Arama

Alternatif Tıp - Sayfa 3

Güncelleme: 13 Temmuz 2012 Gösterim: 56.753 Cevap: 32
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
26 Temmuz 2006       Mesaj #21
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Shiatsu
Uzakdoğu'da 5000 yıldan beri süregelen Çinlilerin Anma masajıyla akupunkturun birleşiminden oluşan bir masaj etkinliğidir.
Sponsorlu Bağlantılar
Shiatsu yerde bir şilte üzerinde, kıyafetler çıkarılmadan yapılan bir masaj yöntemidir. Hiçbir yan etkisi bulunmayan Shiatsu her yaşa uygulanabilir. Shiatsu yaklaşık olarak 700 akupunktur noktasına parmak ucu, el ayası, dirsek ve ayak tabanı kullanılarak değişik süre ve baskı teknikleri uygulanarak yapılır. 1,5 saat süren seansların sonucu olarak 3 gün maksimum etkisi hissedilir.
Shiatsu; kan ve akkan, lenf dolaşımını düzenleyici, hormonların ve salgı bezlerinin çalışmasının pozitif etkileyici özelliğe sahip olup vücuttan toksinlerin kolay atılmasını sağlar, metabolizmayı hızlandırır ve böylece fazla kiloların verilmesine yardımcı olur. Zihnen ve bedenen derin bir dinlenme sağlar, uyku kalitesini arttırır.
Vücuttaki organların enerjileri düzenlenirken varsa tıkanıkların giderilmesine de yardımcı olan Shiatsu, düzenli uygulandığında vücudun bağışıklığını arttırır. Dolayısıyla hastalıklara karşı koruyucu etki gösterir.
Çocuklara yapılan Shiatsu ile uyku problemlerini, kabızlık, hazımsızlık, hırçınlık, sinirlilik, stres, depresyon, baş ağrısı, migren ve bunun gibi şikayetleri giderilebilir. Bağışıklık sistemlerini güçlendirir.
Shiatsu Uygulayıcısı: Cihan Karabulut
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
27 Temmuz 2006       Mesaj #22
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Sıcak Taş Terapisi, ısıtılmış taşlar kullanılarak ısının bedenin derinlerine nüfuz ettirilmesini sağlayan bir masaj terapisidir. Masaj, ısıtılmış ve soğutulmuş volkanik lav (bazalt) taşlarıyla özel bir teknik uygulanarak yapılır.
Sponsorlu Bağlantılar
Sıcak Taş Terapisi, 1993 yılında Arizona’da Mary Nelson Hannigan tarafından geliştirilmiştir. Mary Hannigan bu masaj tekniğini 1999 yılında Avrupa’da ilk kez İngiltere’de öğretmeye başlamıştır.
Sıcak Taş Terapisi, uzun süre ısıyı üzerinde tutma özelliğine sahip volkanik lav (bazalt) taşları ile yapılır. Bu pürüzsüz, parlak ve değişik boylardaki yassı taşlar su içerisinde ısıtılırlar.

Sıcak Taş Terapisi Nasıl Uygulanılır?
Sıcak taşlar, terapist tarafından masaja başlamadan önce vücudun belli kilit noktalarına yerleştirilir. Böylece, daha masaja başlanmadan, taşların ısısı kasların derinlerine nüfuz eder ve “Termoterapi” özelliğinden yararlanılmaya başlanır. Ardından aromatik öz yağlardan da faydalanılan masaj uygulanır. Taşlardan emilen ısı, kan dolaşımının hızlanmasını ve dolayısıyla kasların, dokuların ve hücrelerin daha çok oksijenle beslenmesini (Termoterapi) sağlar. Ayrıca lav taşlarının su içinde ısıtılması nedeniyle, suyun terapi özelliğinden de (Hidroterapi) yararlanılır. Sıcak taşlarla yapılan bir ovma hareketi, taşların sıcaklığı ile kan dolaşımını anında harekete geçirmesinden dolayı, normal bir masajdaki on ovma hareketine eşittir.

Sıcak Taş Terapisi'nin Özellikleri Nelerdir?
Sıcak Taş Terapisi’inde, hava, su, ateş ve ‘Toprak Ana’nın enerjisinden; aslında onun bütün elementlerinden yararlanılır. Bu, Sıcak Taş Terapisi’nin çok kendine özgü tekniği sayesinde gerçekleşir. Volkanik lav (bazalt) taşlarının enerjisi bize, doğayla içiçeymişiz duygusunu verir. Bu nedenle, terapi sonunda kişi fiziksel, duygusal ve zihinsel rahatlık, dinginlik kazanır; baştan ayağa arınmış hissederek kendi doğasına döner.

Sıcak Taş Terapisi'nin Faydası Nedir?
Sıcak Taş Terapisi’nin periodik olarak uygulanması, kronikleşmiş sıkıntılar üzerinde etkili olmaktadır. Sıcak Taş Terapisi'nin faydası, yalnızca tanımlanan sorunun giderilmesiyle sınırlı değildir. Aynı zamanda fiziksel, duygusal ve zihinsel anlamda da enerji verir; kısacası terapi gören kendisini, baştan ayağa arınmış hisseder. Sıcak Taş Terapisi, kendi doğasına dönmek isteyen birisi için dengeli bir yoldur.

Sıcak Taş Terapisi nelere iyi gelir?
Sıcak Taş Terapisi, periyodik olarak uygulandığında, kronikleşmiş sıkıntılar üzerinde de çok etkilidir. Sıcak Taş Terapisi, aşağıdakiler de dahil pek çok durumda yardımcı olabilir:
· Kas, kemik ve eklem sorunları; bel ve sırt ağrısı
· Spor yaralanmaları
· Stres kaynaklı sorunlar; stres, gerginlik
· Uykusuzluk
· Başağrısı
· Kadın sağlığı; regl sıkıntıları
· Sancılı regl ağrıları, aşırı kanama,
· Hamilelikteki sorunlar; bel ve sırt ağrıları, rahatlama
· Solunum, dolaşım, sindirim sorunları

İpek Çaldemir
sehrazat2415 - avatarı
sehrazat2415
Ziyaretçi
21 Ocak 2007       Mesaj #23
sehrazat2415 - avatarı
Ziyaretçi
Strese ballı çözüm
Strese ballı çözüm

Edirne'nin Lalapaşa ilçesinde faaliyet gösteren Bal Üreticileri Birliği Başkanı Cavit Göçmen, arı balının stresin en iyi ilacı olduğunu belirtti.

Göçmen, günümüzde ağır ve stresli şartlarda sağlıklı beslenmenin en iyi yollarından birisinin gerçek arı balı
tüketmekten geçtiğini söyledi.

Stresten koruma ve enerji verme özelliğiyle arı balının içerisinde, vitaminler, mineraller, enzimler, aminoasitler ve pek çok elementler bulunduğunu ifade eden Göçmen, gerçek balı şekerli besinlerden ayıran ön önemli özelliğinin
arının bir gram bal toplaması için çok sayıda çiçeği dolaşması olduğunu belirtti.

Antioksidan ve antibakteriyel olan balın vücudun direncini arttırdığını bildiren Göçmen, ''100 gram balda 325 kalori bulunmaktadır. Bal stresin de en iyi ilacıdır'' dedi.

Gerçek balın bozulmadığını, zamanla kristalize olduğunu hatırlatan Göçmen, donan balın gerçek bal olduğunu ve kristalize olmuş balın besin değerini kaybetmediğini bildirdi.

Göçmen, sağlıklı bal tüketmenin yolunun güvenilir ve markalı süzme bal almaktan geçtiğini kaydetti.


aroma terapi ve masaj
Aroma Terapi
Eski Çin, Mısır ve Hint uygarlıklarından beri uygulanan bu yöntem bitkilerin saf aroma yağları ile yapılmaktadır. Bu yağlar bitkilerin kök, reçine, yaprak ve çiçek kısımlarından elde edilir. Hem zihinsel hem de fiziksel yararları bulunmaktadır. Alternatif bir tıp yöntemi de diyebiliriz. Özellikle son zamanlarda insanoğlu yeniden en büyük zenginliğin doğada olduğunun farkına varmış ve özellikle de bitkilere yönelmiştir.

Etkileri nedir?
Bilindiği bitkilerden elde edilen bu uçucu öz yağların vücut açısından çok olumlu etkileri vardır. Sakinleştirici, canlandırıcı, toksin atıcı, ağrı giderici, hücre yenileyici, uyarıcı, kas gevşetici, uykusuzluk giderici gibi konularda kesin etkileri vardır. Aroma terapinin uygulama şekilleri masaj, banyo, krem ve çeşitli vücut bakımları şekillerinde sıralanabilir. Bitkisel yağlarla yapılan aroma terapi masajı, kan dolaşımını hızlandırarak metabolizmanın hızlı çalışmasını ve böylece daha kolay kilo verilmesini sağlar. Bu tip uygulamalar ve bakımlar periyodik aralıklarla uygulandığında vücut direncini artırır. Çeşitli cilt problemlerinin düzelmesine yardımcı olmakla birlikte çok canlı bir cilt yapısına kavuşmanızı sağlar. Bitkisel yağlar doğal içerikli oldukları için genelde yan etkileri yoktur. Fakat yine de bir uzman kontrolünde gerçekleştirilmelidir. Uygulandıktan kısa bir süre sonra hem ter hem de idrar yoluyla vücuttan atılır.

Nasıl yapılıyor?
Bitkisel sularla vücut temizlendikten sonra deniz tuzu ile vücut peeling'i yapılır. Bu uygulama ciltteki gözenekleri açarak uygulanacak olan bitkisel aroma yağlarının daha iyi emilimini sağlar. Gazlı bezle vücut sarıldıktan sonra termo (ısıtıcılı) battaniyede ya da buhar kabininde ½ saate yakın beklenilir. Daha sonra yumuşayan cilde uygun bitkisel yağlarla komple vücut masajı uygulanır. Bittiğinde kendinizi çok canlı ve rahatlamış olarak hissedersiniz.

Ayva şifa dağıtıyor
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, ayva yemenin büyük yararları olduğunu söyledi.

Meyvesinde pektin, tanen, şeker, organik asit, A ve C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda bulunduğunu, tohumlarında ise yüzde 14-18 oranında tutkal maddeler, yüzde 16-20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler ve yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin olduğunu belirten Prof. Dr. Karadeniz, ayvanın kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğunu dile getirdi.

Prof.Dr. Karadeniz, ayvanın yararlarını şöyle açıkladı:

"Meyvelerinden hazırlanan şurup ve kompostolar çocuk ishallerine karşı çok etkilidir. Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır.

Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir. Tereyağında pişirilen ayva; nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmektedir. Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir."

"GRİP VE NEZLEYE BİRE BİR"
Ayva hoşafının ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geldiğini, gece uyurken ağızdan salya gelmesini önlediğini de belirten Prof.Dr. Karadeniz, şöyle devam etti:

"Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılıp, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir.

Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva böbrek zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva mide zafiyetine iyi gelir. Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifalı gelir"


Bitkisel ve Aromatik Yağlar
ACI BADEM YAĞI

Öksürük kesici idrar arttırıcı, kurt düşürücü ve şeker hastalığı için kullanılır. Kuru ve çatlak cilt bakımında etkilidir. Stres ve yorgunluk için masaj yağı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Protein, Şeker ve amigdalin içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya 2 damla damlatılarak günde 3 defa alınır. bilhassa bebeklerin kabızlıklarında badem yağı eşit miktarlarda bal ve pekmez ile karıştırılıp 4-5 saatte bir çay kaşığı verilir

UYARI: Yüksek miktarlarda alınması zararlıdır

SAKLAMA:

Serin, ışıktan uzak ve ağzı sıkıca kapalı olarak, çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklanmalıdır.


ADAÇAYI YAĞI

Bebeklerde gaz giderici, mide gazı giderici,ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. astım ve bayanlarda adet düzensizliklerinde hormon dengelenmesinde kullanılır. Cilt bakım ve temizliğinde kullanılır. On iki parmak bağırsağındaki yaralara da faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tuyon, sincol, barneol ve piren maddelerini içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya 3 damla damlatılarak günde 1 defa içilir. Yara üzerine direkt tatbik edilebilir.

UYARI: Günde 3 damladan fazla içilmez. Fazla kullanımı epilepsi ve krampa yol açabilir.


ANASON YAĞI

Bebeklerde gaz giderici, mide gazı giderici,ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. astım ve bayanlarda adet düzensizliklerinde hormon dengelenmesinde kullanılır. Cilt bakım ve temizliğinde kullanılır. On iki parmak bağırsağındaki yaralara da faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tuyon, sincol, barneol ve piren maddelerini içerir.

KULLANILIŞI:
2-10 Damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak günde 3 defa kullanılır.

UYARI: Daha yüksek miktarda alındığı zaman hafif bir sarhoşluk sonra uyku meydana getirir.


ARDIÇ YAĞI
Kalp yetmezliği soğuk algınlığı ve romatizmal hastalıklarda kullanılır. burkulma ve çarpma gibi kazalarda ağrı kesici ve hareket kabiliyetini arttırıcı özelliği vardır. Astım hastalarında ve idrar tutamayan çocuklarda faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Organik asitler, glikoz, sakkaroz, juniperin, reçineli bileşikler ve acı madde içerir.

KULLANILIŞI :
Bir çay bardağı suya 5 damla damlatılarak alınır.

Hamilelikte kullanılmamalıdır. Fazla alındığı taktirde böbrekleri tahriş eder ve idrar yollarında kanamaya sebep olur.


ARDIÇ KATRAN YAĞI

Ardıçın özel türünden elde edilen ardıç katranı yağı tüm mantar hastalıklarında cilt kaşıntılarında sedef ve egzamada varis ve ağrılarında uyuz ve benzeri tüm cilt problemlerinde kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Organik asitler, glikoz, sakkaroz, juniperin, reçineli bileşikler ve acı madde içerir.

KULLANILIŞI:

Kullanılacak doku defne sabunu ile yıkanır. İnce tabaka halinde cilde sürülür.

BERGAMUT ESAN
SI

Stres ve yorgunluğu giderici ve bağışıklık sistemin! kuvvetlendiricidir. Egzama tedavisinde de kullanılır. İştah arttırıcı ve safra söktürücü etkisi vardır. Ayrıca çayda lezzet ve koku verici olarak da kullanılır.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 2-3 damla damlatılarak, günde 2 defa kullanılır. Haricen; cilde masaj yapılarak stres ve yorgunluğu giderici olarak kullanılır.


BİBERİYE YAĞI

İdrar söktürür gaz giderir, kan dolaşımını arttırır, bronşite ve sinüzite, sarılık ve karaciğer yetmezliğinde de kullanılır. Uykusuzluğu ve sinir sistemini düzenler. Kolestrolü denetler.

İÇİNDEKİLER:

Kamfer, terpen, tanen, reçine, acı maddeler, saponin, cholin, glikozit, organik asitler, kafur.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 2-3 damla damlatılır veya şekere damlatılarak günde 3 defa kullanılabilir. Sinüzite romatizmal ağrılara sivilceler üzerine sürülerek kullanılır.

BUĞDAY YAĞI

Hücre yenileyici, selülit için; yanık yara ve diğer cilt problemlerinde kırışıklıklarda etkili olarak kullanılır. Ayrıca hassas ve yıpranmış saçlar için faydalıdır. Cilt lekeleri güneş lekeleri ve doğum lekelerini giderir.

İÇİNDEKİLER:

B vitaminleri ve mineraller içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen; günlük bir çay kaşığı kulllanılır. Haricen; Saç için friksiyon cilt için masaj şeklinde uygulanır.


CEVİZ YAĞI
Kuru ciltlerde yumuşatıcı ve besleyici etkiye sahiptir. Doğal nemlendiricidir. Saç diplerini ve saçları besler. Ayrıca romatizmaya iyi gelir. Güneşte bronzlaştırıcı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

%70 civarında yağ taşıdığı saptanmıştır.

KULLANILIŞI:
Haricen cilde masaj şeklinde uygulanır.

ÇÖREK OTU YAĞI


İdrar ve süt arttırıcı iştah açıcı, adet söktürücü etkilere sahiptir. Ayrıca astımı şeker, romatizma tedavisinde ve grip döneminde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun dirençli tutulmasını sağlar. Hemoroide faydalıdır. Saçı besler dökülmesini önler.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, saponinler, alkaloidler, nigellin ve connigellin içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 3 defa 1 fincan suya 4-5 damla damlatılarak içilir.. Ayrıca saç dökülmesi ve kepeğe karşı saç diplerine friksiyon şeklinde kullanılır.Sinüzit için sabah akşam buruna 1-2 damla damlatılır .


DEFNE YAPRAĞI YAĞI

Yemeklerde güzel koku vermek için kullanılır gargara yolu ile alındığında bademcik iltihaplarında soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyonlara iyi gelir. Terletici ve Antiseptik özelliklere sahiptir. Saç ve kafa derisi tedavilerinde kullanılır. Saç büyümesine etki eder. Ayrıca gaz giderici ve kan gevşeticidir.

İÇİNDEKİLER:

Cineol, evgenol, graniol ve pinenler içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak. Günde 2 defa içilir. Parmak uçlarıyla friksiyon şeklinde kullanılır.

Gebelikte kullanılmamalıdır. Kızdırıcı özelliği nedeni ile cilt üzerinde kullanılırken dikkat edilmelidir.

DEFNE UÇUCU YAĞI

Yemeklerde güzel koku vermek için kullanılır. Gargara yolu ile alındığında bademcik iltihaplarında soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyonlara iyi gelir. Terletici ve antiseptik özelliklere sahiptir. Saç ve kafa derisi tedavilerinde kullanılır. Saç büyümesine etki eder. Ayrıca gaz giderici ve kan gevşeticidir.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak günde 2 defa içilir. Haricen; parmak uçlarıyla friksiyon şeklinde kullanılır. (Gebelikte kullanılmamalıdır. Kızdırıcı özelliği nedeniyle cilt üzerinde kullanılırken dikkat edilmelidir.)



FINDIK YAĞI

Kuru ve yıpranmış ciltlere rahatlıkla uygulanır varis ve saçkıran hastalığı içinde faydalıdır. Doğum öncesi, Doğum sonrası cildin esnekliğini sağlamak ve cilt çatlağını önlemek amacıyla masaj yapılarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Sabit yağ, fosfor kalsiyum, protein ve şeker içerir.

KULLANILIŞI:

Masaj olarak kullanılır. Saç diplerine parmak uçlarıyla friksiyon yapılır.


GÜL YAĞI

Ağrı kesici, keyif verici, uyutucu, öksürük kesici etkileri vardır.Kabızlık ve tansiyon düşmesinde etkilidir. Ayrıca saç uzatıcı ve besleyici etkiye sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Papaverin, kodein tebain, narsoin ve morfin içerir.

KULLANILIŞI:

Haricen cilde masaj şeklinde uygulanır. Bir çay bardağı suya 10-15 damla damlatılarak gargara yapılır.


HAŞHAŞ YAĞI

Ağrı kesici, keyif verici, uyutucu, öksürük kesici etkileri vardır.Kabızlık ve tansiyon düşmesinde etkilidir. Ayrıca saç uzatıcı ve besleyici etkiye sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Papaverin, kodein tebain, narsoin ve morfin içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.Saça friksiyon şeklinde uygulanır.


HAVUÇ YAĞI


Ultraviole (UV) ışınına karşı vücut bağışıklığını arttırır . Cildin bozulmasını önler. Güneş yanıklarının iyileşmesine yardımcı olur. Hücre yenileyici İdrar arttırıcı kan temizleyici kan yapıcı ve kollestrolü düzenleyici etkileri sahip olduğu bilinmektedir.Ayrıca ses tellerine faydalıdır. güneş yağları da bronzlaştırmayı kolaylaştırır.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, sabit yağ, şeker, A vitamini, karotin ve rezin içerir

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.


HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI

Hazım kolaylaştırıcı bulantı ve kusmayı giderici etkiye sahiptir.İltihaplanmaya karşı etkili olması nedeni ile haricen eklem ve kas ağrılarına romatizmaya karşı kullanılır. Fiziksel yorgunluğu giderici etkiye sahiptir. Saç dökülmesinde etkilidir. Ayrıca pastalarda esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Myristicin içerir.

KULLANILIŞI:

2-3 Damla bir fincan suya damlatarak kullanılır. Uygulanacak yere defne sabunu ile temizlenir. Bol miktarda yedirilerek tatbik edilir. Ayakta oluşan mantar hastalıklarında da sürülerek kaşıntı önlenir. Masaj yapılarak cilt altında toplanan yağ ve toksit maddelerin terleme yolu ile dışarı atılmasını sağlar. tedavi

UYARI: Gebelikte kullanılmaz.

ISIRGAN TOHUM YAĞI

Saç dökülmesinde romatizma hücre yenileyici kan temizleyici, miyom küçültücü olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Potasyum tuzları, organik asitler, histamin ve asetilkolin içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen bir fincan suya 5 damla damlatılarak günde 2 defa kullanılır. Haricen cilde masaj yapılarak kullanılır. Saç diplerine friksiyon yapılır.


JOJOBA YAĞI


Cildi yumuşatır. Çizgileri ve kırışıklıkları azaltmak için kullanılır.Kuru ciltleri nemlendirir. Akneleri giderir. kuru ve kırık saçları besler parlaklık verir. Saç şekillendirici olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tohumlarında %50 oranında yağ içermektedir.

KULLANILIŞI:

Saçlara friksiyon yöntemi ile cilde masaj yapılarak kullanılabilir.


KANTARON YAĞI


Hazmı kolaylaştırıcı ve iştah açıcı özelliklere sahiptir. Ateş düşürücü etkisi vardır. Ülser ve gastritte iyileşmeyi hızlandırır. Bağırsak spazmlarını çözer. Bağırsak solucanlarını düşürür. Hemoroide faydalıdır. Yara ve yanıkları iz bırakmadan iyileştirir.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, rezin, acı maddeler (glikozitler), reçine, pektin ve kolin içerir.

KULLANIIŞI:

Günde 2 defa öğle ve akşam yemeklerinden önce 5-6 damla alınmalıdır. Hemoroide dıştan sürülür.

KARABAŞ YAĞI


Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliğine kollestrol ve şekere faydalıdır. uykusuzluğu giderir. balgam söker zindelik verir egzama yaralarına iyi gelir. Sivrisinek kovucudur.

İÇİNDEKİLER:

Kafur, fenkon, borneol ve sineol içerir.


KULLANILIŞI:

Günde 2 şer damla sabah akşam yarım fincan suya damlatılarak kullanılır. Cilde sürülür.

KARANFİL YAĞI

Ağız ve mide kokularını giderir. Sinirleri uyuşturur antiseptik ve ağrı kesici olarak kullanılır. Diş ağrılarında etkilidir. Dişeti çekilmesi ve iltihaplarında faydalıdır. Haşere kovucudur.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, sabit yağ ve tanen içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen 1 fincan suya 2 damla damlatılarak içilir.Diş ağrılarında pamuk üzerine damlatılarak diş üzerine tatbik edilir.

Karanfil yağı cilde sürülmemelidir.


KAYISI YAĞI

Yüz temizliğinde kullanılır. Akneleri temizler. Cilde canlılık verir. Yaşlanma ile ortaya çıkan kırışıklıkları giderir. Nemlendirici özelliğe sahiptir. Parazit problemlerinde kullanılır. Pastalarda esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, zamk, şekerler, organik asitler, saponin ve anonin içerir.


KULLANILIŞI:

Haricen cilde pamukla tatbik edilir. dahilen, bir fincan suya 3 damla damlatılarak kullanılır.


KEKİK YAĞI

Bronşit, nezle, grip, solunum yolu rahatsızlıklarına dişe eti iltihaplarına iyi gelir. kurt düşürücüdür. Alyuvar oluşumunu arttırır. Şeker hastalığına iyi gelir. Yara ve yanıklara antiseptik olarak kullanılır. Romatizmaya iyi gelir.Gastrit gibi mide rahatsızlıklarına yardımcı olur

İÇİNDEKİLER:

Carvacrol, p-cymene, terphinene, caryophyllene, myrcene, linalool, thymol, terphinen-4-ol, thujene, pinene, camphene, borneol ve humulene içerir.

KULLANILIŞI:

2-3 damla yarım fincan suya katılarak veya şeker üzerine damlatılarak kullanılır. parmak uçlarıyla masaj şeklinde tatbik edilir.

Fazla miktarda dahilen kullanımı sakıncalıdır.



KETEN YAĞI


Menapoz sıkıntılarını giderir. Mide ağrılarını ve kabızlığı giderir. Hazmı kolaylaştırır. Sindirim sistemi iltihaplarında etkilidir. Zihin açıcıdır.

İÇİNDEKİLER:

Müsilaj, linamarin, doymamış yağ asitleri ve protein içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 5 damla damlatılarak içilir.


LAVANTA YAĞI


İdrar arttırıcı ve romatizma ağrıları dindirici etkileri vardır. Baş ağrısı stres ve kas ağrıları için iyi gelir ayrıca güve ve sivrisinekleri uzaklaştırmak için kullanılır. Hassas ve yağlı ciltler için tavsiye edilir. akneleri ve vücuttaki kötü kokuları giderir. cilde sürüldüğünde ateşi düşürür. saçtaki sirkeleri gidericidir. Kozmetik amaçlı esans ve banyo yağı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Pinen, cineol, borneol ve organik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya veya bir şeker parçası üzerine 3-4 damla damlatılarak alınır. ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır.

KAKAO YAĞIİdrarı söktürür.Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar.Böbrek iltihabını giderir. Besleyici,uyarıcı,iştah açıcı ve kuvvet vericidir.Haricen basur memelerini,kadınların göğüslerindeki yara ve çatlakları yumuşatmak için kullanılır.

İçindekilerAlcooliques22abit yağ,tanen,nişasta ,şekerler,alkoitler(teobromin,kafein)
taşımaktadır.

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya
yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.
LİMON YAĞI

Ferahlık verir. Grip ve soğuk algınlığına karşı korur. Hafızayı güçlendirir. Boğaz ağrısı mide yanması kan temizleme ve böbrek taşında , bağdokusu hastalığında kas kuvvetlendirir. Diş etini kuvvetlendirir. Sivilceleri giderir. Cildi güzelleştirir. Vücuttaki istenmeyen yağların atılmasını sağlar.Tonik olarak kullanılır. mikrop öldürücüdür.. Böcek ve sinek ısırmalarında kaşıntı ve şişmeleri önler pastalara esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Hesperidin, şekerler, C vitamini, müsilaj, malik ve sitrik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Balla tatlandırılmış suya 2 şer damla damlatılarak günde 3 defa gargara yapılıp yutularak kullanılır. Tonik olarak kullanımda bolca masaj yapılarak sürülür.


MELİSSA YAĞI


Yatıştırıcı, midevi gaz söktürücü terletici ve antiseptik etkilere sahiptir. Baş ağrısı ve migrende soğuk algınlığında , kas ağrılarında faydalıdır. Mide ülserine iyi gelir. Beyin damarlarını açar cilt temizliğinde cildi güzelleştirir.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, sitral, sitronellal ve linolal içerir

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.

MERSİN YAĞI


Yağlı tahriş olmuş ve iltihaplı ciltler için kullanılır. Hemoroid tedavisinde ve şeker hastalığına karşın etkilidir. Nefes açıcı özelliğe sahiptir. Gerginliğe ve uykusuzluğa iyi gelir. Adale kuvvetlendirici ve spor sakatlıklarında masaj için çok uygundur Astımlı hastalarda haricen infizyon şeklinde faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, şekerler, strik ve maınik asit gibi organik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen günde 1 fincan suya 5 damla damlatılarak içilir. Haricen cilde masaj şeklinde kullanılır.

NANE YAĞI


Mide bulantısını keser. Hazmı kolaylaştırır. Gaz söktürücüdür. Sinirleri güçlendirir baş ağrılarına iyi gelir. Selülit tedavisinde kullanılır. Anne sütünü arttırır. Bağırsak solucanlarını temizler.

İÇİNDEKİLER:

Mentol, mentor, cadinen, pinenler, terpenler ve cineol içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen günde 3 defa bir şeker parçası üzerine 2-3 damla damlatılarak veya 1 fincan suya 2-3 damla damlatılarak içilir. Haricen cilde masaj yapılarak sürülür.

Fazla miktarda kullanılması sakıncalıdır.

OKALİPTÜS YAĞI
Kabızlık, öksürük, sinüzit, şeker hastalığı, romatizma ve selülite etkilidir.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 5 damla damlatılarak balla tatlandırılıp içilir. Haricen; masaj şeklinde ve sinüzit için buğu şeklinde antiseptik olarak kullanılır.



PAPATYA YAĞI


Duyarlı ve problemli ciltler için yaraları iyileştirici ve cildi besleyen özelliğe sahiptir. Bademcik ve diş iltihabında kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, flavon glikozitleri, bisabolol, arzulen, terepen ve salisilik asit içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak gargara yapılır. Cilde masaj şeklinde tatbik edilir.

İçilmesi sakıncalıdır.


PORTAKAL YAĞI

Mide rahatsızlıklarını geçirir. Hazmı kolaylaştırır. Ateş düşürücüdür. Romatizmada faydalıdır. Cildin güzel olmasını sağlar. Yara ve yanıkların tedavisinde kullanılır. Cildi sıkılaştırır. Sivilce ve akneleri kurutur. Tonik olarak kullanılır. Pastalara esans olarak kullanılır. Kan dolaşımını düzenleyicidir. Sinir yatıştırıcıdır.

İÇİNDEKİLER:

Şekerler, müsilaj, uçucu yağ ve bol miktarda C vitamini içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen yarım fincan suya 3 damla damlatılarak. Günde 3 defa kullanılır. haricen cilde masaj yapılarak sürülür.


REZENE YAĞI


Midevi şişkinlik, hazımsızlık rahatsızlıklarını giderir. Gaz söktürücü ve anne sütünü arttırıcı etkisi vardır.Yara iyileştirici özelliğe sahiptir. Cildi besler ve pürüzleri giderir.

İÇİNDEKİLER:

Anethol ve astragol gibi maddeler içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen bir fincan suya 5 damla damlatılarak içilir. Haricen yara üzerine sürülerek kullanılır.


SARIMSAK YAĞI


Mikrop öldürücüdür. Yüksek tansiyonu düşürür. İştah açar hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Kanı temizler. Kalp adalesini kuvvetlendirir. Siyatik varis romatizma, mafsal iltihabında faydalıdır. ayrıca saç uzamasını sağlar, dökülmesini önler, saçkıran hastalığına iyi gelir.

İÇİNDEKİLER:

Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz) vitaminler (A, B ve C), allicin ve sarımsağa özel koku veren kükürtlü yağ içermektedir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya, 4-5 damla damlatılarak günde 3 defa içilir. Cilde masaj şeklinde uygulanır.


TATLI BADEM YAĞI


Kuru ve çatlak ciltleri çok olumlu etkiler ve pürüzlerini giderir. Ayrıca saç besleyici olup dökülmesini önler. Kabızlık giderici özelliğe sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Protein ve şeker içerir.

KULLANILIŞI:

Saç diplerine parmak uçlarıyla friksiyon yapılır. Kabızlık için günde 1 çay kaşığı içilir.


SUSAM YAĞI


Dahilen müshil, haricen ise özellikle kuru ciltlere kirpik, kaş ve saçlara rahatlıkla kullanılır. Şeker hastalığında da kullanılmaktadır. yanıklarda iyileştirme özelliği vardır.

İÇİNDEKİLER:

Oleik, palmitik, linoleik, stearik ve miristik asit içerir.

KULLANILIŞI:

Her sabah aç karnına bir çay kaşığı içilir. Müshil olarak ta bir çay kaşığı alınır. Cilde ve saça masaj şeklinde uygulanır.


ÇAM TEREBENTİN YAĞI


Solunum bel soğukluğunda ve idrar yolu hastalığında kullanılan etkili bir antiseptiktir. saçı besler. dökülmeyi önler kepeği gideriri. ve saçı kuvvetlendirir. Saç diplerinde mikro organizmaların oluşumunu engeller.

İÇİNDEKİLER:

Reçine asiti, kolofan ve pinen içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 1-2 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak alınır. saç diplere masaj yaparak kullanılır. 200 gr lık şampuana 20 damla damlatılarak kullanılır.

Böbrekte tahriş yaptığından böbrek rahatsızlığı olanlar içmemelidir.


MENEKŞE YAĞI

Cilt hastalıkları, egzama, dermatit ve uyuzda kullanılır.Mikrop kırıcıdır. saç dökülmesine karşı etkilidir. Kuru saçları nemlendirir. Parlaklık ve canlılık verir. Kozmetik endüstrisinde kullanılmaktadır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, saponinler, flavon glikozitleri, vialamin ve emetin içerir.

KULLANILIŞI:

Cilde masaj yapılarak saça friksiyon şeklinde kullanılır.


YASEMİN YAĞI

Romatizma ağrılarında, cilt besleyici temizleyici ve selülit giderici olarak kullanılır.

Kullanılışı

Haricen; cilde masaj şeklinde uygulanır.



Banyo İçin Bitkisel Esanslar

Defne uçucu yağı
Okaliptüs yağı
Ardıç yağı

Limon yağı
Rezene yağı
Bergamut yağı

Melissa yağı
Lavanta yağı
Gül yağı

Adaçayı yağı
Biberiye yağı
Banyo suyuna beş damla karıştırılır. Bu su ile masaj yapıp yıkanır.


Saç Bakımı - Kuru ve Cansız Saçlar İçin


Badem yağı
Susam yağı
Defne gar yağı

Çörekotu yağı
Menekşe yağı
Zeytin yağı

Kekik yağı
Ceviz yağı
Hindistan Cevizi yağı

Karıştırılıp saç diplerine ve saça yedirilir. İstenildiği kadar bekletilip yıkanır. Haftada 2 defa yapılır.

Saç Bakımı - Yağlı ve Cansız Saçlar İçin

Portakal yağı
Çam Terebentin es.
Defne uçucu yağı

Biberiye yağı
Mersin yağı
Papatya yağı

Karıştırılıp saç diplerine ve saça yedirilir. İstenildiği kadar bekletilip yıkanır. Haftada 2 defa yapılır.


Bronzlaşma

Ceviz yağı
Kakao yağı
Kayısı yağı

Havuç yağı
Fındık yağı
Badem yağı


Birbirine karıştırılır, bütün vücuda sürülür. Güneşte bekletilir.


Cilt Bakımı İçin


Portakal yağı
Limon yağı
Kayısı yağı

Gül yağı
Buğday yağı
Papatya yağı

Havuç yağı
Jojoba yağı
Yasemin yağı

Islatılmış pamuğa 1 çay kaşığı dökülür. Losyon şeklinde cilde sürülür. 30 dakika sonra ılık su ile yıkanır.



Selülit Tedavisi

Zambak yağı
Keten yağı
Ardıç yağı

Portakal yağı
Buğday yağı
Nane yağı

Susam yağı
Yasemin yağı
Anason yağı

Rezene yağı
Lavanta yağı
Limon yağı

Biberiye yağı
Jojoba yağı
Yosunlu sabun
Selülitli bölgeye iyi bir masaj yapılarak sürülür. 2 günde bir yapılmalıdır. 1-2 saat sonra yıkanır.Hassas ciltler daha kısa bekletebilir. (Yosunlu sabunla yıkanır.)


Cilt Çatlakları

Kakao yağı
Gliserin yağı
Keten yağı

Badem yağı
Saf Zeytin yağı
Çörekotu yağı

Kantaron yağı
Kayısı yağı
Melissa yağı
Çatlayan kuruyan bölgeye masaj yapılarak yedirilir.




Masaj Yağları

Susam yağı
Alabalık yağı
Kekik yağı

Lavanta yağı
Nane yağı
Gliserin yağı

Ardıç yağı
Jojoba yağı
Biberiye yağı

Vücuda masaj yapmada kullanılır. Bütün vücut bu yağlarla ovulur.


Romatizma ve Ağrı Giderici Yağlar

Kekik yağı
Defne gar yağı
Alabalık yağı

Karanfil yağı
Pelesenk yağı
Susam yağı
Sarımsak yağı
Portakal yağı
Gliserin yağı

Çam Terebentin es.
Biberiye yağı
Okaliptüs yağı
Ağrıyan bölge önce kolonyalı mendil ile silinir. Sonra ağrı yağları iyice yedirilerek sürülür. Sıcak havlu ile sarılır. 2-3 saat sonra yıkanabilir.



Sinirsel Başağrısı (Migren)

Nane yağı
Pelesenk yağı
Papatya yağı

Kekik yağı
Lavanta yağıŞakaklara ve alın bölgesine yağlar su ile yada ıslak pamuğa dökülerek (seyreltilerek) masaj yapılır.


Stresin en iyi ilacı siyah çay
İngiltere'de bulunan University College London'da yapılan araştırma sonuçlarına göre, günlük bir bardak siyah çayın, stresle başa çıkmak için birebir olduğu belirlendi.

Bilim adamlarının son yaptığı araştırmaya göre siyah çay, vücuttaki stres hormonları seviyesinde doğrudan etki yapıyor. Psychopharmacology isimli sağlık dergisinde yayınlanan sonuçlar, siyah çay içenlerin stresten çok daha çabuk arınabildiğini ortaya koydu.

İngiltere'de bulunan University College London'da yapılan araştırmalar sonucu, siyah çayın insanlar üzerinde anti-stres etkisi bulunduğu bildirildi. Bilim adamlarının yaptığı incelemelere göre siyah çay, vücuttaki stres hormonlarının seviyesi üzerinde doğrudan etki gösteriyor. Araştırmaya katılanlar içinde, 6 hafta boyunca günde 4 kez çay içenlerin kanlarında bulunan cortisol isimli stres hormonu seviyelerinin, stresli geçen etkinliklerin ardından ölçüldüğü ve oldukça stres hormonunun beklenenin daha altında olduğu görüldü.

Araştırmanın uygulandığı deneklerin normal yaşamlarında düzenli olarak çay içme alışkanlığı bulunanlar arasından seçildi. İlk aşamada bütün denekler çay içme alışkanlıklarına bir süre ara verdi. Araştırma kapsamında denekler iki gruba ayrılarak, bir gruba normal siyah çay verilmeye devam edilirken, diğer gruba siyah renkli olan, tadı da çay ile benzer olan ancak siyah çaydan farklı bir bitki çayı verildi. Her iki grubun da, stresli oldukları durumlardaki, cortisol, kalp atışı ve kan basıncı değerleri ölçüldü. Daha sonra deneklere 3 farklı sorun meydana getirilerek, her bir denek kamera karşısında, içinde bulundukları durum nedeni ile tartıştı. Yaşanılan sorun sonucunda, stres hormonu, tansiyon ve kalp atışı değerleri yeniden ölçüldü. Her iki grubun stres seviyeleri benzer çıkmasına rağmen, 50 dakika sonunda, normal çay içen grubun stres seviyesi yüzde 47 oranında düşerken, sahte çay verilen grubun stres seviyesi en fazla yüzde 27 oranında düşebildi. Çay içenlerin, yaşadıkları sorunların ardından daha hızlı ve kolayca rahatlayabildikleri ortaya çıktı.

ÇAY İÇENLERDE KALP KRİZİ RİSKİ DAHA AZ

Araştırmanın bir diğer sonucuna göre ise, çay içenler, içmeyenlere göre daha az kan pıhtılaşmasına bağlı gelişen kalp krizi geçirme riski taşıyor. University College London Halk sağlığı ve Salgınlar bölümü Profesörü Andrew Steptoe, halk arasında, çay içmenin, günlük yaşamdaki stresli durumlarda rahatlatıcı olduğuna inanıldığını, ancak şimdiye dek ilk kez bunun bilimsel bir araştırma ile test edildiğini söyledi. Deneklerin hiç birinin içtikleri çayın gerçek çay olup olmadığını bilmediklerini de söyleyen Profesör Steptoe, çayın içindeki hangi maddenin rahatlamaya ve stresi yenmeye neden olduğunun bilinmediğini sözlerine ekledi.

Andrew Steptoe, ayrıca, çayın içinde birçok farklı maddenin bulunduğu ve bu maddelerden catechin, polyphenol, flavonoid ve amino asitlerin beyindeki vericileri etkilediğinin daha önceki araştırma sonuçlarından ortaya çıktığını, ancak bu araştırma ile bu farklılığın nedenlerine ilişkin bir şey söylenemeyeceğini belirtti.

"Bizim araştırmamız, siyah çay içmenin, günlük yaşamdaki stresten kurtulmak ve çok daha hızlı rahatlamakta etken olduğunu ortaya çıkardı, bununla birlikte, çay içmek, stres hormonunu normale indirirken çok etkili." diyen Steptoe, bu araştırma sonuçlarının sağlık için çok büyük bir bilgi olduğunu, stres seviyesinin yavaş yavaş normale dönmesinin kronik rahatsızlıklara ve koroner kalp hastalıklarına yolaçtığını söyledi. Araştırma, University College London'daki bilimadamları, Andrew Steptoe, Leigh Gibson, Raisa Vounonvirta, Emily Williams, Mark Hammer, Jorge Erusalimsky ve Jane Wardle tarafından yönetildi. University College of London (UCL) 1826'da kuruldu. Oxford ve Cambridge'den sonraki ilk İngiliz üniversitelerinden biri olan UCL'de Hukuk, Mimarlık ve Tıp alanında eğitim veriliyor


Ceviz damarları açıyor
Ceviz damarları açıyor
İspanyol uzmanlar tarafından yapılan araştırmaya göre, öğünler sonunda yenen belli miktarda ceviz, yağlı besinlerin damarlara verdiği zararı önlüyor.

Amerikan Kardiyoloji Üniversitesi’nin dergisinde yayımlanan araştırmada, 24 kişiye bir hafta boyunca yağ oranı yüksek salam ve peynir içeren öğünler verildi.

Araştırmaya katılanların yarısına öğün sonlarında 5 çay kaşığı zeytinyağı, diğerlerineyse 8 adet ceviz verildi. Yapılan testler, hem zeytinyağı hem de cevizin yağlı besinlerin damara verdiği zararı azalttığını gösterdi.

Araştırma ayrıca cevizin damarların esnekliğini de koruduğunu ortaya koydu. Cevizin bu özelliğiyle, damar sağlığı için zeytinyağından da faydalı olduğu vurgulandı.

Yağlı besinlerin yol açtığı damar sertliği, felç ve kalp hastalıklarının temel nedenleri arasında gösteriliyor.



Bazı Meyvelerin Yararları
ŞEFTALİ




* C vitamini
* Potasyum
* A vitamini
* B3 vitamini
* Folik Asit

* Kalp rahatsızlıkları ve kansere karşı korur,
* Sindirim sistemini çalıştırır hazmı kolaylaştırır,
* Böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar,
* İdrar sökücüdür.

KAYISI




* A vitamini
* Potasyum
* B3 vitamini
* Betakaroten

* Betakaroten, kanserin,özellikle akciğer kanserinin, kalp hastalıklarının ve kataraktın önlenmesine yardımcıdır,
* İçerdiği kalsiyum ve magnezyum sayesinde kemik erimesinin önlenmesine faydalıdır,
* Kan yapıcı,cildi ve saçı canlı tutma özelliği vardır,
* Lifli bir meyve olduğundan bağırsakları korur ve pekliğe iyi gelir,
* Kansızlığa iyi gelir,
* Sinirleri gevşetip uyku verir.

VİŞNE




* Karbonhidrat
* A vitamini
* Potasyum

* Şeker oranı kirazınkinden düşük olduğu için daha az kalori içerir,
* Diyareyi keser,idrar söktürücü özelliği vardır,
* Ateş düşürür,susuzluğu giderir.

PORTAKAL


* C vitamini
* Karbonhidrat
* Potasyum
* Folik Asit
* Bioflavin

* Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalıkları ve felçten korur,
* Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller,
* Ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar,
* İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır,
* Kanın pıhtılaşmasını,mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır,
* İçerdiği yüksek potasyum tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur.Aynı zaman da potasyum cildin kuruyup kırışıklıkların oluşması da önler,
* Bağırsak gazlarını söker,bağırsak parazitlerinin dökülmesini sağlar,
* Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar,
* Safra salgısını arttırır.

MUZ




* Karbonhidrat
* Potasyum
* A vitamini
* Folik asit

* Kalbe ve kas sistemine yararlı,
* Yorgunluğu ve ishali giderici özelliği vardır,
* Yüksek tansiyonu önleyici özelliğe sahiptir,
* Uykuyu düzene sokar,
* Ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur,
* Kolesterolü düşürücüdür ve migren ağrısına faydalıdır,
* Böbrek ve eklemlerdeki iltihaplanmalarda tedavi edici özelliğe sahiptir.

GREYFURT


* Karbonhidrat
* Potasyum
* A vitamini
* Folik asit
* C vitamini

* Sindirimi uyarır,
* Diş etlerinin kanamasını azaltır,
* Soğuk algınlığına iyi gelir,
* Kolesterolü düşürür,
* Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır,
* Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır,
* Tansiyonu dengeler,
* İdrar sökücü özelliği vardır.

ELMA




* Karbonhidrat
* Lif
* Potasyum
* B3 vitamini
* Pektin

* Böbreklerin temizlenmesine yarar,
* Baş ağrısına iyi gelir,
* Kolesterolü düşürür,
* Yüksek tansiyonu düşürür,
* Kan şekerini kontrol altında tutar,
* Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir,
* Uykusuzluğa iyi gelir,
* Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar,
* Elma + kereviz/maydanoz yorgunluğa iyi gelir,
* Elma+kızılcık suyu veya elma+ananas+üzüm suyu gribe iyi gelir,
* Elma+armut suyu kabızlığa iyi gelir.

ÇİLEK


* Karbonhidrat
* Lif
* Demir
* Potasyum
* B3 vitamini
* Folik asit
* C vitamini

* Sigara dumanının etkilerini azaltır,
* Çocuk felci ve ağız-deri yaralarına yol açan virüsleri öldürücü etkisi vardır,
* Kansere yakalanma riskini azaltır,
* Mide ve bağırsak zayıflıklarını giderir,
* Sakinleştirici etkisi vardır,
* Safra kesesi hastalıklarına iyi gelir,
* Yüksek ateşi düşürür,
* Suyuyla gargara yapılırsa diş taşlarının oluşmasını engeller,
* Cilde canlılık kazandırır.

ANANAS




* Potasyum
* A vitamini
* C vitamini
* Kalsiyum
* Magnezyum
* Fosfor

* Bakteri ve parazitlerle savaşmaya yarar,
* Sindirimi kolaylaştırır,
* İltihaplanma riskini azaltmada ve yaraların hızla iyileşmesini sağlamada etkilidir.

MANGO




* A vitamini
* C vitamini
* E vitamini
* Demir

* Böbreklere faydalıdır,
* Kanı temizler,
* Sindirimi hızlandırır,
* Asitli yiyecekleri nötralize eder.

PAPAYA




* A vitamini
* C vitamini

* Sindirimi kolaylaştırır,
* Vücutta parazitlere karşı savaşır,
* Kansere karşı koruyucu etkisi vardır,
* Bağırsaklarda oluşan gazı alarak genel anlamda bağırsakları temizler.

* Belirtilen vitamin ve mineraller, seçilen meyvelerde yoğun şekilde bulunmaktadır. Bu meyveler birçok farklı vitamin ve mineral içerseler de, bunların yoğunluğu ikinci planda kaldığından, burada hepsine yer verilmemiştir.


Domates yiyin güzelleşin
Yaz aylarının en lezzetli sebzelerinden domatesin, aynı zamanda güzellik kaynağı da olduğu bildirildi. AA muhabirine konuyla ilgili açıklama yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Erkan Erdal, domateste bulunan ve kırmızı rengi veren likopen maddesinin, bilinen en iyi antioksidan olduğunu belirterek, ılık domates maskesinin cildi gergin tuttuğunu söyledi. Erdal, domatesin cilt sağlığı açısından çok önemli olduğunu ifade ederek, ''Domatesin içindeki likopen, yağ ve ısıyla etkisini artırır.

Sabahları kahvaltıda soyulmuş ve zeytinyağı dökülmüş domates sağlık açısından çok faydalıdır'' diye konuştu. Erdal şunları söyledi: ''Likopen bilinen en etkili antioksidandır ve en fazla domateste bulunur. Salça ve ketçap da bol miktarda likopen içerir. Greyfurt, kuru kayısı ve karpuzda da likopen vardır ama içerdiği madde domates kadar yoğun değildir.'' Ketçabın yararlı olduğunu, bol bol domates suyu içilmesi gerektiğini belirten Erdal, makarnanın da bol ketçapla yenmesini önerdi.

Erdal, ciltlerinin güzelliğiyle ünlü Macar kadınlarıyla ilgili yapılan bir araştırma sonucunda bu kadınların yüzlerine ılık domates maskesi sürdüklerinin ortaya çıktığını ifade ederek, domatesin güneşin altında gergin kalabilmesinin nedeninin likopen olduğunu ve yüze sürülen likopenin de cildi gergin tutacağını, kırışmayı önleyeceğini dile getirdi. Likopenin, vücutta kansere neden olan serbest radikallerin dolaşımına engel olduğuna da dikkati çeken Erdal, Alzheimer, osteoporoz ve deri hastalıklarını önlemede de likopenin önemli olduğunu söyledi.


Keçi boynuzunun faydaları
Bir çok insan tanıdım, alerjik nefes darlığı çeken.Bu insanlar yılın belli mevsimlerinde kortizon tedavisinden başka çare bulamayanlardı.
Öksürük krizlerinin nedenli şiddetli olduğunu anlatıyorlardı.
Keçiboynuzunu önerdiğim bu insanların çoğu daha hemen ertesi gün rahatlamaya başladıklarını anlatıyorlardı.
Guatr rahatsızlığından dolayı nefes darlığı çekenler de olumlu sonuçlar aldıklarını belirtmişlerdir.
Keçiboynuzunda bulunan bazı etkin maddeler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

KEÇİBOYNUZU NEDİR?
Anadolu'da bazı yörelerde harnup olarak da bilinir.
Yeryüzünün en eski bitkilerinden olup anavatanı olarak
Güney Anadolu, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, Filistin ve Libya olup
memleketimizde, Antalya, Mersin, Silifke, Datça dolaylarında yaklaşık 1500 km2lik sahil şeridinde doğal olarak yetişmektedir. Keçiboynuzu, yetişmeye başladığı ilk 15 yıl meyve vermeyen bir bitkidir.
Meyveleri ilk başlarda yeşil olup, olgunlaştıkça kahverengileşen ve tam olgunlaşınca parlak kahverengi renk alır.

Keçiboynuzunun en büyük özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır.
Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır.
Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki;
derhal sonuç almak mümkün olabilmektedir.
Ayrıca alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir .

Keçiboynuzunun içerdiği gallik asit insan sağlığı üzerinde öylesine çok yönlü özellikleri olan bir maddedir ki,
bu özelliklerinden bazıları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Analgesic Ağrı kesici

Antiallergenic Alerjiye karşı

Antiasthmatic Astıma karşı

Antibacterial Bakteri yok edici

Antibronchitic Bronşite karşı

Anticancer Kansere karşı

Antihepatotoxic Karaciğeri toksinden arındırıcı

Antioksidant Serbest radikalleri yok edici

Immunostimulant Bağışıklık sistemini güçlendirici

Antiviral Mikroplara karşı

Antiseptic Antiseptik

Cancer-preventive Kansere karşı koruyucu

Antinitrosaminic Nitrozamin yok edici

Bronchodilator Bronş genişletici

Antipolio Çocuk felçine karşı

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi gallik asit çok yönlü bir maddedir.
Bu maddenin belirtilen bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir.
Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği bulunmaz bir imkan.
Balgam söktürücü gücü ve astım a karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır.
Sigara içenler keçiboynuzuna başladıktan bir iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.
Keçiboynuzu, insanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir.
Özellikle sigara içen insanlarda akciğer kanserine yakalanma riskinin ne kadar yüksek olduğu,
bu konuyla ilgili hemen her klinik deneyde ortaya konmaktadır.
Değerli okuyucu, bir insanın kendi kendine (sağlığı açısından) verebileceği en büyük zarar; sigara içmesidir.
Unutmayınız ki, sigara içmek sadece akciğer kanserine yakalanma riskini artırmıyor,
genel olarak insan sağlığını olumsuz etkileyen zararlı bir alışkanlıktır.
Keçiboynuzu akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir.
Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır.
Ancak bir bitkinin hastalığı önleyici özelliği ile hastalığı tedavi etme özellikleri birbirlerinden farklı şeylerdir.
İşte keçiboynuzunun akciğer kanserini tedavi etmekteki gücünü artırıcı farklı etkin maddeler içeren ikinci bir bitkiye ihtiyaç vardır.
Bu ikinci takviye bitki kırmızı turptur.
Keçiboynuzunda kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır.
Kaffein ve theobromine içermediği içinde tansiyon problemi olanların rahatlıkla kullanabilecekleri bir bitkidir.
Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir.
Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir destekleyicidir.

---------------------------------------------------------------------------

KEÇİBOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ

Faydaları:

* Kalsiyum bakımından çok zengindir (sütün 3 katı)

* İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelir

* Balgam söktürür,göğsü yumuşatır,bronşları açar, sigara tiryakileri için faydalıdır ve nefes darlığına oldukça etkilidir.

(Alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.)

* Yüksek ham selüloz etkisi ile bağırsak rahatsızlıklarına ve gastrite etkilidir.

Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini giderir .

Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler.

Mideye kuvvet verir.

* Yüksek mineral ve vitamin içeriği ile de diş ve diş etleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır.

* Yüksek doğal şekerler , zengin mineraller (özellikle çinko) ve vitaminler (A , B , B2, B3, D) içeriği dolayısıyla doğal güç ve besin kaynağıdır.

* Yüksek sodyum ve potasyum içeriği sayesinde tansiyon, karaciğer ve akciğer üzerine çok yaralı etkileri bulunmaktadır.

Kanın zehirli maddelerini temizler.

*İnsanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir.

*Kalbe faydalıdır, kalp çarpıntısını önler

*İnsan vücuduna giren radyasyonu dışarı atar

Sağlık ve güzelliğe böğürtlen
Sağlık ve güzelliğe böğürtlen

Hafıza kaybından, ishale kadar bir çok rahatsızlığa iyi geldiği belirtilen böğürtlene olan ilginin, her geçen gün arttığı bildirildi.

Uzmanlar tarafından, çiçekleri ve taze meyvesinin bir çok hastalığa iyi geldiği belirtilen böğürtlen, iklim özellikleri nedeniyle en çok Mersin ve Bursa yörelerinde yetiştiriliyor. Kozmetik sanayisi ise böğürtlen aroması bulunan duş jeli ve güzellik losyonları üretmeye başladı. Böğürtlenin sıkılarak elde edilen suyunun ishal rahatsızlıklarına, taze veya kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağından yapılan çayın ise, ağız yaralarına iyi geldiğini belirten uzmanlar, antioksidanlar açısından zengin olduğunu belirttikleri meyvesinin ise yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarına, diyabete ve böbrek taşlarına karşı kullanıldığını söylediler. Böğürtlen bu özelliklerinin yanı sıra, son günlerde değişik kozmetik firmaları tarafından da doğal bitkilerden üretilen ürünlerin hammaddesini de oluşturduğu belirtildi.

Firmaların vücut güzellik losyonları ve duş jeli gibi doğal bitkilerden imal ettikleri ürünlerinde böğürtlen çiçeği ve meyve aromasını kullandıkları kaydedildi.

TALEP ARTTI
Mersin'in Silifke İlçesi Böğürtlen Üreticileri Birliği Başkanı Ekrem Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anavatanı Bursa olmasına karşın Türkiye'de en erkenci bögürtlen meyvesinin Silifke'de yetiştirildiğini söyledi. Silifke Ovası'nda bu yıl toplam 180 dekar alanda ekim yaptıklarını ve yaklaşık 330 ton rekolte beklediklerini belirten Doğan, artan talep karşısında ekim alanlarının her geçen yıl arttığını ifade etti. Böğürtlenin taze olarak tüketilmesinin yanı sıra reçel, marmelat gibi bir çok kullanım alanının bulunduğunu anlatan Doğan, uzmanlar tarafından bir çok hastalığa iyi geldiğinin de bilimsel olarak kanıtlandığını sözlerine ekledi

Üzüm Çekirdeğinin büyüsü..

Üzüm Çekirdeği Avrupa'da ilaç niyetine satılıyor. Mucizevî çekirdek ödemden,nezleye kadar bir çok hastalığın tedavisinde
kullanılıyor. Üzümün çok faydalı olduğu bilinir. Özelliklede zihin açıcı yönü ile sınavlardan önce kuru üzüm tavsiye edilir. Ama
birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Halbuki üzümün çekirdeği bugün birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor. Yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan üzüm çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi. Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor.Başınızdan ayak uçlarınıza kadar her doku kanla beslenir.


İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı sizin yaşam hattımızdır. Eğer kan damarları
yaşlanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığınız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir
biçimde akmıyorsa kalp kasınız hasar görebilir. İşte üzüm çekirdeği, zayıflamışkan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndürebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip. Özelliği ise tamamen doğal olması...



Çekirdek,damar hastalıklarını tedavi ediyor. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyor.
Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan... Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya
çıkmış. İlk Fransa'da keşfedildi Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa'da, özellikle üzüm bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa'da
etkili bir biçimde kullanılıyor.
Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Üniversitesi'nden emekli tıp profesörü Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş.



Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı ödemi olan fakültenin dekanının eşine, dekan tarafından verilmiş.
Masquelier o günü şöyle anlatıyor;"Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle
yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü.Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye düşündüm.
Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm.Dekanın eşi 48 saat içinde iyileşti. O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir
şeyler olabileceğini düşündüm."


1950'de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa'da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş.
Doktor Masquelier ve meslektaşları, üzüm çekirdeğinin varis üzerindeki etkisini doğrulayan dokuz deney yapmışlar. Bununla birlikte çekirdek, göz kamaşması, gece körlüğü, maküler dejenerasyon gibi göz sorunlarının, arterit, saman nezlesi, alerji ve burun kanamalarını tedavisinde de kullanılmış.


"Eğer düzenli olarak üzüm çekirdeği alırsanız, damar duvarlarınız
güçlenecektir." diyor Dr. Masquelier.

Diş eti kanayanlar kullanmalı. Peki üzüm çekirdeğine ihtiyacınız olup olmadığını nasıl
öğreneceksiniz? Doktor Masquelier'in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde:



"Sabahleyin dişlerinizi fırçalarsınız ve diş etlerinizin kanadığını görürsünüz.

Ya da göz korneasında bir kan lekesi fark edersiniz. Veya geceleri kendinizi yorgun hissedersiniz, baldırlarınız şişer,
ödem olduğunu fark edersiniz. Bu durumda damar zayıflığından muzdaripsinizdir ve üzüm çekirdeği tüm bu patolojik mekanizmalarla
mücadele eder.

"1995 yılında İtalya'da yapılan bir araştırmada 150 miligramlık üzüm çekirdeğinin ağrıyı, yanma karıncalanma hissini ve
atardamarların şişme derecesini azaltmada, yaygın olarak kullanılan bir eczacılık ilacından daha hızlı ve üzün sureli etkili
olduğu bulunmuş. 1985 yılında da Fransa'da 92 hasta üzerinde yapılan kontrollü deney, 28 gün boyunca 300 miligram üzüm
çekirdeği almanın, ağrıyı, karıncalanma geceleyin giren bacak kramplarını ve şişkinliği yüzde 50'den daha fazla azalttığını
göstermiş. Üzüm çekirdeğini diğer bir faydası ise gözlere... Gece görüşünde önemli olan parlak ısıların neden olduğu göz
kamaşmasını geçirmeye yardımcı oluyor.

Yine Fransa'da 100 denek üzerinde yapılan iki ayrı araştırmada 5 hafta boyunca günde 200 miligram üzüm çekirdeği almanın parlak ısılara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma durumunu
artırdığı ortaya çıkmış.

Ayrıca testlerde üzüm çekirdeği ürünün bir bilgisayar ekrani karşısında çalışmanın neden olduğu göz gerilimini
geçirdiği ve miyop kişilerde retinanın işlevini ve duyarlılığını düzelttiği görülmüş.

Üzüm çekirdeğinin tansiyonu ve onun sonuçlarını düzenlemeye yardımcı olabileceği de belirtiliyor. Araştırmaların gösterdiğine
göre, yüksek tansiyonlu insanlar genellikle çok geçirgen olan, zayıf kılcal damarlara sahipler. Bu da onların kılcal damar
kanaması geçirme ve göz retinasındaki kan damarlarının yırtılma olasılıklarını artırıyor.


Dr. Miklos Gabor'un yaptığı araştırmada üzüm çekirdeği yüksek tansiyonlu deneklerde kılcal damarları güçlendirmiş.
Anti-Aging etkisi Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaşlılığı
geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaşlanma belirtileri azalıyor.


Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktinin
içerdiği Proantosiyanidin, bilinen en güçlü etkisi antioksidant. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E'den 50, vitamin C'den 20 kat daha fazla.Antioksidantlar, vucudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getiriyor.


Uzmanlara göre vücudun antioksidant üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidant ise organik üzüm çekirdeği ekstraktıdı olduğu belirtiliyor.
Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor. Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor.



Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar günde 150 ile 300 miligram.
Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. Üzüm çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş.




Prof. Peter Rohdewald tarafından laboratuar fareleri, kobaylar ve köpekler üzerinde yapılan araştırmada doğal çekirdeğin, toksik, mutajenik, karsinojenik olmadığı tespit edilmiş.
Kimler kullanmalı?


* Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.
* Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
* Cildi cansız ve solgun görünenler
* Cinsel yaşantısında kendini yetersiz hissedenler
* Kalple ilgili sorunları olanlar
* Ani kalp krizi riski olanlar
* Görme gücünde yaşlanmaya bağlı bozulma olanlar
* Şişlikler ve ödem alerjilerinde
* Yüksek tansiyonda
* Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
* Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
* Şeker hastalığı olanlar
* Varis ve hemoroit gibi sorunları olanlar...



Sunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor.
Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar. Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor.
Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor.




kaynak:http://www.celebiyiz.biz
Son düzenleyen sehrazat2415; 21 Ocak 2007 03:00 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
sehrazat2415 - avatarı
sehrazat2415
Ziyaretçi
21 Ocak 2007       Mesaj #24
sehrazat2415 - avatarı
Ziyaretçi
Strese ballı çözüm
Strese ballı çözüm

Edirne'nin Lalapaşa ilçesinde faaliyet gösteren Bal Üreticileri Birliği Başkanı Cavit Göçmen, arı balının stresin en iyi ilacı olduğunu belirtti.

Göçmen, günümüzde ağır ve stresli şartlarda sağlıklı beslenmenin en iyi yollarından birisinin gerçek arı balı
tüketmekten geçtiğini söyledi.

Stresten koruma ve enerji verme özelliğiyle arı balının içerisinde, vitaminler, mineraller, enzimler, aminoasitler ve pek çok elementler bulunduğunu ifade eden Göçmen, gerçek balı şekerli besinlerden ayıran ön önemli özelliğinin
arının bir gram bal toplaması için çok sayıda çiçeği dolaşması olduğunu belirtti.

Antioksidan ve antibakteriyel olan balın vücudun direncini arttırdığını bildiren Göçmen, ''100 gram balda 325 kalori bulunmaktadır. Bal stresin de en iyi ilacıdır'' dedi.

Gerçek balın bozulmadığını, zamanla kristalize olduğunu hatırlatan Göçmen, donan balın gerçek bal olduğunu ve kristalize olmuş balın besin değerini kaybetmediğini bildirdi.

Göçmen, sağlıklı bal tüketmenin yolunun güvenilir ve markalı süzme bal almaktan geçtiğini kaydetti.


aroma terapi ve masaj
Aroma Terapi
Eski Çin, Mısır ve Hint uygarlıklarından beri uygulanan bu yöntem bitkilerin saf aroma yağları ile yapılmaktadır. Bu yağlar bitkilerin kök, reçine, yaprak ve çiçek kısımlarından elde edilir. Hem zihinsel hem de fiziksel yararları bulunmaktadır. Alternatif bir tıp yöntemi de diyebiliriz. Özellikle son zamanlarda insanoğlu yeniden en büyük zenginliğin doğada olduğunun farkına varmış ve özellikle de bitkilere yönelmiştir.

Etkileri nedir?
Bilindiği bitkilerden elde edilen bu uçucu öz yağların vücut açısından çok olumlu etkileri vardır. Sakinleştirici, canlandırıcı, toksin atıcı, ağrı giderici, hücre yenileyici, uyarıcı, kas gevşetici, uykusuzluk giderici gibi konularda kesin etkileri vardır. Aroma terapinin uygulama şekilleri masaj, banyo, krem ve çeşitli vücut bakımları şekillerinde sıralanabilir. Bitkisel yağlarla yapılan aroma terapi masajı, kan dolaşımını hızlandırarak metabolizmanın hızlı çalışmasını ve böylece daha kolay kilo verilmesini sağlar. Bu tip uygulamalar ve bakımlar periyodik aralıklarla uygulandığında vücut direncini artırır. Çeşitli cilt problemlerinin düzelmesine yardımcı olmakla birlikte çok canlı bir cilt yapısına kavuşmanızı sağlar. Bitkisel yağlar doğal içerikli oldukları için genelde yan etkileri yoktur. Fakat yine de bir uzman kontrolünde gerçekleştirilmelidir. Uygulandıktan kısa bir süre sonra hem ter hem de idrar yoluyla vücuttan atılır.

Nasıl yapılıyor?
Bitkisel sularla vücut temizlendikten sonra deniz tuzu ile vücut peeling'i yapılır. Bu uygulama ciltteki gözenekleri açarak uygulanacak olan bitkisel aroma yağlarının daha iyi emilimini sağlar. Gazlı bezle vücut sarıldıktan sonra termo (ısıtıcılı) battaniyede ya da buhar kabininde ½ saate yakın beklenilir. Daha sonra yumuşayan cilde uygun bitkisel yağlarla komple vücut masajı uygulanır. Bittiğinde kendinizi çok canlı ve rahatlamış olarak hissedersiniz.

Ayva şifa dağıtıyor
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, ayva yemenin büyük yararları olduğunu söyledi.

Meyvesinde pektin, tanen, şeker, organik asit, A ve C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda bulunduğunu, tohumlarında ise yüzde 14-18 oranında tutkal maddeler, yüzde 16-20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler ve yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin olduğunu belirten Prof. Dr. Karadeniz, ayvanın kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğunu dile getirdi.

Prof.Dr. Karadeniz, ayvanın yararlarını şöyle açıkladı:

"Meyvelerinden hazırlanan şurup ve kompostolar çocuk ishallerine karşı çok etkilidir. Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır.

Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir. Tereyağında pişirilen ayva; nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmektedir. Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir."

"GRİP VE NEZLEYE BİRE BİR"
Ayva hoşafının ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geldiğini, gece uyurken ağızdan salya gelmesini önlediğini de belirten Prof.Dr. Karadeniz, şöyle devam etti:

"Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılıp, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir.

Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva böbrek zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva mide zafiyetine iyi gelir. Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifalı gelir"


Bitkisel ve Aromatik Yağlar
ACI BADEM YAĞI

Öksürük kesici idrar arttırıcı, kurt düşürücü ve şeker hastalığı için kullanılır. Kuru ve çatlak cilt bakımında etkilidir. Stres ve yorgunluk için masaj yağı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Protein, Şeker ve amigdalin içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya 2 damla damlatılarak günde 3 defa alınır. bilhassa bebeklerin kabızlıklarında badem yağı eşit miktarlarda bal ve pekmez ile karıştırılıp 4-5 saatte bir çay kaşığı verilir

UYARI: Yüksek miktarlarda alınması zararlıdır

SAKLAMA:

Serin, ışıktan uzak ve ağzı sıkıca kapalı olarak, çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklanmalıdır.


ADAÇAYI YAĞI

Bebeklerde gaz giderici, mide gazı giderici,ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. astım ve bayanlarda adet düzensizliklerinde hormon dengelenmesinde kullanılır. Cilt bakım ve temizliğinde kullanılır. On iki parmak bağırsağındaki yaralara da faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tuyon, sincol, barneol ve piren maddelerini içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya 3 damla damlatılarak günde 1 defa içilir. Yara üzerine direkt tatbik edilebilir.

UYARI: Günde 3 damladan fazla içilmez. Fazla kullanımı epilepsi ve krampa yol açabilir.


ANASON YAĞI

Bebeklerde gaz giderici, mide gazı giderici,ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. astım ve bayanlarda adet düzensizliklerinde hormon dengelenmesinde kullanılır. Cilt bakım ve temizliğinde kullanılır. On iki parmak bağırsağındaki yaralara da faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tuyon, sincol, barneol ve piren maddelerini içerir.

KULLANILIŞI:
2-10 Damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak günde 3 defa kullanılır.

UYARI: Daha yüksek miktarda alındığı zaman hafif bir sarhoşluk sonra uyku meydana getirir.


ARDIÇ YAĞI
Kalp yetmezliği soğuk algınlığı ve romatizmal hastalıklarda kullanılır. burkulma ve çarpma gibi kazalarda ağrı kesici ve hareket kabiliyetini arttırıcı özelliği vardır. Astım hastalarında ve idrar tutamayan çocuklarda faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Organik asitler, glikoz, sakkaroz, juniperin, reçineli bileşikler ve acı madde içerir.

KULLANILIŞI :
Bir çay bardağı suya 5 damla damlatılarak alınır.

Hamilelikte kullanılmamalıdır. Fazla alındığı taktirde böbrekleri tahriş eder ve idrar yollarında kanamaya sebep olur.


ARDIÇ KATRAN YAĞI

Ardıçın özel türünden elde edilen ardıç katranı yağı tüm mantar hastalıklarında cilt kaşıntılarında sedef ve egzamada varis ve ağrılarında uyuz ve benzeri tüm cilt problemlerinde kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Organik asitler, glikoz, sakkaroz, juniperin, reçineli bileşikler ve acı madde içerir.

KULLANILIŞI:

Kullanılacak doku defne sabunu ile yıkanır. İnce tabaka halinde cilde sürülür.

BERGAMUT ESAN
SI

Stres ve yorgunluğu giderici ve bağışıklık sistemin! kuvvetlendiricidir. Egzama tedavisinde de kullanılır. İştah arttırıcı ve safra söktürücü etkisi vardır. Ayrıca çayda lezzet ve koku verici olarak da kullanılır.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 2-3 damla damlatılarak, günde 2 defa kullanılır. Haricen; cilde masaj yapılarak stres ve yorgunluğu giderici olarak kullanılır.


BİBERİYE YAĞI

İdrar söktürür gaz giderir, kan dolaşımını arttırır, bronşite ve sinüzite, sarılık ve karaciğer yetmezliğinde de kullanılır. Uykusuzluğu ve sinir sistemini düzenler. Kolestrolü denetler.

İÇİNDEKİLER:

Kamfer, terpen, tanen, reçine, acı maddeler, saponin, cholin, glikozit, organik asitler, kafur.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 2-3 damla damlatılır veya şekere damlatılarak günde 3 defa kullanılabilir. Sinüzite romatizmal ağrılara sivilceler üzerine sürülerek kullanılır.

BUĞDAY YAĞI

Hücre yenileyici, selülit için; yanık yara ve diğer cilt problemlerinde kırışıklıklarda etkili olarak kullanılır. Ayrıca hassas ve yıpranmış saçlar için faydalıdır. Cilt lekeleri güneş lekeleri ve doğum lekelerini giderir.

İÇİNDEKİLER:

B vitaminleri ve mineraller içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen; günlük bir çay kaşığı kulllanılır. Haricen; Saç için friksiyon cilt için masaj şeklinde uygulanır.


CEVİZ YAĞI
Kuru ciltlerde yumuşatıcı ve besleyici etkiye sahiptir. Doğal nemlendiricidir. Saç diplerini ve saçları besler. Ayrıca romatizmaya iyi gelir. Güneşte bronzlaştırıcı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

%70 civarında yağ taşıdığı saptanmıştır.

KULLANILIŞI:
Haricen cilde masaj şeklinde uygulanır.

ÇÖREK OTU YAĞI


İdrar ve süt arttırıcı iştah açıcı, adet söktürücü etkilere sahiptir. Ayrıca astımı şeker, romatizma tedavisinde ve grip döneminde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun dirençli tutulmasını sağlar. Hemoroide faydalıdır. Saçı besler dökülmesini önler.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, saponinler, alkaloidler, nigellin ve connigellin içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 3 defa 1 fincan suya 4-5 damla damlatılarak içilir.. Ayrıca saç dökülmesi ve kepeğe karşı saç diplerine friksiyon şeklinde kullanılır.Sinüzit için sabah akşam buruna 1-2 damla damlatılır .


DEFNE YAPRAĞI YAĞI

Yemeklerde güzel koku vermek için kullanılır gargara yolu ile alındığında bademcik iltihaplarında soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyonlara iyi gelir. Terletici ve Antiseptik özelliklere sahiptir. Saç ve kafa derisi tedavilerinde kullanılır. Saç büyümesine etki eder. Ayrıca gaz giderici ve kan gevşeticidir.

İÇİNDEKİLER:

Cineol, evgenol, graniol ve pinenler içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak. Günde 2 defa içilir. Parmak uçlarıyla friksiyon şeklinde kullanılır.

Gebelikte kullanılmamalıdır. Kızdırıcı özelliği nedeni ile cilt üzerinde kullanılırken dikkat edilmelidir.

DEFNE UÇUCU YAĞI

Yemeklerde güzel koku vermek için kullanılır. Gargara yolu ile alındığında bademcik iltihaplarında soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyonlara iyi gelir. Terletici ve antiseptik özelliklere sahiptir. Saç ve kafa derisi tedavilerinde kullanılır. Saç büyümesine etki eder. Ayrıca gaz giderici ve kan gevşeticidir.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak günde 2 defa içilir. Haricen; parmak uçlarıyla friksiyon şeklinde kullanılır. (Gebelikte kullanılmamalıdır. Kızdırıcı özelliği nedeniyle cilt üzerinde kullanılırken dikkat edilmelidir.)



FINDIK YAĞI

Kuru ve yıpranmış ciltlere rahatlıkla uygulanır varis ve saçkıran hastalığı içinde faydalıdır. Doğum öncesi, Doğum sonrası cildin esnekliğini sağlamak ve cilt çatlağını önlemek amacıyla masaj yapılarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Sabit yağ, fosfor kalsiyum, protein ve şeker içerir.

KULLANILIŞI:

Masaj olarak kullanılır. Saç diplerine parmak uçlarıyla friksiyon yapılır.


GÜL YAĞI

Ağrı kesici, keyif verici, uyutucu, öksürük kesici etkileri vardır.Kabızlık ve tansiyon düşmesinde etkilidir. Ayrıca saç uzatıcı ve besleyici etkiye sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Papaverin, kodein tebain, narsoin ve morfin içerir.

KULLANILIŞI:

Haricen cilde masaj şeklinde uygulanır. Bir çay bardağı suya 10-15 damla damlatılarak gargara yapılır.


HAŞHAŞ YAĞI

Ağrı kesici, keyif verici, uyutucu, öksürük kesici etkileri vardır.Kabızlık ve tansiyon düşmesinde etkilidir. Ayrıca saç uzatıcı ve besleyici etkiye sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Papaverin, kodein tebain, narsoin ve morfin içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.Saça friksiyon şeklinde uygulanır.


HAVUÇ YAĞI


Ultraviole (UV) ışınına karşı vücut bağışıklığını arttırır . Cildin bozulmasını önler. Güneş yanıklarının iyileşmesine yardımcı olur. Hücre yenileyici İdrar arttırıcı kan temizleyici kan yapıcı ve kollestrolü düzenleyici etkileri sahip olduğu bilinmektedir.Ayrıca ses tellerine faydalıdır. güneş yağları da bronzlaştırmayı kolaylaştırır.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, sabit yağ, şeker, A vitamini, karotin ve rezin içerir

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.


HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI

Hazım kolaylaştırıcı bulantı ve kusmayı giderici etkiye sahiptir.İltihaplanmaya karşı etkili olması nedeni ile haricen eklem ve kas ağrılarına romatizmaya karşı kullanılır. Fiziksel yorgunluğu giderici etkiye sahiptir. Saç dökülmesinde etkilidir. Ayrıca pastalarda esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Myristicin içerir.

KULLANILIŞI:

2-3 Damla bir fincan suya damlatarak kullanılır. Uygulanacak yere defne sabunu ile temizlenir. Bol miktarda yedirilerek tatbik edilir. Ayakta oluşan mantar hastalıklarında da sürülerek kaşıntı önlenir. Masaj yapılarak cilt altında toplanan yağ ve toksit maddelerin terleme yolu ile dışarı atılmasını sağlar. tedavi

UYARI: Gebelikte kullanılmaz.

ISIRGAN TOHUM YAĞI

Saç dökülmesinde romatizma hücre yenileyici kan temizleyici, miyom küçültücü olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Potasyum tuzları, organik asitler, histamin ve asetilkolin içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen bir fincan suya 5 damla damlatılarak günde 2 defa kullanılır. Haricen cilde masaj yapılarak kullanılır. Saç diplerine friksiyon yapılır.


JOJOBA YAĞI


Cildi yumuşatır. Çizgileri ve kırışıklıkları azaltmak için kullanılır.Kuru ciltleri nemlendirir. Akneleri giderir. kuru ve kırık saçları besler parlaklık verir. Saç şekillendirici olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tohumlarında %50 oranında yağ içermektedir.

KULLANILIŞI:

Saçlara friksiyon yöntemi ile cilde masaj yapılarak kullanılabilir.


KANTARON YAĞI


Hazmı kolaylaştırıcı ve iştah açıcı özelliklere sahiptir. Ateş düşürücü etkisi vardır. Ülser ve gastritte iyileşmeyi hızlandırır. Bağırsak spazmlarını çözer. Bağırsak solucanlarını düşürür. Hemoroide faydalıdır. Yara ve yanıkları iz bırakmadan iyileştirir.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, rezin, acı maddeler (glikozitler), reçine, pektin ve kolin içerir.

KULLANIIŞI:

Günde 2 defa öğle ve akşam yemeklerinden önce 5-6 damla alınmalıdır. Hemoroide dıştan sürülür.

KARABAŞ YAĞI


Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliğine kollestrol ve şekere faydalıdır. uykusuzluğu giderir. balgam söker zindelik verir egzama yaralarına iyi gelir. Sivrisinek kovucudur.

İÇİNDEKİLER:

Kafur, fenkon, borneol ve sineol içerir.


KULLANILIŞI:

Günde 2 şer damla sabah akşam yarım fincan suya damlatılarak kullanılır. Cilde sürülür.

KARANFİL YAĞI

Ağız ve mide kokularını giderir. Sinirleri uyuşturur antiseptik ve ağrı kesici olarak kullanılır. Diş ağrılarında etkilidir. Dişeti çekilmesi ve iltihaplarında faydalıdır. Haşere kovucudur.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, sabit yağ ve tanen içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen 1 fincan suya 2 damla damlatılarak içilir.Diş ağrılarında pamuk üzerine damlatılarak diş üzerine tatbik edilir.

Karanfil yağı cilde sürülmemelidir.


KAYISI YAĞI

Yüz temizliğinde kullanılır. Akneleri temizler. Cilde canlılık verir. Yaşlanma ile ortaya çıkan kırışıklıkları giderir. Nemlendirici özelliğe sahiptir. Parazit problemlerinde kullanılır. Pastalarda esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, zamk, şekerler, organik asitler, saponin ve anonin içerir.


KULLANILIŞI:

Haricen cilde pamukla tatbik edilir. dahilen, bir fincan suya 3 damla damlatılarak kullanılır.


KEKİK YAĞI

Bronşit, nezle, grip, solunum yolu rahatsızlıklarına dişe eti iltihaplarına iyi gelir. kurt düşürücüdür. Alyuvar oluşumunu arttırır. Şeker hastalığına iyi gelir. Yara ve yanıklara antiseptik olarak kullanılır. Romatizmaya iyi gelir.Gastrit gibi mide rahatsızlıklarına yardımcı olur

İÇİNDEKİLER:

Carvacrol, p-cymene, terphinene, caryophyllene, myrcene, linalool, thymol, terphinen-4-ol, thujene, pinene, camphene, borneol ve humulene içerir.

KULLANILIŞI:

2-3 damla yarım fincan suya katılarak veya şeker üzerine damlatılarak kullanılır. parmak uçlarıyla masaj şeklinde tatbik edilir.

Fazla miktarda dahilen kullanımı sakıncalıdır.



KETEN YAĞI


Menapoz sıkıntılarını giderir. Mide ağrılarını ve kabızlığı giderir. Hazmı kolaylaştırır. Sindirim sistemi iltihaplarında etkilidir. Zihin açıcıdır.

İÇİNDEKİLER:

Müsilaj, linamarin, doymamış yağ asitleri ve protein içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 5 damla damlatılarak içilir.


LAVANTA YAĞI


İdrar arttırıcı ve romatizma ağrıları dindirici etkileri vardır. Baş ağrısı stres ve kas ağrıları için iyi gelir ayrıca güve ve sivrisinekleri uzaklaştırmak için kullanılır. Hassas ve yağlı ciltler için tavsiye edilir. akneleri ve vücuttaki kötü kokuları giderir. cilde sürüldüğünde ateşi düşürür. saçtaki sirkeleri gidericidir. Kozmetik amaçlı esans ve banyo yağı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Pinen, cineol, borneol ve organik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya veya bir şeker parçası üzerine 3-4 damla damlatılarak alınır. ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır.

KAKAO YAĞIİdrarı söktürür.Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar.Böbrek iltihabını giderir. Besleyici,uyarıcı,iştah açıcı ve kuvvet vericidir.Haricen basur memelerini,kadınların göğüslerindeki yara ve çatlakları yumuşatmak için kullanılır.

İçindekilerAlcooliques22abit yağ,tanen,nişasta ,şekerler,alkoitler(teobromin,kafein)
taşımaktadır.

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya
yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.
LİMON YAĞI

Ferahlık verir. Grip ve soğuk algınlığına karşı korur. Hafızayı güçlendirir. Boğaz ağrısı mide yanması kan temizleme ve böbrek taşında , bağdokusu hastalığında kas kuvvetlendirir. Diş etini kuvvetlendirir. Sivilceleri giderir. Cildi güzelleştirir. Vücuttaki istenmeyen yağların atılmasını sağlar.Tonik olarak kullanılır. mikrop öldürücüdür.. Böcek ve sinek ısırmalarında kaşıntı ve şişmeleri önler pastalara esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Hesperidin, şekerler, C vitamini, müsilaj, malik ve sitrik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Balla tatlandırılmış suya 2 şer damla damlatılarak günde 3 defa gargara yapılıp yutularak kullanılır. Tonik olarak kullanımda bolca masaj yapılarak sürülür.


MELİSSA YAĞI


Yatıştırıcı, midevi gaz söktürücü terletici ve antiseptik etkilere sahiptir. Baş ağrısı ve migrende soğuk algınlığında , kas ağrılarında faydalıdır. Mide ülserine iyi gelir. Beyin damarlarını açar cilt temizliğinde cildi güzelleştirir.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, sitral, sitronellal ve linolal içerir

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.

MERSİN YAĞI


Yağlı tahriş olmuş ve iltihaplı ciltler için kullanılır. Hemoroid tedavisinde ve şeker hastalığına karşın etkilidir. Nefes açıcı özelliğe sahiptir. Gerginliğe ve uykusuzluğa iyi gelir. Adale kuvvetlendirici ve spor sakatlıklarında masaj için çok uygundur Astımlı hastalarda haricen infizyon şeklinde faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, şekerler, strik ve maınik asit gibi organik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen günde 1 fincan suya 5 damla damlatılarak içilir. Haricen cilde masaj şeklinde kullanılır.

NANE YAĞI


Mide bulantısını keser. Hazmı kolaylaştırır. Gaz söktürücüdür. Sinirleri güçlendirir baş ağrılarına iyi gelir. Selülit tedavisinde kullanılır. Anne sütünü arttırır. Bağırsak solucanlarını temizler.

İÇİNDEKİLER:

Mentol, mentor, cadinen, pinenler, terpenler ve cineol içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen günde 3 defa bir şeker parçası üzerine 2-3 damla damlatılarak veya 1 fincan suya 2-3 damla damlatılarak içilir. Haricen cilde masaj yapılarak sürülür.

Fazla miktarda kullanılması sakıncalıdır.

OKALİPTÜS YAĞI
Kabızlık, öksürük, sinüzit, şeker hastalığı, romatizma ve selülite etkilidir.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 5 damla damlatılarak balla tatlandırılıp içilir. Haricen; masaj şeklinde ve sinüzit için buğu şeklinde antiseptik olarak kullanılır.



PAPATYA YAĞI


Duyarlı ve problemli ciltler için yaraları iyileştirici ve cildi besleyen özelliğe sahiptir. Bademcik ve diş iltihabında kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, flavon glikozitleri, bisabolol, arzulen, terepen ve salisilik asit içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak gargara yapılır. Cilde masaj şeklinde tatbik edilir.

İçilmesi sakıncalıdır.


PORTAKAL YAĞI

Mide rahatsızlıklarını geçirir. Hazmı kolaylaştırır. Ateş düşürücüdür. Romatizmada faydalıdır. Cildin güzel olmasını sağlar. Yara ve yanıkların tedavisinde kullanılır. Cildi sıkılaştırır. Sivilce ve akneleri kurutur. Tonik olarak kullanılır. Pastalara esans olarak kullanılır. Kan dolaşımını düzenleyicidir. Sinir yatıştırıcıdır.

İÇİNDEKİLER:

Şekerler, müsilaj, uçucu yağ ve bol miktarda C vitamini içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen yarım fincan suya 3 damla damlatılarak. Günde 3 defa kullanılır. haricen cilde masaj yapılarak sürülür.


REZENE YAĞI


Midevi şişkinlik, hazımsızlık rahatsızlıklarını giderir. Gaz söktürücü ve anne sütünü arttırıcı etkisi vardır.Yara iyileştirici özelliğe sahiptir. Cildi besler ve pürüzleri giderir.

İÇİNDEKİLER:

Anethol ve astragol gibi maddeler içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen bir fincan suya 5 damla damlatılarak içilir. Haricen yara üzerine sürülerek kullanılır.


SARIMSAK YAĞI


Mikrop öldürücüdür. Yüksek tansiyonu düşürür. İştah açar hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Kanı temizler. Kalp adalesini kuvvetlendirir. Siyatik varis romatizma, mafsal iltihabında faydalıdır. ayrıca saç uzamasını sağlar, dökülmesini önler, saçkıran hastalığına iyi gelir.

İÇİNDEKİLER:

Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz) vitaminler (A, B ve C), allicin ve sarımsağa özel koku veren kükürtlü yağ içermektedir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya, 4-5 damla damlatılarak günde 3 defa içilir. Cilde masaj şeklinde uygulanır.


TATLI BADEM YAĞI


Kuru ve çatlak ciltleri çok olumlu etkiler ve pürüzlerini giderir. Ayrıca saç besleyici olup dökülmesini önler. Kabızlık giderici özelliğe sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Protein ve şeker içerir.

KULLANILIŞI:

Saç diplerine parmak uçlarıyla friksiyon yapılır. Kabızlık için günde 1 çay kaşığı içilir.


SUSAM YAĞI


Dahilen müshil, haricen ise özellikle kuru ciltlere kirpik, kaş ve saçlara rahatlıkla kullanılır. Şeker hastalığında da kullanılmaktadır. yanıklarda iyileştirme özelliği vardır.

İÇİNDEKİLER:

Oleik, palmitik, linoleik, stearik ve miristik asit içerir.

KULLANILIŞI:

Her sabah aç karnına bir çay kaşığı içilir. Müshil olarak ta bir çay kaşığı alınır. Cilde ve saça masaj şeklinde uygulanır.


ÇAM TEREBENTİN YAĞI


Solunum bel soğukluğunda ve idrar yolu hastalığında kullanılan etkili bir antiseptiktir. saçı besler. dökülmeyi önler kepeği gideriri. ve saçı kuvvetlendirir. Saç diplerinde mikro organizmaların oluşumunu engeller.

İÇİNDEKİLER:

Reçine asiti, kolofan ve pinen içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 1-2 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak alınır. saç diplere masaj yaparak kullanılır. 200 gr lık şampuana 20 damla damlatılarak kullanılır.

Böbrekte tahriş yaptığından böbrek rahatsızlığı olanlar içmemelidir.


MENEKŞE YAĞI

Cilt hastalıkları, egzama, dermatit ve uyuzda kullanılır.Mikrop kırıcıdır. saç dökülmesine karşı etkilidir. Kuru saçları nemlendirir. Parlaklık ve canlılık verir. Kozmetik endüstrisinde kullanılmaktadır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, saponinler, flavon glikozitleri, vialamin ve emetin içerir.

KULLANILIŞI:

Cilde masaj yapılarak saça friksiyon şeklinde kullanılır.


YASEMİN YAĞI

Romatizma ağrılarında, cilt besleyici temizleyici ve selülit giderici olarak kullanılır.

Kullanılışı

Haricen; cilde masaj şeklinde uygulanır.



Banyo İçin Bitkisel Esanslar

Defne uçucu yağı
Okaliptüs yağı
Ardıç yağı

Limon yağı
Rezene yağı
Bergamut yağı

Melissa yağı
Lavanta yağı
Gül yağı

Adaçayı yağı
Biberiye yağı
Banyo suyuna beş damla karıştırılır. Bu su ile masaj yapıp yıkanır.


Saç Bakımı - Kuru ve Cansız Saçlar İçin


Badem yağı
Susam yağı
Defne gar yağı

Çörekotu yağı
Menekşe yağı
Zeytin yağı

Kekik yağı
Ceviz yağı
Hindistan Cevizi yağı

Karıştırılıp saç diplerine ve saça yedirilir. İstenildiği kadar bekletilip yıkanır. Haftada 2 defa yapılır.

Saç Bakımı - Yağlı ve Cansız Saçlar İçin

Portakal yağı
Çam Terebentin es.
Defne uçucu yağı

Biberiye yağı
Mersin yağı
Papatya yağı

Karıştırılıp saç diplerine ve saça yedirilir. İstenildiği kadar bekletilip yıkanır. Haftada 2 defa yapılır.


Bronzlaşma

Ceviz yağı
Kakao yağı
Kayısı yağı

Havuç yağı
Fındık yağı
Badem yağı


Birbirine karıştırılır, bütün vücuda sürülür. Güneşte bekletilir.


Cilt Bakımı İçin


Portakal yağı
Limon yağı
Kayısı yağı

Gül yağı
Buğday yağı
Papatya yağı

Havuç yağı
Jojoba yağı
Yasemin yağı

Islatılmış pamuğa 1 çay kaşığı dökülür. Losyon şeklinde cilde sürülür. 30 dakika sonra ılık su ile yıkanır.



Selülit Tedavisi

Zambak yağı
Keten yağı
Ardıç yağı

Portakal yağı
Buğday yağı
Nane yağı

Susam yağı
Yasemin yağı
Anason yağı

Rezene yağı
Lavanta yağı
Limon yağı

Biberiye yağı
Jojoba yağı
Yosunlu sabun
Selülitli bölgeye iyi bir masaj yapılarak sürülür. 2 günde bir yapılmalıdır. 1-2 saat sonra yıkanır.Hassas ciltler daha kısa bekletebilir. (Yosunlu sabunla yıkanır.)


Cilt Çatlakları

Kakao yağı
Gliserin yağı
Keten yağı

Badem yağı
Saf Zeytin yağı
Çörekotu yağı

Kantaron yağı
Kayısı yağı
Melissa yağı
Çatlayan kuruyan bölgeye masaj yapılarak yedirilir.




Masaj Yağları

Susam yağı
Alabalık yağı
Kekik yağı

Lavanta yağı
Nane yağı
Gliserin yağı

Ardıç yağı
Jojoba yağı
Biberiye yağı

Vücuda masaj yapmada kullanılır. Bütün vücut bu yağlarla ovulur.


Romatizma ve Ağrı Giderici Yağlar

Kekik yağı
Defne gar yağı
Alabalık yağı

Karanfil yağı
Pelesenk yağı
Susam yağı
Sarımsak yağı
Portakal yağı
Gliserin yağı

Çam Terebentin es.
Biberiye yağı
Okaliptüs yağı
Ağrıyan bölge önce kolonyalı mendil ile silinir. Sonra ağrı yağları iyice yedirilerek sürülür. Sıcak havlu ile sarılır. 2-3 saat sonra yıkanabilir.



Sinirsel Başağrısı (Migren)

Nane yağı
Pelesenk yağı
Papatya yağı

Kekik yağı
Lavanta yağıŞakaklara ve alın bölgesine yağlar su ile yada ıslak pamuğa dökülerek (seyreltilerek) masaj yapılır.


Stresin en iyi ilacı siyah çay
İngiltere'de bulunan University College London'da yapılan araştırma sonuçlarına göre, günlük bir bardak siyah çayın, stresle başa çıkmak için birebir olduğu belirlendi.

Bilim adamlarının son yaptığı araştırmaya göre siyah çay, vücuttaki stres hormonları seviyesinde doğrudan etki yapıyor. Psychopharmacology isimli sağlık dergisinde yayınlanan sonuçlar, siyah çay içenlerin stresten çok daha çabuk arınabildiğini ortaya koydu.

İngiltere'de bulunan University College London'da yapılan araştırmalar sonucu, siyah çayın insanlar üzerinde anti-stres etkisi bulunduğu bildirildi. Bilim adamlarının yaptığı incelemelere göre siyah çay, vücuttaki stres hormonlarının seviyesi üzerinde doğrudan etki gösteriyor. Araştırmaya katılanlar içinde, 6 hafta boyunca günde 4 kez çay içenlerin kanlarında bulunan cortisol isimli stres hormonu seviyelerinin, stresli geçen etkinliklerin ardından ölçüldüğü ve oldukça stres hormonunun beklenenin daha altında olduğu görüldü.

Araştırmanın uygulandığı deneklerin normal yaşamlarında düzenli olarak çay içme alışkanlığı bulunanlar arasından seçildi. İlk aşamada bütün denekler çay içme alışkanlıklarına bir süre ara verdi. Araştırma kapsamında denekler iki gruba ayrılarak, bir gruba normal siyah çay verilmeye devam edilirken, diğer gruba siyah renkli olan, tadı da çay ile benzer olan ancak siyah çaydan farklı bir bitki çayı verildi. Her iki grubun da, stresli oldukları durumlardaki, cortisol, kalp atışı ve kan basıncı değerleri ölçüldü. Daha sonra deneklere 3 farklı sorun meydana getirilerek, her bir denek kamera karşısında, içinde bulundukları durum nedeni ile tartıştı. Yaşanılan sorun sonucunda, stres hormonu, tansiyon ve kalp atışı değerleri yeniden ölçüldü. Her iki grubun stres seviyeleri benzer çıkmasına rağmen, 50 dakika sonunda, normal çay içen grubun stres seviyesi yüzde 47 oranında düşerken, sahte çay verilen grubun stres seviyesi en fazla yüzde 27 oranında düşebildi. Çay içenlerin, yaşadıkları sorunların ardından daha hızlı ve kolayca rahatlayabildikleri ortaya çıktı.

ÇAY İÇENLERDE KALP KRİZİ RİSKİ DAHA AZ

Araştırmanın bir diğer sonucuna göre ise, çay içenler, içmeyenlere göre daha az kan pıhtılaşmasına bağlı gelişen kalp krizi geçirme riski taşıyor. University College London Halk sağlığı ve Salgınlar bölümü Profesörü Andrew Steptoe, halk arasında, çay içmenin, günlük yaşamdaki stresli durumlarda rahatlatıcı olduğuna inanıldığını, ancak şimdiye dek ilk kez bunun bilimsel bir araştırma ile test edildiğini söyledi. Deneklerin hiç birinin içtikleri çayın gerçek çay olup olmadığını bilmediklerini de söyleyen Profesör Steptoe, çayın içindeki hangi maddenin rahatlamaya ve stresi yenmeye neden olduğunun bilinmediğini sözlerine ekledi.

Andrew Steptoe, ayrıca, çayın içinde birçok farklı maddenin bulunduğu ve bu maddelerden catechin, polyphenol, flavonoid ve amino asitlerin beyindeki vericileri etkilediğinin daha önceki araştırma sonuçlarından ortaya çıktığını, ancak bu araştırma ile bu farklılığın nedenlerine ilişkin bir şey söylenemeyeceğini belirtti.

"Bizim araştırmamız, siyah çay içmenin, günlük yaşamdaki stresten kurtulmak ve çok daha hızlı rahatlamakta etken olduğunu ortaya çıkardı, bununla birlikte, çay içmek, stres hormonunu normale indirirken çok etkili." diyen Steptoe, bu araştırma sonuçlarının sağlık için çok büyük bir bilgi olduğunu, stres seviyesinin yavaş yavaş normale dönmesinin kronik rahatsızlıklara ve koroner kalp hastalıklarına yolaçtığını söyledi. Araştırma, University College London'daki bilimadamları, Andrew Steptoe, Leigh Gibson, Raisa Vounonvirta, Emily Williams, Mark Hammer, Jorge Erusalimsky ve Jane Wardle tarafından yönetildi. University College of London (UCL) 1826'da kuruldu. Oxford ve Cambridge'den sonraki ilk İngiliz üniversitelerinden biri olan UCL'de Hukuk, Mimarlık ve Tıp alanında eğitim veriliyor


Ceviz damarları açıyor
Ceviz damarları açıyor
İspanyol uzmanlar tarafından yapılan araştırmaya göre, öğünler sonunda yenen belli miktarda ceviz, yağlı besinlerin damarlara verdiği zararı önlüyor.

Amerikan Kardiyoloji Üniversitesi’nin dergisinde yayımlanan araştırmada, 24 kişiye bir hafta boyunca yağ oranı yüksek salam ve peynir içeren öğünler verildi.

Araştırmaya katılanların yarısına öğün sonlarında 5 çay kaşığı zeytinyağı, diğerlerineyse 8 adet ceviz verildi. Yapılan testler, hem zeytinyağı hem de cevizin yağlı besinlerin damara verdiği zararı azalttığını gösterdi.

Araştırma ayrıca cevizin damarların esnekliğini de koruduğunu ortaya koydu. Cevizin bu özelliğiyle, damar sağlığı için zeytinyağından da faydalı olduğu vurgulandı.

Yağlı besinlerin yol açtığı damar sertliği, felç ve kalp hastalıklarının temel nedenleri arasında gösteriliyor.



Bazı Meyvelerin Yararları
ŞEFTALİ




* C vitamini
* Potasyum
* A vitamini
* B3 vitamini
* Folik Asit

* Kalp rahatsızlıkları ve kansere karşı korur,
* Sindirim sistemini çalıştırır hazmı kolaylaştırır,
* Böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar,
* İdrar sökücüdür.

KAYISI




* A vitamini
* Potasyum
* B3 vitamini
* Betakaroten

* Betakaroten, kanserin,özellikle akciğer kanserinin, kalp hastalıklarının ve kataraktın önlenmesine yardımcıdır,
* İçerdiği kalsiyum ve magnezyum sayesinde kemik erimesinin önlenmesine faydalıdır,
* Kan yapıcı,cildi ve saçı canlı tutma özelliği vardır,
* Lifli bir meyve olduğundan bağırsakları korur ve pekliğe iyi gelir,
* Kansızlığa iyi gelir,
* Sinirleri gevşetip uyku verir.

VİŞNE




* Karbonhidrat
* A vitamini
* Potasyum

* Şeker oranı kirazınkinden düşük olduğu için daha az kalori içerir,
* Diyareyi keser,idrar söktürücü özelliği vardır,
* Ateş düşürür,susuzluğu giderir.

PORTAKAL


* C vitamini
* Karbonhidrat
* Potasyum
* Folik Asit
* Bioflavin

* Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalıkları ve felçten korur,
* Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller,
* Ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar,
* İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır,
* Kanın pıhtılaşmasını,mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır,
* İçerdiği yüksek potasyum tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur.Aynı zaman da potasyum cildin kuruyup kırışıklıkların oluşması da önler,
* Bağırsak gazlarını söker,bağırsak parazitlerinin dökülmesini sağlar,
* Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar,
* Safra salgısını arttırır.

MUZ




* Karbonhidrat
* Potasyum
* A vitamini
* Folik asit

* Kalbe ve kas sistemine yararlı,
* Yorgunluğu ve ishali giderici özelliği vardır,
* Yüksek tansiyonu önleyici özelliğe sahiptir,
* Uykuyu düzene sokar,
* Ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur,
* Kolesterolü düşürücüdür ve migren ağrısına faydalıdır,
* Böbrek ve eklemlerdeki iltihaplanmalarda tedavi edici özelliğe sahiptir.

GREYFURT


* Karbonhidrat
* Potasyum
* A vitamini
* Folik asit
* C vitamini

* Sindirimi uyarır,
* Diş etlerinin kanamasını azaltır,
* Soğuk algınlığına iyi gelir,
* Kolesterolü düşürür,
* Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır,
* Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır,
* Tansiyonu dengeler,
* İdrar sökücü özelliği vardır.

ELMA




* Karbonhidrat
* Lif
* Potasyum
* B3 vitamini
* Pektin

* Böbreklerin temizlenmesine yarar,
* Baş ağrısına iyi gelir,
* Kolesterolü düşürür,
* Yüksek tansiyonu düşürür,
* Kan şekerini kontrol altında tutar,
* Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir,
* Uykusuzluğa iyi gelir,
* Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar,
* Elma + kereviz/maydanoz yorgunluğa iyi gelir,
* Elma+kızılcık suyu veya elma+ananas+üzüm suyu gribe iyi gelir,
* Elma+armut suyu kabızlığa iyi gelir.

ÇİLEK


* Karbonhidrat
* Lif
* Demir
* Potasyum
* B3 vitamini
* Folik asit
* C vitamini

* Sigara dumanının etkilerini azaltır,
* Çocuk felci ve ağız-deri yaralarına yol açan virüsleri öldürücü etkisi vardır,
* Kansere yakalanma riskini azaltır,
* Mide ve bağırsak zayıflıklarını giderir,
* Sakinleştirici etkisi vardır,
* Safra kesesi hastalıklarına iyi gelir,
* Yüksek ateşi düşürür,
* Suyuyla gargara yapılırsa diş taşlarının oluşmasını engeller,
* Cilde canlılık kazandırır.

ANANAS




* Potasyum
* A vitamini
* C vitamini
* Kalsiyum
* Magnezyum
* Fosfor

* Bakteri ve parazitlerle savaşmaya yarar,
* Sindirimi kolaylaştırır,
* İltihaplanma riskini azaltmada ve yaraların hızla iyileşmesini sağlamada etkilidir.

MANGO




* A vitamini
* C vitamini
* E vitamini
* Demir

* Böbreklere faydalıdır,
* Kanı temizler,
* Sindirimi hızlandırır,
* Asitli yiyecekleri nötralize eder.

PAPAYA




* A vitamini
* C vitamini

* Sindirimi kolaylaştırır,
* Vücutta parazitlere karşı savaşır,
* Kansere karşı koruyucu etkisi vardır,
* Bağırsaklarda oluşan gazı alarak genel anlamda bağırsakları temizler.

* Belirtilen vitamin ve mineraller, seçilen meyvelerde yoğun şekilde bulunmaktadır. Bu meyveler birçok farklı vitamin ve mineral içerseler de, bunların yoğunluğu ikinci planda kaldığından, burada hepsine yer verilmemiştir.


Domates yiyin güzelleşin
Yaz aylarının en lezzetli sebzelerinden domatesin, aynı zamanda güzellik kaynağı da olduğu bildirildi. AA muhabirine konuyla ilgili açıklama yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Erkan Erdal, domateste bulunan ve kırmızı rengi veren likopen maddesinin, bilinen en iyi antioksidan olduğunu belirterek, ılık domates maskesinin cildi gergin tuttuğunu söyledi. Erdal, domatesin cilt sağlığı açısından çok önemli olduğunu ifade ederek, ''Domatesin içindeki likopen, yağ ve ısıyla etkisini artırır.

Sabahları kahvaltıda soyulmuş ve zeytinyağı dökülmüş domates sağlık açısından çok faydalıdır'' diye konuştu. Erdal şunları söyledi: ''Likopen bilinen en etkili antioksidandır ve en fazla domateste bulunur. Salça ve ketçap da bol miktarda likopen içerir. Greyfurt, kuru kayısı ve karpuzda da likopen vardır ama içerdiği madde domates kadar yoğun değildir.'' Ketçabın yararlı olduğunu, bol bol domates suyu içilmesi gerektiğini belirten Erdal, makarnanın da bol ketçapla yenmesini önerdi.

Erdal, ciltlerinin güzelliğiyle ünlü Macar kadınlarıyla ilgili yapılan bir araştırma sonucunda bu kadınların yüzlerine ılık domates maskesi sürdüklerinin ortaya çıktığını ifade ederek, domatesin güneşin altında gergin kalabilmesinin nedeninin likopen olduğunu ve yüze sürülen likopenin de cildi gergin tutacağını, kırışmayı önleyeceğini dile getirdi. Likopenin, vücutta kansere neden olan serbest radikallerin dolaşımına engel olduğuna da dikkati çeken Erdal, Alzheimer, osteoporoz ve deri hastalıklarını önlemede de likopenin önemli olduğunu söyledi.


Keçi boynuzunun faydaları
Bir çok insan tanıdım, alerjik nefes darlığı çeken.Bu insanlar yılın belli mevsimlerinde kortizon tedavisinden başka çare bulamayanlardı.
Öksürük krizlerinin nedenli şiddetli olduğunu anlatıyorlardı.
Keçiboynuzunu önerdiğim bu insanların çoğu daha hemen ertesi gün rahatlamaya başladıklarını anlatıyorlardı.
Guatr rahatsızlığından dolayı nefes darlığı çekenler de olumlu sonuçlar aldıklarını belirtmişlerdir.
Keçiboynuzunda bulunan bazı etkin maddeler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

KEÇİBOYNUZU NEDİR?
Anadolu'da bazı yörelerde harnup olarak da bilinir.
Yeryüzünün en eski bitkilerinden olup anavatanı olarak
Güney Anadolu, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, Filistin ve Libya olup
memleketimizde, Antalya, Mersin, Silifke, Datça dolaylarında yaklaşık 1500 km2lik sahil şeridinde doğal olarak yetişmektedir. Keçiboynuzu, yetişmeye başladığı ilk 15 yıl meyve vermeyen bir bitkidir.
Meyveleri ilk başlarda yeşil olup, olgunlaştıkça kahverengileşen ve tam olgunlaşınca parlak kahverengi renk alır.

Keçiboynuzunun en büyük özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır.
Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır.
Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki;
derhal sonuç almak mümkün olabilmektedir.
Ayrıca alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir .

Keçiboynuzunun içerdiği gallik asit insan sağlığı üzerinde öylesine çok yönlü özellikleri olan bir maddedir ki,
bu özelliklerinden bazıları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Analgesic Ağrı kesici

Antiallergenic Alerjiye karşı

Antiasthmatic Astıma karşı

Antibacterial Bakteri yok edici

Antibronchitic Bronşite karşı

Anticancer Kansere karşı

Antihepatotoxic Karaciğeri toksinden arındırıcı

Antioksidant Serbest radikalleri yok edici

Immunostimulant Bağışıklık sistemini güçlendirici

Antiviral Mikroplara karşı

Antiseptic Antiseptik

Cancer-preventive Kansere karşı koruyucu

Antinitrosaminic Nitrozamin yok edici

Bronchodilator Bronş genişletici

Antipolio Çocuk felçine karşı

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi gallik asit çok yönlü bir maddedir.
Bu maddenin belirtilen bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir.
Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği bulunmaz bir imkan.
Balgam söktürücü gücü ve astım a karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır.
Sigara içenler keçiboynuzuna başladıktan bir iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.
Keçiboynuzu, insanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir.
Özellikle sigara içen insanlarda akciğer kanserine yakalanma riskinin ne kadar yüksek olduğu,
bu konuyla ilgili hemen her klinik deneyde ortaya konmaktadır.
Değerli okuyucu, bir insanın kendi kendine (sağlığı açısından) verebileceği en büyük zarar; sigara içmesidir.
Unutmayınız ki, sigara içmek sadece akciğer kanserine yakalanma riskini artırmıyor,
genel olarak insan sağlığını olumsuz etkileyen zararlı bir alışkanlıktır.
Keçiboynuzu akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir.
Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır.
Ancak bir bitkinin hastalığı önleyici özelliği ile hastalığı tedavi etme özellikleri birbirlerinden farklı şeylerdir.
İşte keçiboynuzunun akciğer kanserini tedavi etmekteki gücünü artırıcı farklı etkin maddeler içeren ikinci bir bitkiye ihtiyaç vardır.
Bu ikinci takviye bitki kırmızı turptur.
Keçiboynuzunda kolestrol bulunmaması ayrı bir avantajdır.
Kaffein ve theobromine içermediği içinde tansiyon problemi olanların rahatlıkla kullanabilecekleri bir bitkidir.
Fosfor ve kalsiyum bakımından zengindir.
Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlara kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir destekleyicidir.

---------------------------------------------------------------------------

KEÇİBOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ

Faydaları:

* Kalsiyum bakımından çok zengindir (sütün 3 katı)

* İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelir

* Balgam söktürür,göğsü yumuşatır,bronşları açar, sigara tiryakileri için faydalıdır ve nefes darlığına oldukça etkilidir.

(Alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.)

* Yüksek ham selüloz etkisi ile bağırsak rahatsızlıklarına ve gastrite etkilidir.

Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini giderir .

Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler.

Mideye kuvvet verir.

* Yüksek mineral ve vitamin içeriği ile de diş ve diş etleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır.

* Yüksek doğal şekerler , zengin mineraller (özellikle çinko) ve vitaminler (A , B , B2, B3, D) içeriği dolayısıyla doğal güç ve besin kaynağıdır.

* Yüksek sodyum ve potasyum içeriği sayesinde tansiyon, karaciğer ve akciğer üzerine çok yaralı etkileri bulunmaktadır.

Kanın zehirli maddelerini temizler.

*İnsanlığın korkulu rüyası akciğer kanserini %90 oranında önleme gücüne sahiptir.

*Kalbe faydalıdır, kalp çarpıntısını önler

*İnsan vücuduna giren radyasyonu dışarı atar

Sağlık ve güzelliğe böğürtlen
Sağlık ve güzelliğe böğürtlen

Hafıza kaybından, ishale kadar bir çok rahatsızlığa iyi geldiği belirtilen böğürtlene olan ilginin, her geçen gün arttığı bildirildi.

Uzmanlar tarafından, çiçekleri ve taze meyvesinin bir çok hastalığa iyi geldiği belirtilen böğürtlen, iklim özellikleri nedeniyle en çok Mersin ve Bursa yörelerinde yetiştiriliyor. Kozmetik sanayisi ise böğürtlen aroması bulunan duş jeli ve güzellik losyonları üretmeye başladı. Böğürtlenin sıkılarak elde edilen suyunun ishal rahatsızlıklarına, taze veya kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağından yapılan çayın ise, ağız yaralarına iyi geldiğini belirten uzmanlar, antioksidanlar açısından zengin olduğunu belirttikleri meyvesinin ise yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarına, diyabete ve böbrek taşlarına karşı kullanıldığını söylediler. Böğürtlen bu özelliklerinin yanı sıra, son günlerde değişik kozmetik firmaları tarafından da doğal bitkilerden üretilen ürünlerin hammaddesini de oluşturduğu belirtildi.

Firmaların vücut güzellik losyonları ve duş jeli gibi doğal bitkilerden imal ettikleri ürünlerinde böğürtlen çiçeği ve meyve aromasını kullandıkları kaydedildi.

TALEP ARTTI
Mersin'in Silifke İlçesi Böğürtlen Üreticileri Birliği Başkanı Ekrem Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anavatanı Bursa olmasına karşın Türkiye'de en erkenci bögürtlen meyvesinin Silifke'de yetiştirildiğini söyledi. Silifke Ovası'nda bu yıl toplam 180 dekar alanda ekim yaptıklarını ve yaklaşık 330 ton rekolte beklediklerini belirten Doğan, artan talep karşısında ekim alanlarının her geçen yıl arttığını ifade etti. Böğürtlenin taze olarak tüketilmesinin yanı sıra reçel, marmelat gibi bir çok kullanım alanının bulunduğunu anlatan Doğan, uzmanlar tarafından bir çok hastalığa iyi geldiğinin de bilimsel olarak kanıtlandığını sözlerine ekledi

Üzüm Çekirdeğinin büyüsü..

Üzüm Çekirdeği Avrupa'da ilaç niyetine satılıyor. Mucizevî çekirdek ödemden,nezleye kadar bir çok hastalığın tedavisinde
kullanılıyor. Üzümün çok faydalı olduğu bilinir. Özelliklede zihin açıcı yönü ile sınavlardan önce kuru üzüm tavsiye edilir. Ama
birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Halbuki üzümün çekirdeği bugün birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor. Yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan üzüm çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi. Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor.Başınızdan ayak uçlarınıza kadar her doku kanla beslenir.


İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı sizin yaşam hattımızdır. Eğer kan damarları
yaşlanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığınız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir
biçimde akmıyorsa kalp kasınız hasar görebilir. İşte üzüm çekirdeği, zayıflamışkan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndürebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip. Özelliği ise tamamen doğal olması...



Çekirdek,damar hastalıklarını tedavi ediyor. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyor.
Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan... Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya
çıkmış. İlk Fransa'da keşfedildi Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa'da, özellikle üzüm bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa'da
etkili bir biçimde kullanılıyor.
Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Üniversitesi'nden emekli tıp profesörü Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş.



Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı ödemi olan fakültenin dekanının eşine, dekan tarafından verilmiş.
Masquelier o günü şöyle anlatıyor;"Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle
yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü.Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye düşündüm.
Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm.Dekanın eşi 48 saat içinde iyileşti. O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir
şeyler olabileceğini düşündüm."


1950'de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa'da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş.
Doktor Masquelier ve meslektaşları, üzüm çekirdeğinin varis üzerindeki etkisini doğrulayan dokuz deney yapmışlar. Bununla birlikte çekirdek, göz kamaşması, gece körlüğü, maküler dejenerasyon gibi göz sorunlarının, arterit, saman nezlesi, alerji ve burun kanamalarını tedavisinde de kullanılmış.


"Eğer düzenli olarak üzüm çekirdeği alırsanız, damar duvarlarınız
güçlenecektir." diyor Dr. Masquelier.

Diş eti kanayanlar kullanmalı. Peki üzüm çekirdeğine ihtiyacınız olup olmadığını nasıl
öğreneceksiniz? Doktor Masquelier'in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde:



"Sabahleyin dişlerinizi fırçalarsınız ve diş etlerinizin kanadığını görürsünüz.

Ya da göz korneasında bir kan lekesi fark edersiniz. Veya geceleri kendinizi yorgun hissedersiniz, baldırlarınız şişer,
ödem olduğunu fark edersiniz. Bu durumda damar zayıflığından muzdaripsinizdir ve üzüm çekirdeği tüm bu patolojik mekanizmalarla
mücadele eder.

"1995 yılında İtalya'da yapılan bir araştırmada 150 miligramlık üzüm çekirdeğinin ağrıyı, yanma karıncalanma hissini ve
atardamarların şişme derecesini azaltmada, yaygın olarak kullanılan bir eczacılık ilacından daha hızlı ve üzün sureli etkili
olduğu bulunmuş. 1985 yılında da Fransa'da 92 hasta üzerinde yapılan kontrollü deney, 28 gün boyunca 300 miligram üzüm
çekirdeği almanın, ağrıyı, karıncalanma geceleyin giren bacak kramplarını ve şişkinliği yüzde 50'den daha fazla azalttığını
göstermiş. Üzüm çekirdeğini diğer bir faydası ise gözlere... Gece görüşünde önemli olan parlak ısıların neden olduğu göz
kamaşmasını geçirmeye yardımcı oluyor.

Yine Fransa'da 100 denek üzerinde yapılan iki ayrı araştırmada 5 hafta boyunca günde 200 miligram üzüm çekirdeği almanın parlak ısılara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma durumunu
artırdığı ortaya çıkmış.

Ayrıca testlerde üzüm çekirdeği ürünün bir bilgisayar ekrani karşısında çalışmanın neden olduğu göz gerilimini
geçirdiği ve miyop kişilerde retinanın işlevini ve duyarlılığını düzelttiği görülmüş.

Üzüm çekirdeğinin tansiyonu ve onun sonuçlarını düzenlemeye yardımcı olabileceği de belirtiliyor. Araştırmaların gösterdiğine
göre, yüksek tansiyonlu insanlar genellikle çok geçirgen olan, zayıf kılcal damarlara sahipler. Bu da onların kılcal damar
kanaması geçirme ve göz retinasındaki kan damarlarının yırtılma olasılıklarını artırıyor.


Dr. Miklos Gabor'un yaptığı araştırmada üzüm çekirdeği yüksek tansiyonlu deneklerde kılcal damarları güçlendirmiş.
Anti-Aging etkisi Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaşlılığı
geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaşlanma belirtileri azalıyor.


Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktinin
içerdiği Proantosiyanidin, bilinen en güçlü etkisi antioksidant. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E'den 50, vitamin C'den 20 kat daha fazla.Antioksidantlar, vucudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getiriyor.


Uzmanlara göre vücudun antioksidant üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidant ise organik üzüm çekirdeği ekstraktıdı olduğu belirtiliyor.
Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor. Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor.



Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar günde 150 ile 300 miligram.
Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. Üzüm çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş.




Prof. Peter Rohdewald tarafından laboratuar fareleri, kobaylar ve köpekler üzerinde yapılan araştırmada doğal çekirdeğin, toksik, mutajenik, karsinojenik olmadığı tespit edilmiş.
Kimler kullanmalı?


* Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.
* Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
* Cildi cansız ve solgun görünenler
* Cinsel yaşantısında kendini yetersiz hissedenler
* Kalple ilgili sorunları olanlar
* Ani kalp krizi riski olanlar
* Görme gücünde yaşlanmaya bağlı bozulma olanlar
* Şişlikler ve ödem alerjilerinde
* Yüksek tansiyonda
* Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
* Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
* Şeker hastalığı olanlar
* Varis ve hemoroit gibi sorunları olanlar...



Sunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor.
Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar. Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor.
Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor.




Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 10 Ocak 2008 13:45
sehrazat2415 - avatarı
sehrazat2415
Ziyaretçi
21 Ocak 2007       Mesaj #25
sehrazat2415 - avatarı
Ziyaretçi
Şifali Bitkiler; Hangi Bitki Hangi Hastaliğa Iyi Geliyor
• Acıağaç : İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. Tükürük ifrazatını arttırır. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbrek sancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Bağırsak kurtlarını döker. Kanamaları durdurur. Haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Fazla kullanılacak olursa; baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.
• Adaçayı : Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.
• Adamotu : Zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır. Rast gele kullanıldığında zararlı olur.
• Ahlat (Yabanarmudu ) : Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarinda, filizi ezilip yaraya sürülür.
• Ahududu : Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.
• Alıç : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.
• Anason : Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. Migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.
• Anason : Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.
• Ardıç : Kozalaklari mavimsi siyah renklidir. Yenir ve idrar söktürücü özelliktedir.
• Aslanağzı : Balgam söktürür. Bronşitte rahatlık verir
• Asma : Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.
• Ayı üzümü : Kuvvet verir. İshali keser. İdrar yollarını temizler. İdrar söktürür. Ateşi düşürür. İdrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder. Prostat büyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir.
• Ayrıkotu : Bitkinin etli kökleri çok eskiden beri üriner hastalıklarda kullanılan önemli bir halk ilacıdır. Kökler mesane ve böbrek iltihapları dahil, mesanedeki tas ve kumları düşürmek için kullanılan iyi bir idrar söktürücüdür.
• Ayva : İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.
• Badem : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.
• Badem : Aci bademin uçucu yagi, iyi bir koku ve tat giderici (balik yagina ilave edilir) ve hafif bir dezenfektandir. Badem tohumlari, badem surubu hazirlanmasinda kullanilir. Çocuklar için iyi bir müshildir. Kremlerin terkibine girer. Meyve kabugu halk arasinda bogaz agrilarina karsi kullanilmaktadir.
• Bakla : İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
• Baldıran ( Ağuotu) : Nemli yerlerde yetişen, 1-2 metre boyunda zehirli bir bitkidir.Ev ilaçlarında kullanılmaz.Tıpta, özellikle dişçilik alanında kullanılır.Ağrı kesici, spazm giderici ve siyatik, tetanoz ile epilepsi hastalıklarinin tedavisinde kullanılır.
• Bamya : Meyvesi beş bölmeli,tohumları yuvarlak ve yeşilimtrak gri renkte bir sebze. Faydalı bir sebzedir. Yaş veya kuru olarak sarf edilir. Konserveleri de yapılır. Meyveleri müsilajlıdır. Kabızlık tedavisi ve barsakların düzenli çalışması için faydalıdır.
• Banotu : Yumuşak tüylü, otsu bir bitki. Gavur haşhaşı adıyla da bilinmektedir.Meyve çok tohumlu ve bir kapakla açılıp tohumlarını saçan bir kapsüldür.Altı türü vardır. (Siyah Banotu) ile (Mısır Banotu) tedavi sahasında kullanılır. Mısır Banotu Malatya civarında bulunmaktadır. Bilhassa alkaloit endüstrisi için önemlidir. Siyah Banotu hemen hemen bütün Anadolu ve Trakya’da bulunur. Meyvaları çanak yapraklar tarafından sarılan, kapak ile açılan bir kapsüldür. Bu kapsül içinde gri esmer renkli, üzerinde küçük çukurcuklar bulunan çok miktarda tohum bulunur.Bitkinin kullanılan kısmı; yaprakları, kökü ve tohumlarıdır. Yapraklar, bitki çiçekli iken toplanır ve kurutulur. Tohumlar tamamen olgunlaştıktan sonra alınır, güneşte ya da 40-50 derecelik fırınlarda kurutulur. Kuvvetli bir uyuşturucu ve ağrı kesicidir. Bazi müshillerin tesir edebilmesini kolaylaştırır. Bilmeden kullanıldığında zehirlenmelere sebeb olan bir bitkidir.
• Bezelye : Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.
• Biberiye ( Kuşdili otu) : 1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki.Kuşdili olarak da bilinir.Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Ayrıca hazımsızlığı giderir.
Çarpıntıları keser, migreni keser.İdrar ve adet söktürür.
• Boru çiçeği ( çan çiçeği ) : Nefes darlığı , bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıkları giderir.
• Böğürtlen : Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur. Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.
• Brokoli : Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler. Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan 'indole' adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.
• Buğday : Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.
• Ceviz : Yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Bitki bilimcilere göre bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor. Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekayı geliştirdiğini belirten uzmanlar, yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırdığını belirtti. Vücudu besleyip güçlendiren cevizin yararlarından bazıları şöyle sıralanıyor: • Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar. • Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir. • Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir. • Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir. • Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar. • Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.
• Civan Perçemi (Binbir yaprak otu, Kandil Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.
• Çamfıstığı : Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.
• Çemen : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.
• Çiğdem (Mahmur Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı tohumları ve yumrusudur. İdrar söktürür, Kabızlığı giderir. Kesinlikle tavsiye edilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Çiğdem tohumu ve yumrusundan hazırlanan preparatlar uzun zamandan beri damla hastalığına karşı kullanılmaktadır. Daha çok ziraatta kullanılır.
• Çilek : Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.
• Çörekotu : İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.
• Defne : Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir
• Deniz Kadayıfı : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.
• Deniz Yosunu : Metabolizmanın işleyişini hızlandırıyor. Troid hormonundaki dengesizlikleri engellen maddelir içeren su yosunu, metabolizmayı hızlandırıyor. Ayrıca, B vitamini, kalsiyum ve çinko içeren yosun; deriye, tırnaklara ve saça karşı etkili.
• Dereotu : Bitkinin kullanılan kısmı meyveleridir. Meyveler eylül sonunda toplanır ve gölgede kurutulur. Meyvelerinde sâbit ve uçucu yağ, pektin ve azotlu bileşikler vardır. Meyveler yatıştırıcı, mide ve bağırsak gazlarını önleyici olarak kullanılır. Hazımsızlık ve hıçkırığa tesiri iyidir. Yaprakları da yemek ve salatalarda kullanılır.
• Devedikeni : Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.
• Domates : Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. 'Beta karotin'e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az
• Dut : Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.
• Düğün Çiçeği : Kavak merhemi ile birlikte hâricen basura karşı verilmektedir.
• Ebegümeci : Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.
• Eğreltiotu : Barsak parazitlerine karşı çok eski târihlerden beri kullanılmaktadır. Toz veya hulasa hâlinde alınır. Tavsiye edilen miktardan fazla alınmamalıdır.
• Elma : Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.
• Enginar : Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler.
• Fesleğen : Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.
• Fındık : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.
• Funda ( Süpürge Otu) : Bâzı türlerinin dalları ipek böcekçiliğinde askı olarak kullanılır. Dalları çalı süpürgesi yapımında, ayrıca yakacak olarak kullanılır. Genel olarak idrar yolları taşlarına karşı idrar söktürücü olarak kullanılır. Funda ayrıca, ishal ve böbrek taşları tedavisinde kullanılır. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi çıban ve egzamada faydalıdır. Zayıflamak için de kullanıldığı bilinmektedir.
• Gelincik : Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.
• Greyfurt : C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.
• Gül : Gülden gülyağı ve gülsuyu elde edilir. Gülyağı kozmetik ve parfümeride kullanılır.Gülyağının antiseptik (mikrop öldürücü) etkisi vardır. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Göz kanlanmaları ve göz nezlesinde etkilidir. Dâhilen ise hafif müshil etkilidir. Gülsuyu ve gül reçelleri halk arasında yaygın olarak kullanılır.
• Gülhatmi : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarında kullanılır. Barsak iltihaplarında etkilidir.
• Günlük Ağacı : Ağacın yongaları kurutulur, günlük ve buhur olarak kullanılır. Nefes darlığını giderir. Tütsü olarak kullanılır.
• Güzelavratotu : Ağrı kesici ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, mide, barsak, astım, kalp, sinir ve beyin hastalıklarının tedavisi için yapılan ilaçlarda da kullanılmaktadır.
• Hanımeli : Tıpta yaprakları gargara yapmak için, çiçekleri antispazmodik olarak, meyveleri de idrar söktürücü ve kusturucu olarak kullanılır.
• Haşhaş : Bitkinin kullanılan kısımları ham meyvelerinin çizilmesi ile elde edilen afyon, kurutulmuş ham meyveler, yapraklar, tohumları ve tohumlarından elde edilen yağıdır.Bilhassa hâricen kullanılan bâzı merhemlerin bileşimine girer ve ağrı dindiricidir.Bileşiminde toplanma zamanına göre değişen afyon alkaloitleri vardır. Harici ağrı dindirici olarak, özellikle diş hekimliğinde kullanılır. Tohumlarının yağı ise, tohumları soğukta tazyik edilmesi sûretiyle elde edilen yağdır. Soğukta elde edilen yağın bileşiminde asitler az, sıcakta elde edilen yağın ise asitleri fazladır. Soğukta elde edilen yağ, bâzı merhemlerin bileşimine girer. Sıcakta elde edilen yağ, yemek yağı ve sanayide sabun yapımında kullanılır. İçerdiği zehirli maddeli dolayısıyla, hekim kontrolü ve tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.
• Hatmi : Ağız, boğaz ve dişeti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir.
• Havuç : Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.
• Hayıt : İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısı ve ishali keser. Ayak şişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında kullanılır.
• Hindistancevizi : İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.
• Hodan : Bitkinin çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Fazla miktarda müsilaj, reçine, mâdenî tuzlar taşır. Yapraklar ve çiçekler ter verici, idrar ve balgam söktürücüdür. Boğaz ağrılarına ve öksürüğe karsı kullanılır.
• Hurma : Kalbimizin yeni dostu bulundu: Hurma Bugüne dek kalp ve damar hastalıklarından korunmada elmanın sihirli gücü biliniyordu. İsrailli bilimadamları kalbin gerçek dostunun hurma olduğunu kanıtladı. İsrailli bilim adamları, hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önerilen elmadan daha etkili olduğunu açıkladılar. İsrail'de yapılan bir araştırmada, elma ve hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler. Bilim adamları, düzenli yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğunu kaydettiler.
• Hüsnüyusuf : Mide üşütmesinden doğan şikayetleri giderir. İktidarsızlıkta da faydalıdır.
• Ihlamur : Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır.Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.
• Isırgan : Dıştan tatbik edildiği zaman iç organlarda biriken kanı çeker. Burun kanamalarını keser. Balgam söktürür.
• Ispanak : Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze. Göz hastalıklarına ve derideki lekelenmelere karşı etkili. Ispanak içerdiği iki kimyasal madde sayesinde görme bozukluklarına karşı etkili. Haftada 6 kez ıspanak yiyenlerin yüzde 86 oranında yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan derideki lekelenmeler gibi bir sorunlarının olmayacağını gösteriyor. Ayrıca yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkili. Bir porsiyon ıspanak, günlük demir ihtiyacımızın onda birini karşılıyor.
• İncir : Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.
• Kabak : Tohumları (çekirdekleri) tenya ve kurt düşürücü olarak bilhassa çocuklarda kullanılmaktadır. Tohumlar diş kabuklarından ayrılarak dövülür, şekerle karıştırılarak verilebilir. Ortalama doz çocuklarda 40 gr büyüklerde takriben 100 gr’dir. Kabak çok besleyici özelliktedir C ve B1 vitamini ihtiva eder. Pişirilen etli kısmı yiyecekten başka çıban ve şiş yerlere lapa olarak da tatbik edilir.
• Kahve : Kahvede kafein alkoliti vardır.Kafeinin az miktarının damarları genişletmek sûretiyle uyarıcı etkisi vardır.Kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, böbrek damarlarını genişleterek idrarı çoğaltır, solunumu hızlandırır. Kanı beyne çekerek, beynin faaliyetini arttırır ve narkotiklerle zehirlenmelere karşı kullanılır. Fazla miktarda alındığında uyarıcı etki fazlalaşır, kalbin çarpıntısını arttırır, kulakların uğuldamasına sebep olur.
• Kakao : Kafeinden dolayı kahvede olduğu gibi yatıştırıcı ve uyarıcı etkisi vardır. Az miktarı kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, idrar söktürür. Fazla miktarı zararlıdır.
• Kantaron : Çayı kuvvet verici, iştah açıcı, ateş düşürücü ve hazmı kolaylaştırıcı olarak verilir. Ayrıca astım ve mide ağrılarında da faydalı olduğu bilinir.
• Karabaş Otu : Ağrıları dindirir. Kalbe kuvvet verir. Balgam söker. Uyuşukluk giderir, zindelik verir.
• Karabiber : Mideyi ısıtır. iştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve barsaklardaki mikropları öldürür. Enerji verir. Afrodizyak özelliği vardır.
• Karanfil : Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır. Koku giderir. İştah açar.
• Karnabahar : Zihin yorgunluğunu giderir. Afrodizyak özelliği vardır. Sinirleri kuvvetlendirir. İdrar söktürür. Dalak hastalıklarına iyi gelir. Şeker hastalarına faydalı olduğu bilinir.
• Karpuz : Vücuttaki toksinleri temizler ve böbrekteki kumları eriterek sıhhat ve zindelik kazandırır. Ayrıca kemik gelişimine de yardımcı olur.
• Kasımpatı : Böcek öldürücü ilaç yapılır.
• Katırtırnağı : İdrar ve balgam söktürür. Hazmı kolaylaştırır. Böbrek ve safrakesesi taşlarının düşürülmesine yardım eder. Mesane hastalıklarını tedavi eder. Romatizmada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Kalp hastalıklarında kullanılır.
• Kavun : Kavun meyve olarak çok yenildiği gibi tohumları (çekirdekleri) de tıbbî olarak kullanılmaktadır. Olgun kavunların çekirdekleri kurutulur. Çekirdekler halk tabâbetinde öksürüğe karşı (çekirdekleri suda, suyu yarıya ininceye kadar kaynatılıp içilmesiyle) kullanılır. Ayrıca kavun, sinirleri yatıştırır, böbreklerdeki kanı temizler, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Barsaklarda ülser ya da iltihab olanlarla, şeker hastaları ve yüksek tansiyonu olanlar yememelidir.
• Kayın Ağacı : Avrupa kayınının tohumlarından elde edilen yağ, yemek yağı olarak margarin endüstrisinde kullanılır. Kayın katranının distilasyonundan antiseptik olarak kullanılan kreozot elde edilir. Bu da dıştan romatizma ve deri hastalıklarına karşı kullanılır. Kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen su yüz lekeleri ve çilleri giderir.
• Kayısı : Çekirdeklerinden yağ elde edilir. Etli meyvesi şeker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ etmesi bakımından önemlidir. Çekirdek içinden elde edilen yağ badem yağı yerine, yaprakları derelerde balıkları sersemleterek tutmak için kullanılır.
• Kaynanadili : Dizanteri ve ishali giderir.
• Keçiboynuzu : Olgun meyveleri gıda olarak kullanılır. Kuru meyvelerin temizlenmiş unu bilhassa süt çocuklarının mide ve barsak bozukluklarında kullanılır. Ayrıca göğsü yumuşatır ve balgam söker. Sigara tiryakileri için faydalıdır.
• Kekik : Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.
• Kenevir : Merkezî sinir sistemine etki eder, yatıştırıcı ve uyuşturucudur. Hazım sistemine pek tesiri yoktur.
• Kereviz : Kerevizde B vitamini, demir ve kireç vardır. Kereviz unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderir, idrar söker, böbrek taş ve kumlarının düşürülmesine yardım eder, kan ve süt yapar, karaciğeri temizler. Şeker, yüksek tansiyon ve romatizma da da faydalıdır.
• Kestane : Kabuklarının suda kaynatılması ile elde edilen çay, ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi kasları kuvvetlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişliğini geçirir. Kansızlığı giderir. Damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle, şeker hastaları yememelidir.
• Kına Ağacı : Ayak terlemesine engel olur. Dolamada kullanılır. Uyuz ve egzamaya iyi gelir. Guatrın üzerine bağlanırsa fayda görülür. Ağız yaraları ve deri çatlaklarını tedavi eder, saçları besler ve kuvvetlendirir.
• Kınakına : Ateş düşürür. Sıtmayı tedavi eder. Tifoda faydalıdır. Ağır ve mikrobik hastalıkların nekahat devresini kısaltır. Cilt kaşıntılarında faydalıdır. İştah açar. Kuvvet verir. Kabızlığı giderir.
• Kızılcık : Kızılcık meyvelerinden ezme, marmelat, meyve suyu yapılır. Kabız edici özelliği vardır. Gıdâ olarak istifâde edildiği gibi kabukları ateş düşürücü olarak kullanılır.
• Kiraz : Aspirin yerine kiraz Kiraz yemek ağrıların dindirilmesinde aspirinden çok daha etkili oluyor. Michigan eyaletinde yaşayanlar, bu yörede çok yetiştiğinden, bol bol kiraz yiyorlar. Kimileri bu meyvenin gut ve mafsal iltihabından kaynaklanan ağrılara birebir olduğunu ileri sürüyor. Michigan Eyalet Üniversitesi'nden Muraleedharan Nair kirazda bulunan ve ''antosiyanin'' olarak bilinen kırmızı renkteki kimyasalların bu etkiyi yaratabileceğine dikkat çekiyor. Nair ve ekibi genelde uygulanana deneylerden yararlanarak söz konusu belişimlerin aspirin ve ibuprofen gibi ağrı kesicilerde bulunan enzimleri içerip içermediğini araştırdı. Ardından kimyasalların serbest radikallerin zararlı etkilerini yok edici özelliklerini inceleyerek bunları vitaminlerle karşılaştırdı. Sonuçta, 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu görüldü. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve Ca vitaminlerine benzer antioksidan etkiler yarattığına da tanık olundu. Nair'e göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla özdeş etki yaratıyor. Nair kirazdaki antosiyaninin tablete dönüştürülmesine çalışıyor.
• Kişniş : İştah açıcı, barsak gazlarını giderici, teskin edici, bas dönmesine karşı kullanılır.Fazlası zararlıdır.
• Kivi : Bir kivide, bir portakalda olan C vitamininin iki katı vardır. Potasyum bakımından da zengindirler. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.
• Kuşburnu : Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.
• Kuşkonmaz : Hazımsızlığa karşı etkili. Antitoksit maddeler içeren bu sebze böbreği toksinlerden arıtıyor ve besinlerin hazmedilmesini kolaylaştırıyor
• Lahana : Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. Bol miktarda B, C ve E vitamini, potasyum içerir. Özellikle meme ve rahim kanserine karşı etkilidir. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astıma faydalıdır. Bağırsak kanserine karşı etkili. Lahana kanser hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde (isotiocyanates) içeriyor. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir gün lahana yiyenlerin bağırsak kanseri olma riskleri üçte iki oranında azalıyor.
• Lavanta : Lavanta çiçeği, kuvvet verici, idrar söktürücü ve romatizmaya karşı çay hâlinde kullanılır. Çok iyi bir koku vericidir. Hâricen yatıştırıcı olarak da kullanılır. Parfümeri sanâyiinde kullanılan önemli bir bitkidir.
• Mantar : Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle Çinliler'in ilaç niyetine yedikleri bu sebze, bünyeyi hastalıklara karşı koruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
• Marul : Kemik erimesine karşı etkili. Sütten bile daha fazla kalsiyum içeren bu sebze, kemikleri güçlendirmesi açısından bir numara. 100 gramında, küçük bir bardak sütün içinde bulunan kalsiyumdan daha fazlasına sahip. Bu miktar günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine tekabül ediyor.
• Maydanoz : Salata ve yemeklerin süsü maydanozun nerdeyse deva olmadığı dert yok gibi.. A ve C vitamini ile demir, kükürt, fosfos ve mangan elementleri deposu olan maydanoz sindirimi kolaylaştırıyor, böbrek taşlarını düşürüyor, görme gücünü ve anne sütünü artırıyor. Bir demir deposudur. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum ve A vitamini vardır. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. Böbrekleri çalıştırarak idrar getirir ve taşları düşürüyor , kan şekerini normal seviyede tutar ve kansere karşı da koruyucudur. Yatmadan evvel yenildiğinde sabahları tatlı bir nefesle uyanmamızı sağlar. Anne sütünü artırır. Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar. Görme gücünü artıyor, kaynatılıp içiildiğinde ve cilde bu suyla pansuman yapıldığında sivilcelere iyi geliyor. Kaynatılan maydanozun suyu gözlere pansuman yapıldığında gözdeki iltihaplanmaları önlüyor ve yanmayı geçiriyor. Kaynatılıp sirke ile saçlar yıkandığında saçların uzaması ve kuvvetlenmesini sağlıyor.
• Mazı : Yaprakları siğilleri yok etmekte kullanılır. Kozalağından barsak kurdu düşürücü ilaç yapılır. Gebe kalmayı önlemek için kullanılır. Bazı zehirlenmelerde panzehir olarak kullanıldığı bilinir. Basur memelerinde de faydalıdır.
• Melekotu : Kan dolaşımını düzenler. Terletir. Kurutulmuş melekotu dövülüp başa sürülecek olursa bitleri öldürür. Astım nöbetlerine faydalıdır.
• Melissa : Yapraklar yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende de faydalıdır. Daha çok çay hâlinde kullanılır.
• Menekşe : Bitkinin çiçekli dalları idrar söktürücü, bâzı deri hastalıklarında kan temizleyici olarak ve romatizmaya karşı kullanılır.
• Mersin : Meyveleri yemiş olarak, kabızlık giderici ve antiseptik olarak kullanılır.
• Meyankökü : Grip, nezle, anjin ve nefes darlığına faydalıdır. Öksürük ve balgam söktürür. Yüksek tansiyonu düşürür.
• Mısır : Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içeriyor. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat, enerji seviyenizi yükseltir. İçinde protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.
• Mine Çiçeği (Güvercin otu) : Tıbbî olarak, kabız edici, teskin edici etkisi vardır. Baş ve mafsal ağrılarını dindirir. Yorgunluğu ve uykusuzluğu giderir.
• Muz : Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler.
• Nane : Yapraklari çay hâlinde yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, bulantıyı giderici olarak kullanılır. Bunun yanında çeşitli ilâçların terkibinde kullanıldığı gibi, yaprakları çiğ veya kurutulmuş olarak yemeklere konur. Nâne esansı, çok miktarda zehir etkili olmasına karşılık az miktarı mîde ağrılarına ve bulantılara karşı kullanılabilir. Nâne uçucu yağı da oldukça fazla kullanılan bir yağdır.
• Nar : Vücudu kuvvetlendirir. İshali keser. Burun poliplerine faydalıdır. Şerit düşürür. Kalbi kuvvetlendirir. Mide, bağırsak hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve hamileler fazla kullanmamalıdır.
• Nazarotu : Ekzama, basura karşı ve tütsü olarak kullanılır.
• Nergis : Kusturucu ve ishal etkilidir. Kurutulmuş çiçekleri yatıştırıcı , müshil ve ateş düşürücü olarak çay hâlinde kullanlır.
• Nilüfer : Kökleri kabız edicidir. Beyaz nilüferin çiçekleri, yatıştırıcı ve uyuşturucudur.
• Nohut : Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü arttırır.
• Okaliptus : Özellikle solunum yolu hastalıklarında kullanılır.Öksürüğü keser, boğaz ve burun iltihaplarını giderir. İdrar yollarını temizler. Hâricen deri üzerine sürülmek sûretiyle antiseptik olarak da kullanılır. Ökaliptus yaprakları doğrudan doğruya kaynatılarak kullanıldığı gibi, yağının tıpta da pekçok faydaları vardır. İlâç olarak veya kaynatma ile buğu, koku hâlinde de kullanılır. Yapraklar nefes darlığı, kabız, balgam söktürücü olarak, haşere sokmalarına, her nevî ateşlenmeye, nezle, nevralji, bronşit, romatizma, şeker, üremi gibi hastalıklarda, yağ veya ekşitilerek sirke, toz sabun, pudra ve mâcun şeklinde kullanılır.
• Ökseotu : Kalbin atışlarını arttırır. Damar kireçlenmelerinde faydalıdır. Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır.
• Pancar : Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Şeker hastalığı ve vereme karşı korur. Mide ve barsakları kuvvetlendirir. Sinirleri yatıştırır.
• Papatya : Çiçek durumu başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur.Çay hâlinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sâhiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedâvi edici etkiye sâhiptir. Boyar madde olarak da kullanılır.
• Patates : Kızarmış yemezseniz kilo aldırmaz. Sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler. Yorgunluğa karşı birebirdir. Bol miktarda C vitamini ve protein içerir. Halsizliğe karşı etkili. Vücuda enerji veren madde olan karbonhidrat içeren patates, C ve E vitaminleri ve beta karotin açısından en zengini. 100 gram patateste 80 kalori, 2 gram protein, 17 mg karbonhidrat, 7 mg kalsiyum, 53 mg fosfor, 20 mg C vitamini var. Yılın hiçbir zamanı bulmakta da güçlük çekmezsiniz. Her zaman söylenir, bir kez daha söylense sorun olmaz; patatesin besin değerinin büyük kısmı kabuğunda olduğundan soymak yerine özel bıçağı ile kazımak daha iyidir. Yine kabukları soyularak pişirilen patates C vitaminin yüzde 25’ini kaybediyor. Bu nedenle patatesi fırında kabuğuyla veya buharda ya da az suda pişirmek gerek.
• Patlıcan : Kansızlığı giderir. Karaciger ve pankreasın düzenli çalışmasını sağlar. Kilo vermeye yardımcı olur. Böbrek yanmaları ve ağrılarını keser. Sinirleri yatıştırır. Kalp çarpıntılarını giderir. Cilt hastalıkları, şeker, mide, barsak ve karaciğer hastalıkları aşırı derecede olanlar yememelidir.
• Pırasa : İdrar söktürür. Mide rahatsızlığına iyi gelir. Kabızlığı giderir. Basur memeleri için faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.
• Portakal : Antioksidantlar ile dolu bir meyve. Kanseri önleyici olarak bilinen bütün maddeleri içeriyor. Ayrıca bol miktarda C vitamini içeriyor. Kilo almaya engel olur. Kandaki kolestorolü düşürür.Vucüdun C vitamini, potasyum, protein, B ve E vitaminleri ile kalp hastalıkları ve antikanserojen maddeler ile kanser riskini azaltıyor, kolestorolü düşürüyor
• Safran : Sinir sistemini uyarıcı, iştah açıcı, âdet söktürücü, koku ve renk verici olarak kullanılır.Fazla miktarda kullanılmamalıdır. Hamileler kesinlikle kullanmamalıdır.
• Salatalık : Salatalığın kendisi ya da suyu cildimizi bir tonik kadar temizler. Salatalık kabızlığı önler, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır. Kalp hastalıkları ve enfeksiyonlara karşı etkili. Kükürt içeriyor ve bu madde vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırdığı gibi, kolestrolü de düşürüyor.
• Salep : Öksürük ve bronşite faydalıdır. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Zihni çalıştırma gücünü arttırır.
• Semizotu : Mide ve barsak kanamalarında ve kanlı idrarda faydalıdır. Kanı temizler. Şeker hastalığında susuzluğu giderir. Uykusuzluk, sinir ve zihin yorgunluğunda faydalıdır.
• Sinameki : Memleketimizde çok kullanılan müshil ilâcıdır. Kolit ve spastik kabızlıkta kullanılmaz.
• Soğan Ve Sarımsak : Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı tehlikesini azaltırlar. Soğan, mide kanserine yakalanma riskini; sarımsak da bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Sarımsağın mayasında bulunan maddeler hücrelerin zarar görmesini önleyerek, vücudu erken yaşlanmaya karşı koruyor. Antibiyotik ve nefes darlığını gideren bileşimler içeren sarımsak bağışıklık sistemini de kuvvetlendiriyor. Kalbe ve alerjik hastalıklara karşı etkili. Soğan içerdiği kimyasal maddelerle kalbimizi güçlendiriyor ve alerjik reaksiyonları engelliyor. Newcastle'da yapılan araştırmalar, düzenli bir şekilde soğan yiyenlerin damarlarının tıkanma riskinin azaldığını gösteriyor.
• Soya : Uzun yaşamak isteyen herkes mutlaka soya tüketmelidir. Soya, içerisinde östrojen hormonuna benzer işlev gören ve bu hormonun etkilerini sulandıran bir madde içerir ve buda kadın bünyesi için son derece yararlıdır. Çünkü, hücre yenilenmesini hızlandıran östrojen hormonunun aşırı üretimi, göğüs, rahim ve boyun kanserine yakalanma riskini çok arttırır.
• Sumak : Kabız edici, kan kesici, antiseptik etkili olup, ayrıca boğaz ve diş etleri hastalıklarında gargara hâlinde kullanılır. Sumak meyveleri de tanen, uçucu yağ ve organik asitler ihtivâ eder. Baharat olarak çok kullanılır.
• Susam : Nefes darlığı ve bronşitte faydalıdır.
• Şebboy : Tohumları kalp üzerine etkili bileşikler taşır.Ayrıca idrar söktürücü ve kabızlığı giderici etkisi vardır.
• Şeftali : Çiçekleri kabızlığı giderir ve barsak solucanlarını düşürür. Meyvesi hazmı kolaylaştırır.İdrar yollarını temizler. Bol miktarda idrar söktürür. Basur memelerinden doğan şikayetleri giderir. Safra kesesi ve böbrekler için faydalıdır.
• Taflan : Yapraklardan elde edilen taflan suyu öksürük dindirici olarak kullanılır.Taze meyveleriyse meyve olarak yenilmektedir. Kurutulmuş meyvelerinin tohumlarıysa şeker hastalığına karşı kullanılır.Tâze meyveleri taş düşürücü olarak da kullanılmaktadır.
• Tarçın : Ruhi sıkıntıları giderir. Sürmenajda faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır.
• Tere : İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. İdrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler. Kanser, anemi ve lif hastalıklarına karşı etkili. Tere kanserle savaşan sebzelerin arasında olduğu gibi aynı zamanda en fazla kalsiyum, demir ve folik asit içerenlerin başında geeliyor. Tere gibi yeşil sebzeler yiyen kadınların, life ilişkin hastalıklara yakalanma riskleri daha az.
• Turp : Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesine yardımcıdır. Romatizma, siyatik astım ve bronşite faydalıdır.
• Üvez : Özellikle bir şeker olan üvez şeker hastaları rejimi için iyi bir tatlandırıcıdır. Meyveleri ve yaprakları kabız edicidir. Yine meyveleri idrar söktürücü, kadınlarda âdetleri kolaylaştırıcı etkilere sâhiptir. Meyveler C vitaminince zengindir. Yapraklarının çayı şeker hastalığına karşı kan şekerini düşürücü olarak kullanılmaktadir. Zararsızdır.
• Üzerklik : Bağırsak kurdundan prostata, hemoroitten karın ağrısına pek çok hastalığa iyi gelmektedir.
• Vişne : İshali keser. Ateşi düşürür. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir.
• Yaban gülü : Kabız edici, idrar söktürücü olarak, böbrek ve safra taşlarına karşı kullanılır. C vitamini yönünden zengin olduğu için de bâzı bölgelerde marmelât yapımında kullanılır.
• Yasemin : Çiçeklerinden hazırlanan çay göğüs yumuşatıcı ve sinirleri yatıştırıcı olarak kullanılır.
• Yenibahar : Damar sertliğini önler. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını giderir.
• Yerelması : Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir
• Yılan yastığı : Ateşi düşürür. Terletir, vücuda rahatlık verir. Sinirleri uyarır.
• Yosun : Haşlaması barsak kurtlarını döker. Saçlar yıkanırsa kuvvetlendirir.
• Yulaf : Çocukların hazım güçlüklerini giderir. Bedeni ve ruhi yorgunlukları giderir. Kandaki şeker miktarını azaltır
• Zencefil : İştah açar. Kusmayı önler. Bağırsak bozukluklarını giderir.
• Zerdaçal : Mîdevî ve gaz söktürücü etkiye sâhiptir.
• Zeytin : Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser. Sarılıkta faydalıdır. Yaprak ve kabukları yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olu

Kayısının bitmeyen faydaları
Kayısının bitmeyen faydaları
İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bayram Murat Asma, kayısı çekirdeğinin çeşitli hastalıklar için kullanıldığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Asma İHA'ya verdiği bilgide, kayısının üzerinde taşıdığı özellikler nedeniyle fonksiyonel gıdalara örnek verilebileceğini söyleyerek, "Fonksiyonel gıdalar kendi özel bileşenleri yoluyla hastalıklardan koruyucu veya tedavi edici etkiye sahiptir. Kayısı tohumu ve tohum yağı, bileşimindeki yüzde 95 doymamış yağ asidi, yüzde 5 doymuş yağ asidi içeriği ve ideal oleik-linoleik asit oranıyla serum kolestrol düzeyini düşürebilmesi, lakstatif, ekspektoran gibi özelliği nedeniyle fonksiyonel gıdalara örnek olarak verilebilir" dedi. Yrd. Doç. Dr. Asma, gıda sanayisinin fonksiyonel gıdaları üretmesi sonucu tıp ve ilaç sanayisi ile işbirliğine girerek, yeni bir alan ortaya çıkacağını sözlerine ekledi.


Türkiye'de kayısının halk arasında karın ağrısı ve şeker hastalığına karşı kullanıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Asma, "Ülkemizde acı kayısı tohumunun yağ ve amigdalin içermesi nedeniyle halk arasında karın ağrısı ve şeker hastalığına karşı kullanılmaktadır. Çin'de bronşial hastalıkları hafifletmek için sıklıkla kayısı tohumu kullanılır. Tohumlar hırıltılı öksürükte, bronşit, astım, amfizem ve kabızlıkta dahilen kullanılmaktadır" diye ifade etti.


Kayısı tohumlarının yaygın bir kullanım alanı ise kozmetik sanayisi olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Asma, "Kayısı tohum yağının diğer mineral yağların yerini alabilecek doğal seçenek oluşu, içeriğindeki yüksek E vitamini sebebiyle kozmetik sanayisinde sabun, krem, şampuan ve parfümeri yapımında oldukça fazla kullanılmaktadır. Günümüzde bilhassa ciltte kötü görünüme neden olan siyah noktalar ve mevcut kırışıklıkların giderilmesinde, kayısı yağının son derece etkili olduğu bilinmektedir" şeklinde bilgi verdi. Yrd.Doç. Dr. Asma, "Kayısı tohumu yağı ile ilgili yapılacak yeni bilimsel çalışmalara paralel olarak bu ürün, kozmetik sanayisinde daha fazla kullanım alanı bulacaktır" dedi.

Kefir Ve Faydaları
Kefir Nedir?


Kefir Kültüre edilmiş bir çok sağlık unsurunu bilişiminde bulunduran fermante bir süt içeceğidir ve hafif ekşimsi ve ferahlatıcı tadı ile ayrana benzemektedir. Kefir, kefir tanelerinin süt içine katılması ile üretilmektedir. Ayrıca yapısında doğal olarak bulunan kültürdeki bakteriler ve mayaların simbiyotik etkileşimi sonucu oluşan yapıların ve bu mikroorganizmaların probiyotik özelliği nedeniyle yoğurt ve diğer fermente süt ürünleri gibi sağlık açısından oldukça önemlidir. Kefirin düzenli tüketilmesi durumunda vitamin, mineral içeriği ve kolay sindirebilme özelliği ile sağlığın korunmasında önemli faydaları bulunmaktadır.

Kefir Uzun Yaşamın Sırrıdır.


İçimi ve hazmı çok kolay olan kefir hücre yenileme özelliğine sahiptir. Kefirin yararlarını bilen Kafkasyalılar çocuklarına bile su yerine kefir içirmektedirler. Kafkasya'da yüz yıldan fazla yaşamak çok sıradışı bir durum değildir.Sayısız yararları olan kefirin, mide ve pankreas salgılarını arttığı, bronşit ve safra rahatsızlıklarını iyileştirdiği, karaciğer, böbrek fonksiyonları ve kan dolaşımı üzerine olumlu etki gösterdiği, enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemini koruduğu ve kolesterol düşürücü etkisinin bulunduğu pek çok kaynakta belirtilmektedir. Ayrıca premature doğmuş bebeklerin, çocukların, emziren ve hamile kadınların, yaşlıların ve hastaların kefir tüketmesi önerilmektedir. Hatta 20-30 günlük çocuklara bile günde bir iki kaşık içirilebileceği belirtilmektedir. Doktorlar, hastaların ilaçların yanında bir de kefir içebileceklerini belirtilmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalarda kefirin kadın ve erkeklerde cinsel gücü arttığı da bildirilmiştir. Hücre yenileme sayesinde de kadınlar tarafından cilt maskesi olarak kullanıldığı da bilinmektedir. KEFİR Şirketimizde, geleneksel anlamda, Kafkaslardaki orjinine uygun şekilde, üretimde kullanılan süt test aşamasından geçtikten sonra orjinal kefir kültüründen üretilmektedir.


Kefir'in Birçok Hastalığa İyi Geldiği Bilinmektedir....


Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Yaygın, kefirin sinir bozukluklarından kansızlığa kadar pek çok hastalığa iyi geldiğini, sindirim sistemindeki zararlı bakterileri yok eden bu mayalı içeceğin antibiyotikten daha etkili olduğunu açıklamaktadır.Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Kurdal, Kefir şifa verici özelliğiyle sinirsel rahatsızlıklar, iştahsızlık ve uykusuzluk başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi geliyor. Kefirin gençlik içkisi olarak tanındığı ve su yerine içildiği Kafkasya'da verem, kanser ve hazım bozukluğu gibi hastalıklara rastlanmadığı ve ortalama insan ömrünün 100 yılı aşatığına ilişkin bir çok literatürde yer alıyor. Bu ürünün yüksek tansiyon, bronşit, sarılık, ishal, kabızlık, egzama ve safra rahatsızlıklarına iyi geldiği de biliniyor. Kurdal, kefirin düzenli olarak 6 ay süreyle günde en az 500 mililitre tüketilmesi halinde gençleştirici etkiye sahip olduğunu, yaşlıların sağlığı üzerinde yararlı etkileri bulunduğunu sözlerine ekledi.

Kanseri Geciktiriyor.


Son yıllarda fermante süt ürünlerinde ve kefirde bulunan besin öğeleri kanser oluşumlarında yada engellenmesinde de önem kazanmıştır. Süt ürünü olan kefirin bileşimindeki solenyumun hücreler üzerinde antioksidan etki gösterdiği saptanmış ve bununda kansere karşı bir faktör olduğu değerlendirilmiştir.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Ürünleri Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doc. Dr. Cem Karagözl, kefirin düzenli olarak günde yarım litre içildiğinde organizmayı dengeleyici etkesinin olduğunu ve sağlık üzerinde olumlu etkiler gösterdiğini belirtilmektedir. Ayrıca kefirin karaciğer, safra, böbrek fonksiyonları ve kan dolaşımı üzerinde olumlu etkileri olduğu gibi, kanserde, tümör oluşum aşamasında hücrelerin gelişimini engelleyici bileşenlerin oluşumunda etkili olduğu bilinmektedir.(Milliyet Gazetesi 16.05.2004)

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Sezgin, Japonya'da yapılan bir araştırmaya göre kefirin içinde yer alan maddelerin kanseri %53.6 oranında azalttığını ve ayrıca kefirin kanseri önleyici ilaçlarla kullanılması halinde kanserin tekrarlanma riskinin % 67 oranında azalttığını da ortaya çıkarttığını belirtmiştir.(Star Gazetesi 22.02.2002)


Kefir'in Besin Değeri Yüksektir.


Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tülay ÖZCAN YILSAY, “Sütün içindeki tüm besinlerin maddelerini içermesi ve tanelerinin yapısında bulunan mikroorganizmaların faaliyeti ile meydana gelen oluşumlar sonucu kefirin besleyici değerinin arttığı gibi, kısmen parçalanan protein ve yağların etkisi ile kefirin sindirelebilirliğinin de arttığını belirtilmektedir. Süt şekeri laktoz parçalandığından kefir süte karşı rahatsızlık gösteren kişiler tarafından da tüketilebilmekte ve vücuda herhangi bir rahatsızlık vermemektedir. Kefir ayrıca vücudun önemli fonksiyonlarında yer alan mineral maddeler ve asansiyel amino asitlerce de zengindir. Örneğin bu amino asitlerden tripofan sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etki göstermektedir.Ayrıca, mineral maddelerden kalsiyum ve magnezyum sağlıklı bir sinir sisteminin gelişiminde etkisi olduğu bilinmektedir. Fosfor, hücre gelişimi ve enerji ihtiyacının karşılanması için karbon hidatların, yağların ve proteinlerin değerlendirilmesinde kolaylık sağlamaktadır. Kefir, B12, B1 ve K vitaminibakımından da zenginidir. Bu vitaminlerin yeterli alınması durumunda gerek böbrek, karaciğer ve sinir sistemine gerekse deri rahatsızlıklarına sayısız fayda sağladığı bilinmektedir.

Kefir Bir Türk İçeceğidir.


Kefirin anavatanı Kafkaslardır. İlk kez Batı Asya da Türkler tarafından Kefir, Kuzey Kafkasya'nın dağ köylerinde çok eski yıllardan beri yapılan ve tüketilen, buradan Dünya'ya yayılmış fermante bir süt ürünüdür. Kafkas dağları orijinli olan kefirinilk kez batı asyada Türkler tarafından üretildiği belirtilmektedir.Kafkasyalılar kefiri sürekli tüketmekte ve gençlik iksiri olarak kullanmaktadırlar. Kafkaslardan Dünya'nın her tarafına yayılan Türkler bu içeceklerini beraberinde Dünya'nın her tarafına götürmüşler ve yaymışlardır. Kefir, Torula kefir ve Saccharomyces kefir gibi mayalar ile çeşitli laktik asit bakterilerini (Lactobacillus caucasicum, Lactobacillus plantarum, Lactobacillus casei, Streptococcus lactis, Streptococcus cremoris, Streptococcus diacetylactis, leuconostoc cremoris) içermektedir. Kefirde yer alan bu mikroorganizmalar, bağırsakta yer alan patojeri bakterilerin gelişmesini engelleyerek mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı koruyucu özellik göstermektedir. Dünya'da ve Türkiye'de ki Üniversitelerin Gıda Mühendisliği bölümlerinde kefir üzerine kapsamlı çalışmalar yapılmaktadır

Kiraz her derde deva
Alternatif Tıp


Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz, kirazın stresi yok ettiğini, menopoz döneminde faydalı olduğunu söyledi.

Karadeniz, yaptığı açıklamada, kirazın gen merkezinin Giresun ve çevresi olarak gösterildiğini, ancak hemen hemen bütün Anadolu'da yetiştiğini belirtti.
Kirazda karbonhidratlar, pektin maddeleri, organik asitler, B2, C ve A vitamini bulunduğunu ifade eden Karadeniz, ''Kiraz mide, bağırsak ve idrar yolları hastalıklarında çok faydalı olup, karaciğer rahatsızlıklarına da şifalı gelmektedir'' dedi.

Kirazın kanı sulandırdığını ve temizlediğini kaydeden Karadeniz, ''Karaciğer ve safrayı temizler. Böbreklerde biriken zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olur, kabızlığı giderir, hazmı kolaylaştırır. Aç karnına yenen kiraz zayıflatır. Kiraz midedeki yara, iltihap ve çıbanları temizler. Kiraz yenmeye devam edilirse böbrek ve mesane yollarını kumlardan temizler, karaciğer şişliğine iyi gelir, safra akışını normale döndürür, sinirleri kuvvetlendirir'' diye
konuştu. Kirazın stresi yok ettiğine dikkati çeken Karadeniz, şunları söyledi:

''Romatizma, damar sertliği ve mafsal kireçlenmesine faydalıdır. Menopoz döneminde faydalı olmaktadır. Kiraz meyvesi ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha fazla etkili oluyor. Araştırıcılar bu etkiyi kirazda bulunan 'antosiyanin' isimli kimyasalın yaptığını bildirmektedirler. Kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunmakta ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Araştırıcılara göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla eşdeğer görülüyor. Ayrıca kirazda bulunan antosiyanin maddesi E ve C vitaminlerine benzer antioksidan etkiler yapmaktadır.''

Karadeniz, kiraz suyunun cilde sürülünce lekeleri temizlediği, ergenlik sivilcelerini iyileştirdiğini de sözlerine ekledi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bitkilerle tedavinin her zaman için ilaç tedavisinden daha uzun süreceğini belirten uzmanlar, “Bitkiler hastalığa yakalanmadan önce önlem olarak kullanılmaya başlanmalı, basit hastalıklar bitki çayları, kompresler ve bitkilerden yapılmış yağlarla tedavi edilmeli. Ciddi hastalıklarda da doktorun verdiği tedaviye paralel olarak bitkilerden yararlanılabilir” dedi.

Doğada şifalı bir çok bitkiden şifalı çaylar elde edilebileceğini kaydeden uzmanlar, bitki çayı hazırlarken de şu tavsiyelerde bulundu: “Bitki çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz su kullanılmalı. Birçok hastalıkta klorun zararlı olduğu saptanmıştır. Suyunuzu kaynattıktan sonra bir iki dakika dinlendirin. Porselen bir demliğe önce çayını yapacağınız bitkiyi koyun ve üzerine gerekli miktarda su ekleyin. Genellikle 1 tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ot için dörtte bir litre su kullanmak gerekir. Çayın demlenmesi için 2-5 dakika yeterlidir. Kök bitkilerden çay yapacağınız zaman (zencefil, havlıcan gibi) aynı miktarda su ve bitkiyi birlikte cezveye koyup kaynatma yoluyla çayınızı yapabilirsiniz.”

Şifalı çay elde edilen şifalı bitkilerden bazıları şunlar:

IHLAMUR

Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir.

YOGİ ÇAYI

Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay. Tam da kış mevsimine uygun, yani ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşuyor. Bu çayı hazırlamak için ufak bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün. Dilerseniz sütle karıştırıp için.

ISIRGAN

Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı çok yararlıdır. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir.

BİBERİYE

Bu güzel kokulu bitkinin kullanılmadığı hastalık yok gibi. Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, ağrılı adet, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer rahatsızlıklarında da kullanılır. Hoş bir tat vermesi açısından biberiye çayına bir parça da kabuk tarçın atabilirsiniz.

REZENE

Rezene, Ege Bölgesi pazarlarında bahar aylarında bol bulunan bir bitkidir. Rezene çayı özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık başvurulan bir ilaçtır rezene çayı. Öksürük ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında rezene çayı yararlıdır. Listeyi uzatmak mümkün: Hıçkırık, bulantı, idrar yolları iltihabı, böbrek taşları gibi birçok durumda rezene çayına başvurabiliriz.

HİNDİBA

Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar söktürücüdür. Karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının başköşesine oturtması gereken otlardan biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır. Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır. Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla görürler. Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1-2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır.

NANE

Nane çayı, mide ve bağırsak gazlarında, bulantı ve kalp çarpıntısında içilir. Sindirim sistemi rahatsızlıklarında, karın ağrısı, ishal, safra kesesi taşı, baş ağrısı, migren, sinüzit, diş ağrısı, halsizlik, bronşit, öksürük gibi rahatsızlıklarda da tedavi edici özelliği olan nane, nefes darlığında da şöyle kullanılabilir: Bir tülbentin üzerine bal konur, üzerine taze veya kuru nane yaprakları serpilir ve yatmadan önce göğüs üzerine bağlanır, sabaha kadar bırakılır.

KEKİK

Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Kekik yağından elde edilen timol birçok ilaçta, hatta ameliyatlarda yara temizlemek için kullanılıyor. Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor.

ZENCEFİL

Ayurveda ve Çin Tıbbı’nda 5 bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıcı bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarında temizleyici, düzenleyici ve canlandırıcı bir etkiye sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi durumlarda, kan dolaşımını artırmak için, kas hastalıklarında ve romatizmal ağrılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını içebilir, öksürük için zencefil-zerdeçal-bal karışımını sabah ve akşam aç karnına şurup niyetine kullanabilirsiniz. Zencefil canlandırıcı olduğu için akciğerleri temizler, gazı önler ve terlemeyi artırarak cildin de temizlenmesini sağlar.

ADAÇAYI

Kızılderililerin kutsal bitkisi sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde bol bol yetişir. Antibiyotik ilaç görevi gören adaçayı diş eti rahatsızlıklarında ve boğaz ağrılarında çok yararlıdır. Sinir bozukluğu, baş dönmesi, titremeye iyi gelir ve menopoz döneminde karşılaşılan terlemeyi durdurur. Ayrıca dolaşım sistemi hastalıklarında, tansiyon düşüklüğünde, sindirim sistemi bozukluklarında, psikolojik rahatsızlıklarda, halsizlikte, sinir hastalıklarında da kullanılır. Özellikle boğaz ve ağız içi iltihaplarında günde birkaç defa adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş çayla gargara yapın, iyi geldiğini göreceksiniz.

ELMA

Elma, besin değeri dışında nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur, lifli olduğu için bağırsakları temizler, karaciğerinden şikayet edenler, romatizmalılar ve hatta şeker hastaları bile elmadan faydalanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir, başağrılarına iyi gelir. Taze elma suyu cilde sürüldüğünde dokuları sağlamlaştırır ve teni güzelleştirir. İlkbaharda toplanan elma çiçekleri kurutularak sonbahar ve kış aylarında kaynatılır ve göğse ve öksürüğe iyi gelecek bir şurup elde edilir. Kurutulmuş elma parçalarından çay yapabileceğiniz gibi kabuğuyla küçük parçalara böldüğünüz elmaları kaynatarak içine isterseniz limon ve portakal koyarak çay olarak tüketebilirsiniz.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
29 Ağustos 2007       Mesaj #27
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Ayurveda

Ayurveda Ne Demektir, Amacı Nedir?
Şu an yeni bir tıp dalı olarak bilinen Ayurveda, 2000 ile 5000 yıl öncesine dayanıyor, ve Hindistanda halen uygulanmaktadır. Hindistan bu bilimin anavatanıdır. Birçok Batılı Geleneksel Çin Tıbbını (GÇT) ve ona ait bitkisel ilaçlarla, akupunktur’u duymuştur. GÇT Çin için neyse, Ayurveda da Hindistan için odur . Bu gün bile her iki Ülkenin birçok hastane, ve kliniğinde,geleneksel tıp, batı (günümüz-allopathic) tıbbıyla birlikte uygulanmaktadır. Hindistanda, bir tıp bilimi olarak Ayurveda, anatomi, pataloji,kendi tanı sistemleri ve tedavi stratejileri ile, kapsamlı bir eğitim gerektirir. Hindistanda bir Ayurveda uzmanı olabilmek için,beşbuçuk yıllık bir eğitim programının (Ayurveda, tıbbı ve cerrahisi, lisansı) başarıyla tamamlanması gereklidir. Ayurveda Dünya Sağlık Örgütünce( WHO), etkili ve geleneksel bir tıp bilimi olarak kabul edilmiştir. Ayurveda’nın, üstün ve şık yönü; çok az bir çaba ve çalışmayla, kendi sağlığımızı ve yaşamımızı daha iyi yapacak, bazı basit ve pratik hususları öğrenebilmemizdir. Ayurveda’dan kendi bünyemizi ve kendi sağlığımızı tanımayı öğrenebiliriz. Bu da bize,uygun olan yaşam tarzını ve beslenme biçimini anlamamızı ve dolayısıyla, hangi bitki ve reçetelerin bize beden ve ruh sağlığı yönünden yarar getireceğini bilmemize yardım eder. 1990 yılı Ocak ayında, dünyada birçok ülkenin bir referans merkezi olarak kabul ettiği Amerikan Konseyi`nce, legal, tavsiye edilecek bir tıp dalı olarak kabul edilmiştir.
Kelime anlamı olarak (Ayur) yaşam ve (Veda) bilgi, yani yaşam bilgisi demektir. Amaçları hayatı uzatmak, mükemmel sağlığı yaratmak ve hastalıkları, bozuklukları vücuttan uzaklaştırmaktır. Ayurveda`nın esas önemli noktalarından biri de insanı, beden ve zihinle bir bütün olarak görmesidir. Ve onun tüm unsurlarını bir arada uyumlu ve dengede tutmaya çalışmasıdır. Nasıl oluyor da zihin ve beden birbiriyle ilgili oluyor? Geçtiğimiz yıllarda fizikte kabul edilen Quantum teorisine göre, moleküller ve atomdan öte, bir de maddenin quantum düzeyi vardır. Bir quanta, bilinen en küçük atomdan 10-100 milyon kez daha küçüktür. Bu düzeyde enerji ve madde birbirine dönüşebilir bir halde durmaktadırlar. Bu quantalar gözle görülmeyecek titreşimlerden oluşurlar ve adeta bir fizik oluşum için şekillenmeyi beklerler. İnsanda da aynı olay geçerlidir. Önce görülmeyen titreşimler quantum dalgalanmalarına, o da enerji uyarılarına ve o da maddeciklere, düşünceye, DNA`ya, ağrıya, dokulara, hücreye, herşeye dönüşür. İşte Ayurveda bu düzeyden, zihin ve beden düzeyinden sağlığa bakar.
Bu sistemin en önemli noktalarından biri de, sağlığı korumanın, tedavi etmekten daha önemli olduğudur. Yapılan patolojik araştırmalar göstermiştir ki, örneğin 40 yaşında bir erkekte oluşan kalp enfarktüsü, koroner damarda tıkanma gibi semptomlarla kendini belli edip, doktora gidince ortaya çıkmaktadır. Oysa daha 20 yaşında bu kişinin damarlarında ileride kalp enfarktüsüne dönüşebilecek ve damar tıkanmasına yol açacak yağ taslakları patolojik olarak saptanmıştır. İşte bu düzeyde olaya müdahale edilirse, herşey çok daha basit ve kolay olur.
Hastalıkların fizyopatolojisinden bu üç faktör sorumludur:
- Doşha`lar (Vata, Pitta, Kapha)
- Shrota`lar (vücudun kanalları, patikaları)
- Agni (sindirim ateşi)
"Doşha"lar artmış, azalmış veya nitelikleri değişmiş olabilir.
"Shrota"lar genişlemiş, daralmış, düğümsü bir yapı oluşturmuş veya akıntıları ters yöne doğru dönmüş olabilir. "Agni"nin zayıflamasıysa en büyük problemdir. Bu, "ama" (hastalık oluşturabilecek toksin - serbest radikal benzeri bir madde) oluşumuna yol açar.
Ayurveda insanları pratik olarak üç ana tipe ayırır. Bu tiplere(veya dosha lara), “Vata”, “Pitta”, ve “Kapha” denir. Bunlar, sırayla, “Hava-Boşluk”,” Ateş-Su” ve” Su -Toprak” tır. Dosha vücuttaki temel psikolojik, biyolojik, kimyasal özellikler grubudur. “Vata”, "Pitta” ve “Kapha” vücudumuzdaki pozitif güç, yaşam enerjisidir ve değişebilirler. Artabilirler veya, nadirende olsa, bünyemizde olması gereken seviyenin altına inebilirler(azalabilirler). Bu bozulmuş dosha, vücutta veya ruhta, bir dengesizlik oluşturarak, hastalıkların ortaya çıkmasına uygun ortama olanak sağlar. Değişmiş olan dosha’yı tekrar dengeye oturtmanın yolu sağlıklı beslenme, yaşam biçimi ve bitkisel desteklerden geçer. Vücudumuzda artmış olan dosha’yı azaltmak veya pasifize etmek için, bitkisel takviyeler kullanılır. Vücudunuzda çok fazla “Pitta” varsa, bu kendini, sıcaklık, kırmızılık ve acılı isilik şeklinde belli eder. O zaman, siz serinlik veren bitki yada bitki karışımlarını kullanırsınız. Böylece Pitta azalacak veya pasifize olacaktır. Dışarıdan gelen herşey ve ruhsal durumumuz, fizyolojimizi etkileyerek dosha’larımızın dengesini yada dengesizliğini yaratır. Ayurveda da beslenme bir iaçtır. Hastalıklar, beslenme ve bitkilerden yapılan beslenme takviyesi ilaçlarla sağlanır. Ayurveda ya göre insansan yapısı, zihin ve beden le bir bütündür. Zihnin bedeni, bedenin, zihni ( ruhsal durum ), karşılıklı etkilemesi sözkonusudur. Çok hastalıklı bir bedende, berrak bir ruh bulunması çok zordur. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur, Ata sözümüz, bu gerçeğin çok iyi bir ifadesidir. Yine bu nedenle, Ayurvedik bitkisel ilaçlar( veya bitkisel takviyeler), bu gerçek gözönüne alınarak hazırlanmıştır, ve binlerce yıllık deneylerden geçmiştir.
Mükemmel bir sağlık için kişinin kendi beden tipini, yani doşha tipini bilmesi çok önemlidir. Nedeni de bir beden tipi için iyi olabilecek bir yiyecek bazılarımız için bir olay olabilir. İşte bu yüzden bazılarımız yazı sever, bazılarımız kışı; kimimize dondurma zevkli gelir, kimimize ise dokunur. Bazen canımız çorba ister, bazen de tost. Nasıl oluyor bu olay? Bir bardak sütte, kim içerse içsin, 120 cal. vardır. Ama bazılarımız onu içerse yağ depolar, bazılarımızda enerjiye dönüşür. Bazıları ise kemikte Ca++ depolar, bazısı idrarla dışarı atar, bazıları ise böbrek taşına dönüştürür, üstelik aynı kalsiyumu. Doşha tipimizi bilmek, kendimizi anlamak, aynı maddelere neden farklı cevaplar verildiğini kavramak için bu nedenle önemlidir. Ayrıca modern tıpta hastalık oluştuktan sonra çoğu zaman belirtiler ortaya çıkmaktadır. (Tıkanan damar örneğindeki gibi). Ve o zaman kişi sağlığına dikkat etmektedir. Oysa kendi tipimize göre uygun beslenme ve davranışlarda bulunmak, temelden bir korunma ve hastalık semptomları oluşmadan kolay bir tedavi olanağı sağlamaktadır. Oysa tüm semptomlar oluştuktan sonra tedavi olanakları çok kısıtlı kalabilir. Bir diğer nokta da, bir beden tipi her hastalığa yatkın değildir. Bazı hastalıklar ise kolay oluşmaktadır. Bir üçüncü nokta da, tedavide beden tipini bilmenin önemli oluşudur. Çoğumuz biliriz ki aspirin herkesin ağrısını kesmez veya midesi ağrıyan her kişiye antiasit verilirse bir gruba iyi gelirken, diğerine pek yararı olmaz.
İşte kişi kendi beden tipini bilirse ve hangi doşha`sı arttığında ne gibi hastalıklara zemin hazırladığını bilirse, doşha`sını dinleyerek, artmış doşha`yı pasifize ederek, daha ilgili hastalıklar ortaya çıkmadan sağlığını koruyabilir veya bir hastalık ortaya çıkmadan onu daha köklü bir şekilde onarabilir.
Yiyecek-içecekler:Ayurveda`da yiyecek ve içecekler ve onların tadı çok önemlidir. Çünkü vücudumuzun dışarıyla alış-verişi en çok yiyecek ve içeceklerle olur. Vücudumuza dışarıdan en çok giren maddeler besinler olduğuna göre, onların etkisi tartışılmaz. Peki bu durum nasıl olmaktadır? Her insanın atomlarının %98`i bir yıl içinde değişiyor. Yani şu an bu yazıları okuyan siz, geçen seneki size göre %98`i tamamen farklı bir sizsiniz. Şu an bile atomlarınızın bir bölümü değişmekte. Bir kişinin atomlarının çoğu değiştiğine göre, sağlığını korumakta veya bozmakta besinler çok önemli. Hatta bu etki bazen ilaçlardan bile daha fazla görülebilir.
GÜNLÜK RUTİN
Düzenli yatak ve uyku. Saat 11.00`de yatmak ideal. Uykunuz yoksa, uyuyamayacağız diye endişelenmeden gözleri kapayıp dinlenmek.
Sabah: Erken kalkmak, bir bardak ılık su içmek. Mesane ve bağırsak boşaltımı. Diş fırçalamak, dili temizlemek. Başa, vücuda, ayak tabanlarına yağ masajı. Duş, banyo. Transandantal meditasyon. Mevsime uygun rahat giyim, hafif kahvaltı, iş veya aktivite.
Öğlen: Öğlen yemeği esas öğün. Bu beden tipine ve mevsime göre olmalı, yemekten sonra hafif oturarak dinlenme. İş, aktivite.
Gece: Akşam yemeği tercihen hafif olmalı 10/15 dakika yürüyüş, mutluluk veren faaliyetler, erken yatmak.
Bazı püf noktaları:Günde bir iki kez temiz havayı derince ciğerlerinize çekmek, yemek araları en az üç saat olmalı. Aç değilse yememelidir. Akşam yemeği geç yenmelidir. Her gün tercihen aynı saatlerde yemek yenmeli. Yemek güzel ortamda ve oturarak yenmelidir.
Tedaviler basamak basamak ama mutlaka doğal yolla yapılmalıdır. Gıda destekleyicileri kullanılıyor. Bunlar sanki bir bilgisayar disketi gibi belirli hedef sisteme etkiyip bir dizi zincirleme reaksiyonlara yol açıyorlar, doşhaları dengeliyorlar. Allopetik ilaçlarla beraber istenirse kullanılabiliyorlar. Yapılan fare deneyleri ve laboratuar araştırmaları çok olumlu (1050 araştırma) özellikle hamile kusmaları, hamilelik, astım, romatoid artrit, gut, çocuklar için tonik, böbrek taşlarından korunma, kanser, aids, empotans, düşükler, uyku bozuklukları, kısırlık, hazımsızlık, kabızlık, hipertansiyon, baş ağrısı, migren, yorgunluk, şeker hastalığının hafif formlarında başarılı sonuçlar alınıyor. Artık batıda doğallığa dönülüyor. Transandantal meditasyon, zihin-beden bütünlüğünü sağlıyor ve streslerden arıtıyor. Derin dinlenmeyi sağlıyor.
hayat_ve_amac - avatarı
hayat_ve_amac
Ziyaretçi
24 Aralık 2007       Mesaj #28
hayat_ve_amac - avatarı
Ziyaretçi
bunlarınhiçbiri doğru filan depilarkadaşlarinanmayın uydurnuşlarciddiyim başkasayfadan filen araştırın beni dinlediğiniz için teşekkür ederim

inanmayın arkadaşın lafına katılıyom biz bunu istemedikki başka birşey çlktı
Son düzenleyen hayat_ve_amac; 24 Aralık 2007 14:12 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
14 Ocak 2008       Mesaj #29
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Alternatif Tıp

Hangi hastalığa hangi yiyecek?

Doğa bir eczane gibidir! Tahıl, sebze ya da meyvelerde bulunan çeşitli maddeler, vitaminler;depresyondan tansiyona birçok hastalığa iyi gelir. Urfa`nın acı pul biberinin cilde yararlı, teni güzelleştiren maddeler içerdiğini, İlaçta aspirin neyse, yiyecekler içinde elmanın da o, olduğunu söyleyen Londra Üniversitesi uzmanlarının hazırladığı doğal savaş programında hangi hastalığa karşı neler yemeniz gerektiği anlatılıyor.

GRİP
Satsuma: (Küçük portakal) İçerdiği folik asit ve C vitamini sayesinde öksürüğü ve kanlı tükürükleri keser. Ayrıca kan pıhtılaşmasına karşı en etkin doğal yiyecek olduğu için ileri yaşlarda felç ya da kalp krizi riskini de azaltır.
Tarçın: (Yemeklere girmiş olabilecek E-coli bakterisinin vücutta yayılmasını engeller. Mideyi düzene sokar. Kusmayı engeller. Hatta bal ya da limon suyuyla birlikte alındığında boğazdaki yanmaları keser.
Hardal: ( İçindeki singrin maddesi, midenin gaz çıkarmasına yardımcı olur. Sindirim sistemini düzenler, mide ağrılarını giderir. En fazla bir çay kaşığı alınmalıdır.
Nane: (İçerdiği mentol, midenin normalleşmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Nane çayı, baş ağrısı, grip, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir.

DEPRESYON
Avokado: ( Sindirimi çok rahat olan bu meyvayı özellikle yeni doğmuş bebeklerin ilk maması olarak tavsiye ederiz. İçerdiği E vitamini kalbe iyi gelir, yüksek potasyum da dinç tutar ve insanı depresyona sokan uyuşukluluk ve rahatlığı üzerinden atar. Vücudun kolesterol oranını ayarlar. Teninizin sürekli hücre yenilemesine neden olur. (Zayıflamak isteyenler dikkat: Yağ oranı bir çikolata kadar yüksek olan avokadoyu yememenizi öneririz.)
Çikolata: ( Sütlü çikolataları tercih edin. Çünkü içerdiği kakao yağı, magnezyum, E vitamini beynin kendisini yenilemesine ve psikolojik rahatlık sağlamasına yardımcı olur. Migreni olanlar çikolatadan uzak durmalıdır.
İstiridye: ( İçindeki demir, sperm sayısını ve insanın seks gücünü artırır. A, B12 ve C vitaminleri içerir. Beyin için en faydalı yiyecek olan istiridye, enerji verir. (Dikkat: Kolesterol oranı birçok balığın iki katıdır.)
Patates: ( Orta boy bir patates,bir insanın bir gün içinde alması gereken C vitaminini içerir. Beyindeki serotonin adlı kimyasal maddenin kendisini yenilemesini sağlar.

İDRAR YOLLARI
Nane: İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobunakarşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser. Nane çayı, baş ağrısı, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir. Ancak nane çayını aç karnına değil, tok karnına içiniz.
Elma: İçindeki C vitamini ve pektin oldukça faydalıdır. Kolesterolü düşürür, sindirim sistemini düzenler ve idrar ve hacet yollarındaki sorunları giderir.
Kepekli ekmek: B3 vitamini, demir, potasyum ve folik asit içerir. Çok fazlası idrar yollarına zarar verirken, günde 2 dilim yemek iyi gelir.

ALERJİ
Kayısı: İçindeki betakarotene adlı madde hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak,kanseri önler. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki betakarotene oranı o kadar yüksektir. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum, gırtlak yanmalarını engeller. Kuru kayısıya rengi bozulmasın diye eklenen sülfür dioksit, astım gibi alerjilere iyi gelir.

HEMOROİD (BASUR)
Hindistan cevizi: İçerdiği myristin adlı madde kusmayı engeller, basur tedavisinde birebirdir. (Dikkat! Ancak fazlası basur için tehlikelidir.)
KARIN AĞRISI
Papatya çayı: Bağırsak yollarında toplanan gazı çıkartır, sindirim sistemini düzenler, mide ağrısını keser.

KARACİĞER
Enginar: Cynarine adlı madde sayesinde en sert yiyecekleri dahi sindirimine yardımcı olur.Karaciğer hastalarının yanı sıra romatizma, artirit ve gut hastalığına yakalananlarla, hamilelere şiddetle tavsiye ederiz.
Meyan kökü: Dünya üzerinde birçok kabile yüzyıllardır ülser, artirit, bronşit ve karaciğer rahatsızlıklarına karşı meyan kökünü "doğal ilaç" olarak kullanır. Adrenalini yükseltir, insanın strese girmesini engeller, kan basıncını düşürür.
Zerdeçal: Karaciğer rahatsızlıklarının yanı sıra sindirime de yardımcı olur.

DİŞ
Ekmek: Şekerli yiyecek yenildiğinde içindeki asitler dişlere her 20 dakikada bir saldırır. Ekmek,dişleri korur. Gün boyunca 6 ila 11 dilim ekmek yiyin.
Meyve: (Her çeşit) Günde 2 ila 4 öğün meyve tüketin.
Sebze: (Her çeşit) Günde 3 ila 5 öğün tüketin.
Yoğurt veya beyaz peynir: Eğer yemekler arası atıştırırken diş sağlığınızı düşünüyorsanız,kalsiyum deposu olan bu iki yiyeceği tercih edin.
Muz: Yüksek miktarda karbonhidrat içerir. Zengin bir potasyum kaynağıdır. Bu mineral, kalbin düzenli olarak çalışmasını ve tansiyonun düzenli olmasını sağlar.

TANSİYON
Rezene: İçerdiği potasyum sayesinde tansiyonu düzenler. Sağlıklı kan hücreleri için gerekli olan folik asidi de bol miktarda bulundurur. Rezene çayı sindirim için iyidir.
Tahıl: Kan damarlarını gevşeten ve rahatlatan bir tür fotosentez kimyasal maddesi içeriyor. Bu sayede kanın damarlardan daha rahat geçmesini sağlıyor. Tahıl yemek sebzelere oranla vücutta daha fazla kalori yakılmasını sağlar. Kalorinin azalması tansiyonu düzenler.
Un: Yapıldığı tahılın besin değerlerini içerir. B vitaminleri, E vitamini, demir ve magnezyum açısından oldukça zengindir.
Karaciğer: Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, cilt ve keskin gözler için gerekli olan A vitamini açısından zengindir. Küçük bir porsiyonu günlük A vitamini ve demir ile aylık B12 vitamini ihtiyacını giderir.

SİNDİRİM SORUNLARI
Arpa: İçerdiği kalsiyum ve potasyum gibi mineraller ile B vitamini vücuda direnç kazandırır.Ayrıca ABD`deki bir araştırma, 6 ay boyunca her gün arpa ürünü şeylerin yenmesinin kolesterol oranını yüzde 15 düşürdüğünü kanıtladı.
Yoğurt: Günde 150 gram yoğurt vücudun bir günlük kalsiyum ihtiyacını karşılar. Meyvalı yoğurtlara 3 çay kaşığı şeker eklendiği için şeker oranları daha yüksektir. Yoğurttaki potasyum, kan basıncı ve kalp atışlarını düzenler. Midenin yiyecekleri düzenli olarak öğütmesini sağlar...

KİLO KAYBI
Çikolatalı puding: Bu sayede vücuttaki kan istediği protein ve mineralleri alır. İngiliz Sağlık Bakanlığı, kilo kaybı yaşayanların günde 3 kez 1 hafta boyunca puding yemesini tavsiye ediyor.
Peynir: 100 gramında 78 kalori bulunuyor.
Yumurta: Günde 2 yumurta kadınların günlük protein ihtiyacının 4`te 1`ini, erkeğin ise 5`te birini karşılar. A,D,E ve B vitaminleri içeren yumurtadaki selenyum maddesi, bebeklerde sindirim sorunlarını çözer, yetişkinleri de kansere karşı korur.
Dondurma: Günde 2 top vanilyalı dondurma yemek, insan vücudunun günlük protein ihtiyacının yüzde 20`sini karşılar.
Salam: B vitamini, demir, sodyum ve potasyum deposudur.

MENOPOZ
Nohut: Sebze hormonu "fitoöstrojen" içerir. Bunlar östrojenin vücuttaki etkilerini dengeler ve menopozun yarattığı etkilere karşı korur. Sebze proteininin en zengin kaynaklarından birisidir.
Kola: Kafein vücudun yorgunluğunu alır ve konsantrasyonu sağlar.
Üzüm: İçerdiği "elajik" asit sayesinde menopozun neden olduğu kemik erimesine karşı korur. Kandaki östrojen seviyesini yükselterek de menopoz semptomlarını en aza indirir.
Kuru erik: Sadece iki-üç adet yemek dahi vücudun ihtiyacı olan antioksidanları karşılar. İdrar yolları kaslarını rahatlatır. Bu da kolon kanserine karşı korur. Demir, A vitamini, B6 vitamini ve potasyum içerir. İçerdiği yüksek orandaki bor minerali sayesinde menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutar.
Tatlı patates: Adrenal salgılayan bezleri güçlendirerek vücuda enerji sağlar. Fosfor, magnezyum, kalsiyum, C vitamini, potasyum ve folik asit içerir.

ROMATİZMA
Enginar:Vücuttaki zehiri atma etkisi sayesinde başta romatizma olmak üzere gut hastalığı ve eklem yanmasına karşı birebirdir. Folik asit ve potasyum kemikleri güçlendirir.
Domates:C vitamini boldur.
Tahıl: İçerdiği doğal kimyasallar, romatizmanın yol açtığı eklem yanmaları ve romatizmal ağrıları hafifletir.
Kekik:Timol adı verilen bir tür doğal yağ, vücuttaki diğer yağların parçalanmalarını sağlar. Kekik yağı banyoda sürüldüğü zaman romatizma ağrılarını büyük oranda azaltır.
Zencefil: Uyarıcı etkileri kan damarlarını genişletip kan dolaşımını artırarak romatizma ağrıları ve yanmaları yok eder.

SİSTİT
Kuşkonmaz:Folik asit, C ve E vitaminleri içerir. Yenilen besinlerin vücuttaki zehirli kalıntılarını atmayı sağlar. Karaciğer ve böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır, destekler. Bu nedenle doktorlar, sistit hastalarının mutlaka kuşkonmaz yemeleri gerektiğini söylüyor.

KANSIZLIK
Hurma:Türüne göre değişse de hurmaların birçoğu yüksek oranda demir içerir. Besin değeri yüksek ve önemli bir enerji kaynağıdırlar. Doğal müshil etkisine sahiptir. Kurutulmuş olanlarına göre daha yüksek oranda su ve daha düşük kalori içerir.

İDRAR VE BÖBREK
Pancar:Böbrekleri çalıştırır. Önemli bir potasyum kaynağıdır. Vücuttaki tuz oranını dengeler. Bu sayede böbrekler ve idrar yollarının çalışmasını destekler.
Kavunorta boy bir kavunun yarısı, günlük C vitamini ihtiyacını tamamen karşılar. A vitamini ve betakaroten içerir. Bunlar antioksidan, yani vücudu temizleyici etkiye sahiptir. Böbrekleri rahatlatır. Yüksek miktarda su ve düşük miktarda kalori içerir.

DİYABET
Kuru fasulye: Lif açısından zengin bir besindir. Bu da diyabet riskini büyük oranda azaltır.İçerdiği karbonhidratları vücudun şekere dönüştürmesi uzun sürer.
Mercimek: B vitamini, demir, kalsiyum, potasyum, fosfor ve magnezyum içerir. Çözünebilir lif içermesi sayesinde kandaki kolesterol oranını düşürür. Bu nedenle diyabet ve kalp hastaları için kaçınılmaz bir besindir.

BAŞ AĞRISI
Nane: Nane çayı baş ağrılarını dindirmek için birebirdir. İçerdiği mentol ve mentol doğal yağları sayesinde mideyi rahatlatma etkisine de sahiptir.
Biberiye:Kimyasal içerikleri sayesinde doğal bir ağrı kesici görevi görür.
Çikolata: Doğal antidepresan özelliği vardır. Çikolata magnezyum ve demir içerir. Sinirleri gevşetici özelliği sayesinde baş ağrısını dindirir.

VÜCUT SU TUTMUŞSA
Kuş üzümü: 100 gramı günlük C vitamini ihtiyacının tam 3 katını karşılar. Antibakteriyel ve yanmayı önleyici etkileri vardır. Zengin potasyum ve düşük tuz içeriği, dehidratasyonu olanlar için önemli bir doğal ilaçtır.
Kabak: 100 gram kabak günlük folik asit ihtiyacının 4`te birini karşılar. Yüksek orandaki potasyum sıvı-tuz dengesini sağlar.
Tahıl: İdrar yollarını açıcı, çalıştırıcı ve rahatlatıcı etkileri sayesinde dehidratasyonu rahatsızlığı bulunanların mutlaka yemeleri gerekir. Mideyi rahatlatıcı özelliği vardır.

EĞER MİDENİZ RAHATSIZSA

Tarçın:Mide yanmalarını ve kusma hissini alır.
Hindistan cevizi: Sütlü içeceklere eklendiği zaman mideyi gevşetici ve gazını alıcı bir etki yaratır. Mide bulantılarını önler.
Lahana: Mayalanma sırasında laktik asit üretir. Bu da sindirim sistemindeki zararlı bakterileri öldürerek sindirime yardımcı olur.

GUT (DAMLA HASTALIĞI)
Hamsiomega-3 yağı açısından çok zengindir. Kolesterol seviyesini düşürür. Kanın pıhtılaşmasını önleyerek damar tıkanıklığı, kalp krizi ve dolayısıyla da felç geçirme riskini düşürür. Haftada en az 1 kez yemek gerekir. Kalp hastaları için bu miktar haftada 3-4 porsiyon olmalıdır.

ADET SANCISI
Muz:İçerdiği yüksek oranda B6 vitamini sayesinde kadınların adet dönemi sancılarını büyük oranda azaltır. Doğal bir ağrı kesici gibidir.
Tarçın:Koli basilinin üremesini önler. Limon çayına balla birlikte eklenerek içildiğinde hem nezlenin yol açtığı boğaz ağrılarına hem de adet dönemi sancılarına iyi gelir.

HAMİLELİK
Enginar:Bol miktarda folik asit ve potasyum içerir. Düşük yağ oranı, sindirimi kolaylaştırıcı etkisi, antioksidan özellikleri sayesinde anne adayı ve bebeğin sağlığına önemli faydaları vardır.
Böğürtlen:E vitamini içerir. Vücuttaki zararlı besin atıklarının temizlenmesini sağlar. C vitamini boldur. Cenini korur.

ÇÖLYAK HASTALIĞI
Kestane: Önemli bir enerji kaynağıdır. Kolayca sindirilebilir. Çölyak hastaları için buğday içermeyen un kaynağı olabilir. E ve B6 vitaminleri içerir. yağ oranları düşüktür.

TİROİD
Midyeomega-3 yağı açısından zengin bir besin kaynağıdır. İçerdiği selenyum minerali tiroit bezlerinin normal işleyişi için gereklidir.

FELÇ
Turunçgiller:C vitamini zengini turunçgiller içerdikleri flavonoid adlı antioksidanlar sayesinde atardamarların, kalbin zarar görmesini önlüyor. Portakal içerdiği folik asit, kalp dostu potasyum ve kalsiyum sayesinde sağlıklı alyuvar hücrelerinin çoğalmasına neden oluyor.
Hamsi:Kolesterolü düşüren ve kan pıhtılaşmasını önleyen Omega-3 bol bol var.

ASTIM
Soğansarımsakla birlikte enfeksiyonlarla mücadele eder. Kükürt bileşimleri atardamarların zarar görmesini önler. Soğan; kemik erimesine de iyi geliyor.

ARTİRİT
Enginar:Enginarın en büyük özelliği toksinleri temizleme yeteneğidir. Bu nedenle artirit ve romatizması olan hastalara özellikle tavsiye ediliyor. Cynarine adlı madde, karaciğer ve safra kesesinin rahatsızlanmasını engelliyor.

STRES
Mayan kökü:Antivirüs etkisi vardır. Karaciğeri korur. Adrenalin salgılanmasını dengeler. Stresle başa çıkabilmek için gerekli olan kortizol hormonunu salgılatır.

ÜLSER
Lahana:Ülseri olan kişiler için tonik, yani mideyi temizleyici etki yaratır. Yüksek oranda C vitamini içerir. Kırmızı lahana vücutta antioksidan özelliğe sahip A vitamini içerir. Kanseri önleyici etkiye sahiptir.Çiğ olarak salatalara katılması tavsiye edilir.

KEMİK ERİMESİ
Kayısı:Yüksek oranda kalsiyum ve magnezyum içerir.
Süt:Kalsiyum, protein, B2-A-E-D vitaminleri, folik asit, fosfor ve demir kaynağıdır. Kalsiyum, D vitamini ve fosfor ile birlikte kemikleri ve dişleri güçlendirmek için çalışır. Bunların eksikliği kemikleri eritir.

ARAÇ TUTMASI
Zencefil: Sindirime yardımcı olur. Mide bulantısını giderir. Enerjinizi artırır. Seyahatin ve otomobilde uzun süre gitmenin yol açtığı bulantı ve rahatsızlıkları azaltır.

CİLT SORUNLARI
Papatya:Bitkisel yağ ve kimyasallar içerir. Çay olarak içildiğinde sindirime yardımcı olur, karın ağrılarını dindirir. Sıcak bir banyonun ardından hazırlanacak papatya çayı torbaları, egzamanın neden olduğu kaşıntı ve yanmaları alır.

Acı pul biber: Portakaldan 3 kat daha fazla oranda C vitamini içerir. Capsantin adlı kimyasal madde zona hastalığının neden olduğu ağrıları dindirmek için yapılan kremlerde kullanılır.

Portakal suyu:Bir bardak portakal suyu günlük C vitamini ihtiyacınızın tamamını karşılar. İçindeki potasyum vücudun su dengesini korur; cildin kurumasını, kırışıklıkların meydana gelmesi önler.

Portakal yağısusam yağıyla karıştırılarak kullanıldığında iyi bir cilt yağı elde edilir.Ayrıca;selülitli bölgelere portakal yağıyla masaj yapılması tavsiye edilir.

LAKTOZ DAYANIKSIZLIĞI
Badem:Yüksek oranda kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor, E vitamini, B2 vitamini, antioksidan içerir. Bu nedenle laktoz (süt şekeri) dayanıksızlığı bulunan ve günlük gıdalar yiyemeyen kişiler için badem ideal bir besin kaynağıdır.

KALP
Bezelye:Haftada 10 porsiyon domatesli bezelye yemeği yiyen bir erkeğin, yemeyene oranla prostat kanserine yakalanma riski yüzde 35 daha az. B vitamini ve protein deposu olan bezelye, kalp için de çok önemli.
Kepekli Ekmek: Kalp hastalıklarıyla bağırsak kanseri için faydalıdır.Günde 12 gramdan fazlası kişiye göre zararlı olabilir.
Kiraz: 100 gramında 40 kalori bulunuyor. İçerdiği ellegic asit, vücudu kansere karşı korurken,kiraz kalp damarlarındaki normal bir kan dolaşımını sağlar. Çok kiraz yenmesi, gut hastalığına yakalanma riskini de düşürür.Günde 20 kiraz yemek 1 aspirin yerine geçiyor.
Çikolata:E vitamini, magnezyum ve demir; kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürür. Günde en fazla 1 çikolata yiyin.
Elma: Günde 5 adet yiyin.
Mısır Gevreği: Günde 1 tabak yeterli.
Salatalıkdiyet yapanların en büyük yardımcısı olan salatalık, kolesterolü düşürür. Kalbi güçlendirir.Unutmadan ekleyelim. Salatayı soymadan yiyin. Çünkü kalbi kuvvetlendiren madde, kabuğu ile derisi arasında bulunuyor.
Yumurta:Tüm yiyecekler içinde en kaliteli proteini içerir. En önemli özelliği, kolesterol oranını düzenleyen lesitin maddesi içermesi. Tavada az yağda pişirilmiş yumurtayı tavsiye ederiz.
Sarımsak:Mutfağınızdan eksik etmeyin. En az 1000 doğal tedavide kullanan sarımsak, sindirim sisteminden, kansere, kan dolaşımından kalp hastalıklarına kadar her şeye yaralı. Ancak hamileler dikkat olmalı. Aşırı sarımsak da kalp yanmaları ve çarpıntılarına yol açar. Günde bir diş yeter.
Humus:E vitamini zengini humus, kanda kolesterol oranını da ayarlar.
Kavun:Bir kavunun yarısı insan vücudunun günlük C vitamininin ihtiyacının tamamını, A vitaminin de yüzde 15`ini karşılar. Kavun, kalp ve böbrek hastalarının diyetlerinde sıkça kullanılan bir meyvedir.
Süt:Tam bir kalsiyum, protein, folik asit, A, E ve D vitaminleriyle fosfor deposu. Çocuk ve genç ve hamilelerin günde en az yarım litre süt içmesi tavsiye ediliyor.
Şeftali:Bir şeftali, günlük C vitamini ihtiyacınızın yarısını karşılar. Sindirimi kolay olan meyvanın koyu renklilerini tercih edin. Çünkü kabuğuna renk veren betakarotene maddesi, kalp ve kansere karşı faydalıdır.
Pirinç:E ve B12 dışında tüm B vitaminleri ve potasyum içerir. Özellikle kolon ve bağırsak kanserlerine karşı faydalıdır.Kolesterolü düşürdüğünden kalbe iyi gelir.
Tuz:Vücuttaki kan dolaşımını ve sinir sistemini düzenler. Mide kanseri, kemik erimesi, kalp sorunlarına bire birdir. İngiliz Sağlık Bakanlığı, halkına günde 9 gram tuzun kafi olduğunu, aşırısının vücuda zarar vereceğini açıkladı.
Çay:Günde 2 bardak içilen çayla, 4 elma, 5 soğan, 7 portakal yemiş gibi kalp dostu antioksidan madde almış olursunuz. İngilizler, özellikle çocukların haftada en az 6 bardak sütlü çay içmesini öneriyor.
Ton Balığı: Kolesterol ve tansiyonu düzenler. Anemi hastalığına karşı D ve B12 vitamini içerir. Birçok kansere karşı vücudu içerdiği nikotinik asitle korur. Bir konserve ton balığı vücudun D vitamini ihtiyacının tamamını karşılıyor.
Hindi Eti: 125 gramı, vücudun günlük folik asit ihtiyacını karşılar. Folik asit, kan hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur.
Karpuz:Bir dilimiyle günlük C vitamini ihtiyacınızın %80`nini karşılarsınız. İçerdiği potasyum, kan dolaşımını sağlar.

KANSER
Kayısı:Antioksidan olan betakaroten açısından zengindir. Hücrelere ve dokulara zarar veren moleküllerin etkisini ortadan kaldırarak kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Lifli olduğu için bağırsakları koruyucudur.
Tahıllar:Arpa, mısır, buğday, yulaf gibi tahıllar B ve E vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir. Kanserojen maddelerin vücuttan atılması sürecini hızlandırır. Tahıl ağırlıklı bir beslenme rejimi, bağırsak kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.
Fasulye:Fasulye, C vitamini ve betakaroten gibi kalp hastalığı ve kanseri önleyen antioksidanlar açısından zengindir. B vitamini de seks hormonlarını kuvvetlendirir.
Pancardemir ve folik asit açısından zengin olan pancar eski çağlardan beri kan hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Amerikalı uzmanlar pancar suyunun sarılık tedavisinde de etkili olduğunu belirtiyor.
Lahana:Kanserli hücrelerin çoğalmasını önleyen karoten maddesi içerir.
Havuç:Tam 40 araştırma havuç tüketimi arttıkça kanser riskinin azaldığını ortaya koymuştur. Bunun temel nedeni betakaroten, C ve E vitaminleri gibi antioksidanlar açısından zengin oluşudur.
Nohut:Yağ düzeyi düşük olan ve kolesterol içermeyen nohut kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, bakır, manganez, betakaroten ve folik asit açısından zengindir. Göğüs kanserine karşı korur.
İncirpotasyum, demir ve kalsiyum içerir. Sindirim sistemine yardımcı olur. Eski çağlarda kanserli hücrelerin tedavisinde kullanılan incir, modern tıp tarafından da kansere karşı koruyucu olarak öneriliyor.
Sarımsak:Bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kansere, yüksek kolesterole, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.
Fındık:Kalp krizine karşı koruyucu olan E vitamini açısından en zengin besinlerin başında gelir. Her gün yenilen bir avuç fındık kansere ve kırışıklıklara karşı koruyucudur.
Mercimek:B vitamini, demir, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum içerir. Lifli özelliği kandaki kolesterol oranını düşürür, şeker ve kalp hastaları için yararlıdır.
Zeytinyağı:İçindeki omega yağ asitleri, kandaki kolesterol düzeyini dengede tutar. Antioksidan özelliği olan E vitamini açısından da zengindir. Bu sayede kalp krizi, felç, kanser ve erken yaşlanmaya karşı beyni koruyucu etkiye sahiptir.
Soğan:Bağışıklık sistemini güçlendirir. İçerdiği allicin ve sülfür; mide ve bağırsak kanserine karşı koruyucu etkiye sahiptir. Son araştırmalar kemik erimesine karşı, peynir ve sütten daha etkili olduğunu göstermiştir.
Şeftali:Teki bile insanın C vitamini ihtiyacının yüzde 50,sini karşılayabilir. Sindirimi kolaydır. Kansere ve kalp krizine karşı koruyucu olan betakaroten açısından da zengindir. Bir tanesinde 33 kalori vardır.
Pirinçpirinç mükemmel bir enerji kaynağıdır. E ve B vitaminleri açısından zengindir. Bağırsak kanserine karşı koruyucu olan pirinç, kolesterolü düşürerek kalp krizi riskini de azaltır.
Çilek:Kolesterol düzeyini düşürür ve sindirim sistemini düzenler. Ellegic asit adı verilen kansersavan bir maddeyi de içerir.
Domates:Likopen açısından zengin ender bitkilerden biridir. Likopen, pankreas gibi çeşitli kanser hastalıklarını önleme konusunda hayati önemdedir. C vitamini açısından zengindir ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Lifli bir besin olması da bağırsak kanseri riskini azaltır.

GÖZ
Mısır:Zeaksantin adlı bir bitkisel bileşim içerir.Bu madde yaşa bağlı olarak gelişen görme bozukluklarını azaltır.
Ispanak:Antioksidan özelliği taşıyan A vitaminine dönüşen betakaroten içerir. Sağlıklı gözler için gereklidir. Katarakt ve diğer göz tabakalarının bozulmasına karşı lutein maddesi de içerir.Pişirdikten sonra hemen tüketin; beklemesi halinde içindeki yararlı maddeler toksik maddelere dönüşebilir.

BAĞIRSAK
Elma protein, vitamin ve doğal kimyasallar sayesinde sindirime yardımcı olur. Sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak sorunları çeken kişiler için dengeleyici ve normalleştirici besin olarak nitelenirler.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 18 Haziran 2010 15:22
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
5 Ağustos 2008       Mesaj #30
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Kiropraktik



Kiropraktik kelimesi, Yunanca “Chiros” (el) ve “Practicos” (uygulama) kelimelerinden gelmektedir. Omurga ve sinir sisteminin (ilâçsız ve ameliyatsız) sağlığının korunması için tasarlanan ve tümüyle ellerle yapılan bir tedavi şeklidir.

Kiropraktik, gerçekte oldukça eski bir uygulamadır. Eski Mısır yazıtlarında kiropraktik tekniklerinin açıklamalarına rastlanmaktadır. Eski Hint, Çin, Babil ve Asur medeniyetlerinde de elle tedaviler uygulanmıştır. Teknik daha sonra unutulmuş ve ortadan kaybolmuştur.

Günümüzde ortaya çıkışı ise, Kanadalı Dr. Daniel David Palmer‘in çalışmalarıyla olmuştur. İlk başarısını, kapıcısı Harvey Lilliard’ın sağırlığını boyun omurgasını elle düzelterek elde etmiş, bu ve bunu izleyen başarılarla cesaretlenen Palmer, bu tür tedavilerin anatomik ve fizyolojik temellerini daha derinlemesine inceleyerek bunlardan, kısa zamanda kiropraktik dediğimiz bir felsefe ve tedavi şekli ortaya çıkarmıştır. Palmer’den sonra kiropraktik hızla yayılmıştır. Bugün ABD, Kanada, Almanya, Fransa, Avusturalya, Yeni Zelanda, Danimarka, İsveç ve Norveç’de uygulanmaktadır. Kiropraktik dünyada en yaygın olarak tanınan ve yasallaştırılan bir alternatif terapi metodudur.


Kiropraktik Nedir?

Kiropraktik, vücudun fonksiyonlarını yeniden dengelemek üzere elle eklemlerin düzeltildiği bir uygulamadır. En sık olarak düzeltilenler omurga eklemleridir. Osteopatlar gibi kiropraktistler de modern hayatın, hepimizin karşı karşıya kaldığı travmalar, kazalar, duruş dengesizlikleri, zihni ve fiziki streslerin kas ve eklemlerde yaptığı anormalliklerle uğraşmaktadır.

Kiropraktik uzmanı hastayı sağlığına kavuşturmak için diyet, egzersiz ve dinlenmeyle ilgili öğütlerle beraber eklemleri de el ile düzeltmektedir. Bazen duruş eğitimi, masaj ve yoga’dan da yararlanır.


Nasıl uygulanır?

Önce hastanın şikayetlerini dinleyen kiroprakti uzmanı, onu fiziksel olarak muayeneden geçirirken, özellikle sinir sistemi ve omurgaya, duruş ve kas dengesizliklerine ve hassas olan bölgelere önem vererek bakar. Muhtemelen bu bölgelerle ilgili röntgen ve tahlil de ister. Bunların durumuna göre bir tedavi planı oluşturur.
Kiropraktik uzmanı temelde üç şey yapmaya çalışır.
  1. Duruş bozukluklarını düzeltmek.
  2. Omurga ve pelvis eklemlerine mümkün olabildiği ölçüde fonksiyonunu yeniden kazandırmak.
  3. Ağrıya ve fonksiyon bozukluklarına yol açan sinir yıpranmalarını ortadan kaldırmak.
Kiropraktikte de, osteopatide olduğu gibi tehlikeler mevcuttur. Bu yüzden hasta tedavi olmak için mutlaka bu konuda uzman birisine gitmelidir.


Nerelerde Kullanılır?

Kiropraktik başlıca sırt ağrılarını, baş ve boyun ağrılarını, omuz ve kol ağrılarını, kas-iskelet ağrılarını, kayan diskleri tedavi etmek için kullanılır. Bununla beraber, kiropraktikin sinir sistemi üzerindeki etkisi sayesinde en umulmayan hallerde iyileşme görülebilmektedir. Bunlar; bazı migren vakaları, başağrıları, astım, hazımsızlık, artrit ile bazı duygusal ve stres durumlarıdır.


Özetlemek gerekirse kiropraktik, usta ellerde kısıtlı miktarda hastalığa çare olabilen bir uygulamadır.


Derleyen: Erol Yurderi
Kaynak: Alternatif Tıp El Kitabı
Andrew Stanway,
İnsan Yayınları, İstanbul, 1990

Benzer Konular

15 Ağustos 2015 / Misafir Tıp Bilimleri
10 Haziran 2013 / ThinkerBeLL Taslak Konular
10 Temmuz 2012 / Misafir Soru-Cevap
15 Şubat 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
20 Kasım 2008 / Ziyaretçi Taslak Konular