Arama

Uşak

Güncelleme: 27 Ağustos 2011 Gösterim: 10.025 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Uşak
Ad:  usak_harita.jpg
Gösterim: 1095
Boyut:  31.6 KB
Sponsorlu Bağlantılar

Uşak ili, Ege Bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde, Ege Bölgesi ile İç Anadolu bölgesinin birbirlerinden ayrıldığı İçbatı Anadolu eşiğinin bat kenarında, 38 derece 13 dakika ve 38 derece 56 dakika enlemleri ile 28 derece 48 dakika ve 29 derece 57 dakika boylamları arasında yer alır. Kuzeyde Kütahya, doğuda Afyon, güneyde Denizli ve batıda Manisa illeri bulunmaktadır. 5 341 km 2 alana sahip olan Uşak yüzölçümü itibariyle iller sıralamasında plaka numarası gibi 64. sıradadır. Ülke yüzölçümünün % 0.7 lik kısmını oluşturmaktadır.
Murat Dağı, Bulkaz Dağı ve Ahır Dağı ilin kuzey, kuzeydoğu ve doğudaki doğal sınırlarını oluştururlar. İl topraklarının batısı, Gediz vadisi ile Ege Bölgesine açılır. İl toprakları bir çok vadiyle yarılmış dalgalı yaylalar görünümündedir. Bu yaylalar kuzeydoğudan güneybatıya doğru alçalarak bazı kesimlerde hafif dalgalı bir görünüş alırlar.
İl arazisi genel olarak dalgalı plato görünümündedir. Kuzey ve doğu kesimleri dağlık, güney ve batı kesimleri ise ovalar ve dalgalı arazilerden oluşmaktadır. İl topraklarının % 57,5i platolardan, % 37 si dağlardan ve % 5.5 i de ovalardan meydana gelmektedir.
Zengin bir bitki örtüsü, sıcak-soğuk su kaynakları ve doğal güzelliğe sahip olan Murat Dağının zirvesini 2309 metre yükseklikte bulunan Kartaltepe oluşturmaktadır. Zirve noktası Kütahya ili sınırları içinde bulunan Murat dağı’nın Uşak sınırları içersinde kalan tepelik alanlarının ortalama yükseltisi 1500 m. civarındadır.
Bulkaz Dağı, Sivaslı ilçesinin doğu ve güneydoğusunda bulunmaktadır. Zirve noktası 1930 m. de bulunan dağın yapısında kireçtaşları hakim durumdadır. Kabaca kuzey-güney istikametinde uzanan Bulkaz Dağı, aynı zamanda Uşak-Afyon illerinin doğal sınırını oluşturmaktadır. Zengin su kaynaklarına sahip olan dağ, bitki örtüsü bakımından fazla zengin değildir.
Uşak ve çevresinin MÖ 4000 yılından itibaren yerleşime açıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle bronz çağında yerleşimin daha yaygınlaştığı görülmektedir. MÖ.2000 de Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hititlerin 1000 de ise Frizlerin batı sınırını oluşturan Uşak ve çevresi bu kültürlerden ziyade İon Kültürünün etkisi altında kalmıştır.
MÖ. 7. Yüzyılda Kral Gyges'in Lidya İmparatorluğunu ele geçirmesi ile topraklarının büyük kısmı Lidya'da kalan Uşak. MÖ. 620'de tamamen Lidya'nın egemenliğine girmiştir. Dünyada ilk kez parayı basan ve kullanan, döneminin en zengin krallığı olan Lidya'nın hakimiyeti MÖ. 546 yılına kadar devam etmektedir. Bu süre içerisinde Efes'ten başlayan kral yolu yapılmış ve yol Gediz (Hermos) nehrini takip ederek Uşak ili sınırları içerisinde Güre köyü, Uşak-Keromon-Agora kentlerine uğrayarak devam etmiştir.
MÖ. 546'da Lidya'nın son kralı Kroisos ile Pers Kralı Kyros arasındaki savaşta Lidya'nın tarihten silinmesi sonucu bölge İran'dan gelen Perslerin hakimiyetine girmiştir. Pers egemenliği MÖ. 334 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte Makedonya’ lı Büyük İskender' in Anadolu seferi sonucu bölge tüm Anadolu gibi Büyük İskender’ in hakimiyetine girmiş, İskender' in ölümünden sonra ise bölge, Büyük İskender' in generallerinden Antigon' un payına verilmiştir. Daha sonra bir süre Bergama krallığına bağlanan Uşak ve çevresi MÖ. 189 yılında Roma Konsülü Montius' un himayesine, başka bir ifadeyle Roma hakimiyetine geçmiş, Kavimler Göçünden sonra Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması neticesinde Doğu Roma sınırları içinde kalan Uşak, MS. 12, Yüzyıla kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır. 1071'den sonra yöre, zaman zaman Selçuklular ile Bizanslılar arasında el değiştirmiş, 1176 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ile Bizans İmparatoru Manüel Komnenos arasında yapılan Miryakefalon (Kumdanlı) Savaşı sonucunda Selçuklulara geçmiştir.
Sultan II.Kılıçarslan yeni bir fetih hareketine girişerek 1182'de Uluborlu, daha sonra Kütahya civarını fethetti. Uşak yöresinin de bu sefer sırasında Selçuklu hakimiyetine geçtiği muhakkaktır. Çünkü; Selçuklu sınırları Denizli'ye kadar yaklaşmıştı. Bu arada Sultan ll. Kılıçarslan 1185 tarihinde ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırdı. Bu taksimat sonunda Kütahya-Usak-Uluborlu bölgesi Gıyaseddin Keyhüsrev' e verildi. Bu taksimattan sonra kardeşler arasında hakimiyet mücadelesi haşladı. l. Gıyaseddin Keyhüsrev 1192 tarihinde devletin başına geçmeyi başardıysa da diğer kardeşlerini bertaraf edemedi ve 1196 da II. Süleyman Şah tarafından sürgüne gönderildi. Kardeşler arasındaki bu taht mücadelesinden yararlanan Bizans Kütahya-Uşak civarını geri aldı. Bizans Hakimiyeti 1233 tarihine kadar sürdü. B u tarihten itibaren Uşak civarı artık tamamen Türk hakimiyetine geçti.
Uşak, Anadolu Selçukluları döneminde bu devletin bir anlamda sınır şehri olmuştu. Sultan Alaaddin Kevkubad zamanında, Kütahya ve Uşak civarının kesin olarak Türk hâkimiyetine girmesini takip eden yıllarda, bölgeye kesif bir Türkmen yerleşmesi olmuştur. Bundan sonra Uşak ve çevresini Germiyanoğulları Beyliği' nin hakimiyetinde görüyoruz, XIII. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu Selçuklu Devleti'nin hizmetinde olarak Malatya taraflarında meskun bulunan Germiyan Asireti'nin, muhtemelen 1241'de Baba İshak isyanının bastırılmasından sonra II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında veya bir müddet sonra Kütahya-Uşak bölgesine yerleştirildikleri anlaşılmaktadır. Çünkü Cimri (Alaaddin Siyavuş) hadisesinde Germiyanlıların faal bir rol oynamaları bu aşiretin Cimri hâdisesinin ortaya çıkısından (1277) önce Kütahya- Uşak yöresine yerleştiklerini göstermektedir. Bu hâdise sırasında Sahip Ata Oğulları emrinde görülen Germiyanlılar, bundan sonra artık Batı Anadolu'da en kuvvetli beylik haline gelmiştir.
Beylikler döneminde Germiyanoğulları’ na tabi olan Uşak ve çevresi, 1391 de Yıldırım Bayezid' in Germiyanoğulları hakimiyetine son vermesi ile Osmanlılara dahil olmuş, Fetret Devrinde beylikler tekrar canlanmış, 1429 yılında Germiyanoğulları’ nın son hükümdarı II. Yakup Bey' in vasiyeti ile Osmanlı Devletine kalmıştır. Uşak, Osmanlı hakimiyetine girdikten bir süre sonra yapılan idari taksimata göre Anadolu Eyaletine bağlı Kütahya Sancağının bir kazasıdır. Her ne kadar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivindeki 16.yüzyıla ait 48 numaralı Kütahya Sancağı Tapu Tahrir Defterinde Uşak nahiye olarak geçmekte ise de Mustafa Çetin Varlık'ın "16.Yüzyılda Kütahya Sancağı" (1980) isimli kitabında, 1513 tarihinde Uşak Kütahya Sancağının kazaları arasında gösterilmektedir. Uşak bu statüsünü 1530 tarihinde de muhafaza etmektedir.
16.yüzyılda detaylı şekilde bilgi bulabildiğimiz Uşak kazası hakkında daha sonraki yıllarda belgelere dayalı fazla bir bilgiye rastlanmamaktadır. 17.yüzyıla ait bilgiler çoğunlukla seyahatnamelerde mevcuttur. Bu yüzyılda yaşayan Katip Çelebi’nin (1605-1658) "Cıhannüma" adlı eserinde ; "Uşak, Kütahya’dan doğuya bir merhale Murat Dağı yakınında, bir dere içinde kaleli bir kasaba, 150 adet köyü bulunan mamur bir kazadır. Kasabası geniş bir ovanın doğusuna düşüp köyleri o ovada bulunmaktadır. Seccade ve halısı meşhurdur." diye bahsedilmektedir.
Uşak hakkında aynı yüzyılda yazılmış bir diğer kaynak da Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" adlı eseridir. Bu eser Katip Çelebi'nin Cihannüma’sından daha sonraki yıllarda yazılmıştır. Verilen bilgiler kesin olmamakla birlikle Katip Çelebi'nin anlattıklarını teyit eder niteliktedir.
Seyahatname’ye göre Uşak; Kütahya Sancağı dahilinde bulunan bir kaza olup, Gevher Sultan 'Has'sıdır. Şehir, doğuda Banaz, kıble tarafında Honaz, güneyde Komar, batıda Kule, kuzeyde Gediz olmak üzere beş kapısı olan bir kale ile çevrilidir. Eserde kalenin özellikleri ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Buna göre; kalenin müstahkem olmadığı, beş arşın yükseklikte , şeklinin kare olduğu, Buğday Pazarı kapısında hendek bulunduğu ve 1598 tarihinde Uşak halkının Celali İsyanlarından dolayı bu kaleyi tuğla ve taşlarla tamir ettikleri anlatılmakladır.
Uşak. Osmanlı yönetimi altında l7 ve 18. yüzyıllarda münferit olaylar hariç uzun süre barış içinde yaşamıştır. 19. yüzyılda siyasa! açıdan sakin bir dönem geçiren Uşak canlı bir ticaret şehri haline gelmiştir. Özellikle halı ve kilimleri İzmir yoluyla İngiltere ve Fransa'ya kadar ulaşmıştır. Alaşehir-Afyon Demiryolunun 1869 yılında tamamlanmasıyla İzmir Metropolü ile Uşak arasında ulaşım kolaylaşmış ve ticari hayat daha da canlanmıştır. 19.yüzyılın ikinci yarısındaki Uşak hakkında "La Turquie d'Asie" adlı eserinde bilgi veren Vital Cuinet, evlerin büyük çoğunluğunun pişmemiş tuğladan yapıldığını, 1890 da ise hem daha sağlam hem de daha zarif olan ahşap evlerin tercih edildiğini belirtmekledir.
İzmir'in işgalinden sonra Batı Anadolu’da Gediz ve Menderes vadilerinde ilerlemeyi planlayan Yunan kuvvetleri; 25 Mayısta Manisa'yı, 29 Mayısta ise Turgutlu'yu işgal etti. Bu işgaller karşısında Alaşehir'de Kuvayı Milliye teşkilatı kuruldu. Akabinde Uşak'ta da kıpırdanmalar başladı. İzmir'in işgali sırasında 17.Kolordudan ayrılarak Uşak'a gelen Selanikli Kaymakam Fuat Bey, Yüzbaşı Hakkı Bey, ve Sökeli Hilmi Bey burada gizli bir cemiyet kurdular. Ödemiş'in 1 Haziranda istilaya uğraması üzerine Uşak'a gelen Alaşehir Mevkii Kumandanı Süleyman Sururi Bey'in Teşkilatı Mahsusa ile bir irtibatı vardı. Sururi Bey'in etkisiyle bu cemiyetin adı "Müdafaa-i Hukuk Heyeti Milliyesi" şeklinde değiştirilerek Karakol Cemiyeti ile bağlantısı sağlandı. Kuvayı Milliyeye karşı olan kaymakam ve belediye reisinin bütün baskılarına rağmen Uşak'ta milli hareket sindirilemedi.
Gizli cemiyetin çalışmaları neticesinde Salihli Cephesinden ayrılan bir bölük Eşme'den takviye alarak 17 Temmuz 1919 günü Uşak'a girdi ve şehre hakim oldu. Ardından Gediz ve Simav'da Kuvayı Milliye teşkilatı kuruldu.Kuvayı Milliyecilerin Uşak'ta hakimiyeti ele geçirmesi, İstanbul ve İşgal kuvvetlerine "Kuvayı Milliyeciler hrıstiyan nüfusa saldırdı" şeklinde aksetti. Düşman kuvvetleri İstanbul Hükümetine baskı yaparak Uşak'ta asayişin sağlanmasını istedi. Hükümet, Afyonda bulunan l 500 kişilik 23. Fırkayı Uşak'a göndermek istedi. General Milne. fırkanın Kuvayı Mılliye'ye katılabileceğin i düşünerek bunu kabul etmedi.
Eski bir ittihatçı olan İbrahim Tahlakılıc (Dalkılıç) gizli bir cemiyet olan "Müdafaa-ı Hukuk Heyet-î Mılliyesi" cemiyetinin içinde yer almadı. Hatta bu cemiyetin zarar vermesinden endişe duyarak 30 Temmuz 1919 da "Redd-i İlhak" cemiyetini kurdu. İbrahim Bey'in başkanı olduğu bu cemiyet milli kuvvetlerin halka zarar vermelerini önlediği gibi Uşak’ta Kuvayı Milliye hareketini yaygınlaştırdı.
İzmir'in işgalinin ardından Uşak'ta bu gelişmeler yaşanırken, bütün Batı Anadolu’yu kapsayacak bir üst kongre niteliğinde "Alaşehir Kongresi" 15-16 Ağustos tarihinde toplandı. Kongreye; Balıkesir, Manisa-Alaşehir, Sındırgı, Buldan, Gördes, Uşak, Ödemiş, Bozdağ, İnegöl, Denizli-Nazilli, Akhisar ve Ayvalık'tan temsilciler katıldı. Kongrede Hacım Muhittin Çarıklı başkan, Uşak temsilcisi İbrahim Bey ise Başkan yardımcısı seçildiler. II. ve III. Balıkesir kongrelerinin ardından Ekim Ayı içerisinde Uşak'ta bir kongre toplandığına dair bilgiler bulunmakla birlikte oldukça sınırlıdır. Alaşehir Kongresinde kurulması kararlaştırılan "Alaşehir Heyet-i Merkeziyesi" 14 Eylül 1919’ da ilk toplantısını yaptı. Daha sonra, Heyet-i Merkeziye Talimatnamesi’ nin 8. Maddesi olan "Heyet-i Merkeziye, karargahını kendisi için muafık göreceği mahalle nakil edebilir" hükmüne istinaden merkezini Uşak'a nakletti. Heyet-i Merkeziye Uşak'ta ilk toplantısını İbrahim Bey'in başkanlığında gerçekleştirdi. Sivas Kongresinde bütün cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında toplanması karan alınmasına rağmen, Uşak'ta Heyet- i Merkeziye "Hareket- i Milliye Redd-i İlhak Cemiyeti Heyeti-i Merkeziyesi" adını korudu. Bu isimden daha önce Uşak'ta kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti ile Heyet-i Merkeziyenin bütünleştiği anlaşılmaktadır. Uşak Heyet-i Merkeziyesinin görevi sadece cepheye asker göndermek değildi. Cephe gerisinde de ihtiyaçları gidermek için büyük gayretler sarf ediyordu.
Sivas Kongresinin toplanmasından sonra Yunan kuvvetlerinin harekete geçmesiyle İzmit, Eskişehir ve Konya livaları en hassas bölgeler haline geldi. İstanbul Hükümeti bu bölgelerde Kuvayı Milliye teşkilatının kurulmasını önlemeye calıştı. Heyet-i Temsiliye ise İstanbul Hükümetini istifaya zorlayarak bu bölgelerde gücünü arttırmak istiyordu. Bu karmaşa içinde Garbi Anadolu Umum Kuvayı Milliye Kumandanlığına Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Eskişehir Mıntıka Kumandanlığına Atıf Bey, 23. Fırka Kumandanlığına Ömer Lütfi Bey getirildiler. Harbiye Nazırı Mersinli Cemal Paşa, Batı Cephesinde yaptığı yeni düzenleme ile 23. Fırkayı Konya'da bulunan 12. Kolorduya bağladı. Heyet-i Temsiliye yaptığı çalışmalar neticesinde 23. Fırkayı kendi denetimi altına aldı.
23. Fırkanın 68. Alayı bir taburu eksik olarak Uşak'a yerleşti. 8 Ocak 1920 tarihinde 23 Fırkanın kumandanlığına Aşir Bey tayin edildi. Fırkanın içinde milis tümeni de vardı. İbrahim Bey'in isteğiyle kurulmuş olan Uşak Hücum Taburu Ocak 1920 tarihinde milis tümeninin içinde yer aldı.
Yunanlılar silah zoruyla Sevr Antlaşmasını Osmanlı Devletine kabul ettirebilmek için 22 Haziran 1920 tarihinde taarruza başladılar. Yunan kuvvetlerinin bir kolu Bursa tarafına, bir kolu da İzmir'in doğusuna doğru harekete geçti. 29 Ağustosta Uşak'ı işgal etti. Yunanlılar Uşak'a girdikleri zaman eşraftan ve köylülerden pek çoğunun evlerini yağmaladılar. Ayrıca işgal sırasında Yunan askerleri pek çok kişiyi öldürdü. Bu katliamda ne suç tespiti yapıldı ne de mahkeme kararı alındı. Yunanlılar işgalden sonra şehre yerleşmek için bazı evlere el koydular. Uşak'ta yerli halkı sindirmek gayesiyle nüfuzlu kişileri, Atina ve Yunan adalarındaki esir kamplarına sürdüler. Sürgüne gönderilen 300 kadar vatandaşımız 10-12 ay sürgünde kaldılar. Bunlar Kuvayı Milliyeye katıldıklarından dolayı sudan bahanelerle suçlandılar. 29 Ağustos 1920 de işgal edilen Uşak, iki yıl iki gün süren Yunan işgalinden 1 Eylül 1922 günü kurtuldu.
Milli mücadele yıllarında Uşak, maddi ve manevi bakımdan zarara uğramasına rağmen, Cumhuriyet Türkiyesi’nde ilkgirişimlerle sanayi hamlesini başlatmıştır.
Osmanlı devrinde Hüdavendigar Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Uşak, 20 Nisan 1924 tarihli 491 Sayılı Teşkilat-i Esasiye Kanunu ile yapılan idari düzenlemede yine Kütahya Vilayetinin bir kazası olarak kaldı. Türkiye Cumhuriyetinin yeni idari yapısı içinde Banaz, Sivaslı, Karahallı ve Ulubey Nahiyeleri, Uşak Kazasına bağlandı. 9 Temmuz l 953 tarih ve 6129 Sayılı kanunla vilayet haline getirilen Uşak'a . Manisa ilinden Eşme ilçesi bağlandı. Nahiyeler ilçe statüsüne getirildi.

Kaynak: usak.gov.tr

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
İLÇELER:

Sponsorlu Bağlantılar


Uşak ilinin ilçeleri; Banaz, Eşme, Karahallı, Sivaslı ve Ulubey'dir.



NASIL GİDİLİR?



Karayolu: Ankara-İzmir devlet karayolunun üzerinde yeralan Uşak, Ege Bölgesi ile İç Anadolu bölgesini birbirine bağlayan bir geçiş merkezi durumundadır. Otobüs Terminali kent merkezindedir.



Otogar Tel: (+90-276) 212 31 35



Demiryolu: Demiryolu ile Uşak'a ulaşım mümkündür.



İstasyon Tel: (+90-276) 227 39 07 - 227 39 06



Havayolu: Uşak havaalanı, kent merkezine 4 km. mesafededir. Ulaşım şehir içi minibüslerle sağlanmaktadır.



Havaalanı Tel: (+90-276) 253 37 40



GEZİLECEK YERLER



Müze ve Örenyerleri



Arkeoloji Müzesi

Adres: Kurtuluş Mah. Doğan Sok. No: 1 - Uşak

Tel: (276) 227 39 30



Etnografya Müzesi

Bozkurt Mah. Hisarkapı Sok. No: 77 - Uşak

Tel: (276) 227 39 81



Örenyerleri



Uşak Arkeoloji Müzesi

Akmoneon - Banaz - Ahat

Sebaste - Sivaslı - Selçikler

Blaumdus - Ulubey - Sülümenli

Mesotimalos - Eşme - Düzköy

Güre Tümülüsleri - Güre



Sebaste (Selcikler) : Sebaste şehri, Roma İmparatoru Augustus tarafından M.Ö. 20 yılında Sebaste adıyla kurulmuştur. Roma döneminde 12 önemli şehirden biridir. M.S. 9. yüzyılda yakın çevresindeki kentlerin piskoposluk merkezi haline gelmiştir. En görkemli çağlarını Bizans döneminde yaşayan kentte büyük ve küçük olmak üzere iki kilise bulunmaktadır.



Blaundus (Sülümenli) : Ulubey ilçesi Sülümenli köyü yakınlarında, Büyük İskender'in Anadolu seferinden sonra Makedonya'dan gelenler tarafından kurulmuştur. En önemli yapıları kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarlarıdır.



Uşak'ta gezilip görülecek ören yerleri arasında, Alaudda (Hacımköy), Mesotimolos (Düzköy), Akmonia (Ahatköy) yer almaktadır.



Karun Hazineleri



1960'lı yılların ortalarında Uşak'ın Güre Köyü yakınındaki Lidya Tümülüsünde yapılan kaçak kazılarda bulunan eserler, götürüldüğü Amerika'dan 1993 yılında mahkeme yoluyla geri alınan M.Ö. 6. yüzyıl Lidya dönemi eserleridir. Büyüklü küçüklü 450 parçadan oluşan bu hazine 1996 yılından bu yana Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.



Antik Çağda Anadolu'nun batısında yeralan, tarihçi Heredot'a göre üç ********n yönettiği Lidya İmparatorluğununun son sülalesi Mermnadlar, ülkeye yaklaşık 141 yıl egemen olmuşlar, Lidya'nın bölgede siyasi ve ekonomik yönden en önemli ülke olmasını sağlamışlardır. M.Ö. 7.y.yılın başında parayı icat ederek insanlık tarihindeki en önemli buluşlardan birini gerçekleştiren Lidya'nın, devrinin en zengin ülkesi olmasının önemli nedeni, Tmolos (Bozdağlar) dağlarından çıkan ve Hermos (Gediz) nehrine karışan Sart deresinin alüviyonları içerisindeki altındır. Birtakım entrikalarla ülkeyi ele geçiren üçüncü ********n son kralı Kroisos, M.Ö 560 yılında tahta geçmiş ve akılalmaz zenginliği ile Karun kadar zengin değimi ile ününü günümüze kadar taşımıştır.



Karun Hazineleri, M.Ö. 560-546 yılları arasında ülkesini yöneten bu kralın dönemine ait, Uşak ilinin 25 km. batısında, Uşak-İzmir karayolunun üzerinde bulunan Güre Köyü yakınlarındaki Lidya Tümülüslerinden çıkan eserlerdir. Kaçak kazılarda bulunan ve yurtdışına kaçırılan eserler, mahkeme yolu ile ülkemize tekrar geri getirilmiş ve Uşak Müzesinde sergilenmektedir. Lidya döneminin en görkemli eserleri olarak bilinen bu eserler altın gümüş bronz ve mermerden meydana gelmiştir.



Camiler



Burma Cami : 14. yüzyıl Osmanlı Dönemi yapılarındandır. Yapım tarihi kesin belli değildir. 1862-1922 yıllarında yangın geçirmiş, 1988 yılında iki kez onarım görmüştür. Minaresinin yapısından dolayı Burma Cami adını alan cami iki kubbelidir.



Ulu Cami : Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapı tarzı Germiyan Beyliği Devrinin mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Cami, 1 büyük 6 küçük kubbeden oluşmaktadır.



Hanlar



Paşa Hanı : 19. yüzyılda bir Fransız mimar tarafından yapılan Paşa Hanı, önceleri han olarak kullanılmış, restorasyondan sonra da otel haline getirilmiştir.



Bedesten : 1901'de İtalyan Mimar tarafından, iki katlı ve 30 odalı olarak kesme taştan yapılmıştır. Birinci katı sarraflar çarşısı olarak, üst katı ise çeşitli iş kolları için kullanılmaktadır.



Köprüler



Lidyalılar tarafından yaptırılan Cılandıras Köprüsü ile, Osmanlı Dönemişnden kalma Hacı Gedik Köprüsü, Çataltepe Köprüsü , Beylerhan Köprüsü ve Çanlı Köprüsü Uşak'ın önemli tarihi köprüleridir.



Cılandıras Köprüsü : Karahallı ilçesinde, Banaz Çayı üzerinde bulunan köprü, Lidyalılar tarafından, kral yolu üzerinde yaptırılmıştır. Kalemle işlenmiş kemerin taşları birbirine kenetlendirilmiştir.



Çataltepe Köprüsü : Gediz nehri üzerinde, Osmanlı Dönemine ait 3 kemerli bir köprüdür. Eski kervanyolku üzerinde bulunan köprü, bugün de kullanılır durumdadır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
haritahw4





ILIN ADI : USAK
IL TRAFIK KODU : 64

Genel Bilgiler
Yüzölçümü : 5.341 km
Genel Nüfus : 322.313
Toplam Ilçe Sayisi : 5
Toplam Belde Sayisi: 18
Toplam Köy Sayisi : 242

adszit3

İlimizin M.Ö 4000 yıllarından itibaren yerleşim bölgesi olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.Hitit Krallığı egemenliğinde bulunan bölge, M.Ö. 2500’lerde Luvi istilasına uğramış, Hitit Krallığı dağıldıktan sonra, M.Ö. 1000 yıllarında Ege göçleri ile boğazlardan gelen Frigyalıların egemenliğine girmiştir. M.Ö. 7.yüzyıllarda Lidyalılar ile Frigyalılar arasında paylaşılmıştır. Dünyada ilk kez parayı kullanan Lidyalılar,Uşak’ın batısında hakimiyet sürmüşlerdir.Lidyalılar zamanında Ege bölgesini yakın doğuya bağlayan tarihi “Kral Yolu” Uşak’tan geçmiştir.M.Ö. 6.yüzyılda bütün Anadolu Pers İmparatorluğuna bağlanmıştır.
M.Ö. 4.yüzyılda Büyük İskender’in Pers İmparatorluğunu yıkmasıyla bölge önce Makedonya Devleti daha sonra Bergama Krallığı ve M.Ö.2.yüzyılda Roma İmparatorluğu, M.S.395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla 700 yıl boyunca Bizans hakimiyetinde kalmıştır.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra, Anadolu’nun fethi ile görevlendirilen 1.Süleyman Şah, Uşak’ı Selçuklu Devletine katmıştır.Selçukluların dağılmasından sonra ki beylikler döneminde Germiyanoğulları bölgede hakimiyet sürmüş, 1391 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanoğullarına katılmıştır. Fetret devri boyunca Karamanlılar elinde kalmış,1414’ de tekrar Germiyanoğullarına geçmiş, 1429 ‘da Osmanlı Devletine katılmıştır. Uşak’ın İstiklal savaşımızda önemli bir yeri vardır. Yunan Orduları Komutanı General Trikopis merkez Göğem Köyünde esir alınmıştır. 1 Eylül 1922 ‘de Uşak işgalinden kurtulmuş , 2 Eylül 1922 ‘de Atatürk ve İnönü şehre gelerek karargah kurmuşlar, Trikopis’in kılıcını bugün Atatürk ve Etnografya Müzesi olan evde teslim almışlardır.Kütahya İline bağlı bir ilçe iken 15 Temmuz 1953 yılında çıkarılan 6129 Sayılı Kanunla İl statüsüne kavuşmuştur.
İLİN ADININ TARİHÇESİ
Uşak kelimesi; Çağatay Türkçe’sinde “Oğul,Torun” , Arapça’da “Aşıklar” ,halk dilinde ise “Esir,Köle” olarak üç anlam ifade etmektedir.Bir yer adı olarak Uşak, ne Anadolu’da Türklerden önce yaşayanların verdiği bir adın uzantısı,ne de Türkçe bir kelimedir.Uşak adının birden çok anlamı olmasına rağmen bir yerleşim bölgesine isim olarak verilmesi arasında bir bağlantı kurmak güçtür.Evliya Çelebi Seyahatnamesinde şeddeli olarak verdiği bu yer adını veriliş nedenini şöyle açıklamaktadır. Bazen “Uşşak” bazen de “Uşak” şeklinde yazılan şehrin adı hakkında bir takım efsanevi rivayetler bulunmaktadır.Bu rivayetlere göre şehrin güneyindeki Mende Köyü büyük bir kasabadır ve adı Menos’tur. Oğuz Türkmenleri buralara inince Menos’u istila etmişler ve adını “Mende” diye kendi hançerelerine kolay gelecek şekilde değiştirmişlerdir. O zaman Uşak’ın olduğu yer boştur ve Mende beyinin mandırasıdır. Mandıraya oğullarını oturtmuştur.Bey mandıraya her gidişinde oğullarını murat ederek “Ben Uşak’a gidiyorum” haberini bırakır. Bolca tekrarlanan bu deyim, bir semt ismi olarak buralara alem olur kalır.Başka bir rivayete göre de Mende köyü yine büyük bir şehir ve Uşak’ın olduğu yer Mende beyine ait bir mandıradır.Mende beyi buraya yedi kişilik yönetici,bakıcı bir topluluk oturmuştur.Zamanla anlar ki ,bu yedi kişinin her biri bir dalda aşık insanlardır.Kimisi işine aşık,kimisi sanatına aşık,kimisi de manevi hasletlerine,ruh yüceliğine malik aşıklar ortada bir sekizinci aşık daha vardır.O da bizzat beydir.Bey, mandıradaki bu yedi aşık’ın aşklarına aşıktır.Ve içinden biricik güzel kızını bunların en küçüğüne vermeyi geçirmektedir.Fakat kızının gönlünü bilmeden tereddüt etmektedir.Bir gün içinden geçeni kızına açar ve öğrenir ki kızı da o yedi aşıktan en küçüğüne aşık.Babanın ve kızın katılmaları ile sayıları dokuza çıkan aşıklar,mandırada dokuz gün süren düğün yaparlar.Mende’den göç ederek buraya yerleşirler.Dokuz aşıkın yerleştikleri bir yerde,yakışan ismi kendiliğinden alır.
Uşak adının konulmasının sebebi;daha kaynaklarda tespit edilememiştir.Ancak “XI.yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu’ya gelen ve XII. Yüzyılın ikinci yarısından,özellikle son çeyreğinden itibaren kendi şartların yaratan Selçuklu çağının oluşturduğu bir iskan yeri,yani bir Türk şehri olsa gerektir.” 1255 tarihinde yaptırılan Çanlı köprü Uşak’ın Selçuklular devrinde meydana gelen bir tür şehri olduğu tezini güçlendirmektedir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Uşak

usak
Uşak ili milattan önce 5000 yıllarından itibaren bir yerleşim bölgesidir.

M.Ö. 2500 yıllarına kadar Hitit hakimiyeti altında olan bölge bu tarihte Luvi istilasına ugramıştır. Hitit krallığı dağıldıktan sonra burasını Ege göçleri sırasında boğazlardan gelen Frigyalılar mesken edinmiştir.

M.Ö. 7. yüzyılda bu bölge Frigyalılar ve Lidyalılar arasında paylaştırılmıştır. Lidyalılar Uşak''ın batısında yaşamışlardır. Lidyalılar tarafından yapılan ve Ege ile Yakındoğu''yu birbirine bağlayan Kral Yolu Uşak''tan geçiyordu.

M.Ö. 6. yüzyılda bütün Anadolu Pers İmparatorluğunun egemenliği altında idi.

Yine M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender Pers İmparatorluğunu yıkar ve Anadolu''nun yeni hakimi olur. Bölgemizin hakimiyetini Makedonya devletinden sonra Bergama Krallığı daha sonra da M.Ö. 2 yüzyılı civarlarında Roma imparatorluğu devralır.

Bölgemiz M.S. 395 yılına kadar Roma İmparatorluğu hakimyeti altinda iken imparatorluğun ikiye ayrılması sonucu 700 yil boyunca Bizans hakimiyetinde kalır.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu''nun fethi ile görevlendirilen 1. Süleyman Sah, Uşak''ı Selçuklu devletine katmıştı. Selçukluların dağılmasından sonraki beylikler döneminde Germiyanoğulları bölgede hakimiyet sürmüş, 1391 yılında yılında Yıldırım Beyazit tarafından Osmanoğullarına katılmıştır. Fetret Devri boyunca Karamanlılar elinde kalmiş, 1414 yılında tekrar Germiyanoğullarına geçmiş.

1429 yılında Osmanlı Devletine katılmıştır. Uşak''ın Istiklal savaşımızda önemli bir yeri vardır. Yunan Orduları Komutanı General Trikopis Merkez Göğem Köyünde esir alınmıştır. 1 Eylül 1922''de Uşak isgalden kurtulmuş, 2 Eylül 1922''de Atatürk ve Inönü şehre gelerek karargah kurmuşlar, Trikopolis''in kılıcını bugün Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi olan evde teslim almışlardır.

Kütahya iline bağli bir ilçeyken 15 Temmuz 1953 yilinda çikarilan 6129 sayili kanunla il olmuştur.

Osmanlı döneminde ''aşıklar diyarı'' anlamına gelen UŞŞAK sonraları ''oğul, evlat'' anlamına gelen UŞŞAK olarak anılmaya baslanmıs, söylenis kolaylıgı olarak S’nin biri düsmüstür. Il Kurulus yasasında da ilin adı UŞŞAK olarak geçmistir.


Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
1 Aralık 2007       Mesaj #5
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
217057567 b6f41d1f81 b
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
1 Ocak 2010       Mesaj #6
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Uşak ili Ege Bölgesi ve İç Anadolunun birleştiği noktada bulunan bir ildir. 1953 yılında Kütahya ilinden ayrılarak il olmuştur. Uşak ili halısı ve kilimleriyle meşhur olmuş bir kenttir. Uşak ilinin ilçeleri Banaz, Eşme, Karahallı, Sivaslı ve Ulubey ilçeleridir. Uşakta gezilecek yerler arasında Uşak Müzesi, Sebaste, Karun Hazineleri, Burma Cami, Ulu Cami, Uşak Evleri, Paşa Hanı, Hamamboğazı Kaplıcası sayılabilir.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
3 Ağustos 2011       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ULUBEY

Uşak iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İlçe arazisi yaylalıktır. Tahıl tarımı (baklagiller, pancar, afyon, keten), sebze ve meyvecilik yapılır. Yakınında Sürmenli Harabeleri vardır. Kasaba, İzmir-Uşak-Afyonkarahisar demiryoluna 6 km. uzaklıktadır.
  • Yüzölçümü 798 km2,
  • ilçe nüfusu 20.090,
  • merkez nüfusu 5.101 (1997).
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
27 Ağustos 2011       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Uşak

Ege Bölgesi'nin, İçbatı Anadolu bölümünde il ve bu ilin merkezi olan kent.

Kuzeyde Kütahya, doğuda Afyon, güneyde Denizli ve batıda da Manisa illeriyle sınırlanır. Uşak ili, Ege Bölgesi'nin kıyı bölümünü İç Anadolu'dan ayıran ve genellikle güneydoğudan kuzeybatıya uzanan dağlık sıraların güneybatısında yer alır. Bunlardan Murat Dağları (en yüksek yeri Kartaltepe, 2.309 m.) il içinde kalır.

Bu dağlardan Gediz ve Büyük Menderes'in yukarı havzalarına doğru giderek alçalan, vadilerle parçalanmış dalgalı bir plato il topraklarının en geniş bölümünü kaplar. Bu plato düzlükleri, Büyük Menderes, Banaz ve Yukarı Gediz vadileri arasında bazı ikincil dağlarla bölünmüştür. Uşak ili akarsu ağıyla Ege denizi'ne bağlıdır; bütün sular Büyük Menderes ve Gediz'de toplanır. Bütünüyle il sınırları içinde kalan en önemli ırmak, Murat Dağı'nda doğan ve ilin güney sınırında Büyük Menderes'e karışan Banaz'dır.

İklimi, Ege kıyılarıyla İç Anadolu arasında geçiş iklimi niteliği taşır. Doğal bitki örtüsü, yer yer ağaç topluluklarına da rastlanmakla beraber, bozkırdır. Yüzölçümü 5.341 km2, toplam nüfusu 315.960 (1997). Elmadağı kitlesinin güneyinde kurulmuş olan Uşak il merkezi, İç Anadolu'dan Ege kıyılarına inen demir ve karayolları üzerindedir. 1953'te, Kütahya ilinden ayrılarak il merkezi hâline getirilmiş olan Uşak kentinin nüfusu 1997'de 165.820'dir (1927'de 17.000 kadar).

İlde, işletilen, fakat yıllık üretimleri fazla olmayan cıva, demir, linyit, manganez, kurşun gibi yeraltı kaynakları bulunur. Türkiye'nin ilk şeker fabrikalarından birinin Uşak'ta kurulmuş olmasına karşın, endüstri gelişmemiştir; başta halıcılık, dericilik olmak üzere, daha çok geleneksel el sanatlarından, pamuk, yün ipliği tezgâhlarından, tarım ve hayvancılığa dayanan bazı besin endüstrilerinden ibarettir. Başlıca tarım ürünleri ise şunlardır: Tahıl, baklagiller, şekerpancarı ve tütün, pamuk, ayçiçeği. Büyükbaş hayvan sayısı azdır; daha çok kılkeçisi beslenir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

11 Temmuz 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
22 Haziran 2010 / _Yağmur_ Edebiyat tr
29 Ocak 2012 / HANDSOME Türkiye Coğrafyası