Arama

Mol Gebeliği (Üzüm Gebeliği)

Güncelleme: 10 Ocak 2012 Gösterim: 3.888 Cevap: 2
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Eylül 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
MOL GEBELİĞİ (Üzüm Gebeliği)

Sponsorlu Bağlantılar
Tıbbi literatürde “Molar Gebelik” veya “Mol Hidatiform”, halk arasında ise “Üzüm Gebeliği” olarak geçen gebeliğin bu anormal şekli, “Gestasyonel Trofoblastik Hastalıklar” grubu içinde yer alan özel bir durumdur.


Gestasyonel trofoblastik hastalıklar, embriyonik dönemde bebeğin plasenta ve zarlarını oluşturan hücrelerden köken alan bir takım hücrelerin kanseröz değişimlerini içine alır.

Mol gebeliği, gestasyonel trofoblastik hastalıklar grubu içinde en sık olarak rastlanılan ve aslında iyi huylu (benign) bir durumdur. Bu gruptaki diğer anormal durumlar ise koryokarsinom ve invaziv moldür.

Mol Hidatiform;
bullet2 Komplet (Tam)
bullet2 İnkomplet (Tam olmayan) olarak ikiye ayrılabilir.

Komplet Mol Haditiform

Ultrasonda; fetüs ve fetüse ait yapılar bulunmayıp, yalnızca plasentanın olduğu ve plasentanın tipik görünümü ile tanısı genellikle kolaylıkla konulabilen mol şeklidir. Plasenta ve eklerindeki hücrelerde -adeta üzüm tanesine benzer- şekilde ödem, şişlik ve genişleme mevcuttur. Bu durum ultrasonda tipik olarak “karyağdı manzarası” olarak isimlendirilmektedir.
Mol Gebeliği (Üzüm Gebeliği)
Mol gebeliğinde yapılan ultrasonda “kar yağdı manzarası”
Bazen mol ile birlikte her iki yumurtalıkta kistler de görülebilir. Bu kistlere “Teka Lutein kistleri” adı verilir.
Mol Gebeliği (Üzüm Gebeliği)
Ultrasonda “Teka Lutein kistleri” nin görüntüsü
Görülme sıklığı 2000 gebelikte bir olup, çoğunlukla çok genç veya çok yaşlı gebeler risk altındadır.

Komplet molde tanı, bir adet gecikmesi sonrası yapılan gebelik testinin pozitif olması sonucunda hastanın vajinal kanama şikayeti ile veya rutin olarak doktora muayene için gelmesi ile konulmaktadır.

Kanalar çok hafif (lekelenme tarzında) olabileceği gibi çok fazla miktarda da olabilir. Ayrıca bazen bu hastalar ilerleyen gebelik haftalarında bebeğin oynamasını hissetmeme şikayeti ile de hekime başvurabilirler.

Ultrason yapılmasına rağmen yine de tanı için şüphede kalınan durumlarda kanda Beta HCG testine bakılır. Molde bu değer, aynı gebelik haftasındaki normal bir gebeliğe kıyasla daha yüksektir.

Gebeliğin ilk ayında normal olarak da görülebilen bulantı ve kusmalar (hiperemezis) molde genel olarak çok daha şiddetli olur. Bulantı ve kusmaların nedeni, mol gebeliğinde normalden fazla olarak salgılanan Beta HCG hormonudur.

Ayrıca yine Beta hCG hormonunun yüksekliğine bağlı olarak bazı hastalarda çarpıntı, terleme, sinirlilik ve gerginlik gibi “hipertroidi (tiroidin normalden fazla çalışması)” durumunu taklit eden bulgular olabilir. Bunun nedeni ise bHCG hormonunun biokimyasal yapısının tiroidi uyarıcı hormona (TSH’a) benzerliğidir.

Yapılan pelvik muayenede, uterus (rahim) olması beklenen gebelik haftasına göre daha büyük ve yumuşak kıvamdadır. Rahim içerisindeki üzüm tanesine benzer şekildeki kesecikler zaman zaman dökülüp vajinal yola dışarı atılabilir.

Molde erken tanı son derece önemli olup, bu tedaviyi oldukça kolaylaştırıcıdır.

Tedavi
Üzüm gebeliğinin tedavisinde, rahim içinin “vakum aleti” ile boşaltılması (vakum ekstraksiyonu) altın standarttır. Bir tür kürtaj işlemi olan bu uygulama, normal kürtaja göre daha riskli olup yalnızca hastane koşullarında yapılmalıdır. Kanama riskinden ötürü sorumlu hekim tarafından tedbir olarak önceden kan isteminde bulunabilir.

Vakumla gebeliğin boşaltılmasından sonra hastalar mutlaka izleme alınırlar. Çünkü moldeki hücrelerde habasiyet (kötü karakterli olma özelliği) riski vardır. İzlemler, daha çok Beta HCG testi ve eğer gerekirse ultrason muayeneleri ile olur.

İzlemlerin düzgün olarak yapılabilmesi için en az bir yıl süreyle gebelik yasaklanır. Gebelikten uygun şekilde korunabilmek için doğum kontrol hapları veya RİA (Spiral uygulaması) verilebilir.

İzlemler için işlem sonrası ilk 3 ay 2 haftalık aralarla kanda hCG değerine bakılır. Kan düzeyleri normale indikten sonra 6 ay süreyle ayda bir, daha sonra da en az 6 ay süre içinde 2 ayda bir bu test tekrarlanır. Bu sürenin sonunda düzeyler normal seyredip nihayetinde sıfırlanıyorsa takip sona erdirilir ve gebeliğe izin verilir.

Eğer ilk başlangıçta kan Beta hCG düzeyleri düşmez ya da aynı kalırsa (plato çizerse) veya bir süre düştükten sonra yeniden artmaya başlarsa “kemoterapi” yani ilaç tedavisi başlanılır.

Bu durumda, hastada beyin tomografisinden akciğer filmine kadar pek çok tetkik yapılarak metastatik odak aranır. Gerekli olduğu hallerde son çare olarak rahim alınabilir (histerektomi operasyonu).

İnkomlet Mol Hidatiform
Burada rahim içinde fetus mevcuttur, ancak kromozom olarak anormallik vardır.

Ultrasonda plasenta yine hidropik, şiş ve ödemli bir görünüme sahiptir. Komplet molden farklı olarak kanser potansiyeli taşımaz. Tedavisi, fark edildiği anda gebeliğin komplet mole benzer şekilde sonlandırılmasıdır.




BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
13 Ekim 2011       Mesaj #2
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Mol Gebeliği Nedir?
Hipokrat'ın yazılarında "bin bebek taşıyan anne" olarak tanımlanan mol gebeliği halk arasında "üzüm gebeliği"olarak bilinir. Mol gebeliği çeşitli nedenlerle gebelik ürününün sağlıklı gelişiminin aksadığı ve uterus içinin üzüm tanesi şeklinde bol miktarda şişmiş vezikülle dolduğu anormal bir gebelik şeklidir.
Sponsorlu Bağlantılar

Mol gebeliği nasıl oluşur?
Oosit (yumurta hücresi) fertilizasyon (döllenme) esnasında normalde içine tek bir sperm alır ve giriş kapılarını kapatır. İçeriye iki sperm birden girmeyi başardığında bu spermlerin 23'er kromozomdan oluşan genetik bilgileri oositin hücre çekirdeğine gider ve burada birleşerek oositin kendine ait genetik bilgilerinin yok olmasına neden olurlar. Bunun sonucunda fetusa ait hiçbir yapı içermeyen ve bol miktarda şişmiş villustan oluşan anormal bir gebelik ürünü ortaya çıkar. Buna komplet (tam) mol gebeliği adı verilir.
İçeri giren iki spermin genetik bilgisi ile oositin kendi genetik bilgisi birleştiğinde ise 69 kromozomlu anormal bir fetus meydana gelir. Fetusa ait yapılarla birlikte yine çok sayıda şişmiş villusun bulunduğu bu anormal gebelik ürünü ise parsiyel (kısmi) mol adını alır.
Komplet mol, mol gebeliğinin daha sık gözlenen şeklidir ve gebeliğin daha erken dönemlerinde belirti verir. Kısmi molde ise tanı bazı durumlarda 20. haftaya kadar gecikebilir.
Mol gebeliği trofoblast (bebeğin beslenmesinden sorumlu) hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğaldığı bir durumdur. Bu nedenle normal gebeliğe göre çok daha fazla miktarlarda human chorionic gonadotropin (HCG) adlı gebelik hormonu üretilir ve kana geçer.
Mol gebeliği özellikle de komplet olan tipi müdahale edilmediğinde genellikle 16. gebelik haftasına kadar düşükle sonlanır. Kısmi mol gebeliği ise daha uzun süre devam edebilir.

Mol gebeliği kimlerde daha sık görülür?
Mol gebeliği istatistiksel olarak sosyoekonomik seviyesi düşük ve "kötü" beslenen kadınlarda nispeten daha sık meydana gelir, ancak elbette her kadında gözlenebilir. Özellikle uzakdoğuda çok sık rastlanmakla beraber ülkemizde yaklaşık 1500 gebelikten birine mol tanısı konmaktadır. 20 yaş altındaki gebelerde ve 40 yaş üstündeki gebelerde daha sıktır.

Mol gebeliğinin tehlikesi nedir?
Mol gebeliği geçiren kadınların yaklaşık %10'unda trofoblast hücreleri gebeliğin bitmesinden sonra da çoğalmalarını sürdürürler. Bu duruma gestasyonel trofoblastik neoplazi ("gebeliğe bağlı trofoblastik tümör") ya da kısaca GTN adı verilir. Çoğalan trofoblast hücreleri kan yoluyla diğer organlara metastaz yapabilir (metastaz, tümör hücrelerinin ilk ortaya çıktığı yerden başka yerlere yayıldığını tarif etmek için kullanılan bir terimdir). GTN en sık akciğer ve vajinaya metastaz yapmakla birlikte vücudun tüm organlarına yerleşebilir.

GTN uygun bir şekilde tedavi edilmediğinde yaptığı metastazlarla ölümle sonuçlanabilir. Bu yüzden mol gebeliği tahliye edildikten sonra uzun süre takip edilir. (Dikkat: GTN farklı bir klinik durumdur ve mol gebeliklerinin yanlızca %10'unda görülür...)

Mol gebeliğinin kanamaya yol açması ve bu kanamaların bazı durumlarda ciddi boyutlara ulaşabilmesi mol gebeliğinin diğer bir tehlikesidir.

Mol gebeliğinin belirtileri nelerdir?
Mol gebeliği genellikle erken gebelik döneminde vajinal kanama ile belirti verir. Kanama damla damla olabileceği gibi çok şiddetli de olabilir.
Anne adaylarının bir kısmı "üzüm tanesi şeklinde parça düşürme" şikayetiyle başvurur. Bu durum mol veziküllerinin uterus dışına atılmasından kaynaklanır.
Mol gebeliğinde HCG seviyesi normal gebeliğe göre çok daha fazla arttığından gebelik esnasında hyperemesis gravidarum (gebeliğe bağlı şiddetli bulantı ve kusma) belirtileri çok daha şiddetli olarak ortaya çıkabilir. Bulantı ve kusmalar tedaviye dirençli olabilir.
HCG yüksekliği bazı anne adaylarında her iki overde teka lutein kistlerinin oluşmasına neden olabilir. Bu kistler çok büyüdüklerinde ağrıya, ya da aşırı testosteron ("erkeklik hormonu") üretmeleri durumunda aşırı tüylenmeye neden olabilir.
Nadiren, 20. gebelik haftasından önce ortaya çıkan preeklampsi belirtileri mol gebeliğinin ilk belirtileri olabilir.
Tüm sayılan bu belirtiler kısmi molde daha hafif olur ve ilk belirtiler daha geç gözlenir.

Mol gebeliğinin tanısı nasıl konur?
Yukarıdaki şikayetler ile başvuran ya da genel antenatal kontrol amacıyla başvuran bir anne adayında yapılan ultrasonografi ile tanı konur. Ultrasonda gebelik kesesi görülmez. Bunun yerine mol vezikülleri yanyana dizilerek uterus içinde bir "karyağdı manzarası" oluştururlar.
Yapılan muayenede uterus gebelik haftasına göre daha büyük olabilir. Anne adayından alınan kanda HCG değerlerinin 100.000 üzerinde olması tanıyı destekler.
Kısmi mol tanısı koymak ise her zaman bu kadar kolay olmayabilir. Ultrasonda fetus varlığı durumunda yanlışlıkla normal gebelik olduğu düşünülebilir. Kısmi mol tanısı koymak için plasentanın dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir.

Mol gebeliğinde tedavi yaklaşımı
Kendi seyrine bırakılan bir mol gebeliğinde hiç beklenmedik bir zamanda ciddi bir kanama meydana gelebilir. Bu yüzden mol tanısı konduktan sonra gebeliğin beklenmeden sonlandırılması gerekir.
Mol tanısı konan anne adayı hastaneye yatırılır ve genel ve jinekolojik bir muayene yapılır. Jinekolojik muayene esnasında vajinada değişik büyüklüklerde mavi renkli kitlelerin saptanması GTN varlığına ve vajina tutulumuna işaret eder.
Tahliye öncesi muhtemel bir metastaz araştırması amacıyla bir akciğer grafisi çekilir ve kan HCG değeri daha sonraki izlemlerde başlangıç değeri olarak kabul edilmek üzere not edilir. Genel kan tetkikleri yapılır ve kan grubu belirlenerek, gerekli durumlarda kullanmak üzere en az iki ünite kan temin edilir.
Mol gebeliği tahliyesi için genel anestezi tercih edilir.
Mol tahliyesi esnasında kürtaja bağlı istenmeyen durumların tümünün meydana gelme olasılığı daha yüksektir. Uterus yaralanması ve delinmesi, enfeksiyon ve kanama başta olmak üzere istenmeyen durumların oluşması gebelik haftalığının büyüklüğüyle direkt ilişkilidir. Bu yüzden mol gebeliğinin erken tanısı önemlidir.

kaynak:

Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
10 Ocak 2012       Mesaj #3
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Mol Gebeliği (Üzüm Gebeliği)

Mol gebeliği
, halk arasında üzüm gebelik olarak bilinmektedir. Bu gebelikte bebek tam gelişememe durumudur. Aslında plasentanın anormal gelişimidir ve rahim içinde üzüm tanesi şeklinde bol miktarda oluşumlar içermesiyle karakterizedir.
Mol gebeliğin iki türü vardır:

Komplet ve parsiyel (inkomplet)
:

A)Komplet (tam) Mol: Gebelik sadece plasental dokulardan oluşmuştur. Bebeğe ait hiçbir doku yoktur. Bu durum, çekirdeksiz bir yumurtanın spermle döllenmesi sonucu oluşur. Yumurtanın çekirdeksiz olması nedeniyle bebek gelişimi olmaz ancak bebeğe ait eklerden plasenta gelişmeye devam eder. Plasental yapılardan salgılanan bhCG hormonu nedeniyle hastada gebelik belirtileri bulunur. Bu form, mol gebeliğin daha sık gözlenen şeklidir. Belirtileri gebeliğin erken döneminde ortaya çıkar.

B)Parsiyel (kısmi) Mol: Anormal plasental gelişimin yanı sıra bebeğe ait yapılar da mevcuttur. Normal bir yumurta hücresinin iki spermle döllenmesi söz konusudur. Her ne kadar bebek oluşmuş ise de genetik olarak fazla kromozomu olan bebeğin yaşama şansı yoktur. İçeri giren iki sperm (23+23= 46) ve yumurta hücresi (23) kromozomları birleşince ortaya genetik şifre bozukluğu olan 69 kromozomlu bir gebelik materyali çıkmıştır (Normal insanda 46 kromozom bulunur).


mol gebelik nedir


Risk Faktörleri:

Anne yaşının artması ile görülme sıklığı artar. Sosyoekonomik seviyesi düşük ve kötü beslenen kadınlarda daha sık olmaktadır. Görülme oranı 1000 gebelikte 1 olarak bildirilmektedir. Daha önceden mol gebelik geçirmiş olanlarda tekrar mol gebelik geçirme riski 10 kat kadar artar ve %1′ e yükselir. İki kez mol gebelik geçirmiş olanlarda risk %10′ a yükselir.


Yakınmalar:

Hastada gebeliğin tüm belirtileri bulunabilir.
Adet gecikmesi ilk bulgudur. Yapılan gebelik testleri pozitif çıkacaktır. Mol gebelik genellikle erken gebelik döneminde kanamaya neden olur.
Gebelik bulantı ve kusmaları daha şiddetlidir. Çünkü bu hastalıkta salgılanan bhCG miktarı, normalin çok üstündedir. Nadiren erken dönemde preeklampsi, hipertiroidi, aşırı tüylenme gibi, diğer hormonların salgılanmasının yol açtığı durumlar ortaya çıkar.
Gebelerin bir kısmı ‘üzüm tanesine benzer parça düşürme’ yakınması ile başvurur.
BhCG(plasentadan salınan bir hormon) yüksekliği nedeniyle bazı hastalarda her iki yumurtalıkta kist oluşumu saptanabilir. Bu kistlerin büyümesi ve hormon salgılaması durumunda ağrı, vücutta tüylenme gibi belirtiler eklenebilir.
Tüm belirtiler, genellikle, parsiyel molde daha hafiftir ve daha geç dönemde bulgu verir.


Tedavi :

Tedavi öncesi, kan testleri yapılır, kan grubu belirlenir, diğer organlara yayılım araştırması yapılır. Akciğer filmi çekilir.
Hastane şartlarında genel anestezi altında rahim ağzının genişletilmesini takiben rahim içerisinin boşaltılması temel tedavi yöntemidir.

Takip:

Mol gebeliği, Gestasyonel Trofoblastik Neoplazi (GTN) olarak adlandırılan bir hastalığa dönüşebilir. GTN, vücudun başka yerlerine de atlayabilen (metastaz) veya rahim içerisinde tekrarlayabilen habis bir hastalıktır
Hastalar, mol gebeliğin nüks riski nedeniyle sıkı takibe alınırlar. Takip programında 1 yıl süreyle hasta gebe kalmamalıdır. Bu amaçla doğum kontrol hapları idealdir. Başlangıçta kan bhCG seviyeleri normale dönünceye kadar haftalık ölçümler yapılır. (Üç ardışık haftalık takipte bhCG sıfır oluncaya dek haftalık takiplere devam edilmelidir). Akciğer röntgeni çekilir. Haftalık takiplerden sonra 6 ay süreyle aylık, daha sonrada 2 aylık bhCG takibi yapılır.
1 yıl süreyle 3 ayda bir jinekolojik muayene, ultrason ve kan testleri ile hastalık nüks açısından değerlendirilir. 1 yıl sonunda her şey normalse hastanın gebe kalmasına izin verilir.
Tüm vücut, çeşitli görüntüleme yöntemleri ile metastaz (yayılım) açısından araştırılır. Hastalığın yaygınlığına, şiddetine göre farklı kemoterapi yöntemleri ile tedaviye başlanır. Kemoterapiye iyi yanıt vermesi ile yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.


Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

21 Şubat 2007 / virtuecat Kimya
17 Aralık 2015 / Misafir Soru-Cevap
28 Nisan 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Temmuz 2015 / Safi X-Sözlük