Arama

Oratoryo

Güncelleme: 8 Haziran 2012 Gösterim: 9.626 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Oratoryo
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  Aeneas_muziekfragment.jpg
Gösterim: 297
Boyut:  16.5 KB

Oratoryo, (İtalyanca: Oratorio), 16. yüzyılın ikinci yarısında Roma'da ortaya çıkan, hem kiliseyle, hem de tiyatroyla ilgili müzik türü. Lirik, epik ve dramatik türleri olan oratoryonun motet'le çile ile (paston), kantat ve kimi zaman da operayla yakınlığı vardır.
Kaynağı kesin olarak bilinmemekle birlikte, çileyi anlatan dini şarkıların oratoryoyu ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Obrecht, Sermizy ve Lassus çile'lerini besteledikleri sırada "dramatik diyalog" ilkesine uydular. 1563'e doğru Oratorium Tarikatı'nın kurucusu Aziz Filippo Neri, Anomuccia, Palestrina ve Soto da Langa'dan sonra da Felice Anerio'dan, San Girolamo della Carita veya Santa Maria in Vallicella kilisesinde düzenlediği dini toplantılar için Laudi spirituali'ler yazmalarını istedi. Oratoryo terimi işte buradan gelir.

Tarihçe
1600'de Emilio dei Cavaileri, Santa Maria in Vallicella'da, daha sonraları Agazzari ve Laudi'nin yazdıkları gibi gerçek bir ruhani opera olan Rappresentazione di Anima Corpo'yu (Ruh ve Bedenin Temsili) icra ettirdi. Carrisimi ise daha çok İncil ve Tevrat hikayeleri yazarak, bunlarda serbest melodi ile recitativo arasında tam bir denge kurmayı başardı: İtalya'da ve yabancı ülkelerde birçok besteci onu örnek aldı: Napoli'de Scarlatti, Viyana'da Caspar von Keril ve Fransız M.A. Charpentier.

Napoli Okulu
Bütün opera bestecileri oratoryolar yazdılar: İtalya'da Draghi, Stradella, A. Scarlatti, Lotti, Caldara ve Jommelli. Almanya'da ise, Heinrich Schütz, kutsal senfonilerinde ve Noel Oratoryosu'nda Monteverdi'yi sürdürüyor ve Johann Sebastian Bach'ı müjdeliyordu. Bu arada birçok öğrenci yetiştirdi. Provenzale ile Alessandro Scarlatti tarafından kurulan Napoli okulu 17. yüzyıl sonunda ve yüzyıl boyunca Venedik ve Roma okullarını gölgede bıraktı. Bu okula bağlı olanların bellibaşlıları: İtalya'da Piccinni, Anfossi, Galuppi ve Sacchini, sonraları Cimarosa, Paisiello, Salieri, Paer ve Zingarelli; Orta Avrupa'da Gassmann Kozeluh, Holzbauer, Josef Haydn, Wagenseil, Mozart, onları Beethoven devrine kadar izleyen Naumann, Himmel, Dittersdorf, Weigl ve Simon Mary.

Almanya'da Oratoryo
Alman oratoryosunda koronun büyük bir yer tutmasına karşılık, İtalyan operasında koro ikinci planda kaldı. Oratoryoyu Hamburg'a 1715'te Mattheson soktu. Onun, İncil ile ilgili bestelerinden otuziki oratoryosu ile Händel ve Çileleri ile Noel Oratoryosu (kır kantatları dizisi) gibi ölümsüz şaheserleri olan Johann Sebastian Bach ilham aldılar; Keiser, Telemann, Schieferdecker, Kunzen'ler C.P.E. Bach İsraeliten in den Wüsle (İsrailliler Çölde, 1775), İsa'nın ölümü, Händel estetiğini örnek alan oratoryolar bıraktılar. Haydn ise, konusunu Tekvin'den ve Milton'ın Kayıp Cenneti'nden alan Die Schöpfung (Yaratılış, 1798), ardından da Die Jahreszeiten'i (Mevsimler) yazdı.

Fransa'da Oratoryo
Fransa'da ise Mondonville'in Fransız oratoryoları aslında büyük motetlerdi. Persuis, Davesnes, Gossec, Edelmann, Rigel, Vogel, Le Noble, Le Sueur, dini bestelerine tasviri bölümler kattılar. Almanya'da 1803'te Beethowen Christus am Olberge (İsa Zeytin Dağında) adlı eserini verdi. Bundan kısa bir süre sonra da Mendelssohn, Schumann, Brahms, Liszt ve Dvorjak yeni şaheserler yarattılar. Fransa'da ise Cesar Franck Berlioz Gounod'nun eserleri sayılabilir.

Modern Oratoryo
Modern oratoryo besteleri arasında Fransa'da V. d'Indy, Debussy, Gabriel Pierné, Milhaud, Arthur Honegger (Kral Davut), Cl. Delvincourt (Lucifer) senfonik oratoryo geleneğini sürdürdüler. İtalya'da yeni klasikçilerden Raimondi, Perosi, Tebaldini ve Bossi'nin yanı sıra, uluslararası bir anlatıma ulaşmak isteyen Respighi ile Molipiero, İngiltere'de Elgar ile izleyicileri Delius, Bantock, Maclean, Holst, Vaughan Williams, Britten, Walton ve Berkeley, Belçika'da Sylvain ve Albert Dupuis, Léon Jongen, Ryelandt, Paul Gilson, İsviçre'de Gagnebin ve Frank Martin (Golgotha, İsa'nın Doğuşu), Joseph Lauber Herman Suter, Polonya'da Szlmanowski, Çekoslovakya'da Martinu, Brezilya'da da Villa-Lobus sayılabilir.

Türk Oratoryoları
Batı tekniğiyle beste yapan Türk müzisyenleri oratoryo türünde bazı eserler verdiler. Bunlardan en önemlileri, Ahmet Adnan Saygun, metni Yunus Emre'nin şiirlerine dayanan Yunus Emre Oratoryosu (1946) ile Nevit Kodallı'nın, Cahit Külebi'nin uzun bir şiiri üzerine bestelediği Atatürk Oratoryosu'dur (1953). Bu eserler, oratoryo türünün, dini konular dışında rahatlıkla taştığını göstermektedir.

Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
28 Temmuz 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Oratoryo Nedir.?

Sponsorlu Bağlantılar
Solo, koro ve çalgı için yazılan, oyun öğesi içermeyen kutsal nitelikteki müzik yapıtıdır.
Opera gibi oratoryo da barok döneme özgü bir müzik biçimidir. Yapısı gereği motet, kantat, operaya yaklaşan bu türün başlıca özelliği, sahnelemeye başvurmamasıdır.

Bununla birlikte, barok anlayışa özgü gösterim beğenisi oratoryoda dinin hizmetine verilmiştir. XVI. yy’ın ikinci yarısında Roma’da doğan bu tür hem Kilise’yle hem de tiyatroyla ilgilidir. 1560‘a doğru Oratorium tarikatının kurucusu olan Filippo Neri (1515-1595), dostlarına bağlı müzikçilerin bestelediği laudi spiritualilerin San Girolamo Kilisesi’nde halka sunulmasını sağladı. Böylece giderek oratoryo repertuvarı oluştu; bu gibi gösterilerde Animuccia, Palestrina (1524-1594), Felice Anerio’nun yapıtları yorumlanıyordu. XVI. yy’ın sonlarında, Emilio dei Cavalieri (1550-1602) Roma’ya yerleşerek Oratorium tarikatının üyeleriyle dostluk kurdu; 1600‘de Roma’da la Rappresentazione di anima e del corpo’yu (Ruh ve Bedenin Temsili) sundu; bu yapıt oratoryo olarak adlandırılmaya başlamış olan müzik biçiminin ilk önemli ürünü olarak belirdi. Bu tarihlerde oratoryonun kendine özgü nitelikleri iyice belirlenmişti: Buna göre burada ruhani bir opera söz konusuydu; konusu kutsal metinlerden ya da bir azizin yaşamından (ya da ahlaki bir alegoriden) alınırdı; metin latince ya da italyanca olarak, recitativolar, nakaratlar, ikililer (düolar), üçlüler (triyolar) ve korolar biçiminde işlenirdi.

Giacomo Carissimi (1805-1674), oratoryonun klasik biçimini almasına büyük katkıda bulundu; yaşadığı dönemde uluslararası bir üne kavuşan Carissimi’nin İtalya’da olduğu kadar öbür ülkelerde de çok sayıda tilmizi du. Bestecinin oratoryolarında, recitativolar, havalar arasında büyük denge sağladığı görülür. Alessandro Scarlatti, Stradella ve Lotti gibi İtalyan müzikçileri hem oratoryolar, hem de operalar yazdılar. XVII. yy’ın sonlarında opera için olduğu gibi, Napoli okulu ve virtüözlük beğenisi Roma ve Floransa’da ağırlığını duyurdu. Niccolo Piccinni, Baldassare Galuppi ve Antonio Sacchini’yle birlikte bel canto oratoryoya da girdi. İtalyan bestecilerinin öbür ülkelerde büyük etkisi oldu; Schütz (1585-1672) Venedik müzik dünyasının etkisinde kaldı: Sieben Worte Christi (İsa’nın Yedi Kelamı, 1645), Symphoniae sacrae (Kutsal Senfoniler, 1650) ve Noel Oratoryosu (1660) Alman müzikçilerine oratoryo yolunu açtı. Haendel 1708‘de Roma’da kaldığı sırada oratoryo biçimini inceleme fırsatını buldu. 1732‘den sonra, İngiltere’de başarıya ulaşmasında büyük payı olan otuz iki oratoryo besteledi. Bu arada Telemann (1681-1767) ve Hamburg’ da halka otuz kadar oratoryo sunan Mattheson’un da adını saymak gerekir. Johann Sebastian Bach, 6 kantat içeren Noel Oratoryosu ve özellikle Aziz Yuhanna’ya Göre Passion ile Aziz Matta’ya Göre Passion gibi yapıtlarıyla, müzik dünyasındaki dinsel sanat etkinliğinde önemli bir nokta oluşturdu. Carl Philipp Emmanuel Bach’ın oratoryolarında Haendel’in üslubundan esinlendiği, buna karşılık Joseph Haydn’ın oratoryolarında romantik estetik anlayışının müjdeciliğini yaptığı görülür (Yaratılış, 1798; Mevsimler, 1801).

Du Mont’un (1610-1684) Ruhani Diyaloglar’ı, Marc Antoine Charpentier’ nin(1636-l704) Kutsal Öyküler’i, jean joseph Cassanea de Mondonville’in (1711-1772)Fransız Oratoryoları’ na karşılık Fransa’da müzik dünyası bu evrimin dışında kaldı. Romantik dönemde bu ülkede, müzikte kutsal konulara ilgi duyuldu; Berlioz (İsa ‘nın Çocukluğu, 1854), Cesar Franck(İsa’ nın İnsanlığı Kurtarması, vb.), Charles Gounod, Saint-Saens, Massenet, Vincent d’İndy ve Debussy gibi besteciler, oratoryo alanında bir yeniden doğuş yarattılar.
Oratoryo öte yandan Beethoven (İsa Zeytin Dağında), Mendelssohn, Schumann, Brahms, Liszt ve Dvorjak gibi büyük müzikçilere de esin kaynağı oldu.

Çağdaş dönemde bu türün, bestecilerin gözünde opera gibi saygınlığını yitirdiği söylenemez. Darius Milhaud (1892-1973), Marcel Dupre, Honegger, Charles Koechlin (1867-1950), Olivier Messiaen, Villa-Lobos (1887-1959), Malipiero, Bohuslav Martinu (1890-1959) ve daha birçok besteci, oratoryo türünü, çağdaş estetik anlayışına özgü yeni anlatım yollarıyla donatarak yaşatmayı sürdürmektedirler.

Türkiye’de bu alanda yapıt veren besteciler arasında özellikle Adnan Saygun ile Nevit Kodallı’nın adlarını saymak gerekir.Adnan Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu (Yunus Emre’nin şiirleri üstüne) ile Nevit Kodallı’nın solo, koro ve büyük orkestra için Atatürk Oratoryosu (Cahit Külebi’nin bir şiiri üstüne) gibi yapıtlar, oratoryonun dinsel konular dışına çıkabileceğini gösteren yapıtlardı.

Alinti
debdebe

Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
8 Haziran 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Oratoryo
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Orkestra eşliğinde solo sesler ve korolar tarafından söylenen dinî beste. İlk oratoryolar, Orta Çağ'daki mystery (gizem) oyunlarından kaynaklandı. Bunlar, kostüm, dekor ve diğer dramatik ögeler kullanılarak sahneleniyordu. 16. yüzyılda ortaya çıkan misterio (dinî konuları işleyen karşılıklı diyaloglardan oluşan oyun türü), oratoryonun gerçek kökenidir. Bilinen ilk oratoryo, 1600'de Emilio del Cavaliere'nin bestelediği "Rappresentatione di Anima et di Corpo" (Ruh ve Bedenin Temsili) adlı yapıttır. İtalyanca ve Lâtince, ilk oratoryolarda kullanılan başlıca dillerdi. Lâtince giderek etkinliğini yitirdi ve hemen her dilde oratoryolar yazılmaya başlandı. Oratoryo bir tarz olarak gerçek niteliğine 17. yüzyılda İtalya'da kavuştu. Giacomo Carissimi ve Alessandro Scarlatti gibi sanatçılar oratoryo besteciliğinin ustalarıydı. Aynı dönemde Alman Heinrich Schütz, kısa zamanda İtalya'dakinden çok daha yetkin örnekler veren Alman oratoryo geleneğini oluşturdu. Daha sonra HŠndel, oratoryo türünün önemli örnekleri arasına giren birçok yapıt verdi. 19. yüzyılda önemli oratoryo örnekleri ortaya çıkmadı. 20. yüzyıldaysa, "Kral Davut" (1921) adlı yapıtıyla Honegger, "Oidipus Rex" (1927) adlı yapıtıyla da Stravinsky, önemli oratoryo bestecileri arasına girdiler.
theMira