Arama

Dialektik Materyalizim

Güncelleme: 22 Haziran 2011 Gösterim: 2.331 Cevap: 2
AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
17 Mart 2009       Mesaj #1
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
Dialektik Materyalizim
Doğada ve tarihte belirleyici olan süreçlerin , kendi içlerindeki karşıtlık yoluyla oluştuğunu ve bütün olayların bu maddi temelli ilişkilerle açıklanması gerektiğini savunan felsefe görüşü. Tarihsel materyalizm ile birlikte Marksist dünya ve tarih görüşünü oluşturur. Marx ve Engels’e göre materyalim, duyularla algılanabilen maddi dünyanın zihin ya da ruhtan bağımsız nesnel bir gerçeklik olarak ele alınmasına dayanır. Marx ve Engels zihinsel ya da ruhsal süreçlerin varlığını reddetmemişler, ama düşüncelerin temelde maddi koşuların ürünleri ve yansımaları olduğunu savunmuşlardır. Maddeyi zihin ya da ruha bağımlı olarak ele alan , zihin ya da ruhun maddeden bağımsız olarak var olabileceğini savunan bütün kuramları ise, maddeciliğin karşıtı olarak gördükleri idealizm altında toplamışlardır. Onlara göre, maddeci ve idealist görüşler felsefenin tarihsel gelişimi boyunca uzlaşmaz bir karşıtlık içinde olmuştur. Bu nedenle materyalizm ve idealizmi birleştirmeye ya da uzlaştırmaya yönelik bütün çabaların kaçınılmaz olarak karışıklık ve tutarsızlığa yol açacağını savunan tam bir maddeci yaklaşımı benimsemişlerdir.
Sponsorlu Bağlantılar
Marx ve Engels kendi diyalektik anlayışlarını büyük ölçüde Hegel’in görüşlerinden yola çıkarak geliştirmişlerdir. Hegel değişme ve gelişmeyi doğada ve toplumda somutlaşan Mutlak Tin’in ya da İdea’nın bir dışavurumu olarak görürken, Marx ve Engels değişimi ve gelişimi maddi dünyanın doğasında var olan bir özellik olarak görürüler. Bu nedenle Hegel’in yaptığı gibi olayların gerçek akışının “diyalektiğin ilkeleri”nden çıkarsayamayacağını, ilkelerin olaylardan çıkarılması gerektiğini savunurlar.
Marx ve Engels’in bilgi kuramının çıkış noktası, bütün bilgilerin duyular yoluyla elde edildiği maddeci öncüldür. Ama bilgiyi yalnızca verili duyu izlenimlerine dayandıran mekanik görüşün tersine bu kuram, pratik çalışma sürecinde toplumsal olarak elde edilen insan bilgisinin diyalektik gelişimini vurgular. İnsanlar nesnelere ilişkin bilgileri yalnızca bu nesnelerle pratik etkileşim içinde ve pratiklerine denk düşen düşünceleri biçimlendirerek edinirler. Düşüncelerin gerçekliğe uygunluğunun, yani doğruluğunun sınanmasını sağlayan tek araç toplumsal pratiktir. Bu bilgi kuramı, kendinde şeylerin yaratıcılığından dolayı insanların yalnızca duyumlanabilir görüntüleri bilebileceğini öne süren öznel idealizme ve duyular üstü gerçekliğin duyulardan bağımsız saf sezgi ya da düşünce ile bilinebileceğini öne süren nesnel idealizme yanı ölçüde karşı çıkar.
Diyalektik materyalizm; doğa, toplum ve bilinç olgularını evrensel bir varlık anlayışı içinde bütünler ve bu bütünlüğün aynı çelişme yasasıyla geliştiğini meydana koyar.Diyalektik idealizm, gelişme olgusunun genel yasalarının bilimidir, öylesine ki bilimsel gelişme olgusunu bütün öğretiler içinde tek başına temsil eder. Her bilim, gerçeğin farklı alanlarındaki gelişmesini ancak o alanda geçerli yasalara bağlar, diyalektik materyalizm bizzat gelişme olgusunu genel yasalara bağlar. Bu genel yasalar, kurgusal varsayımlar değil; bizzat doğanın, toplumun ve işleyişinden çıkarılmış ve onlara uygulanarak denetlenmiş ve doğrulukları saptanmış bilimsel yasalardır. Bu yasalar, karşıtların birliği ve savaşı yasası, nicelikten niteliğe ve nitelikten niceliğe geçiş yasası, olumsuzlanmanın olumsuzlanması yasası adlarıyla anılırlar. Bu yasalar, evrende var olan her şeyin bizzat nasıl devinip geliştiğinin, süreklilikte kesintinin ve karşıtlıkların birdenbire dönüşümlerle, nasıl aşıldığının, eskinin yıkılıp yeninin nasıl oluştuğunun anahtarını verir. Diyalektik idealizm, hem bilme ve hem de yapmanın öğretisi olmakla, kuramla kılgının (teoriyle pratiğin) bağımlılığını da ortaya koymuştur. Kuramsız kılgı ve kılgısız kuram olmaz. Kılgı kuramla başarılı olabildiği gibi kuram da kılgıdan yansır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Diyalektik Materyalizm
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sponsorlu Bağlantılar

Diyalektik materyalizm (diğer adları: eytişimsel maddecilik, eytişimsel özdekçilik), Marksist felsefenin adlandırılma biçimi ya da Marksizmin felsefi öğretisi.

Kurucu isimler: Marks ve Engels
Marx'ın ve Engels'in öncülük ettiği, ancak Marks'tan çok -sistematik bir felsefe olarak- Engels'te açılımları bulunabilecek felsefe akımı. Engels, Marks daha hayattayken sözkonusu kuramı şekillendirmeye başlamıştır ve Marks'ın bunlara yönelik bilinen itirazlari yoktur. Bununla birlikte, Marks kendi felsefi çalışmalarını bu şekilde adlandırmaya ve kategorize etmeye çok eğilim göstermemiştir.
Marks, Diyalektik yöntemin üstünlüğünü ve Hegel'de "idealist bir kabuk" içinde saklı ve "başaşağı çevrilmiş" olarak bulunan diyalektiğin rasyonel özünü ortaya çıkarabilmek için onu tamamen materyalist temelde yeniden ele almak gerektiğini savunmuştur. Bu anlamda,Marks'ın diyalektik materyalizmden söz ettigi ve onu calışmalarında kullandığı bilinir, ancak sistematize edilmiş bir disiplin ya da yöntem olarak diyalektik materyalizm daha çok Marks'ın ardılları tarafından onun teorik çalışmalarından ve analizlerinden yararlanılarak geliştirilmiştir.
"Benim diyalektik yöntemim, hegelci yöntemden yalnızca farklı değil, onun tam karşıtıdır da. Hegel için insan beyninin yaşam-süreci, yani düşünme süreci —Hegel bunu "Fikir" ("Idea") adı altında bağımsız bir özneye dönüştürür— gerçek dünyanın yaratıcısı ve mimarı olup, gerçek dünya, yalnızca "Fikir"in dışsal ve görüngüsel (Phenomenal) biçimidir. Benim için ise tersine, fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir." (Das Kapital, Almancı İkinci Baskıya Önsöz)
Diyalektik Materyalizm uzun bir felsefi geleneği, karşıt eğilimleri ve çatışmalarıyla birlikte mas ettiği ve onu aştığı iddiasındadır. Bir yandan Hegel'den diyalektiği, öte yandan Feuerbach'tan materyalizmi almıştır. Bunlar belirli bir anlamda işlemlerden geçirilmiş ve birleştirilerek her iki eğilimin kendinde taşıdıkları teorik sorunların bu şekilde aşıldığı ve yepyeni bir felsefi düzleme ulaşıldığı savunulmuştur. Böylece teorik düzlemde, diyalektiğin değişimci teorisi ile materyalizmin maddeci açıklaması birleştirilmek istenmiştir. Buradan da bilginin, düşüncenin, doğanın ve toplumun açıklanmasında başka tür bir teorik modellemeye gidilmiştir. Buna göre sürekli bir değişkenlik içindeki madde bu değişkenliği ile birlikte bilinebilmekte, ve bilgi bu süreçlerin akışı içinde maddi gerçekliğe her gecen gün daha çok yaklaşmaktadır. Dolayısıyla tek ve biricik olan gerçeğin, biricik yöntemi ve teorisi de diyalektik materyalizmdir. Diyalektik materyalizmin bu noktada hem bir yöntem hem de teori niteliğini kazanır.

Yansıma teorisi ve Diyalektik Materyalizm

Diyalektik Materyalizm, genel felsefi kategorileri ve kavramları (var oluş-öz, biçim-töz, gerçeklik-yanılsama, nesnellik-hakikat, nedensellik-olasılık, zorunluluk-özgürlük vb.) da kullanır ve onlarla çalışır. Aydınlanma Çağı'nda ki felsefi akımların çatıştıkları ve çözümleyemedikleri konuları (bilginin kaynağı, düşüncenin temeli, aklın yapısı ve işleyişi, duyumların yeri vb.) özgün -ve pozitif bilimlerce de kanıtlandığı üzere- çözümlere bağlamış, temel aldığı yasaların, gerçekliğin yasaları olarak formüle etmiştir. Yani, buna göre gerçekliğin(doğanın) işleyiş süreçlerinin yasaları, diyalektik materyalizmin bilgi mekanizmalarının da yasalarıdır. Düşünceyi maddenin, bilgiyi gerçekliğin bir yansıması olarak alması dolayısıyla Yansıma Teorisi olarak bilinen teoriyle aynı zemine dayandığı söylenebilir. Böylece de kendisini gerçekliğin isleyiş süreçlerine uyduran, daha doğrusu o süreçlerin zihinsel yansımalarının sonucu olan bir teori olarak ayrıcalıklı bir yere oturtur.

Rus-Sovyet Marksizmi ve Diyalektik Materyalizm

Rus Marsksizminin kurucusu Georgi Plehanov ve ardından İlyiç Lenin diyalektik felsefi materyalizmi çeşitli eserlerinde geliştirmeye çalıştılar. Plehanov Militan Materyalizm, Monist Tarih Anlayışının Gelişimi gibi eserlerinde, Marks ve Engels'in ölümlerinin ardından Avrupa Marksizminde etkisini giderek arttıran "yeni-Kantçılık" eğilimine savaş açtı. E. Bernstein gibi düşünürlerin başını çektiği bu yeni eğilimin Marksist felsefeyi ileriye değil, geriye götüren bir hareket olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Lenin de onun izinden giderek materyalist diyalektiğin çok yönlü ve gelişmiş bir bilimsel yöntem olarak vazgeçilmezliğini savundu. Rusya'da kapitalist üretim biçiminin gelişimi üzerine ayrıntılı çalışmalarında bu yöntemi uygulamaya çalıştı ve diyalektik materyalizmin yeterince kavranamamasından doğan yanlış anlayışları göstermeye çalıştı. Lenin bir dizi makalesinde Felsefe Defterleri'nde Marks, Engels ve Plehanov'un izinden giderek diyalektik düşünceye Hegel'in yaptığı katkıların önemini ve büyüklüğünü vurguladı.
Lenin'in bu alandaki en önemli katkısı 1908 tarihinde yayınlanan Materyalizm ve Ampriokritisizm oldu. Burada Lenin bir tür fideizm olarak gördüğü ve özellikle Avusturyalı fizikçi Ernst Mach'ın felsefi çalışmalarının etkisinde kalan Bogdanov, Bazarov, Lunaçarski gibi bazı önde gelen Rus Marksistlerinin "diyalektik materyalizmi aşan" ve "en yeni bilimsel bulgulara uygun bir felsefe" olarak sundukları yeni-Kantçı "Ampiriokritisizm" felsefelerini kıyasıya eleştirdi. Bu eser aynı zamanda Lenin'in 1905 Rus devriminin yenilgisinden sonra gerek halk kesimleri, gerekse de aydınlar arasında hızla yaygınlaşan kaderci, fideist, tanrı-yaratıcı görüşlere karşı sert bir tepki niteliğindeydi. Lenin'in eseri Rus Marksistleri ve devrimci çevreleri arasında derhal büyük bir yankı uyandırdıysa da, Avrupa'daki Marksistler arasında Lenin'in uluslararası işçi hareketinin önde gelen bir otoritesi olarak kabul göreceği Ekim devrimi sonrasına kadar hemen hiç bilinmeden kaldı. Lenin bu eserinde ayrıca Marks, Engels ve Plehanov'un çalışmalarından olduğu kadar, "diyalektik materyalizm" felsefesini Marks ve Engles'den bağımsız olarak geliştiren işçi-filozof Joseph Dietzgen'in eserinden de yararlandı, büyük Rus devrimci yazar Çernişevski'nin bu alandaki katkılarını tekrar hatırlattı.
Stalin'e göre:
"Diyalektik materyalizm, marksist-leninist partinin dünya görüşüdür. Doğa olaylarına yaklaşımı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü, diyalektik materyalizm adını almıştır." (Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm, 1938)
Sovyet düşüncesinde oturmuş olan anlayışa göre:
"Materyalist diyalektik, doğayı ve toplumu incelemenin felsefi yöntemidir. Nesnel gerçekliğin karmaşık niteliğini, bilimin gelişmesinin her aşamasında, mutlak ile göreli'nin, sabit ile değişir'in unsurları arasındaki ilişkiyi; bir dizi genelleştirme formundan, daha derin diğer formlara geçişin anlaşılmasını yalnız ve yalnız diyalektik yaklaşım tarzı sağlar. Hiçbir katılaşma ve kalıplaşma taşımayan materyalist diyalektik'in devrimci özü, toplumun yeniden kurulmasında anahtar vazifesi görür." (M. Rosenthal, P. Yudin, Materyalist Felsefe Sözlüğü)
SSCB'de diyalektik materyalizmin toplum bilimlerinde olduğu kadar doğa bilimlerinde de uygulanması -her zaman eşit başarıyla olmasa da- teşvik edildi.
Geç sovyet felsefesinde özellikle Evald İlyenkov özgün çalışmalarıyla SSCB'de ve dışında adından söz ettirebildi. İlyenkov, Hegel diyalektiğini inceledi, bir dizi çalışmasında, Marks, Engels ve Lenin'in, eserlerinde diyalektik yöntemi çeşitli olguların analizine nasıl uyguladıklarını ayrıntılı olarak göstermeye çalıştı ve Lenin'in izinden giderek, yeni-Kantçı ve yeni-pozitivist okulların çağdaş biçimlerini diyalektik materyalizm açısından eleştirisine girişti.

Diyalektik Materyalizmin Edinimleri

Daha çok ve asıl olarak Marks sonrası Marksizm'in benimsediği bir tanımlama olmuştur Diyalektik Materyalizm; özellikle Engels'in bu disiplini belirginleştirdiği söylenebilirse de daha çok Lenin'den sonra belirli yasaları ve formülasyonları olan bir yöntemsel disiplin olarak anlaşılmaya başlanmıştır. Lenin sonrasında ise genel Marksizm yorumunda tamamen bir felsefi ilkeler ve prosedürler şeklini almıştır. Sovyet Rusya'da, Stalin'in formülasyonlarıyla "Dia-mat" olarak aldığı biçim bunu gösterir
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
22 Haziran 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Diyalektik Maddecilik

Evreni, diyalektik süreçler boyunca gelişmekte olan devingen maddenin oluşturduğu bir bütün olarak gören ve bu bütünün sürekli yükselen bir evrim içinde niceliksel süreçler sonunda niteliksel süreçleri yarattığını savunan öğreti.

Diyalektik maddecilik, Marksist felsefenin bilgi kuramında temel görüşü oluşturur. Bununla ilgili ilk açıklama Marx ile Engels'in 1848de yayımladığı "Komünist Parti Manifestosu"nda yer almıştır. Bildirinin çıkış noktasını şu görüş oluşturur: "Günümüze kadar tüm toplum tarihi, sınıf savaşımı tarihinden başka bir şey değildir". Eskiçağ'da kölelerin efendiler, Orta Çağ'da serflerin senyörler ile, çağımızda proletaryanın burjuva sınıfı ile mücadelesi bu anlamda değerlendirilmelidir. Bu savaşımlarla gelişen insan yaşamı, hem bireysel açıdan hem toplumsal açıdan tümüyle maddî ya da ekonomik koşullara bağlıdır. Zaten Marksist bakış açısına göre madde tek gerçekliktir, bu tek gerçekliğin gelişimi, insanlık tarihinin gelişimine temel olmakla bu gelişimi açıklayacak tek kaynaktır.

Tarihin incelenmesi bu açıdan Marx felsefesi için ayrı bir önem taşır. Marksist bakış açısına göre üretim ilişkileri tüm insan yaşamının değişik süreçlerini açıklamakla temel belirleyici veriyi oluşturur. Toplumsal yaşam da, siyaset ve kültür yaşamı da üretim ilişkileriyle koşullanmıştır. Bu yönde insan düşüncesiyle onun tek kaynağı olan maddî yaşam koşulları arasında sürekli bir etkileşim söz konusudur. Üstyapı alanı olarak belirlenen düşünsel alan, altyapı alanı diye belirlenen iktisadî yaşam koşullarının belirleyici etkisi altındadır, buna karşılık onun dünyayı dönüştürmek adına iktisadî yaşam koşulları üzerinde etkili olması da olağandır. Böylece somutun alanından kaynaklanan düşünce, gene somutun alanını dönüştürmekte bir araç özelliği gösterir.

Maddî yaşam ya da iktisadî yaşam Hegel'de olduğu gibi üç evreli diyalektik süreçler boyunca dönüşümlere uğrar. Burada klasik anlamda bir doğa belirlenimciliğinin söz konusu olmadığı kesindir. Böyle bir şey söz konusu olsaydı, insanın doğada tam anlamında edilgin bir durumda olması gerekirdi. Oysa Marksist anlayışa göre, insan dünyayı değiştirmekle yükümlüdür. Bu insan, tarihin yarattığı ya da tarihle yaratılan insan olduğu kadar, tarihi de yaratan insandır. Sav, karşısav ve bileşim evrelerinden oluşan diyalektik gelişme Marksist felsefede zorunlu yaratıcı maddesel etkinliğin özünü oluşturur.

Marksist maddecilik anlayışının tarihsel yönüyle diyalektik yönü kesinlikle bir etkinliğin iki ayrı açıklanışıdır, yoksa elbette birbirinden ayrı şeyler değildir ya da bir bütünün iki ayrı parçası değildir. Diyalektik süreçler boyunca ortaya çıkan gelişim, niceliksel değişimlerin niteliksel değişimlere dönüşmesiyle somutlaşır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi