Arama

İbrahim Sadri

Güncelleme: 29 Ağustos 2009 Gösterim: 23.671 Cevap: 4
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
31 Ekim 2006       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
İbrahim Sadri (1963 - ), Türk şair, tiyatrocu
İstanbul'da doğan İbrahim Sadri, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı. İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okuduktan sonra, yedi yıl tiyatroyla uğraştı. Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından tanıma imkanı buldu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı. Radyo ve televizyonlarda programcılık ve sunuculuk yaptı. Halen bir özel televizyonda program yapmaktadır. Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin, şiir kitaplari da mevcuttur.
Sponsorlu Bağlantılar
"Adam Gibi" İbrahim Sadri'nin 1988'den beri devam ettirdiği şiir-kaset serüveninin altıncısı ve kendinden en çok söz ettireni oldu. Aslında kendini bir şair gibi görmediğini ama şiirlerinin olduğunu ve bu şiirlerini yıllardır okuduğu söylüyor. Kendisinin iyi bir şiir okuyucusu olduğunu belirtiyor. Eski kasetlerinde de bulunan 'fondaki müzik', 'Adam Gibi'de oldukça fonksiyonel olarak yer alıyor.
İbrahim Sadri'nin şiirlerinin belli bir dönemin ruh yapısını yansıttığı belirtiliyor. Şiirlerinde, Türkiye'de 60'lı yıllarda doğan ve 70'li, 80'li yılların kargaşa ile sükun arasında aykırı yaşam biçimlerini idrak eden gençlerin bakış açılarını, yaşadıklarını ve geçirdikleri süreçleri ifade ediyor. İbrahim Sadri bu dönemin kuşağına ve yaşadıklarına tanıklık etmek istediğini sık sık belirtmiştir.
İbrahim Sadri her ne kadar tiyatro, şiir, mizah ve televizyon alanlarında çalışmış ve çalışıyor olmasına rağmen kendisini "tiyatrocu" olarak gördüğünü ifade etmekle beraber, tiyatroyu bırakmasını tiyatronun kurumsallaşmamış olmasına ve ekmek kapısı olarak yeterli olmamasına bağlıyor.

.
Son düzenleyen Kral_Aslan; 19 Eylül 2008 23:48
Biyografi Konusu: İbrahim Sadri nereli hayatı kimdir.
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
caner gözübüyük - avatarı
caner gözübüyük
Ziyaretçi
8 Nisan 2007       Mesaj #2
caner gözübüyük - avatarı
Ziyaretçi
ÖYLESİNE SEVMİŞTİM

Şimdi gidiyorsun. Git.
Sponsorlu Bağlantılar
Bütün sabahları üşüdüğüm, bütün gördüğüm senli günlerim
Onlarda gitsin.
İçimde bir şarkı, gözümde bir ışık kalmıştı her şeye inat
Kapat gözlerimi sevdiğim anlarda gitsin.
Yıldızları da alsana yanına gökyüzünden
Sevdiğimiz şarkıları da, pencereme konan Yusufçukları da
Bana karanlığı bırak
Beni bırak, beni böyle bırak
Böyle ansızın böyle yakışıksız böyle anlamsız böyle dağınık
Öyle kapıda susuşun, öyle sarsak öyle serkeş, öyle çerkez duruşun
Koy beni sensizliğe ve otursun içime kül gibi kor yangının.
Şimdi gidiyorsun, git
Hadi git. Hepsi hepsi bir sevda benimkisi alda git
Hadi kanatma hadi yıkma hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmiştim.
Şimdi gidiyorsun. Git.
Bütün sabahları üşüdüğüm, bütün gördüğüm senli günlerim
Onlarda gitsin.
İçimde bir şarkı, gözümde bir ışık kalmıştı her şeye inat
Kapat gözlerimi sevdiğim anlarda gitsin
Şimdi gidiyorsun, git
Hadi git. Hepsi hepsi bir sevda benimkisi alda git
Hadi kanatma hadi yıkma hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmiştim.


VUR BİTSİN
Orada, masanın üzerinde bir resim, ikimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da,
Saçlarımızın üzerinde martılar, gözlerimizde acemi bir aşk ve biraz umut
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk,
Senin sırtında sarı yağmurluğun, Kadıköy’de ucuzluktan almışız.
Bende o siyah kazak, hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse ıslatan her tarafımızı
Orada,masanın üstünde bir resim. Yak, bitsin.

Orada, kapının arkasında bir yazı, seviyoruz yazmışız birlikte
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde. Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce
Bütün acımasızlığını hayatın ve anlamsızlığını unutup sarılınca boynuna
Tutup öyle yazmışız nerden estiyse. Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere
Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı. Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada, kapının arkasında bir yazı. Sil, bitsin

Orada, sehpanın üstünde iki bardak, senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle
Umudu sürmüşüz ortaya, kocaman yüreklerimizi bilemişiz onca kahıra
Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışsın filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz
Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza
Orada, sehpanın üstünde iki bardak. Kır, bitsin.

Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar, ne yana dönsem senden bir parça bir şey
Evet, küçük şeyler belki, biraz dalgınlığın, belki minik kızgınlığın,
Belki bir gülüşün uluorta, böreğin altını yakışın, düğmemi dikerken iğneyi eline batırışın
Ve saçların, kan gülleri taktığın, beni mahpus bıraktığın saçların
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun
Şu senin küçük yastığın, şu eşarbın, şu beni paramparça eden gözlerinin yankısı
İşte şu bir Haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar. Git, bitsin.
Orada, ayaklarının dibinde bir adam, adam bütün adamlığını dökmüş önüne
Öyle kaç gün yada kaç gece ayaklarının dibinde
Öyle kolay mı, öyle kolay gitmek
Her şeyi bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu, mısır çarşısını
Eminönü’nün balık ekmeğini, Beyoğlu’nun sinema salonlarını
Birlikte beklediğimiz 28 numarayı unutmak öyle kolay mı
Öyle kolay.
Orada, ayaklarının dibinde bir adam. Kov, gitsin.

Orada, çekmecede yediotuzbeş bir silah, babadan kalma
Hani bir bayramda saydırmışız havaya
Sen biraz ürkek sokulmuşsun omzuma
Kuşlar havalanmış, bütün kuşları İstanbul’un
Giderken galiba bir beni, bir bunu unutmuşsun
Orada, yediotuzbeş bir silah
Burada zaten öldürdüğün bir yürek. Vur, bitsin.

ON YEDİ YAŞIMSIN
Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın. İlk cıgaram, ilk ıslığım,ilk kızgınlığım,
İlk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,ilk şiirim, ilk kavgam,
Yaşamı ilk fark edişimsin.

Sen benim on yedi yaşımsın.
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan, Cebinde iki gazoz parası
Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan.
İki film var bu akşam. Birinde Yılmaz Güney oynuyor, Birinde Fikret Hakan.
Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plakta, rüyadır gördüğüm bütün ümitler,
Gözlerin aklımı perişan eyler. Aşk masalından şarkılar söyler. Beni hülyalara salan gözlerin.
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan. Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var.

Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
Aynaya ilk bakışım, babamla ilk kavgam evden ilk kaçışımsın.
Serçeleri sevdimse senden, minibüslerde muavinlik ettiysem,
Bir teselli veri dinlediysem Orhan Gencebay’dan, Emirgan’da çay içtiysem,
Tophane de sabahçı kahvelerini öğrendiysem, nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar’ın.
Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem, içimde kıpır kıpır bu son nerden.

Sen benim on yedi yaşımsın,
Okulu ilk asışım, ilk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım ilk yakalanışımsın.
Sen benim on yedi yaşımsın.
Mahallenin delikanlısı elleri ceplerinde, dudağında ıslığı, başında kavak yelleri.
Şarkılar mırıldanıyor. Zalimin zulmü varsa sevenin Allah’ı var yeni çalıyor 45’lik plaklarda.
Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
Mahallenin delikanlısı, cebinde iki gazoz parası, yüreğinde garip bir pıtırtı.
Alışmaya çalışıyor, sana alışmaya.
Akşamları işportaya çıkıyor, bi defter bi kalem bide çakı alana aynayı bedavadan veriyor.
Yani günler geçiyor on yedi yaşımın bütün tadıyla.

Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
İlk maça gidişim, Cemil Turan’ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme, öyle güvendiğimsin.
Sabahları eskici geçiyor kapıdan karşı komşu Nafile teyze bakkaldan ekmek istiyor.
Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında. Bi bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyimi,
Her şey güzel oluyor. Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul’a,
Bana da aşk öyle yakışıyor.
Anam koş kapa diyor muslukları, üç gündür akmayan sular geliyor.
Ben on yedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor.
Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.

Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın. İlk cıgaram, ilk ıslığım,ilk kızgınlığım,
İlk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,ilk şiirim, ilk kavgam,
Yaşamı ilk fark edişimsin.
Sen benim on yedi yaşımsın,
Sen benim, sen benim, sen benimsin.
Sen benim her şeyimsin.
HİÇBİRŞEYİMSİN...
Son düzenleyen caner gözübüyük; 8 Nisan 2007 20:42 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
BLacK_HawK - avatarı
BLacK_HawK
Ziyaretçi
8 Nisan 2007       Mesaj #3
BLacK_HawK - avatarı
Ziyaretçi
"Tamirhane kapısı
karaağaç karademir
Ben ustama emanetim
ustamın dilleri zehir"
Oğlum, onüç-ondört anahtarı ver

Al usta

Oğlum, yat motorun altına
Nesi var bir bakıver

Olur usta

Oğlum, iyi sık civatayı
Sonra sahibi ne der?

Sıkıyorum usta
Bileğim yettiğince
Yüreğim yettiğince
Sıkıyorum işte

Oğlum, terlemişsin
Akmasın terin motora
Motor pas yapar sonra

Olur mu be usta
Ter pas yapar mı
Gözyaşı pas yapar mı?

"Tamirhanenin direği
Yok mu ustanın yüreği"
Oğlum ne diyorsun bak işine

Bakıyorum usta
Yalnız ellerim
Ellerim çatlamış be usta
Ellerim acı içinde
Yüreğim var ellerimde
Yüreğim yanıyor usta
Kan ter içinde.

Hem usta
Sen hiç misket oynadın mı sokakata?
Kırmızı kaplı defterlerin var mıydı
Sen hiç okula gittin mi
Okul nasıl bir şey yav usta
Öğretmen nasıl biri?
Usta sahi
Orda da motor baktırırlar mı ki?
Orda da söverler mi çocuklara
Be usta
Orda da döverler mi?
"Vurma usta anam ağlar
Gir koluma sıra dağlari"
Oğlum bak işine !
kızdırma beni.

Olur usta
Ha usta,
Senin anan da saçlarını okşar mıydı?
Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında?
Sahi usta
Sen hiç ağladın mı
Bir sabah
Cansız düşende anan
Yavaşca gözlerinin önünde?!

Oğlum bak işine !
Attırma tepemi
Gir motorun altına

Usta dur kızma!
Bak giriyorum motorun altına
Dünyanın altına
Giriyorum usat giriyorum
Desteğe gerek yok usta
Desteğe gerek yok
Ben oraya yüreğimi koyuyorum
İnan, inan taşır be usta

İbrahim SADRİ
Tırnak içinde yazılı bölümler Yücel ARZEN'e aittir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
25 Temmuz 2009       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Adam Gibi

Ben seni hiç sevmedim ki
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim
Birde yıldızları sevdim
Eylül akşamlarında gelip,
Gözlerinde durdular.
Ben seni hiç sevmedim ki
Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim
Kurşunları sevdim beni vurduğunda
Ağlamayı sevdim unuttuğunda
Yalnız olduğumu anladığımda
Ayakta kalmamı sevdim
Yıkılmamı sevdim seni hatırladığımda
Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği
Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini
İkindide yağmur gibi
Geceleyin yağan yağmur gibi sevdim seni sevdiğimi
Ben seni hiç sevmedim ki
Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim
Menekşeyle konuşmanı
Nisan'a hatırlatmanı
Baharın bir adının da yalnızlık olmalığını
Düştüğün zaman kanayan yaralarını
Ve tuhaflığını üşüdüğün zaman
Sakız satan çocukları
Yeni çıkan şarkıları
Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim yandığım zaman böyle işte
Ben seni hiç sevmedim ki
Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine
Bir gece bir şiir gibi kibrit alevinde
Alemin ortasında, kimsesizliğin sesinde
Buğusunda sabahın, acımasızlığında ahın
Ağlayan yüzünde İsa'nın
Ferahlatan gücüyle duanın
Korkutan yanıyla nar'ın
İncenin, zeytinin ve kalbin üstüne
Gülün üstüne
Tutunduğum umudun üstüne
Korkunun üstüne
Hep senin üstüne, hep senin üstüne
Ben seni hiç sevmedim ki
Gittiğin zaman gitmeni sevdim
Evreni sevdim geldiğin zaman
Kalmanı sevdim
Korkuyordum sana alışmaktan
Yine de sevdim gülümsemeyi
Mendilimi sallarken, seni götüren trenin arkasından
Kırlara ilk kar düştüğü zaman
Ölümünün ne güzel olduğunu sevdim
Seni içimde öldürdüğüm zaman
Ben seni hiç sevmedim ki
Durgun akşamlarda söylenen şarkı neyse
Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim
Birde yıldızları sevdim
Eylül akşamlarında gelip,
Gözlerinde tutulan.
Düştüğün zaman kanayan yaralarını
Ve tuhaflığını üşüdüğün zaman
Sakız satan çocukları
Yeni çıkan şarkıları
Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim yandığım zaman böyle işte
BEN SEVDİM Mİ ADAM GİBİ SEVERİM


İbrahim Sadri
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
29 Ağustos 2009       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
İbrahim Sadri

minikyazaribrahimsadri

Bizim Yaşadığımız


Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Biz de soluk alıp vermedeyiz
Yani her insan gibisevmekteyiz, seviecek şeyleri
Bir kır çiçeğini çimeni toprağı börtü böceği
Kurban bayramlarında kınalı koçları
Başları eloyasıişlemeli yemeni ile kapalı
Bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı
Pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları

Kalbim ağrıyorsa da kardeşim
Gönlüm bulanıyorsa
Tedirginsem kuşkuluysam
Kalın kitapların yazdığına bakarsan
Acaip suçluysam
Havada ihanetdışarıda sıcak
Duvarda yazılar
Kalbimizde acılar varsa da
Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim

Mektubun geldi bugün haziran
Kimselere göstermediğin ak saçlarının kıvrımlarından
Kaberin geldi
Haberin geldi iki damla gözyaşın kağıtta
Gok bakarsın yağmur yağanda
Islak ve buğulu camların ardından bilirim
Bilirim, acı
Nasıl oturur adam yüreğine
Ne var yani işte
İyiyim diyorum ya
İnan olsun iyiyim anne
İnsan gerçekten iyi oluyor, iyiyim dedikçe
Bak üzülme
Yazıyorum bir daha
Nolur üzülme
Üzülmüyor analar
Oğulları üzülmüyorum dedikçe

Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Biz de soluk alıp vermedeyiz
Yani her insan gib isevmekteyiz, seviecek şeyleri
Bir kır çiçeğini çimeni toprağı börtü böceği
Kurban bayramlarında kınalı koçları
Başları eloyası işlemeli yemeni ile kapalı
Bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı
Pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları

İbrahim Sadri

Benzer Konular

2 Temmuz 2008 / PiSiK0PATR Sinema tr
2 Temmuz 2010 / ener Müzik tr
12 Ocak 2010 / BiRuMuT Edebiyat tr
2 Eylül 2011 / ener Edebiyat tr
22 Haziran 2016 / Jumong Siyaset tr