Arama

Absürd Ansiklopedi / Bunları biliyor musunuz? - Sayfa 11

Güncelleme: 7 Nisan 2015 Gösterim: 122.064 Cevap: 183
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Mayıs 2008       Mesaj #101
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Saatin saniye göstergesi ne işe yarıyor?

Sponsorlu Bağlantılar
Bir süreyi ölçmek veya bir şeyi ayarlamak için saatimizin saniye göstergesine pek sık baktığımız söylenemez. Halbuki hemen hemen tüm kol saatlerinde saniye göstergesi vardır. Tık tık ilerleyen saniye göstergesinin belki de en önemli faydası, kımıldadıklarını gözle fark edemediğimiz o yavaş akrep ve yelkovanın yanında zamanın ne kadar hızlı akıp gittiğini bize göstermesidir.
Günümüzde özellikle erkek kol saatlerinde bırakın saniyeyi, onda birini bile ölçebilen göstergeler var. Aslında saniyenin onda birinin yaşantımızda ne derecede etkili bir zaman süresi olduğunun farkına varamayız. Atletizmde kısa mesafe koşucularının yaptıkları derecelerin değerlendirilmesi dışında pek karşımıza çıkmaz.
Saniyeden küçük zaman dilimleri biz insanlar için sıfır gibi bir şeydir. Bu süreleri insanlar son yüzyılın başından itibaren ölçmeye başladılar. Halbuki eski insanlar için zaman Güneş’in hareketi demekti. Hayat o kadar yavaştı ki dakikaların insan yaşamında hiçbir önemi yoktu.
Bırakın tarihteki güneş ve kum saatlerini, 18. yüzyıla gelene kadar kullanılan saatlerde bile dakikayı gösteren yelkovan yoktu. Saniye ibresinin konulması ise 19. yüzyılın ortalarına rastlar. Günümüzde fizikçiler saniyenin milyarda birini bile ölçebilmektedirler.
Aslında çevremizde saniyede değil, saniyenin binde birinde bile çok şeyler olmaktadır. Bu sürede bir tren 2 - 3, uçak 25, ses 33 santimetre yol alır. Dünya yörüngesi üzerinde 30 metre ilerlerken aynı sürede ışık 300 kilometre uzağa ulaşır.
Canlılar dünyası için de saniyenin binde biri pek kısa bir süre sayılmaz. Henüz kan emmemişken, yani boş depo ile bir sivrisinek kanatlarını saniyede 1000 kere çırpar. Diğer bir deyişle saniyenin binde biri kadar bir zamanda kanatlarını kaldırır ve indirir.
İnsanlar çok kısa bir zaman süresini belirtmek için göz kırpma süresini esas alır ve “göz açıp kapayıncaya kadar” derler. Halbuki göz kırpma 0,4 saniye, yani neredeyse yarım saniye kadar sürer, ama bu arada sivrisinek 400 kere kanat çırpmnıştır bile. Gelişen uçak teknolojisi sayesinde dünyada Güneş’in hareketlerine bağlı zaman kavramları da biraz kafa karıştırır hale geldi. Örneğin aralarında yeterli mesafe olan iki kent arasında batıya doğru uçan bir uçak, birinci kentten sabah 09:00′da kalkıp, binlerce kilometre yol katettikten sonra ikinci kente aynı gün yine sabah 09:00′da inebilir, tabii yerel saatle.
Bu gelişmeler doğrultusunda zamanı ölçmek için artık Güneş’e de güven kalmadı. Çünkü Dünya üzerinde 77. paralelde saatte 450 kilometre hızla batıya doğru uçan bir uçakta bulunanlar Güneş’in hiç batmadığını, gökyüzünde hep aynı yerde asılı kalmış olacağını göreceklerdir. Bunun nedeni 77. paraleldeki bir noktanın, dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü sırasında saatte 450 kilometre hızla doğuya doğru yol almasıdır. Yani gökyüzündeki Güneş ile uçağın hızları aynıdır.
Yeryüzünden 250 - 300 kilometre yükseklikte bulunan astronotlar için Güneş 24 saat boyunca 16 kez doğar ve batar. Çünkü uzay aracı Dünya çevresindeki bir dönüşünü yaklaşık 90 dakikada tamamlar.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Mayıs 2008       Mesaj #102
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Hamburger in adı nereden geliyor?

Sponsorlu Bağlantılar
‘Ham’ kelimesinin İngilizce’deki anlamı ‘domuzun bacağının üst kısmından tuzlanarak ve kurutularak yapılan yemek’ demektir. Öyleyse hamburger domuz etinden yapıldığı için mi bu adı almıştır? Kesinlikle hayır! Hamburgerin tarihi Orta Asya’ya Tatar diye bilinen Türk toplumlarına kadar uzanır. O zamanlar savaşçı Tatar atlıları çiğ et yiyorlardı. Zamanla bu eti eğerlerinin altına koyduklarında, uzun seferlerde atın hareketleri sonucunda bu etin bir şekilde az da olsa piştiğini ve daha kolay çiğnenebilir hale geldiğini keşfettiler.
Yıllar geçtikçe, Asya steplerindeki uzun seferlerinin sonunda bu eti eğerin altından çıkarttıklarında ona tuz, biber ve soğan da ilave ettiler ve sonunda bugünkü bilinen ‘Tatar Bifteği’ ortaya çıktı. Almanya’nın Hamburg şehrinden bir tüccar, ticaret amacı ile gittiği Orta Asya’da 19. yüzyılın ortalarında Tatar Bifteği’ni görür ve Almanya’ya getirerek Hamburg Bifteği olarak sunar. Daha sonraları bir aşçı bu eti kızartarak servise sunar ve ona ‘Hamburg’a ait’ anlamında hamburger adını verir.
Hamburger Almanya’yı iki yolla terk eder. Yine 19. yüzyılda bir fizikçi ve aynı zamanda yemek geliştirme uzmanı olan Dr. J. H. Salisbury hamburgeri İngiltere’ye getirir. Salisbury sağlıklı bir yaşam için günde üç kere, önceden sıcak su ile yıkanmış biftek yenilmesi gerektiğine inanıyordu. Bu şekilde hazırlanan hamburgere İngiltere’de ‘Salisbury Bifteği’ adı verildi.
Diğer yolla ise, 19. yüzyılın sonlarında Alman göçmenleri ile Amerika’ya gitti. Hamburger etinden yapılan köftelerin ismi burada hamburger olarak yerleşti. Yani tarihinin hiçbir safhasında hamburgerin içinde domuz eti olmadı. Gerisin geriye Türkiye’ye döndüğünde ise tarihinin atalarımıza dayandığını bilmeyenler geleneksel damak tadımıza uygun olmadığını ileri sürdüler.
Bu arada belirtelim ki, Birinci Dünya Savaşı sonrası ABD’de İngilizce’deki Alman kökenli kelimeleri ayıklamak için yapılan çalışmada, hamburgerin ismi de ‘Salisbury Bifteği’ olarak değiştirilmeye çalışıldı, ama tutmadı.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Mayıs 2008       Mesaj #103
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Sabun kiri nasıl gideriyor?


Aslında sabun bir antiseptik, yani mikrop öldürücü değildir. Normal bir deri üzerinde, ölü deri hücreleri, kurumuş ter, çeşitli bakteriler, yağlı ifrazatlar ve toz vardır. Sabunun özelliği, mekanik olarak derimizin üzerinden bunların alınmasını sağlamasıdır.
Suyu ve yağı(ne yağı olursa olsun) aynı kaba koyarsanız birbirlerine hiç karışmazlar aksine su ve yağ molekülleri arasında birbirlerini iten bir güç vardır. Elimizi sadece su ile yıkadığımızda derimizin, üzerindeki yağ tabakası, suyun derimize temasına mani olur, onu dağıtır ve tam anlamı ile temizlik sağlanamaz. İşte burada sabun devreye girer ve aracılık rolünü üstlenir.
Sabunun bilinen tarihi 2000 yıldan da öncesine uzanır. Hatta Anadolu’da 4000 yıl evvel Hititlerin yaktıkları bitkilerin külleri ile ellerini temizledikleri bilinmektedir. Sabun, tarihinin her döneminde ucuz ve kolay bulunabilen malzemelerden yapılmıştır.
Romalılar sabun yapabilmek için, kireç taşını ısıtarak kiraç elde etmiş, bu ıslak kireci sıcak ağaç külleri üzerine püskürtüp sonrada karıştırmışlardır. Oluşan gri çamuru sıcak su dolu bir kazana dökerek keçi yağı ile saatlerce karıştırarak kaynatmışlardır. Kirli kahverengi kalın bir tabaka oluşunca, soğumaya bırakmışlardır. Soğuma sonucu sertleşen tabakayı parçalara bölerek sabun olark kullanmışlardır.
İşte sabun budur. Her sabun kireç gibi bir alkali madde ile bir çeşit yağın karışımıdır. Günümüzde alkali olarak kireç yerine genellikle kostik soda kullanılıyor. Keçi yağı yerine de sığır, ve koyun yağlarından elde edilen don yağları, hurma, pamuk çekirdeği ve zeytinden elde edilen yağlar kullanılıyor.
Alkali ve yağdan meydana gelen sabun da anne ve babasının özelliklerini taşır. Yani bir taraftan yağı severken diğer taraftan suyu sever. Sabun moleküllerinin bir ucu yağı, diğer ucu da bir alkali olan suyu çeker. Ellerimizi ovuşturduğumuzda yağ ve kirler, dolayısıyla içindeki bakteriler parçalanır. Sabun molekülleri bu yağlı kirleri sararlar suyla birleştirirler ve artık çözünemez hale getirirler. Musluktan akan su ile de uzaklaşır giderler. Ellerin kurulanması ile de bakterilerin çok sevdiği nemli ortam ortadan kalkmış olur.
Günümüzün modern marketlerinde ise sabunun, bazı katkı maddeleri, boyalar, parfümler, deodoranlar, bakteri giderici maddeler, kremler, losyonlar ve raklamlarda söylenilen diğer maddeler eklenmiş hali ile karşılaşıyoruz. Şampuan, diş macunu, tıraş kremi ve kozmetikler, sabunun sodyumun değişik bileşikleri ile yapılmış diğer adlarıdır. Eğer kostik soda yerine potasyum kullanılırsa, daha yumuşak olan sıvı sabun elde edilir.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Mayıs 2008       Mesaj #104
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Bozuk paralarin kenari niçin tirtillidir?


Kagit paradan önce kullanilan paralar altin ve gümüs içeriyordu.
Düzenbazlar bu paralari kenarindan kaziyarak çok az miktarda da olsa,
biriktiyor, parayi da tekrar kullanabiliyorlardi. Bu sorunu çözmek
için bozuk paralarin kenarlari tirtilli yapilmaya baslandi. Bu
tirtillar sayesinde paranin kazinmis oldugu hemen belli oluyordu.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Mayıs 2008       Mesaj #105
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Ayna kırılması neden uğursuzluk getirir?

Ayna kırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanış, en eski batıl inançlardan biridir. Kökeni ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine, hatta ilk çağ insanına kadar gider. Göllerde veya su birikintilerinde, kendi aksini gören ilkel insan şaşırmış, bunun kendisinin ruhu olduğunu sanmış, suyu bulandırıp görüntüsünün kaybolmasına neden olanları da düşman bilmiştir.
İlk aynaların kullanılışı eski Mısır devirlerine rastlar. Bunlar pirinç, bronz, gümüş hatta altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmış yüzeylerdi ve de tabii ki kırılmaları mümkün değildi. Bu devirde de bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanılıyordu.
Cam kapların yapılmaya başlanılmasından sonra da, içindeki sudan yansıyan görüntünün ruhun bir yansıması olduğu inancı devam etti ama camlar kırılabiliyordu ve o zaman da içinde bulunan ruhun bir parçası vücudu terk ediyordu.
Birinci yüzyılda Romalılar bu uğursuzluğun süresini 7 yıla çıkardılar.
Romalılar hayatın her yedi senede bir kendini yenilediğine inanıyorlardı. Camın kırılması sonucu ruh ve dolayısıyla insanın sağlığı tahrip olduğundan, vücudun kendini yenileyerek, sağlığına kavuşması için yedi yıl geçmesi gerekiyordu.
Bu batıl inanç, 15. yüzyılda İtalya’da, Venedik şehrinde, arkası gümüş kaplı, çok kolay kırılabilir ve pahalı ilk aynaların yapılması ile birlikte iyice gelişti. İnanç biraz da ekonomik boyut kazanmıştı. Aynayı taşıyanlar, evlerde aynaları temizleyen hizmetkarlar, aynaları kırmaları halinde, yedi yıl boyunca, ölümden daha beter felaketlerle karşılaşabilecekleri hususunda uyarılıyorlardı.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
8 Mayıs 2008       Mesaj #106
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Evlilikler ile ilgili bilgiler…


Evlenmeyi planlıyorsunuz, filmlerde görüyorsunuz, peki bunları biliyor musunuz?
Neden yüzük sol ele takılır?
Çok eski çağlarda tıp ile ilgili araştırmalar yapan ilk bilim adamları, bu parmaktan kalbe doğru, kesintisiz uzanan bir damar olduğuna inanırlarmış. Bu yüzden de evliliğin sembolü olan yüzüğün bu parmakta taşınması, o çağlardan günümüze uzanan bir gelenek olmuş.
Neden damat gelini öper?
Gelini öpmek eskiden evlilik anlaşmasının mühürü olarak kabul edilirmiş. Aynı zamanda gelinin ruhundan bir parçanın damada, damadın ruhundan bir parçanın da geline geçtiğine inanıldığı için bu gelenek günümüze kadar gelmiş.
Düğün pastası niye yapılır?
Pasta, verimliliğin ve iyi şansın sembolü olarak ortaya çıkmıştır. Eski dönemlerde düğün törenlerinin sonunda gelinin başında bir ekmek kırılırmış. Buğdayın, kadın doğurganlığını temsil ettiği kabul edilirmiş. Davetliler de, şans getirmesi için ekmek kırıntılarından alırlarmış. 17. yüzyılda bir Fransız aşçı, bu ekmeğe daha güzel bir şekil vermeye karar vermiş ve ilk düğün pastasını ortaya çıkarmış.
Gelinler neden beyaz giyer?
Beyaz, Romalılar zamanından beri kutlamaların rengi olarak kabul edilir. 20. yüzyılın başında, bu renk masumiyetin ve temizliğin sembolü olmuştur. Günümüzdeyse beyaz yine saflığın ve temizliğin rengi. Ama artık başka renkleri tercih edenler de var.
Düğün sonunda neden çiftin üzerine pirinç atılır?
Bütün kültürlerde, pirinç bolluğun sembolü olarak kabul edilir. Bazı ülkelerde gelinler, ellerinde başak dalları taşır… Konuklar da, şans getirmesi için bunlardan alır.
Neden düğünün sonunda gelin buketi havaya fırlatılır?
Gelinin fırlattığı buketi yakalayan kişinin şanslı olduğuna ve kısa bir süre içinde evleneceğine inanılır.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
13 Mayıs 2008       Mesaj #107
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Enteresan şeyler

#
Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.
#
Kirli kar, temiz kardan daha kolay erir.
#
Pablo Picasso, parasızlık çektiği gençlik günlerinde yaptığı resimleri yakarak ısınırdı.
#
Suudi Arabistan`da hiç ırmak yoktur.
#
Monaco’nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.
#
Zürafalar yüzemez.
#
Sperm insan vücudundaki en küçük hücredir.
#
Ortalama olarak, Amerika`da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.
#
İnsan beyninin % 80`i sudur.
#
Victoria zamanında, kadınlar göğüslerini büyütmek icin çilek banyosu yaparlardı.
#
Amerika`da her saat 40 kişi kanserden hayatını kaybediyor.
#
Bir kromozom bir genden daha büyüktür.
#
İleri doğru bir adım atıldığında, insan vücudundaki 54 kas çalışır.
#
İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg`dir.
#
Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.
#
Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.
#
Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kası harekete geçirmek gerekiyor.
#
Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk körü oluyorlar.
#
Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağirliğı beş milyon kat artıyor.
#
Sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir.
#
Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.
#
Sineklerin beş gözü vardır.
#
Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
#
Ortalama bir insan hayatı boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor.
#
Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.
#
New york bir zamanlar Amsterdam`dı.
#
Virginia Woolf kitaplarının çoğunu ayakta yazmıştır.
#
Sığırların dört tane midesi vardır.
#
Zürafalar yüzemez. Yüzse bile kesin boğulur.
#
Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
#
Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
#
İnek sütünün pH değeri 6′dır.
#
Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
#
Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
#
Ayı inlerinin girişleri herzaman kuzeye bakar.
#
Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
#
Kedilerin beyninde 32 adet kas vardır.
#
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
#
Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Çin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
#
Tazmanyada kadin olen kocasinin cinsel organini boynuna asmak zorunda.
#
Newlyweds de evlenen cift gerdege toren sirasinda yere serilen hasir ustunde konuklarin gozu onunde giriyor.
#
Guam da bakirelerin evlenmesi yasak. Bunun icin kizlar bekaretlerini para karsiligi bu isi yapan kisilere bozduruyor.
#
Arizonada patlak lastikli otomobil icinde sevismek yasak. Kurala uymayan on koltukta sevisen 25 arka koltukta sevisen 50 dolar oduyor.
#
Gine de evli kadini bastan cikaran adamin el ve ayak parmaklarindan biri kesiliyor. Kesilen parca iliskiye giren kadina yediriliyor.
#
Guyana da banyoda seks yaparken yakalanan ciftler once boyaniyor, sonra da bir essegin arkasina baglanarak sehirde gezdiriliyor.
#
Colombia da gelinin annesi gerdege giren ciftin yataginin kenarina oturarak ilk iliskiye sahitlik ediyor.
#
Hindistanda evlere gundelige gelen kadinlar evdeki bekar gencin seksuel ihtiyacini karsilamak zorunda.
#
Laos da kadinlarin ayaklari en erotik bolge kabul ediliyor. Bu nedenle kadinlarin ayaklarini gostermeleri yasak.
#
Tayvan da damadin akraba yada arkadasi gelinin bekaretini aliyor.
#
Gerekcesi: “Damat boyle ****** bir isle zaman kaybetmesin!!!!!!!”
#
Liverpool daki dukkanlar cocuklar vitrini seyrederken kadin vitrin mankenini soyamaz yada giydiremez.
#
Amboyna adasinda urunun az olacagi belirlenirse, erkeklerin gunes batiminda ciplak olarak tarlaya gidip ekinlerin arasinda masturbasyon yapmalari gerekiyor.
#
Endonezya’da masturbasyonun cezası kellenin uçurulmasıymış!
#
Guam’da mesleği ülkeyi dolaşıp bakire kızlar bulup onlarla ilk kez yatmak olan erkekler varmıs. Bunun nedeni de: Guam’da bakirelerle evlenmenin yasalara göre yasak olmasıymış. Peki böyle bir iş için başvurular nasıl kabul ediliyor acaba? Hatta daha da iyisi böyle bir yasayı tüm dünyaya kabul ettirmek için nereden başlamalı?
#
Pekçok Orta Doğu ülkesinde şu yasa geçerliymiş:
#
Bir kuzu ile cinsel ilişkiye girdikten sonra onun etini yemek günahmış.
#
Üstsüz satıcı kadınlar İngiltere, Liverpool’da yasalmış, Fakat yalnızca tropik balık magazalarında!
#
Bolivia, Santa Cruz’da bir adamın bir kadın ve kadının kızı ile aynı anda seks yapması yasal değilmiş.
#
Maryland’de otomatlardan prezervatif satışı yasakmış, bir istisna dışında: Alkollü içeceklerin, sadece o mekanda tüketilmesi gerektiği mekanlarda satılabiliyormuş.
#
Lübnan’da erkeklerin hayvanlarla seks yapmaları yasalmış: Ancak hayvan disi olmalı.Hayvan erkek ise bu ilişkinin cezası ölüm.
#
Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.
#
Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
#
Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
#
Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
#
Aslanlar bir günde 50 kez sevişebilirler.
#
İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
#
Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
#
Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde “başkent” anlamına gelmektedir.
#
Kanada, Kızılderili dilinde “büyük köy” anlamına gelmektedir.
#
İngilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikayesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
#
Sahra Çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
#
Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
#
Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.
#
Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında Connecticut New Haven’da yayımlanmıştı.
#
Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.
#
Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis, 1919 yılında Elzie Crisler Segar tarafından yaratıldı.
#
İlk çamaşır makinesı 1907 yılında Hurley Machine Co. Tarafından pazarlandı.
#
Kıta isimlerinin hepsi aynı harfle başlayıp aynı harfle biter.
#
Avustralya’daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
#
ABD’de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
#
Ortalama bir erkek, hayatının 3350 saatini tıraş olmak için harcar.
#
Geçen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
#
Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir.
#
Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
#
İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
#
Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır.
#
Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
#
Her 25 kişiden biri astım hastasıdır.
#
Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır.
#
Uranüs, çıplak gözle görülebilen bir gezegendir.
#
Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
#
Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.
#
Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
#
Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
#
Charles Dickens, uykusuzluk hastalığına yakalanmıştı. Sadece yüzünü kuzeye dönerse uyuyabileceğine inanıyordu.
#
Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın Ishigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
#
Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
#
Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu nokta Çin’dir.
#
Kış aylarında, Moskova’daki buz pateni pistleri 250 bin metrekarelik bir alanı kaplar.
#
Rusya’da doğudan batıya doğru seyahat edilirse, yedi saat kuşağı geçilir.
#
Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.
#
Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
#
Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
#
Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.
#
Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
#
Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.
#
Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
#
Yazar Rudyard Kipling sadece siyah mürekkep kullanırdı.
#
Mickey Mouse’dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat’di.
#
Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.
#
Salatalığın yüzde 96’sı sudur.
#
Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
#
Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
#
Timsahlar renk körüdür.
#
Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
#
Sadece dişi kanaryalar ötebilir.
#
Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.
#
Havuca rengini karoten verir.
#
İnciler sirkede erir.
#
Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.
#
İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000′dir.
#
Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
#
En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
#
Sihirli sözcük ‘abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
#
Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
#
Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
#
Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
#
Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
#
Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
#
Yazar Rudyard Kipling sadece siyah mürekkep kullanırdı.
#
Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
#
Timsahlar renk körüdür.
#
Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
#
İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000′dir.
#
Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
#
Sihirli sözcük ‘abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
#
Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
#
Bilgisayarla calismak gozlerini bozmaz sadece yorar.
#
Dunyadaki isi 1900 yilindan itibaren 0.7 derece artti.
#
600 tane bitki cinsi et yiyendir. (Camiraous)
#
Yunuslarin beyni insanlarinkinden daha buyuktur.
#
Arilar, svrisinekler ve diger ses cikaran bocekler kanatlariyla bu sesi cikarirlar.
#
Insan omru boyunca 20 kilo toz yutarlar.
#
Shakespeare 23 Nisan ‘da dogdu ve 23 Nisan ‘da oldu.
#
Dunyada en cok kullanilan isim Muhammed ‘dir.
#
Michael Jordan ‘in bir senede Nike reklamlarindan kazandigi para, Malaysia’daki Nike fabrikasinda calisan tum personelin aldigi senelik maastan daha fazladir.
#
Amerikalilar hergun 1.6 milyondan fazla saat trafik sikisikliginda zaman kaybediyorlar.
#
Bir oyun ne onemi vardir? 1923 ‘de bir oy, Adolf Hitler ‘i Nazi partisinin liderligine getirdi.
#
Amerika ‘da sandviclerin %50 ’si ogle yemeklerinde, %28 ‘i ise aksam yemeginde yeniliyor.
#
Her insan gunde ortalama 2 kilo cöp uretiyor.
#
Kibrit kutusu kadar bir altin, bir tenis kortu buyuklugune kadar inceltilebilir.
#
Insan gunde ortalama 80 ile 100 sac teli doker.
#
Altmis yasinda, insanlar tat alma duyularinin %50’sini kaybederler.
#
El tirnaklari, ayak tirnaklarindan daha hizli buyurler
#
Gulmek icin 17 adeleye ihtiyac vardir. Surat asmak icin ise 43 adeleye ihtiyac vardir.
#
Insan vucudunda 600 ‘i askin adele vardir.
#
Beynin %85 ‘i sudur.
#
Insan vucudundaki en guclu kas dildir.
#
Gozleri acik tutarak hapsirmak imkansizdir.
#
Bir insan yedi dakika icerisinde uykuya dalar.
#
Mexico City her sene 25 cm. kadar batiyor.
#
Peru ‘da hic umumi tuvalet yoktur.
#
Sag elini kullanan insanlar, sol elini kullananlara gore ortalama dokuz yil daha fazla yasiyorlar.
#
Bir insan yasami boyunca iki yuzme havuzu dolduracak kadar tukuruk salgilar.
#
Yetiskin bir insan gunde ortalama 23.000 kez nefes alir.
#
Amerikan halkinin %49 ‘u hergun kisi basina 3.3 fincan kahve iciyor.
#
Sarisinlarin esmerlere gore daha fazla saci vardir.
#
Insanlar yasamlari boyunca alti filin agirligina esit miktarda yiyecek tuketiyorlar.
#
Döllenmeden doguma kadar bir bebegin agirligi bes milyon kat artiyor.
#
Insan vucudu bir saniyede iki milyon kirmizi kan hucresi uretir.
#
Ayni parmak izi gibi, her insanin dil izide farklidir.
#
Ortalama bir insan yilda 1.460 ‘in uzerinde ruya gorur.
#
Sogan dograrken sakiz cignemek goz yasarmasini onler.
#
Vucudumuzdaki kemiklerimizin dortte biri ayaklarimizda bulunur.
#
Ampulu icat eden Thamos Edison karanliktan korkardi.
#
Kurdan, Amerikalilarin bogulmasina en fazla neden olan nesnedir.
#
Italyan bayraginin tasarimini Napoleon Bonaparte yapmistir.
#
Kagit paralar ilk kez Cin ‘de kullanilmistir.
#
Ketcap onceleri ilac olarak kullaniliyordu.
#
Salatalik bir sebze degil, meyvedir.
#
Eski zamanlarda dinamit yapiminda yerfistigi kullanilirdi.
#
Dracula, tarih boyunca sinemaya en fazla uyarlanan hikayedir.
#
Insanlar vucutlarinda 300 adet kemikle doguyorlar ama yetiskin olduklarinda bu sayi 206 ‘ya dusuyor.
#
Ortalama olarak, Amerika’da gunde uc adet cinsiyet degistirme operasyonu gerceklesmektedir.
#
Eskimolar buzdolaplarini yiyeceklerin donmamasi icin kullanirlar.
#
Telefonun mucidi Alexander Graham Bell, karisi ve annesiyle hicbir zaman telefonda koniusamadi. Cunku ikiside dogustan sagirdi.
#
Insan terinin bir santimetrekaresi 625 tane ter bezi icerir.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
16 Mayıs 2008       Mesaj #108
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Akrepler Hakkında Bilinmeyenler


3 hafta süreyle buz kalıbında dondurulan bir akrep, buz eritildiğinde yürüyüp normal hayatına devam eder.
Akrepler 1 sene aç ve susuz yaşarlar.
Kopan organları yeniden ortaya gelir.
Radyasyona çok dayanıklıdır.
Çiftleşme sonucu dişi akrep erkeğini yer.
Eğer akrebin etrafını ateşle çevirirsen, akrep kendini sokarak öldürür.
Çölde yaşayan bir akrebin zehiri, akrep ne kadar susuz kalırsa o kadar kuvvetli olur.
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
27 Ağustos 2008       Mesaj #109
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Buz parçaları neden elimize yapışıyor?



Parmak uçları her zaman nemli­dir.

Eğer ıslak parmak uçlarıyla, sıcaklığı 0 derecenin altında olan

bir düzeyi tutarsanız, nem anında donar.

Böylece donan yüzey ile de­ri arasında devamlı bir tabaka olu­şur.

Yapışan parmakları kurtarmak için hafifçe zorlamak gerekir.

Buna karşılık, eğer buzu tutmadan önce eller iyice kurulanırsa,

nem olmayacağı için yapışma gerçekleş­mez.

Buza dilinizle dokunduğu­nuzda,

bu yapışma duygusu daha güçlü bir biçimde hissedilir.
Bunun nedeni, dilin parmaklardan çok daha nemli olmasıdır.
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
29 Ağustos 2008       Mesaj #110
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
ThinkerBeLL adlı kullanıcıdan alıntı

Bunlar da bilinmeyenler.. Msn Disappointed

Dunya capinda bir anket yapilmis. Sadece bir soru sorulmus :
"Lutfen dunyanin geri kalan kismindaki yiyecek eksikligine bir cozum ile ilgili kisisel gorusunuzu durustce belirtiniz."
Anket buyuk bir basarisizlikla sonuclanmis.
Cunku;
- Afrikada insanlar "yiyecek" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.
- Bati Avrupa'da insanlar "eksiklik" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.
- Dogu Avrupa'daki insanlar "kisisel gorus"un ne anlama geldigini bilmiyorlar.
- Orta Dogu'da insanlar "cozum"un ne anlama geldigini bilmiyorlar.
- Guney Amerika'daki insanlar "lutfen" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.
- İsrail'deki insanlar "durustluk" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.

- Ve Amerika'daki insanlar "dunyanin geri kalan kismi"nin ne anlama geldigini bilmiyorlar.



bu çok güzel bir tespit olmuş eline sağlık

Benzer Konular

30 Haziran 2011 / ultraslan_merve Soru-Cevap
10 Temmuz 2012 / SeRCaX.TR Genel Mesajlar