Arama

Somatizasyon (Somatoform) Ağrı Bozukluğu

Güncelleme: 10 Mayıs 2011 Gösterim: 5.939 Cevap: 2
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
27 Ocak 2007       Mesaj #1
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar

Asagidaki belirtilerinden varligi halinde bu durumdan bahsedilir.

1- Vücudun bir ya da daha çok bölgesinde hissedilip, bu nedenle tetkik ve değerlendirme yapılacak derecede şiddetli ağrı yakınmasının olması.

2- Bu ağrı belirgin bir gerilime ya da mesleki, toplumsal ve kişinin yapabildiği diğer aktivite alanlarında bozulmaya yol açmaktadır.

3- Ağrının başlayıp, şiddetlenmesinde ve devam etmesinde ruhsal faktörlerin önemli katkısının olduğu görüşüne varılır

4- Bu sikayetler bilerek ve isteyerek bir amaç elde etmek amacı ile oluşturulmamıştır.

5- ağrı yakınmaları bir kaygı bozukluğu ya da psikotik bozukluktan dolayı oluşmamıştır.

ağrı kişinin günlük üretim ve davranışlarında bozulmalara yol açarak iş yapamama ve işten ayrılmalara, okula gidemeyerek eğitiminde aksamalara, hastanelere abone olmalarına ve başlıca konuşma konularının ve düşünce içeriklerinin ağrı üzerine olmasına, gereksiz ve çok miktarda ilaçlar kullanmalarına, evlilik ve sosyal ilişki sorunlarına yol açmaktadır.

Bu kişilerde ağrı gidermek amacı ile bağımlılık yapma potansiyeli olan ilaçların yanlış kullanımı ve sonuçta bağımlılığı görülebilmektedir. Ağrılar sebebiyle intihar düşünce ve davranışları görülebilmektedir. Ağrıyı önlemek için çok uzaktaki sağlık kurumlarına ya da sağlıkla ilgisiz kişilere, şarlatanlara başvurabilmekte, çok zaman, para ve daha çok sağlık kayıplarına neden olabilmektedirler. Bu da insanlara kusup, kapanmalarına, ruhsal sorunlarının ağırlaşmasına, mücadele güçlerinin azalıp, daha çok ağrı hissetmeleri seklinde bir kısır döngüye yol açmaktadır.

Ağrıya ilerleyen donemde depresif bozukluklar ve kaygı bozuklukları eslik etmektedir. ağrı bozukluğu pek çok vucutsal hastalık durumunda da on planda olabilmektedir. Bunlar arasında eklem-kas-kemik rahatsızlıkları (romatizmam hastalıklar, yaşlılardaki kemik erimeleri, bel ve boyun fıtıkları), diyabet (seker hastaligi) ve damar sertliği gibi vücut damar ve sinirlerinin harabiyeti, bazı tümörler sayılabilir.

kadınlarda ağrılar erkeklere göre iki kat daha çok görülmekte ,ağrılardan da özellikle bas, sırt, göbek altı bölgesi ve kas-eklem ağrıları on planda bulunmaktadır. Ağrılar 40-50 lif yaşlarda en çok gözlenmektedir. Ailelerinde depresyon ve madde kullanımı olan ailelerde daha çok gözlenmektedir.

bazı kişilerde kişinin ağrıyı daha çok hissettikleri, ağrı eşiklerinin düşük olduğu gözlenmiştir. bazı kişilerde de ağrı hislerinin geçmişte şiddetli olarak yaşanan fiziksel, vücuda uygulanan cezalandırmalarla ilişkili olduğu gözlenmiştir. ağrı hissi sevgi ve bakim kaynağı olacak bir kişinin desteğini aramayla ayni zamanda oluşabilmektedir.

Zaman zaman kişiler gerginliklerini ( yaşanan kayıplar, hedefe ulaşamamak vs. gibi streslerde) yaşanılan suçluluk hislerini ağrı üzerinden dışa vurup, kendilerini rahatsız eden sorunların ağırlığını istemsiz olarak hafifletip, kendi düşünce alanlarından uzaklaştırmaktadırlar.

Yani bir durum daha kabul edilebilir ve hatta çevreden daha destek , yardim, ilgi ve anlayış görebileceği ağrı yakinmalarına dönüştürülmektedir. Bu yolla kişiler bazen çevrelerini de elleri altında tutabilmekte, bazı sorumluluklardan kurtulabilmektedirler.

Rahatsızlıkta beyin yapısına ait bir takım anormalliklere de rastlanabilmektedir. Duysal ve limbik yapılara ait anormallikler de ağrı şiddetini belirlemektedir. P maddesi ve diğer bir takım moleküller de ağrının hissedilmesinde etkili olmaktadır.

Tedavi:

Tedavi vucutsal hastaligin varlığında ,hastalıkla ilgili birim ile paralel olarak tedavinin yürütülebilmesi seklinde olmakta ya da ayaktan tedavi ile olabilmektedir. önemli hedef olabildiğince çabuk hareketin ve olabilen en yüksek işlevselliğin sağlanabilmesidir. Bunun için ilaç tedavisi yanında, bireysel terapiler, hipnoz, fizik tedaviden faydalanılmaktadır.

Alıntıdır-

Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 23:24
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #2
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Somatizasyon (Somatoform) Ağrı BozukLuğu

Sponsorlu Bağlantılar
Steadman Tıp Sözlüğünde somatizasyonun kelime anlamı stresin fiziksel belirtilere dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Somatizasyon bozukluğu olarak tanımlanan hastalıkta da hastalarda tekrarlayan, yaygın bedensel ağrı ve yakınmalar mevcuttur ve bu ağrılar bedensel bir hastalıkla ilgili değildir. Gerçekte hastalarda kişisel ve toplumsal sıkıntıların beden dili ile ifade edilmesi söz konusudur. Bu hastalık genelde 30 yaşından önce başlar. Süreğen bir hastalıktır, sık tekrarlayan, değişen ve ağrı ile karakterize olan bedensel belirtiler görülür. Genelde bu ağrıları açıklayacak bedensel bir hastalık bulunamaz. Hastanın yaşam öyküsünde benzer şikayetlerin sıkı sık tekrarladığı görülür. Tekrar tekrar yapılan muayeneler ve ayrıntılı tetkiklerde ağrıları açıklayacak bir neden bulunamaz. Sürekli yakınmaları olan bu hastalar zaman içinde toplumda dikkat çekmeye ve bu sayede bazı sorumluluklarından kurtulmaya başlarlar. Herkesin bir araya geldiği toplumsal olaylarda (düğün, bayram ve cenaze gibi) bu kişilere hal hatır sormanın ardından hastalığı sorulur, hasta oldukları için onlardan bir şey yapması beklenmez ve özel ilgi gösterilir. Bu hastaların yıllardır hasta olduğu bilinir, ancak hastalığının ne olduğu tam olarak bilinmez. Her seferinde farklı yakınmalar getirirler ve bu yakınmalara genelde tanı konamaz. Hastaların yanında mutlaka bir ağrı kesici vardır ve bazen bu hastalar birbirlerine şeker gibi ağrı kesici ikram ederler. Hemen hemen tüm ağrı kesicileri kullanmışlardır ve ağrı kesici tüketimi çok fazladır. Gittikleri doktorlardan değişik ağrı kesiciler talep ederler ve çok sayıda ilacın olduğu reçeteler yazıldığında memnun olurlar. Doktor bir neden bulamadığında veya ilaç önermediğinde bundan memnun olmaz ve başka doktor arayışına girişirler.Erken yaşlarda başlayan bu hastalık kişilik sorunu gibi süreğendir. Hastalar bu hastalıkları yolu ile toplumsal ilişki kurarlar.

Somatizasyon bozukluğu adı altında toplanan belirtiler şunlardır: (bu tanıyı koyabilmek için DSM 9’a göre tanımlanan bu 34 belirtiden en az 13 tanesi aynı kişide görülmüş olmalıdır)
  1. Kusma
  2. Kol ve bacak ağrısı
  3. Nefes darlığı
  4. Sağırlık
  5. Yürüme zorluğu
  6. Karın ağrısı
  7. Sırt ağrısı
  8. Çarpıntı
  9. Çift görme
  10. Kas ağrısı
  11. Eklem ağrısı
  12. Bulantı
  13. Sersemlik
  14. Bulanık görme
  15. İdrar yapma güçlüğü
  16. Karında şişkinlik hissi
  17. İdrar yaparken ağrı duyma
  18. Unutkanlık
  19. Körlük
  20. Cinsel ilişki sırasında cinsel organlarda yanma
  21. İshal
  22. Baş ağrısı dışındaki bedenin herhangi bir yerinde ağrı duyma
  23. Yutma güçlüğü
  24. Bayılma
  25. Cinsel isteksizlik
  26. Değişik besinler yediğinde bunları tolere edememe
  27. Ses kısıklığı
  28. Sara benzeri nöbet geçirme
  29. Göğüs ağrısı
  30. Cinsel ilişki sırasında ağrı duyma
  31. Ağrılı adet görme (kadınlarda)
  32. Düzensiz adet görme (kadınlarda)
  33. Aşırı adet kanaması (kadınlarda)
  34. Gebelik boyunca kusma (kadınlarda)
Belirtiler genelde hastayı da rahatsız edici düzeydedir. Bu nedenle hastalar sıklıkla doktora başvururlar, değişik ağrı kesiciler kullanırlar ve genelde yaşam tarzlarını da hastalığa göre değiştirirler.
Hastalığın görülme oranı toplumdan topluma değişir. Yabancı ülkelerde binde 1-2 gibi rakamlar verilmektedir. Yurdumuzda ne sıklıkta görüldüğü konusunda bir araştırma yoktur. Ancak benim klinik gözlemlerim bu oranın yurdumuzda çok daha fazla olduğu yönündedir. Bizim kültürümüzde sıkıntıların beden dili ile ifade edilmesi sıktır. Çoğu depresyon hastası bile hastalıklarını bedensel yakınmalarla anlatmaktadır. Profesyonel olmayan kişiler bu bedensel yakınmaların altında yatan depresyon belirtilerini sıklıkla fark etmezler. Kocasıyla şiddetli bir tartışma sonrası bayılan ve şiddetli bedensel ağrılardan yakınan kadın hastalara sık rastlanmaktadır. Yine kocasıyla duygusal bir yakınlık içine giremeyen, huzursuz bir evlilik yürütmek zorunda kalan, kocasından saygı görmeyen veya dayak yiyen kadınlarda cinsel ilişki sırasında ağrı ve yanma gibi belirtilere sıklıkla rastlıyoruz. Bu belirtilerin anlamı “ben ruhsal olarak çok sıkıntıdayım ve bu sıkıntıyı kaldıramıyorum” şeklinde yorumlanabilir. Yakınmalar bedensel olduğu için çözüm içinde genelde başka branştan doktorlara başvurulur. Bu yakınmalarla kadın doğum, nöroloji, dahiliye, kardiyoloji gibi başka branştan doktorlara başvuran hastaların sayısı oldukça fazladır. Bu hastalara genelde bedensel bir hastalık tanısı konamaz veya bedensel bir nedene yönelik tedavi başlandığında genelde tedaviden yanıt alınamaz.
Ekonomik gücü kısıtlı, evlenmemiş ve eğitim düzeyi düşük kişilerde hastalığın görülme olasılığı artmaktadır. Ailesinde bu hastalık olan çocuklarda ileride bu hastalığın görülme oranı 11 kat artmaktadır. Bu belirtilerle gelen çocuk hastalarda ailesinde benzer hastalık olan bir kişi olup olmadığı araştırılır. Yine bu çocukların ailelerinde madde kullanımı veya antisosyal kişilik görülme olasılığı artmaktadır.
Bazı hastalar da az sayıda belirti olabilir bu durumda tanı konamaz. Bu hastalık tek başına bulunabileceği gibi diğer psikiyatrik hastalıklarla da sıklıkla bir arada bulunur. Somatizasyon bozukluğu ile bir arada görülen diğer hastalıklar depresyon, anksiyete bozukluğu ve kişilik bozukluklarıdır. Fobi ve panik hastalarında da benzer belirtiler olabilir.
Bu hastalarda bazen intihar girişimi olabilir ancak öldürücü intihar girişimi nadirdir.
Hastalık nedeni ile hastaların genelde karışık ve dalgalı bir yaşamı vardır. Bu hastalarda eşler arasında tartışmalar, ayrılma ve boşanmalar, iş yerinde sorunlar sıktır.

Hastalığın neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Hastalığa biyolojik, sosyal ve psikolojik faktörlerin yol açtığı ileri sürülmektedir.
  • Sosyal nedenler: hastalar sosyal ilişik kurabilmek için bedensel yakınmalarını kullanıyor olabilirler. Örneğin kocasının her akşam kahveye gitmesini istemeyen bir ev hanımı bunu direk ifade etmek yerine kocasının evde kalmasını sağlamak için sürekli hasta olduğunu yalnız kalamayacağını öne sürüyor olabilir. Yine çocuklarından bir istekte bulunurken hastalığını öne sürebilir. Bazı hastalar yaşadıkları stresle başa çıkmak için bedensel yakınmalar kullanırlar. Örneğin psikolojik kökenli bayılmalarda olduğu gibi kişinin bilinç dışı çatışmalarının doğurduğu stres bayılma ile sonuçlanabilir.
  • Psikodinamik nedenler: Freud’a göre cinsel içgüdülere bağlı bilinç dışında olan çatışmalar bazı hastalarda bu belirtileri ortaya çıkarmaktadır.
  • Biyolojik nedenler: bazı araştırmacılar bu hastalığın nöropsikolojik nedenlere dayandığını öne sürmektedir. Bu hastalarda dikkat ve bilişsel işlevlerde bozukluk olduğu ve bunun sonucunda algı bozuklukları oluştuğu ileri sürülmektedir. Bu hastalığın genetik yatkınlığı olduğu düşünülmektedir. Hastaların birinci derece yakınlarında hastalığın görülme oranı %10-20’dir. Yine bu ailelerde madde kullanımı ve kişilik bozuklukları daha sık görülmektedir. Yine sitokinler denen bağışıklık sisteminde haberci rolü oynayan bazı maddelerin bu hastalığın ortaya çıkışında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu konuda kesin bir veri olmamakla beraber araştırmalar halen devam etmektedir.
Somatizasyon bozukluğunun ayırıcı tanısında hipokondriazisi düşünmek gerekir. Hipokondriasis daha geç yaşta ortaya çıkar, genelde tek belirti ile karakterizedir. Örneğin midesi çürümüştür, yakında bu hastalıktan ölecektir ve doktorlar bu hastalığa tanı koyamamaktadır. Hastalar bu hastalıktan öleceğini düşünür ve bu düşünceleri saplantı düzeyindedir. Gidilen her doktorda tekrar tekrar bu hastalığın ortaya çıkarılması istenir. Yapılan tetkikler ve muayeneler hastanın böyle bir hastalığı olmadığına telkin etmeye yeterli gelmez, her seferinde başka doktorla aynı araştırmalar tekrarlanır. Somatizasyon hastalarında ise değişik belirtiler söz konusudur, birkaç ay başı ağrır bunun araştırılması yapılır buna yönelik ilaç başlanır, iyileştikten bir süre sonra sırtında açıklanamayan ağrılar başlar, bunu takiben bulanık görmeden yakınır vb.. çok sayıda doktora başvurur ve değişik operasyonlar geçirirler. Ancak her seferinde bir süre sonra hastalık başka belirtilerle tekrar başlar.
Somatizasyon bozukluğu süreklidir ve tekrarlayıcıdır. Kesin tedavisi henüz bilinmemektedir. Genelde ergenlikte başlar ancak 30 yaşlarında başlayan vakalar da vardır. Stresli durumlarla karşılaşıldığında yeni belirtiler ortaya çıkar; her belirti kümesi 6-9 ay devam edebilir. Bir belirtinin ortadan kalkıp diğer bir belirtinin ortaya çıkması arasındaki zaman 1 yıldan uzun değildir. Yani hastalar iyileştikten sonra en geç bir yıl içinde başka belirtilerle yeniden hastalanırlar. Yeniden hastalanma genelde stresli bir durumla karşılaşılan bir döneme rastlar. Belirtilerin ortaya çıkışı ile yeni doktor arayışı başlar.
Somatizasyon bozukluğu olan hastalar bedensel hastalığı olan hastalara göre daha az toplumsal uyum gösterir ve somatizasyon bozukluğu olan hastaların işteki verimleri bedensel hastalığı olan kişilere göre daha düşüktür.
Tedavide belli bir ilaç ve tedavi yöntemi bilinmemektedir. Ancak hastaların toplumsal uyumun ve iş verimini artırmak amacı ile psikolojik destek verilebilir. Yine bu hastalarla ilişki kurmada psikiyatristin tutumu çok önemlidir.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 17:07
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
10 Mayıs 2011       Mesaj #3
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Somatizasyon Bozukluğu

Somatizasyon bozukluğu, doktorun yaptığı fiziksel muayene ve laboratuvar incelemeleri (kan tahlilleri, filimler, bilgisayarlı tomografiler,ultrasonlar...) ile yeterince açıklanamayan çok sayıda bedensel belirtilerin bulunmasıyla karakterize bir hastalıktır.
Somatizasyon bozukluğu hastalığı olan insanlarda insanlarda; bedenlerinde çeşitli ağrılar, sızılar, uyuşmalar, karıncalanmalar, ateş basmaları olur. Çarpıntı olabilir. Boğazda tıkanma, boğulma hissi.Halsizlik,güçsüzlük,unutkanlık görülebilir.Bu şikayetlerden dolayı genellikle dahilliye uzmanlarına gidilir.Bir çok tahlil-tetkikler yaptırılır.Fakat bu şikayetlere sebep olacak bir şey saptanmaz.Çoğu kere de doktor,doktor dolaşılır.Çünkü hasta,yakınmalarının sebebini anlayamamış ve derdine çare bulamamıştır.Tedavi olamamıştır.Oysa hastanın yakınmalarını açıklayacak organik bir laboratuvar bulgusu yoksa hastayı mutlaka psikiyatriste göndermek gerekmektedir.
Somatizasyon bozukluğu yaşam boyunca %0.5'le 2 arasında görülebilir.Kadınlarda erkeklerin 5-20 katı kadardır.Müzmin bir hastalıktır.Genellikle 30 yaşından önce başlar.yıllarca sürer. Belirgin sıkıntı,huzursuzluk oluşturur.Kişinin toplumsal ve mesleksel işlevinde bozulmalara neden olur.İşlerin ve görevlerin aksaması dolayısıyla diğer insanlarla olan ilişkilerde bozukluklar,sorunlar ortaya çıkar. 6 ila 9 ay gibi sürelerle var olan şikayetlerde artma ve yeni belirtiler baş göstermeye başlar.
Bazen de 9-12 ay süren ara dönemler olur.Bu dönemlerde şikayetlerde azalma olur.
Streslerle karşılaşılması halinde somatik belirtiler alevlenir.Hastalar aşırı tıbbi yardım arayışı içine girerler.
Bu kişilerin bütün bir yaşamları boyunca hasta olduklarına ilişkin bir inanç taşırlar.Yaşamları boyunca şikayetlerinin olmadığı bir yıllık bir dönem yok gibidir.Somotizasyon bozukluğu müzmin (kıronik), ancak dalgalanan bir bozukluktur.

Nedeni:

Nedeni tam olarak bilinmemektedir.Çeşitli teoriler ortaya atılmıştır.Duygu ve düşüncesini dışarıya yansıtamayan,insanlara hayır diyemeyen insanlarda daha çok görüldüğü söylenmektedir.Bir bakıma beden diliyle kişinin çevresi ile iletişim kurduğu,kendisini ifade etmek istediğine inanılmaktadır.
Somatizasyon bozukluğu hastalığına çoğu kere başka bir psikiyatrik hastalık da ilave olur.Sıklıkla depresyon ve bunaltı (anksiete) eşlik eder.Bazen intihar düşünülür.Sıkıntıyı gidermek için alkol veya uyuşturucuya başvurulabilir.
Amerikan Psikiyatri Birliği'nin DSM IV kitabında somatizasyon bozukluğu teşhisi konulabilmesi için aşağıdaki özelliklerin olması gerekir:

A) Birkaç yıllık bir dönem içinde ortaya çıkan, tedavi arayışları ya da toplumsal, mesleki ya da işlevselliğin diğer alanlarında bozulma ile sonuçlanan ve 30 yaşından önce başlayan çok sayıda fizik yakınma öyküsünün olması.

B) Aşağıdaki teşhis ölçütlerinden herbiri karşılanmış olmalıdır.Herhangi tek belirti-şikayet bu hastalığın gidişi sırasında herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir.

1-Dört ağrı belirtisi-şikayeti:En az 4 ayrı yer ya da işlevle ilişkili ağrı öyküsünün olması.(Örneğin; baş ağrısı, karın,sırt, eklemler, kollar-bacaklarda ağrılar, göğüste, makatta, adet döneminde, cinsel ilişki sırasında, idrar yaparken ağrı hissedilmesi.)

Önemli not:Bu ağrıları açıklayan bir tahlil-tetkik-muayene bulgusu olmamalıdır.Yani fiziksel-organik bir nedene bağlı olmamalıdır.

2-İki gastro intestinal (mide-bağırsak ) belirti-şikayet olmalı: (örneğin; bulantı, şişkinlik, gebelik dışında kusma, ishal ya da birçok yiyeceğin dokunuyor olması.)

3- Bir cinsel belirti-şikayet: Ağrı dışında, örneğin cinsel ilgisizlik, erkekte peniste sertleşmenin olmaması, erken boşalma, ya da boşalamama; kadınlarda organik nedeni olmayan adet düzensizlikleri, aşırı kanama, gebelik boyunca hep kusmanın olması.)

4- Bir yalancı nörolojik belirti: (örneğin, koordinasyon ya da denge kusuru , güçsüzlük, halsizlik, felce benzer bir tablo. Belli bir organda güç yitimi, yutma güçlüğü, boğazda düğümlenme duygusu, ses kısılması, idrar tutukluğu, bazen olmayan şeyleri görme veya işitme, dokunma ya da ağrı duyusunun yitimi, çift görme, körlük, sağırlık,katılmalar,unutmalar,bayılma dışında bilinç yitimi.)

Bütün bu belirti ve şikayetleri açıklayacak yeterli fiziksel-tıbbi durum olmamalıdır.Ayrıca kullanılan herhangi bir ilaç yan etkisine bağlı olmamalıdır.kötüye kullanılan herhangi bir madde olmamalıdır.

Bu belirtiler,şikayetler hastanın kontrolü dışındadır.Hastanın iradesinin dışında gelişmektedir.

Tedavisi:

Somatizasyon bozukluğu hastaları,tek bir psikiyatrist tarafından ayda bir mutlaka görülerek tedavi edilmelidir.Hastalığı bilmeyen diğer branştaki hekimler,farkında olmadan hastanın takıntılarını artırabilirler.Gereksiz yere bir çok tahlil-tetkik yenilenebilir.Bir sürü ekonomik sıkıntıya girilir.Bu bakımdan bu hastaların mutlaka psikiyatrik tedavi görmeleri gerekir.

Tedavide psikoterapi ve ilaç beraber kullanılmaktadır.Bu hastalığın doğası gereği verilen ilaçlara ve hekime karşı güvensizlik olabilir.Bunun için çok iyi bir hasta-hekim ilişkisi kurulmalıdır ki,tedavi iyi olsun.Ayrıca bu hastalara;"rol yapıyor,numara yapıyor"tarzında yaklaşımlar da son derece yanlıştır.Hasta çevresi ve bazı doktorlar sıklıkla bu suçlamada bulunurlar.



Benzer Konular

 Ağrı
11 Nisan 2011 / GusinapsE Taslak Konular
25 Kasım 2012 / karayel Tıp Bilimleri