Arama

Et, Et Ürünleri ve Beslenmedeki Önemi

Güncelleme: 11 Temmuz 2012 Gösterim: 29.722 Cevap: 3
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Ekim 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
ET, genellikle sığır, koyun, kuzu, domuz ve kümes hayvanları gibi çeşitli evcil hayvanlar­dan ve balıktan elde edilen değerli bir besin­dir. Fransa'da at eti, Türkiye, Yunanistan ve Jamaika gibi başka bazı ülkelerde keçi eti de yenir. Çin'de köpek eti yemek çok yaygındır. Bazı ülkelerde ise gelenekler ve din bir ya da birkaç çeşit etin yenmesini yasaklar. Hindis­tan'da Hindu dininin yaygın olduğu birçok bölgede inek kutsaldır ve eti yenmez. Müslü­manlık ve Musevilik domuz etinin yenmesini yasaklar.

İnsanların yabanıl hayvan ve kuşları yemek için yakalamalarına "av" denir. Geyik, yaban domuzu, tavşan, sülün ve ormantavuğu av hayvanlarındandır. Av hayvanlarından bazı­ları günümüzde özel çiftliklerde yetiştirilmek­tedir. Etin besin olarak kullanılmaya başlan­dığı insanlığın ilkçağlarında, tüm etler yabanıl hayvanlardan elde edilirdi. Tarihöncesi insan­ları avcılık ve toplayıcılıkla geçinirlerdi. Daha sonra, toprağı ekerek ekin yetiştirmeyi ve hayvanları evcilleştirmeyi öğrendiler. Hay­vanları evcilleştirme Avrupa'da İÖ 8000 yılla­rında başladı. Arkeolojik buluntular, domuz etinin Mısır'da İÖ 3400, Çin'de ise İÖ 2900'de yendiğini gösteriyor.

Çağdaş Et Sanayisi

Dünya nüfusunun hızla artışı ve kentlerde yoğunlaşması sonucu besin üretimi dünyanın önde gelen, sanayileri arasına girmiştir. Et tüketimi de giderek artış gösteriyor. En çok et tüketen ülkeler Avustralya, ABD, Yeni Ze­landa ve Arjantin'dir.
Et, vücudun gelişmesi için gerekli protein ve bazı vitaminler bakımından zengin bir besindir. Ne var ki, belli bir yaşın üzerindeki kişiler için fazla et yemenin zararlı olabileceği de anlaşılmıştır.
Dünyada artan et talebini karşılamak için besi hayvancılığı ve et işleme sanayisi gelişti­rilmiştir. En yaygın olarak sığır, koyun ve domuz besiciliği yapılır.
Türkiye'de en çok koyun, kuzu, sığır, dana, keçi, tavuk ve balık eti üretilir. 1984'te 2 milyon 834 bin baş sığır ve dana; 6 milyon 241 bin baş koyun ve kuzu, 1 milyon 643 bin baş keçi ve oğlak kesilmiştir. Bunlardan, 165 bin tonu sığır ve dana, 159 bin tonu koyun ve kuzu, 25 bin tonu keçi ve oğlak, 15 bin tonu da manda, deve gibi öbür hayvanlardan ol­mak üzere, toplam 364 bin ton et elde edilmiştir.
Ayrıca, Türkiye'de aynı yıl kesilen tavuk ve hindi sayısı 64 milyonu bulur. Balık üretimi de 1987 verilerine göre 606 bin tondur. Böylece, balık ve kümes hayvanlarını dışarıda tutarsak, Türkiye'de kentsel yerleşim birimle­rinde kişi başına düşen et tüketimi yılda 14 kg dolayındadır. Bu miktar sanayileşmiş ülke­lerdeki et tüketiminin oldukça gerisindedir.
Günümüzde modern çiftliklerde yetiştirilen hayvanlar çeşitli yöntemlerle geliştirilmişler­dir. Bugünün evcil sığırı, ortaçağda Avrupa' da yaygın olan yaban öküzünün soyundan gelir. Yıllar boyunca tür içi ve ırklar arası çiftleştirme yöntemleri kullanılarak bu sığırda istenen özellikler yaratılmıştır. Bazı sığır tür­leri eti, bazıları ise sütü için yetiştirildi. Bir bölümü de hem etinden, hem sütünden yarar­lanmak üzere geliştirildi (bak. SlGlR).
Sığır
1.Kürek
2.Kol
3.Kotlet-Antrkot
4.Göğüs
5.Bonfile-Kontrfile
6.Pançeta
7.Sokum
8.Tranşnuar
9.Bacak

sgrgn3

İlk önceleri yabanıl koyunlar yalnızca Orta Asya ve Kuzey Afrika'da yaşarlardı. Bugün ise daha çok, her iki yarıkürede ılıman bölge­lerde bulunurlar. Sığırda olduğu gibi koyun türleri de insanlarca geliştirilmiş, özel iklim ve çevre koşullarına uyabilmelerinin yanı sıranayide olduğu gibi toplu üretim ilkelerine göre kurulmuş geniş, çağdaş fabrikalar biçi­mindedir. Bir montaj hattı gibi çalışan mezba­hada, bir yandan giren canlı hayvan kesilir, yüzülür, parçalanır, dondurulmaya ya da sa­tılmaya hazır olarak öbür yandan çıkar. Bazı büyük et işleme kuruluşları kesim ve parçala­ma, dondurma, paketleme gibi bölümlerin yanı sıra salam, sosis, sucuk tütsülenmiş et gibi et ürünlerini de üretebilecek makinelerle donatılmıştır. Kesim işlemi, dinsel inanışlar ve geleneklerin yanı sıra kullanılan teknoloji­ye göre de ülkeden ülkeye değişir. Kesilen hayvanların yenebilecek bölümleri uygun bi­çimde parçalanır. Sığırlar genellikle dörde bölünürken, koyun ve kuzular bütün olarak bırakılır. Etler kasap dükkânlarında ya da süpermarketlerin et satan bölümlerinde alıcı­nın isteğine göre daha küçük parçalara bölü­nerek satılır.
Kesilen hayvanların dil. karaciğer, böbrek, yürek, beyin gibi yenebilen iç organları da ayrıca satılır. Öteki işe yarar bölümler de sucuk ve sosis yapımında kullanılır.

et1ei0

Etin İşlenmesi

Et kurutularak, soğutularak ya da dondurula­rak, tuzlanarak, tütsülenerek ve konserve
özel nitelikler kazanmaları sağlanmıştır. Bazı koyun türleri, yünlerinin nitelik ve miktarı, öbürleri ise etlerinin özelliği nedeniyle değer­lidir .Domuzlar Asya. Avrupa ve Afrika köken­lidir. Ortaçağ boyunca Avrupa'da yaşamış olan, bildiğimiz yaban domuzunun soyundan üretilmişlerdir. Domuzların önemli bir bölü­mü domuz pastırması ve jambonu yapılmak üzere beslenir ve kesilir
Hayvanların mezhabaya getirilmeleriyle birlikte besi hayvancılığının işlevi sona erer ve et işleme sanayisi devreye girer. Etin işlenme­si iki aşamaya ayrılabilir. İlki, hayvanın kesil­mesi ve yüzülmesidir. Kesilen et satılmak üzere hemen kasap dükkânına ya da et pazarına gönderilmeyecekse, ikinci aşama etin saklanması için gerekli olur.Günümüzde mezbahalar, başka birçok yapılarak saklanabilir. Kurutma, etin korun­masındaki en eski yöntemlerden biridir. Mı­sırlılar eti kurutarak saklarlardı. Amerika Yerlileri eti bugün başka ülkelerde de yapıldı­ğı gibi ince şeritler biçiminde kuruturlardı. Bir başka yöntem de kurutulmuş ya da yarı kurutulmuş etin kuru sebze ve meyvelerle birlikte dövülerek, üstlerinin erimiş yağla kaplanmasıydı. Günümüzde severek yediği­miz bir kurutulmuş et türü olan pastırmanın geçmişi de Orta Asya'ya kadar uzanır.

etjb9

Et ve et ürünlerinin sıcaklık ve nemin denetlendiği koşullarda kurutulması bakteri gibi eti bozan organizmaların üremesini zor­laştırır. Böylece salam ve sucuk gibi işlenmiş etler aylarca bozulmadan kalabilmektedir. Etin kurutulmasında, ilginç ve görece yeni bir gelişme de soğuk kurutma işlemidir. Donmuş et bir vakum içinde belli ölçüde ısıtılır. Bu, et çözülmeden içindeki buz kristallerinin doğ­rudan su buharına dönüşmesini sağlar. Bu yöntemle kurutulmuş et hafiftir, kolay taşına­bilir, rahatlıkla yeniden sulandırılabilir ve lezzetini korur. Kurutulmuş etler ve öbür besinler dağcılıkta ve uzun yürüyüşlerde yay­gın olarak kullanılır.
Eti buz ya da kar altında sistemli biçimde dondurmaya başlayan ilk insanların Romalı­lar olduğu sanılmaktadır. 19. yüzyılın sonları­na doğru dondurma teknolojisinin bulunması ve bu alanda sağlanan ilerlemelerin, dünyada et işleme sanayilerinin gelişmesindeki en ya­şamsal öğe olduğu söylenebilir. Böylece, gü­nümüzde dünyanın her yerindeki pazarlara dondurulmuş ve soğutulmuş et sunulabilmek­tedir. Dünya pazarlarına dondurulmuş et satan ülkelerin başında Arjantin, Avustralya ve Yeni Zelanda gelir.
Kurutma gibi tütsüleme, salamura yapma ve tuzlama da yiyecek saklamanın en eski yöntemlerindendir. Etin tuzla yoğrularak, ge­ne tuz içinde tutulduğu kuru tuzlama en elverişli yöntemlerden biridir. Tütsülemek de etin bozulmadan uzun süre saklanabilmesini sağlar, ayrıca ete özel bir lezzet katar. Jam­bon ve isli et gibi salamuraya yatırılmış ve tütsülenmiş etler belirli kimyasal maddeleri içerir. Bu maddeler potasyum ve sodyum nitratlardan elde edilen nitratlar ve ete pişiril­diği zaman pembe rengini veren renk verici maddelerdir. Günümüzde etlerin bozulma­dan korunmaları için katılan sodyum nitrat gibi katkı maddelerinin sağlığa zararlı olduğu tartışılmaya başlanmıştır.
Anadolu'ya Selçuklular tarafından getiril­diği sanılan pastırmanın yapımında, çemen to­humu, sarmısak, tuz ve kırmızı biber karışımı büyük parça etlerin üzerine sıvanır, daha sonra etler güneşte ya da tütsülenerek kurutulur. Pastırmanın üzerindeki çemen karışımına boya ya da yabancı maddeler katılmaz.
Konserveyi 1809'da, Fransız Nicholas Appert'in bulduğu söylenir. Birçok başka sanayi­de olduğu gibi, konserveciliğin gelişimi de savaşlarla birlikte hızlanmıştır. Bu kez de Napolyon Savaşları kolayca taşınabilen, bo­zulmadan dayanabilecek ete büyük bir talebin doğmasına yol açarak konserveciliğin geliş­mesine katkıda bulunmuştur,
Türkiye'de, 1952'de yasayla kurulan Et ve Balık Kurumu ülkede hayvancılık ve balıkçılı­ğın geliştirilmesi ve et üretimine katkıda bulunmak, et ve balık fiyatlarındaki dalgalan­maları önlemek, kendi kuruluşlarında kesilen hayvanları satış mağazalarında halka satmak gibi işlevleri üstlenmiştir. Satın alınan hay­vanlar Et ve Balık Kurumu mezbahalarında, sağlık koşullarına uygun olarak kesilir, bir bö­lümü doğrudan satış mağazalarına gönderilir­ken kalanı dondurularak soğuk hava depola­rında bekletilir.
Et ve Balık Kurumu ayrıca, sosis, sucuk, salam, konserve et, jöle işkembe gibi et ürünleri de üretir. Mezbahalarda değerlendi­rilmeyen artıklar gübre ve yem sanayilerinde kullanılır. Et ve Balık Kurumu dışında kalan bazı büyük özel kuruluşlarda da hayvan kesi­mi ve et üretiminin yanı sıra çok çeşitli et ürünleri üretilmektedir.
Hayvan kesimi ve etin işlenmesinde, çok az artık kalır. Kesilen hayvanların artıkları ve yenmeyen bölümlerinden, bir dizi yan ürün üretilir. Sığır ve koyun postları işlenerek dericilikte; yağlar sabun üretiminde kullanı­lır. Kemiklerden bıçak saplan, düğmeler ve tutkal yapılabilir ya da öğütüldükten sonra kurutulmuş kanla karıştırılarak bir çeşit gübre elde edilir. Bazı hayvanların bağırsakları ise iyice temizlenip kurutularak, sucuk ve sosis yapımında kılıf olarak kullanılır .


Kaynak:MsxLabs & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
CenneT-ul Meva - avatarı
CenneT-ul Meva
Ziyaretçi
19 Ağustos 2011       Mesaj #2
CenneT-ul Meva - avatarı
Ziyaretçi
Besin değeri yüksek bir gıda maddesidir. 100 gram ette 15 ila 20 gram protein bulunur. Etin içinde ayrıca fosfor, demir ye bakır gibi madensel tuzlar, A, D vitaminleri ve B vitamini bileşikleri vardır. Özellikle karaciğer demir ve bakır mineralleri, A ve D vitaminleri yönünden daha zengindir.
Et kan yapar ve kansızlığı önler. Bedeni canlı ve güçlü kılar. Zihinsel gelişmeyi sağlar. Şişmanlığı önler. Bu özellikleriyle et soframızın baş tacı olmuştur. Beslenmede etle ilgili şu özelliklerin de bilinmesi gerekir:

• Dana, piliç ve tavşan etinin, karaciğer ve beyinin sindirimi kolaydır. Bunlara hafif etler adı verilir.
• Koyun etine ve sığır etinin bazı parçalarına yarı hafif ya da yarı yağlı etler denir. Bunların sindirimi beyaz etin (hafif etin-yağsız etin) sindiriminden biraz daha zordur.
• Kaz ve ördek etine, koyunun ve sığırın yağlı kısımlarına ağır et ismi verilir. Adından da anlaşıldığı üzere bunların sindirimi daha zordur. En ağır et domuz etidir. Zengin gelişmiş ülkelerde hastalıkların pek çoğuna yağlı domuz eti neden oluyor.
• Et tüketiminde ölçüyü kaçırmamak gerekir. Gut, damar sertliği, kalp hastalıkları, sinir bozukluğu ve sindirim rahatsızlıklarının kaynağında aşın et tüketimi vardır.
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
12 Eylül 2011       Mesaj #3
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org

Et

Hayvanların kaslarından elde edilen, protein ve karbonhidrat bakımından zengin, besleyici bir madde. Et, vitamin bakımından da çok zengindir. Dana, kuzu, sığır etinde B vitaminlerinin hemen hepsi bulunur. Bunlardan en önemlisi, büyüme, kalbin, sinirlerin çalışması için gerekli olan B1 vitaminidir. Ette bol bulunan B2 vitamini, gözler ve deri için çok faydalıdır. Ayrıca ette Pellegra hastalığının tedavisinde kullanılan ve hastalıktan korunmada büyük rolü olan "nikotinik asit" ile B4 ve B6 vitaminleri vardır. Et özellikle demir ve fosfor bakımından çok zengin bir besindir. Vücuda yararlı maden tuzlarını içeren et, salgıların çoğalmasına yardım eder. Etin besin değeri hayvandan hayvana ve alındığı yere göre değişir. Kalitesi ise hayvanın yaşına bağlıdır. Körpe hayvanların eti yumuşak ve gevrek, yaşlı hayvanlarınki sert ve kurudur. 4-8 yaş arasındaki burulmuş sığırların etleri sıkı, kalın, esnek, sulu, açık kırmızı ve hafif asitlidir. Bu çeşit etler birinci kalitedir. Yaşlı ve yorgun hayvan etleri, kalın, kaba, koyu kırmızı ve yağsızdır. Sığır, koyun, at, keçi, domuz etleri kırmızı, tavuk eti beyaz, ördek, kaz ve kuş etleri siyahtır. Beyaz etlerin sindirimi diğer etlere göre daha kolaydır. Siyah etlerde biraz toksin bulunduğundan, üremi, karaciğer hastalarına ve yüksek tansiyonlulara bu etlerin verilmesi doğru değildir. Etler ya taze ya da konserve olarak yenir. En iyi konserve etler çiğ olarak saklanan etlerdir. Türkiye'de et verimi ve üretimi zayıftır ve eti taze olarak saklama yöntemi, uzun zaman gelişmemiştir. Eskiden kesim hayvanları otlatılarak sürüler hâlinde büyük şehirlere getirilirdi. Denizyolları ile demiryollarının gelişmesi sonucunda hayvanlar kesim yerlerine tren ve vapurla taşınmaya başlandı. Sonunda et ve balık ticaretini düzenlemek üzere, 1952 yılında Et ve Balık Kurumu kuruldu. Bu kurum yurdun birçok yerlerinde et kombinaları, soğuk hava depoları kurmuştur. Et ve Balık Kurumu ayrıca balık unu, balıkyağı fabrikası ile balık ağı dokuma fabrikası kurmuştur. Et, kesimden sonra hemen bozulmaya yüz tutan bir besin olduğu için, çok eski zamanlardan beri tuzlama ve baharatlama yoluyla korunması sağlanmıştır. Ancak son yıllarda soğutucuların ve soğutma tekniğinin yayılmasıyla etler, daha kolay saklanmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
11 Temmuz 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Et
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Et, genel tanımıyla bir hayvanın dokularının yiyecek olarak kullanılmasına denir.
Buna göre, sadece kas değil, kas olmayan organları ve yağ dokularını da kapsar. akciğerler, karaciğer, dil, deri, beyin, kemikiliği ve böbrekler, et olarak kullanılabilir. Etlerde vitamin bulunmaz.Kırmızı et, memeli hayvanlardan elde edilen et grubuna, beyaz et ise; yumurta ile çoğalan hayvanlardan elde edilen et grubuna verilen addır.
Et, protein bakımından oldukça zengin olduğundan ve damak zevkine uyduğundan Türkiye'de sıkça tüketilen bir besin kaynağıdır. Sığır eti ve Koyun eti en çok tüketilen et türü olsa da yavruları olan dana ve kuzu da oldukça rağbet görmektedir. Yine bu gruba giren Keçi, Deve ve Geyik gibi etler ise gerek ekonomik koşullar, gerekse geleneksel alışkanlıklar nedeniyle fazla tercih edilmez. Kırmızı Et grubuna giren bu etler dışında tavuk ve balık eti tüketimi de oldukça yaygındır. Son yıllarda ülke çapında hindi, devekuşu ve off-shore yetiştirilen kültür balıkları gibi alternatif beyaz et türevleri de ciddi anlamda pazar bulmaya başlamıştır.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

24 Mayıs 2016 / Misafir Sağlıklı Yaşam
5 Haziran 2016 / Karamel82 Sağlıklı Yaşam
8 Şubat 2010 / Ziyaretçi Taslak Konular
19 Ocak 2017 / Mira Kimya
28 Temmuz 2009 / biruni Taslak Konular