Arama

Göğüs Kanseri ve Nedenleri

Güncelleme: 1 Nisan 2014 Gösterim: 50.327 Cevap: 9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

MEME KANSERİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Genç kadınlar, memenin vücutlarının saklı ve gizemli bir parçası olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. Görülmesinin, dokunulmasının ve hakkında açıktan konuşulmasının toplumsal bir tabu olduğu kabul edilir. Erginliğe ulaşıldığında farklı bir duygu da birlikte gelişerek meme, kadınlığın sembolü durumuna gelir. Bebek için beslenme, karşı cins için cinsellik işlevi kazanır.
Sponsorlu Bağlantılar
Taşıdığı gizem ve sembollerin yanında memenin diğer bir özelliği de, kadın sağlığı ile olan ilişkisidir. Meme ve sağlık arasındaki bu ilişki yeterince vurgulanmadığı için, herhangi bir meme hastalığı karşısında kadın, büyük bir şaşkınlık ve korkuya uğramaktadır.
Gelişmiş ülkelerde, kadınların hekime baş vurmalarının başlıca nedenlerinden biri, meme ile ilgili yakınmalardır. Tüm yaşamı boyunca kadının memesinde bir sertlik fark etmesi, yada ağrı gelişmesi sık rastlanan bir yakınmadır. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Eğer kanserse bile, erken tanınabilirse, tedavisi mümkündür.
Kitapçığımızın bu bölümü, sizin memeniz ile tanışmanız , başkaları için gizemini korusa bile, artık sizin bu duyguyu aşıp bu organınız ile karşı karşıya gelmeniz amacı ile hazırlandı.

KANSER NEDİR?
Anneden gelen yumurta ve babadan gelen spermin birleşmesi ile annenin ve babanın genetik bilgilerin taşıyan tek bir hücre meydana gelir. Bu genetik bilgiye DNA adını veriyoruz. Bu tek hücre, DNA kontrolünde çoğalarak 100 trilyon sayısına ulaşınca erişkin bir oluşur.
Bütün hücreler görevlerini DNA kontrolünde yerine getirir. Hücreler bazı zamanlarda organizmanın ihtiyacını karşılamak üzere çoğalırlar. Bu çoğalma yine DNA kontrolündedir. Bazen çeşitli nedenler ile DNA üzerinde bazı değişiklikler meydana gelir. İşte hücrelerin çoğalmasını kontrol eden bölüm değişirse, hücrelerin çoğalmalarını kontrol eden mekanizma ortadan kalkar. Bunun sonucu hücrelerde kontrolsuz aşırı bir çoğalma başlar. Kontrol ortadan kalktığı için organizmanın sadece belirli bir organında çoğalması gereken hücreler, kan ,lenf veya komşuluk yolu ile organizmanın diğer yerlerine gider ve orada da çoğalmaya başlar. İşte, kontrol dışı çoğalmaya başlayan bu hücrelere kanser hücreleri, oluşturdukları klinik tabloya da kanser hastalığı denir.


MEME KANSERİ NEDİR?
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NEDİR?
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.

Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörleri kısaca şu şekilde sayabiliriz:


• Yaş
İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70'i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir.

• Kişisel meme kanseri hikayesi
Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır.

• Ailede meme kanseri hikayesi
Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar. Vakfımız polikliniğinde bu hizmet verilmektedir.

• Daha önce meme biopsisi yapılmış olması
Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.

• Fertil çağ süresi

Adet görmeye erken başlanması, menapoza geç girilmesi, fertil cağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.

• Doğurganlık hikayesi
İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir.

• Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği
Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır.

• Östrojen hormonu tedavisi görenler
Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolu altında yapılmalıdır.

• Doğum kontrol hapı kullanılması
Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.

• Alkol kullanılması
Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.

• Sigara
Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.

• Şişmanlık ve yağlı beslenme
Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.

MEME KANSERİ RİSKİ AZALTILABİLİR Mİ?
Egzersiz
Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir.

Beslenme
Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.

Kısaca;
• Şişmanlığın azaltılması,
• Alkol alınıyorsa bırakılması.
• Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş),
• Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi,
gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir.

MEME KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ?

Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir.
Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.


MEME KANSERİ NASIL ERKEN TESPİT EDİLEBİLİR?
Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir.
Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler.
Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca her yıl veya iki yıl ara ile mamografiyi çektirmeleri gereklidir.
Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir.


KADINLAR KENDİLERİNİ NASIL MUAYENE ETMELİDİR?
Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay kendisini düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder.
Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri bulunmaktadır. Vakfımızda meme muayenesi eğitimi, bu araçlar ile seminerler şeklinde verilmektedir.


MUAYENE SIRASINDA FARKEDİLEBİLECEK DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR?
Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır.
• Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,
• Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği,
• Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması,
• Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,
• Memenin şeklinde değişiklik,
• Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik,
• Meme başında ortaya çıkan akıntı.


MAMOGRAFİ NEDİR?
Mamografi, düşük dozda çekilen bir meme röntgen filmidir. Memede, muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacı ile çekilir. Mamografinin gerçek değeri budur. Çünkü, bu sayede, hastalık muayene ile tespit edilebilecek safhadan önce saptanır. Bu nedenle kesin hayat kurtarıcıdır. Kırk yaşını geçen kadınlar her yıl veya iki yılda bir mamografi çektirmeli ve her yıl uzman bir hekime meme muayenesi olmalıdır. Elli yaşını geçen kadınlar ise her yıl mamografi çektirmeli ve hekime muayene olmalıdır.

MAMOGRAFİ NE ZAMAN ÇEKTİRİLİR?
Mamografi çekilirken meme, iki tabaka arasında birkaç saniye hafifçe sıkıştırılır. Bu nedenle memelerin en az hassas olduğu zamanda mamografi çekilmesi, özellikle memeleri hassas kadınlara önerilmektedir. Adet bitimini takip eden hafta, memelerin hassasiyetinin en az olduğu zamandır. Ayrıca adet bitimini takip eden hafta, hormonal nedenlerle memelerin şişliği en alt düzeydedir ve bu sırada daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu sebeplerden dolayı herhangi özel bir durum olmadıkça, mamografi çekiminin, adetin bitimini takip eden haftada yapılması önerilmektedir.

MAMOGRAFİ ÇEKTİRMEYE GİDERKEN NELERE DİKKAT ETMELİ?
Mamografi çekilirken belden yukarısı çıplaktır. Bu nedenle çekime gelirken iki parça elbise giyilmesi önerilir. Bu sayede çekim sırasında belden üstü kolaylıkla çıkartılabilir. Filmi etkileyebileceğinden, koltuk altlarına deodorant, talk pudrası, losyon gibi şeyler sürülmemelidir.

MEMEDE BİR KANSER VARSA MAMOGRAFİ İLE MUTLAKA TANI KONUR MU?
Bazı meme kanserlerini mamografi ile görmek mümkün olmaz. Bazen de görülse bile mamografiyi okuyan hekim fark etmeyebilir. Bu nedenle mamografiyi değerlendiren hekimin tecrübe ve bilgisi çok önemlidir. Buna ek olarak mamografiyi çeken teknisyenin bilgi ve tecrübesi de filmin iyi çekilmesinde etkilidir. Mamografiyi çeken aygıtın son teknolojiye uygun olması , aletin sürekli teknik bakımının ve kalibrasyonunun yapılması filmin kalitesini yükseltmekte ve kanserin yakalanma olasılığını artırmaktadır. Bütün bu personel ve teknolojik şartlar yerine getirilse bile mamografi ile kanserin atlanma olasılığı % 20 dir. Buna rağmen mamografi hala bilinen en iyi toplu tarama tekniği olma özelliğini korumaktadır.

MEMEDE BİR KİTLE TESPİT EDİLDİĞİNDE NE YAPILMALI?
Memede bir kitle tespit edilince bunun kanser mi, yoksa başka bir hastalık mı olduğu araştırılmalıdır. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki, memede saptanan her kitle kanser değildir. Bu nedenle, memede şüpheli bir kitle saptanınca, hemen korkup telaşlanmaya ve paniğe kapılmaya gerek yoktur. Memede bir kitle saptandığında, bir hekime başvurarak daha ileri tetkiklerin yapılması gereklidir.

MEME KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Son yıllarda meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Bir çok tedavi olanakları ortaya çıkmıştır. Bu olanaklar, önemli ölçüde, hastalığın saptandığı safhaya göre değişir. Hastalık ne kadar erken safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.
Meme kanseri tedavisi, günümüzde, uzmanlardan oluşan ekiplerce yapılmaktadır. Böyle bir ekip içinde cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, psikolog, plastik cerrah, fizyoterapist gibi, tıbbın değişik dallarından bir araya gelmiş ve özellikle çalışma alanları meme kanseri üzerinde yoğunlaşmış hekimler bulunur.


MEME AMELİYATLARI NELERDİR?
Günümüzde meme kanserinin tedavisinde, cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması vardır. Bu uygulamalar temel olarak, memenin alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlara ek olarak da, alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları vardır.

KEMOTERAPİ NEDİR?
Kanser hücrelerini öldürücü ilaçlarla yapılan tedavidir. Bu ilaçlar ağızdan veya damardan verildikten sonra tüm vücuda yayılır. Genellikle, aynı anda birkaç ilaç birlikte verildiğinde daha etkili olduklarından, değişik kombinasyonlar halinde verilirler. Kemoterapi, belirli bir süre verilir ve sonra ara verilir. Bu aralarda hastanın kendisini toparlaması sağlanır. Daha sonra tekrar bir süre ilaç verildikten sonra ara verilir.
Bazı olgularda lokal olarak yapılan cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi de eklemek gerekebilir. Hastalarda cerrahi tedavi sonrası yapılan tetkiklerde, herhangi bir bölgede kanser kalmamış olsa bile, koruyucu önlem olarak bir süre ilaç tedavisi yapılabilir. Bu tedaviye adjuan kemoterapi denir.

HORMON TEDAVİSİ NEDİR?
Bazı meme kanseri hücreleri, içerdikleri hormon reseptörleri (algılayıcıları) aracılığı ile dişilik hormonu olan östrojene duyarlı olabilir. Yani, östrojen hormonu bu kanser hücrelerinin büyümelerine ve artmalarına neden olabilir. Hormon tedavisinde amaç, bu şekilde östrojen reseptörü içeren ve bu hormona duyarlı olan kanser tiplerinde, östrojen etkisinin ortadan kaldırarak kanserin gelişmesinin önlenmesidir. Bu amaçla günümüzde kullanılan ilaç, tamoxifendir. Tamoxifen tedavisi, genellikle en az iki yıl ve en fazla beş yıl sürmektedir.

IŞIN TEDAVİSİ (RADYOTERAPİ) NEDİR?
Işın tedavisi, meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak, cerrahi girişimden sonra kalma olasılığı olan kanser hücrelerinin öldürülmesini sağlamak amacı ile yapılır. Bu tedavinin de, diğer tedaviler gibi bazı yan etkileri vardır. Bu tedaviyi gören kadınların çoğu halsizlikten yakınırlar. Memede şişme ve ağırlık hissi ortaya çıkabilir. Bu yan etki yaklaşık bir yılda kendiliğinden kaybolur. Tedavi edilen bölgedeki deri, güneş yanığı rengini alabilir. Bu da yaklaşık bir yıl içinde azalır.

ERKEKLERDE MEME KANSERİ GÖRÜLÜR MÜ?
Kadınlara kıyasla daha az görülmekle birlikte, erkeklerde de meme kanseri görülebilir. Her 100 meme kanserinden birisi erkeklerde görülür. 1993-1997 yılları arasında, erkeklerde görülen meme kanseri oranı % 50 artış göstermiştir. Bu nedenle erkeklerin de bu konuda duyarlı olmaları gereklidir.

DÜNYADA MEME KANSERİ GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Meme kanseri bir çok ülkede, kadınların en korkulu sağlık sorunu olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde ABD'de, sekiz kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde on kadında birdir. Meme kanseri ile ilgili sayıları şu şekilde sıralayabiliriz:
• 1950-1970 yılları arasında ABD'de, 1milyon kadın meme kanseri nedeni ile hayatını kaybetti. Bu sayı ABD'nin 2. Dünya savaşı, Kore ve Vietnam savaşlarında kaybettiği insan sayısından fazladır.
• 1998 yılında Avrupa'da 1 milyon kadın, meme kanserin nedeni ile tedavi görmektedir.
• 2000 yılında dünyada 1 milyon kadına, yeni meme kanseri tanısı konacaktır.
• Dünyada her 11 dakikada 1 kadın, meme kanseri nedeni ile hayatını kaybediyor.
• Dünyada her 3 dakikada 1 kadına, yeni meme kanseri tanısı konuyor.


TÜRKİYEDE MEME KANSERİ GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Türkiye'de sağlıklı bir istatistik bulunmuyor. Gerek beslenme, gerekse iklim açısından, ülkemiz şartlarına yakın sayabileceğimiz bir Akdeniz ülkesi olan İtalya istatistiklerini ülkemize uyguladığımızda, Türkiye'de her yıl 30 bin kadın meme kanserine yakalanmaktadır.
Sayılar soyut kavramlar oldukları için fazla bir anlam taşımayabilir. Fakat bir an durup düşünürsek, yakın çevremizde, akraba ve dostlarımız arasında, bu sorun ile karşılaşmış birkaç tanıdığımızı, mutlaka anımsayacağız. Sorunun hiç de sandığımız kadar bizden uzak olmadığını, güç de olsa kabul etmeliyiz.


DÜNYADA MEME KANSERİ ARTIŞ GÖSTERİYOR MU?
Hastalığın diğer bir özelliği de, görülme sıklığının artıyor olmasıdır. Kırk yıl önce 1960 yıllarında, ABD'de yirmi kadından birisinde meme kanseri görülürken, günümüzde sekiz kadından birisinde meme kanseri görülmektedir. Hastalığın gösterdiği bu artış, tüm gelişmiş batı ülkelerinde izlenmektedir. Meme kanseri görülme oranı artış göstermekle birlikte, teknolojik gelişme ve erken tanı olanaklarının artmasına bağlı olarak, meme kanseri ölüm oranı aynı kalmıştır, artmamıştır.

MEME KANSERİNDEN ÖLÜM ORANI YÜKSELİYOR MU?
Batı ülkelerinde sivil toplum örgütlerinin çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu, meme kanseri ile ilgili toplum bilinci oldukça yüksek seviyede gelişmiştir. Bunun sonucu erken tanı olanakları yaygın olarak kullanıldığı için, meme kanserine bağlı ölüm oranı düşük kalmaktadır.
Türkiye'de ise, bu konudaki toplum bilinci yeterince gelişmemiştir. Erken tanı olanakları yetersizdir. Bu olumsuzlukların sonucu, Türk kadını meme kanseri konusunda çağdaş erken tanı olanaklarından mahrum olduğu için, tanı çok geç konulmaktadır. Hastaların büyük bir çoğunda, ilk tanı sırasında çok geç kalındığı için,uygulanacak tedavi seçenekleri fazla olmamaktadır.


MEME KANSERİ TOPLU TARAMASI NASIL YAPILIR?
Mamografi, memenin röntgen filminin çekilerek, kanserin erken dönemde saptanmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yöntem ile, toplumda belirli bir yaşın üstündeki tüm kadınların meme filmi çekilerek, meme kanseri erken safhada yakalanmaya çalışılır. Bu şekilde toplumda meme kanseri taramasının yapılabildiği mamografiye, tarama mamografisi denir.
Tarama mamografisi, dünyada en yaygın kullanılan meme kanseri erken tanı yöntemidir. Amerikan Kanser Enstitüsü, 40 yaş üzerindeki her kadının, yılda bir defa mamografi çektirmesini ve uzman bir hekim tarafından muayene edilmesini önermektedir. Türkiye'de gelişmiş teknolojik donanımlı mamografi merkezlerinin sayısı sınırlıdır. Bu aygıtların kalibrasyonu düzenli olarak yapılmamaktadır. Filmi çeken teknisyenlerin eğitim düzeyleri yeterli değildir. Bu filmi okuyup değerlendiren bir radyoloji uzmanın deneyimli olabilmesi için, yılda en az 8 bin mamografi filmini değerlendiriyor olması gereklidir. Türkiye'de tüm bu özellikleri taşıyan tanı merkezi sayısı oldukça azdır.


MEME KANSERİ TEDAVİSİNİ KİM YAPAR?

Meme kanserinin tedavisi, günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın ilk ameliyatını yapan cerrah, ilaç tedavisini uygulayan onkolog, ışın tedavisini uygulayan radyasyon onkoloğu, tanı konulmasında kilit rol alan patolog ve plastik cerrah mutlaka bir ekip çalışması içinde birlikte hastayı ele almalı ve hastanın tedavisini birlikte planlamalıdır. Bu hekimler meme kanseri konusunda yeterince bilgili ve uzmanlaşmış olmalıdır. Alınan memenin yerine, rekonstrüksiyon yapılarak hastaların bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin ayrılmaz parçasıdır. Bu nedenle plastik ve rekonstrüktif cerrahi, bu ekip içinde yerini almalıdır. Meme kanseri sadece hastayı değil, çevresindeki insanları da psikolojik olarak önemli ölçüde etkileyen bir sosyal bir sorundur. Böyle bir ekip içinde psikolojik desteği sağlayan psikoloğun bulunması, mutlaka gereklidir. Hastaların hemen tümü büyük bir bilgi açlığı içindedir. Özellikle beslenme konusunda kendileri yeterince bilgilendirilmemektedir. Ekip içinde bulunan bir diyet ve beslenme uzmanı, bu açığı kapatacaktır. Bu ekiplerin birlikte çalıştığı meme poliklinikleri, gelişmiş ülkelerin çoğunda vardır. Yapılan bilimsel araştırmalar, meme kanseri hastalarının, bu konuda uzmanlaşmış kliniklerde tedavi görmeleri ile, çok daha başarılı sonuçların alındığını göstermiştir.

MEME REKONSTRÜKSİYONU NEDİR?
Ameliyat ile alınan memenin yerine plastik cerrahi tekniklerinden yararlanılarak ameliyat ile yeniden meme yapılmasıdır. Eski görüşe göre bu ameliyatlar meme alındıktan en az 2 yıl sonra yapılması öneriliyordu. Fakat günümüzün gelişmiş teknolojik olanakları sayesinde artık memenin alındığı ameliyat sırasında plastik cerrahi teknikleri kullanılarak hemen yeni meme yapılabilmektedir. Ameliyat sonrası vücut görünümü korunduğu için hastanın morali ileri derecede yükselmektedir. Bunun sonucunda hastalık nedeniyle ortaya çıkan psikolojik sorunlar çok daha kolay atlatılabilmekte, hasta normal yaşama çok daha kolay dönmektedir.

MEME PROTEZİ NEDİR?
Meme ameliyatı olmuş ve plastik rekonstrüksiyon yapılmamış kadınlar, beden görümlerini korumak amacı ile protez meme kullanmaktadır. Batı ülkelerinde bu konuda eğitimli protez hemşireleri, hastanın ölçülerini almakta ve uygun protezin seçimine yardımcı olmaktadır. Bu hizmet, eğitim ve deneyim gerektirmektedir. Ülkemizde bu protezlerin satışı, sıradan satış elemanlarınca yapılmakta ve ülke alım gücünün çok üzerinde ücret istenmektedir. Uygun bir organizasyonla, bu sorun çözülebilir ve ücret üçte bire düşürülebilir. Bu sayede hizmet toplumun tüm kesimlerine yayılabilir.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

MEME KANSERİ

Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

Sponsorlu Bağlantılar
Meme Kanseri Risk Faktörleri Nedir?
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.

Memenin yapısı nasıldır?
Memede salgı yapan hücreler tarafından oluşturulan lobül adı verilen birimler vardır. Lobüllerin birleşmesi ile loblar oluşur. Meme bezi memebaşı çevresinde yeralan 15-20 lobdan meydana gelir. Lobüller birbirlerine süt kanalları ile bağlıdır. Süt kanalları meme başına doğru birleşirler. Meme başının etrafindaki koyu renkli alana ise areola adı verilir.
Meme bezi, çeşitli hormonların etkisi altında gelişimini tamamlar. Bu hormonların başlıcaları ise östrojen ve progesterondur. Salgılanan hormonların etkisi ile süt kanalları ve lobüller büyür ve gelişir. Hormonlar meme üzerinde etki gösterebilmek için meme üzerinde özel yerlere (reseptörlere) bağlanırlar.

Meme kanseri nasıl gelişir?
Meme kanseri, lobülleri ya da süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsuz çoğalması ile gelişir. Süt kanallarından kaynaklanan kansere duktal karsinom, lobüllerden kaynaklanan tipe ise lobüler karsinom denir. Memenin sıcak, kırmızı ve büyük olduğu kanser türüne ise inflamatuar kanser denir. Inflamatuar kanser daha seyrek gürülür. Memenin lenf damarlarında tıkanıklığa neden olduğundan meme büyük ve ödemlidir, portakal kabuğuna benzer bir görünüm alabilir. İnflamatuar kanser hızlı yayılır. Meme kanseri nadiren erkeklerde de görülebilir.

Meme kanseri kalıtsal mıdır?
Kalıtsal meme kanseri görülen tüm meme kanserlerinin %5-10’unu teşkil eder. Hücrelerimizdeki genler anne ve babamızdan aldığımız kalıtsal genetik bilgiyi taşırlar. Meme kanserinde bazı genlerin hasarlı olduğu tespit edilmiştir. Bu hasarlı genleri taşıyan meme kanseri hastalarının akrabalarında, meme kanseri ve yumurtalık kanseri gelişme riski daha fazladır. Bazı etnik gruplar için belirlenmiş, meme kanserine yol açtığı tespit edilen meme kanseri genleri bilinmektedir.


Son düzenleyen perlina; 13 Mart 2017 17:15
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kanser belirtilerine dikkat!
Kanserde erken tanının önemini artık hepimiz biliyoruz...

Kanserde erken tanı için, vücudumuzun verdiği uyarıcı belirtileri gözlemlemek, olası risk faktörlerini göz ardı etmemek önemli. Bunlara ek olarak, kanser oluşumunu önceden yakamamızı sağlayan gerekli kontroleri de düzenli olarak yaptırmamız şart. Unutmayın, erken teşhis yaşama oranını belirgin şekilde arttırır!

MEME AĞRISI
Meme ağrısı, adet öncesi dönemde görülen ortalama 4-5 gün kadar süren ve tamamen normal sayılan gerginlik ağrısından ayırt edilmelidir.

Meme Ağrısı hastalık belirtisi midir?
Kadınların en büyük korkusu bu ağrının bir kanser işareti olmasıdır. Gerçekten de meme kanseri bazen ağrı ile kendini belli edebilir. Hatta bazen ağrı meme kanserinin tek bulgusu olabilir. Ancak doktor tarafından incelenmiş ve altta yatan nedenin kanser olmadığına karar verilmiş olanlarda meme ağrısının kanser riskini artırdığı söylenemez.

Meme ağrısının tipleri nelerdir?
- Adet düzeni ile ilişkili ağrılar: En sık görülen ağrı tipidir. Ağrıların %70'i bu tiptedir. Genellikle adet öncesi dönemde ortaya çıkan, hemen adet görmeden önce en yüksek seviyesine erişen ve adet kanaması ile birlikte kaybolan ağrılardır. Normal adet öncesi ağrılara göre daha şiddetlidir. Otuzlu yaşlarda daha sık görülür. Bazen menopoza yakın dönemde alevlenme gösterir. Sıklıkla menopoza yakın dönemde kendiliğinden kaybolur. Memenin daha ziyade üst ve dış taraflarında daha fazla hissedilirler. Bazen koltuk altına doğru yayıldığı da olur. Ağrı ile birlikte memelerde hassasiyet de artabilir.

- Adet düzeni ile ilişkisiz ağrılar: Kırklı yaşlarda daha sık görülür. Adet düzeni ile ilişkili olanlara göre daha kısa sürer ve hastaların yarısında kendiliğinden kaybolur. Genellikle tek taraflıdır. Memenin bir noktasında olabileceği gibi tamamına yayılan bir ağrı da olabilir. Bu tip ağrıların esas sebebi memede bulunan bir kist, fibroadenom, kanal genişlemesi, lipom yada fibrokistik değişiklikler olabilir.

- Aslında meme ile ilgisiz bir olaydan kaynaklanan ama ağrının memede hissedildiği olgular: Burada ağrı göğüs duvarındaki kaslardan, kaburga eklemlerinden, kıkırdak dokulardan ve boyundaki sinir köklerinden kaynaklanabilir.

Meme ağrısının nedenleri nelerdir?
Memede bariz bir hastalık tespit edilmeyen ağrıların oluş mekanizmaları tam olarak bilinmemektedir. Ancak ağrının meme hücrelerinde bulunan ve reseptör denen bazı algılayıcıların aşırı hassaslaşması sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Bu hassaslaşmayı yapan sebeplerden birisi "metilksantin" denen ve bazı ilaçların içinde ve çay- kahve- çikolata ve kolalı içeceklerde bulunan bir kimyasal maddedir. Ayrıca kahve vücutta ürettiği yüksek adrenalin seviyesi ile de bu reseptörlerin hassaslaşmasını arttırmaktadır. Bir de şarapta bulunan "tiramin" denen bir madde bu ağrıların sebebi olabilmektedir.Ağrılarda rolü olan bir diğer konu sigara kullanımı ve strestir. Her iki faktörün de meme hücrelerindeki aşırı hassaslaşmanın nedenlerinden olduğu bilinmektedir. Doymuş ve doymamış yağlar arasındaki denge, doymuş olanlar lehine kaydığında meme hücre zarları normal çalışmasını yitirmekte ve aşırı hassas hale gelmektedir.

Meme ağrısı nasıl teşhis edilir ve tedavisi nasıl yapılır?
Normal olan ve adet öncesi hafif gerginlik şeklinde olan meme ağrıları haricinde ağrısı olan hastalar mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir. Ağrıya sebep olan bir faktör varsa o ortadan kaldırılmalıdır.
Ağrısı olan ve olmayan her kadın kendi kendini muayene etmeyi alışkanlık haline getirmelidir. Bazen ağrının nedeni uygun olmayan çamaşır kullanımı olabilir. Ağrısı olan kadın kendi meme ölçülerine uygun, çok sıkı olmayan sutyen kullanması gerektiğini akılda tutmalıdır.
Meme ağrısı olan hastalar diyetlerine dikkat etmeli, çay, kahve, çikolata, kolalı içeceklerle, şarap gibi gıdaları çok daha az tüketmeli, sigara kullanmamalı, stresten olabildiğince uzak durmalı ve bitkisel yağları tercih etmelidirler.


Doç. Dr. Gürsel R. Soybir
Genel Cerrahi - Tiroid ve Meme Cerrahisi

pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
10 Mayıs 2011       Mesaj #4
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Meme kanseri nedir?

Kadınlarda vulva, vajina, rahim ağzı, rahim ve yumurtalık gibi çeşitli jinekolojik kanserler görülürken kadınlarda en çok karşılaşılan kanser türü meme kanseridir. Vulva ve vajina kanserleri ise nadir görülürler.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. Yaşam boyu 7 kadından 1’i bu kansere yakalanmaktadır.

Meme kanserinin önemli risk faktörleri

- Çocuk doğurmamış olma,
- Şişman olma,
- Düzenli alkol tüketme,
- Kısır olmak ya da kısırlık tedavisi görme,
- Konsantre doğal olmayan lifsiz besinler tüketme,
- Ailesinde meme kanseri olmasıdır.
Meme kanseri otuzlu yaşlardan sonra her yaşta görülebilir. Ailede meme kanseri olan kadınlar bu yaşlarda takibe alınmalıdır. Kanser araştırması için her kadın 35 yaşında bir kez, 40 yaştan sonra iki yılda bir kez, 50 yaşından sonra her yıl mamografi yapılmalıdır. Yeni bir teknik olan dijital mamografi ile görüntü kalitesi artmış ve değerlendirme daha objektif yapılmaktadır. Ayrıca seçilmiş olgularda meme MR’da kullanılmaktadır.
Meme kanserinin erken yakalanma yöntemi düzenli meme muayenesi ve mamografi yaptırmaktır. En önemli muayene kadının adet sonrası dönemde kendini muayene etmesidir. Ele gelen kitle varlığında hekime başvurmalıdır.
Meme kanseri tanısı ya biyopsi ile ya da kitlenin çıkarılması ile yapılmaktadır. Yeni ameliyat teknikleriyle tüm meme dokusu yerine kanserin aktığı lenf kanalları tespit edilip memenin yalnızca ilgili bölümleri ameliyatlarla alınmaktadır.
Bütün kanserlerde olduğu gibi kanserden korunma ve erken dönemde teşhis jinekolojik kanserlerde de önemlidir. Kadınlar kanser için taşıdıkları riskleri ve kanserin öncü belirtilerini bilmeli ve düzenli aralarla jinekolojik muayene yaptırmalıdırlar.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
16 Ekim 2011       Mesaj #5
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Kadınları meme kanserinden koruyan 13 öneri Batı ülkelerinde her sekiz, Türkiye’ de de her 12 kadından biri, meme kanserine yakalanıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinden koruyan sayıları şöyle açıkladı.



1) Her gün 30 dakika tempolu yürüyün
Yapılan çalışmalar, günde 30 dakika veya haftada üç kez, birer saat yürüyüş yapan kadınların, meme kanserine yakalanma riskinin yüzde 40-50 oranında azaldığını ortaya koydu. Bunun nedeni ise düzenli sporun, meme kanserinin oluşumunda risk faktörü olan östrojen düzeyini dengelemesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi.

2) 30 yaşından önce anne olun
Yapılan çalışmalar, günde 30 dakika veya haftada üç kez, birer saat yürüyüş yapan kadınların, meme kanserine yakalanma riskinin yüzde 40-50 oranında azaldığını ortaya koydu. Bunun nedeni ise düzenli sporun, meme kanserinin oluşumunda risk faktörü olan östrojen düzeyini dengelemesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi.

3) İki yıl süreyle emzirmeye çalışın
Emzirme, meme kanserine yol açan en önemli etkenlerden biri olan östrojenin, kandaki düzeyini azaltıyor ve hücreleri yeniliyor. Her şeyden önce çocuğunuzun sağlığı için ama aynı zamanda meme kanserinden korunmak için bebeğinizi ilk altı ay sadece anne sütüyle, daha sonra ek besinlerle birlikte, mümkünse iki yıl emzirin.

4) Alkolü hiç kullanmayın
Yapılan çalışmalar; her gün düzenli olarak alkol tüketen kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin içmeyenlere göre yüzde 40 oranında daha fazla olduğunu ortaya koydu. Çünkü alkol, risk faktörü olan östrojenin kandaki düzeyini yükseltiyor. Bu yüzden alkol tüketiminden kaçının.

5) Üç yılda bir doktora görünün
Hiçbir yakınmanız olmasa bile 20-40 yaşları arasında üç yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez, klinik muayene için meme konusunda deneyimli bir genel cerrahi uzmanına başvurun.

6) Ayda bir meme muayenesi
20 Yaşından sonra ayda bir kez şunu yapın: Adet bitiminden sonraki ilk hafta içinde, ayna karşısında, her iki memenizi kontrol edin. Meme ve koltuk altlarını da yatar durumdayken ellerinizle muayene edin. Eğer en ufak bir değişiklik tespit ederseniz, zaman kaybetmeden meme konusunda deneyimli bir genel cerrahi uzmanına görünün.

7) Yağ tüketimini azalltın
Vücudunuzun yağ yüzdesini ideal seviyelerde tutun. Yapılan çalışmalarda; menopoz sonrası fazla yağ tüketen kadınların, daha az yağ tüketmeye başlamaları üzerine, meme kanserine yakalanma risklerinde azalma olduğu görülmüş. Bu nedenle risk faktöründe yer alıyorsanız, tükettiğiniz total enerjinin sadece 20-25’inin, risk taşımayan grupta yer alıyorsanız yüzde 30’unun yağdan gelmesine dikkat edin. Günde 3-4 tatlı kaşığı yüzde 20-25’i karşılayacaktır.

Her gün iki bardak süt
Yapılan çalışmalarda; düşük kalsiyumla beslenen kadınlarda meme kanseri oluşma riskinin arttığı ortaya çıktı. Bu nedenle gün içinde iki su bardağı süt veya yoğurt tüketmeyi asla ihmal etmeyin. Yağlı tohumlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, pekmez de kalsiyumdan zengin besinler arasında yer alıyor.


9) 40′ tan sonra yılda bir mamografi çektirin.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; her kadın 40 yaşından sonra iki yılda bir, 50 yaşından sonra da yılda bir mamografi çektirmeli. Eğer anneniz, anneanneniz, teyzeniz, halanız, kız kardeşiniz ya da babaanneniz meme kanserine yakalanmışsa, riskli grupta yer aldığınız için mamografi taramasını, aile bireyinin meme kanserine yakalanma yaşından 10 yaş öncesinde yaptırın.

kaynak:
qaptan Lady - avatarı
qaptan Lady
Ziyaretçi
7 Aralık 2011       Mesaj #6
qaptan Lady - avatarı
Ziyaretçi
MEME KANSERİ NEDİR?
Meme vücudumuzun dışını örten, kaplayan derinin uzantısı olup süt salgılayan bir salgı bezidir. Tıpkı yağ bezi, ter bezi gibidir.

Meme iki ana yapıdan oluşmaktadır. Birinci kısım süt salgılar tıp dilinde buna lobül (süt bezi) diyoruz. Salgılanan sütü meme
başına getiren kanallar ise ikinci kısım olup bunada tıp dilinde "duktus" denilir.

Memenin bu yapısal özelliğini bir üzüm salkımına benzetebiliriz. Salkımın taneleri lobulusler ve taneleri birleştiren sapçıklar ise
duktus (süt kanalı) ve salkımın sapının ucu ise meme başı olarak düşünülebilinir.

Meme kanseri dediğimizde meme dokusu içerisinde normalde olmayan olağandışı yapıdaki kanser hücrelerinin varolması
anlaşılır. Meme iki yapıdan meydana geldiği için meme kanseri de esas itibari ile 2 guruptadır;

a- Süt kanallarında görülen kanser (duktal kanser)

b- Süt bezlerinde görülen kanser (lobüler kanser)

Bu iki gurup kanserde en sık görüleni duktal kanserdir. Birde bunlarda başka iltihabi meme kanserinden söz edilebilir. Bu kanser hem duktal hem de lobüler yapıda olabilir. Fakat görünüm olarak meme sıcak, kırmızı ve şişmiştir. Daha çok süt veren annelerde kanser geliştiği zaman böyle iltihabi yapı da görülür.
2- MEME KANSERİNİN TOPLUMDA GÖRÜLME SIKLIĞI NE KADARDIR?
Kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseridir. Bunun yanısıra meme kanserinin görülme sıklığı eski yıllara göre daha da artmaktadır. Şöyle ki;

1970’li yıllarda her 13 kadının 1’inde

1980’li yıllarda her 11 kadının 1’inde

1990’lı yıllarda her 10 kadının 1 ‘inde

meme kanseri görülmektedir. Bir başka ifadeyle bugün için her 100 kadinin 10’unda meme kanseri görülmektedir.

1975 yılında dünyada 541.000 yeni meme kanserli hasta teşhis edilmiştir. Amerikan Kanser Dernegi bu sayıyı analiz ederek 2000 yılında 1.000.000 yeni meme kanserli hasta olacağını tahmin etmektedir.
3- MEME KANSERİNİN SEBEBİ NEDİR?
Bu konuda "Şu meme kanserinin sebebidir" demek mümkün değildir. Meme kanserinin gelişmesi için pek çok faktör vardır. Kısaca bu faktörleri hormonal ve çevresel faktörler diye iki gruba ayırabiliriz.
4- KALITIM (İRSİYET) MEME KANSERİNE YOLAÇAN FAKTÖRLERDEN BİRİSİMİDİR?
Evet, meme kanserlerinin %5-10’unda kalıtımsal nedenler hastalığa neden olmaktadır. Annelerinde meme kanseri olan kız çocuklarında meme kanseri görülme ihtimali diğer kimselere göre 2-3 kez daha fazladır.

Kalıtımsal meme kanserli hastalarda hatalığın görülme yaşı daha genç (40-45 yaşlarında) olmaktadır. Buna "gençlerin meme kanseri"denilmektedir. Bunlarda daha çok hormonal faktörler rol oynamaktadır.
5- ORAL KONTRASEPTİFLER (DOĞUM KONTROL HAPLARI) İLE MEME KANSERİ ARASINDA İLİŞKİ VAR MIDIR?
Evet, kontraseptif kullananlarda kullanmayanlara göre meme kanseri görülme ihtimali biraz daha fazladır.
6- DİYET YANİ ALINAN GIDA TÜRÜ İLE MEME KANSERİ ARASINDA İLİŞKİ VAR MIDIR?
Fazla yağlı gıda ile beslenenlerde meme kanseri daha sık görülmektedir. Ancak bunlar daha ileri yaşlarda (60-65 yaş) teşhis edilen meme kanseri grubundandır.
7- MEME KANSERİ HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR?
20 yaşın altında meme kanseri hemen hemen hiç yoktur. 20 yaşından itibaren 45 yaşına kadar görülme sıklığı gittikçe artan 45 yaş ile 55 yaş arasinda görülme sıklığında artma olmaz, yani bu yaş grubunda ayni sıklıkta görülür. 55 yaşından sonra görülme sıklığı gittikçe daha da artar. Bir örnek verirsek;

35-40 yaş grubunda 100.000 kadının 50’sinde

45-55 yaş grubunda 100.000 kadının 125’inde

80-85 yaş grubunda 100.000 kadının 312’sinde meme kanseri görülür.
8- MEME KANSERİNİN IRK, ULUSAL FARKLILIKLAR İLE İLİŞKİSİ VAR MI?
Meme kanseri batı ülkelerinde daha sık görülmektedir. Meme kanserinin en az görüldüğü toplum Japonya’dır. Bunun nedeni tam olarak bilinememektedir. Ancak Japon kadınları arasında da bazı farklılıklar olmaktadır. Şöyleki yeni yetişen japon kadınında görülme sıklığı batı ülkelerindekine yakındır. Eski nesil ve yeni nesil arasındaki bu fark araştırıldığında eski nesilde şu farklı yaşam biçimi görülmüştür. Eski nesil japon kadını erken yaşta (18 yaştan önce) doğum yapıyor, birden fazla doğum yapıyor ve doğan çocuklarını uzun süreli emziriyor. Oysa yeni nesil japon kadını ise batı standartlarına yakın bir yaşama biçimini tercih ediyor. Yani geç doğum, az doğum ve çocuklarını ya hiç emzirmiyor yada çok kısa süreli emziriyor.

Gebelik ve emzirme durumlarında kanserojen (kanser yapıcı) hormonlar baskı altında tutulmaktadır. Meme bakımından, östrojenlerin (kadınlık hormonları) bazılarının kansorojen olduğu bilinen gerçektir.
9- MEME KANSERİNİN GELİŞİM HIZI NASILDIR? YANİ HIZLI GELİŞEN BİR KANSER MİDİR?
Meme kanseri çok yavaş gelişen bir kanserdir. Meme içerisindeki bir kanser odağının elle muayenede tespit edilebilmesi için yaklaşık 1cm çapa ulaşması gerekir. Çok hızlı seyreden ve gelişen bir meme kanserinde bu büyüklüğe ulaşması için yaklaşık 5 yıllık bir sürenin geçmiş olması gerekir. Yeni ilk kanser hücresinin meydana gelmesinden sonra 1cm’lik çapa çıkması için 5 yıllık bir süreye ihtiyaç vardır. Öte yandan çoğu zaman 1cm’lik büyüklüğe erişmek için 15-20 yıllık bir sürenin geçmesi gerekmektedir.

Bir başka deyişle 40-45 yaşlarinda teşhis edilmiş bir meme kanserinin ilk nüvesi, ilk kanser hücresinin ortaya çıkması 18-20 yaş cıvarında olmaktadır.
10- MEME KANSERİNE KARŞI KORUNMAK OLABİLİR Mİ?
Yukarıda da görüldüğü gibi meme kanseri yavaş gelişen bir kanser olduğuna göre ilk gebeliğin 18-20 yaş civarında olanlarda, çocuklarını emzirenlerde ve çok doğum yapmışlarda meme kanseri hemen helen hiç görülmemektedir. Bu şekildeki bir yaşam biçiminin meme kanserine karşı kuruyucu özelliği olacağı söylenebilir.
11- MEME KANSERİNİ ERKEN TEŞHİS ETMEK MÜMKÜNMÜDÜR?
Meme kanseri erken teşhis edildiginde %100 şifa sağlanabilmektedir.

Erken teşhis amaciyla Amerikan Kanser Derneği'nin tavsiyeleri şöyledir;

a- Her kadının 20 yaşindan sonra her mensturasyonun ikincinci haftasında (8-12 günler) kendi kendine muayene etmesi.

b- 40 yaşına gelen her kadının yakınması olsun ya da olmasın mutlaka meme filmi (mamografi) çektirmesi ve dokturunun tavsiyesi dogrultusunda hareket etmesi.. İleriki yıllarda mamografi çektirmek gerektirdiğinde ikisi arasinda karşılaştırma yapmak amacıyla bu çektirdiği mamografiyi mutlaka saklaması.

c- 55 yaşindan sonra şikayeti olsa da olmasa da her yıl mamografi çektirip dokturunun tavsiyesine göre hareket etmesi

d- Meme kanseri nedeni ile bir memesinden tedavi görmüş her kadının her yıl mamografik kontrol yaptırması.
12- KENDİ KENDİNE MUAYENE NE DEMEKTİR? NASIL YAPILIR?
Mensturasyon kanamasının başladığı güne 1’nci gün denilerek 8-12’nci günler arası meme muayenesinin en uygun olduğu dönemdir. Menapozdaki kadınlar için ise her ayın ilk günü muayene için uygundur.

Muayene için belden yukarısı tamamen çıplak olmalıdır.

I- Bir aynanın karşısında ayakta durarak gözlerinizle memelerinizi muayene (inspeksiyon) edeceksiniz.

a- Kollarınızı iki yana serbestçe bırakın

b- Her iki kolunuzu elleriniz başınızın üzerinde birleşecek şekilde yukarı kaldırın

c- Şimdi kollarınızı başınızın iki yanında düz bir şekilde yukarıya dirseklerden bükülmeden gergin bir şekilde yukarı kaldırın.

d- Şimdi de dirsekler hafif bükülecek şekilde her iki elinizi kalçanızın iki yanına koyun. Ve ellerinizi kalçalarınıza kuvvetli ve sıkı bir şekilde bastırın. Bunu yapınca memenin altındaki göğüs kaslarının (pektoral adale) kasıldığını hissedeceksiniz.

Bu dört durumda da şunların var olup olmadığını araştırın.

1- Her iki memenin şekil ve büyüklüğünde bir farklılık

2- Meme başlarında veya meme derisinde olağan dışı kızarma

3- Meme başlarının görünümünde farklılık (asimetri) yani birinin fazlaca aşağı ya da yukarı doğru görünüm (normalde meme
başlarının her ikiside hafifçe dışarı ve yukarı doğru bakar)

4- Meme üzerindeki toplardamarlarda aşırı belirginleşme

5- Meme başında içeri doğru çekilme

6- Meme derisi üzerinde içe çekilme, küçük çukurluk (gamze gibi)

7- Meme başında kabuklanma, pullanma, ekzama gibi değişiklikler

Bunlardan en az birini tespit ederseniz hemen bir doktora başvurun.

II- Şimdi sertçe bir zemin üzerinde başınızın altına bir yastık ve muayene edeceğiniz memenin olduğu omuzun altına katlanmış bir
havlu koyarak rahatça yatınız.

Şimdi elinizle memelerinizi muayene edeceksiniz (PALPASYON)

Bunun için çapraz el kullanacaksınız. Yani sağ memeyi sol el, sol memeyi sağ eliniz ile muayene edeceksiniz.

Burada sol memenin muayenesini anlatacağız. Siz aynı muayenesi sağ elle sol meme için de yapacaksınız.

Başınızın altında yastık ve sol omuzunuzun altında katlanmış bir havlu var, sol kolunuz yana uzatılmış durumda sırtüstü yatıyorsunuz. Sağ elinizin orta üç parmağınızın iç-uç kısımları ile meme başından muayeneye başlıyorsunuz. Önce meme başınızı sıkıyorsunuz. Bu sıkma sırasında meme ucundan bir akıntının gelip gelmediğine bakın.

Daha sonra üç parmağınızla memeyi göğüs duvarına doğru sağlam ama nazikçe bastırıyorsunuz. Bu muayene sırasında parmaklarınız düz ama el hareketli olacaktır. Bu hareket meme ucunun tam üstünden başlar ve dışa doğru spiral bir yol izleyerek bütün memenin çevresinde devam eder. Memenin her farafına (her santimetrekaresi) muayene edilebilmesi için iki-üç defa daire çizilecek şekilde spiraller * izlenmelidir.

Memenin en dış sıkmının muayenesi sırasında muayene tarafındaki kol (burda sol kol) dirsekten bükülercek şekilde başın üzerine koyunuz ve üç orta parmakla memenin dışını yine memeyi göğüs duvarına bastırarak muayene ediniz.

Son olarak memenin koltukaltına doğru uzanan kuyruk kısmını kol yine baş üzerinde iken el ile muayene ediniz.

Bu muayene sırasında olağan dışı bir şişlik, sertlik tespit ederseniz hemen doktorunuza başvurunuz.
13- OLAĞAN DIŞI KİTLE NE DEMEKTİR? NASIL ANLAŞILIR?
Meme dokusunda süt bezleri sütkanalları ve süt kanalları çevresinde bağ dokusu dediğimiz kıkırdak gibi sert yapılar bulunduğundan ayrıca da adet dönemlerinden birkaç gün önce memede su toplanması olduğundan muayenede bir takım sertlikler, memede dolgunluk, ağrı ve hassasiyet hissedebilirsiniz. Her ay kendi kendinize yapacağınız muayene ile memelerinizin yapısını daha iyi tanıyacak ve elinize gelen sertlik ya da şişliğin olağan ya da olağan dışı olduğunu ayırt edebileceksiniz
14- MEME BAŞINDA İÇE ÇEKİLME NASIL ANLAŞILIR?
Meme başı içe çekik durumda olabilir. Ama dışarı doğru çekildiginde meme başı dışarı çıkıyor ise bu normaldir. Ya da doğuştan beri meme başı içe çekiktir ve dışarı çıkarılamıyordur. Bu da normaldir.

Meme başinda içe çekilme denilince doğuştan olmayan ve tutup dışarı doğru çekilemeyen içe çekilme anlaşılır. Böyle bir durumda zaman kaybetmeden hemen bir doktora başvurulmalıdır.
15- MAMOGRAFİ VE MEME ULTRASONOGRAFİSİ NEDİR?
Özel bir röntgen aygıtı ile memelerin röntgen filminin çekilmesi işlemidir.(Şekil-1)

Memedeki kanser yada kanser dışı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan şişliklerin erken dönemde teşhis edilmesinde mamografi önemli rol oynar. Öyle ki kendi kendine ya da bir hekimin muayenesinde ele gelebilecek büyüklüğü ulaşmamış şişliklerin (kitle) saptanmasında mamografi çok yararlıdır. Bu şekilde henüz ele gelmeyen (elle saptanamayan) şişliklere nonpalpabl kitle denilir.

Ultrasonografide yüksek hızlı ses dalgaları ile meme dokusunun incelenmesi olup mamografi ile birlikte kullanılır. Mamografide saptanan kitlenin kist mi (içi sıvı dolu keseye kist denir) yoksa solid mi (içinde sıvı yerine doku bulunan kitleye solid kitle denilir) olduğunu ortaya koyar. Ayrıca solid kitlelerin kanser mi yoksa kanser dışı başka bir iyi huylu hastalık mı olduğunu ortaya koymada mamografiye yardımcı olur.

Sonuç olarak mamografi ve ultrasonografi birbirini tamamlayan iki teşhis aracıdır.(Şekil-2)
16- MEME TARAMASI YADA KİTLE TARAMASI NE DEMEKTİR?
Meme kanseri belirtileri olmayan kadınlarda olası bir kanseri erken safhada teşhis etmek amacı ile düzenli aralıklarla mamografi çekilmesi işlemine kitle ya da meme taraması adı verilir.

40 yaşında bir kez mutlaka yapılır. 40 yaşından 55 yaşına kadar ki dönemde eğer doktor gerek görüyor ise yılda bir kere mamografi tekrarlanır. 55 yaşından sonra ise her yıl bir kez mamografi çektirilmelidir.
17- MAMOGRAFİ ÇEKTİRMEK İÇİN ÖZEL BİR HAZIRLIK GEREKİR Mİ?
Çok özel bir hazırlığa ihtiyaç yoktur.

Ancak çekilen röntgen filminin net görüntülü olması ve çekim işlemi sırasında rahat edebilmeniz için aşağıda önerilere uyulması yararlı olur.

a- Film çekiminden önce koltuk altına ve göğüs bölgesine deodoran, parfüm, pudra vb. maddeler sürülmemeli. Aksi halde görüntü net olmayabilir.

b- Film çekimi sırasında belden yukarısı tamamen çıplak olacağından buna uygun bir giysi giyilmesi yararlı olur.

c- Adet günlerine yakın memelerde hassasiyet arttığından işlem sırasında sıkıntı çekmemeniz için film çekim gününü adet günlerine yakın olmaması yararlı olur.
18- MEME KANSERİNİN TANISINDA MAMOGRAFİNİN ÖNEMİ VE DEĞERİ NEDİR?
Mamografinin doğru tanı koymadaki hassasiyeti %90-95 civarındadır. Bir başka deyişle %95 oranında doğru tanı konulabilir.

Mamografi ile kitle taraması yapılması ile birlikte ilerlemiş meme kanseri görülme oranı eskiye göre yarı yarıya azalmış meme kanserini erken dönemde yakalama şansı da eskiye göre iki misli artmıştır.

Bütün bunların sonucu olarak meme kanserine bağlı ölümler eskiye göre bir hayli azalmış ve eski yıllara göre şifa oranı en az %30 artmıştır.

Tüm bunlar mamografinin yararının, öneminin göstergeleridir.
19- MEME KANSERİ HASTALIĞIN İLERLEME DÖNEMİNE GÖRE KAÇ EVRELİDİR?
Uygulanacak tedavinin türü ve tedaviden alınacak sonuçlar bakımından meme kanseri 5 evreye ayrılır.

- Evre 0

- Evre I

- Evre II

- Evre III

- Evre IV
20- EVRE 0 MEME KANSERİ NEDİR?
En erken evre budur. Karsinoma in situ adı da verilir. Sadece hücre içinde kansere bağlı değişiklikler vardır ve bu değişiklikler hücre dışına çıkmamıştır.

Meme kanserlerinin %15-20’si bu evrede teshis edilir. Bu evrede teşhis ancak mamografi ile konulur. Çünkü henüz ele gelen herhangi bir şişlik yoktur.

İki alt grubu vardır.

a) Duktal karsinoma insitu (DAIS). İntraduktal karsinom da denilir. Süt kanallarındaki erken evreli kanserdir.

Bu hastaların %25’inde önlerindeki 25 yıl içerisinde iki memesinden birinde iki evredeki meme kanseri gelişme ihtimali vardır.

b) Lobüler karsinoma in situ (LCIS): Süt bezlerinde gelişen türdür. Aslında kanser değildir. Yani kanser kabul edilmez.
21- EVRE I MEME KANSERİ NEDİR?
Memedeki kanser odağı 2cm’nin altındadır ve meme dışına herhangi bir yayılma yoktur.
22- EVRE II MEME KANSERİ NEDİR?
Aşağıdaki üç durumdan herhangi biri Evre II meme kanserini gösterir.

1- Memedeki kanser 2cm’nin altında ama koltukaltındaki lenf bezlerine kanser yayılması vardır

2- Memedeki kanser 2-5cm arasındadır ve koltukaltındaki lenf bezlerine kanser yayılması olabilirde olmayabilirde.

3- Memedeki kanser 5cm’den daha büyüktür ama koltukaltı lenf bezlerine kanser yayılması yoktur.
23- EVRE III MEME KANSERİ NEDİR?
Evre III A ve III B diye iki alt gruba ayrılır

- Aşağıdaki iki durumdan biri varsa Evre III A’dır

1- Memedeki kanser odağı 5cm’den küçük ama koltukaltındaki lenf bezlerinde kanser yayılması ve bu lenf bezleri birbirlerine veya çevre dokulara yapışık. Yani hareket ettirilemeyen lenf bezleri var.

2- Memedeki kanser odağı 5cm’den büyük ve koltukaltındaki lenf bezlerinde kanser yayılması var.

- Aşağıdaki iki durumdan biri varsa Evre III B’dir

1- Memedeki kanser odağının yanısıra kanser deriye veya göğüs duvarına yayılmıştır. Göğüs duvarı denilince kaburgalar, kaburga arası adaleler ve dişli (serratus) adalelere yayılma anlatılmak istenmektedir. Göğüs (pektoral) adaleler göğüs duvarı olarak kabul edilmez.

2- Memedeki kanser odağı yanısıra kanser göğüs duvarı iç yüzündeki lenf bezlerine (mammaria interna) yayılmıştır.
24- EVRE IV MEME KANSERİ NEDİR?
Kanser vücudun diğer organlarına yayılmıştır (uzak organ tutulması). Kemikler, akciğer, karaciğer ve beyin en sık yayıldığı organlardır.
25- İLTİHABİ (ENFLAMATUAR) MEME KANSERİ NEDİR?
Nadir rastlanan bir meme kanseridir. Süt veren annelerdeki kanser böyle olabilir. Meme iltihabi görünümdedir. Yani kızarmış ve sıcaktır.

Enflamatuar meme kanseri hızlı yayılma eğilimindedir.
26- MEME KANSERİNDE NÜKS NEDİR?
Meme kanseri tedavi edildikten bir süre sonra memede, göğüs duvarında, göğsün yumuşak dokularında veya vücudun herhangi bir organında tekrar ortaya çıkması haline meme kanseri nüksü denilir.
27- MEME KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Bugün için kabul edilen ve kullanılan 4 tür tedavi vardır.

1- Cerrahi: Ameliyat ile kanserin çıkarılması

2- Radyoterapi (Şua tedavisi): Yüksek doz röntgen ışınları ile

3- Kematerapi (İlaç tedavisi): İlaç ile kanser hücrelerinin öldürülmesi

4- Hormonoterapi (Hormon tedavisi):Hormon ilaçları vücudun hormonal çalışma düzenini değiştirmek ya da hormon salgılayan organları (örneğin yumurtalık gibi) ameliyat ile çıkarmak.

Bundan başka üzerinde çalışmalar yapılan tedavi türleri de şunlardır.

1- Biolojik tedavi: Vücudun bağışıklık sistemini kansere karşı kullanmak.

2- Kemik iliği nakli

3- Kan dolaşımındakı asıl (ana-stem) hücrenin nakli.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Haziran 2012       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı
Göğüs Kanseri Hücrelerinin Hareketlerini İzleme

gk617

Göğüs kanser hücreleri sıklıkla ilk konumlarından hareket ederler ve kemiği istila ederler, hastanın hayatta kalma şansını azaltırlar. Metastas (kanserin yayılması) süreci komplike bir süreçtir ve faktörleri hem göğüs kanseri hücreleri içinde hem de yeni kemik ortamında rol oynar.

Gelecek haftanın ‘Journal of Biological Chemistry’ "Paper of the Week," yayını için Roger Gomis ve İspanya Biomedicine Araştırma Enstitüsünden meslektaşları göğüs kanseri hücrelerinin kemiğe nasıl geçtiğini araştırdılar.Özellikle, uygun kemik gelişimi için önemli bir gen olan NOG’ un rolünü incelediler. Bundan önce, NOG prostat kanserindeki kemik metastasıyle ilintiliydi, ama şimdi göğüs kanseri kemik metastasındaki özel rolü olduğu anlaşılmış oldu.

Gomis ve meslektaşları, göğüs kanser hücrelerinin NOG üzerinden hareket eder etmez spesifik olarak kemiği istila ettiğini ve tümör oluşturduğunu gösterdiler. Bu iki yolla gerçekleşiyor: Birincisi, NOG yaşlı osteoklasların(kemik tarafından parçalanan kemik hücreleri) sayısını artırarak kemik dejenerasyonunu artırıyor, öncelikli olarak kemikte metastatik göğüs kanser hücrelerinin yerini almak için bir spot (yer, nokta) oluşturuyor. İkincisi, NOG göğüs kanser hücrelerini kök hücre durumu gibi koruma altına alıyor, onlara çoğalmayı ve kemik ortamında yeni bir tümöre dönüşmesi olanağını sağlıyor.

Gomis, NOG’un göğüs kanserinin kemik metasisine yükselme potansiyeline öncülük ettiğini belirtiyor, Saldırgan kanser hücrelerinin özünü etkileyen tek etmen bu değil ama bu etmen kemik ortamının özellklerini etkiliyor. (kemiğin osteoklast dejenerasyonu gibi)


Kaynak: American Society for Biochemistry and Molecular Biology
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Haziran 2012       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı
Kemoterapiye Dirençli Gen Bulundu

ABD'li bilim insanları, göğüs kanseri hastalarında kemoterapiye direnç gösteren genlerin varlığını keşfetti. Kanser hastalarına uygulanan kimyasal tedavilerin sonuçları farklı olabiliyor. Kemoterapi bazı hastalarda işe yararken, bazılarında etkili olmuyor.

Amerikalı bilim insanlarınca keşfedilen genler sayesinde, bazı hastaların neden kemoterapiye cevap vermediğinin nedenlerinin de bulunabileceği kaydedildi.Bilimcilerin 50'ye yakın kanser tümörünü kullanarak yaptıkları çalışma sonucunda kemoterapiye dayanıklı 244 özel gen bulundu.


Kaynak : Ntvmsnbc - Ajanslar (20 Haziran 2012,10:38)
Electrify - avatarı
Electrify
Ziyaretçi
26 Eylül 2013       Mesaj #9
Electrify - avatarı
Ziyaretçi
Memede Kitle (Sağlık)
MEMEDE KİTLE NEDİR?

Meme kanseri olan hastaların bir çoğu kitle ile ortaya çıkabildiğinden bu bulgu önemlidir. Memede kitle sık görülmektedir.Fizik muayene esnasında menapoz sonrası kadınların %50 sinde memede kitle saptanır.Bunların bir çoğu beningdir yani iyi huyludur, ancak hastalarda kanser korkusu mevcuttur.

Memede kitlenin değerlendirilmesinde tanının kesinleştirilmesi için sıklıkla görüntüleme yöntemleri ve doku örneklemesi gerekmektedir.
Eğer hasta memede bir kitle olduğundan bahsediyorsa hastaya ne zamandan beri mevcut olduğu , menstruel siklusla büyüme ve küçülme gösterip göstermediği ve siklik ağrı ile ilişkili olup olmadığı sorulmalıdır.Bir yıldan beri mevcut olup değişiklik göstermeyen nodüller genellikle iyi huyludur . Gözle muayenede ciltte çökme ya da asimetri olması şüphelidir.Elle muayenede ise iyi huylu meme kitleleri genellikle birden fazla ,çift taraflı , genel olarak uniform(benzer şekilli) olup simetrik olarak dağılan noduller olup hafif ağrılıdırlar.

Kitlenin üzerinde parmakla yapılan palpasyonda bezelye veya üzüm gibi bir his alınır.Nodullerin yoğunluğu sert ve lastik kıvamından fluktuasyon(yumuşama) verene kadar farklı derecede olabilirler.Doktorlar bu fizik bulguları sıklıkla fibrokistik hastalık olarak adlandısada patolojik sonuç olmaksızın bu meme değişikliklerine memede kitle denilmelidir.Memede kitle, eğer memedeki değişiklik büyük,sert ve asimetrik yerleşimde ise dominant kitle olarak tanımlanır.Dominant kitleler meme kanserini düşündürür ve ileri değerlendirme gerektirir.

25 yaşın altındaki genç kadınlardaki tek kitleler yumşak lastik kıvamında ve mobil ise biopside sıklıkla fibroadenom bulunur .Kitleler küçük,yumuşak,kistik,düzgün düzeyli ve mobilse büyük ihtimalle iyi huyludur.Tersine eğer kitle sert , irregüler ,fikse yani yapışmış şekilde ise ve kalınlaşma asimetrikse meme kanseri düşünülür.

Ne yazık ki bu şüpheli fizik bulguların klinik karakteristikleri iyi huylu ve kötü huylu hastalığı ayırd etmek için yeterli olmayıp ileri diagnostik testler ve incelemeler zorunludur


Kitle Psikolojisi Nedir?
Kitle kelimesi rastgele toplanmış ve bir araya gelmiş olan toplulukları ifade eder. Bu topluluklarda, bilinçli kişilik ortadan silinir. Bütün bu birleşmiş fertlerin düşünce ve duyguları tek bir tarafa yönelir. Şüphesiz geçici; fakat pek açık özellikler gösteren bir kolektif bilinç oluşur. Kitle bir tek varlık haline gelir.

Kitleyi meydana getiren bireyler kimler olursa olsun; yaşama biçimleri, iş güçleri, karakterleri yahut zekaları ister benzer, ister ayrı olsun kalabalık haline gelmiş olmaları onlara bir nevi kolektif ruh aşılar. Kolektif bilinç içerisinde, bireylerin akli yetenekleri ve kişilikleri silinir. Aynı cinsten olmayan aynı cinsten olanın içinde boğulur, kaybolur ve bilinç altı özellikleri üstün duruma gelir. Kitleler, zekayı değil, orta şeyleri bir araya toplarlar.

Kitleler halinde bulunan bireyin başlıca özellikleri:

- Bilinçli kişiliğin kaybolması.
- Bilinçaltı ile hareket eden kişiliğin hakimiyeti,
- Düşüncelerin, duyguların sirayet yoluyla aynı yola yönelişi,
- Telkin edilen düşüncelerin uygulamasının hemen başlama isteğidir.

Kitlelerin Duyguları

Kolay kışkırtılmak, kızgınlık, muhakeme yeteneksizlikleri, hüküm verme ve eleştiri yeteneklerinin olmaması, duygulardaki mübalağa gibi kitlelere has karakterlerin bir çoğunu, olgunluğun aşağıdaki şekillerine bağlı olanlarda mesela çocuk ve vahşilerde de görmek mümkündür.

a. Kitlelerin kışkırtılma yeteneği hareketliliği ve kızgınlığı : Fizyolojik tabirle yalnız bulunan birey, tepkilerine hakim olmak yeteneğine sahip olduğu halde, kitle bu yetenekten mahrumdur.

b. Kitlelerin telkine kapılma yeteneği ve çabuk inanırlığı : Ne kadar yansız olduğu sanılırsa sanılsın kitleler çoğu zaman telkine hazır bir dikkat ve bekleme durumu içerisinde bulunurlar. İlk yapılan telkin derhal sirayet yoluyla bütün zihinlere kendisini kabul ettirir ve hemen yönünü belirler. Telkin olunan kimselerde sabit fikir fiil haline gelmeye hazırdır. Kolektif gözlemler gözlemlerin en fazla yanlış olanıdır ve çoğu defa sirayet yoluyla başkalarına telkinde bulunan bir birey sadece vehim ve hayalinden başka bir şey değildir.

c. Kitle duygularının abartılığı ve basitliği: Telkin ve yayılma yoluyla duygular büyük bir hızla yayıldığından, katılma sonucunda o duygunun gücü büyük oranda artmış olur. Kitle duygularının abartılması ve sadeliği, onları şüpheden ve kararsızlıktan uzak bulundurur. Kitlelerdeki abartıcılığın hiçbir şekilde zekaya değil duygulara ait olduğunu eklemeye gerek yok.

d. Kitlelerin taassubu, baskıcılığı ve muhafazakarcılığı: Kitleler basit ve bireylik duyguları kavrar. Onlara aşılanan görüşler ve inançlar genel olarak ya kabul veya ret olunur ve kesin gerçekler veya kesin hatalar olarak kabul edilir. Akıl ve yargılama yoluyla değil de telkin yoluyla meydana gelen inançlarda durum hep aynıdır. Dini inançların ne kadar hoş görüşsüz olduğunu ve insanlar üzerinde ne kadar baskıcı etki uyguladıklarını herkes bilir. Kitleler zayıflamayan muhafazakarlık iç güdülerine sahiptirler ve geleneklere puta taparcasına saygı duyarlar. Hayatlarının gerçek şartlarını değiştirecek her yenilikten, bilinçsiz olarak nefret ederler.

Kitlelerin Düşünce, Muhakeme ve Hayal Güçleri

a. Kitlelerin Fikirleri: Kitleler için kavranması mümkün düşünceler iki bölüme ayrılır. Birinci sınıf, bir kişi veya bir inanç hakkında gösterilen fazla ilgi gibi o anı meydana getiren tesadüfi ve geçici fikirlerdir. İkinci sınıf ise çevrenin, kalıtımcılığın ve kanıların büyük ve derin kesinlik verdiği asıl düşünceler oluşturmaktadır. Eski dini düşünceler, bugünkü demokratik ve toplum düşünceleri örnek olarak verilebilir.

b. Kitlelerin Yargılamaları: Kitlelerin yargılama yoluyla kesin olarak etki altına alınamayacakları söylenemez Ancak onların kullandıkları ve onlar üzerinde etki eden kanıtlar, mantık bakımından o derece aşağı görünür ki, yalnız benzerlik bakımından yargılama sıfatı verilebilir. Bu düşünceler, şeffaf bir cisim olan buzun ağzında eridiğini pratik deneyimiyle bildiğinden, buz gibi şeffaf olan camında ağzında erimesi lazım geldiğini delillendiren Eskimo'nun düşünceleri gibi bir çağrışım yasasına bağlıdırlar.

c. Kitlelerin Hayal Gücü: Kitlelerin hayal gücü, bütün ilkel kimselerde olduğu gibi yargılamanın ve aklın kontrolünden uzak bulunduğu için etki altında bırakılmaya uygundur. Halkın hayal gücüne en çok etki eden manzara tiyatrodur. Bütün dönemlerin ve memleketlerin devlet adamları, bunların en baskıcıları da içlerinde olmak üzere hepsi kitlelerin hayal gücünü kudretlerinin destekleri diye tanımışlardır. Bunlar hiçbir zaman kitle hayal gücüne aykırı olarak hükümet yönetmeyi denememişlerdir.

Kitlelerin Düşüncelerini Etkileyen Etkenler

a. Hayaller, Kelimeler, Formüller: Kelimeler çeşitli bilinçaltı isteklerini ve bunların hareket altına çıkma ümitlerini sinelerinde toplarlar. Kelimeler hayallerin görünmesine vasıta olan ve bunları çağırmak için üzerine basılan elektrik düğmelerinden başka bir şey değillerdir.

b. Rehinler, Hayaller: Kavimler için kuruntular, hayaller gerekli olduğundan, böceklerin ışığa doğru gittikleri gibi, onlarda kendilerine bu kuruntuları sunan hatiplere doğru iç güdüsel bir hareketle koşarlar. Kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır. Onları hayallere çekmesini bilenler onlara hakim olurlar ve hülyalarını ortadan kaldıranlarda onların kurbanı olurlar.

c. Tecrübe: Bir gerçeğin kitlelerin ruhuna sağlam olarak yerleştirmek ve fazla tehlikeli olmuş kuruntuları yıkmak için hemen hemen biricik usul tecrübedir.

d. Akıl: Aklı filozoflara bırakmalı ve insanların iradelerine karışmasını akıldan istemeyelim.

Kitleleri Yönetenler

a. Kalabalıkların Önderleri: Kitle çobanından vazgeçmeyen bir sürüdür. Önderler çoğu defa düşünce adamı değil aksiyon adamıdırlar. Onlar yarı aydındırlar. Halk, güçlü iradeye sahip olan adamı daima dinler. Önderlerin ikinci sınıfı yani devamlı bir iradeye sahip olanlar, daha az parlak görünüşlere rağmen çok daha önemli çok daha etkili hareket eden örneklerdir.

b. Önderlerin Hareket ve Uygulama Araçları : Kitlelerin ruhuna bazı düşünce ve inançları örneğin toplumsal teorileri yavaş yavaş sindirmek söz konusu olduğu zaman önderler tarafından değişik usuller kullanılır. Onlar başlıca şu üç usule başvururlar: İddia-tekrar-sirayet.

Kitlelerin Düşünce ve İnançlarındaki Değişiklikler

a. Sabit İnanışlar: Kitlelerin düşünce ve inançları birbirinden farklı iki sınıf oluşturur. Bir tarafta üzerine bütün bir uygarlığın kurulduğu ve yüzyıllarca yaşayan devamlı inanışları : Bir zamanlar derebeylik kavramları, dini düşünceler zamanımızdaki milliyetler prensibi demokratik ve toplumsal fikirler bu gibi sabit büyük inançlardır. Öte yandan her dönemin doğuşunun ölümünü gördüğü genel kavramlardan, anlayışlardan çıkma geçici ve değişken düşünceler bulunur.

b. Kitlelerin Değişen Düşünceleri: Gücünü göstermiş olduğumuz sabit düşünceler üzerinde daima doğan ölen düşünceler tabakası bulunacaktır. Bunlardan bazılarının ömürleri pek kısadır ve en önemlilerinin ömrü bir kuşağın ömrünü hemen hemen geçmez.
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
1 Nisan 2014       Mesaj #10
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
Kanser Anne Olmayı Engellemez Ama…
MsXLabs.org

kanser anne olmay engellemez ama 300x256

Yapılan araştırmalara göre dünyada her 8 kadından biri yaşamının bir sürecinde meme kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Bu ürkütücü tabloyu gören kadının aklına gelen sorlar; yaşayabilecek miyim ardından da anne olabilecek miyimdir? Acıbadem Sağlık Grubu Tüp Bebek Hizmetleri Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Tıraş, “Kanser anne olmayı engellemez ama zamanın da tanı ve gerekli işlemler yapıldığı takdirde…” dedi.


Dünyada her 8 kadından biri ömrü boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Türkiye Kanser İstatistikleri’ne göre ise her 4 kadın kanserinden 1′i meme kanseri. Kanser kadın için ne kadar korkunç bir tablo oluşturuyorsa anne olamama korkusu aynı derecede ürkütücü. Peki kanser olan kadının kanserden kurtulma ve anne olabilme şansı var mı?
Acıbadem Sağlık Grubu Tüp Bebek Hizmetleri Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Tıraş kadınların çok merak ettiği bu soruyu cevaplandırdı.

” Akciğer kanserinden sonra dünyada en sık görülen meme kanseri göğüs hücrelerinde görülen bir kanser türüdür. Erkeklerde de görülebilen bu hastalığın kadınlarda görülme olasılığı 100 kat daha fazladır. Yaş ile birlikte görülme sıklığı artan meme kanseri özellikle modern yaşam koşulları ve kariyer merakıyla birlikte yükselişe geçti. Meme kanserinde erken tanı önemlidir. Erken tanıyla birlikte hastanın yaşama şansı yüzde 96 oranında artar. Meme kanserinin en sık rastlanan çeşidi göğüsün süt kanallarında görülür. Meme kanseri göğüsün dışına sıçradığında, lenfatik düğümlerin en çok görüldüğü bölge koltuk altıdır. Kanser hücreleri göğsünden başka lenf düğümlerine, kemiklere, akciğer ve karaciğere sıçrayabilir.

Meme Kanseri Riskini Artıran Faktörler
* Yakın akrabalardan birinde de göğüs kanseri teşhisi konulması (Kız kardeş ya da anne göğüs kanseriyse hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksektir.)
* 50 yaş ve üzerinde olunması: Regli dönemine 12 yaşından evvel görülmüş olması
* Diğer göğüste de önceden hastalık tespit edilmiş olması
* Daha önce hamile kalmamış olması
* Regli döneminin 50 yaşında ve 50 yaşından sonrada devam ediyor olması

Kanser Anne Olmayı Engellemez…
Göğüs hücrelerinde, meme kanserinin riskini çoğaltan bazı genler saptanmıştır. Genetik çeşitlilik aileden geçebilir.Günümüzde meme kanserinin nedeni ve gelişimi henüz tespiti edilemedi. Ancak gerek meme gerekse diğer kanser çeşitlerinde erken tanı konulduğu takdirde radyoterapi veya kemoterapi öncesi kadın yumurtalık, yumurta dokusu veya embriyosu dondurulursa tedavi sonrası anne olma şansı yine devam eder.

Hastalığa tanı nasıl konulur?
Meme kanserinde yaş çok önemli bir faktördür. Kısa bir süre öncesine kadar erken yaşlarda da görülürken ileriki yaşlarda görülme olasılığı artmaktadır. İleriki yaşlardaki erken tanı yöntemleriyle genç yaştaki yöntemler birbirinden farklıdır. Yirmi yaş ve sonrası kadınlar her ayın belli bir zamanı kendileri kontrol etmelidir. Göğüs dokusunda şişkinlik ve yumru şeklinde bir şeye rastlandığı takdirde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalılardır. Bir farklılık saptanmasa bile üç yılda bir doktor tarafından muayene edilmesi gerekir.

Tedavi Yöntemleri
Meme kanserinde toplam dört tedavi yöntemi vardır.
1. Cerrahi tedavi
2. Radyoterapi (Işın tedavisi)
3. Kemoterapi (Kimyasal tedavi)
4. Hormon tedavisi (Endokrin)
Cerrahi ve ışın tedavisi (Radyoterapi) yöntemleri meme kanseri hastalığının kontrolünü sağlayan yöntemlerdir. Fakat buna karşılık endokrin tedavisi ve kimyasal tedavi (Kemoterapi ) tedavileriyse sistematik şekilde etki eden yöntemlerdendir.
Son düzenleyen _Yağmur_; 2 Nisan 2014 17:36 Sebep: Aktif linkler deaktif edildi.

Benzer Konular

17 Mart 2017 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri
13 Kasım 2014 / fatma-ataç Soru-Cevap
22 Şubat 2010 / Misafir Tıp Bilimleri
15 Ocak 2010 / Misafir Tıp Bilimleri
5 Aralık 2017 / Misafir Soru-Cevap