kaydedilen albüm’de, Brynjard Tristan’ın yerine Minas Tirith bas gitarist olarak gruba dahil oldu. Albümün kaydı biter bitmez bir değişiklik daha yaşandı ve enerjisini Dimmu Borgir’a harcamak isteyen Tjodallv gruptan ayrıldı. “Born Of The Flickering” albümü gruba hem kamuoyunda hem de metal camiasında hak ettiği ilgiyi kazandırmış oldu..
Sponsorlu Bağlantılar
1996 yılında Tjodalv’ın ayrılmasıyla boşalan yere Tony Kirkemo dahil oldu.. Aynı yıl içerisinde grup, iki yıl önce kaydettiği ilk demosu “In The Shades of Life”ı da piyasaya çıkarma şansı bulurken, sene sonuna doğru Century Media gruptaki potansiyel fark ederek O.M.C’yi bünyesine alarak “Born Of The Flickering”i yeni bir albüm kapağıyla tekrar piyasaya çıkardı. 1997 Haziran’ında Studiomega’ya girerek ikinci albümünün kayıtlarına başlayan grup, oldukça hızlı bir prodüksiyon aşamasından sonra aynı sene içerisinde “The Pagan Prosperity”i piyasaya çıkarmış oldu. Century Media’nın gücü sayesinde dünya çapında bir dağıtıma erişen grup, dünyanın her tarafında hayran kazanmaya başladı. Albüm piyasaya çıkmadan hemen önce Grusom adını Galder olarak değiştirmeye karar verirken bu konuyla ilgili Terrorizer dergisine de şöyle bir açıklamda bulundu; “Grusom eğlencesine seçtiğim bir isimdi, ben eğlenceyi sevmiyorum..”..
“The Pagan Prosperity”nin ardından grup birden dağıldı. Tony, Galder’in yazdığı bateri aranjmanlarını çalamıyordu ve Gonde de uyuşturucu problemleri yaşamaya başlamıştı ki sonuç olarak gruptan atıldı. Sadece Galder ve Jardar kalmıştı ki Jardar’ın müzik dışında bir işi daha olması işleri iyice zorlaştırıyordu. Bunun üzerine Galder kendi başına bir albüm yapmaya karar verdi. Drum machine kullanmak istemeyen Galder, efsanevi baterist Gene Hoglan ile anlaşarak albümde çalmasını sağladı.
Old Man’s Child’ın üçüncü stüdyo albümü İsveç’teki Abyss Studio’da kaydedilecekti fakat boş program bulunamamasından dolayı Sunlight stüdyolarında kaydedildi. Albümün prodüksiyonu istediği gibi oluncaya kadar uğraşan Galder, nihayet üçüncü albüm “Ill-Natured Spiritual Invasion”u piyasaya çıkardı. Bateri dışındaki bütün enstrümanların Galder tarafından çalındığı bu albüm kesinlikle bir baş yapıttı..
Milenyumun son günlerine yaklaşırken, Old Man’s Child tekrar stüdyoya girerek dördüncü albümün kayıtlarına başladı, tabi bu sefer bir grup olarak.. Jardar nihayet geri döndü, Tjodalv tekrar gruba katılarak Grimar’la bateri bölümlerini paylaştı, yeni bas gitarist Memnoch gruba katıldı.. Sonuç olarak bu ekibin birleşmesinden “Revelation 666 – The Curse Of Damnation” ortaya çıktı.. 1999 yılında Abyss Studio’da kaydedilen albümün prodüktörlüğünü metal dünyasının efsane isimlerinden Peter Tägtgren üstlenmişti. Albüm muhteşemdi ve metal dünyasına büyük etki yarattı..
Ağustos 2000’de sürpriz bir gelişme yaşandı ve Galder, gruptan atılan Astennu’nun yerine Dimmu Borgir’a gitti. Dimmu Borgir elemanlarıyla uzun süredir arkadaş olan Galder’in bu geçişi şaşkınlık yaratmasa da bir süre sonra Galder, Old Man’s Child ile devam etmek istediğine karar verdi.. Kendi yarattığı bir gruptu, zamanını, yeteneğini, ruhunu katmıştı..
2000 senesinde Dimmu Borgir’da albüm kayıtları ve yoğun konser temposuyla karşılaşan Galder, Old Man’s Child ile ilgilenememişti ama Dimmu Borgir’i bırakır bırakmaz hemen çalışmalara başladı. Bu sefer suç ortağı Jardar ile Old Man’s Child tarzında bir atmosferik black metal albümü yapmaya karar verdiler. Nicholas Barker’dan bateri setinin arkasına geçmesini rica eden Galder olumlu yanıt alınca hemen kayda başladılar. Albümün adı aslında “Infidel” olacaktı ama daha sonra “In Defiance Of Existence”ye karar verdiler. Albümün prodüktörlüğünü bizzat Galder üstlenirken, albüm İsveç’teki Studio Fredman’da kaydedildi. Dream Evil’dan Gus G’nin de birkaç şarkıda gitar çalmasının ardından, ortaya grubun şu ana kadar en sıkı çalıştığı albüm ortaya çıktı..
