Arama

Engin Altan Düzyatan

Güncelleme: 16 Şubat 2010 Gösterim: 30.721 Cevap: 2
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
16 Şubat 2010       Mesaj #1
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Engin Altan Düzyatan

Sponsorlu Bağlantılar
(d. 26 Haziran 1979, İzmir) Türk tiyatro ve dizi oyuncusu.
Engin Altan Düzyatan 26 Temmuz 1979'da Arnavut asıllı bir ailenin çocuğu olarak İzmir'de doğdu. Tiyatroyla lisedeyken tanıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümü'ne girdi. Mezun olduktan sonra İstanbul'a gelerek profesyonel oyunculuk hayatına başladı. CNNTURK televizyon kanalında, Meral Okay ve Beyazıt Öztürk'ün sunduğu "Nasıl Yani" programında soyadının kökeninden bahsederken Arnavut asıllı olduğunu vurgulamıştır.

4a6452fe1e547264e4c661e81e5b7563bed3751bm
Engin Altan Düzyatan

Tiyatro Oyunları

  • Kürklü Merkür- (Yön:Murat Daltaban) DOT (2007-2008) [1]
  • Anna Karenina- (Yön:Mehmet Birkiye) Kenter Tiyatrosu (2006)
Sinema Filmleri

  • Romantik Komedi (2010)
  • Cennet (2008)
  • Beyza'nın Kadınları (2005)
  • Kalbin Zamanı (2005)
Televizyon Dizileri

  • Ruhsar (1997)
  • Bizim Otel (2001)
  • Yeditepe İstanbul (2001)
  • Koçum Benim (2002)
  • Alacakaranlık (2003)
  • Mühürlü Güller (2003)
  • Kampüsistan (2003)
  • Hürrem Sultan (2003)
  • Azize (2004)
  • Sil Baştan (2004)
  • Kızlar Yurdu (2006)
  • Affedilmeyen (2007)
  • Sevgili Dünürüm (2007)
  • Kadın Her Zaman Haklıdır
  • Dantel (2008)
  • Cesaretin Var Mı Aşka? (2008)
  • Bir Bulut Olsam (2009)
  • Kapalı Çarşı (2010)

Biyografi Konusu: Engin Altan Düzyatan nereli hayatı kimdir.
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
16 Şubat 2010       Mesaj #2
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
"Sinem'le renklerimiz birbirine uydu"

Sponsorlu Bağlantılar
Yakışıklı, başarılı, serseri ruhlu, deli dolu, tutkulu… Ve de jön olmaya aday… ‘Romantik Komedi’ filmi ve ‘Kapalıçarşı’ dizisiyle adından başarıyla söz ettiren Engin Altan Düzyatan’la; rol aldığı filmi, diziyi, aşkı, kadın – erkek ilişkilerini, hayallerini ve hayatı konuştuk.

Romantik Komedi’ filmindeki oyunculuğu, ‘Kapalıçarşı’ dizisindeki performansıyla adından bir kez daha başarıyla söz ettiren yakışıklı oyuncu Engin Altan Düzyatan’la yaptığımız keyifli sohbet…
Sizden başka Sedef Avcı, Cemal Hünal, Sinem Kobal, Burcu Kara, Gürgen Öz, Begüm Kütük, Janset, Burcu Esmersoy’un rol aldığı ‘Romantik Komedi’ filminde aşkı arayan bir adam var. Canlandırdığınız rol nasıl bir karakter?
Şöhretten sıkılmış, gerçek ve naif bir aşk isteyen, onu sadece kendi olduğu için sevecek bir kadın arayan ünlü bir oyuncu.

Teklif geldiğinde, bu rolü kabul etmeniz konusunda neydi sizi cezbeden?
Yönetmenimiz Ketche ile tanıştım ve ‘Ben bu adamla beraber çalışmalıyım’ dedim.

Film daha vizyona bile girmeden internette tıklanma rekorları kırdı. Nedir bu ilgi?
Güzel görüntüler, eğlenceli bir cast ilgi çekici olsa gerek.

Bu filme gelenler, izleyenler neler bulacaklar?
Soğuk bir kış gününde gidip, keyifli zaman geçirebilecekleri ve kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri, eğlenceli bir film.

SİNEM’LE RENKLERİMİZ BİRBİRİNE UYDU!
Sinem Kobal ve sizi sinemanın yeni ikilisi olarak gösteriyorlar. Neler söyleyeceksiniz bu konuda?
Sinem, çalışması çok rahat bir oyuncu. Renklerimiz de birbirine uydu ve ortaya güzel bir görüntü çıktı.

Filmde işlenen konulardan biri de ‘Aşk taktik ister mi?’ sorusu. Bundan yola çıkarak, aşk taktik ister mi?
Bence hayır ama kadınlar bazen bunu yapıyorlar sanırım.

‘Erkekler kadınları değil, kadınlar erkekleri seçiyor.’ diyorsunuz.
Evet, öyle… Ne olduğunu anlamadan bir bakmışsınız bir kız sizi paketlemiş. Aslında biz gerçekten de kadınların yanındaki destekler oluyoruz.

İLİŞKİLERİ ÇIKMAZA SOKAN BENCİLLİK VE KALIBA SOKMA ÇABASI!

Kadın – erkek ilişkilerini çıkmaza sokan en önemli konular nedir size göre?
Bencillik ve bir kalıba sokma çabası... İnsanız her zaman arada çatışma olur. Önemli olan sorunları büyütmeden çözmek.
Gelelim aşka… Özge Özpirinççi ile yolunda ve güzel giden bir ilişkiniz var. ‘Aşka eskisi gibi bakmıyorum.’ diyorsunuz. Önceden nasıldı, şimdi nasıl ve neler değişti aşka bakış açınızda?
Önceden karşımdakini hayatımın merkezine yerleştiriyordum. Bu da bir süre sonra beni tüketiyordu ve kendi hayatımı yaşamamı engelliyordu. İlişkideki renk de kayboluyordu. Şimdi ise herkes kendi hayatını yaşıyor ama ortak noktada buluşuyoruz. Bu da ilişkiyi sürekli canlı tutuyor.

BRAD PİTT’E VERİLEN ROLLER GİBİ BANA DA VERSİNLER DE OYNAYAYIM!
Sizi Brad Pitt’e benzetiyorlar. Ne düşünüyorsunuz, ne diyorsunuz bu benzetmeyi duyduğunuzda?
Genelde yapıyorlar bu benzetmeyi. Tip olarak değil de tarz olarak benzetiyorlar. O, oldukça yakışıklı biri! Keşke oyunculuk yönünden de beni ona benzetseler… Gerçekten benzetiyorlarsa ona verilen roller gibi roller versinler bana da oynayayım.

Geçtiğimiz yıl, Meral Okay prodüksiyonu olan, Melisa Sözen’le birlikte ‘Bir Bulut Olsam’ dizisinde rol aldınız. Şimdi de ‘Kapalıçarşı’ dizisine dahil oldunuz. Fırat, nasıl bir karakter?
Yurtdışında eğitim görmüş, hayatı pek de umursamayan biraz serseri biraz eğlenceli bir adam. Hayatını kontrollü yaşamayı sevmeyen, disiplinden uzak duran ve daha çok içinde bulunduğu anı ve ondan zevk almayı düşünen biri.

‘Parasız kalsam da dert değil. Beni nereye koyarsanız yaşarım’ diyorsunuz. Ne güzel böyle söylemeniz. Nedir size bunu düşündüren ve güvendiren?
İnsan olmak... İnsan her türlü koşulda hayatta kalabilecek bir varlık.

Ülkemizde çoğu kişi için lüks ama sizin sevdiğiniz işi yapmanız ne güzel. Size gelen projelerde dikkat ettiğiniz, öncelik ve önem verdiğiniz konular neler?
En çok dikkat ettiğim şeylerden bir tanesi oynadığım rollerin birbirinden farklı olmasıdır. Galiba karakter yelpazesini geniş tutmak hoşuma gidiyor. Bunun yanısıra iyi bir senaryo da karar verirken etkili oluyor.

İNSAN, İÇİNDEKİ ÇOCUĞU VE SAFLIĞI ASLA KAYBETMEMELİ!


Fahriye Evcen’le birlikte rol aldığınız ‘Cennet’ filminde zeka özürlü bir çocuğu oynadınız. Çok da iyi tepkiler aldınız. Evet oyunculuk bu, her karakteri canlandırmak… Kendinizden farklı bir karaktere bürünürken, oyuncu ve insan olarak nelerin farkına varıyor insan?
Oynadığım karakterle empati kurmak benim içimde tanımadığım yönleri keşfetmemi sağlıyor. ‘Cennet’teki rolden ne kazandığımı düşünürsek insanın içindeki çocuğun ve saflığın asla kaybedilmemesi gerektiğini tekrar ve unutmamak üzere anlamıştım.

Mitolojik kahramanlar olan Paladin şövalyelerini, onların fikirlerini kendinize yakın buluyormuşsunuz. Nedir onların anlayışları?

Onurlu ve savaşçı insanlar olmaları en önemli özellikleri sanırım. İnandıkları uğruna hayatlarını verebilecek kadar asiller. Bu belki günümüz için biraz abartılı ama insanın kendini araması, bu uğurda verdiği savaş ve insan onurunun değeri olarak yorumlayabiliriz günümüze.
Karnınızda'Est sularus oth mithas / Onurum hayatımdır' yazan bir dövme var.
İşte az önce saydığım bu önemli kuralları unutmamak için böyle bir yöntem seçtim.

KARŞIMA ÇIKAN HER İNSAN, HER AN ÖNEMLİ!


‘Hayattaki asıl çabam, kendimi bulmak’ diyorsunuz. Bu arayışta karşınıza çıkanlar ve heybenize attıklarınız neler?
Yaptığım her iş, karşıma çıkan her insan, her an önemli. İnsan yaşayarak öğrenen bir canlı.

Avrupalı gibi rahat büyümenize ve öyle görünmenize rağmen ince bir maçoluk çizgisinde olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu çizgide neler sınırı aşar?
Bunun spesifik bir cevabı yok. Genelde rahatımdır ama rahatlıkla maçoluk arasında ince bir çizgim var. "Neredesin, ne yaptın?" diye sorarım kız arkadaşıma. Kimlerle görüştüğü önemlidir mesela. ‘Arkadaşlarını ben seçerim’ gibi saçma bir şey söylemiyorum tabii.

OYUN OYNAMA GÜDÜSÜNDEN KOPMAMAK İÇİN TİYATROYU SEÇTİM!

Milyonlarca kişi sizi oynadığınız dizilerden tanıyor ama siz tiyatro tutkunlarındansınız. Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunusunuz. Tiyatro hangi dönemde girdi hayatınıza ve neden oyuncu olmak istediniz?
Tiyatro, 15 yaşında girdi hayatıma lise tiyatrosunda. Oyun oynama güdüsünden kopmama fikri cazip olduğu için tiyatroyu istedim sanırım.

Birkaç yıl önce sizin de rol aldığınız Anna Karenina’yı ayakta alkışlayanlardanım. Geçen yılda 'Kürklü Merkür' oyununda rol aldınız. Tiyatroda canlandırmayı istediğiniz, ya da şu karakteri başarıyla canlandırabilirim dediğiniz roller neler?
İyi bir yönetmenle ‘Hamlet’i çalışmak çok keyifli olurdu.
Oyunculukta en önemli konular neler ve ‘Olmazsa olmaz’ dedikleriniz?
Empati, yaşama sevinci, disiplin...

Kenter tiyatrosunda birçok oyunda oynadınız. Peki Yıldız Kenter’den tiyatro ve hayat adına öğrendiğiniz en önemli şeyler neler?
Kenter Tiyatrosu’ndayken gerçek bir oyunculuk dehasıyla çalışırken öğrenilecek her şeyi öğrenmeye çalıştım. Kusursuz teknik, dolu bir beynin önemi, mütevazılık… Yıldız Hoca’dan öğrendiklerinizi saymakla bitiremezsiniz.

DÜŞÜNMEK İÇİN GECENİN 3’ÜNDE BOĞAZ’DA YÜRÜRÜM!

Sakinleşmek için havuzun dibindeki fayansları sayıyormuşsunuz. Başka ne özelliğiniz var duyunca şaşıracağımız?
Gecenin 3’ünde düşünmek için Boğaz’da yürümek...

Çocukluk hayallerinizden olan 68 Mustang'a kavuştunuz. Ne gibi hayalleriniz var bu aralar sizi heyecanlandıran?
Yapmak istediğim çok fazla şey var. Anlatılacak çok hikaye var, oynanacak çok rol var. Ama bu aralar 120 mille giden Mustang için de heyecanlanıyorum.

İMZA ATMAK GARİP GELİYOR!

‘İmzaları ve anlaşmaları sıkıcı buluyorum.’ diyorsunuz. Neden?
Sıkıcılar çünkü! Birileriyle anlaşmak için bir şeyleri imzalama fikri garip geliyor. Ama mecburuz.
Peki, neler mutlu eder sizi?
Sabah uyandığımda nefes alıyor olmak mutlu ediyor.

BEN DEĞİL HAYAT BENİ ŞEKİLLENDİRİYOR!
Bundan sonrası için yapmak istedikleriniz arasında neler var?
Bilmiyorum ben şekillendirmiyorum hayat şekillendiriyor ama oyunculuk olduğu kesin.

Kaynak

----------------------------------------------------------------------------------

Kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyorum

Engin Altan Düzyatan, şimdiye kadar Koçum Benim, Sil Baştan, Kızlar Yurdu gibi dizilerde boy gösterdi. Beyazperdede Cennet ve Beyza’nın Kadınları’nda karşımıza çıktı. Fakat asıl yükselişini geçtiğimiz haftalarda biten Bir Bulut Olsam dizisiyle yaşadı. Kanal D’nin internet sitesinde yapılan “2009’a damgasını vuran dizi oyuncusu” anketinde, 338 binden fazla oy alarak zirveye oturdu. En yakın rakibi Kıvanç Tatlıtuğ’a 100 bin oy fark attı. Geçtiğimiz hafta, Kapalıçarşı dizisinden ayrılan Nejat İşler’in yerine başrole geçeceği açıklandı. O zaman bize Engin Altan Düzyatan’ı tanımak farz oldu.


Engin Altan Düzyatan (30), İzmir doğumlu. Okumuş bir ailenin çocuğu. Ablası işletmeci, abisi avukat, babası iktisatçı. Ama o, okumaktan fazla hoşlanmadığı için tiyatroyu seçti. Lisede bile, yan gelip yatacağını düşündüğü için tiyatro kolundaydı. Gerçi sonuç umduğu gibi olmadı, çok çalışmak zorunda kaldı. İlk metnini eline aldığında başrol oyuncusuydu. Tabii bunda yakışıklılığının etkisi büyüktü. “Lise yıllarında popüler tiplerdendim” diyor.

Zamanla yeni hobisini iyice benimsedi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro ve Oyunculuk Bölümü’ne girdi. Okuldaki ilk yıllarında gönlünü Hollandalı bir kıza kaptırdı. Gelecek hayallerini de aşkı üzerine inşa etmeye başladı. Hollanda’ya yerleşecek, büyük bir eve taşınacak ve sevgilisiyle tiyatro yapacaktı. Pasaportunu, vizesini aldı, gitmek için artık her şey hazırdı. Ama üniversitedeyken rastgele kaydolduğu bir ajanstan iyi bir iş teklifi alınca kafası karıştı. İstanbul’a taşınmaya karar verdi. Biraz çalışıp para biriktirecek, sevdiği kızın yanına öyle gidecekti. Ama işler tahmin ettiği gibi yürümedi. Mesafe aşklarını bitirdi.


SEYİRCİ ÖLMESİNDEN HOŞLANMADI

Serdar Akar’ın yönettiği Koçum Benim dizisinde Tarık Akan’la çalışma fırsatı buldu. Dizi 40 bölüm kadar sürdü. Ardından Kenter Tiyatrosu’nun sahnelediği Anna Karanina’da başrol kaptı. Bir süre sonra, ismini çok duyduğu DOT tiyatrosunda Böcek isimli oyunu izlemeye gitti. Sahnedeki performanstan çok etkilenmişti. O ekibin içinde yer almak istedi. Şans yüzüne güldü ve DOT’un kurucusu Murat Daltaban’dan Kürklü Merkür oyunu için teklif aldı. Senaryoyu ağlayarak okudu. Ve yıldızını parlatan Sfenks karakterini canlandırdı.

Kanal D’de iki sezon yayınlanan ve geçtiğimiz haftalarda sona eren Bir Bulut Olsam, televizyon dünyasında tanınmasını sağladı. “Ben artık 30 yaşıma geldim. Olgunlaştım. Rollere ve oyunculuğa bakış açım değişti. Dizide anlatılan hikaye çok güzeldi. Canlandırdığım Serdar karakteri sevilmesi zor, aşk konusunda pısırık, dengeli ve uzak bir adamdı. Oynaması benim için zordu. Dizinin sonu izleyicilerden tepki aldı ama öyle olması gerekiyordu. Serdar’ın babası, Mardin topraklarında bir mayına basarak ölüyordu. O da babasının öldüğü bölgede aşık olup mayına basarak öldü. Masalsı bir anlatım...”


MARDİN’DE DURUP DÜŞÜNDÜM

İzmir çok rahat ve acelesi olmayan bir şehir. İnsanlar masa başlarında oturup zamanlarını bir şeyleri tartışarak geçiriyor. İzmir’in ardından İstanbul’a gelmek bana yabancılık hissettirmedi. Galiba insan nereye konarsa orada yaşıyor. Ama zamanla İstanbul görsellikleriyle kafamı karıştırmaya başladı. Mardin kendimi dinlememe ve biraz durmama olanak tanıdı. Oralarda düşünmeye çok vaktim oldu.


ÇOK SIK ÂŞIK OLMUYORUM

Kadınlar internet forumlarında sizin için yerli Brad Pitt diyor...
- Bunu söylemek zor. Fakat ikimiz de uzun ve kaslı vücut yapısına sahibiz. Sarışınız ve yüz şekillerimiz uzunca. Ama onun gözleri mavi ve hokka gibi bir burnu var.

Fiziğiniz sayesinde rol kaptığınızı düşündüğünüz oluyor mu?
- Yakışıklı adamların fizikleri ilk başta avantaj oluyor. Ancak elinizin yüzünüzün düzgün olması aslında zamanla bir handikapa dönüyor. Çevremdekilerin aksine, ben kendimi yakışıklı görmüyorum. Önemli olan iyi oyunculuk.

İstediğiniz rolü seçme lüksüne sahip misiniz?
- Artık evet. Aslında hiçbir rolü, oynamak zorunda kaldığım için oynamadım ama bazen para lazım diye düşünüyordum. Şimdi böyle bir lüksüm var.

Kanal D’nin internet sitesinde 2009’a damgasını vuran dizi oyuncuları arasına girdiniz...
- Ben garip bir adamım. Magazin sayfalarını çok okumam. Kitap okurum ama her gün mutlaka gazete almam. Mardin’de uyuyordum, bir arkadaşım aradı. Birinci olduğumu söyleyince çok şaşırdım. Ama rolüme gerçekten inanmıştım. İnsanlar da bunu anladılar bence.

Kapalıçarşı’da oynayacağınızı duyduk. Bir anda yaşanan bu yükseliş nasıl bir his?
- Sokakta insanlar ‘Hayırlı olsun yeni diziye başlıyormuşsun’ diyorlar. Ben içinde bulunduğum durumun daha tam farkında değilim. Kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyorum. Menajerim beni bir yerlere götürüyor. Fotoğraf çekimleri yapılıyor. Gazeteciler soru soruyor. Sanırım çekimler başladıktan sonra hayatım yeniden sakinleşecek.

Uçlarda yaşayan bir adam olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
- Duygularımı en uç noktalarda yaşıyorum. Sinirleniyorsam çok sinirleniyorum. Aslan burcuyum ve çok sık aşık olmuyorum ama olunca tam oluyorum. Uzun sürmesini de severim.

Sevgiliniz Özge Özpirinççi de Melekler Korusun dizisinde oynuyor. Birbirinizle sık sık görüşebiliyor musunuz?
- Çalışırken sürekli “Özge gelsin, onu arayayım!” diyen bir adam değilim. Hayat nasıl akıyorsa öyle yaşıyoruz.

Özge Hanım bir röportajında sizden çok şey öğrendiğini söylemiş...
- Birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz. Mesela, Londra’da Hamlet izledik. Ben tiyatrocu olduğum için ona başka bir bakış açısıyla oyunu anlattım. O da heyecanla dinledi.


Evlilik planı var mı?
- Hayır. Hayat şimdilik akıyor.

NEJAT İŞLER’İN ROLÜNÜ DEVAM ETTİRMİYORUM

Kapalıçarşı için ne zaman teklif aldınız?
- Mardin’den döndükten bir hafta sonra. Diziye yeni bir karakter gireceğini ve onu benim oynamamı istediklerini söylediler.

Diziyi izliyor muydunuz?
- Beğendiğim bir diziydi. Ama sürekli dizi izleyen biri değilim. Kendi dizimi bile sette olduğum için izleyemediğim oluyordu. Ama Kapalıçarşı ekibi eğlenceli gözüküyor. Gelen teklif oldukça iyiydi. Hayır demek zordu.

Siz dizide Nejat İşler’in rolünü mü devam ettireceksiniz?
- Hayır. Öyle bir şey yok. Onu asla kabul etmezdim. Çünkü izleyici o zaman bizi kıyaslardı. Bana ‘Bizimle olur musun?’ dediler. Nasıl bir rol olacağı konusunu hâlâ konuşuyoruz. Herhalde bana göre biçimlenecek. Bu aslında şanslı bir durum.

VAMPİR FİLMİ İÇİN DİŞLERİM BİLE HAZIR

Engin Altan Düzyatan, sinemada daha sert rollerde oynamak istiyor. Özellikle bir vampiri canlandırmanın hayalini kuruyor. Köpekdişlerini göstererek ekliyor: “Bakın dişlerim de hazır. Ama hayalim Twilight gibi bir vampir hikayesi değil. Daha çok, uzun zamandır okuduğum korku sanatı üstüne, barok dönemlerde geçen gerçek bir vampir rolü istiyorum.”

İSMİM EZBERLENİRSE HER ŞEYİ BAŞARIRIM

Oyuncular ve şarkıcılar daha çabuk hafızalara kazınmak için isimlerini kısaltırken Engin Altan Düzyatan, bütün isimlerini bir arada kullanmayı tercih ediyor. Ama yakın çevresi ve arkadaşları onu Altan olarak çağırıyor. Sokakta Engin diye bağırdıklarında kafasını çevirip bakmıyor bile. Gülerek anlatıyor: “Bu ismi insanlar öğrenirse her şeyi başarırım diye düşündüm. Önemli olan zoru gerçekleştirmekti.”

GECE HAYATINDA İLGİNÇ BAKIŞLAR HİSSETTİĞİM OLUYOR

Çekimleri süren Romantik Komedi filminde Cemal Hünal, Gürgen Öz, Sedef Avcı, Sinem Kobal ve Burcu Kara gibi isimlerle rol alıyor. Amerikan romantik komedilerini andıran film, arkadaşlığın ve aşkın hayattaki yerini araştırıyor. Metropolde yaşanan kadın-erkek ilişkilerine eğlenceli şekilde yaklaşıyor. Engin Altan Düzyatan, Şubat’ta vizyona girecek filmde, hayranlarından ve kızların ilgisinden sıkılmış, gerçek aşkı arayan bir sanatçıyı canlandırıyor. Bu rolün onunla ne kadar özdeşleştiğini soruyoruz: “Gece hayatında ilginç bakışlar hissettiğim oluyor. Bu aslında sizin dışarıya nasıl baktığınızla ilgili ama arada kaçmam lazım diyerek mekânlardan uzaklaşıyorum.”
-----------------------------------------------------------------------
Keşke Brad Pitt'e oyunculuğumla benzetilsem!

Hollywood yıldızı Brad Pitt'e benzetilen oyuncu Engin Altan Düzyatan: Tip olarak değil de tarz olarak yakın bulabilirler. Çünkü o yakışıklı! Keşke oyunculuğumu da ona benzetseler! ..
sp
Meral Okay'ın senaryosunu yazdığı 'Bir Bulut Olsam' adlı dizide Dr. Serdar'ı canlandıran Engin Altan Düzyatan, tiyatroyla lisedeyken tanışmış ve hocalarının da yönlendirmesiyle Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümü'ne girmiş. Okuldan mezun olduktan sonra İstanbul'a gelerek profesyonel oyunculuk hayatına başlamış. 30 yaşındaki yakışıklı oyuncu Cosmopolitan dergisine yeni dizisi, oyunculuğu, Brad Pitt'le olan benzerliği ve özel yaşamı hakkında açıklamalar yaptı...

KRİZİN OLUMLU YANI DA VAR

* Ekonomik kriz sizi de etkiledi mi?
Özellikle televizyon projelerinde krizin etkilerini çok görüyoruz. Tüm projelerde yüzde 30 indirimde bulunuldu. Yeni sezona girecek işler, projeler azaldı. Ama ben televizyonun, en azından bir kez silkelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü son zamanlarda televizyonda kalitesiz ve özensiz işler yapılıyordu. Bir yandan da bu kadar çok dizi olması, hiç oyunculuk eğitimi olmayan insanlara oyuncu olma fırsatı tanıdı.

* Oyunculukta eğitim şart, diyorsunuz...
Eğitim önemli! Oyuncuların mutlaka tiyatro kökenli olmaları gerekmez. Ama tiyatrodan gelmeyenlerin de kendilerine ait bir eğitim süreçleri olması gerektiğini düşünüyorum.

* Devlet tiyatrosunda çalışmayı hiç düşünmediniz mi?
Sınavlarına bile girmeyi hiç düşünmedim. Çünkü kurulan sistemin çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu sistemde oyuncuların yetenekleri zamanla köreliyor.

BENDEN 10 CM DAHA KISA
* Brad Pitt'e benzetiliyorsunuz...
Genellikle söylerler bunu.

* Siz kendinizi benzetiyor musunuz peki?
Hayır, kendimi pek benzetmem, o oldukça yakışıklı biri!

* Siz de yakışıklısınız...
Bence ona tarz olarak benzetiliyorum. Yani tip olarak çok benzediğimizi düşünmüyorum. Adam ince kaşlı, mavi gözlü, sert kemikli biri. Ama tabii benden 10 cm. kısa olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. (gülüyor) Şaka bir yana, çok yakışıklı bir adam. Keşke oyunculuk yönünden de beni ona benzetseler. Çünkü aynı zamanda çok da başarılı bir oyuncu bence. 'Benjamin Button' filmindeki performansı muhteşemdi.

* O filmde etkileyici bir aşk öyküsü vardı. Peki aşk size neyi çağrıştırıyor?
Aşk, yaşamın bir parçası... Yemek yemek ya da çay içmekten farklı değil! Ama zamanla insanın aşkı algılayışı da değişiyor. Artık olgunlaşıyorum sanırım ve aşka eskisi gibi bakmıyorum. Mesela önceden aşkı daha çok karşı tarafa göre yaşayabiliyordum. Yani amacım sadece karşımdakini mutlu edebilmekti. Böyle yaşanınca bir aşkın çok çabuk öldüğünü fark ettim. O yüzden artık aşkı kendimce yaşıyorum.

* Evlilik planınız var mı peki?
Bilmiyorum, evlilik kavramını çok sıkıcı buluyorum. Bence evlilik aşkı öldürüyor. (gülüyor) Zaten ben tüm imzaları ve anlaşmaları sıkıcı buluyorum. Evlenip gerçekten ilişkiyi sevgili boyutundaymış gibi heyecanla devam ettirebilmek çok büyük bir başarı bence! Zaten evlilikler artık annelerimizin zamanındaki gibi değil! Bir yandan da çevremden sürekli boşanma haberleri alıyorum. Boşanacaksam niye evleneyim? Sevgili olurum işte! 'Ama toplumun kuralları var' diyeceksiniz. Neyse ki ben, toplumdan da uzak yaşayabilen bir insanım. Bizim için, 'Sanatçıdır ne yapsa yeridir' gibi bir düşünce oluyor. Bunu da sonuna kadar kullanıyorum. Ama çocuk istediğim zaman işler değişir tabii...

Kırılmasın diye 'seni seviyorum gerçekten' derim

* Kimsenin hakkınızda bilmediği şey nedir?
Kimse bilmiyorsa size niye söyleyeyim! (gülüyor)

*
Bir randevuda sizi karşınızdaki kişiden ne soğutur?
Çok yüksek sesle konuşması! Onu uyarırım, dinlemezse de hemen kalkarım.

* En seksi üç kadın?
Penelope Cruz, Laetitia Casta ve Gisele Bündchen.

* Hangi konuda beyaz yalan söylersiniz?
'Seni seviyorum gerçekten!' Ama tamamen karşı tarafı kırmamak için!

* Sakinleşmek için neler yaparsınız?
Balık avlarım ya da yüzerim. Kendimi suya atıp, havuzun dibindeki fayansları sayarım. Bu bana iyi gelir.

* Arkadaşlarınız sizi hangi konuda ti'ye alır?
Her şeye çok çabuk inanırım. Bir de çok 'uydum' akıllıyımdır. 'Eve gidiyorum' derim, arkadaşlarım 'Oğlum birbira iç öyle git' derler. 'Tamam' derim otururum.


Dizi yüzünden tiyatroya ara verdim

* Rol aldığınız 'Bir Bulut Olsam'dan biraz bahseder misiniz?

'Bir Bulut Olsam', topraklarımıza ve Mardin'e ait bir meseleyi anlatan önemli bir proje! Mardin deyince hemen akla klasik ağa dizisi formatı geliyor ama öyle değil! Hikaye Güzelyurt Kasabası'na ait bir sınır köyünde geçiyor. O bölgeleri bildiğimizi düşünüyoruz ama bilmiyoruz. Ben gidince oraları çok da tanımadığımı fark ettim.

* Dizi çekimleri Mardin'de olduğuna göre DOT'taki oyununuza bir süreliğine ara mı verdiniz?
Evet! Şu sıralar tiyatroya ara vermiş durumdayım.1.5 senedir DOT'ta 'Kürklü Merkür'ü oynuyoruz ve sezonu yavaş yavaş kapatıyoruz. Dizi çekimlerinden dolayı tiyatroyla durumum biraz zorlaştı. Haftanın dört-beş günü Mardin'de olmam gerekiyor. Bu nedenle şu aralar yeni bir oyun çalışamıyorum.

Son düzenleyen _KleopatrA_; 16 Şubat 2010 23:04 Sebep: 3 resim kuralı
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
16 Şubat 2010       Mesaj #3
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Engin Altan Düzyatan

2engin

d3f0123e058e764b82cdc12

Benzer Konular

12 Ocak 2010 / KisukE UraharA Tiyatro tr
23 Temmuz 2009 / reyan Müzik tr
19 Mayıs 2012 / Mira Siyaset tr
16 Mayıs 2016 / Safi Siyaset ww
27 Kasım 2015 / nötrino Sanat tr