Arama

Miyom (Myoma Uteri, Fibromyoma, Fibroid)

Güncelleme: 26 Nisan 2013 Gösterim: 14.929 Cevap: 4
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #1
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar

myom
Myom rahimin kendisinin veya damarlarının düz kaslarından veya içindeki bağdokusundan, gelişen, doğurganlık çağındaki kadınların yaklaşık 2/5’inde görülen iyi huylu bir tümördür. Ençok 40 ve 50’li yaş gruplarındaki kadınlarda izlenmektedir. Çocuk istemi olan kadınlarda myom bulunması daha özel ve dikkatli takibi gerektiren bir durumdur.

Risk faktörleri nelerdir ?

Myomların oluşması için çeşitli risk faktörleri araştırılmıştır. En önemli risk faktörleri; hiç doğum yapmamış olmak, yumurtlamanın olmamasına bağlı olarak gelişen karşılanmamış östrojen yapımı, şişmanlık ve ırktır. İdeal vücut ağırlığının üzerindeki her 10 kilogram için risk %10 artmaktadır. Beyaz kadınlarda siyah ırka göre yaklaşık 4 kat daha sık görülmektedir. Myomu olan hastalarda genellikle ailenin diğer kadınlarında da miyom vardır.Bu da myomların gelişiminde bazı kalıtsal faktörlerin rol oynamasına bağlıdır. Bazı çalışmalarda myomu olan kadınlarda bazı kromozomlardaki kırılmaların daha sık görüldüğü belirlenmiştir. Rahimde myom gelişimi riskini azaltan en önemli faktör ise doğum kontrol hapı kullanımıdır.

Myom nedenleri nelerdir ?

Myom gelişimini başlatan faktörler henüz kesin olarak bilinmemektedir. Myom gelişimi ile hormonların bağlantısı olduğunu gösteren kanıtlar vardır :

1-Ergenlik öncesi myom gelişimi çok nadirdir.
2-En sık rastlandığı dönem yumurtlamanın bozulduğu, östrojen üretiminin karşılanmadığı menopoz öncesi 40’lı yaşlardır.
3-Menopozdan sonra myomların büyümeleri durur veya geriler.
4-Myomlara östrojen fazlalığına bağlı olarak gelişen diğer hastalıklar yani yumurtlama bozuklukları, hiperplazi (rahim iç duvarının kalınlaşması) ve polipler eşlik eder.
5-Myomlar kadınlık hormonlarından progesteronun yüksek olduğu gebelik döneminde hızlı büyürler.
6-Kadınlık hormonlarını baskılayan ve adeta menopoza benzer durum yaratan ilaçlar myomları küçültür.

Myom çeşitleri nelerdir ?

Myomlar rahimin değişik bölgelerinde bulunabilir. Rahimi tamamen büyüten myomlar olduğu gibi, rahim boşluğuna uzanan myomlar (submüköz myom), rahim duvarı dışına uzanan myomlar (subseröz myom) ve hem rahim duvarını kalınlaştıran hem de rahim boşluğuna doğru uzanan myomlar (intramural myom) gelişebilir. Bazı hastalarda tek bir myom mevcutken bazılarında çok sayıda myom görülebilir. Myomlar çok büyük çaplara ulaşabilir ve bazı durumlarda göbeğe kadar uzanan büyüklükte bir ur oluşturacak kadar büyürler. Rahim boşluğuna doğru gelişen myomlar rahim yüzeyini arttırdıkları ve düzensiz rahim duvarı dökülmelerine yol açtıkları için adet (regl) kanamalarının artması, uzaması veya düzensiz kanamalar olması şeklinde belirti verebilirler. Myomların hızlı büyümesi durumunda myomların damarları ile beslenmesi bozulur ve myomlarda dejeneratif değişiklikler ortaya çıkar. Bu dejeneratif değişiklikler kendini özellikle ağrı ile ortaya çıkarır. Bazı myomlar rahim duvarına ince bir sap ile bağlıdırlar ve bu sapın kendi etrafında dönmesi (torsiyon) nedeniyle beslenmeleri bozulur ve ağrı şikayeti ve hatta daha ileri hallerde acil hastaneye başvurmayı gerektirecek belirtiler verebilirler. Rahim boşluğundan gelişen bazı myomlar ise rahim ağzını geçerek hazneye (vajene) doğru uzanırlar (vajene doğmuş myom).

Myomlarda görülen belirti ve şikayetler nelerdir ?

Normal kadın doğum muayenesinde myom tesbit edilen hastaların hemen endişelenmeleri ve korkulara kapılmaları gereksizdir. Kadınlarda oldukça sık görülen myomlar her zaman bir belirti vermeyebilir. Myomu olan kadınların sadece %20-30’unda myoma bağlı şikayetler ortaya çıkar. Bu nedenle tüm myomların tedavi edilmesi gerekmemektedir, myomların çoğunda düzenli aralıklarla 6-12 ayda bir kadın doğum kontrollerinin yapılması yeterlidir.

Myom tedavisi nasıl yapılır ?

Myomların klasik tedavisi cerrahi olarak çıkarılmalarıdır. Ancak bu klasik tanım son zamanlarda (myoma bağlanan ve tıbbi yolla ilaç ve diğer ameliyat dışında kalan yöntemlerle düzeltilemeyen) yakınması olmayan hastaların ameliyat edilmemesi şeklinde özetlenmektedir.

Klasik olarak aşağıdaki durumlarda myomların tedavisi gerekmektedir:

1-Myoma bağlı olarak kanama, ağrı veya mesane (idrar torbası) veya makata baskı olması
2-Menopoza girilmesine rağmen myomda büyüme
3-İdrar yollarına baskı ve idrar akışında güçlük ortaya çıkması
4-Myomun kendi sapı etrafında dönmesi (torsiyon)
5-Myoma bağlı olarak karın boşluğunda sıvı toplanması
6-Myomda bozulmaya bağlı (dejeneratif)değişiklikler ile ortaya çıkan akut karın tablosu (bulantı, kusma, karında hassasiyet, gaz çıkarmada güçlük)
7-Rahim ağzından hazneye uzanan myom (vajene doğmuş myom)
8-Myomun rahimi üç aylık gebelik büyüklüğünden daha fazla büyütmesi
9-Çocuk olmasına myomun engel olduğu durumlar

Gebelik ve Myom

Gebeliklerin %3’ünde gebelikle birlikte myom da tesbit edildiği bildirilmektedir. Gebelikle birlikte myom bulunduğu hallerde myomun büyüklüğü ve rahimde yerleşmiş olduğu yere bağlı olarak düşükler, erken doğum, eşin (plasenta) erken ayrılması, doğum sonu kanama gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Myoma bağlı kanamalar uzun sürerse kansızlığa yol açabilir. Bir çok myomlu kadının hastaneye geliş nedeni uzamış, artmış veya düzensizleşmiş adet kanamaları ve kansızlıktır. Çocuğu olmayan hastalarda da myomlar büyüklüğü ve yerleşim yerine göre (bazı araştırma sonuçlarına göre rahimin herhangi bir yerindeki herhangi büyüklükteki tüm miyomlar) çocuk olmasını güçleştiren bir neden olarak karşımıza çıkabilir.

Myom Tedavisi

Myomların tedavisi cerrahidir. Myom cerrahi tedavisi öncesinde kadınlık hormonların baskılayıp adeta bir menopoz yaratarak myom çapında küçülmeye neden olan bazı hormonal ilaçlar kullanılabir. Bu ilaçların myomları küçültücü etkisi geçicidir, bu ilaçlar bırakıldıktan bir kaç ay sonra myomlar eski çaplarına dönerler. Bu nedenle bu ilaçlar ancak cerrahi girişim öncesi bu cerrahi girişimi kolaylaştıracaksa verilebilir. Bu ilaçların menopoza ve menopozun getirdiği sorunlara (ateş basması, uykusuzluk, haznede kuruluk, kemiklerde zayıflama ve benzeri etkiler) yol açmaları nedeni ile sürekli kullanımı mümkün değildir.

Doğurganlığın korunmak istendiği hastalarda büyük bir çoğunlukla rahim korunarak sadece myom çıkarılabilir (myomektomi). Bu işlem myomun yeri, büyüklüğü ve hastanın genel durumu göz önünde bulundurularak açık ameliyat veya endoskopik yöntemler (laparoskopi) kullanılarak gerçekleştirilebilir. Çocuk olmaması nedeni ile myomlara cerrahi işlem uygulanılacak kişilerde cerrahinin getireceği yarar ile oluşturacağı yan etkiler iyice tartışılmalı ve ameliyata ona göre karar verilmelidir. Myomektomi ameliyatının istenmeyen etkileri rahim boşluğunda bozulma, yapışıklık veya karın içi yapışıklarla tüplerin etkilenmesidir. Bu nedenle myomu olan ve çocuk isteyen hastalarda ameliyat öncesi tetkikler titizlikle yapılmalı (ultrasonografi, ilaçlı rahim filmi-HSG) ve ameliyatın yarar getireceği durumlarda cerrahi girişime karar verilmelidir.
Doğurganlık çağını geçmiş veya daha fazla çocuk istemeyen hastalarda ve rahimin korunmasının mümkün olamayacağı ileri derecede büyük myomlarda rahimin tümüyle alınması gerekebilir. Bu işlem de sıklıkla açık ameliyat şeklinde yapılır, uygun vakalar kapalı ameliyat (laparoskopi- endoskopi) ile gerçekleştirilir. Ameliyat öncesi hastaya myomların yerleri, rahimin büyüklüğü, ameliyat şekli, ameliyat sonrası görülebilecek durumlar ve ameliyat sonucu gelişebilecek olası durumlar gayet ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır. Rahimi alınan kadınlar eğer doğurganlık yaşlarında ise ve yumurtalıklarında herhangi bir anormallik yoksa yumurtalıklar ameliyat sırasında alınmaz ve bu hastalarda ameliyat sonrası menopoz belirtileri ortaya çıkmaz. Hastalara ameliyat sonrasında da yapılan ameliyat ve ameliyat sonrası nasıl bir takip planlandığı ayrıntılı olarak açıklanmalıdır. Rahimin alınması ameliyatı (histerektomi) sadece doğurganlığı sonlandıran bir işlemdir, hastanın cinsel yaşamını sürdürmesine engel olmaz.
Myomu kadın doğum muayenesi sırasında tesbit edilen herhangi bir şikayeti olmayan ve doktorları tarafından herhangi bir tedavi önerilmeyen hastaların endişelenmesine gerek yoktur. Bu hastaların aslında tüm kadınların da uygulaması gerektiği gibi 6-12 ay aralıklarla düzenli bir şekilde kadın doğum muayenelerini yaptırmaları gerekmektedir. Hastaların çoğunda myomların zaman içerisinde kötü bir hastalığa dönüşeceğine dair korkular vardır. Myomlarda kanser gelişimi (leomyosarkom) oldukça düşük (1000’de 1-3 cıvarında) bir ihtimaldir, bu nedenle tüm myomların ameliyatla alınmasına gerek yoktur. Kadınlarda oldukça sık görülen bir hastalık olması nedeni ile kadınların myomlarla ilgili belirtilere dikkat etmeleri ve düzenli kontrolleri gereklidir.

Özet olarak ;
Myom belirtileri:
· Düzensiz veya aşırı kanama ve buna bağlı kansızlık
· Karında kitle
· Ağrı ve komşu organ rahatsızlıkları ( Mesane ve kalın bağırsak alışkanlıklarının değişmesi, sık idrar ,kabızlık vb)
· Kısırlık, gebelik kaybı gibi doğurganlığın etkilendiği durumlar
· Myomun bozulmasına (dejenere olmasına) bağlı ani ağrı vb yakınmalarıdır.
Myomun Tedavi Seçenekleri;
Myomda tedavi mutlaka kişiselleştirilmelidir. Menapoza girecek bir kadın bile rahminin korunmasını (risklerini bilerek ) isteyebilir veya henüz doğurganlık çağındaki bir kadın tekrar ameliyat olabilme riskini göze almayıp tüm rahmin çıkarılmasını isteyebilir.
· Cerrahi
-Açık
-Endoskopik( Laparoskopi ve Histeroskopi)
* Tüm rahim çıkarılabilir (TAH veya LAVH)
* Sadece myom çıkarılabilir (Myomektomi)
· İlaçla Tedavi (geçici küçülme ve düzelme sağlamasına rağmen özel durumlarda kullanılabilir.)
- GnRH analogları (geçici menapoz)
- Progesteron türevleri
- Levonorgesterol içeren rahim içi aletler ile kanamanın azaltılarak operasyon ihtiyacının azaltılması
· Diğer: Bu yöntemlerden bir kısmı araştırma aşmasında olup gelecekte daha sık ve kolay uygulanabilecekleri düşünülmektedir;
- Myom damarlarının tıkanarak veya yakılarak myomun küçültülmesi veya şikayetlerin düzeltilmesi (selektif uteri arter embolizasyonu)
- Endoskopik yöntemlerle myom içinne girilerek elektrik akımı ile yakarak (elektromyolizis) veya dondurularak (kriomyolizis) myomun yok edilmesi.


Alıntıdır-

Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 23:25
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
12 Ocak 2007       Mesaj #2
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Kanserleşme olasılığı oldukça düşük olması nedeniyle “iyi huylu” olarak kabul edilmesine rağmen miyomlar, kadınların korkulu rüyası. Miyomlar özellikle hamilelik yaşayan anne adaylarında daha sık görülür. Hamilelik döneminde yapılan ültrason muayenelerinde her 100 kadından dördünce miyoma rastlanır. Peki, “iyi huylu “ olarak bilinen miyomlar karşısında ne yapmak gerekir?

Sponsorlu Bağlantılar
Miyom, bir hastalık mıdır?
Miyomlar, rahimden kaynaklanan ve kanser olmayan iyi huylu tümörlerdir. Rahim bir kas kütlesidir ve bu kas dokusundan çıkan tümörlere miyom adını vermekteyiz. Rahimde bu kas kütlesi tabiat tarafından doğum esnasında kasılıp, çocuğu rahimden dışarı atmak için gereklidir.

Kimlerde miyom vardır?
Miyomlar kadın hastalıklarının en sık olanlarından biridir. Tahminlere göre bütün kadınların yüzde 20’sinde ve 35 yaş üstü kadınların yüzde 40’ında miyom bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğunda hastanın hiçbir şikâyeti yoktur ve sadece elle muayenede veya ültrason muayenesinde ortaya çıkarlar.

Miyomlar, nasıl karşımıza çıkar?
Miyomlar rahimden çıktıkları zaman ya rahmin dışına doğru büyürler veya rahmin duvarının içinde kalırlar yahut da rahmin içine yani adet olunan, kanayan rahim içi boşluğuna doğru büyürler. Bu miyom tiplerinden rahmin dışına doğru büyüyeni genellikle pek şikâyet vermez ancak çok büyük oldukları zaman anlaşılabilirler. Rahmin içine doğru büyüyenler ise çok küçükken dahi adet kanama düzensizlikleri yaratarak hastayı uyarırlar. Rahim duvarı içinde kalanlar ise adet esnasında şiddetli ağrılara yol açabilirler.

Miyomların ne gibi belirtileri vardır?
Miyomlarda idrar torbasına baskı olabilir ve idrar sıklığı şikâyeti olabilir. En sık rastlanılan şikâyet ise adet kanamalarının artması ve uzamasıdır. İki adet arası fazladan kanamalar genellikle miyomlarda pek görülmez. Miyomların yarattığı bu kronik uzayan adet kanamalarından dolayı genellikle hastalarda kansızlık durumu mevcuttur. Miyomlar ayrıca kasık ağrıları, ilişki sırasında ağrı, adet sırasında ağrı ve devamlı bel ve ön bölge ağrısı gibi şikâyetlere de yol açabilirler. Ama yine unutulmamalıdır ki miyomların yaklaşık yüzde 50’sinin çoğunda hastanın hiçbir şikâyeti yoktur ve tesadüfen bulunurlar.

Miyom tanısı nasıl konur?
Miyomların kesin bir oluşum nedeni yoktur. Ama genellikle aileseldirler yani miyomu olan bir kadının annesinde, kardeşinde veya anneannesinde miyom olma şansı yüksektir. Miyomlar genellikle iyi huylu tümörler demiştik. Nadiren hızla büyüyen ve ağrı uyandıran bazı miyomlarda kanserleşme riski fazla görülmüştür. Ama bütün miyomları düşünürsek miyomlardan kanser olma şansı yüzde 5’in daha altındadır ve bu yüzden miyomlara yaklaşım genellikle bunların kanserle ilgisi yokmuş gibidir.

Miyomun büyümesi mümkün mü?
Miyomların büyümesi kadınlık hormonu diye adlandırdığımız östrojenlerle birlikte olur. Yani vücutta östrojenin arttığı durumlarda örneğin tüp bebek tedavilerinde veya gebeliklerde miyomlar büyür, östrojenin azaldığı durumlarda da örneğin menopoz sonrası küçülür ve büyümeleri durur. Bu yüzden miyomlu hastalara genellikle östrojen içeren tedaviler verilmemektedir.

Gebelerde miyoma rastlanırsa nasıl bir yol izleniyor?
Gebe hasta doktora ilk defa gittiğinde bir miyom bulunursa miyomun yeri, büyüklüğü ve geçmişte yaptığı şikâyetlerle ilgili olarak gebeliğin devam edip, etmemesine karar verilir. Miyomlar gebelikte büyüyebilirler ve bu büyüme özel bazı durumlarda aşırı hale gelerek, miyomun içindeki dokuların ölmesine yol açabilir.

Miyom büyümüş ise bu durum gebe için riskli mi?
Evet, hızlı büyüyen miyom, kan damarları besleyememektedir. Bu durum aynı kalpteki kalp krizi ağrısı gibi rahimde de ağrı yaratabilir ve hastalar zaman zaman böyle şiddetli ağrılarla gebelik esnasında hastaneye başvurabilirler. Miyomun dejenerasyonu (bozulması) diye adlandırdığımız bu olayda genellikle tıbbi yaklaşımla çözmek mümkündür. Nadiren gebelik sırasında ameliyat gerekir ki bu durumda da erken doğum ve düşük riski ameliyattan dolayı artmıştır. Bunun için gebelikte miyomlara mümkün olduğu kadar dokunulmamalıdır ve takip edilmelidir.

Her gebede miyom belirtileri aynı mıdır?
Gebelikte miyomların yüzde 80’inde bir değişim gözlenmez. Bu anlattığımız şikâyetler yüzde10’undan daha az bir grupta oluşur. Bunun için bir gebede miyom görüldüğü zaman hiçbir şikâyet yokken gebeliği sonlandırmak gerekli değildir.

Miyom, kısırlığa neden olur mu?
Miyomlarla kısırlık arasında bir bağlantı sürekli olarak tartışılmaktadır. Biz tüp bebek uzmanları olarak bu konuda özellikle çok geniş araştırma ve çalışmalar yapmış bulunmaktayız. Günümüzde varılan nokta şudur ki: “Miyomlar genellikle kısırlığa neden olmazlar.” Ancak miyomlar, rahmin bebeğin büyüyeceği iç boşluğunun şeklini değiştirecek bir haldeyse ve hastada da çocuk sahibi olamama sorunu varsa bu tarz miyomların rahmin içine aşağıdan girilerek, ‘operatif histereskopi’ denilen bir yöntemle kesilip, alınmaları gebelik şansını arttırmakta, düşük şansını azalmaktadır. Bu durum özellikle tüp bebek yaptırmak isteyen hastalarda önemlidir ve bu hastalarda rahmin içine doğru büyüyen miyomların alınması bir kural haline gelmiştir.

Miyomun alınması şart mıdır?
Rahim duvarının içinde olan veya rahim dışına doğru büyüyenlerde, miyomun boyu 5 cm’in üzerinde ise yine bu miyomların alınması önerilmektedir. Fakat dediğimiz gibi bu durum ancak çocuk sahibi olmakta zorluk çeken yani infertilite (kısırlık) dediğimiz olgular için geçerlidir.

Miyomların, küçülme ya da kaybolma ihtimali var mı?
Miyomların östrojenlerle büyüdüğünü söylemiştik. Dolayısıyla östrojenin az olduğu menopoz sonrası yıllarda miyomlar küçülmekte ve artık bir sorun teşkil etmemektedirler. Bunun için menopoza çok az kalmış insanlardaki miyomlarda şikâyet olsa dahi bir süre bekleyerek menopozun gelmesini beklemek ve ondan sonra bunun küçülmesini izlemek daha doğru bir yaklaşım olarak görülmektedir.

Miyomun tedavisi nedir?
Daha önce de belirttiğim gibi miyomların yüzde 50’sinin çoğunda bir şikâyet yoktur. Kısırlık, şiddetli adet kanaması, uzayan adet kanamaları, idrar sıklığı veya kasık ağrıları yoksa hiçbir şey yapmamıza gerek yoktur ve bunları 6 ayda bir takip etmemiz yeterlidir.

Kimler için miyom ameliyatı zorunludur?
Premenopoz dediğimiz yıllarda büyümekte olan miyomlarda çoğu kez menopoza ulaşamadan hastanın şikâyetleri ve kanamaları çok arttığı için ameliyat gerekli olmaktadır. Ama miyomların büyüklüğü 7–8 cm’e geldiği zaman ise hiçbir şikâyet vermeseler de alınmalarında fayda vardır. Ayrıca hızlı büyüyen miyomlarda nadir de olsa kanserleşme riski olduğu için bunların da alınmasına sıcak bakmaktayız.

Bunun dışında kısırlık sorunu olanlarda rahmin içine doğru büyüyen miyomların alınması ve 5 cm üzerindeki miyomların da çıkartılmasında fayda görülmektedir.

Miyom, rahimde bir ya da daha fazla mıdır?
Miyomlar genellikle birden çok olur ve miyom ameliyatı esnasında hekimin bunları tek tek alması uzun, zor ve kanamalı bir iş olmakla birlikte tabiî ki rahmin korunması gereken durumlarda yapılmalıdır. Ben kendi pratiğimde aynı hastadan 40 tane miyom çıkarttığımı bilirim. Dolayısıyla menopoz öncesi yıllarda ki hastaların miyomlarında genellikle sadece miyomların alınması yeterli bir tedavidir. Ama ailesel bir sorun olan miyomların alınması durumunda gelecekte tekrar yeni miyomların çıkma şansının ve hastanın bu yüzden ameliyat olma şansının da yüzde 20’lerde olduğunu belirtmekte fayda vardır.

Bazı durumlarda rahmin alınması da gerekiyor mu?
Bu konuda bazen son kararın hastaya bırakılmasını tavsiye ederim. Bazı hastalar rahimlerinin alınmasını tercih etmekte yeni ameliyat ihtimallerini göze almak istememektedirler. Ama hasta ailesini tamamlamış ve menopoza da az seneler kalmışsa miyomların değil de rahminin alınması daha doğru bir yaklaşım olarak görülmektedir. Menopoz sonrası miyomlarda ise herhangi bir değişme yoksa ameliyat gerekli değildir.

Prof. Dr. Teksen Çamlıbel

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
31 Ekim 2011       Mesaj #3
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Miyom (Myoma Uteri, Fibromyoma, Fibroid)

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

trans
Myomlar rahim ve rahim ağzında görülen normal dışı düz kas dokusu büyümeleridir. Myomlar rahimde, myometriumda (kas tabakası) bulunan düz kas hücrelerinin anormal büyümesi ile oluşur. Çoğu zaman birden fazla sayıda myom olur.
Myomlar her dört ila beş kadından bir tanesinde görülür. Genellikle 30-40 yaşlarında görülen myomlar, menapoz sonrasında küçülür. Myomlar çoğunlukla tedavi gerektirmez.

Bazen aşırı kanama, ağrı, basınç hissi, kısırlık, düşük ve erken doğuma yol açabilir. Myomların cerrahi yolla giderilmesi bu problemleri ortadan kaldırır.

Nedenleri
Artmış östrojen düzeyi
Myomların kesin nedeni bilinmemekle beraber, östrojenin (kadınlık hormonu) myomların büyümesine yol açtığı düşünülmektedir.
Gebelik sırasında daha fazla östrojen salındığından myomlarda büyüme görülür. Menapoz döneminde ise östrojen düzeyi azalır ve myomlarda küçülme görülür.

Kalıtım
Ailesinde özellikle anne ve anneannesinde myom olan kişilerde myom gelişme şansı fazladır.

Myom tipleri
Myomlar genellikle rahimde, nadirende rahim boynunda görülür. Myomlar subseröz (rahimin dış tabakasında), intramural (rahimin orta tabakasında) ve submüköz (rahimin iç tabakasında) olabilir.

Bulgular
Birçok myom hiç bulgu vermez. Hastaların üçte birinde anormal vajinal kanama, basınç hissi, kasık ağrısı yakınmaları vardır.

Anormal Kanama
Anormal kanama myomu olan hastalarda en çok görülen yakınmadır. Büyük myomlar rahim içinde adet döneminde dökülen yüzeyi arttırdıkları için fazla ve uzun süren adet kanamasına neden olurlar.

Myomların endometriuma (rahimin iç tabakasına) bası yapmasından dolayıda kanamalar görülür. Anormal kanama rahim kanseri gibi nedenlerden de oluşabileceği için hastalara detaylı inceleme yapılmalıdır.

Ağrı
Myomlar hızla büyümeye başladığında, kan akımı yetersiz kalır ve dejenere olarak yok olurlar. Bu gelişme kramp tarzında hissedilen ağrıya neden olur.

Baskıya bağlı yakınmalar
Büyük myomlar mesane (idrar torbası), üreter (idrar yolu) ve rektum (makat) gibi organlara bası yaparak çeşitli yakınmalara neden olur. Azalan mesane kapasitesine bağlı olarak idrara sık gitme yakınması olur.

Eğer myoma bağlı bası düzeltilmezse böbrekler zarar görebilir. Rahimin alt bölgesindeki myomlar kalın barsaklar ve rektuma bası yapar. Böylelikle barsak hareketleri güçleşir, kabızlık ve hemoroidler (basur) oluşabilir.

Myomlar ve kısırlık
Rahim içinde bulunan myomlar kısırlığa neden olabilir. Kısır hastaların yüzde 2-3 ünde kısırlık nedeni myomlardır.

Myomlar endometriumda (rahimin iç tabakası) değişikliklere neden olduğundan, döllenen yumurtaların rahme tutunmasını engelleyebilir. Bunun ötesinde Fallop tüplerine bası yaparak, spermin yumurtaya erişmesini ve dolayısı ile döllenmeyi engeller.

Myomlar çıkarıldıktan sonra elde edilen gebelik oranları hasta yaşı, gebeliğe engel olan diğer nedenlerin bulunmasına, yumurtlama durumuna ve tüplerin durumuna bağlı olmasına rağmen genellikle yüksektir.

Myomlar ve düşük
Myomu olan kadınlarda düşük oranları %40 gibi yüksek oranlarda olabilir. Döllenme ve döllenen embryoların rahme tutunması gerçekleşse dahi gebelikte artan östrojene (kadınlık hormonu) bağlı olarak dahada büyüyen myomlar düşüklere yol açar.
Endometrial doku ve rahmin kanlanmasındaki değişikliklerde erken düşüklere neden olur. Myomlar ayrıca erken doğumada neden olabilir. Myomların cerrahi ile çıkarılmasından sonra, önceden myoma bağlı düşük yapan hastaların yüzde 80′i sağlıklı çocuk sahibi olur.

Myomlar ve kanser
Myomu olan hastarda kanser gelişme riski (1/10000) onbinde birdir. Özellikle menapozdan sonra myomlarda ani büyüme görülmesi kanser şüphesini doğurur. Böyle durumlarda rahim çıkarılmalıdır.

Tanı
Basit jinekolojik muayene ile myomların tanısı konulabilir. Myomlar erken gebelik, yumurtalık tümörleri ve barsak tümörleri ile karışabildiğinden hastalara mutlaka detaylı inceleme yapılmalıdır.

Myomların tanısında aşağıdaki yöntemler kullanılır. Ultrason yüksek frekanstaki ses dalgalarını kullanarak üreme organlarının görüntülenmesini sağlar.

Fakat myomlar 1 cm’den küçük veya çok büyük ise ultrason ile inceleme sağlıklı sonuç vermeyebilir.

Bilgisayarlı Tomografi ile rahmin üç boyutlu görüntüsü elde edilir, myomların tanısında bu yönteme genellikle gerek duyulmaz.

Magnetik Rezonans myomların tanısında nadiren başvurulan bu yöntem myomun büyüklüğü ve yeri hakkında fikir verir.

Histerosalpingografi (HSG-rahim filmi) adı verilen inceleme ile rahim ve fallop tüplerine verilen özel bir boya ile bu yapılar değerlendirilir.

Rahim ve tüplerdeki anormalliklerin tanısına imkan veren bu yöntem ile myomlarında tanısı konur.

Diagnostik Histeroskopi incelemesinde histeroskop denen teleskopik cihaz ile rahim içi değerlendirilir. Lokal anestezi altında uygulanabilen bu yöntem ile aynı zamanda myomlar çıkartılabilir.

Diagnostik Laparoskopi ile myomların tanısı konur, ve tedavisi yapılabilir. Karından laporoskop denilen teleskopik cihaz ile girilerek pelvik yapılar değerlendirilir. Genel anestezi altında yapılan işlem esnasında histeroskopide uygulanabilir.

Tedavi
Düzenli Takip
Tüm myomların cerrahi ile çıkarılmasına gerek yoktur. Ağrı, basınç hissi, düzensiz ve aşırı kanama yakınmaları olmayan hastaların düzenli kontrolleri yapılarak myom boyutları takip edilir. İleride gebelik düşünen hastalar veya menapoza girecek hastalar bu şekilde takip edilir.

Cerrahi
Yakınmalara yol açan ve hızla büyüyen myomlar cerrahi olarak çıkarılmalıdır. Rahim bırakılarak sadece myomların çıkarıldığı ameliyatlara myomektomi denir. Myomun yeri ve büyüklüğü cerrahi işlemin tipini belirler.

Cerrahi Histeroskopi
Rahimde yerleşen myomlar cerrahi histeroskopi ilede çıkarılabilir. Rahme yerleştirilen histeroskop ile sadece rahim içinde yerleşen myomlar çıkarılır. İşlem basittir ve komplikasyon nadir görülür.

Cerrahi Laparoskopi
Cerrahi laparoskopi rahimin dış duvarında yerleşen myomların çıkarılması için uygulanabilir. İnce bir kesiden laporoskop ile karın içine girilir, ve myomlar çıkarılır. Hastalar genellikle iki gün içinde iyileşir.

Laparatomi
Myomlar çok büyük veya çok sayıda ise diğer yöntemelere göre daha büyük bir girişim olan laparatomi uygulanabilir. Hastanın cerrahiden sonra iyileşmesi dört ila altı haftayı bulur. Laparotomi geçiren hastalar ileride doğum yaparlarsa sezeryan yapılması gerekebilir.

Myomların çikarılması için uygulanan işlemlerin riskleri
Myomektomi sırasında dikkat edilmesi gerekenler; kanamanın minimal düzeyde olması ve ileride kısırlığa yol açabilecek yapışıklıkların oluşmamasıdır.
Myomektomi sonrasında bazı hastalarda tekrar myom oluşabilir ve ileriki yıllarda histerektomi (rahimin alınması) gerekebilir.

Histerektomi
Hızla büyüyen ve yakınmalara yol açan myomları olan, ileride gebelik düşünmeyen hastalara histerektomi (rahmin alınması) uygulanabilir.

Myomların Tıbbi Tedavisi
GnRH analogları diye adlandırılan bir grup ilaç myomların boyutlarını küçültmek için kullanılabilir. Bu ilaçlar uzun süreli kullanıldığında kemik kaybına yol açar.
Bu ilaçlar cerrahi öncesinde myomları küçültmek için kullanılabilir. Menapoz benzeri yan etkiler oluşturan bu ilaçlar sıcak basması, vajinal kuruluk ve kemik kaybına neden olur.

Myomların dondurulması: Krioterapi
Yale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nün yaptıkları bir çalışmada myomların artık ameliyatla alınmasının gerekli olmadığı, dondurularak tedavi edilebilecekleri gösterildi. Amerikan Üreme Sağlığının 1996 yılında Bostonda yapılan toplantısında bu calışmanın ilk sonuçları tebliğ edildi.
Bu tedavide myom üzerine özel bir prob ile ulaşılarak -196 C soğukluktaki bir sıvı nitrojen kaynağı ile myomlar dondurulabiliyor ve canlılıklarına son verilerek ufalmaları sağlanabiliyor. Bu tedavi sayesinde myomların ameliyatla alınmalarına gerek kalmıyor, kan kaybı ve ciddi ameliyat riskleri ve ameliyat sonrası yapışıklıklar gibi komplikasyonlardan kaçınılmış oluyor.

Bu çalışma halen devam etmekte. Aynı hekimler ile Cincinati’de düzenlenen 1997′deki yıllık kongrede tekrar bu konuyu tartışma imkanı bulduk ve çalışmalararının devam etmekte olduğunu, bir süre sonra tamamlanacağını ve sonuçlarının çok başarılı olduğunu öğrendik. Bakarsınız yakın bir gelecekte myomlarım ameliyatla nasıl alınacağından çok, nasıl dondurulabileceğini tartışacağız.

kaynak:
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
18 Haziran 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Myomlar
Alıntı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.


Değişik nedenlerle jinekologa giden pek çok kadının arkadaşlarına biraz da korkarak "bende ur varmış" dediğine birçoğumuz şahit olmuşuzdur. Halk arasında ur olarak adlandırılan bu durum aslında myomdur. Fibroid ya da leiomyoma adı da verilen myomlar, düz kas ve bağ dokusu içeren iyi huylu (kanser olmayan) kitlelerdir. Uterusun (rahim) kalın duvarı 3 tabakadan oluşur. Bunlardan en içte olanı endometrium adını alır ve adet siklusu boyunca değişimler gösterir ve eğer gebelik olmaz ise dökülerek adet kanaması ile birlikte atılır.. Ortadaki kas tabakasına myometrium denir. Uterusun en kalın tabakasıdır ve istemsiz çalışan düz kaslardan oluşur.Bu kaslar adet kanaması esnasında rahim içinde biriken kanı, doğum esnasında ise bebek ve plasentayı rahim dışına atmak için kasılır.. Uterusu dışarıdan çevreleyen zar tabakasına ise seroza ismi verilir. Bu tabaka rahimi diğer organlardan ayırır ve yerinde tutunabilmesi için destek bağları oluşturur. Gebe olmayan bir kadının rahminin büyüklüğü kişinin yaşı ve geçirmiş olduğu gebelik sayısına göre değişkenlik gösterir. Ortalama ağırlığı 80 gram kadardır.

Myomlar işte bu myometrium tabakasını oluşturan düz kaslardan köken alan iyi huylu tümörlerdir.Sadece kas hücresi içermezler. Aslında myom daha gerçekçi bir tanımla bağdokusu tarafından bir arada tutulan düz kas hücreleridir. Büyüklükleri toplu iğne başından karpuz büyüklüğüne kadar değişkenlik gösterir. Kadın pelvisinde en sık görülen tümördür. İyi tarafı hemen her zaman iyi huylu olması ve kansere dönme olasılığının ihmal edilebilecek kadar düşük olmasıdır. Hastaların %75'i kendisinde myom olduğundan dahi habersizidir. Kötü tarafı ise her 4-5 kadından birinde ortaya çıkmasıdır. Büyüklüklerinin çok değişken olması nedeni ile bu oranın aslında gerçeği yansıtmadığı, dikkatli bir inceleme yapılacak olursa myom görülme sıklığının %80'den daha fazla bulunacağı ileri sürülmektedir.Tek bir tane olabileceği gibi sayılamayacak kadar çok da olabilir.Her bir myom kitlesine myom çekirdeği ya da myom nüvesi adı verilir.Genelde birden fazla sayıda olma eğilimindedir.Myomlar sıklıkla 30-40 yaşlar arasında ortaya çıkar ve replasman tedavisi almayanlarda menopoz sonrası küçülür. Ergenlik öncesi görülmesi son derece nadirdir.

Myomlar genelde birden fazla sayıda olma eğilimindedirler. Bazen tek bir myom nüvesi belirgin derecede büyüyebilir ve çok büyük boyutlara ulaşabilir. Bu gibi hastalarda da büyük olasılıkla bir kaç milimetrelik bile olsa başka myom nüveleri de mevcuttur. Myomlar rahimde büyümeye neden olurlar. Myomlu bir rahimin büyüklüğü ifade edilirken gebelik cesameti tanımı kullanılır. Gebelik sırasında hangi haftada rahimin ne kadar büyüdüğü bilindiği için myomlu bir rahimin muayenesinde de bu bilgiden yararlanılır ve rahim büyüklüğü örneğin 10 haftalık ya da 14 haftalık gebelik cesametinde şeklinde tanımlanır.

Nedenleri
En sık görülen pelvik kitle olmasına rağmen hiç kimse myomların neden ve nasıl ortaya çıktığına açıklayamamıştır. Bazı kadınlarda hiç görülmez iken bazı kadınlarda sürekli yeni myomların çıkma nedeni de belirsizdir.

Nedenleri tam olarak binmese de pek çok hekim bu kitlelerin kadınlık hormonu olan östrojen etkisi ile geliştiğine inanırken azımsanamayacak sayıda başka bir grupta östrojen ile ilgili olmadığını düşünmektedir. Myom ve östrojen hakkında bilinen gerçekleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Ergenlik öncesinde vücut henüz östrojen salgılamazken görülmezler
  • Östrojen içeren doğum kontrol hapları gibi ilaçların etkisi ile büyürler
  • Vücudun fazla miktarda östrojen ürettiği gebelik esnasında hızlı büyüme gösterirler
  • Östrojenin azaldığı ve hatta tamamen yok olduğu menopoz sonrası dönemde küçülürler
  • Menopoz sonrası yeni myom çıkması son derece nadirdir.
  • Dışarıdan östrojen alan kadınlarda büyürler

Myomlar yüksek düzeyde östrojen bulunduran kadınlarda gelişse de laboratuar bulguları myomu olan kadınların birçoğunda östrojen düzeylerinin normal olduğunu göstermektedir. Bu nedenle myom gelişiminde büyük olasılıkla östrojen tek sorumlu değildir. Östrojen düzeylerinin çok yükseldiği gebelik esnasında bu kitlelerin büyümesini bazı yazarlar östrojene değil, gebelik esnasında rahime giden kan miktarının büyük oranda artması ve neticede myomların fazla miktardaki kana cevap olarak büyümelerine bağlamaktadırlar.

Bazı çalışmacılar da diğer bir kadınlık hormonu olan progesteron'un da myom gelişiminde rolü olduğunu ileri sürmektedirler. Yapılan bazı klinik deneylerden elde edilen sonuçlar progesteron ile tedavi edilmiş kadınlardan çıkartılan myomlarda daha fazla sayıda hücre bulunduğunu ve bazı hastalarda progesteronu bloke eden ilaçlar kullanıldığında myomların küçüldüğünü göstermektedir. Bu bulgulara rağmen myom ile progesteron arasındaki ilişki açık değildir.

Türleri
Myomlar lokalizasyonlarına bağlı olarak değişik türde şikayetler yaratırlar. Bu nedenle de rahimde yerleştikleri yerlere göre sınıflandırılırlar.

Submuköz Myom:
Hemen uterusun içini döşeyen endometrium tabakasının altında yerleşmiştir. Büyüdükçe endometriumu içeri doğru iter. Bu itilme adet düzensizliklerine neden olabilir.Bir süre sonra myom rahim boşluğuna doğru büyümeye başlar ve orijinal yerine ince bir sap ile bağlı kalır. Büyümeye ya da sarkmaya devam eder ise rahimden dışarıya hatta vajinadan vücut dışına sarkabilir.Myom hareket ettikçe sapının etrafında dönebilir ve adet aralarında kanamaya neden olabilir. Bu tür myomlarda enfeksiyon da ortaya çıkabilir.

İntramural Myom:
Uterusu oluşturan kas tabakasının (duvarın) içinde yer alan myomlardır. Myom nüvesi büyüdükçe rahim de büyür.

Subseröz Myom:
Uterusun dış yüzünden köken alan ve dışarı doğru büyüyen myomlardır. Genelde kanama problemi yaratmaz.

Saplı Myom:
Herhangi bir subseröz ya da submüköz myom büyümeye devam edip de rahim ile bağlantısı sadece ince bir bağ ile sağlanır ise bu durumda saplı myomdan söz edilir.Eğer myom kendi etrafında döner ise sapı yani dolayısı ile kan bağlantısı da bozulur ve myom nüvesinde dejenerasyon meydana gelir. Eğer myomun sapı geniş bir tabana oturmuş ise buna sessile tipte myom adı verilir

İnterligamentöz Myom:
Uterusu yerinde tutan ve ligaman adı verilen bağların arasında gelişen tümörlerdir.Bunların cerrahi ile çıkartılması son derece güçtür.

Paraziter Myom:
Büyüyen myom nüvesi başka bir organa yanaşıp buna yapışırsa bir süre sonra rahim ile arasındaki bağlantı kopabilir ve myom yeni bağlandığı dokudan beslenmeye başlayabilir. Bu durumda parazitik myomdan söz edilir.
Gerçekçi olmak gerekirse myomların hemen hepsi aslında birden fazla anatomik lokalizasyonda bulunur. Örneğin myomun büyük bir kısmı şntramural olmasına rağmen submüköz veya subseröz komponenti de vardır. Bu durumun istisnası saplı subseröz myomlardır.

Tanı
Jinekolojik muayene esnasında en sık fark edilen tümörler myomlardır. başka bir nedenle karın boşluğunun açıldığı ameliyatlar sırasında da kolaylıkla fark edilebilirler.Ancak pek çok myom başka bir nedenden dolayı yapılan muayene esnasında şans eseri fark edilir ya da daha sık rastlanılan şekilde hiçbir zaman farkına varılmaz.

Son 20 yıldır yaygın şekilde kullanılan ultrasonografi myomlardaki en önemli tanı aracıdır. Yumurtalıklara yakın bulunan myom nüveleri over tümörleri ile karıştırılabilir.

Myomların ayırıcı tanısında normal gebelik, yumurtalık bölgesinde kitle, adenomyozis, uterusa ait şekil bozuklukları, komşu organ tümörleri, vajinal kanamaya yol açan diğer durumlar gözönünde tutulmalıdır.

Belirtiler
Myomların çoğu belirti vermemesine rağmen %25 vakada bazı şikayetler yaratır. Bunlardan en sık görüleni aşırı ve anormal vajinal kanama, ağrı ve karın şişliğidir.

Fazla kanama:
Myomlu kadınların yaklaşık %30'unda adet kanamaları normalden fazla olur. Fazla kanamaya yol açan submüköz tipte myomlardır.Kitle büyüdükçe endometrium dokusunu iter ve dolayısı ile bu dokunun yüzölçümü artar. Kanamaya müsait alan fazlalaştığı için kanamanın miktarı da artar. İlk başlangıçta kanamanın süresi değişmez iken sadece kaybedilen kanın miktarı fazlalaşır. Daha sonra yavaş yavaş süre de uzamaya başlar. Bu fazla kanamalar bir süre sonra kansızlığa yani anemiye neden olur. Bazı myom türleri ise kanama fazlalığı ile birlikte ara kanamalara da yol açabilir. Myomlu hastaları doktora gitmeye mecbur eden en önemli bulgu bu kanama bozukluklarıdır. Myom ile birlikte kanamalar o kadar fazla olabilir ki kişi neredeyse saatte bir ped değiştirmek zorunda kalabilir. Bu tür kanamalar yaşayan bir kadın normal günlük aktivitelerinde bulunmak istemeyebilir, işe gitmekten kaçınabilir ve saoyal korkular gelişebilir. Yani myom kadının sosyal hayatını da etkileyebilen bir hastalıktır.

Myomda kanamanın muhtemel nedenleri:
  • Endometrium yüzeyinin büyümesi
  • Rahimdeki damarlanmanın artması
  • %50 oranında beraberinde görülen endometrial hiperplazi.
  • Uterus kasılmalarının etkisizliği nedeni ile küçük damar ağızlarının kapanamaması
  • Submüköz myomlarda etrafdki endometrium dokusunda ülser olması

Ağrı:
Myomda ağrı nadir görülen bir belirtidir. Genelde adet kanaması sırasında kramp tarzında olur. Burada uzun yıllar boyunca adet kanamaları ağrısız olan kadında birden bire ağrıların olması teşhiste myomu akla getirmelidir. Sancılı adet görenlerde ise ağrının şiddetinin artması ya da şeklinin değişmesi düşündürücüdür. deneysel çalışmalar myomlarla birlikte görülen ağrıların mekanizmasının doğum sancılarına benzediğini düşündürmektedir. Myom çekirdeği sanki yabancı bir cisimmiş gibi davranır ve rahim bu yabancı cismi atmak için kasılır. Kişi bu kasılmaları ağrı olarak algılar. İleri derecede büyümüş bir myom etrafındaki dokulara ve sinirlere baskı yaparak da ağrıya yol açabilir. Burada daha çok bel ağrısı tarzında yakınmalar görülür. Dejenere olan ya da etrafında dönerek kanlanması bozulan myom ani ve bıçak saplanır tarzda ağrıya yol açar. Zaman zaman ise adet kanamalarından bağımsız ağrılar olabilir ancak bu son derece nadirdir.

Karın şişliği:
Myom büyüdükçe diğer organları iter ve bu da her türlü rahatsızlığa neden olabilir.Mesaneye bası yaparsa sık idrara çıkma, rektuma (barsağın en son kısmı) bası yaparsa kabızlığa yol açabilir. Nadiren çok fazla büyüyen myom idrar yollarında tıkanma ve idrar yapmada güçlük problemi yaratabilir.Yine barsaklardaki basıya bağlı olarak gaz problemi görülebilir.

Kısırlık:
Myomlar kadının gebe kalmasını ya da gebe kaldıktan sonra rahimin gebeliği taşımasını zorlaştırabilirler. Tubaları iterek spermin ve yumurtanın geçişini güçleştirebilir ya da endometrium düzenini bozarak döllenmiş yumurtanın rahime yerleşmesini engelleyebilir.Myom büyümeye devam ettikçe üzerindeki endometrium tabakası gerilir ve kanlanması bozulur. Bu durumda gebelik ürününün rahimde yerleşse bile yeterli derecede kanlanması mümkün olmaz ve düşükle sonuçlanabilir. Bütün bu engelleri aşıp büyümeye başlayan bir gebelik ürünnü bekleyen diğer bir dezavantaj da myom nedeni ile bebeğe yeteri kadar büyüyecek yer kalmamasıdır.Bu durumda ise gebeliği bekleyen en muhtamel son düşük ya da erken doğumdur.
Myom ile gebeliğin bir arada bulunduğu durumlarda bir diğer sorun da myom nedeni ile doğum esnasında rahimin yeteri kadar kasılamamasıdır. Bebek doğum kanalına uygun şekilde giremez ve bu tür hastalarda büyük olasılıkla sezaryen gerekir. Doğum kanalını tıkayan myom varlığında ise sezaryen tek doğum şeklidir. Doğumdan sonra ise rahim kasılmalarının etkisiz olması nedeni ile fazla miktarda kanama görülebilir.

Myomlar genelde hem gebe kalmak hem de gebeliğin idamesi ve doğum için sorun oluşturmazlar. Ancak eğer bir sorun meydana gelir ise bu ciddi bir sorun olacaktır. Myomun kısırlığa yol açtığından söz edebilmek için kısırlığı açıklayacak başka hiçbir sebep olmaması gerekir. Yani infertilite araştırmasında yapılan bütün tetkikler myomlu infertil hastalarda da yapılmalıdır.

Komplikasyonlar
Çoğu myom belirti vermemesine rağmen bazı komplikasyonların varlığında özellikle ağrı ve kanama bulguları artar. Myomların komplikasyonları şunlardır:

Torisyon:
Myomun sapı etrafında dönmesi ve sapının sıkışarak kanlanmasının bozulmasıdır. Bu durumda önce myomdan dışarıya sıvı kaçışı olur ve bu ağrıya neden olur. Eğer olay uzarsa myom sapından koparak batın boşluğuna düşebilir ve burada kendisine beslenecek uygun bir ortam bularak büyümeye devam edebilir (parazitik myom).

Enfeksiyon:
Myomun ülsere olması ve daha sonrasında enfekte olmasıdır. Ağrı ve kanama yapar.

Kansere dönüşüm:
Myomlu kadınlarda kafalarını kurcalayan en önemli soru hastalığın kansere dönüp dönmeyeceğidir. Myomlu kadınların %0.5'inde ileri dönemlerde leiomyosarkom denilen kanser türü görülür. Ancak pek çok araştırmacı bunun var olan myomlardan köken almadığını, kendi başına ve diğerlerinden bağımsız olarak geliştiğini ileri sürmektedirler. Eğer varlığı bilinen myom hızlı büyümeye başlarsa, ağrı ve ateş görülüyorsa detaylı incelenmesi gerekir.
Dejenerasyon:
Myomun normal hücre yapısının değişikliğe uğramasıdır. Örneğin menopozdan sonra myom küçülür ve atrofik dejenerasyon olur. Gebelikte rahimin hızlı büyümesine bağlı olarak myomun kanlanması hafif derecede bozulur ve hafif nekroz olur. Hastada ağrı, ateş, bulantı ve kusmalar olabilir. Myom içine hafif kanamalar olabilir. Gebelikte görülen bu değişime kırmızı dejenerasyon adı verilir. Myomlarda en sık görülen dejenerasyon ise hyalen dejenerasyondur. Mikroskopik bir değişimdir. Myom çekirdeği içerisinde kalsiyumun biriktiği kalsifik dejenerasyon da oldukça sık rastlanılan bir durumdur.

Asit:
Saplı subseröz myomların karın zarını irrite etmesi ile karın boşluğunda sıvı birikimi olur.

Karın içi kanama:

Myomun üzerindeki damarlardan birinin yırtılması sonucu kanama olabilir. Son derece nadirdir.

İnversiyon: Saplı bir submüköz myomun çekmesine bağlı olarak rahim eldiven parmağı gibi tersyüz olabilir. Tehlikeli ancak nadir görülen bir durumdur.

Tedavi
Myomu olan birçok kadında eğer belirgin bir şikayet yaratmıyorsa tedavi gerekmez. Sadece takip yeterli olur. Bu gibi durumlarda her 6 ayda bir muayene ve ultrason ile hastanın takibi ve değişiklik saptanır ise tedavi gereklidir. Tedavi tıbbi ya da cerrahi olabilir.

Myomlarda tedavi gerektiren durumlar şunlardır
: Kanama:
Tedavi, özellikle de cerrahi tedavi için en önemli sebep anormal kanamalardır. Eğer adetler çok fazla ve pıhtılı oluyor ise bu durum anemiye yol açacağından mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Ani büyüme:
Kontrol altındaki myomun aniden büyümeye başlaması özel ilgi gerektiren bir durumdur. Eğer bu büyüme menopozdan sonra olmuş ise mutlaka araştırılması gerekir. Bu durumda hekim altta yatan kötü huylu bir hastalık olmadığını teyid etmelidir. Bu amaçla küretaj yapılabilir. Myomlardaki ani büyüme sadece kansere bağlı olarak gelişmez. Gebelik ve myom içine kanama gibi durumlar da büyümeden sorumlu olabilirler.

Ağrı ve bası bulguları:
Eğer bu belirtiler dayanılamaz düzeylere ulaşır ise tedavi gerekli hale gelmiş demektir.

Myomun yeri:
Bazen myom nüvesi ya da nüvelerinin lokalizasyonu cerrahi olarak çıkartılmalarını gerektirir. Özellikle 40 yaşından büyük kadınlarda overlere yakın yerleşimli myomlar over tümörleri ile karışabileceğinden alınmalıdır.
Myom tedavisinde en sık tercih edilen tedavi yaklaşımı cerrahidir.Seçilecek cerrahi yöntem hastanın yaşı, sosyal durumu, çocuk isteği, şikayetlerin tipi ve şiddeti gibi faktörlere bağlıdır. Bu faktörlere göre rahimin tamamen alınması (histerektomi) ya da sadece myomların çıkartılması (myomektomi) alternatiflerinden bir tercih edilir.

Myom tedavisinde diğer tedavi yaklaşımları arasında myom çekirdeklerini çıkarmadan, laser ile yakmak, sıvı nitrojen ile dondurmak, hormon baskılayıcı ilaç kullanarak küçülmelerini sağlamak sayılabilir. Bu baskılayıcı ilaçlar kadında suni menopoz yaratarak myomları küçültmeyi amaçlamaktadır.Deneysel tedavi yöntemlerinden birisi de laparoskopi eşliğinde myom çekirdeğine elektrik akımı vererek myolizis yapmaktır. Bu tür tedavi yaklaşımları kısa süreli rahatlamalar getirebilir ama özellikle hormon tedavisi sonrasında, tedavi esnasında küçülen myomlar ilaç kesildikten sonra hızla büyüyebilir ve eski durumundan daha kötü hale gelebilir. Bazı ekoller cerrahi öncesinde 3-6 ay kadar hormon tedavisi vererek myomları küçültmeyi ve bu sayede cerrahi esnasında işlemi kolaylaştırmayı ve kanama miktarını azaltmayı önermektedirler.

Myomun en kesin ve garantili tedavisi bugün için cerrahidir.
Myomların gebelikte ortaya çıkardığı riskler nelerdir?

Gebelikte myomların ortaya çıkardığı riskler ön planda uterus içinde bulunduğu bölgeye, ikinci planda myomun büyüklük ve sayısına bağlıdır.

Özellikle submüköz veya intramural yerleşimli olanlar tekrarlayan düşüklere, erken doğum tehdidine, fetusun normal yerleşimi olan baş aşağı dışında anormal bir pozisyonda yerleşmesine, plasentanın erken ayrılmasına (ablasyo), uterusun kasılmasını engelleyerek doğum sonrası kanamaya neden olabilirler. Yukarıda sayılan durumların çoğu sezaryen ile doğum gerektirdiğinden myomu olan anne adaylarında sezaryenle doğum olasılığı artar.

Myomlar östrojen hormonuna bağlı olarak gelişme gösterdiklerinden gebelikte artan östrojen salgısının etkisiyle büyümeye eğilimlidirler. Özellikle ilk tanı konulduğunda 6 cm. ve daha büyük olan myomlar gebelikte daha çok büyüme eğilimi gösterirler.

Bazen hızlı büyüme neticesinde myom yeterince beslenemediğinden dolaşımı aksar ve mayomda dejenerasyon ("bozulma") denen durum ortaya çıkar. Bu durum kendini karında ve özellikle de myomun bulunduğu bölgede ağrı şeklinde belli eder. Bu ağrı bazı durumlarda apandisit, plasentanın erken ayrılması ve erken doğum tehdidi gibi durumlarla karışabilir.

Myomda dejenerasyon en sık 20-22. haftalar arasında görülür ve doğum eyleminin başlamasına neden olabilir.

Gebelik öncesinde myom tanısı konması durumunda ne yapılır?
Gebelik döneminde en sık sorun yaratan myomlar submüköz nitelikli olanlar olduğundan bu tür myomlar saptandıklarında genellikle gebe kalınmadan cerrahi yolla çıkarılması tercih edilir. Bunun için histeroskopi (vajinadan ulaşım) ya da açık cerrahi (karın yolundan ulaşım) uygulanabilir.

İntramural ya da subseröz olanlar arasından ise özellikle kanama ve diğer ciddi belirtilere neden olanlar ve büyük çaplı olanlar çıkarılmalıdır.

Myom çıkarılması için uygulanan operasyonlar ameliyat sonrası yapışıklık ve buna bağlı olarak da tüplerde tıkanıklığa yol açabileceklerinden gebelik öncesi dönemde myom operasyonu yapma kararı verilirken çok dikkatli olunur.

Daha önceki bir gebelikte myoma bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülen bir durumun varlığında (önceki gebelikte başka nedene bağlanamayan erken doğum, plasentanın erken ayrılması gibi), yeni bir gebelik öncesinde myomun çıkarılması uygundur.

Gebelikte myom tanısı konduğunda ne yapılır?
Gebelik döneminde myom tanısı konmuş anne adayları tüm gebelik boyunca daha yakından takip edilir. Myomu olan anne adayının her karın ağrısı şikayetini mutlaka doktoruna bildirmesi gerekir. Myoma bağlı oluşabilecek istenmeyen durumların bebek ve anne adayına en az zarar verecek şekilde tedavi edilebilmesi açısından anne adayının bu konuda duyarlı olması önemlidir.

Gebelikte myoma bağlı olarak oluşan en sık istenmeyen durum dejenerasyon ("bozulma") ve buna bağlı olarak oluşan ağrıdır. Bu, yaklaşık %10 oranında gözlenir. Diğer ağrı nedenleri (apandisit, plasentanın erken ayrılması (ablasyo), erken doğum tehdidi gibi) de araştırıldıktan sonra, dejenerasyona bağlı olduğu düşünülen ağrı, ağrı kesici ile tedavi edilir. Bölgesel ısı ya da buz tatbiki de yardımcı olur.

Devam eden bir gebelikte myom çıkarma operasyonları çok ender olarak uygulanırlar.
Doğum kanalını tıkayan ya da uterusun kasılmasını engelleyerek eylemi yavaşlatan myomların varlığında sezaryen gerekir, sezaryen esnasında myomun alt segmenti kapattığı gözlendiğinde bebek rutin olarak uygulanan yatay kesiyle değil klasik uterus insizyonuyla (dikey kesiyle) çıkarılır.

Daha önceden myom operasyonu geçirmiş tüm anne adaylarında özellikle çok şiddetli ağrı ve diğer bulguların varlığında düşük bir olasılık olsa da uterus rüptürü (uterusun yırtılması) de ayırıcı tanıda düşünülmelidir.

Sezaryen operasyonu esnasında myom çıkarılması aşırı kanamaya neden olabileceğinden tercih edilmez.

Daha önce myomektomi operasyonu (myom çıkarılması) geçirmiş anne adaylarında doğum şekli nasıl olmalıdır?

Operasyon esnasında uterusun iç tabakası hasar görmüşse normal doğumda oluşan uterus kasılmalarında uterusun yırtılma riski söz konusu olabileceğinden sezaryen ile doğum tercih edilir. Diğer durumlarda anne adayı normal doğum yapabilir, ancak uterusta yırtılma düşündüren en ufak bir bulguda bile sezaryene dönülebileceğini bilmelidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
26 Nisan 2013       Mesaj #5
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
Ameliyatsız Miyom Tedavisi
MsXLabs.org

Kadınların korkulu rüyası miyomdan artık ameliyatsız akustik tedavisiyle kurtulmak mümkün. Açık ameliyat, laparoskopi (kapalı ameliyat), rahim damarlarının tıkanması (embolizasyon) gibi cerrahi tedavilere göre daha kısa sürede, karında kesi ve anesteziye gerek olmadan yapılan ameliyatsız akustik miyom tedavisinde miyom ses dalgaları ile ısıtılarak yok ediliyor.

Her dört kadından birinde bulunan miyom; adet kanama düzensizliği, kısırlık, ağrı, sık idrara çıkma, kabızlık hatta rahmin kaybedilmesine sebep olabilir.

Açık ameliyat, laparoskopi (kapalı ameliyat), rahim damarlarının tıkanması (embolizasyon) gibi cerrahi seçeneklere bir yenisi eklendi: Ameliyatsız Miyom Tedavisi.

Dünyada birçok yerde ameliyatsız miyom tedavisi uygulanmaktadır. Bu tedavide hastanın baştan doğru seçilmesi, tüm tedavi aşamalarının hekim tarafından takip ve kontrol edilmesi gerekir. Türkiye'de henüz çok yeni uygulamaya geçen bu yöntem kapalı ameliyat laparoskopiye göre benzer maliyetlerle uygulanabilmektedir.

Ameliyatsız Akustik Miyom Tedavisi
Magnet Rezonans rehberliğinde ses dalgalarının fokuslanması (MR-HIFU) işlemi çok sayıda hastada başarı ile uygulanmıştır.Narkoz ve ameliyat gerektirmeyen bu yöntem, doğru seçilmiş vakalarda umut verici gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Dünyada 80 merkezde uygulanmaktadır.

Modern Teknoloji ve Konforlu Yöntem
Ses dalgaları (akustik enerji) miyom içine hedeflenir ve küçük bir alana fokuslanır. Miyom dokusu yüksek enerji 60-70 °C´ye kadar ısınma yolu ile tahrip edilir. Çevre doku veya cilt hasar görmez. Hedefi çok hassas bir şekilde görebilmek için magnetrezonans tomografisi (MRT) devamlı olarak kullanılır. Bu şekilde tedaviyi planlamak, hedef dokuyu tespit etmek ve miyom çevresindeki önemli organları (mesela sinirleri) korumak mümkün olmaktadır. MRT vücuttaki ısı değişimlerini gösteren tek muayene yöntemidir. Devamlı görüntü veren bu ısı haritası ile gerekli ısıya ulaşılması ve bunun aşılmaması sağlanır. Ayrıca dokunun yeterince tahrip edilip edilmediği kontrol edilir. Bu işlem radyasyonsuzdur ve anında görüntü sağlar. İşlem esnasında hafif bir ağrı kesici veya sakinleştirici uygulanır. Yaşam kalitesinin arttırılması, masrafları azaltılması, ağrı hissinin azlığı, asıl işlemin 2 saat kadar sürmesi, hastanın hastaneden çıkıp normal hayatına geri dönebilmesi gibi nedenlerle iyi seçilmiş vakalarda tercih sebebidir.

Bu Yöntemin Üstünlükleri Nelerdir:
  • Asıl işlem 2 saat kadar sürer.
  • Karında kesi ve anesteziye gerek yoktur.
  • Ayaktan tedavi yapılabilir.
  • Hastaların işlem sonrası hamileliklerinde problem yaşanmadığına dair çok sayıda rapor mevcuttur.
  • İyileşme zamanı kısadır. Hasta hızla normal hayata dönebilir.
  • Hastanın yaşam kalitesi en maksimum düzeyde korunmaktadır.
  • Akustik Tedavi Hangi Miyom Hastalarına Uygulanabilir?
  • Miyom şikayetleri (semptomlar) var ise
  • Miyomun boyut ve pozisyonu MR-HİFU cihazının ulaşacağı mesafede ise
  • Myom adedi 5 in altında ise
  • Miyom büyüklüğü 10 cm ve 10 cm altında ise
  • Hasta ameliyatsız tedavi yöntemini tercih ettiğinde
Akustik Tedavi Hangi Tip Miyomlara Uygulanamaz?
  • Kötü huylu tümörler
  • Hamilelik
  • Akut enfeksiyonlar
  • 5 den fazla miyom (kısmi kontrendikasyon)
  • 10 cm’den büyük miyomlar (kısmi kontrendikasyon)
  • Ses dalgalarının geçişine engel durumlar (Barsak, büyük ameliyat yaraları, miyomun uzakta veya arka rahim yüzünde olması (kısmi kontrendikasyon)
  • Saplı miyomlar (kısmi kontrendikasyon)
  • Kontrast madde alerjisi (kısmi kontrendikasyon)
  • MR yapılmasına engel diğer durumlar
Miyom Şikayeti Olan Hastaların Yüzde Kaçı İçin Bu Tedavi Uygundur?
Hastaların %25 yani her dört hastadan ancak biri için akustik tedavi gerçek bir opsiyondur.

Akustik Tedavi Seans Kaç Saat Sürer? Hastaya Narkoz Veya Yatıştırıcı Verilir Mi?
Tecrübeli uzmanlar eşliğinde akustik tedavi yaklaşık 4 saat sürer. Bu süre kapalı ameliyata göre daha uzundur. İşlem süresince damar yolu ile yatıştırıcı tatbik edilir.

Hastaların İzlemesi Gereken Yol:
  • Jinekolojik değerlendirme
  • MR çekilerek miyomun bu yöntemle tedavi ye uygun olup olmadığının değerlendirilmesi
  • Tedavi sonrası 6., 12. ve 18. aylarda jinekolojik ve gerekirse MR ile muayeneleri
Doç.Dr. Gürkan Arıkan
Kadın Hastalıkları Uzmanı

Son düzenleyen _Yağmur_; 26 Nisan 2013 12:30 Sebep: Sayfa düzeni.

Benzer Konular

22 Mayıs 2013 / allaz Soru-Cevap