Bu makale, birinci yazar tarafından İTÜ İşletme Fakültesi’nde tamamlanmış olan
“
Bilişim teknolojilerinin çalışma
yaşam kalitesi üzerine etkisi”
Organizasyonların, varlıklarını etkin şekilde
sürdürebilmeleri için bir yandan teknolojiyi öte
yandan da belirli bir çalışma yaşam kalitesi
düzeyine sahip çalışanları yönetmeleri
gerekliliği öngörülmektedir. Bu iki kavram
arasındaki ilişkinin ne olduğu ve bir
organizasyon için nasıl ortaya konulacağı ise
organizasyonun yönetim yaklaşımları ve
anlayışı ile doğrudan ilişkilidir. Bir
organizasyondaki bilişim teknolojilerinin
niteliği ve düzeyi o organizasyondaki çalışma, iş
yapma biçimini ve yönetim ortamını da
biçimlendirmektedir. Bu açıdan bilişim
teknolojilerinin çalışma yaşam kalitesi
üzerindeki etkisi değişik yönetim unsurları
üzerinden olmaktadır. Bu nedenle, bu çalışma,
bilişim teknolojilerinin, çalışma yaşam
kalitesini, yönetimin konu ettiği kaynaklar ve
unsurlar aracılığı ile nasıl etkilediğinin
araştırılmasına odaklanmıştır. Bu açıklamalar
ışığında araştırmanın temel sorusu "bilişim
teknolojileri bir organizasyonun çalışma yaşam
kalitesini nasıl etkilemektedir?" olarak ifade
edilebilir. Başka bir deyişle, organizasyonlarda
bilişim teknolojileri ile çalışma yaşam kalitesi
arasındaki ilişkinin araştırılması bu çalışmanın
temel amacıdır.
Temel kavramlar
Bilişim teknolojisi; bilginin üretilmesi,
işlenmesi, saklanması, iletilmesinde kullanılan
araçlar ve organizasyondaki bu araçların karar
verme süreci ve diğer süreçler üzerindeki etkisi
olarak tanımlanmaktadır. (Huber, 1985; Akın v.
diğ., 1999; Erkut 1995, Grover v. diğ., 1999)
Organizasyonlar, formal (biçimsel) ve informal
(biçimsel olmayan) iki alt yapıdan oluşmaktadır:
(Koçel, 1989; Hatiboğlu, 1988; Eren, 1993;
Tosun, 1987; Birdal ve Aydemir, 1992) Formal
yapı, önceden ve bilinçli olarak ve bir amaç
doğrultusunda oluşturulan ilişkiler topluluğunu
ifade eder. Bu yapı genellikle bir organizasyon
yapısı şeklinde belirir. Ayrıca bu yapıyı
oluşturan unsurlar da (görevler, yetkileri,
prosedürler, proses talimatları) kapsanmaktadır.
Dolayısıyla formal organizasyon yapısı önceden
bilinçli olarak belirlenen, olması arzu edilen
yapıyı ifade eder. Informal yapı ise
kendiliğinden, bilinçli bir tasarım sözkonusu
olmadan ortaya çıkan ilişkilerin ifade ettiği bir
yapıdır. Organizasyondakilerin birbirleri ile işiçi,
iş-dışı ilişkileri nedeniyle aralarında bazen
formal organizasyonun öngörmediği ilişkiler
gelişir. Bu tür önceden planlanmayan,
öngörülmeyen, çalışanların birbirleriyle ilişki
kurması sonucu oluşan ilişkiler topluluğu ise
informal organizasyon yapısını oluşturur.
Amaçlar, inançlar, fikirler, hisler, davranışlar,
ihtiyaçlar, kültür bu yapının altına girer.
Kaynaklar ise EFQM Modelinde (European
Foundation of Quality Management, 1996)
aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır:
Mali Kaynaklar; günlük faaliyetleri yürütebilmek
için gerekli kısa vadeli fonlar ve faaliyetlerin
finansmanı için gerekli kaynaklardan sağlanan
uzun vadeli fonlardır.
Bilgi Kaynakları; her türlü form ve araçla
bilgiyi elde edilebilir ve ulaşılabilir yapan, işe
ve tekniğe yönelik veriler ile bilgilerden
oluşmaktadır.
Tedarikçiler, Malzeme, Bina ve Ekipmanlar
(Fiziksel Kaynaklar); kuruluşa ürün ve hizmet
sağlayan kuruluşlar ile hammedeler, yarı mamül
ve mamüller dahil olmak üzere her türdeki
fiziksel kalemlerdir.
Çalışma yaşam kalitesi; teknik ve ekonomik
boyutlara ilave olarak insan boyutunun da
eklendiği, çalışan ve çalışma ortamı arasındaki
ilişkinin kalitesi olarak tanımlanır (Davis, 1983).
Çalışma yaşam kalitesinin içerdiği bakış
açılarını aynı başlık altında Walton (1992)
toparlamıştır. Bu tanım, çalışma yaşam kalitesi
adı altında ifade edilmek istenen sekiz boyutu
birden tanımlamaktadır:
1. Güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları: Mantıklı
çalışma saatleri, hastalık ve yaralanma riskini
azaltan fiziksel çalışma koşulları, belirli bir yaşın
üzerindeki insanların güvenliği için işin
potansiyel risk taşıması durumunda yaş limitleri,
Bilişim teknolojilerinin etkisi
2. Becerileri geliştirme ve kullanma fırsatları:
Çalışanın dış kontrol mekanizmalarına oranla iç
kontrol mekanizmalarını kullanmalarını
sağlayan görevlerin olması, çalışanın çok çeşitli
becerilerini kullanabileceği, tüm iş sürecini
kavrayabilecek ve süreç hakkında anlamlı bilgi
ve görüşe sahip olabilecek imkanlarının olması,
bir işin tamamını ele alabilme ve planlama
faaliyeti dahil, uygulama aktivitelerinin de
sürece dahil edilmiş olması.
3. Sürekli gelişim ve iyileştime fırsatları: İş
fırsatlarından çok kariyere odaklanılır ki bu da
kişisel gelişim, yeni becerilerin uygulanması,
ilerleme imkanı ve güvenlik gibi konuları içerir.
4. Organizasyona sosyal entegrasyon: Çalışanın
içinde bulunulan organizasyonda bireysel
kimliğini ya da özsaygısını kazanması,
organizasyonda önyargılardan kurtulmaya,
siyasal ve sosyal eşitliğe, artan hareketliliğe,
çalışana destek olan temel takımlara (yüzyüze
çalışılan kişilerden oluşan birincil ekipler), bu
takımların ötesinde de bir topluluk bilincinin
oluşmuş olmasına ve kişilerarası açıklık
duygusunun gelişmiş olmasına bağlıdır.
5. Organizasyondaki yasalar: Çalışanın ne tür
hakları olduğu ve çalışan bu haklarını nasıl
savunduğunu tanımlar. Kişinin mahremiyetine
saygı gösterme, değişimi tolere etme, serbest
konuşmaya izin verme, organizasyonel ödüllerin
dağıtımında adil davranmak ve bunları tüm işle
ilgili konulara yansıtmak gibi kavramları içerir.
6. Çalışma ve özel yaşam alanı: Bu konu,
çalışanın iş yaşamının özel yaşamını ne kadar
işgal ettiği ile ilgilidir. Dengeli bir iş yaşamı, iş
programları, kariyer talepleri, seyahat
zamanlarının sürekli boş zaman ve aileye ayrılan
zamanı işgal etmeme, terfi ve teşviklerin coğrafi
yer değiştirmeler gerektirmemesi ile çerçevelenir.
7. Çalışma yaşamının sosyal boyutu: Kendilerini
sosyal anlamda sorumlu hissetmeyen
organizasyonların çalışanları hızla yaptıkları
işin değerini ve kariyerlerini yıpratmaya,
özsaygılarını yitirmeye başlarlar. Çalışan;
organizasyonunu, üründe, atıklarda, pazarlama
tekniklerinde, istihdam koşullarında, azgelişmiş
ülkelerle ilişkilerinde, politik olaylara bakış
açısında sosyal olarak sorumlu görüp
görmediğini tanımlamaktadır.
8. Yeterli ve adil ücretlendirme: Gelirin
çalışanın sosyal yeterliliğini sağlamak, yapılan
için karşılığını sağlamak anlamındadır.
Bilişim teknolojileri ve çalışma yaşam
kalitesi ile ilgili yapılan araştırmalar
Bilişim teknolojilerinin organizasyona ve
çalışanlara yaptığı etkiler üzerine yapılmış
araştırmalar incelendiğinde, 1980'li yılların
başından itibaren bilişim teknolojilerinin
ağırlıklı olarak verimlilik üzerindeki etkisinin
incelendiği görülmektedir. Verimlilik ile birlikte
organizasyona ilişkin bir diğer değişim ise iş
süreçlerinin yeniden tasarlanması ve buna bağlı
olarak çalışanın iş yükünün azalması ve iş
tatmini üzerindeki etkilerin ve stresin
incelendiği görülmektedir.
Yapılan çalışmaların sonuçlarından görüldüğü
üzere bilişim teknolojileri, organizasyonel
yapıyı, çalışanları, çalışanların kullandıkları
sistemleri, iş yapış şekillerini, çıktıları ve içinde
bulunulan çalışma ortamını etkilemektedir.
Model
Söz konusu araştırmalardan yola çıkarak gerek
bilişim teknolojilerinin organizasyonları
etkilediği, gerekse organizasyona ait yönetsel
parametrelerin çalışma yaşam kalitesini
etkilediği söylenebilir. Bu sonuçtan yola çıkarak
da bilişim teknolojilerinin, organizasyonu
tanımlayan yönetsel parametreler ve çalışma
yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin bir modelle
incelenmesi uygun olacaktır. Şekil 1 incelenmek
istenen ilişkiyi en basit haliyle modellemektedir.
Şekil 1. Bilişim teknolojileri, yönetim kalitesi ve
çalışma yaşam kalitesi ilişkileri
Bu temel yaklaşımdan yola çıkılarak model
biraz daha detaylı bir hale getirildiğinde Şekil 2
elde edilmiştir. Ürün kalitesinden şirket
kalitesine giden yaklaşım Erkut (1995), yönetim
kalitesinin insan kaynağı ile ilgili boyutları
Koçel (1989) ve diğer kaynaklara ait boyutlar
ise EFQM (1996) modeli tarafından ortaya
konulmuştur.
Şekil 2. Yönetim kalitesinden çalışma yaşam
kalitesine geçiş
Araştırmada kullanılan yöntem
Şekil 2’de kurulan temel yaklaşımın ölçülmesi
yani bilişim teknolojilerinin yönetim kalitesi
parametreleri aracılığıyla çalışma yaşam
kalitesinin hangi boyutlarını nasıl etkilediğinin
tespit edilmesi için Analitik Hiyerarşi Süreci
(Saaty, 1980; 1994) ile ölçüm modeli
geliştirilmiştir. Analitik Hiyerarşi Süreci’nin
öngördüğü şekilde, Şekil 3’te kurulan karar
modelinin hiyerarşik seviyeleri aşağıdaki gibi
açıklanabilir:
Seviye 0. Amaç: Burası ulaşılmak istenen
amaçtır ve “Bilişim teknolojilerinin çalışma
yaşam kalitesi üzerindeki etkisi” olarak
tanımlanmıştır.
Seviye 1. Kriterler: Bu seviye bilişim
teknolojilerinin etkilediği yönetim kalitesi
parametrelerini tanımlamaktadır. Bunlar Şekil 2’de
ele alınan kriterlerdir:
- Formal Yapı
- Informal Yapı
- Bilgi Kaynakları
- Fiziksel Kaynaklar
- Mali Kaynaklar
Seviye 2. Alternatifler: Çalışma yaşam
kalitesinin boyutlarını ifade etmektedir. Bilişim
teknolojilerinin bu boyutlardan hangisini
etkilediğinin seçileceği çalışma yaşam kalitesi
alternatifleridir.