Arama

Domuz Gribi - Sayfa 2

Güncelleme: 13 Ocak 2011 Gösterim: 8.172 Cevap: 14
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
12 Aralık 2009       Mesaj #11
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Domuz gribi: Doğru bildiğimiz yanlışlar
1 dgr
Sponsorlu Bağlantılar
Domuz gribi konusunda dünyada ve Türkiye'de tam bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Bilen bilmeyen herkesin fikir yürüttüğü bu ortamda, insanlar kime ve neye inanacaklarını şaşırmış durumda. Bu karmaşa içinde pek çok soru da yanıt bekliyor: Aşı olmalı mı olmamalı mı? Gripten korunmak için ne gibi önlemler almalı? Hastalık nasıl tedavi ediliyor? Kimler risk altında? İngiltere'nin saygın bilim dergisi New Scientist son sayısında, Debora McKenzie imzalı makale doğru olarak bilinen yanlışlara değinerek, bilimsel verilerin ışığı altında gerçekleri açıklıyor.


Domuz gribi salgınının ikinci dalgası kuzey yarıkürede hükmünü sürdürürken, vaka sayısı sürekli artıyor. Pek çok ülkede aşılama kampanyaları başlamış durumda.

Peki bu telaş niye? Virüs korkulduğu gibi bir canavara dönüşmüş değil; ayrıca vakaların pek çoğu da hafif seyrediyor. Öyleyse yaratılan bu panik havası yalnızca aşı ve antiviral ilaç üreticilerinin bir oyunu olmasın?

Ne var ki dünyanın dört bir yanından gelen grip haberleri, bu salgının hiç de göründüğü kadar masum seyretmediğini gösteriyor. Sağlıklı görünen çocukların birden bire soluk alamama sorunu ile hastaneye kaldırıldığı ve bir hafta içinde yaşamlarını yitirdikleri bir ortamda domuz gribinin hafife alınması aymazlık olmaz mı?

Kesin olan şu ki bu salgın en kötü senaryonun uzağında, ancak normal grip gibi seyretmediği de ortada. Bu yıl normalden fazla sayıda insan gribe yakalanacak. Bunların çoğu sağlıklarına kavuşacak, ancak çoğunluğu gençlerden oluşan bir miktar insan ölecek. H1N1 gribi konusundaki son gelişmeleri izleyerek kendinizi ve aile üyelerini koruyabilirsiniz. İşte doğru sandığınız yanılgılar:

DOMUZ GRİBİ ASLINDA İKİ AYRI HASTALIKTIR!

1. Yanlış:
Domuz gribi orta şiddette seyreden gripten başka bir şey değildir. Ölüm oranı normal gripten daha düşüktür.
Bugüne dek dünyada 5.000 kişinin domuz gribinden öldüğü biliniyor. Fakat yalnızca ABD'de her yıl kış aylarında ortalama 36.000 kişi gribe bağlı nedenlerle yaşamını yitiriyor. Bu rakamlar baz alındığında, pek çok insan domuz gribinin, normal mevsimsel gripten daha tehlikesiz olduğunu düşünüyor.

Bir kere bu rakamları karşılaştırmak yanlış. 36.000 rakamı epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen bir veri. Washington DC'deki George Washington Universitesi'nden Lone Simonsen, grip salgınlarının zamanlamasının yıldan yıla farklılık gösterdiğine dikkat çekerek, herhangi bir ay içindeki normal ölümlerin, grip patlamasının yaşandığı dönemde aynı ay içindeki ölümler ile karşılaştırılması gerektiğini söylüyor. Bu tür çalışmalar, her yıl grip sezonu sırasında veya hemen sonrasındaki ölüm oranlarındaki artışlan gösteriyor. Ölümlerin pek çoğunun kaynağı açıkça grip veya gripten sonra ortaya çıkan akciğer en-feksiyonlandır. Ne var ki bu ölümlerin yarısından fazlası grip ile ilgili olmayabilir, çünkü grip çoğunlukla kalp krizini veya inmeleri tetikleyerek dolaylı yollardan can alır.

Oysa domuz gribinin neden olduğu düşünülen ölümler doğrudan, virüs kaynaklı solunum yolları enfeksiyonuna bağlıdır. Dolaylı ölümler-normal grip için hesaplanan 36.000 ölümün çoğunluğu- hesaba katılmamıştır. Sonuç olarak 2009 yılı içinde H1N1 gribinden ölenlerin sayısına ilişkin bir tahminde bulunmak olanaksız görünüyor. Belki de normalden daha az sayıda ölüm vakası olacaktır, çünkü kalp krizi gibi ikincil nedenlere bağlı olarak daha yüksek bir riske maruz kalan yaşlılar, virüse karşı bir tür bağışıklık kazanmış olabilir. Ne var ki toplam sayı, büyük bir olasılıkla daha yüksekmiş gibi görünecektir, çünkü virüs normalin üzerinde insanı etkileyecek ve çoğunlukla doğrudan ölümlere neden olacaktır.

Kaldı ki domuz gribi salgınının etkisi yalnızca ölü sayısı ile ölçülemez. Bu salgın, daha öncekiler gibi yaşlıları değil daha çok genç insanları öldürüyor (Bknz: Şekil 1). Ekim ayının ilk günlerinde yalnızca ABD'de 76 çocuk ve ergen domuz gribinden öldü. Bu rakam normal kış rakamlarından oldukça yüksek. Kaldı ki kış daha yeni başladı.

Bir de şöyle düşünün. 2009 H1N1 gribi aslında iki hastalıktır.. Biri pek çok kişi için normal grip; diğeri az sayıda insan için öldürücü nitelikte bir akciğer hastalığıdır. Ağır vakaların pek çoğu bebeklerde görülürken, etkilenen yetişkinlerin yaşı 20 ile 50 arasındadır.


1 cbtkdgrb

2. Yanlış: Sağlıklı olduğunuz sürece grip size dokunmaz. Yalnızca hasta ve zayıf kişiler gribe yakalanır.
Nüfusun yaklaşık üçte birinin H1N1 gribine yakalanması bekleniyor, çünkü az sayıda insan virüse karşı etkili antikor proteinine sahip. Çok fazla insanın aynı anda hastalanması durumunda ikinci dalga hastanelerin dolup taşmasına ve kamu ve özel sektörde hizmetlerin aksamasına yol açacak. Dolayısıyla domuz gribine yakalanmadanız bile, bu hastalığın olumsuz etkilerinden nasibinizi alacaksınız.

Aslında endişenin esas kaynağı hastalığın ağır seyreden şeklidir. Bu da virüsün doğrudan akciğerlere saldırması şeklinde kendini gösterir. Bazı özel koşullar virüsün akciğerleri tutmasına zemin hazırlar. Örneğin akciğerleri hasarlı -astım ve sigaraya bağlı kapasite düşüklüğü-, bağışıklığı baskılanmış -hamileler-, enfla-masyon yıkımına maruz kalmış-obezite, diyabet, kalp/damar hastalıkları- kişiler risk grubunu oluşturur. Ne var ki hastalığın ağır seyrettiği vakaların pek çoğunda bu özel koşullar söz konusu değildir. O halde H1N1 virüsü niçin bazı kişilerde ölümcül akciğer tutulumuna yol açarken, bazılarında hafif grip belirtileri ile geçiştiriliyor?

Bu sorunun yanıtı, kısmen bazılarımızın bir miktar bağışıklık korunması altında olmamızdır. Vücut gribe karşı kendini iki koldan savunur. Biri, antikor denilen proteinlerin virüslere bağlanarak çoğalmalarını engellemesidir. Diğeri, bağışıklık hücrelerinin en-fekte olmuş hücreleri avlaması ve yok etmesi şeklinde kendini gösterir. Antikorlardan farklı olarak hücre bazında faaliyet gösteren bağışıklık, sizin hasta olmanızı engellemez, ancak hastalığın ağırlaşmasını önler.

Eğer 50 yaşının üzerinde iseniz, büyük bir olasılıkla H1N1 gribine karşı etkili antikorlara sahipsinizdir. Çünkü vücudunuz H1N1 virüsünden çok da farklı olmayan virüslere daha önce maruz kalmıştır. İşte bu nedenle görece olarak daha az sayıda yaşlı insan, domuz gribinin ağır seyreden türüne yakalanır.

VAKALARIN YARISINDA ATEŞ GÖRÜLMEZ!

3. Yanlış:
Semptomlar normal gribe benzer. Ateşiniz yoksa domuz gribine yakalanmamışsmız demektir.
2009 H1N1 gribinin semptomları normal gri-binkilere benzeyebilir, fakat genellikle farklılık gösterir. Hastada, genel grip semptomlarının yanı sıra mide bulantısı, mide krampları ve ishal görülebilir. Ve vakaların yarısında ateşin yükseldiği görülmez.
Bu şaşırtıcı gelmemeli. Geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre deney amacıyla H1N1 ile enfekte edilen insanlarda ateşin yükseldiği görülmedi. 2009 gribinin ağır seyreden türlerinde dahi ateş söz konusu olmadı. Kanada'daki Manitoba Universitesi'nden Anand Kumar, "Hastaneye yatırılan hastaların %10'unda ateş tespit edilmedi" diyor. İşin acıklı yönü bu mesajın doktorların tümüne ve sağlık hizmetlilerine ulaşmamış olması. Pek çok vakada resmi rapor şöyledir: Eğer ateşiniz yoksa gribe yakalanma-mışsınız demektir.

Bu çok tehlikeli sonuçlara yol açabilir, çünkü domuz gribine yakalandığınızın farkında değilseniz, ağır seyreden türünün belirtilerini gözden kaçırabilirsiniz. Bu belirtiler soluk almakta zorlanma, göğüs ağrısı veya dudakların morarmasıdır. Kumar, bu belirtilerin iki günden daha uzun sürmesi durumunda Tamiflu gibi antiviral ilaçlara hemen başlanması gerektiğini söylüyor. Ve bu ilacın 5 gün boyunca kesintisiz alınması gerekiyor.

GRİPTEN KORUNMAK İÇİN SAĞLIKLI YAŞAM!

4.Yanlış:
Eğer organik gıdalarla beslenirsem, vitamin alırsam, maske takarsam, ellerimi yıkarsam ve bol bol sıvı alırsam bana hiçbir şey olmaz!

Sağlımızı korumak hafif seyreden grip vakalarında hastalığın daha da hafif atlatılmasını sağlar. Sigara içmemek, aşırı kilolardan kurtulmak, aşırı içki içmemek, salgının ağır geçirilme riskini azaltır.

Ancak organik gıdalara yönelmek ile gribin kolay atlatılması arasında herhangi bir ilişkinin bulunduğu yönünde bilimsel bir kanıt söz konusu değil. Son yapılan bir araştırma D vitamininin koruyucu olduğu iddiasının doğrulamadı. Bilimsel çalışmalar bol sıvı tüketilmesi önerisini de desteklemiyor. Kaldı ki aşırı sıvı almanın zatürreeye iyi gelmediği biliniyor.
Pek çok insan maskenin kendilerini koruduğuna inanıyor, ancak viral parçacıkların çoğuna karşı koruma sağlayan N95 maskelerini kullanan Kanadalı hemşirelerin, normal bez maske takanlarla aynı oranda gribe yakalanması, maskenin, nasıl olursa olsun, koruyucu etkisinin olmadığını gösteriyor. Şaşırtıcı olan el yıkamanın da yararlı olduğunu gösteren çok az sayıda kanıtın olması. Bu alışkanlık yalnızca çocuklarda yararlı.

Yetersiz uyku, bağışıklık sisteminin optimum çalışmasını engellediği için, hastalığa yakalanmamak için uykusuz kalmamaya dikkat etmek gerekir. Benzer şekilde rafine şeker ve bu şekerle yapılmış yiyeceklerden de uzak durmakta fayda var, çünkü şekerin fazlası da bağışıklık sistemini baskılayabiliyor. O zaman koruyucu olarak geriye tek bir yöntem kalıyor. O da aşılanmak.

5. Yanhş: Aşı üretildiğine göre artık korkacak bir şey kalmadı!

H1N1 aşısının sizi ve aile üyelerini virüse karşı koruması gerekir. Ancak insanlar aşıya aylarca ulaşamayabilir. Belki de ulaşma şansları hiç olmayabilir. Aralarında ABD ve İngiltere'nin de bulunduğu bazı ülkeler herkesin aşılanmasına yetecek kadar aşı ısmarladılar. Ne var ki siparişler parti parti teslim ediliyor. Çünkü aşı virüsünün gelişmesi zaman alıyor ve aşı üreten fabrikaların sayısı az.

Yoksul ülkelerin çoğu, çok az sayıda aşıya sahip olacak; belki de hiç olamayacak. Zengin ülkelerde ise aşı-lanıncaya kadar çok sayıda insan yine hastalanacak; bazıları ölecek.

ABD'deki anababaların yaklaşık yansı çocuklarını aşılatma konusunda kararsızlar. Bunun nedeni aşının yan etkileri ile ilgili ortada dolaşan, temelsiz dedikodular. Oysa çocuklar genel olarak aşılanması öncelikli risk grubunu oluşturuyor.
Şu anda piyasada hem salgın grip türüne karşı, hem de normal gribe karşı aşı bulunuyor. Şimdi insanlar hem normal grip aşısını, hem de domuz gribi aşısını olmak zorunda mı? Bu soruya kimse kesin bir yanıt veremiyor. Daha önceki salgınlarda, yeni virüs daha önceki, etrafta dolaşan virüsün yerine yerleşiyordu. 2009 gribinin istilası altında olduğumuz şu günlerde grip vakalarının yalnızca %1'i eski virüs türünden kaynaklanıyor. Bazı uzmanlar eski H3N2 virüs tipinin kış mevsiminin sonlarına doğru yeniden güçleneceğinden korkuyor. Bu nedenle normal, mevsimsel grip aşısını olmamızı tavsiye ediyorlar.

AŞILANMA, AŞILANMAMAKTAN DAHA GÜVENLİ

6. Yanlış: Aşılar güvenilir değil. Acele bir şekilde hazırlanan ve piyasaya sürülen bu aşıların güvenilirliği büyük tartışma yaratıyor. Özellikle bu aşıların yol açabileceği yan etkilerin domuz gribinden daha tehlikeli olabileceğine dair yorumlar yapılıyor. Bu kadar hafif seyreden bir grip için bu yan etkileri göze almak gereksiz!

Bu grip her zaman hafif geçmeyebiliyor; genç ve sağlıklı insanlar için ölümcül olabiliyor. Siz de bu şanssız insanlardan biri olabilirsiniz. Hatta siz gribi hafif atlarsanız bile, ailenizin bir üyesine veya arkadaşınıza bulaştırdığınız hastalık onlarda çok ağır bir seyir izleyebilir.

Aşıya gelince.. İnsanların aşı konusundaki hassasiyetleri geçmişteki talihsiz olaylardan kaynaklanıyor. 1976 yılında, 1918 salgınının vahim sonuçlarının tekrarlamasından korkulduğu için 48 milyon Amerikalı aşılandı. Bunların 532'sinde, Guillain-Barre sendromu denilen ve bazı başıboş antikorların sinir hücrelerine saldırması sonucu ortaya çıkan felç durumu gelişti. Bunların çoğu iyileşti, yalnızca 25'i ya öldü ya da sakat kaldı.

1976'da yapılan aşının yan etkisi 1 milyonda 10 oranında görülürken, normal grip aşısında başka nedenlerle Guillain-Barre hastalığına yakalanma oranından bir vaka fazlası ortaya çıkıyor.

Bu tablo aşılanmamanın daha güvenliği olduğu anlamına mı geliyor? Kesinlikle gelmiyor. İlk başta domuz gribinin insanları öldürme riski var. İkincisi, çok az insanın bildiği bir gerçek var. O da gribin kendisinin Guillain-Barre sendromuna yol açma riskinin herhangi bir grip aşısından daha fazla olması. 2009 yılında yapılan bir araştırmaya göre gribe yakalanan her milyonda 40-70 kişide Guillain-Barre hastalığı görülüyor. Dolayısıyla Guillain-Barre hastalığına yakalanmamanın en uygun yolu grip aşısı olmak.

Aşılarla ilgili bir diğer kaygı nedeni de adjuvan denilen bağışıklığı uyarıcı kimyasallar. Bunlar bazı aşılara ilave ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) salgın aşılarına adjuvan ilave edilmesini istiyor. Şu anda ABD'de üretilen aşılarda adjuvan bulunmamakla birlikte Avrupa'da üretilenlerde var.

Pandemik aşılarının tümü kendi güvenlik testlerinden geçiriliyor ve hemen hemen hepsi mevsimsel grip aşılar baz alınarak üretiliyor. Çok nadir yan etkiler milyonlarca insan kullandığı zaman ortaya çıkabiliyor. Adjuvan içeren mevsimsel grip aşıları çoğunlukla yaşlı insanlara yapılıyor. Dolayısıyla bunların nadir görülen yan etkilerinin gençlerde ortaya çıkıp çıkmayacağını bilemiyoruz.

Aşı nedeniyle Guillain-Barre hastalığına yakalanma riski milyonda birden azdır. Bu hastalığa grip nedeniyle yakalanma riski ise milyonda 40'tır. Domuz gribinin ABD'de yaklaşık 800 kişinin ölümüne yol açtığı belirtiliyor. Bu da milyonda 2 kişi anlamına geliyor. Domuz gribinin ilk dalgasında ABD'deki yaşı 4 ve altında olan 20.000 çocuktan yalnızca biri hastanelik hale geldi. Bu durumda aşılanmamanın daha güvenli olduğunu hâlâ düşünüyor musunuz?

7.Yanlış: Virüs daha kötüye evrilmiyor!
Yaygın bir görüşe göre patojenlerin etkisi her zaman türden türe atlarken azalır. Ancak bazı durumlarda mikropların güçlendiği de görülmüştür. H1N1 virüsü söz konusu olduğunda kimse virüsün ileride bu süreçten güçlenerek mi, yoksa zayıflayarak mı çıkacağını bilmiyor.

Bu aşamada söylenecek tek şey bugün virüsün domuz gribinin tek ilacı olduğu düşünülen Tamiflu'ya karşı dirençli bir türe dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda fikir beyan etmek. Bugüne de Tamiflu'ya dirençli bir türüne rastlandı, ancak bu tür panik uyandıracak kadar yaygın değil.

Ayrıca domuz gribi geçiren insanların çoğu bağışıklık kazanıyor. Bu bağışıklığı yıkabilecek güçte olan yeni bir virüs türü halihazırdaki türün yerine geçebilir. Şimdi bu yeni çıkan tür daha mı güçlü, yoksa daha mı zayıf mı olacak?
Daha önceki salgınlarda ikinci dalga bazen ilkinden daha da kötü olmuştu. Bunun nedenleri konusunda kesin bir değerlendirme yapılamıyor. Bu, virüsteki genetik değişikliklerden kaynaklanabildiği gibi, hava koşulları gibi başka faktörlerden de kaynaklanmış olabilir. Amerikan Sağlık Enstitüsü'nden (NIH) Jeffery Taubenberger, 1918 gribinin bu kadar ölümcül olmasını, zayıflamış akciğerleri enfekte etmiş olan bakterilere karşı antibiyotiklerin olmamasına bağlıyor. Eğer haklı ise, 1918 gribinin kış aylarında ortaya çıkan ikinci dalgası daha ölümcüldü ve bunun nedeni viral evrim değil, bakteriyel enfeksiyonların kış aylarında daha yaygın olmasıydı.

8.Yanlış: Bu salgın sona erdiği zaman birkaç 10 yıl daha rahat edebileceğiz!
Bundan bir sonraki salgın 2059 yılında da ortaya çıkabilir, gelecek yıl da. Grip salgınları belirli bir şablon izlemez. Bugüne dek tespit edilen salgınlar şu yıllarda ortaya çıkar: 1580,1729,1781,1830,1847,1889, 1918,1957,1968 ve 2009. Ancak bu sonuncusunun ortaya çıkış şekline baktığımızda yeni salgının çok da uzakta olmadığı ortaya çıkar.

Yeni bir salgını olabildiğince geciktirmenin de yollan var. Griplerin yoğun çiftçilik faaliyetlerinin bir ürünü olduğu düşünüldüğünde, bu yollardan biri büyükbaş hayvanlardaki virüsleri yakından izlemek. Bunlar aşılanmış hayvanlar da olabilir. Çünkü bazı grip türleri aşılanmış hayvanlarda da evrilip yayılabilir.

Gelişmeler aslında umut verici. Bilim insanları rekor hızda aşı üretebiliyorlar. Ancak grip virüsü enfekte ettiği hastaların yarısını öldürürse başımız belada demektir. Şimdiki grip salgını, tüm grip virüslerine karşı etkili tek bir aşı üretilmedikçe, aşılan daha hızlı üretmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.

Kaynak: New Scientist, 31 Ekim 2009, Dr. Mark Hyman (The Ultra Wellness Center Team)
Türkçesi: Reyhan Oksay


Alıntıdır.Kaynak >>>

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
12 Aralık 2009       Mesaj #12
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Domuz Gribi Laboratuvar Tanısı

Sponsorlu Bağlantılar
Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı


Örneğin alınacağı vasatlar laboratuarımızdan temin edilecektir.
Vasat temini için irtibat telefonları
Bio. Şükran KARA; 0312 458 2482
Bio. Ahmet AYDEMİR; 0312 458 2071
Bio.Gökhan KAVUNCUOĞLU; 0312 458 2072
Dr. Vet. Hek. Başak ALTAŞ; 0312 458 2066
Uzm.Dr. Nurhan ALBAYRAK; 0312 458 2066
Domuz Gribi Laboratuvar Tanısı

Swine İnfluenza A (H1N1) Laboratuvar Algoritması

İnfluenza benzeri hastalık şüphesi olan hastalardan örnek alınması ve viroloji laboratuvarına gönderilmesi mevsimsel influenza sürveyansında olduğu gibi gerçekleştirilir.

Nazofaringeal veya nazal/boğaz sürüntü örnekleri laboratuvarımızca sağlanan eküvyon çubukları yardımı ile alınıp viral transport vasatı içerisine konularak bekletilmeden uygun taşıyıcı kap içerisinde, soğuk zincir ve biyogüvenlik kurallarına uygun ve hızlı bir şekilde laboratuvara ulaştırılmalıdır.

Ulusal İnfluenza Merkezi hasta bilgi formu eksiksiz olarak doldurulmalı, ayrıca yurt dışı seyahat öyküsü sorgulanıp formun alt kısmına nereye olduğu not alınmalı ve form hasta örnekleri ile beraber gönderilmelidir.

Laboratuvara gelen örnekler uygun hazırlık işlemlerinden sonra İnfluenza virusunun konservatif gen bölgesi hedef alınarak gerçekleştirilen ve İnfluenza A / İnfluenza B viruslarını tespit etmeye yönelik Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) ile test edilmektedir.

İnfluenza A virusu tespit edilen örneklerde mevcut alttipi belirlemeye yönelik H1,H3 ve H5 primerleri kullanılarak ikinci bir PCR reaksiyonu gerçekleştirilmekte ve İnfluenza A virusunun alltipi tespit edilmektedir.

Yeni identifiye edilen ve “swine influenza virus A/California/04/2009 A(H1N1)” olarak adlandırılan virusun tam genom sekansı referans alınarak gelen örneklerin sekanslanması suretiyle virusun tiplendirilmesi ve genetik karakterizasyonu yoluna gidilecektir.

Ayrıca şüpheli örnekler, eş zamanlı olarak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Destek laboratuvarlarına ileri tanı ve karakterizasyon amacıyla gönderilecektir.

Tanıda kullanılabilecek laboratuvar testleri:

İnfluenza A viruslarını tespit etmeye yönelik hızlı antijen testleri swine virusu tespit edebilmekle birlikte söz konusu testlerin duyarlılıkları düşüktür ve yanlış negatif sonuç verebilir. Ayrıca mevsimsel influenza A ile swine influenza ayrımı yapılamadığından ileri tetkiklere ihtiyaç duyulur.

PCR testleri ile mevcut primerler kullanılarak influenza A virusunun varlığı tespit edilebilmekte ancak swine influenza H1N1 alt tiplendirmesi yapılamamaktadır.
Swine influenza A/H1N1’i doğrulamak için virus izolasyonu (Biyogüvenlik düzeyi 3’de) ve en azından genomun kismi sekanslaması yapılmalıdır.

Laboratuvar biyogüvenlik önlemleri pandemik influenza virus suşuna uygun olarak ilgili klavuzlarda belirtildiği şekilde uygulanmalıdır.

DSÖ, “swine A(H1N1) virusunun tanısına yönelik PCR protokollerinin güncellendiğini ve primer prob ve pozitif kontrolleri içeren “Swine İnfluenza PCR Test Kiti” ni ulusal influenza merkezlerine gönderileceğini bildirmiştir.

Kaynaklar:
1- World Health Organization Guidance to Influenza Laboratories Diagnosing Swine Influenza A/H1N1 Infections of current concern, 25 April 2009. (http://www.who.int/csr/disease/swineflu/swineflu_guidance_labs_20090425.pdf )
2- World Health Organization Viral gene sequences to assist update diagnostics for swine influenza A(H1N1), 25 April 2009. (http://www.who.int/csr/disease/swineflu/swineflu_genesequences_20090425.pdf )
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
12 Aralık 2009       Mesaj #13
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi

ALINTIDIR ....

Alıntı


Geçen hafta Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (Klimik) Derneği, Ankara ve İstanbul’da Pandemik H1N1 Gribi konusunda toplantılar düzenledi. Bu toplantılarda konuyla ilgili sunumlar yapıldı, toplantılara katılan meslektaşlarımızın görüşleri alındı. Elde edilen bilgilerin özetini sunuyoruz.

Saygılarımızla.

Klimik Derneği Yönetimi Kurulu
********************************************************************

Salgının boyutları
Pandemik influenza H1N1 salgını bu yıl Nisan ayının sonlarında başladı ve 6 ay içinde 400 000’e yakın olgu ve 4500 ölüm saptandı. Türkiye’de saptanan olgu sayısı 480’dir. Dünya Sağlık Örgütü, bu hızlı yayılma nedeniyle, pandemi düzeyini 6’çıkardı. Kuş gribi salgınında pandemi düzeyi 4’te kalmıştı. Pandeminin 6 olması, artık her ülkede salgının başlayabileceği anlamına gelmektedir. Olguların dışarıdan geleceğini düşünmek yanıltıcı olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Pandemik İnfluenza H1N1 salgını son 50 yılın en önemli salgınıdır.

Hastalığın seyri
Salgının yaygın olması, ölüm oranının yüksek olduğu anlamına gelmez. Ölüm oranı % 1.2 kadardır. Özellikle gebeler ve aşırı kilolu olanlarda ölüm oranının daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Ölümler, kronik hastalığı olanlarda daha yüksektir. Belirtileri mevsimsel gribe benzer, ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrıları, başağrısı, titreme ve yorgunluk ön plandadır. Bazı kişilerde ishal ve kusma görülür. Zatürreye bağlı ciddi hastalıklar ve ölümler olabilir.

Bulaşma özellikleri
Pandemik İnfluenza H1N1 infeksiyonu, 1-3 günlük kuluçka süresinden sonra başlamakta ve hastalık 3-7 gün sürmektedir. İnsandan insana hapşırma ve öksürme ile saçılan damlacıklar yoluyla yayılır. Ayrıca el teması da önemlidir. Hasta olan kişiler belirtiler görülmeden bir gün önce ve hastalık boyunca infeksiyonu yayabilirler.

Tanı
İnfeksiyonun tanısı moleküler teknik (PZR) ile konulmaktadır. Bu test bu konuda özelleşmiş merkez laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır. Her olguda laboratuvar tanısının konulması da gerekmez. Özellikle infeksiyonun yayılmasının önlenmesi için testlerin yapılması önemlidir. Grip tanısında kullanılan diğer hızlı testlerin H1N1 gribi için duyarlılık ve özgüllükleri düşüktür ve hastalığın tanısında yeri yoktur.

Tedavi
Tedavide klasik gripte olduğu gibi oseltamivir veya zanamivir kullanılır. Bu ilaçlar belirtiler görüldükten sonra ilk 2 günde kullanılmalıdır. Ilaçlar doktor kontrolünde kullanılmalı, grip için risk gruplarına tedavi uygulanmalıdır. Ayrıca belirtilere yönelik ilaçlardan da yararlanılabilir. Ağrı kesici olarak aspirin kullanılmamalı, parasetamol tercih edilmelidir. Korunma amaçlı olarak, örneğin yurt dışına giderken ilaç alınması önerilmez.

Aşı
Mevsimsel influenza aşısına ek olarak influenza H1N1 aşıları uygulanacaktır. İnfluenza H1N1 aşısı gereken riskli gruplar;
1. Altı aydan 24 yaşa kadar olanlar
2. Altı aydan küçük bebeklere bakanlar
3. Gebeler (Gebeliğin her döneminde)
4. 24-65 yaş arasında kronik hastalığı olanlar
5. Sağlık çalışanları

Aşının, yapıldığı gün ortaya çıkan hafif belirtiler (ateş, aşı yerinde şişlik ve kızarıklık, koltukaltı lenf düğümlerinin şişmesi) dışında ciddi yan etkisi yoktur. İleride ortaya çıkacak yan etkiler ise bugünden bilinmemektedir. Aşılar, eczanelerde satılmayacak, Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanacaktır.

Aşı mevsimsel grip aşısının üretildiği yöntemle üretilmektedir. Uzun süredir deneyimin olduğu bir aşı olduğundan yan etkilerinin benzer olacağı düşünülmektedir. Aşıda koruyucu olarak timerosal yer almaktadır. Bazı firmalar aşının koruyucu –antikor- yanıtını artırmak üzere aşıya katkı maddesi (adjuvan) eklemektedir. Bu madde de yine uzun süredir aşı üretiminde kullanımda olan bir maddedir.

Aşı, mevsimsel grip aşısı ile birlikte ya da daha sonra uygulanabilir.
Kişisel Korunma

En etkin önlem ellerin yıkanmasıdır. Genel sağlık önlemlerine dikkat etmek gerekir, uykusuz kalınmamalı, fiziksel aktivite sağlanmalı, günlük stres kontrol edilmeli, bol sıvı ve besleyici gıdalar alınmalıdır. Hasta kişilerle yakın temastan kaçınmalıdır. Cansız yüzeylerin çamaşır suyuyla silinmesi yeterlidir.

Başkalarına bulaştırmamak için ne yapmalı?

· Öksürürken ve hapşırırken ağız ve burun kapatılmalıdır. Kullanılan mendiller hemen çöpe atılmalıdır.
· Eller sabunlu suyla yıkanmalı, su ve sabuna ulaşılamazsa alkollü temizleyiciler kullanılmalıdır. El hijyenine uyulması en önemli kontrol önlemlerinden biri olarak öne çıkmaktadır.
· Eller ağız ve buruna götürülmemelidir, virus bu yolla yayılabilir.
· Hastalardan uzak durulmalıdır.
· Hastalanınca vakit geçirmeden doktora başvurulmalıdır.
· Hastalanınca okula ve işe gidilmemesi önerilir.

Bu süreçte öncelikle yapılması gerekenler;

1. Salgına yönelik çalışmalar ve hesaplamalar saydam bir şekilde sunulmalıdır. Sunulan hesapların referansları ortaya konulmalıdır.
2. Aşı hakkında detaylı ve dogru bilgilendirme yapılmalıdır
3. Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki el yıkama koşullarının iyileştirilmesini hedeflemelidir.
----
21 Ekim 2009

meleimmxx - avatarı
meleimmxx
Ziyaretçi
13 Ocak 2011       Mesaj #14
meleimmxx - avatarı
Ziyaretçi
İlgili Haberler
Kış depresyonundan kurtulun!
Güney Kore'de yeniden kuş gribi
Hırvatistan'da domuz gribi can aldı
Sri lanka'da domuz gribi 22 can aldı
Domuz gribi hortladı: İngiltere alarmda!..
ABD'deki bilim adamlarınca yapılan bir araştırma, aralarından ölümcül H1N1 domuz gribi virüsü ve ölümcül H5N1 kuş gribi virüsünün de bulunduğu başlıca grip virüsü türlerini etkisiz hale getirecek tek tip aşı geliştirilmesinin yolunu açtı.

Chicago Üniversitesi ile Emory Üniversitesi Tıp Okulu'ndan bilim adamlarınca ortak yapılan araştırma, domuz gribini atlatan kişilerin vücutlarında oluşan antikorların, bu kişilere, başlıca grip virüsü türlerine karşı az rastlanan nitelikte bir bağışıklık kazandırdığını gösterdi.

Journal of Experimental Medicine adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırmaya katılan bilim adamları, bu kişilerin vücudunda oluşan antikorların, geçen on yılda gelişen tüm mevsimsel H1N1 domuz gribi virüsü türleri, 1918 yılında ortaya çıkan ölümcül "İspanyol gribi" virüsü ve hatta ölümcül H5N1 kuş gribi virüsünün bir türüne karşı koruyabilecek nitelikte olduğunu belirledi.

Araştırmaya katılan Chicago Üniversitesi bilim adamlarından Patrick Wilson, araştırmada ulaştıkları bulguların tek tip bir grip aşısının mümkün olduğunu gösterdiğini söyledi.

İlk ölümcül domuz gribi salgınında, hastalığı atlatan 9 kişinin vücudundaki antikorları, sağlık çalışanlarını koruyabilecek bir yol bulma ümidiyle 2009 yılında üretmeye başlayan Wilson ve ekip arkadaşları, Emory Üniversitesi Tıp Okulu'ndan araştırmacılarla birlikte çalışarak, H1N1 virüsüne tepki veren 86 antikor üretmeyi başardı.

Araştırmacılar, farklı grip türleri üzerinde yaptıkları deneylerin ardından, ürettikleri antikorlardan 5'inin, aralarında, "İspanyol gribi" ile ölümcül H5N1 kuş gribi virüsünün bir türünün de bulunduğu çok sayıda grip türüne karşı koruyucu özelliğinin bulunduğunu keşfetti. Fareler üzerinde yapılan deneylerde,normalde ölümcül miktarda grip virüsü verilen farelerin antikorlar sayesinde hastalıktan korunduğu gözlendi.

Emory Üniversitesi bilim adamlarından Jens Wrammert, konu hakkında yaptığı yazılı açıklamada, "Önceleri, bu çeşit geniş koruyucu özelliği olan, vücuda sinsice sızan virüslere tepki gösteren antikorların çok nadir ortaya çıktığı sanılıyordu. Ancak H1N1 hastalarında bu antikorlar şaşırtıcı derecede fazlaydı" ifadelerini kullandı.

Wilson da telefonla yaptığı açıklamada, yaptıkları araştırmanın, vücudun bağışıklık sisteminin, doğru şekilde harekete geçirilmesi durumunda, bunun, süper antikorları üretecek duruma getirilebileceğini kanıtladığına dikkati çekti.

Wilson, kendisi ve birlikte çalıştığı ekibin, adı açıklanmayan bir biyoteknoloji şirketinde, bir aşı ve amaca uygun ilaçlar geliştirilmesi yönünde çalışmalara başladığını kaydetti.
meleimmxx - avatarı
meleimmxx
Ziyaretçi
13 Ocak 2011       Mesaj #15
meleimmxx - avatarı
Ziyaretçi
Domuz Gribi
Genel olarak grip hastalığı etkeni bir virüstür. Yüksek ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, halsizlik, yaygın vücut ağrısı belirtileri ile seyreder. Grip mevsimsel olarak genellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbaharın ilk aylarında görülür. Bunun sebebi; soğuk, artan nem, kalabalık ve sıkışık ortamlardır.

Ülkemizde genellikle Aralık-Mart ayları arasında görülmekte olup, son 2 yıldır Mayıs ayının ortalarına kadar sarkmaktadır. Her yıl belli aylarda ortaya çıkan mevsimsel grip, özellikle risk gruplarında ölümlere yol açabilen bir hastalıktır. Grip ölümler dışında iş gücü kaybı, üretim kaybı, çeşitli komplikasyonlar, ilaç kullanımı, hastane yatışı vb. birçok alanda sanılandan daha fazla olumsuz etkiye sahiptir.

Çok sayıda grip virüsü alt tipi mevcuttur. İnsanlarda, kanatlılarda ve memeli hayvanlarda farklı virüs tipleri hastalığa yol açmaktadır. Hayvan ve insan grip virüsleri aynı canlıda buluştuklarında genetik materyal alışverişi yapabilmektedirler. Bu şekilde yeni virüs alt tipleri ortaya çıkabilmektedir. Dolaşımdaki virüslerdeki bu değişim dolayısıyla grip aşısının muhtevasını her yıl değiştirmek gerekmektedir.

20. Yüzyıl Grip Salgınları

Resmi rakamlara göre;

1918 İspanyol Gribi salgınında 50 milyon,
1957 Asya Gribi salgınında 1 milyon
1968 Hong Kong Gribi salgınında 800 bin kişi ölmüştür.
Domuz (Pandemik H1N1) Gribi

Domuz gribi, bir tür “influenza virusü”nun (influenza A) yol açtığı, domuzlarda görülen ve solunum sistemini tutan, yüksek düzeyde bulaşıcılığa sahip bir enfeksiyon hastalığıdır. Domuzlar arasında, hastalandırıcılığı yüksek olmakla birlikte öldürücülüğü (%1-4) nisbeten düşüktür. Hastalık domuzlar arasında solunum yoluyla ve virüs bulaşmış parçacıkların solunmasıyla yayılmaktadır.

En çok sonbahar ve kış mevsiminde olmakla birlikte bütün yıl boyunca görülmektedir. Pek çok ülkede domuzlara, rutin olarak uygulanan bir aşı bulunmaktadır. Domuz influenza virüsleri normalde türe özgü olup yalnızca domuzlara bulaşabilmekle birlikte bazen insandaki bariyerleri aşarak bulaşabilmekte ve insanlarda da hastalık oluşturabilmektedir. Bu durum, daha çok domuz bünyesinde, insan grip virüsu ve domuz grip virüsu gibi farklı türden virüslerin aynı anda enfeksiyon yapması sonucu iki tür arasında genetik materyal alışverişi sonucunda meydana gelen yeni ve melez virüslerle olmaktadır.

Mart 2009’da Meksika’da insanlarda hastalık yapan yeni bir grip virüsü (Domuz Gribi) tespit edilmiştir. Hastalığa, etken virüsün domuz gribi virüsüne benzerliği ve virüsteki genetik değişimin domuzda meydana gelmesi sebebiyle “domuz gribi” denmiştir.

Hastalık ABD başta olmak üzere önce bölge ülkelerine, daha sonra da dünyaya yayılmıştır.11 Haziran 2009’da Dünya Sağlık Örgütü yeni H1N1 grip virüsüne bağlı pandeminin başladığını ilan etmiştir.

Domuz Gribi (A/H1N1) Virüsü Bulaşıcı mıdır?

Domuz gribi A(H1N1) virüsü bulaşıcıdır ve insandan insana geçmektedir.

Domuz Eti Yiyenler Domuz Gribine Yakalanır mı?

Domuz etinin yenmesiyle domuz gribi virüsü bulaşmıyor. Virüs solunum yoluyla bulaşıyor.

Domuz Gribinin (A/H1N1) Belirtileri Nelerdir?

Domuz gribinin belirtileri, insanlarda görülen grip belirtilerine benzerdir. Bunlar:

Ateş,
Öksürük,
Boğaz ağrısı,
Yaygın vücut ağrısı,
Baş ağrısı,
Üşüme ve
Yorgunluk gibi belirtileri içermektedir. Bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebilmektedir.
Domuz Gribinin Seyri

Hastalık başlangıçta beklenenden daha hafif seyretmekte ve beklenenden daha az ölüme yol açmaktadır. Bununla birlikte hastalığın yoğun görüldüğü ülkelere ait veriler; gebeler, 5 yaş altı çocuklar, kalp hastalığı, şeker hastalığı, akciğer ve böbrek hastalığı gibi kronik hastalıkları olan risk grubundaki kişilerde ağır seyrettiğini göstermiştir. Ayrıca mevsimsel gribe kıyasla çocuklar ve gençler daha sık hastalanmaktadır. Ölümlerin engellenmesi amacıyla birçok bulaşıcı hastalıkta olduğu gibi risk gruplarının aşılanmasının öncelikli önemi vardır.

Geçmiş tecrübeler, hastalığın mevcut durumdan ağır seyirli duruma geçme potansiyeline sahip olduğunu gösterdiğinden vatandaşların ve ilgili kurumların korunma tedbirlerini gevşetmemeleri gerekir.

Domuz Gribi (A/H1N1) Nasıl Bulaşmaktadır?

Domuz gribinin de yine mevsimsel griple aynı şekilde yayıldığı düşünülmektedir. Grip virüsleri insandan insana öksürük ve hapşırma yoluyla bulaşmaktadır. Grip virüsü bulaşan bir yere dokunulduktan sonra, eller ağız ya da buruna götürüldüğünde de hastalık bulaşabilir.

Sulardan Domuz Gribi (A/H1N1) Virüsü Bulaşabilir mi?

İçme, kullanma ve havuz sularıyla bulaşma gösterilmemiştir.

Domuz Gribini Tedavi Eden İlaçlar Var mıdır?

Evet. Domuz gribinin tedavisi veya bu hastalıktan korunmak için doktor kontrolünde kullanılabilecek ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar doktor tarafından önerilmedikçe, reçetesiz olarak kesinlikle kullanılmamalıdır.

Hastalığa Yakalanan Kişiler Ne Kadar Süreyle Bulaştırıcıdır?

Kişiler, belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdırlar.

Daha Çok Hangi Yüzeyler Bulaşma Kaynağıdır?

Öksürük ve hapşırma yoluyla, hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusudur. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalıdır.

Ev ve Eşyaların Temizliğinde Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgahı, oyuncaklar vb) günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesi yeterlidir. Günlük kullandığımız temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddeler de etkilidir. Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu ve kap kacağın ayrı olarak yıkanmasına gerek yoktur. Ancak, bu eşyalar yıkanmadan başkası tarafından kullanılmamalıdır. Bu çarşaflar mümkün olduğunca elle temas edilmeden taşınmalı ve yıkanmalıdır. Hastanın çarşafları, çamaşırları değiştirildikten sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır. Hastaya ait kap kacak ya bulaşık makinesinde ya da elde deterjan kullanılarak yıkanmalıdır.

Domuz Gribinden Kendimi Nasıl Koruyabilirim?

Aşağıdaki önlemleri alarak sadece gripten değil; grip gibi solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıklardan kendinizi koruyabilirsiniz:

Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatınız. Mendilinizi kullandıktan sonra çöp sepetine atınız.
Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayınız. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri de etkilidir.
Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayınız.
Domuz gribine yakalanırsanız, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat ediniz.
Hastalığın bulaşmaması için çevrenizdeki kişilerden uzak durunuz.
Bulunduğunuz mekânı sık sık havalandırınız.
Hastalıktan Korunmak İçin Ellerimi Nasıl Yıkamalıyım?

Ellerinizi 15-20 saniye süreyle su ve sabunla yıkamalısınız. Su ve sabuna ulaşamadığınız yerlerde alkol içeren el antiseptikleri kullanabilirsiniz.

Hastalıktan Korunmak İçin Ellerimi Nasıl Yıkamalıyım?

Ellerinizi 15-20 saniye süreyle su ve sabunla yıkamalısınız. Su ve sabuna ulaşamadığınız yerlerde alkol içeren el antiseptikleri kullanabilirsiniz.

Hastalanırsam Ne Yapmalıyım?

Domuz gribi şüpheli bir kişi ile temastan sonraki 7 gün içinde kendinizde yukarıda sıralanan hastalık belirtileri olduğunu hissederseniz hemen bir doktora başvurmalısınız. Doktorunuz herhangi bir teste ya da tedaviye ihtiyacınızın olup olmadığına karar verecektir.

Eğer hastalandıysanız veya hastalık belirtilerini gösteriyorsanız evde istirahat ediniz ve çevrenizdeki kişilerden de onlara bulaştırmamak için uzak durunuz.

Erişkinlerde Acil Müdahale Gerektiren Belirtiler Nelerdir?

Zor nefes almak veya nefes darlığı,
Bilinç bulanıklığı,
Sık ve uzun süreli kusma.
Çocuklardaki Acil Müdahale Gerektiren Belirtiler Nelerdir?

Hızlı veya zor nefes alma,
Vücutta solgunluk ya da morarma,
Beslenememe,
Uyarılara cevapta azalma ve uykuya meyil,
Huzursuzluk,
Ateşle beraber döküntü görülmesi.

Benzer Konular

6 Eylül 2007 / GusinapsE Tıp Bilimleri
12 Aralık 2009 / asla_asla_deme Soru-Cevap
20 Ekim 2010 / erete Soru-Cevap
5 Şubat 2015 / _AERYU_ Genel Galeri