Arama

Alternatif Tıp - Sayfa 2

Güncelleme: 13 Temmuz 2012 Gösterim: 55.855 Cevap: 32
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Temmuz 2006       Mesaj #11
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

EMF Seansı Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar
The EMF Balancing Technique® kişinin kendi elektro - manyetik alanını ve bu alana bağlı modelleri deneyimlemesidir. Her seans bir saat kadar sürer. Alıcı masaj masasında yatarken , uygulayıcı Tai - chi'ye benzer zarif hareketler yaparak bu tekniği uygular. Hareketlerin çoğu Evrensel Uyum Kafesi içinde çalışmayı içerir ki - bu sistem insan enerji anotomisini 70cm. etrafından çevreler ve nüfuz eder. Seansın bazı bölümlerinde uygulayıcı eliyle nazikçe alıcıya dokunarak enerji akışını kolaylaştırır. Her seans Evrensel Uyum Kafesinin ( UCL ) güçlenmesine ve kafesin daha fazla elektrik enerjisi taşımasına yardımcı olur. Seansların yöntemi aynı olsa da, uyum ya da güçlenme kişiden kişiye değişir. Uyum alıcının içsel bilgeliği tarafından belirlenir ve bu bir özgün elektro-manyetik alanın kendini sunma şeklidir.

Her seans enerji alanınızın kısaca incelenmesiyle başlar. Böylece uygulayıcı enerji modelinizi hissederken çevre enerji modeliyle ve size yakın kişilerle etkileşiminizi anlar. Sizin için önemli olan herhangi birşeyi anlatabilir veya enerji modeliniz incelenirken sessiz kalabilirsiniz.
Her seansın kendine has bölümleri vardır. Enerji alanını dengeleme uygulaması, alıcının masaj masasına rahatça uzanmasıyla başlar.
Önce uygulayıcının ellerinden aktarılan evrensel enerji, sizin enerji anatominizi hazırlar. Bu seans sıcaklık, rahatlama ve karıncalanma hissi uyandırır. Bu enerji evrensel enerjidir, uygulayıcının kendi enerjisi değildir.
Sonra enerji liflerinin uzatılılmasıyla “temizleme” işlemi başlar. Burada enerji liflerinin çekildiğini hissetmek olağandır. Bu bölüm Evrensel Uyum Kafesinin ayarlandığı kısımdır.

Daha sonra “dengeleme” uygulamasına geçilir. Uygulayıcı ellerini farklı enerji merkezleri üzerine (çakra) koyar. Bu dokunuşlar sık sık vücut ısısında değişiklikler olarak algılansa bile, enerji seansının son ayarlarlamalarıdır. Bu zararsız işlemin en belirgin özelliği serin veya soğuk enerji akımıdır ki, bunu sıcak şifa enerjisi takip eder.

Niçin EMF Seansı Alınır?
İnsanların The EMF Balancing Technique ® almalarının çeşitli sebepleri vardır. Rahatlama isteği, şifa bulma isteği, kendi benliğini tanıma isteği, gerilimden kurtulma isteği…Her seans enerji anotomisinde güçlü bir denge sağlayarak, kendini muktedir kılma enerji modelini yani Evrensel Uyum Kafesini (UCL) harekete geçirir. Bu birleşik enerji alanı yada Kozmik Kafesle işbirliği içinde olmak için önemli bir nedendir. Birbirini takip eden dört aşamayı aldıktan sonra, istediğiniz bir aşamayı seçebilirsiniz. Her aşamanın belli bir yöntemi ve faydası vardır.


I. Aşama: Bilgelik ve Duygular
Bu seans stresten arındırır ve yeni bir özgürlük ve esenlik hissi yaratır. Baş ve kalp arasındaki enerji uyumu deneyimlenir.


II. Aşama: Kendini Yönetme ve Destekleme
Bu seans geçmiş diye adlandırdığımız enerji sınırlamalarının zerafetle salıverilmesini sağlar. Aynı zamanda kendini yönetme ve destekleme farkındalığını irdeler.


III. Aşama: Çekirdek Enerji Yayma
Çekirdek enerjinin yayılması, spiritüel zekanın günlük hayata daha güçlü bir şekilde akışını cesaretlendirir. Özgün ruhsal ifadeye yeni kavram ve anlayışlar katılması deneyimlenir.


IV. Aşama: Enerjisel Başarı
Bu dengelemede, Potansiyel Gelecek Prizması vasıtasıyla kişinin kendi geleceğine bir bağlantı ve iletişim kurulur. Bu iletişim potansiyel gelecek enerjisinin şimdiki zamanda birlikte - yaratma gerçeğine kanallanmasıdır.

Nasıl Faydalanılır?
EMF eğitimi ''enerjisel hassasiyetinizi'' yükseltir ve kişisel büyüme sürecinizi hızlandırır. Enerjisel dili öğrenip uygulamak engin ve yeni bir hizmettir ve dokunulmaz insan enerji zekasına açılan nazik, güçlü ve besleyici bir kapıdır. Eğitim sırasında, çalışmanın her aşamasına bağlı enerji modelleriyle ilgili direkt bir ''uyumlanma'' verilir ve bu güçlü uyum eğitimin kısa zaman içinde bitirilmesine olanak tanır. Eğitim; aile, arkadaş ve alıcılara uyguladıkça devam eder. Hassas elektromanyetik enerji akışına izin vermeyi ve yönlendirmeyi öğrenerek, alıcınızın enerji modelinin dengelenmesine yardımcı olduğunuz gibi kendi enerji modelinizi de dengelersiniz. EMF Dengeleme sizi, alıcılarınıza dört değişik enerji seansı vermeniz için hazırlarken, yeni ve yükselen bir kariyerin de habercisidir.




Ruh ile Biyolojinin Evliliği EMF, OWO’DA...
The EMF Balancing Technique enerji çalışmalarının yeni bir sistemidir ve “insan enerji anatomisi” dediğimiz ve on senedir gelişmekte olan “Evrensel Uyum Kafesi” ile birlikte çalışmak üzere Peggy Phoenix Dubro ( USA ) tarafından tasarlanmıştır. Sistem Elektromanyetik alan üzerinde insandan insana etkileşimle faydalı olur. Bu teknik bize, enerji anotomimizle ilgili bilgi vererek kozmi kafes ile ( evrensel enerji kaynağı” sürekli ve güçlü bir bağlantı kurmamızı sağlar. Peggy ayrıca “phoenix factor” bilgisine de kanallık eder. Bu bilgi dinamik ve sürekli bir “insan enerji modeli” dediğimiz “ evrensel uyum kafesi” ile onun tamamlayıcı enerji sistemi olan elektromanyetik alan dengeleme tekniğini içerir. Peggy geçtiğimiz yedi yıl içinde insan enerji alanını ışık ve enerji lifleri olarak tamamlayarak özgün bir anlayış geliştirmiştir.
Kryon, bizi varlığımızın tüm sorumlarını üstlenmeye devam eder. EMF kafesinin ışık ve enerji modellerinden oluşan yapısı “yeni enerjiye uyumlama” işlemini gerçekleştirir. Birçok insan için bu yöntem varlığımızın tüm sorumluluklarını üstlenmenin nasıl yapılacağı konusunda etkili ve önemli bir yoldur.
EMF dengeleme tekniğini farklı kılan nedir ?
Bu teknik, evrensel uyum kafesimizde çalışan ve enerji alanımızdaki deneyimleri çeken tek enerji sistemidir. Bunun sonucunda alıcılar ve uygulayıcılar için kişisel gelişim ve değişim süreci hazırlanmış olur. EMF dengeleme tekniğinin enerjilerinin titreşimleri eşsiz bir şekilde UCL evrensel uyum kafesinin enerjileri ile uyumludur.
Uygulayıcının seans sırasında yüksek sesle söylediği niyetler vardır. Bu niyetler alıcıyı kapsar, onu güçlendirir ve yapılan çalışma çok etkili olur. Uygulayıcıda seansı verirken faydasını görür. Uygulayıcı olduğumuzda kendinize de seans yapabilirsiniz.

EMF Dengeleme Seansı
The EMF Balancing Technique kişinin kendi elektomanyetik alanını ve bu alana bağlı modelleri deneyimlemesidir. Her seans bir saat kadar sürer. Alıcı masaj masasında yatarken uygulayıcı Taichi’ye benzer zarif hareketler yaparak bu tekniği uygular. Hareketlerin çoğu evrensel uyum kafesi içinde çalışmayı içerir ki bu sistem insan enerji anatomisini 70 cm etrafından çevreler ve nüfus eder. Seansların yöntemi aynı olsa da uyum (veya güçlenme) kişiden kişiye değişir. Uyum alıcının içsel bilgeliği tarafından belirlenir ve bu bir özgün elektromanyetik alanın kendini sunama şeklidir. Her seans enerji anatomisinde güçlü bir denge sağlayarak kendini muktedir kılma enerji modelini yani evrensel uyum kafesini (UCL) harekete geçirir. Bu birleşik enerji alanı veya kozmik kafesle iş birliği eden dört aşamayı aldıktan sonra istediğiniz bir aşamayı seçebilirsiniz. Her aşamanın belli bir yöntemi ve faydası vardır.

1. AŞAMA
Bilgelik ve duygular: Bu seans stresten arındırır ve yeni bir özgürlük ve esenlik hissi yaratır. Baş ve kalp arasındaki enerji uyumu deneyimlenir.


2. AŞAMA
Kendini Yönetme ve destekleme: Bu seans geçmiş diye adlandırdığımız enerji sınırlamalarını zarafetle salıverilmesini sağlar. Aynı zamanda kendini yönetme ve destekle faklılığını açığa çıkartır.


3. AŞAMA
Çekirdek enerji yayma : Çekirdek enerjisinin yayılması, Sipiritüel zekanın günlük hayata daha güçlü bir şekilde akışını cesaretlendirir. Özgün ruhsal ifadeye yeni kavram ve anlayışlarının katılması desteklenir.


4. AŞAMA
Enerjisel Başarı : Bu dengelemede, potansiyel gelecek prizması vasıtasıyla kişinin kendi geleceğine bir bağlantı ve iletişim kurulur. Bu iletişim potansiyel gelecek enerjisinin zamanda birlikte yaratma gerçeğine kanallanmasıdır

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Temmuz 2006       Mesaj #12
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Feng Shui Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar
3500 yıl önce ortaya çıkan Feng Shui (Fung Şuway) olarak okunur, çevreyi insana, huzur, mutluluk, refah ve sağlık getirecek şekilde düzenleme sanatıdır. Birçok bilimadamları tüm evrenin bir titreşime sahip olduğunu ve bir enerji gücü ile birbirine bağlı olduğunu kabul eder. Feng Shui, bu yaşamsal enerjiye Chi adını verir. Feng Shui'yi uygulayabilmek için öncelikle Çinlilerin Chi adını verdikleri kozmik yaşam enerjisinin ne olduğunu ve çevremizde nasıl hareket ettiğini anlamak gerekir. Feng Shui'deki düzenlemelerin amacı, ortamda denge, uyum ve doğru Chi akışını sağlamaktır.
Chi dört farklı pusula yönünden dört farklı yaşamsal enerjiyi taşır.

Sheng Chi - doğu yönünün bilge enerjisi ·
Yang Chi - güneyin güçlendirici enerjisi
T'sang Chi - kuzeyin besleyici enerjisi
Sha Chi - batının yıkıcı enerjisi.
Atmosfer yaşamsal enerji hatlarıyla doludur. Bu enerjilerden bazıları olumlu pozitif, bazıları da zararlı negatiftir. Pozitif enerji olan Sheng Chi çok büyük şans, bolluk ve mutluluk getirir. Bulunulan mekana bu enerjiyi çektiğinizde şans ortaya çıkar. Negatif enerji ise Sha Chi'yi yaratır ki eğer eşyalar kayboluyor, sık sık hastalanılıyorsa, Sha Chi tarafından çevrelidiği düşünülür.

Feng Shui'nin Amacı
Chi her yerde mevcuttur. Hayatın tadını çıkarmak, başarılı ve zengin olmak, iyi bir aile ve aşk yaşamı için Sheng Chi'yi (pozitif enerjiyi) harekete geçirmek ve Sha Chi'den (negatif enerjiyi) uzak gerekir. Feng Shui çalışmasının amacı da budur.
Sokak kapınızı açtığınızda Chi içeri girer. Evinize canlılık ve yaşam getirir, her geçtiği yerden, artık enerjileri toplar. Eğer eviniz mezarlık, kasap gibi kötü manzaralara shipse acı enerjiyi çeker. Eğer eviniz güzel bir manzaraya karşıysa, doğal olarak Chi'de evinize güzelliği getirir.
Feng Shui'nin temel prensiplerinden biri de Tao'cu düşünceye dayanır. Tao'cu düşünceye göre yaşamın tümü birbiriyle bağlantılıdır ve bu bağlantı geleneksel Yin ve Yang sembolü ile temsil edilir. Yin ve Yang yaşamı şekillendiren ve dengeleyen iki kozmik güçtür. Yin, negatif enerjiyi ve karanlık alanları, Yang pozitif enerji ve aydınlığı sembolize eder. Tao'cular her bir bölümün içine de karşıtı alandan bir nokta koymuşlardır. Yin Yang sembolünde, siyahın içinde beyaz, beyazın içinde siyah nokta vardır. Zıt renkli noktalar, her şeyin kendi içinde zıddını da barındırdığının sembolüdür. Bu ikiz kavramda karşıtlık değil, tamamlayıcılık vardır. Çünkü her birinin var olabilmesi için diğerine ihtiyaç vardır..
Yin ve Yang arasında sağlanan denge ile aslında evrenin bütünlüğü simgelenir. Feng Shui'yi uygularken mutlaka mekanın Yin - Yang analizinin yapılması gerekir. Odanın boyutunu, yerleşimini, güneşli ve loş bölgelerini, nem ve kuruluğunu, parlak ve solgun renkleri ile, katı ve sıvı maddeler gibi konulara dikkat ederek uyuma bakılır. Fazlaca Yin enerjiye sahip mekanlar bolluğu getirmeye yetecek kadar yaşam enerjisi taşımadığından iyi değildir. Fazlaca Yang enerjiye sahip olan mekanlar da, enerji fazlası nedeniyle zarar verici olabilirler.

Feng Shui'nin Özellikleri
Feng Shui'nin aynı zamanda ateş, toprak, metal, su ve ağaç'la da ilintilidir. Çinliler, insanlar da dahil olmak üzere evrendeki herşeyin, bu beş elementten birine ait olduğuna ve birbirlerini etkileme biçimine göre yaşamlarını yönlendirdiğine inanırlar. Elementlerden her biri, Chi'nin ayrı bir yolla ifadesidir. Feng Shui uygulamaları, elementlerin ilişkilerine de büyük önem veriyor. Herhangi bir mekandaki objelerin ve yönlerin ait olduğu elementler, birbirine zarar vermemelidir. Feng Shui esasları çerçevesinde herhangi bir değişiklik yapmadan önce mutlaka elementlerin birbirleri ile yaratıcı ve yıpratıcı döngüdeki ilişkileri analiz edilmelidir.

* Elementler kendi aralarında iki tarz ilişki içindedirler. ·
* Elementlerin yaratıcı döngüsü: Ateş toprağı yaratır, toprak metali içerir, metal suyu tutar, su ağacı besler, ağaç ateşi besler.
* Elementlerin yıpratıcı döngüsü: Ateş metali eritir, metal ağacı keser, ağaç toprağı tüketir, toprak suyu emer, su ateşi söndürür.
Pa Kua (Ba Gua) sekizgeni (haritası), Feng Shui'nin en önemli sembollerinden biridir ve başlangıç noktası I Ching'dir. Ba Gua kelime anlamı olarak I Ching'i oluşturan sekiz temel ifadeyi tanımlar. Trigram adı verilen ve üç çizgiden oluşan her ifade; sağlık, servet, aşk, iş gibi "yaşam hazinelerini" simgeler. Ba Gua, Feng Shui'de kullanılan temel araçlardan biridir. Bu sekizgen sembolün işlevi, bir mekanda hangi alanın iyileştirilmeye ihtiyacı olduğunu belirlemeye yardımcı olmasıdır..
Bir ortamdaki Chi'yi iyileştirmek, kalıcılığını sağlamak, dengelemek ve fazlalaştırmak için yüzyıllardır kullanılan ve işlerliğini kanıtlamış bazı araçlar da vardır. Ba Gua haritasındaki bilgiler ışığında bu araçlar da kullanılabilir. Bunlar kişinin severek kullanacağı araçlar olmalıdır. Çevremize her baktığımızda hoşunuza giden şeylerle çevrili olmanız, bu sembollerin etkisini arttırır. Chi akışını düzenleyen sekiz araç şunlardır:
* Işık: Her çeşit ışıklandırma malzemeleri ve aynalar.
* Ses: Çanlar, ziller, su, müzik...
* Renkler:Kuvvetli, parlak renkler.
* Yaşam:Çiçekler, bitkiler, balıklar, evcil hayvanlar.
* Hareket: Rüzgar çanları, havada salınan hareket eden objeler.
* Durağanlık: Heykeller, kayalar, taşlar...
* Mekanik aletler: Her türlü elektronik alet.
* Düz hatlar: Bambudan yapılmış flütler, kılıçlar...
Bu araçlarla Chi'yi çekmek mümkündür. Örneğin; odalara yerleştirilen ışık, olumsuzluğu giderebilir. Aynalar, Feng Shui'de değişik amaçlarla sık kullanılan, ışık araçlarıdan biridir, önemli olan tek nokta aynanın kişileri kesik göstermemesi gereiğidir. Evinizin duvarlarında uygun renkleri kullanarak, salonunuzu güzel çiçeklerle süsleyerek, akvaryum koyarak veya evcil hayvan besleyerek Chi enerjisini en iyi şekilde kendinize çekebilirsiniz.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #13
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Gringberg Metodu
Grinberg metodu, dokunma ve hareketler yardımıyla bedenin kullanıldığı bir eğitim sürecidir. Size kişisel gelişem ve rahatlığınızı engelleyn fiziksel belirtiler veya tutumlarınızda değişim yaratmayı öğretir. Fiziksel belirtilerle, günlük alışkanlıklar veya sabitleşmiş davranışlar arasındaki olası bağıntıları inceler. Beden özgür ve her tür hareketi yapabilecek şekilde yaratılmıştır. Buna rağmen hayat boyunca edinilen alışaknlıklar bedenin özgürlüğünü ve hareketliliğini kısıtlayarak kronik arızalara yol açar. Böylece ağtılar, sıkıntılar ve benzer belirtiler ortaya çıkar. Örneğin kendini güçlü ve öz güvenli biri olarak göstermeye çalışan ve devamlı dik durmaya çalışan birinin zamanla sırt ve omuz ağrılarından yakınması olasıdır. Bu ağrılar bedenin kişiye bir şeyleri deiiştirmesi gerektiğini belirten sinyallerdir.
Grinberg metodu kimlere yöneliktir?
Migren, sırt ağrısı, kabızlık, alerji gibi kronik ve belirtileri olan nezle, iltihap, konsantrasyon eksikliği gibi sürekliliği olan problemler yaşayan çocuklara, fiziksel aktivite ve vücut dili ile ilgili meslek sahibi olup, bilgilerini geliştirmek isteyen kişilere, daha sakin, daha huzurlu ve daha keyifli bir yaşam isteyen kişilere yöneliktir.
Eğitim süreci
Bir gringberg metodu uzmanı ile yürütülecek özel seansta, kişi iyileştirmeyi ve değiştirmeyi arzuladığı bir durumu belirler ve bunu esas alarak kişisel programını uygular. İstediği sonuca nasıl ulaşacağını böylece öğrenir.
Sürecin amacı, beden bilincini geliştirmektir. Bunun değişik teknikler uygulanır. Vücut ve ayak masajları, çeşitli hareketler, nefes alma ve gevşeme teknikleri. Bedenin dikkatle ve yakından izlenmesi, bazı belirli davranışların bedeni nasıl etkilediğini ve bunun sonucunda belirtilen nasıl oluştuğunu keşfetmeye olanak verir. Bu durumları nasıl yarattığımızı algıladığımızda onları kontrol altına alabilir ve hatta onlara son verebiliriz.
Footwork seansları
Ayak masajının uygulandığı kısa bir öğrenim serisinden oluşur.(14 seans) Bu seanslar doğru nefes almayı, gevşemeyi ve suküneti öğretir. Özellikle strese bağlı belirtiler gösterem kişilere yöneliktir.
İyileştirme Süreci
Bu uygulama bedenlerinde rahatsızlık (migren, sırt ağrısı ve bunu gibi) hisseden kişilere veya herhangi bir ameliyat, kaza veya hastalık sonucu kaybedilen fiiziksel gücü yeniden kazanmak isteyenlere yöneliktir.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #14
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Hidroterapi
Çevremizde bulunan, her an gördüğümüz bazı maddeler hastalıklarımızın tedavisinde ciddi şekilde yardımcı olabilir. Bunlar keşfedilmeyen doğal ilaçlardır.
Dünyanın beşte dördü ve bedenimizin üçte ikisinin suyla kaplı olduğunu düşünürsek. Suyu çevremizde keşfedilemeyen doğal tedavi yöntemi olarak görebiliriz. Örneğin yüzme doğal tıp uzmanları tarafından fiziksel terapi olarak görülmektedir.
Bir takım hastalıklarda ve açık yaralarda suyun tedavi edici etkisi olabilir. Suyun en faydalı yönüde vücuda kazandırdığı enerjidir. Vücudunuzun sadece bir bölümünde su terapisi uyguladığınızda bu etkisini diğer bölgelerde de gösterebilmektedir. Vücutta bulunan tüm organların hatta hücrelerin vücudu toksinlerden temizleyebilmesi için suya ihtiyacı vardır. Su vücut ısısını dengede tutar.
Hidroterapinin ana maddelerini hareket ve tepki yasası oluşturmaktadır. Sıcak bir duş aldığınızda vücudunuz ısındığından kan aşağı doğru ilerler ve en uçta olan damarlara ulaşır. Soğuk suda sıcak suyun tam tersi tepki gösterir. bu defa kan yukarı doğru harekete geçer.
Suyun vücut üzerinde yarattığı etki ısısına göre değişir. Soğuk su enerji verir ve canlılık getirir. Vücuttan toksinleri atar, ateşi düşürmek içinde soğuk su faydalı olacaktır. Idrar yollarını açmakta, ağrıları dindirmekte ve kabızlık içinde soğuk su kullanılabilir. Buz ya da buzlu sularda kanamaları dindirir ve vücudun darbe almış bölümlerinde oluşabilecek olan şişlikleri önler.
Sıcak su vücudun rahatlamasını sağlar. Ağrılarda ve kızarıklıklarda da sıcak su kullanılması tavsiye edilir.
Ardı ardına yapılam sıcak ve soğuk banyolar kan dolaşımını hızlandırır. Sıcak su buharının gözenekleri açtığı, terlemeyi artırdığı ve göğüsteki kan basıncını da hafiflettiği görülmüştür.



Uygulaması
Su beden ağrılarını dindiren ve deriyi soğutan bir anestetiktir. Karnınızda oluşan krampları dindirmek için kompres uyguladığınızda yararını kısa süre içinde görürsünüz. İdrar üretiminizin artması için soğuk su içebilir ya da belinize sıcak kompres uygulayabilirsiniz. Vücudunuzdan toksinleri arındırmak için hamama, saunaya gidebilir,jenital bölgeyi su ile yıkayabilir ya da bol su içebilirsiniz. Kuvvet kazanmak istediğinizde soğuk su ile banyo yapmalısınız. Rahatlamak için ise ılık banyo yapmanız gerekecektir.
Hidroterapi yöntemleri hastalığın oluştuğu bölgeye göre değişir. Su sıcak ılık ya da soğuk olabilir. Suyun ısısı sürekli değişim gösterebilir. Basınç da değişebilir. Banyo süresi uzun ya da çok kısa olabilir. Masaj için kullanılan araçlar değişebilir. Örneğin kese ya da sünger kullanılabilir. Suya özel otlar, tuz hatta çamurda karıştırılabilir.
Rahatsızlıklarınıza göre aşağıdaki terapi yöntemlerini kullanabilirsiniz:
Isırganotu/Rezene: Ciltteki pürüzleri yok eder.
Biberiye: Kan dolaşımını uyarır.
Sarı papatya: Cildi pürüzsüzleştirir, gözenekleri açar; uykusuzluk ve hazımsızlık problemlerini çözer.
Çamözü: Terlemeyi hızlandırır, cildi yumuşatır, kızarıklıkları geçirir.
Zencefil: Kasları gevşetir, cildi renklendirir, dolaşımı hızlandırır.
Elma sirkesi: Güneş yanıklarının verdiği acıyı ve kaşıntıyı giderir. Rahatlamayı sağlar.
Adaçayı: Ter bezlerini uyarır.
Yulaf: Kaşıntı, kurdeşen, rüzgar yanıkları, güneş yanıklarında olumlu sonuçlar verir.
Soda/ Mısır nişastası/ Boraks: Yararlı bir antiseptiktir.
Sülfür: Aknelere iyi gelir.
İngiliz tuzu: Kasları gevşetir, nezleye iyi gelir, terlemeyi hızlandırır.
Ölü deniz tuzları: Yaralanmalardan sonra vücudu yeniler.
Tuz: Rahatlatıcıdır.
Kepek: Kaşıntılara iyi gelir, cildi yumuşatır.
Küçük hindistancevizi ağacı tohumu: Terlemeyi sağlar.

Bu bitkilerin tümünü aktarlardan rahatlıkla bulabilirsiniz. Oldukça ucuz ve kolay olan bu tedavi yönteminin yararlarını kısa sürede içinde göreceksiniz.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #15
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Homeopati
Kutsal bir düşünce tarzı olan homeopati kişiyi, zihin ve beden olarak ikiye bölmez, tam bir bütün olarak ele alır. Homeopatiyi uygulamaya sokan ilk kişi Dr. Samuel Hahnemann’dır. Hahnemann’a göre hastalık belirtilerini yok etmeye çalışmak demek asıl nedenin ortadan kalkmasını sağlamayacak hatta tam tersi ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olacaktır.
Hastalığın göstergesini oluşturan belirtiler hemopatide vücudun yapması gereken bir şekilde hastalığa karşı çıkmasıdır. Bu devrede yaşamsal güç devreye girer ve bedenin belli bir düzen içerisinde durabilmesini sağlamaya çalışır.
Vücut dış etkenlerden zarar görmeye başladığında yaşamsal güç devreye girerek hastalık belirtilerini dışa vurmaya başlar. Homeopati uzmanları kişilerin ateşlenmesi durumunda hastalığa karşı direnç gösterdiğini savunurlar. Homeopati uzmanları öksürüğünde vücudun dışarı atması gereken doğal bir durum olduğundan tedaviye ihtiyaç duymazlar. Gerekli olduğunda yalnızca ballı süt ya da bitkisel öksürük ilaçları verilmektedir.
Homeopati yöntemi oldukça eski yıllara dayanmasına rağmen bir yan etkide bulunduğuna pek rastlanmamıştır. Bedenin kendine yararlı olabilmesi ve hastalığını kendi kendine tedavi edebilmesi gerekli enerjiye sahip olması gerektiği Hahnemann’ın bir teorisiydi.
Birbirlerine paralel belirtilerin olduğu hastalıklarda, hemen hemen aynı cevapları veren maddeler kullanıldığında vücut iyileşmek için direnç göstermeye başlıyor. Ayrıca hastalara verilen ilaçların dozajı da homeopatide oldukça az oluyor. Dozaj ne kadar az olursa tedavininde o kadar etkili olacağı Hahnemann’ın aldığı sonuçlar arasında yer alıyor.
Homeopatide hastalığın birden fazla bölgede görüldüğü düşünülmüyor, bunun yerine hastalığın belirtileri her ne olursa olsun tekbir tedavi yöntemi uyguluyor. Tedavi üç aşamada gerçekleşiyor. İlk olarak hastanın zihni olumsuzluklardan temizlenmeye çalışılıyor. Daha sonra hasta duygusal yönden ele alınır. Hastanın bedeni en son aşamada tedavi edilmeye başlanır.

Homeopati ciddi ve kronik hastalıkların tedavisinde olumlu yanıtlar vermektedir. Çok ciddi olmayan rahatsızlıklarda doktorunuzla görüştükten sonra kendi tedavinizi yapabilirsiniz. Tedavi için gerekli olan malzemeleri eczanelerden ya da aktarlardan elde etmeniz mümkün. Hastalığınız uzun süreli ve ciddi ise homeopati tedavisi görmek için profesyone yardım almalısınız.
Tıp doktorluğu mezunu olduktan sonra homeopati için lisans üstü eğitimi alan doktorlar bulunmaktadır. Homeopati tedavisi görmek istiyorsanız doktorunuz size bu konuda yardımcı olabilir



Uygulaması
Doğal tıbbın homeopati tekniğinden yararlanmak istiyorsanız uzmanınıza durumunuz hakkında detaylı bilgi vermelisiniz. Uzman kişi size sağlık geçmişinizi, fiziksel alışkanlıklarınızı, ruhsal durumunuzu öğrenmek için sorular soracaktır. Bu soru cevep şeklindeki konuşmanın ardından göreceksinizki uzmanınız sizin şimdiye kadar hiç fark etmediğiniz yönlerinizi açığa çıkaracak.
Uzmanınız sizinle nasıl bir tedavi yöntemi uygulayacağını konuşmak ister. Tedavi şekli sizin hayatınızda da bir takım değişiklikler olmasına neden olacaktır. Tedavinin içeriğinde diğer doğal tıp seçeneklerinden de yararlanılır.
Rahatlamak ve kendinize güven kazanmak için homeopatinin şu tedavilerini uygulayabilirsiniz:
Kargabüken: Hayatının tek anlamı işi olan kişiler için bu tedavi yöntemi önerilmektedir. Bunlar düzensiz beslenir, düzensiz uyur ve sürekli stresli olurlar.
Pikrik asit: Geceleri uyuyamayan, uzun saatler çalışanlara uygulanmalıdır.
Fosforik asit: Karakteri oldukça rahat, neşeli, aktif olan kişinin bir süre sonra gergin, telaşlı, tembel ve huysuz biri haline geldiğinde kullanılmalıdır.
Kurdayağı tozu: Özellikle heyeceanlı kişilere tavsiye edilen tedavi yöntemidir.
İgnatia amara: Başından çok üzücü, utanç verici olaylar geçen kişilere tavsiye edilir.
Bazı ilaçlar homeopati tedavileri sırasında kullanıldığında tedavinin etki derecesini azaltabilir. Özellikle sakinleştiriciler, doğum kontrol hapları ve uyku hapları kullanımı gerektiğinde homeopati tedavisine ara verilmelidir.
Alkol, tütün, kahve ve bitkisel yağlarda homeopati tedavisini etkileyebilir.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
21 Temmuz 2006       Mesaj #16
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Meditasyon
Doğu tıbbına inanan birçok insan bilir ki meditasyon ve değişik figürlerle hasta kendini tedavi edebilmektedir.
Uzak doğu sporlarındaki amaç kişinin kendi üzerindeki kontrolünü sağlayabilmesidir. Sert hareketleri benimsemeyen bir spor olan tai chi chuan insanların kontrol yeteneğini ortaya çıkarmalarını sağlamayı ve iş gücünü artırmayı amaç edinmiştir. Bu sporun hareketleri doğayı kendine bütünleştirmeyi sağlar, ölçülüdür ve herkesin bedenindeki chi’yi yakalayabilmesi için konsantre olması gerekmektedir. Chi’sini bulan ve bunu uygulamaya geçirmesini öğrenen insanlar sağlıklı kişiler olarak tanımlanırlar. Bunı yapabilmek ise uzun bir süre gerektirmektedir.
Doğu tıbbında kullanılan her yöntemde chi’nin yerini saptayabilmek sağlıklı olabilmek için ilk kural olarak kabul edilir. Chi-gong adı verilen meditasyon biçiminde de amaç aynıdır chi’nin yerini saptamak ve onu istenilen şekilde hareket ettirebilmek. Pelvik ya da karın bölgesinde bulunduğu düşünülen chi’nin hareketleri kontrol altına alındığında bedenin dengesini sağlanacaktır.
Tüm yöntemlerde de asıl istenilen kişilerin kendilerini yapılan uygulamaya bütünüyle vermeleridir. Doğu tıbbı bir çok koşullarda ve farklı tekniklerde zihinle beden arasında bağlantıyı kurar. Doğu inanışlarına göre sağlıklı bir beden ancak bu şekilde kazanılır.

Uygulaması
Özellikle hızlı, aktif, heyecanlı kişilerin bu yöntemi denemesi gerekmektedir. Meditasyon insan ruhunu rahatlattığı gibi bedendeki ağrıların da giderilmesinde yardımcı olur.
Meditasyonda hiç bir hareket yoktur, beden hiç bir şekilde çalışmaz ve zihinde dış dünyaya tamamen kapatılır. Oksijen kullanımı azalır, kalp atışı ve solunum yavaşlar. Terapinin ardından kişi rahatlar fiziksel olarak direnç kazanır.
Meditasyon sayesinde kişi kötü ve olumsuz olan tüm düşüncelerden kendini temizler. Ruhsal olarak huzura kavuşan kişi fiziksel olarakta sakinleşir.
Sürekli stresli ortamlarda yaşamak bir süre sonra insanların kişiliklerini değiştiriyor ve mutsuz yaşamalarına neden oluyor. Halbu ki sık aralıklarla meditasyon yapmaya başladığınızda ruhunuzun temizlendiğini göreceksiniz. Hatta deneyimlerinizi çoğalttığınızda vücut ağrılarınızı da dindirebilirsiniz. Özellikle ölümcül hastalığa sahip olan kişilerin meditasyon sayesinde yaşamlarının geri kalanını mutlu ve rahat geçirmeleri beklenmektedir.
Meditasyon sırasında bağdaş kurarak yere oturun, ayaklarınız ve bacaklarınız birbirine tamamen yapışsın. Elleriniz dizlerinizin önünde olmalı ve sırtınızın mutlaka dik olmasına dikkat edin. Pozisyonunuzu hiç bozmadan rahatlamaya çalışmalısınız. Rahatlamak terapilerin ilk kuralıdır. Bu şekilde oturmakta zorluk çekiyorsanız dizlerinizin üzerinde de dik bir şekilde oturabilirsiniz. Oturduğunuz yeri siz belirleyin önemli olan düz ve sessiz bir yer olmasıdır. Sessizlik çok önemlidir, dikkatinizin dağılmasına izin vermemelisiniz.
Kendinize bir kelime belirleyin ve bunu içinizden sürekli tekrarlayın. Asla sesli söylemeyin. Bu kelimeyi zihninizin derinlerinde söylemeye çalışın. Kelime zihninizde yankılansın ve siz onu dinleyin. Bu kelimenin bütün vücudunuzu sarmasını sağlayın. Ses bütün vücudunuzun her parçasında yankılanır ve sonra vücudu kaplayarak yok olur. Bunun ardından büyük bir sessizlik olur ve düşüncelerinizin tümü zihninizden geçer. Bu sırada konsatrasyonunuzun bozulmasına izin vermeyin. Zihninizin dağılmaya başlıyorsa yeniden konsantre olabilmek için kelimeyi tekrarlamaya başlayın.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
22 Temmuz 2006       Mesaj #17
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Refleksoloji nedir?
Tıbbi sözlüklere göre "refleks" kelimesi dış etkilere bağlı olmak üzere istemsiz kas kasılması olarak tanımlansa da "refleks" kelimesi, bu terapinin içeriğinde, bütün organizmanın, kafanın, boynun ve gövdenin küçük bir ekran gibi görülen ayakta yansıması anlamına gelir. Refleksoloji, ayaklarda, bedenin tüm bölgelerine, organlarına ve sistemlerine karşılık gelen refleks noktalarına, el ve parmaklarla uygulanan bir baskı tekniğidir. Bu yöntemle bedenin kendi kendini tedavi etme mekanizması harekete geçirilir ve bedende fizyolojik bir rahatlama sağlanır.
Son yıllarda hastalıkların büyük bir çoğunluğu strese bağlı olarak doğar. Korku, üzüntü, endişe ve benzeri olumsuz duygu ve düşünceler bedende dengesizlikler yaratır ki dengesini yitirmiş beden verimli çalışaması söz konusu olmaz. İnsan bedeninin verimli çalışması için enerji akımının kesintisiz olması gerekir, refleksoloji de ayak noktalarına uygulanan basınçla, o noktalarla bağlantılı olan çeşitli guddeler, organlar ve hücrelerde ve sonuçta tüm bedende, serbest enerji akışı sağlanılamayı amaçlar.

Refleksoloji'nin Tarihi
Refleksoloji, Çin'de akupunkturun geliştiği zamanlarda doğmuş olmasına rağmen, bu yüzyılın başına kadar pek bilinmiyordu. Amerikalı Dr.William H. Fitzgerald tarafından yeniden gündeme gelen Refleksoloji'de günümüzde bir tür tedavi töntemi olarak uygulanmaya başlandı. Fitzgerald, çalışmaları sırasında bedeni, ayakta bulunan bazı basınç noktalarını kullanarak tedavi etme ihtimali üzerinde durdu. M.Ö 3000 yıllarında Çinlilerin yaptığı gibi buna "Bölge Terapisi" adını verdi ve bunu akupunkturla beraber kullandı. Vücudun bazı bölgelerine sıkıca bastırarak veya masaj yaparak oldukça uzakta olan diğer bölgelerinde etki oluşturabileceğini keşfetti. Fitzgerald geliştirdiği bu teknikleri ilgilenen kişilere öğretti ki Fitzgerald'ın öğrettiklerini 1930'larda geliştirip yalnızca ayak bölgesinde yoğunlaştıran da masöz Eunice Ingham'dır. Eunice Ingham ayağı inceleyerek, ayakta hassas bir nokta bulduğunda bu noktayı vücut anatomisi ile eşleştirerek, ayaktaki alanların vücut organlarıyla olan ilişkisinin haritasını çıkartmıştır. Sonunda ayaklar üzerinde tüm vücudun haritasını oluşturdu ki bu yöntem hala kullanılıyor.

Nasıl Uygulanır?
Hastadan rahat bir yatağa ayakları çıplak olarak yatması istenir. Refleksolog, ayaklara dokunarak, hangi organın hastalık tarafından etkilendiğini teşhis eder. Bir refeksolog, ayağı, içinde varolduğuna inanılan kristalleri bulana kadar dokunmaya devam eder. Tedavi, başparmak ya da başka bir parmağın kenarıyla basınç uygulanarak saat yönünde döndürülmesinden oluşur. Bir veya bir kaç tedavi seansından sonra belli refleks noktalarındaki acılar, zaman içinde vücudun kendi iyileştirme kuvvetleri fizyolojik dengesizliği giderdikçe ortadan kalkar. Refleksoloji uygulayan kişi, anatomi ve fizyoloji bilgisine sahip olmalı, hastalıkları da tanımalıdır. Reflekslere verilen tepkileri yorumlamak ciddi bir eğitim ve uzmanlaşma gerektirir.

Nerelerde Kullanılır?
Refleksoloji, akupunktur gibi fonksiyonel hastalıklarda başarılıdır. Bir enfeksiyonu iyileştirmesi olası değildir ve fıtık, bağırsak düğümlenmesi veya kırık bacak gibi yapısal bozukluklar için yapabileceği hiçbir şey yoktur. Zihinsel ve bedensel stresi azalttığı bilinmektedir. Kas gerginliğini azaltıp, lenf ve kan dolaşımını yükselttiği için rahatlatıcı olabilir. Bedenden toksinlerin atılmasını sağlar. Kabızlık, astım, stres, mesane hastalıkları, başağrıları, böbrek ve safra taşları gibi hastalıklar da etkili olduğu düşünülmektedir.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
22 Temmuz 2006       Mesaj #18
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Reiki Nedir?
Reiki, binlerce yıllık geçmişi olan ve ilk olarak Tibetli Lama'ların RAKU-KEİ adı altında kullandıkları bir tedavi yöntemidir. Anlamı Genel olarak "Evrensel Yaşam Enerjisi" olarak tercüme edilir ancak daha derin olarak anlamı “Ruhsal Bilgelik Rehberliğinde Yaşam Gücü“ olarak ifade edilebilir. Anlamını “Rei”; tanrı bilincine sahip, bilgili, akıllı ve yaradılıştaki sevgi gücüne sahip anlamına gelir, Ki ise enerji demektir.

Reiki en temel şekliyle, bu enerjiye açılmış - uyumlanmış (inisiye edilmiş) bir kişinin ellerini bedenin üstüne koyarak kendine ya da başkalarına aktarılması ile kullanılır. Mutlaka bir Reiki Master tarafından inisiye olmayı - uyumlanmayı gerektiren özel bir tür yaşam enerjisidir. Bu enerji ve ilgili yöntemler 1920 yıllarında, Japonya'da Dr. Mikao Usui tarafından başlatılmıştır.
Aslında evrende varolan herşey bir enerji ve insanın da bir enerji boyutu bir de fizik boyutu vardır. Herşey aslında önce enerji boyutunda olup biter ve daha sonrasında da bizim anladığımız boyuta geçerek, fizik boyutuna ulaşır. Biz ailemizden bize taşınan genetik özelliklerle, kendi yolumuzla ilgili bilgilerle, bulunduğumuz ülkenin, evrenin bize yüklediği sorumluluklarla doğar ve negatif veya pozitif düşünce kalıpları ile, hayata dair seçimlerimizle de daha iyi veya daha sorunlu oluruz.

Reiki Ne İşe Yarar?
Reiki, karışmış ve dengesi bozulmuş enerji sistemine saf bir enerji olarak girer ve dengeyi oluşturmak üzere güç ve destek verir. Karaciğerden başağrısına, pankreastan psikolojik sorunlara kadar problem olarak gördüğümüz her türlü durumda enerji karışıklığı vardır. Fizik bedende nasıl damar ve sinir sistemi varsa, enerji bedende de enerjinin aktığı meridyen sistemi vardır ve sorunlu bir durumda karışan enerjilere, ellerimizi bedendeki önemli enerji merkezi olan ve "çakra" adı verilen noktalara koyarak enerji transferi yapıldığında anında enerji alanında bir dengelenme oluşur. Reiki kişiyi, bilincini, hayata bakışını değiştirerek, temelde denge yaratarak şifalandırır.



Evrensel Yaşam Enerjisi Reiki Hepimizde Var Mı?
Aslında hepimiz bu evrensel yaşam enerjisi ile doğarız, sadece ortaya çıkarmak için inisiyasyonzazyon sürecinin geçirilmesi gerekir. Evrende ne varsa evrenin küçük bir parçası olan bedenimizde de aynısı vardır. Mikrocosmos'u temsil eden DNA ile makrocosmos'u temsil eden sonsuzluk, aynı mantığa ve sisteme göre işler. Dolayısıyla küçükteki herşey büyükte, büyükteki herşey küçüktedir, bu nedenle Reiki için, bedenimizdeki frekansı harekete geçiriyor ya da sonsuzluktaki bir frekansla bağlantı kuruyoruz da diyebilirsiniz, hiçbir şey değişmiyor.


Fizyolojik Rahatsızlıklarda Çözüm Olabilir Mi? Mesela Bir Ur?..
Urlar, kronik olarak uzun zaman beklenmiş negatif düşünce kalıplarının, bloke olmuş enerji yapısının tezahür etmiş, bloke olmuş kitleleşmiş fiziki yapısıdır. Uzun sürede oluşan şeylerin tedavi süreçleri de uzun olur. Kaldı ki, enerji boyutu dahil olarak hiç bir şey ölüme çare olarak sunulamaz. Bizler canlı sonlu varlıklar olarak buna programlanmış durumdayız. Bir kanser hastası hayata küstüğünda, moralinin bozulup yaşam sürecinin kısalmasına neden olurken, moralini yüksek tutması bu süreci uzattığı gibi iç huzurunu sağlamasına da yarar. Yaratılan bu pozitif durum ve disiplinli bir şekilde uygulandığında Reiki kitlenin küçülmesini de sağlayabilir.


Eğitimi Nasıldır?
Reiki herkese açıktır. Her yaşta ve eğitim düzeyindeki kişi Reiki eğitimi alabilir. Eğitimi bir gün gibi kısa bir süredir. El vererek öğrenilir. Reiki master'ı olmak zor değil, belli bir süre sonra bunu yapmaya karar veren herkes master olabilir. El verme ritüelinin içinde neler yaptığımız bizim bildiğimiz bir şey. Kişi gözlerini kapatarak 15 - 20 dakika sakin bir
şekilde sandalyede oturur, o saate kadar dersin teorik kısmını zaten konuşmuş oluruz. Tavsiye edilen kişinin kendine uygulaması ve eş, dost, akraba hep sonra gelmesidir.



Üç aşamalı bir eğitim süreci var:
Reiki 1

Reiki birinci derece inisiyasyonu kişiyi evrensel yaşam gücü enerjisine açar. Kişinin üstteki 3 çakrası ile ellerdeki çakraları Reiki 'ye uyumlanarak ellerin şifa niyetiyle bir varlığa dokunulması ile yüksek bir enerjinin o varlığa aktarılması sağlanır. Reiki I temelde fiziksel düzeyde şifa uygulamaları içindir. Öğrenciler kendilerine, başkalarına, yemeklere,hayvan ve bitkilere enerji verebilirler. Sorunlu olabilecek bölgeleri hissedebilmek için bedeni tarama yöntemi öğrenilir. Reiki I ilerideki tüm seviyelerin temelidir ve en sıklıkla kullanılan dokunarak şifanın öğrenildiği düzeydir.

Reiki 2
Reiki ikinci derecede üç kutsal sembol ve bunların kullanımı öğrenilir. Bu semboller Güç sembolü, Duygusal - Zihinsel Sembol ve Uzağa Reiki Gönderme Sembolüdür Reiki 2 inisiyasyonu - ayarlanması kişinin şifa için aktardığı enerjiyi artırır ve öğrenciler öğrendikleri semboller aracılığı ile uzaktan şifa gönderme ile zihinsel ve duygusal şifa yöntemlerini öğrenirler. Ek yöntemlerin kullanımı bu düzeyin inisiyasyonu sırasında öğrencinin uyumlandığı Reiki sembollerinin çizilmesiyle mümkün olur.

Reiki 3
İleri Reiki Eğitimi (Advanced Reiki Training-ART)
Bu aşamada öğrenci Master sembolüne inisiye olur ve Reiki sembolleri ile yapılan ek şifa çalışmalarına dair bilgiler öğretilir. Bu derece, geleneksel Reiki sisteminin bir parçası değildir. Bu derecede öğretilen yöntemler Reiki Öğretmeni William Rand tarafından, yoğun şifa etkileri kanıtlandıktan sonra, Reiki Master olmaya hazırlığın bir parçası olarak veya öğretmenlik yapmak niyetinde olmayıp yalnızca şifa yeteneklerini artırmak isteyenler için eğitim sürecine eklenmiştir.

Öğretmenlik (Reiki Master)
Reiki Master'ı olmak zor değil, belli bir süre sonra bunu yapmaya karar veren herkes master olabilir. Bir Reiki Master olmak ve sistemi öğretmeye başlamak Reiki Master için önemli bir adım ve sorumluluktur. Zor vakalar ya da beklenmedik tepkiler karşısında tecrübe kazanmalıdırlar. Reiki Master/Öğretmenlik eğitimi, Reiki Terapistinin diğer kişileri tüm Reiki derecelerine inisiye etmesine hazırlar ve sınıf yönetme, yazılı malzeme oluşturma, dersi öğretme ve öğretmen-öğrenci ilişkileri konularında yol gösterir.



Reiki Modern Tıbbın Yerini Alabilir Mi?
Enerji beden ve fizik beden hiç ayrılmadan birlikte hareket ettiği için, enerji bedenindeki tedaviyle batı tıbbını birbirinden ayırıp, birbirinin yerine koyamayız. Birbirlerine alternatif değil, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak kullanılması gerekir.

İnsanın fiziksel bedeninin etrafında, onu kuşatan bir de enerji bedeni vardır. Bu enerji bedende çakra adını verdiğimiz 7 adet de enerji merkezi vardır. Doğduğumuz zaman temiz ve açık olan bu çakralar, dünyada yaşarken öfkelerimizle, kıskançlıklarımızla, hırslarımızla, egolarımızla kirlenip dengelerini kaybedip kapanır. Kapalı olan enerji merkezleri, evrendeki varolan kozmik enerjiyi bedenimize aktaramaz. Enerji bedendeki çakra sisteminin bulunduğu yerler fizik bedendeki Endokrin sistemlerin bulunduğu yerlerdir. Soruna neden olan enerji dengesizliği Reiki ile çözülmeye başladığında zaten fizik bedendeki sorunun da değiştiğini deneyimleriz. Şimdi hekimlerin bunu kabul edip, hasta destek birimleri kurup birlikte hareket etmesinde fayda var.


Bioenerji'den Farkı Nedir?
Bioenerji, uygulayanın kendi Ki alanını kendi isteği ve kontrolü ile kullanması ile şifa verir. Konsantrasyon gerektirir.Karşıklı enerji alışverişi sözkonusudur. Reiki de ise enerjiye sadece kanal olunur, soruna konsantre olmanız gerekmez. Hatta konsantre olunmaması gerekir.


Reiki Master: Mine Dural
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
24 Temmuz 2006       Mesaj #19
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Renklerin Güç ve Potansiyelleri
Renk ailesi yaşamımızda, güçlü ve etken bir biçimde yerini almıştır. Açık mavi bir görüntü, hepimize huzur, güven, memnuniyet verirken, kara bulutlarla kaplı, koyu, sisli bir gökyüzü içimizi karartıp, stresli ve karmaşık bir ruh hali yaşatabilir.
Güneşin güzel ışığı bizlere sevinçli, mutlu anlar yaşatırken, yılın her mevsimi bize değişik bir duyguyu yaşatır.Gece gökyüzünde dolunay gördüğümüzde bazılarımız heyecanlı anlar yaşarken, bazılarımız olumsuz duygulara kapılabilir. Renk terapide, vücuda enerji kazandırmak için kırmızı astral bedene denge ve ahenk vermek için yeşil, potasyum sodyum arasındaki dengeyi yeniden kurmak için menekşe rengi tercih edilir.

Kırmızı: Sağlık, Kuvvet, Dinçlik, Tehlike

Genel anlamda: Sağlığı muhafaza etme, güç, fiziksel enerji, dinçlik, seksüel tutku, şehvet, tehlike ve cesareti temsil eder. Ateş elementinin rengidir. Kanla, dolayısı ile hayat ve ölümle, doğumla, volkanlar ve yoğun duygularla bağlantılıdır. İlkel kabilelerde kırmızı kutsal varlıklarla ve en üst sosyal sınıflarla bağlantılı kutsal renktir
Kişilik: Kırmızı insanlar çok aktif, dinamik ve hayati enerji taşıyan kişilerdir. Fiziksel anlamda dinç ve kuvvetlidirler, sağlıklarını kolay kaybetmezler. Meydan okunmayı sever ve hayatı hızlı yaşarlar, tutkulu ve cesurdurlar . Duygularını yansıtırlar ve irade gücü gösterirler ancak aynı zamanda hiper aktivite kızgınlık ve öfke taşırlar.

Turuncu: Teşvik, Yaratıcılık, Cazibe, Uyum Yeteneği
Genel anlamda: Cesaretlendirme, konsantre olma kabiliyetini güçlendirme dikkat çekme, uyum yeteneği, stimülasyon ve teşvik etme yeteneğini temsil eder.
Kişilik: Turuncu insanlar aktivite ve düşünceyi birleştirirler. Yaratıcı, zeki ve ayrıca artistiktirler. Uyum yetenekleri ve konsantre alabilme kabiliyetleri sayesinde yaptıkları işte başarılı olurlar. Güç, pozitiflik, hırs ve macera duygusu taşırlar. Bu özellikleri ile etrafındakileri çekerler ve cesaretlendirirler. Koyu turuncu kişilikler yorgunluk, depresyon ve gerilim yaşarlar.

Pembe: Aşk, Dostluk, Acıma, Cömert Duygular, Gevşeme
Genel anlamda: Kırmızının yoğunluğunun hafifletilmiş halidir. Hassas duyguları ve duygu karışımlarını, rahatlama ve gevşemeyi, ahlak ve şeref duygularını, genel başarıyı temsil eder.
Kişilik: Pembe insanlar, kötülüklere karşı direnen ve üstesinden gelebilen kişilerdir. Ahlak ve şeref duyguları gelişmiştir. Aşk ilişkilerinde çok duygusaldırlar Stres altında dahi gevşemeyi bildiklerinden ve kin duygusunu asla taşımadıklarından genelde başarılı olurlar. Çevrelerindeki insanlara karşı duygularında cömerttirler ve ruhani iyileştirme özelliğine sahiptirler.

Sarı: Çekicilik, Hareket, Bilgi, Neşe, Konfor
Genel anlamda: Sarı hava elementinin rengidir. Güneşi, hububatı ve düşünce gücünü temsil eder.Akıl, hareket, seyahat, iletişim, kehanette bulunma ve güveni temsil eder.
Kişilik: Sarı insanlar, zeka ve akıl yolu ile elde ettikleri bilgiyi çevrelerine aktarırlar ve ikna yeteneğine sahiptirler. Neşeli ve kıskanç kişilerdir. Mükemmel bir analitik zihne sahiptirler ve olayların çözülmesinde güvenilir kişilerdir.Kehanette bulunabilirler. Hareketlidirler ve seyahati severler. Ancak koyu sarılar patronluk taslayabilir, kontrol arzusu ve egoizm gösterebilirler.

Siyah: Karşı Durma, İnkar, Yok Etme
Genel anlamda: Evren ve uzay boşluğunu temsil eder, siyah renklerin yokluğudur. Bazı kültürlerde bilgeliği temsil eder. Siyah şeytani bir renk değildir. Negatif anlamda şaşkınlık, karışıklık, üzüntü, kayıp ve yas tutma anlamları taşıyabilir.
Kişilik: Siyah insanlar olayları kendi süzgeçlerinden geçirip değerlendirirler ve sistemlere uymayan şeylere karşı büyük direnç gösterirler. Bu sessiz bir karşı koymadır, büyük reaksiyonlardan önce gizli inatçılık güderler. İnandıkları şeyler için sonuna kadar uğraşır ve asla yılmazlar, ancak ifadelerinde hep bir parça yakınma, hüzünlenme ve hayıflanma saklıdır.

Kahverengi: Yoğunlaşma, Telepati, Büyü, Şüphe, Hayvanlar
Genel anlamda: Kahverengi, yeryüzü, toprak ve bir anlamda da dünyanın bereketliliğini temsil eder. Ev hayvanları, hayvanlarlada bağlantılıdırlar. Kayıp eşyaların büyü yolu ile bulunmasında, telepati ve tanıdıkların korunmasını temsil eder. Negatif anlamda kararsızlık, şüphe, enerji emmeye kadar anlamlar ifade edebilir.
Kişilik: Kahverengi insanlar tanıdıklarına çok bağlıdırlar ve onları korumaya çalışırlar. Ev hayvanlarını sever ve bakarlar. Telepati özellikleri vardır. Koyu kahverengi kişiliklerde aşırı şüphe ve her konuda kararsızlık görülür ve genelde eneji tüketirler.

Yeşil: Para, Şans, Hırs, Tutuku, Kıskançlık, Büyüme
Genel anlamda: Parayı şansı, finansal alanda başarı, bereketliliği, hasadı ve iş birliğini temsil eder. Yeşil toprak elementinin rengidir ve gezegenimizin bereket ve verimliliğinin yanısıra hayatın kendisini temsil eder.
Kişilik: Dengeli ve oturmuş, tabiatla barışık ve bağlantılı bir kişiliği temsil eder. İş ortamlarında grup çalışmalarına yatkındırlar, hırslıdırlar ve parasal anlamda şansları yüksektir. Hayırsever ve iyileştirme gücüne sahiptirler. Biraz kıskançtırlar. Koyu yeşil kişilikler uyumsuzluk, aşırı kıskançlık ve aşırı tutku gösterebilirler.

Mavi: Barış, Sabır, Onur, Sadakat, Akıl, Gerçek, Mutluluk
Genel anlamda: Su elementinin rengidir. Okyanus, uyku, alacakaranlık ve gökyüzünü sembolize eder.Açık mavi anlayış, sağlık, barış, mutluluk, ruhani uyanıklılık ve sabrı temsil ederken, koyu mavi depresyon, aksilik, talihsizlik ve düşüncesizce hareketi temsil eder.
Kişilik: Mavi insanlar, iç huzuru ve dengesi yerine sakin, içten, samimi, onurlu ve anlayışlıdır. İnançlı ve derin duygulara sahiptirler, algılama güçleri keskindir. Sevdiklerine sadık ve inançlarına bağlıdırlar. Koyu mavi kişilikler içine kapanık, korku, endişe ve ihtiyatlı olma ihtiyacı hissederler, çok değişken tepkisel, depresif ve boyun eğici davranabilirler.

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
24 Temmuz 2006       Mesaj #20
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
RENK NEDİR?
Günlük yaşantımızda hepimiz renklerden etkileniriz. Fakat acaba renk nedir? Sözlükte bulabileceğimiz en kısa tanıma göre, renk ışığın bir vasfıdır. Başka bir değişle, renk bir ışık frekansının belli bir orandaki yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar.
Çok eski zamanlardan kalma el yazmaları, Hindistan ,Çin ve Mısır’daki şifacı rahiplerin İnsanın yedi katlı doğası ve güneş tayfının yedili bölümlenmesi arasındaki bağlantıyı temel almış kendi içinde bir bütünlüğü olan renk bilimi sistemleri olduğunu göstermektedir.

IŞIK KAVRAMI
Renklerin gizemli dünyası hakkındaki sorulara kesin bir cevap verebilmek için ışık kavramını incelememiz gerekir. Işık en basit tanımıyla,şekli ve rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir.
Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığında ışığı görmüş oluruz. Düşük frekanstaki ışık kırmızı ,yüksek frekanstaki ışık dalgaları ise mor renk tanımlanırlar. Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır.
Renkleri üç temel gruba ayırabiliriz:
Birinci Grup : Kırmızı,sarı ve mavi renktir,bunlar ana renk grubudur.
İkinci Grup :Ana renklerin kombinasyonundan meydana gelmektedir.
Üçüncü Grup :Birinci ve ikinci grupların kombinasyonundan meydana gelmektedir.

TAMAMLAYICI RENKLER
Her rengin tamamlayıcı bir rengi vardır bunlar
Kırmızı- Mavi
Turuncu- Menekşe
Sarı –Menekşe
Yeşil – Galibarda
Mavi – Kırmızı
Çivit mavisi – Turuncu
Menekşe – Sarıdır.
Vücut için gerekli olan “enerji ilaçları”nın en etkili olanları : sesler,aromalar, çiçekler ve bitkiler,kristaller,doğal taşlar,pozitif düşünceler ve tabi ki renklerdir.

AURA’NIN BİLİMSEL TARİHİ
John White,”Future Scipnce” adlı kitabında bize 97 ayrı isim altında aura olayına değinen,97 farklı kültürün listesini sunar.500 yıl M.Ö. Pisagor ve arkadaşları iyileştirici özelliği olan bir ışıktan bahsederler.XII.yy başlarında Boirac ve Liebeault adlı araştırmacılar,insanda başka insanlarla uzaktan iletişim kurmayı sağlayan bir enerjinin varlığını keşfettiler.Orta çağda bu enerjiye “Illiastre” adını verdi ve onun madde, güç ve yaşamsal güçten oluştuğunu ileri sürdü.Daha önce gizemli ve büyücülükle ilgiliymiş gibi algılanan bu olay şimdi bilim dünyasında yerini almaya başladı.En son geçtiğimiz yıllarda, Stanford Üniversitesi’nde ünlü bir fizikçi olan Dr. William Tiller insan bedeninin çevreden aldığı enerji ve verilere göre nasıl geliştiğine dair bilimsel modelinde çakralarada yer vermiştir.Dr.Tiller, eterik bedeni “negatif uzay- zaman koordinatı bedeni” olarak tanımlamaktadır.

TIBBİ ARAŞTIRMALAR
1900 yılından beri bir çok doktor aura alayıyla ve onun insan vücudu üzerindeki etkileriyle ilgilendi. 1911’de Dr. Willam Kilner sonrası Dr. George De La Warr, Dr. Ruth Brawn hastaların teşhisinde auradan faydalanmışlar ve buna “Radyonik sistem” demişlerdir.

AURA’NIN RENKLERİ
Aura’nın değişik renkleri, bireyin duygularında çeşitliliğe yol açar:
Koyu kırmızı kızgınlık duygusunu gösterir , parlak bir kırmızı canlı bir yaşam gücünü temsil eder.
Korku beyazımsı bir griyle temsil olunur.”Korkudan kireç gibi olmak”deyimi örnek olarak gösterilebilir.
Kıskançlık , kirli bir yeşille kendini gösterir.
Üzüntü , koyu bir griyle belirginleşir.Yine bunada “başının çevresinde kara bulutlar dolaşıyor” deyimi örnek gösterilebilir.
Sinirlilik ve tedirginlikte,koyu kırmızı ile belirlenir.
Normal bir aura, kolay anlaşılır bir frekans olan maviye çalan erguvan rengindedir.

AURADAN YAYILAN RENKLERİN ANLAMLARI
¨Sarı , zihinsel kaliteyi yansıtır.
¨Yeşil, kişinin yatıştırıcı iyileştirici bir enerji ile donatılmış olduğunu gösterir.
¨Mavi, öğretici renktir ve büyük bir hassaslığa işaret eder.
¨Erguvan rengi , derin bir ruhsal bütünlüğe işaret eder.
¨Beyaz renk doğruluğu temsil eder.
¨Altın rengi ,Tanrı’yla bağlantıyı gösterir.
¨Gümüş rengi , kolay iletişim kurabilmeye işaret eder.
¨Kestane rengi , bireyin üstlendiği görevi yerine getirmesiyle ilgilidir.
¨Siyah renk , hırsı veya ışık eksikliğini belirtir.


RENKLERİN TEDAVİ EDİCİ ÖZELLİKLERİ
KIRMIZI RENK
Kırmızı, hayat enerjisinin rengidir. Kan dolaşımına ve kansızlık hastalıklarına yardımcı olur. Kırmızı rengin fiziki etkileri özellikle şunlardır:
¨Soğuk algınlığı
¨Bronşit
¨Titreme ve soğuk hissi
¨Kansızlık
¨Denge bozukluğu
¨Soğuktan meydana gelen romatizma ağrıları ve birinci şakrada olan bozukluklara faydalıdır.
Kırmızı renk tansiyon hastalarına sinirli ve histerik rahatsızlıklarda şiddetli ateşi olan kimselerde uygulanmaz.

TURUNCU RENK
Turuncu güç veren renktir. Yorgunluğa, halsizliğe, uykusuzluğa, korkuya, depresyona karşı etkilidir ve eterik bedenimizi takviye eder. Bunlardan başka astım, bronşit, anne sütünün çoğalmasına, bağırsaklara, özellikle kabızlığa çok iyi gelir. Herkes bu rengi kullanabilir.

SARI RENK
Sarı renk konsantrasyon rengidir. Mide bozukluklarına ,diabete ,kabızlığa böbreklere , gazlara ,karaciğer zayıflığına , baş ağrıları ve migrende etkilidir. Aynı zamanda sindirim sistemini güçlendirir ve güneş sinir ağı şakrasını dengeler.
Bu renkten, aşırı kalp atışı olanlar ruhi anksitesi olanlar , alkolikler ve ödem olan hastalar faydalanamaz.

YEŞİL RENK
Bu renk klorofil ve karbon rengidir. Hint geleneksel tıbbına göre, yeşil renk insanın eterik bedenindeki uyumsuzluklarını dengeler. Psikolojik problemlerin giderilmesinde çok önemli rolü vardır. Uykusuzluklara, aşırı heyecanlara bel ağrılarına ,yüksek tansiyona ,alkol bağımlılıklarından doğan asabiliklere, aynı zamanda mide, akciğer, rahim, göğüs ve kalın bağırsak kanserindeki ilerlemeleri durdurur ve ağrılarını sakinleştirir. Bu renk uzun zaman kullanılmamalıdır.
MAVİ RENK
Vücudun savunma sisteminin gücünü arttırır ve bütün hastalıklarda şifa verici özelliği vardır. Bu renk sinir sistemini sakinleştirir. Bedenin hararetini azaltır ve algılamayı çoğaltır. Baş ağrılarında , sinirsel öksürüklerde ,boğaz ağrılarında ,astımda ,guatrda ,diş ağrılarında , deri rahatsızlıklarında ve uykusuzlukta etkilidir. Soğuk algınlıklarında ,cinsel isteksizliklerde ve felçte yasaktır. Bu rengin uzun kullanımları kabızlığa ve yorgunluğa sebep olabilir.

CİVİT MAVİ (LACİVERT)
Bu renk, aktif renktir ve anestezi etkisi vardır. Diş ağrılarında , yüz kaslarındaki ağrılarda ,sinüzitteki ağrılarda ,siyatik ve romatizma ,kulak ve göz problemlerinde etkilidir. Bu renk 5 duyuyu tahrik etme gücüne sahiptir.

MOR YA DA MENEKŞE
Mor rengi, sinir sistemine, halsizlik, psikolojik ve duygusal yorgunluklarda en uygun renktir. Kalbi sakinleştirir, kanı temizler. Aynı zamanda korkunun ve kaygının azalmasında önemli etkisi vardır. Bu renk katarak, siyatik ağrıları menenjit, sinirsel baş ağrıları, mesane rahatsızlıkları, epilepsi (sara ),saç dökülmesinde, kuru öksürüklerde ve astımda etkilidir.

Renklerle Tedavi

aura1
Normal aura - Sinirli insan aurası - Hamile kadın aurası
Işık ve Renk İlişkisi
Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek için önce ışığın ne olduğunu bilmek gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, cisimlerden yansıyıp, göz tarafından algılandığında, ışık görülmüş olur. Işık bir cisme çarpıp yansıma yapana kadar, gözle görebilme olanağını olmaz. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, değişik dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde veya kırıldığında çeşitli renkler ortaya çıkar.

Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkler üç temel gruba ayrılır:
1. Ana renkler grubu; kırmızı, sarı ve mavi.
2. Ara renkler grubu; yeşil, turuncu, mor
3. Ana ve ara renklerin karışımından meydana gelen gruptur.

Renklerin bir başka özelliği ise, bilinç dünyasını en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. Her insanın renklere karşı verdiği tepki aynı değildir. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk ve itici gelebilir veya birine heyecan veren kırmızı, bir diğerine hüzün yükleyebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, kişilik oluşumları, hayat koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. herkes kendine uygun olan rengi bilmeyebiir, bazı insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken bazıları ise bu konuda tamamen bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken o rengin kendilerine getireceği yararı veya zararı düşünmezler.

Renk Bilim Nedir?
Tarihte yapılan araştıtmalarda tapınaklardaki renklerden yola çıkarak eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya çok önem verdiğini görmek mümkün. Çin ve Hind uygarlıklarında da görülen benzer olgular şifacı din adamlarının, insanın yedi katlı doğası ile güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kurduları görülür.

İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonra bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir beyaz perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra ile dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonra güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına devam ederek, renk bilimini, bir bilim dalı olarak ortaya koymuştur. Newton'dan sonra Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve de kimyagerler, bu proje üzerine eğilerek çalışmaları hızlandırmışlardır. Günümüzde fizik ve metafizik alanında yapılan araştırmalar, renklerin bir terapi aracı olarak da kullanılabileceğini ortaya koymuştur.




aura2
Üzgün insan aurası - 11 yaş aurası - Müzisyen aurası


Renk Terapisi
Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı devam ettirirler. Bitkiler, güneşten gelen enerjiyi yapraklarında bulunan klorofil sayesinde yakalar ve karmaşık moleküllere dönüştürür ki bu da bitkinin canlılığının devamını sağlar. Işık eksik ve yetersiz olduğu takdirde, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız, mutsuz ve sevgisiz hissederler. Renk terapisi, metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir.

Yapılan araştırmalara göre, insanda bedeni kuşatan "Aura" ya da "enerji beden" adı verilen elektromanyetik bir alan vardır. Bedeni saran bu enerji alanı, ışık, (renk) elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşimdedir.

Çakra Nedir?
Vücudu saran enerji alanı içinde yedi adet de, çakra adı verilen, her biri ayrı renge sahip olan enerji dağıtım merkezleri vardır. Çakraların fiziksel bedene doğrudan bağlı oldukları tek yer, salgı bezleri ve omurga sistemidir. Enerji merkezleri vasıtasıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Böylece tüm organlar, dokular ve hücreler enerjilerden eşit olarak faydalanır, insanı ayakta tutan bütün bu sistemler ve organlar, belirli renklere karşı duyarlıdır.

İnsanın içinde bulunduğu duygusal değişiklikler çakralarda enerji dengesizliği meydana getirir. Bu durumda, belirli bir rengin fazlalığı veya azlığı söz konusudur ki çakraların dengesiz çalışması fizik bedende hastalıkların doğmasıne neden olur. Renklerin çevrelerine yaydıkları titreşimler, vücudun elektromanyetik ışınımıyla doğrudan bir etkileşim içindedir. Bu titreşimler çakralar tarafından emildikten sonra, direkt olarak omurgalara iletilir ve omurgalara ulaşan bu enerji dolu titreşimler, sinirler yardımıyla gerekli organlara ve dengesi bozulan sistemlere taşınır. Bu sayede fiziksel rahatsızlıklara yol açabilecek olan duygusal ve zihinsel şikayetler en aza indirilir. Renklerle tedavi üzerinde çalışırken karşılaşılan en büyük sorun ise, ihtiyaç duyulan renklerin belirlenmesidir. Her rengin bir de tamamlayıcı rengi vardır. Renk terapisinde renkler tek başına kullanılabileceği gibi tamamlayıcı renklerile de kullanılabilir.. Renklerin bilinçsiz olarak kullanılması gerekir.

Benzer Konular

15 Ağustos 2015 / Misafir Tıp Bilimleri
10 Haziran 2013 / ThinkerBeLL Taslak Konular
10 Temmuz 2012 / Misafir Soru-Cevap
15 Şubat 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
20 Kasım 2008 / Ziyaretçi Taslak Konular