Arama

Dekompresyon Hastalığı (Vurgun)

Güncelleme: 4 Kasım 2015 Gösterim: 6.611 Cevap: 4
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
15 Eylül 2008       Mesaj #1
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
DEKOMPRESYON HASTALIĞI

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Hakikatte her dalışta kurallar ne kadar uygulanırsa uygulansın, cetveller veya dalış bilgisayarları nekadar yakından takip edilirse edilsin, çok az da olsa dekompresyon hastalığı ihtimali vardır. Ancak günümüzdeki kazaların en önemli sebepleri dalgıçların yaptığı hatalardır. Bu hatalar dalış cetvellerinin, dalış bilgisayarlarının yanlış veya hiç kullanılmaması, dip zamanının yanlış okunması, yükseliş hızının fazla olması gibi kısacası muhafazakar dalış yapmamaktan doğan yanlışlardır.

Dekompresyon hastalığının önlenmesi
için herşeyden önce sportif dalış planlayıcısını doğru olarak kullanmak, hiçbirzaman cetvelin veya bilgisayarın limitlerini kullanmamak şarttır. Ayrıca insanların fizyolojik olarak farklılıkları da önemli bir handikaptır. Bu faktörler;

Yaş
: İnsan yaşlandıkça dolaşım sistemi daha az verimli hale geldiğinden vücutdaki azotun eleminasyonu zorlaşır. Ayrıca insanlar yaşlandıkça şişmanlar ve yağ dokuları çoğalır.

Yağ dokuları
: Azot yağ dokuları tarafından daha kolay absorbe edilir. Dolayısıyla şişman insanlar daha çok azot absorbe ederler.

Yoğun aktivite
: Dalış esnasında veya dalış sonrası yoğun aktivite dolaşımı arttıracağı için azot absorbsiyonu ve eliminasyonu da etkiler.

Hastalık ve yaralanmalar
: Her ikiside lokal dolaşımı etkiliyerek vücudun fazla azota toleransını azaltırlar.

Susuz kalma
(Dehidrasyon): Susuzluk kan miktarını azalttığı için fazla azotun vücuttan atılması zorlaşır.

Alkol
: Alkol hem dolaşımı hızlandırır hemde dehidrasyona yol açar.

Soğuk su
: Soğuk su dalış sonuna doğru vücudun bazı kısımlarının normalden daha az kan dolaşımı almalarına sebep olur.

Sıcak su ile duş / yıkanma
: Sıcak su deri içindeki kapiler damarların açılmasına ve dolayısıyle vücudun başka bölgelerinden gelen fazla kanın deri içinde toplanmasına sebep olur.

Karbondioksit seviyesinin artması
: Sualtında uygun olmayan soluma ve nefes tutma, kandaki karbondioksit seviyesini aettırdığından azot eliminasyonu zorlaşır.

Dalıştan sonra uçağa binme / yükselme
: Herhangi bir dalıştan sonra 1000ft./300m. den yükseğe çıkılacaksa çevre basıncının düşmesi problem yaratacaktır.
Dekompresyon hastalığının belirti ve arazları ;

Belirtiler:

-Aşırı derecede yorgunluk ve bitkinlik
-Derinin kaşınması
-Kol ve bacaklarda eklem veya kas ağrısı
-Baş dönmesi veya vertigo
-Lokal uyuşmalar, seyirme ve hissizlik
-Sık nefes alma

Arazlar:

-Kızarmış cilt
-Bir kolu veya bacağı oğuşturma
-Sendeleme
-Öksürük nöbetleri
-Birden kendinden geçme, yığılıp kalma
-Şuurunu kaybetme
Belirti ve arazlar ayrı ayrı veya bir kısmı aynı anda oluşabilir ve genellikle 1 saat sonra netleşir. Bazen dalıştan 36-48 saat sonra bile görülebildikleri gibi hemen dalıştan sonrada ortaya çıkabilirler.

Dekompresyon hastalığından şüphelenilen bir dalgıça yapılacaklar
Önce hastaya hemen saf oksijen solutulmaya başlanmalıdır. Oksijen azotun vücuttan daha kolay atılmasını sağlar. Sonra hasta mümkün olduğu kadar çabuk bir basınç odasına götürülmeli ve bu esnada hayati fonksiyonları gözlenmelidir.Su içinde hiçbir zaman dekompresyon hastalığı tedavisi yapılmaz, dalgıç tekrar suya indirilmez.
Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 16:54
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
15 Eylül 2008       Mesaj #2
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
Temel fizik yasalarindan Henry Kanunu'na gore sabit bir ısıda sıvı içinde eriyen gaz miktarı o gazın kısmi basıncı ile doğru orantılıdır. Buna ek olarak, derinligin artmasiyla basincin da artacagini ve hacmin kuculecegini soyleyen Boyle Kanunu'nda goz onunde bulundurmak gerekir.
Havadaki en yuksek oranda (%78) bulunan Azot (Nitrojen - N2) gazı, basınç altında ve zamana da bağlı olarak solunduğu vakit sıvılaşarak kana karışır. Bu gaz, Oksijen gibi kullanılan bir gaz olmayıp, atıl yapıdadır. Dalıştan çıkarken bu gazın yeniden solunum yoluyla atılmasına zaman tanımak gerekir. Bu yüzden dalgıçlar çıkışlarını yavaş yavaş (10 m/dk. hızda - son 10 m. 6 m/dk.) yaparlar.
Sponsorlu Bağlantılar
Süratle çıkış yapan bir dalgıcın kanındaki azot gazı ani basınç değişimiyle gaz haline dönüşür. Bunu çalkalanmış bir kola şişesini hızlıca acarsak kolanın (ya da sıkıştırılmış karbondioksit gazının- CO2) kopürmesine benzetebiliriz. Gaz haline dönüşmüş azot molekülleri bir araya gelerek eklemlerde, damarlarda ve hayati organlarımızda (kalp/beyin vb.) tıkanıklıklara sebep olurlar. Bu tıkanıklıklar, hastalığın şiddetine göre ağrı, sızı, felç, ölüme kadar sonuçlar oluşturabilir.
Çıkış hızı kadar, gazın çözünme süresi de önemlidir. Belirli derinliklerde belirli sürelerin aşılmaması halinde ve çıkış hızına dikkat edildiğinde vurgun ya da bilimsel deyimle dekompresyon hastalığı riski yoktur. Dalgıçlar bu süreleri belirleyebilmek için dalış planlaması yaparlar ve bu planlamalarda bir takım derinlik/zaman limiti karşılaştırmalarını gösteren dalış tabloları kullanırlar. Bu tablolarda hangi derinlikte ne kadar kalınabileceğinin ve vücuttaki azot birikiminin belirlenmesine, tekrarlı dalışların planlanmasına olanak verir. Yakın zamanlarda kullanılmaya başlayan gelişmiş dalış bilgisayarları bu hesaplamaları otomatik olarak yaparlar ve dalgıca suda daha ne kadar kalabilecegini gösterir.
Vurgun ya da dekompresyon hastalığına yakalanmış kişiler en kısa sürede bir basınç odasına yetiştirilmeli ve burada rekompresyon tedavisi uygulanmalıdır. Mutlak suretle bir sualtı hekiminin görüşü alınmalı, ancak kazazede basınç odasına yetiştirilene kadar, ihtiyaç varsa temel ilkyardım müdahalesi yapılmalı ve saf oksijen solutulmalıdır.
Dalgıçların korkulu rüyası olan dekompresyon hastalığı ya da vurgun, çok temel dalış kurallarına uyulması ve güvenlik limitlerinin aşılmaması halinde hiçbir şekilde bir tehlike oluşturmaz.

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
27 Haziran 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
VURGUN

Yüksek basınçlı bir ortamdan normal ya da düşük basınçlı bir ortama kısa sürede geçildiğinde uğranan ve çoğunlukla dalgıçlarda görülen inme durumu.

Genellikle uzun bir süre deniz dibinde kaldıktan sonra hızla deniz yüzeyine, dolayısıyla normal atmosfer basıncına dönen kimselerde görülür. Yüksek basınç altında kan, normal koşullara göre daha yüksek oranda gaz absorbe eder. Eğer bu basınç birden azaltılırsa, kan sıvısında erimiş durumda olan gazlar hızla serbest hâle dönüşerek kanda kabarcıklar oluştururlar.

Oksijen ve karbon dioksit kolayca yeniden kan tarafından absorbe edilebilir. Ancak azot kabarcıkları varlıklarını sürdürür ve damarlarda dolaşmaya devam ederler. Bu kabarcıklar kılcal damarları tıkayabilir, eklemlerde toplanabilir ve sinir sistemine zarar verebilirler. Vurgun, eklem ve kaslarda ağrı, çift görme ve felçle ortaya çıkar. Ciddî durumlarda ölümle sonuçlanabilir.

Vurguna karşı tek etkin tedavi, hastayı basınç odasına alarak etkisinde kaldığı yüksek basınca eş bir basınç altında tutmak; sonra bunu yavaş yavaş azaltarak normale döndürmektir.


MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
byz_qny - avatarı
byz_qny
Ziyaretçi
4 Temmuz 2012       Mesaj #4
byz_qny - avatarı
Ziyaretçi
Deniz seviyesinde hava basıncı 1 atmosferdir. İnsan vücudunun solunum ve dolaşım sistemi bu basınca uyumludur. Ancak suyun içinde,derine gittikçe, her 10 metrede basınç 1 atmosfer daha artar. 30 metre derinlikte dalgıç üzerine uygulanan basınç atmosfer basıncıyla birlikte 4 atmosferdir.

Hiçbir gereç kullanmadan, 30 metre derinliğe inildiğinde akciğer kapasitesi dörtte bire düşer, kan basıncı artar. Vücut ısısı,düştüğünden kalbin atış hızı artar ve bilinç bulanıklığı başlar. Bu nedenle yardımcı gereç kullanmadan 30 metrenin altına inmek tehlikelidir.

Eğer derinlerde su yüzüne süratle çıkılırsa basıncın azalmasıyla kanda çözünen gazların çözünürlüğü hızla azalır. Oksijen dokularda kullanıldığında sorun yaratmaz ama özellikle azot gazı damarlarda tıkanıklığa, akciğer yırtılması ve hatta felç gibi önemli vücut hasarlarına yol açar.

Bu şekilde vurgun yiyenler,süratle basınç odalarına alınırlar. Burada tekrar vurgun yediği derinlikteki basınç uygulanır ve dengesli olarak azaltılır. Bir başka önlem de vurgun yiyeni, vurgun tehtidi geçinceye kadar aynı derinlikte tutmaktır.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
4 Kasım 2015       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
AEROAMBOLİZM a. (fr. aĞroembolis- me).
MsXLabs.org & Büyük L.

Ortamdaki ani basınç değişikliği yüzünden kanda ya da dokularda gaz kabarcıklarının (azot) oluşumuna bağlı patolojik süreç. (Eşanl. GAZLI AMBOLİ. VURGUN HASTALIĞI, DİZBARİZM.)

—ANSİKL- Aeroambolizm yüksek bir basınçtan normal bir basınca hızlı geçiş sırasında (örneğin deniz altı dalgıçlarında) ya da normal atmosfer basıncından çok alçak bir basınca geçişte (astronotlar, çok yükseklere büyük hızla çıkan pilotlar) oluşur. Önemine göre klinik belirtileri değişiktir: kaşıntı, eklem ağrısı, baş dönmesi, konvülsiyon, felç ve kimileyin de acil tedavi yokluğunda ölümle sonuçlanabilen koma.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

9 Temmuz 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
10 Ekim 2011 / simral Edebiyat ww
24 Mart 2009 / ThinkerBeLL Genel Mesajlar
24 Mart 2009 / Yavru_Aslan Üyeler Hakkında