Arama

Yılan Isırığı ve Tedavisi

Güncelleme: 26 Ağustos 2009 Gösterim: 4.649 Cevap: 0
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
26 Ağustos 2009       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Yılan ısırığı, bir yılanın bir insanla kazayla veya savunma amacıyla etkileşimi sonucu oluşan yaralanmadır. Yılanlar çoğu zaman avlarını ısırırlar, ancak sık görülmese de, genellikle savunma amaçlı olarak insanları da ısırdıkları olur. Çoğu yılan zehirsizdir ve sıklıkla avlarını zehir kullanmaktan ziyade boğarak öldürürler. Yine de zehirli yılanlar Antarktika haricinde her kıtada bulunurlar. Isırıklar için önerilen ilkyardım yöntemleri yılanın yaşadığı bölgeye göre değişir. Bazı türlerin ısırığında etkili olan bir tedavi başka bir türün ısırığında etkisiz olabilir. Yılanların fiziksel görünüşleri farklı olabileceği için, genellikle bir türü tanımlamanın pratik bir yolu yoktur ve böyle durumlarda profesyonel tıbbi yardım aranmalıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
Isırığın sonucu, yılanın türü, ısırılan vücut bölgesi, enjekte edilen zehir miktarı ve kurbanın yaşı gibi birçok etmene bağlıdır. Bütün ısırıklarda meydana gelen, dehşet ve taşikardi gibi semptomlar, kurbanın yaşadığı panikten kaynaklanır ve psikolojiktir. Zehirli olmayan yılanların ısırıkları da sıklıkla dişin sebep olduğu yırtılma veya sonuçta oluşan enfeksiyon yüzünden hasar verebilir. Bir ısırık ayrıca potansiyel olarak ölümcül olan anaflaktik reaksiyonu tetikleyebilir.

Yılanlara atfedilen ölümlerin sayısı bölgelere göre değişiklik gösterir. Avrupa ve Kuzey Amerika'da ölüm oranı göreli olarak düşük olsa da yılan ısırıkları ile birlikte gelen morbidite ve mortalite dünyanın pekçok bölgesi, ve özellikle de sağlık tesislerinin kısıtlı olduğu kırsal kesimler için ciddi bir sağlık problemidir. Güney Asya, Güneydoğu Asya ve Sahraaltı Afrikası en fazla ısırığın meydana geldiği yerlerdir. Ayrıca Neotropik ve diğer ekvatoryal ve subtropikal bölgelerde de yüksek vaka sayısı olmaktadır. Her yıl on binlerce insan yılan ısırıkları sebebiyle ölmektedir. Ancak, koruyucu ayakkabılar giymek, tehlikeli yılanların yaşadığı bilinen yerlerden uzak durmak gibi insanların alabileceği çok sayıda engelleyici tedbir bulunmaktadır.

Belirtiler ve semptomlar

Herhangi bir yılan ısırığının en yaygın semptomu zehirlenmedir. Bununla birlikte farklı türden yılanların ısırıkları arasında çok büyük çeşitlilikte semptomlar görünür.
Ekvador'da Bothrops asperin ısırdığı 11 yaşındaki bir çocuğun iki hafta sonraki hali. Bu zaman zarfında çocuğa sadece antibiyotik tedavisi uygulanmış.

Yılan ısırıklarındaki en yaygın semptomlar, panik, korku ve duygusal dengesizliktir. Bunlar bulantı, kusma, ishal, senkop, vertigo, taşikardi ve soğuk ve nemli cilt gibi semptomlara sebep olabilir. Televizyon, yazın ve folklorün, yılan ısırıkları çerçevesindeki yanıltıcı reklamda kısmi sorumluluğu bulunmaktadır ve kurban temelsiz bir ölüm korkusuna da kapılabilir.

Zehirli olmayan yılanlardan kaynaklanan kuru yılan ısırıkları da kurbana ciddi zararlar verebilir. Bunun birçok sebebi vardır. Gereğince tedavi edilmeyen yılan ısırıkları enfeksiyona sebep olabilir (dişleri derin yaralanmalara sebep olabilen engerek ısırığı kurbanlarında rapor edildiği gibi), ısırık belli kurbanlarda anafilaksiye sebep olabilir ve yılanın salyası ve dişleri Clostridium tetani gibi tehlikeli mikrobiyal kirleticiler barındırıyor olabilir. Eğer ihmal edilirse enfeksiyon vücuda yayılıp kurbanı öldürebilir.

Zehirli olsun ya da olmasın çoğu yılan ısırıkları, bir takım lokal etkilere sebep olur. Genellikle küçük bir acı ve kızarıklık meydana gelir, ancak bu bölgeye bağlı olarak değişir. Engerek ve kobraların ısırıkları çok büyük acıya sebep olabilir, ve 5 dakika içerisinde ciddi bir şekilde şişmeye başlar. Bölge ayrıca su toplayıp kanayabilir. Çukur engerek ısırıklarındaki diğer başlangıç semptomları da uyuşukluk, cansızlık, bulantı ve kusmadır. Semptomlar zaman geçtikçe, hipotansiyon, tak****, şiddetli taşikardi, algı değişkenliği ve solunum yetmezliğinin gelişmesiyle daha ölümcül bir hale gelebilir.

İlginç bir şekilde crotalus scutulatus, mercan yılanı ve crotalus mitchelliinin sebep olduğu ısırıklar ciddi yaralanmalara sebep olurken, bu ısırıklarda çok az acı duyulur ya da hiç duyulmaz. Bazı çıngıraklı yılanlar tarafından ısırılan kurbanlar, "lastiksi", "naneye benzer" ya da "metalik" bir tat tarif edebilirler. Tüküren kobra ve ringhals zehirini kurbanının gözüne püskürtür. Bu ani acı, oftalmoparezi ve bazen de körlüğe sebep olur.

Bazı Avustralya yılanları ve çoğu engerek yılanı zehiri koagülopatiye (pıhtılaşma bozukluğu) sebep olur. Bazen kurbanın ağzından, burnundan ve hatta daha önce iyileşmiş gibi görünen yarasından bile kan gelebilir.Beyin ve bağırsakların da dahil olduğu iç organlar kanayabilir ve bunun sonucunda kurbanın cildinde ekimoz görülür. Kanama durdurulamazsa kurban kan kaybından ölür.

Mambalar, kraitler, kobralar ve deniz yılanlarının dahil olduğu elapidler ve çoğu Avustralya türünün zehirinde sinir sistemine saldıran toksinler bulunur ve bunlar nörotoksisiteye sebep olur. Kurbanın görüşünde bulanıklık gibi bazı tuhaf bozukluklar olur. Kurbanlarda ayrıca vücut boyunca parestezi (his kaybı) ve konuşma ve solunumda zorlanma görülür. Sinir sistemi problemleri bir dizi semptoma yol açar. Kurbanlara acil tedavi uygulanmazsa solunum yetmezliğinden ölebilirler.

Bütün deniz yılanlarının, hemen hemen bütün engereklerin ve bazı Avustralya elapidlerinin zehiri kas dokusunda nekroza sebep olur. Kas dokusu rabdomiyoliz olarak bilinen bir durum sonucunda vücut boyunca ölmeye başlar. Ölü kas hücreleri proteinleri süzgeçten geçiren böbreği dahi tıkayabilir. Bu hipotansiyon ile birleşince akut böbrek yetmezliğine ve nihayetinde de tedavi uygulanmazsa ölüme sebep olur.

Patofizyoloji

Zehirleme istençli bir şekilde yapıldığından, bütün zehirli yılanlar kurbanlarına zehir enjekte etmeden onları ısırabilme yetisine sahiptir. Yılanlar sıklıkla, kendileri için çok büyük, yenilemeyecek yaratıklara karşı zehirlerini ziyan etmekten ziyade "kuru ısırıkla" yetinirler. Yine de kuru ısırık oranı türlere göre değişiklik göstermektedir; normalde ürkek olan mercan yılanının ısırıklarının %50'si zehirsiz iken çukur engereklerde kuru ısırık oranı sadece %25'tir. Engerek ısırıklarının kuru ısırık olarak nitelendirilebilmesi için, altı saat içinde hiçbir lokal belirtinin görülmemiş olması gerekir.Mercan yılanlarının ısırığında genellikle başlangıç semptomları görünmez, bu yüzden bu yılanların bütün ısırıkları zehirli kabul edilir.

Mercan yılanları daha kısa dişlere ve daha küçük bir ağıza sahiptir, bu yüzden zehiri enjekte edebilmek için ısırdığı bölgeyi çiğnemek zorunda kalır.

Bazı kuru ısırıklar yılanın kötü zamanlamasının sonucunda olabilir. Bu durumda yılanın dişleri kurbanın etine girmeden zehir boşalır. Zehirli olmamasına rağmen bazı yılanların özellikle de boidae ve pythonidae ailelerine dahil olan boğucu yılanların ısırıkları zarar verici olabilir. Büyük türler sıklıkla, kurbanın veya yılanın kurtulmaya çalışması sonucunda, kurbanda derin yırtılmalara sebep olur. Bunun sebebi kurbanın etine gömülen, yılanın dişlerinin geriye dönük ve iğne kadar keskin olmasıdır. Zehirli yılanların ısırığı kadar ölümcül olmasa da bu tür ısırıklar en azından geçici zayıflığa ve yanlış tedavi uygulandığında da enfeksiyona sebep olabilir.

Yılanların çoğunun ısırıken ağızlarını açmaları gerekirken, atractaspididae ailesindeki Afrika ve Ortadoğu yılanları ağızlarını açmadan, dişlerini kafalarının yan tarafına kıvırabilme ve kurbanı ısırabilme yeteneğine sahiptir.

Yılan zehiri

Yılanların, Miyosen evre içindeki bir zamanda zehir oluşturma ve enjekte etme yeteneğini geliştirdiğine inanılır. Tersiyer zamanın ortalarına kadar ilkel yılanların büyük bölümü henophidia süperailesine ait pusuya yatan (ambush predator) ve avlarını boğarak öldüren avcılardı. Dünyada geniş otlakların yerini ormanlık alanların almasıyla bu yılanlar da daha küçük ve böylece daha çevik bir yapıya evrimleştiler. Ancak daha küçük yılanlar için avlarını kontrol altına almak ve öldürmek daha zor bir hale geldi ve bunun sonucu olarak yılan zehirinin evrimleşmesi başladı.

Yılan zehiri normalde salya salgılamakla görevli olan modifiye olmuş kulak altı bezinde üretilir. Zehir gözün arkasındaki alveol denilen yapılarda depolanır ve borumsu, içi boş dişler yoluyla istemli bir şekilde enjekte edilir. Zehir yüz binlerce protein ve enzim ihtiva eder, bunların tamamı, avın kardiyak sistemine karışması veya zehirin daha hızlı absorbe edilmesi için doku geçirgenliğini artırması gibi, çeşitli amaçlara hizmet eder.

Yılan zehiri en kompleks yapıya sahip zehirdir.] Çukur engereklerde olduğu gibi çoğu yılanın zehri, sitotoksin, hemotoksin, nörotoksin, myotoksin gibi birçok toksinin kombinasyonu olabilir ve insan vücudundaki her organ sistemini fiilen etkiler. Zehirin gücü türler arasında ve hatta aileler arasında daha fazla olmak üzere önemli ölçüde farklılıklar gösterir ancak Avusralya yılanları özellikle güçlü zehirde egemen olarak bilinir. Farlerdeki ortalama öldürücü doz (LD50, farelerin %50'sini öldürebilecek doz) ile ölçüldüğünde dünyanın en zehirli 10 yılanı bu kıtada yaşamaktadır. Bu yılanlardan inland taipan dünyanın en güçlü zehirine sahip yılandır, ancak ürkek olması ve insanlarla seyrek karşılaşması, bu yılandan kaynaklanan ısırıkların son derece nadir görülmesine sebep olur. Üretilen zehir miktarı da türler arasında değişiklik gösterir. Tek bir ısırıkta 5–7 ml (450–600 mg) zehir salgılayabilen Gabon engereği bu kategoride birinci sırada yer alır. Yılanın enjekte ettiği zehir miktarı, son ısırık üzerinden geçen süre, yılanın hissettiği tehdit ve avın büyüklüğüne bağlıdır.

Önlem

Houston, Texas'taki Sylvan Rodriguez Park'ta, yılanların varlığıyla ilgili uyarı levhası.
Avrupa ve Rusya boyunca geniş bir yaşama alanına sahip bayağı engerek. Bu yılanın ısırıkları göreli olarak yaygındır buna rağmen ölüm oranı son derece düşüktür.
Korkutulmuş yılanlar bu su mokaseninin yaptığı gibi savunma pozisyonu alırlar ve tehdit edici bir şekilde tıslayıp dişlerini gösterebilirler.

Yılanlar büyük olasılıkla tehdit hissettiklerinde, korktuklarında, provake edildiklerinde veya köşeye sıkışıp kaçacak bir yer bulamadıklarında ısırırlar. Bir yılanla karşılaşmak her zaman için tehlikeli kabul edilir ve o civardan uzaklaşılması önerilir. Görünümleri çarpıcı bir şekilde değişiklik gösteren yılan türlerinin zehirli ya da zehirsiz hatta tehlikeli ya da tehlikesiz olduğunu belirlemenin pratik bir yolu yoktur.

Kemiriciler gibi avlar tarafından ilgisi çekilen yılanların yerleşim yerlerine yaklaşmaları muhtemeldir. Düzenli yapılan haşere mücadelesi yılan tehdidini önemli ölçüde düşürebilir. Yerel bölgelerde veya gezi veya yürüyüş yaparken yılan türlerinin yaygın olarak bulunduğu yerleri bilmek faydalıdır. Afrika, Avustralya, Neotropikler ve Asya'nın güneyi gibi Dünya'nın belli başlı bölgeleri birçok tehlikeli türe ev sahipliği yapmaktadır. Yılanın varlığına karşı ihtiyatlı davranmak ve ondan sakınmak şiddetle tavsiye edilir.

Vahşi yaşamda iken, şiddetli bir şekilde adımlamak yerde titreşimler yaratır, bu da yılanın o çevreden kaçmasını sağlar. Ancak bu yöntem genellikle sadece Kuzey Amerika'da uygulanır. Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan, kral kobra ve kara mamba gibi daha büyük ve daha agresif yılanlar kendi bölgelerini koruyacaklardır. Doğrudan karşılaşmalarda, en iyisi sessiz ve hareketsiz beklemektir. Eğer yılan henüz kaçmamış ise, yavaşça ve dikkatlice ortamdan uzaklaşmak önemlidir.

Gece odun toplamak gibi bir kamp aktivitesi ile uğraşılıyorsa, fener kullanmak faydalı olabilir. Yılanlar olağan dışı hallerde, özellikle de ortam sıcaklığının 21 °C'yi (70 °F) aştığı ılık gecelerde aktif olabilirler. Boş kütüklere körü körüne dokunulmaması, büyük taşların ters çevrilmemesi ve eski kulübelere veya bir yılanın potansiyel olarak bulunabileceği yerlere girilmemesi tavsiye edilir. Kaya tırmanışında, çıkıntıların veya yarıkların incelenmeden tutulması güvenli değildir, yılanlar ektoterm (soğuk kanlı) hayvanlardır ve sıklıkla kaya çıkıntıları üzerinde güneşlenirler.

Evcil hayvan olarak yılan besleyenler yılanın yaralanmalara sebebiyet verebileceği konusunda bilinçli olmalı ve dikkatle hareket etmelidir. Alkollü iken yılana dokunmak asla mantıklı değildir. Birleşik Devletler'de yılan ısırığı kurbanlarının %40'ından fazlası, vahşi yılanları yakalamaya çalışmaları ve tehlikeli ev hayvanlarını dikkatsizce tutma teşebbüsleri ile kendilerini tehlikeye sokmuşlardır (bu kurbanların %40'ında kan alkol oranı %0.1 veya daha fazla oranda çıkmıştır).

Ölü gibi görünen yılanlardan da sakınmak önemlidir. Bazı türler potansiyel tehditleri kandırmak için gerçekte sırt üstü dönüp, dillerini dışarı çıkarırlar. Bir yılanın kopmuş kafası ani hareket edip refleks ile ısırması ihtimal dahilindedir. Uyarılmış ısırık da canlı yılanınki kadar ciddi olabilir.Ayrıca ölü yılanlar enjekte ettikleri zehirin dozunu ayarlama yeteneğine sahip değildir, yani ölü bir yılanın ısırığı genellikle daha büyük miktarda zehir içerir.

Tedavi

Herhangi bir yılan ısırığının hayatı tehdit edici olup olmadığını belirlemek kolay değildir. Kuzey Amerikalı bakır kafalının, sağlıklı yetişkin bir insanın ayak bileğindeki bir ısırığı genellikle orta dereceli bir yaralanmaya sebep olurken, aynı yılanın bir çocuğun karnı veya yüzündeki bir ısırığı ölümcül olabilir. Bütün yılan ısırıklarının sonucu bir yığın faktöre bağlıdır: yılanın büyüklüğü, fiziksel durumu ve sıcaklığı, kurbanın yaşı ve fiziksel durumu, ısırılan bölge ve doku (örneğin ayak, gövde, damar, veya kas gibi), enjekte edilen zehir miktarı, hasta tedavi bulana kadar geçen süre ve son olarak tedavinin kalitesi. Tıbbın çok eski kuralı "primum non nocere" burada da geçerlidir. Tehdidi ortadan kaldıran acil kaliteli tıbbi müdahale izlenebilecek en iyi yoldur, bu esnada konservatif yöntem de tavsiye edilir.

Yılanın tanımlanması

Yılanın tanımlanması, dünyanın belli bölgelerinde tedavinin planlanması açısından önemlidir, ancak bu her zaman için mümkün olmamaktadır. İdeal olarak ölü yılan hasta ile birlikte götürülmelidir, tabii yılan ısırıklarının daha yaygın olduğu yerlerde, yerel tecrübe yılanın tanımlanmasında yeterli olabilir. Ancak, Kuzey Amerika gibi çokdeğerli (polivalan) panzehirlerin elde edilebildiği yerlerde yılanın tanımlanması öncelikli konu değildir.

Büyük klinik problemlerin çoğunluğuna sebep olan üç zehirli yılan türü engerekler, kobralar ve kraitlerdir. Her bir türün sebep olduğu zehirlenmelerin karakteristik belirtileri ve semptomlarının bilinmesi kadar, hangi türün bölgesel olarak bulunduğunun bilinmesi de çok önemlidir. Skorlama sistemleri, klinik özellikler temel alınarak yılanın tanımlanmasında kullanılabilir, ancak bu skorlama sistemleri belli coğrafi bölgeler için son derece spesifiktir.

İlkyardım

Farklı yılanlar farklı zehirlere sahip olduğundan, yılan ısırığı konusundaki ilkyardım önerileri kısmen çeşitlidir. Bazılarında küçük lokal etkiler olur ama hayati tehlikenin söz konusu olduğu sistemik etkiler de görülür, böyle durumlarda baskılı sargı yoluyla zehirin ısırılma bölgesinde kontrol altına alınması arzu edilir.

Yılanlar bölgeden bölgeye çeşitlilik gösterdiği için, ilkyardım metodları da aynı şekilde değişir. ABD'deki bir çıngıraklı yılan ısırığına karşı yapılan müdahale, Avustralya'daki kaplan yılanı ısırığına karşı uygulandığında ölümcül olabilir. Bu makale hiçbir şekilde profesyonel tıbbi tavsiyenin yerine koyulamaz. Okuyucunun kendi bölgesindeki bir ilkyardım kurumundan kılavuz edinmesi ve kişisel anlatılara dayalı tedaviler konusunda dikkatli olması şiddetle tavsiye edilir.

Yine de çoğu ilkyardım kılavuzu aşağıdakiler konusunda mutabıktır.

1. Hastayı (ve kendiniz de dahil olmak üzere diğerlerini) ileriki ısırıklara karşı koruyun. Belli başlı bölgelerde yılanın tanımlanması önemli olsa da, yılanı yakalamaya veya öldürmeye çalışıp da ileride olabilecek ısırılma riskine girmeyin veya uygun tıbbi yardımı ertelemeyin. Eğer yılan henüz kaçmamış ise kurbanı dikkatli ve hızlı bir şekilde o bölgeden uzaklaştırın.
2. Kurbanı sakin tutmaya çalışın. Yılan ısırıkları kurbanda anlaşılabilir şekilde büyük bir korku yaratır. Akut stres tepkisi kan akışını yükseltir ve hastayı tehlikeye sokar. Hastanın yakınındaki insanları sakin tutun. Panik bulaşıcıdır ve muhakeme yetisini engeller.
3. Panzehirin bulunabileceği en yakın hastahanenin acil servisine nakil sağlamak için yardım çağrısında bulunun.
4. Isırılan organın işlevsel bir pozisyonda kurbanın kalbinin aşağısında tutulduğundan emin olun. Böylece kanın kalbe ve diğer organlara geri dönüşü minimize edilir.
5. Hastaya yiyecek ya da içecek hiçbir şey vermeyin. Bu özellikle, vazodilatör olarak bilinen ve zehirin absorbe edilişini hızlandıran alkol için geçerlidir. Doktor tarafından yapılması özellikle söylenmediyse, kurbana kesinlikle uyarıcı veya ağrı kesici vermeyin.
6. Isırılan bölgenin şişmesi olasılığına karşı, bölgeyi sıkıştırabilecek elbiseleri veya eşyaları uzaklaştırın (yüzük, bilezik, saat, ayakkabı vs.)
7. Kurbanı mümkün olduğu kadar hareketsiz tutun.
8. Isırılan bölgeyi kesmeyin.

American Medical Association ve American Red Cross'un da dahil olduğu pekçok kurum ısırılan bölgenin sabun ve su ile yıkanmasını tavsiye eder. Ancak bölge, herhangi bir kimyasal kullanılarak temizlenmeye çalışılmamalıdır. Avustralyalılar yılan ısırığında yaranın temizlenmemesini tavsiye ederler. Saldırı sonrasında deride veya sargıda kalan zehir izi, yılanın tanımlanmasında kullanılabilir. Bu da acil seviste kullanılacak panzehirin belirlenme süresini hızlandırır.

Baskılı sargı

"Sağılan" bir Russell engereği. Laboratuvarlar çıkarılmış yılan zehirini panzehir üretmek için kullanır. Bu genellikle ölümcül olması muhtemel yılan ısırıklarında kullanılan tek etkili tedavi yöntemidir.

1979'da Avustralya'nın Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Konseyi, Avustralya'daki yılan ısırığı vakalarındaki ilkyardımda baskılı sargıyı tercih edilen yöntem olarak resmen benimsedi.2009 yılı itibarıyla klinik bulgular baskılı sargının halen sınırlı olarak kullanıldığını gösterir. Şuanki bulgularda bu vakaların neredeyse tamamı anektodsal kayıt temellidir. Bu da birçok uluslararası otoritenin yöntemin yeterliliğini sorgulamasına yol açtı. Buna rağmen Avustralya'daki bütün hatırı sayılır ilkyardım kurumları baskılı sargı tedavisini önermektedir. Ancak bu fazla sadık kalınan bir yöntem değildir, yapılan bir araştırmaya göre ısırılan hastalar içinde baskılı sargı deneyenin oranı üçte birdir.

Baskılı sargı, çoğu engereğin sebep olduğu sitotoksik (hücreye zehirli) ısırıklarda uygun değildir. Ancak çoğu elapidin sebep olduğu nörotoksik ısırıklarda etkili olabilir.Tıbbi araştırmacı Struan Sutherland tarafından 1978'de geliştirilen, baskılı sargının amacı, zehiri ısırılan uzuvda toplamak ve lenfatik sistem yoluyla hayati organlara yayılmasını önlemektir. Bu terapi iki bileşenden oluşur; lenfatik drenajı önlemek için baskı yapılması ve iskelet kasının pompa etkisini önlemek için ısırılan uzvun sabitlenmesi.

Baskı elastik sargı bezi ile uygulanır, ancak acil bir durumda herhangi bir kumaş da bu işi görecektir. Sargılama ısırığın 5, 10 cm yukarısından başlar (kalp ile ısırık arasında) üstüste dolanarak kalbe doğru devam ettirilir, sonra ısırılan yere geri dönülür. Sonra uzuv sabit tutulmalıdır, ve eğer mümkünse sabitleme işlemi cebire veya kayış ile yapılmalıdır. Sargı burkulan bir ayağa uygulandığı gibi sıkı olmalı ancak kan akışını kesmemeli ve hatta rahatsız edici olmamalıdır. Eğer rahatsız edici olursa hasta, uzvunu bilinçsizce esneterek terapinin sargı kısmını engelleyebilir. Isırığın yeri sargı dışında dikkatli bir şekilde işaretlenmelidir. Bazı periferal ödemler bu işlemin beklenen bir sonucudur.

Baskılı sargı mümkün olan en kısa zamanda uygulanmalıdır, semptomlar görülebilir oluncaya kadar beklenirse tedavi için en iyi zaman da kaçırılmış olur. Baskılı sargı uygulandıktan sonra hasta bir tıp uzmanına ulaştırılana kadar, sargı kaldırılmamalıdır. Baskı ve sargı kombinasyonu, 24 saaten daha fazla sürede hiçbir semptom görülmeyeceği şekilde kuru ısırık yanılsaması vererek, zehiri çok etkili bir şekilde frenleyebilir. Ancak bu sadece bir ertelemedir, sargının çıkarılması zehirin hastanın vücudunda hızlıca yayılmasına ve muhtemel ölümcül sonuçlara neden olur.

Panzehir

Panzehir (antivenom, antidot veya antiserum) bulununcaya kadar, bazı yılan türlerinin ısırığı neredeyse evrensel olarak ölümcüldü. Acil terapideki büyük ilerlemeye rağmen, panzehir hala genellikle zehirlenme için yapılan tek etkili müdahaledir. İlk panzehir 1895'te Fransız doktor Albert Calmette tarafından, Hint kobrası ısırıklarının tedavisi için geliştirildi. Panzehir küçük miktarda zehirin bir hayvana (genellikle bir at veya koyun) enjekte edilmesi ile üretilir. Zehir hayvanın bağışıklık sisteminin tepki vermesini sağlar. Sonuçta oluşan antikorlar hayvanın kanından alınır.

Hastanın vücuduna intravenöz yolla verilen panzehir, zehir enzimlerine bağlanır ve onları nötralize eder. Zehirin zaten verdiği hasarlarda etkisizdir, dolayısıyla panzehir tedavisi olabilecek en kısa zamanda yapılmalıdır. Modern panzehirler polivalandır. Bu da onları çok sayıda türün zehirine karşı etkili yapar. Panzehir üreten ilaç firmaları ürünlerini, belli bir bölgenin yerlisi olan türlere göre üretirler. Bazı insanların panzehire karşı anafilaksi gibi çok ciddi yan etkiler göstermesine rağmen, acil durumlarda bu genellikle tedavi edilebilir olduğundan panzehir kullanılmadığında doğabilecek sonuçlara karşı tercih edilir.

Yılanın ne kadar zehir enjekte ettiğini belirlemek imkansız olduğundan, verilecek panzehirin dozu konusu tartışmalıdır. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisi, yakalanan yılanın sağılmasıyla elde edilen ortalama miktardaki zehiri nötralize edebilecek kadar panzehir verilmesi yönündedir. Yılanlar çocuklara yetişkin insana olduğu kadar zehir enjekte ederler. Bu yüzden çocuklara da tam olarak yetişkinle aynı miktar panzehir verilmelidir.

Panzehir verildikten sonra hasta birkaç gün boyunca gözlem altında tutulmalıdır. Verilen panzehir miktarıyla orantılı olarak gecikmiş etkiler görülebilir. En çok karşılaşılan geç komplikasyon, panzehir verildikten 5 ile 24 gün sonra görülen serum hastalığıdır.

Artık kullanılmayan tedaviler

Buradaki müdahaleler bir dönem tavsiye edilmiş ve artık etkisiz veya bütünüyle tehlikeli olduğu düşünülen yöntemlerdir. Kuru ısırık gibi bazı durumlarda bu müdahaleler işe yarayabilir.

* Isırılan uzva turnike uygulanması genellikle tavsiye edilmez. Turnikenin uygulanabilecek etkili bir ilkyardım aleti olduğuna dair tatmin edici bir kanıt yoktur. Turnikeler, Crotalus durissus ısırıklarında tamamen etkisiz bulunur, ancak Filipinler'de hakkıyla uygulanan turnikelerin kobra ısırıklarına karşı bazı durumlarda pozitif sonuçlar verdiği de görülmüştür. Bilinçsiz turnike kullanımı, dolaşımı azaltarak veya keserek ölümcül kangrene yol açabileceğinden tehlikelidir. Baskılı sargı genellikle daha etkili ve daha güvenlidir.
* Emme öncesi yapılan ısırılan bölgenin kesilerek açılması da, yeni yaralanmalara yol açacağından ve enfeksiyon riskini yükselteceğinden tavsiye edilmez.
* Zehirin ağızla veya bir pompayla emilmesi işe yaramaz ve etkilenmiş bölgeye zarar verebilir. Bir araştırmanın gösterdiği gibi, emmeye başlandıktan 3 dakika sonra enjekte edilen zehirin binde biri gibi klinik olarak anlamsız bir miktarı çıkarılabilir. Domuzlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, emme işlemi bir gelişme sağlamadığı gibi emilen bölgede nekroz oluşumuna da sebep olur. Ağızla emme, ağzın mukoza dokusu yoluyla yeni zehirlenmelere yol açabilir. İyi niyetli bir aile üyesi veya arkadaş da, enfeksiyona yol açacak bakterileri kurbanın yarasına bulaştırabilir.
* Potasyum permanganat uygulanması tavsiye edilmez.Birçok deneyin gösterdiği gibi bu kimyasal zehir ile bir araya geldiğinde onun zehirleyici etkisini tamamen ortadan kaldırabilir ancak, zehir permanganatın ulaşamayacağı şekilde vücut dokusu tarafından çabucak absorbe edilir. Permanganat güçlü bir oksitleyici ajandır ancak bu özellik kan ve lenfin olduğu ortamda işe yaramaz.
* Elektrokonvulzif tedavi (veya elektroşok terapisi) tavsiye edilmez. Bazıları tarafından savunulsa da, hayvan testleri, bu tedavinin işe yaramaz ve potansiyel olarak tehlikeli olduğunu göstermiştir.
* Kriyoterapi (dondurularak yapılan tedavi) uygulanması tavsiye edilmez. Buz zehirin etkinliğini azaltmaz ve soğuk ısırmasına sebep olabilir.

Kurbanın uzak bölgelerde bulunduğu aşırı durumlarda, tedavide bu tür yanlış denemelerin uygulanması ağır olmayan yılan ısırıklarından çok daha kötü yaralanmalara sebep olur. Kötü durum senaryolarında, ısırılan uzuvlara uygulanan turnikeler, bölgeye olan kan akışını tamamen durdurur. Uygun bir sağlık kurumuna ulaştırıldoğında kurbanın organı kesilmek zorunda kalınır.

Epidemiyoloji

Çoğu yılan ısırığı zehirli olmayan yılanlardan kaynaklanır. Dünyada kabaca 3000 yılan türü bulunur, bunların sadece %15 kadarının insanlar için tehlikeli olduğu kabul edilir. Yılanlar Antarktika dışında bütün kıtalarda bulunur. En çeşitli ve yaygın bulunan yılan ailesi, sadece birkaç türü insanlar için tehlikeli olan kırbaç yılanlarıdır (colubridae).

Dünyanın çoğu yerinde yılan ısırığının rapor edilme zorunluluğu yoktur,ve yılan ısırıkları genellikle bildirilmez. Bu sebeple hiçbir zaman uluslararası seviyede yılan ısırıklarının sıklığıyla ilgili hassas bir çalışma yapılamadı. Yine de bazı tahminlere göre yılda 5.4 milyon yılan ısırığı ve muhtemelen 125.000'i ölümle sonuçlanan 2.5 milyon zehirlenme gerçekleşmektedir. Diğer tahmninlere göre ise yılda 1.2 ve 5.5 milyon arası ısırık 421,000 ve 1.8 milyon arası zehirlenme ve 20,000 ve 94,000 arası ölüm gerçekleşmektedir. Isırık sonrası hayatta kalan birçok insan, zehir sebebiyle sakatlığa kadar giden kalıcı doku hasarına maruz kalır.

Yılan ısırığından kaynaklı zehirlenme ve ölüm en fazla Güney Asya, Güneybatı Asya ve Sahraaltı Afrikası'nda görülür. En fazla ölümün rapor edildiği ülke Hindistan'dır. Bu ölümlerin neredeyse tamamından Russell engereği, Hint kobrası, benekli engerek ve mavi bongar yılanlarını içeren dört büyük yılan sorumludur. Neotropikler'de, birçok bilinen tür olmasına rağmen bothrops (bothrops atrox ve bothrops asper) çoğu ölümcül ısırığın sebebidir .Crotalus durissus bu bölgedeki bir diğer önemli türdür.

Afrika'daki ölümlerin sorumlusu, bölgesel farklılıklara rağmen çoğu kez şişen engerektir. Şişen engereğin normalde bulunmadığı Kuzey Afrika'da benekli engerek daha fazla ısırıktan sorumludur. Çoğu ısırık vakası, yılan avlarını çeken endüstriyel ağaçlandırma bölgelerinde gerçekleşir. Muz dikim alanları gece engereklerini çekerken, kauçuk ve palmiye alanları kobralar ve yeşil mambaları çeker. Afrika'da ayrıca çok zehirli bir kırbaç yılanı olan dispholidus typus da bulunur.

Orta Doğu'da ısırıklardan sorumlu yılanlar Avrupa türlerine oranla daha zehirlidir. Ancak ölüm nadiren görülür, bazı tahminlere göre yılda 100 ölümlü ısırık gerçekleşmektedir. Şeritli engerek, Filistin engereği ve koca engerek en fazla ısırık vakasında yer alan türlerdir. Mısır kobrası gibi daha büyük ve daha zehirli elapidler de Orta Doğu boyunca bulunur.

Avrupa'daki zehirli ısırılmaların neredeyse tamamı engerek kaynaklıdır. Bunlardan boynuzlu engerek, Avrupa engereği ve vipera latasei ısırıkları başı çeker. 731 milyon civarında nüfusu bulunan Avrupa'da yılan ısırıkları yılda sadece 30 kişiyi öldürür. Bu, yerel türlerin çoğunun hafif zehire sahip olmasının yanı sıra büyük oranda sağlık hizmetine ve panzehire ulaşımın kolay olmasıyla ilgilidir.

Avustralya zehirli yılanların çoğunlukta olduğu tek kıtadır, kraitler, kaplan yılanı ve doğulu kahverengi yılan neredeyse bildirilen bütün zehirli ısırıkların sorumlusudurlar. Avustralya dünyanın en zehirli yılanlarına evsahipliği yapıyor olmasına karşın,panzehire erişimin kolay olması sebebiyle yılda sadece birkaç ölümlü vaka görülür.

Pasifik'deki adaların çoğunda kara yılanları bulunmaz. Deniz yılanları Hint Okyanusu ve tropikal Pasifik Okyanusu'nda yaygındır ancak Atlas Okyanusu, Karayipler, Akdeniz ve Kızıldeniz'de bulunmazlar. Türlerin çoğu kıyıya yakın yerlerde veya mercan resiflerinde yaşar, sarı karınlı deniz yılanı açık okyanusta bulunabilir. Genellikle agresif olmayan deniz yılanlarından kaynaklanan ısırıkların %50'den fazlası, balıkçının balık ağına dolanan yılanı çıkarmaya çalışması esnasında gerçekleşir. Semptomlar 5 dakika gibi kısa bir sürede görülebilirken türe ve ısırılan vücut bölgesine bağlı olarak bu süre 8 saate kadar çıkabilir. Deniz yılanlarının çok zehirli olmasına rağmen rapor edilen vakaların %80'i kuru ısırıkla sonuçlanmıştır. Panzehirin bulunuşu ve acil tedavideki gelişmelerle birlikte yılan ısırıklarındaki ölüm oranı %3'e kadar indi.

Kuzey Amerika'da bulunan 120 yerli tür içinde, tamamı elapidae ve engerek ailesinde yer alan 20 kadar tür insanlar için tehlikelidir. Ancak ABD'nin Maine, Alaska ve Hawaii dışında kalan bütün eyaletleri bu 20 zehirli türden en az birine ev sahipliği yapar.ABD'deki çoğu yılan ısırığı kaynaklı ölümlerin sorumlusu batılı ve doğulu elmas sırtlı çıngıraklı yılanlardır. Bu ülkedeki çoğu ısırık, çıngıraklı yılan yoğunluğunun daha fazla olduğu ülkenin güneybatı kesiminde gerçekleşir.Kuzey Karolina eyaleti yaklaşık olarak 100.000'de kişide 19 vaka ile ısırılma sıklığında birinci sırada yer alır. ABD'nin ulusal ortalaması ise 100.000 kişide 4 ısırıktır.

Dünya çapında yılan ısırıkları en sık olarak, insanların dışarıda ve yılanların da daha aktif olduğu yaz mevsiminde gerçekleşir. Tarımsal ve tropik bölgelerde diğer yerlere oranla daha çok ısırık vakası meydana gelir. Kurbanlar genellikle 17 ve 27 yaşları arasındaki erkeklerdir.Çocuklar ve yaşlıların ölme ihtimali daha yüksektir.

Vikipedi

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

13 Temmuz 2015 / Misafir Genel Galeri
20 Kasım 2012 / BrookLyn Zooloji
10 Mart 2009 / 07klkn Soru-Cevap
20 Temmuz 2008 / Misafir Taslak Konular
23 Mart 2016 / Safi X-Sözlük