Arama

Avrupa Kültür Başkenti

Güncelleme: 3 Mart 2009 Gösterim: 12.504 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
3 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Avrupa Kültür Başkenti
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Avrupa Kültür Başkenti, Avrupa Birliği tarafından periyodik olarak her yıl belirlenen kent veya kentlere verilen unvandır. Seçilen kentin kültürel yaş**ını ve kültürel gelişimini sergilemesi için oldukça iyi bir fırsattır. Bu kentler, uluslar arası platformda kendi kültürlerine has özellikleri sergilemeleri için bir takım değişimler yaşamaktadırlar.

Tarihsel Süreç
Öncelikle, Avrupa Kültür Kenti kavramı 13 Haziran 1985'te Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atılmıştır. Daha sonradan Avrupa Kültür Kenti seçilen Atina'ya oldukça olumlu kültürel ve sosyo-ekonomik etkiler olmuş ve bu kentin bir cazibe merkezi haline geldiği görülmüştür.
1999 yılında Avrupa Kültür Kenti, Avrupa Kültür Başkenti olarak değiştirilmiştir.2000 yılından itibaren de finanse edilmeye başlanmıştır. 2005-2019 arasında ise yeni seçim sistemi belirlenmiştir. 2005'ten sonraki seçimlerde bu unvan birden fazla kente verilmesi kararlaştırılmıştır. 2010 yılındaki Avrupa Kültür Başkent'lerinden biri de İstanbul'dur.

Geçmiş Yıllardaki Avrupa Kültür Başkentleri
  • 1985: Atina (Yunanistan)
  • 1986: Floransa (İtalya)
  • 1987: Amsterdam (Hollanda)
  • 1988: Batı Berlin (Batı Almanya)
  • 1989: Paris (Fransa)
  • 1990: Glasgow (İskoçya)
  • 1991: Dublin (İrlanda)
  • 1992: Madrid (İspanya)
  • 1993: Antwerpen (Belçika)
  • 1994: Lizbon (Portekiz)
  • 1995: Lüksemburg (Lüksemburg)
  • 1996: Kopenhag (Danimarka)
  • 1997: Selanik (Yunanistan)
  • 1998: Stokholm (İsveç)
  • 1999: Weimar (Almanya)
  • 2000:
    • Reykjavík (İzlanda)
    • Bergen (Norveç)
    • Helsinki (Finlandiya)
    • Brüksel (Belçika)
    • Prag (Çek Cumhuriyeti)
    • Krakov (Polonya)
    • Santiago de Compostela (Galiçya, İspanya)
    • Avignon (Fransa)
    • Bologna (İtalya)
  • 2001: Rotterdam (Netherlands), Porto (Portugal)
  • 2002: Brugge (Belçika), Salamanca (İspanya)
  • 2003: Graz (Avusturya)
  • 2004: Genova (İtalya), Lille (Fransa)
  • 2005: Cork (İrlanda)
  • 2006: Patras (Yunanistan)
  • 2007: Lüksemburg (Lüksemburg) — Sibiu (Romanya)
  • 2008: Liverpool (İngiltere) — Stavanger (Norweç)
  • 2009: Linz (Avusturya) — Vilnus (Litvanya)
Gelecekteki Avrupa Kültür Başkentleri
  • 2010: İstanbul (Türkiye) - Essen (Almanya) - Pécs (Macaristan)
  • 2011: Turku (Finland) — Tallinn (Estonia)

Avrupa Kültür Başkenti Projesi
Avrupa Kültür Başkenti projesi, Avrupa kültürlerinin çeşitliliğini
, zenginliğini ve ortak özelliklerini ön plana çıkarmayı ve Avrupa Birliği vatandaşları arasındaki kaynaşmayı artırmayı amaçlar. Kültür başkenti fikri ilk olarak 1985 yılında Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atılmıştır.
Bu fikir ile Birliğe üye bir ülkenin bir kentinin Avrupa’nın kültürel zenginliğini ve çeşitliliğini barındırması halinde kültür başkenti seçilmesi; kentin eksiklerinin giderilmesi, yeni tesisler yapılması ve o kentteki turizm aktivitelerinin artmasının sağlanması hedeflenmiştir. Bu proje Avrupa’nın küçük ve ekonomik açıdan kalkınması istenen kentleri için yaratılmışr. Ancak proje, salt turizm odaklı görülmemelidir. Kent yaşamını düzenlemekte ve kentin altyapı sorunlarının farklı bir biçimde ele alınmasını gerektirmektedir. 1985 yılında ilk kültür başkenti olarak Atina seçildi. 1986 yılından 1999 yılına kadar sırasıyla Floransa (İtalya), Amsterdam (Hollanda), Berlin (Almanya), Paris (Fransa), Glasgow (İskoçya), Dublin (İrlanda), Madrid (İspanya), Anvers (Belçika), Lizbon (Portekiz), Lüksemburg (Lüksemburg), Kopenhag (Danimarka), Selanik (Yunanistan), Stockholm (İsviçre), Weimar (Almanya) kültür başkenti seçildi. 2000 yılında yeni bin yıl anısına seçilen şehirler arttı: Avignon (Fransa), Bergen (Norveç), Bologna (İtalya), Brüksel (Belçika), Helsinki (Finlandiya), Krakov (Polonya), Reykjavik (İzlanda), Prag (Çek Cumhuriyeti), Santiago de Compostela (İspanya). Avrupa Birliği Parlamentosu, 1999 yılında Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerin de kültür başkenti olmasına olanak sağlayan kararı almışr. Bu karara bağlı olarak Avrupa Kültür Başkentleri iki farklı kategoride seçilmeye başlandı: AB ve AB dışı ülkeler.

2001–2009 yılları için seçilen kentler:
  • 2001: Porto (Portekiz), Rotterdam (Hollanda)
  • 2002: Bruges (Belçika), Salamanka (İspanya)
  • 2003: Graz (Avusturya)
  • 2004: Cenova (İtalya), Lille (Fransa)
  • 2005: Cork (İrlanda)
  • 2006: Patra (Yunanistan)
  • 2007: Lüksemburg (Lüksemburg), Sibiu (Romanya)
  • 2008: Liverpool (Birleşik Krallık), Stavanger (Norveç)
  • 2009: Linz (Avusturya), Vilnus (Litvanya)
Avrupa Kültür Başkenti seçilenşehirde festivaller, sergiler, konserler düzenlenmektedir. Bu unvanı kazanmak söz konusu kente giden turistlerin sayısında önemli oranda bir artışı da beraberinde getirir. Geçmişte bu ünvanı taşıyan Glasgow, Lille gibi kentlerde önemli yatırımlar yapılmıştır.

Istanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti Seçilme Süreci
AB Parlamentosu'nun 1999'da AB üyesi olmayan ülkelerin de kültür başkenti olmasına olanak sağlamasının ardından 2000 yılında sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde İstanbul'un başkent olması için çalışmalar başladı. İstanbul’un 2010’da kültür başkenti olabilmesi amacıyla ilk girişim ve mutabakat metni 7 Temmuz 2000’de imzalandı.
Proje Lideri: Avrupa Kültür Başkenti Girişim Grubu (AKB)
Proje Ortakları: Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Bakanlık, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi resmi başvurularını yaptı. Projeyi başkanlığı Nuri Çolakoğlu'nun yaptığı ve 13 sivil toplum örgütünden oluşan Avrupa Kültür Başkenti Girişim Grubu yürüttü. AKB, son olarak Avrupa Konseyi'nin Eğitim ve Kültür Genel Müdürlüğü'ne 13 Aralık 2005'te 'İstanbul: 4 Elementin Kenti' başlıklı bir dosya sundu. Bu dosyada tema, Aristo'nun "evrenin dört temel unsuru olarak gösterdiği toprak, su, hava ve ateş" üzerine oturtuldu:
  • Toprağı İstanbul'un tarihi eserleri,
  • Havayı minareleriyle ve çan kuleleriyle dini zenginlik ve hoşgörü ortamı,
  • Suyu İstanbul Boğazı ve Haliç,
  • Ateşi de modern sanatlar, gençlik ve teknoloji temsil etti.
2010 Kültür Başkentliği için Kiev ile yarışan İstanbul oybirliği ile Avrupa Birliği dışı ülkeler kategorisinde Kültür Başkenti seçildi. Böylece Essen (Almanya), Pecs (Macaristan) veİstanbul 2010 yılı Avrupa Kültür Başkentleri oldu. İstanbul konusundaki nihai karar, kasımda Finlandiya'nın dönem başkanlığı sırasında, AB Kültür Bakanları tarafından verilecek. Projenin başladığı 1985'ten bu yana hiçbir jüri kararı değiştirilmedi. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin Kültür Bakanlarının onayları ardından, Birliğin proje için ayırdığı yaklaşık 1 milyon euroluk fon, üç kente dağıtılacak. İstanbul proje kapsamında 2010'a kadar 31 milyon avro, 2010'da da 65 milyon euro harcayacak.

Jürinin Yorumları
'Son derece etkili'
Diğer şehirler için hükümetlerin ve yerel yönetimlerin inisiyatif üstlenmesine karşın, İstanbul projesinin sivil toplum tarafından yürütülmesi, jüriyi en çok etkileyen unsurların başında geldi. Sunum, jüri başkanı Sir Jeremy Isaacs tarafından "Son derece etkili" olarak tanımlandı.
'Bizi halk etkiledi'
Komite Başkanı Jeremy Isaacs, "'Dikkatimizi çeken en önemli konu, merkezi hükümetten ya da yerel idareden daha ziyade, halkın bunu üstlenmiş olmasıydı. İnsanlar gruplar oluşturmuş, fikirlerini savunuyordu. Bize farklı yönlerini gösterdiler. Açık, ileriye bakıyorlardı" dedi.

UNESCO:
İstanbul'dan etkilendik
İstanbul'un "Dünya Kültür Mirası" listesinden çıkarılıp "Tehlikedeki Dünya Kültür Mirası" listesine alınıp alınmayacağına ilişkin raporu hazırlamak üzere İstanbul'da bulunan UNESCO heyeti, incelemelerini tamamladı. Armada Otel'de basın toplantısı düzenleyen heyet üyelerinden ICOMOS Kentsel Planlama Uzmanı ve Berlin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Astrid Debold-Kritter, İstanbul'un çok önemli bir dünya kültür mirasına sahip olduğunu söyledi. Kritter, koruma bilinci ve isteğinin bulunduğunu, sivil toplum örgütlerinde ciddi bir kapasite olduğunu belirterek, "İstanbul'da yapılan işlerden çok etkilendik. Olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz" diye konuştu.

Neler Değişecek?

Avrupa Kültür Başkenti seçilen şehirler genelde tanıtım ve turizm alanında belirgin ilerleme kaydediyor. İstanbul için ise konunun siyasi boyutu da olacak. Avrupalılığı ve Avrupa kültürüne ait olup olmadığı bazı kesimlerce sürekli tartışılan İstanbul'un bu etikete sahip olması, olumlu bir etki yaratacak.

Kültür turizmi için büyük f
ırsat

·
İstanbul'un adı, 2006 yılından itibaren tüm dünyada kültür ve sanatla anılacak.
· AB'ye adaylık sürecinde Türkiye'nin sembolü olan kentin, Avrupa kültürüyle yüzyıllardır karşılıklı etkileşim halinde olduğu, projelerle ortaya konulacak.
· Kültürel miras sürdürülebilir bir biçimde yönetilecek, kenti çekim noktası haline getirecek.
· Kentsel dönüşüm, şehircilik, çevresel ve sosyal anlamda kalıcı kazanımlar elde edilecek.
· Kültür varlıklarının korunacağı ve sergileneceği yeni müzeler kurulacak, tarihi binalar yenilenecek ve işlev kazandırılarak halka açılacak.
· Kentli farklı sanat disiplinleriyle kucaklaşacak. Genç ve yetenekli insanlar sanatsal yaratıcılıkla daha yakın bir ilişki kurma olanağına kavuşacak. İletişimden organizasyona, eğitimden tasarıma pek çok kişi için istihdam yaratılacak.
· Kültür turizmi hareketlenecek, gelişecek. Kültür turizminin hareketlenmesiyle, normal turistin üç katı harcama getiren eğitim ve gelir seviyesi yüksek turist türünün kente gelmesi sağlanacak.
· Tarihi yarımada, Beyoğlu, Boğaziçi yeniden ele alınacak. Üsküdar'dan başlanarak Anadolu yakası yeniden yapılandırılacak.
·
Kalıcı ve sürdürülebilir bir kent modelinin de oluşması sağlanacak.

İmparatorlukların Başkenti İstanbul, 2010’da Avrupa Kültür Başkenti
Avrupa Kültür Başkenti (AKB) projesi, 1985 yılında Yunanistan Kültür Bakanlığı adına Melina Mercouri tarafından önerildiğinden bu yana Avrupa’nın farklı kentlerinde uygulanıyor. İlk olarak 1985’de Atina’da gerçekleştirilen projenin kültürel etkileşim ve katkı amaçlarından söz edilebilir. Uygulandığı yıllar içerisinde zamanla gelişen AKB projesi, 2000 yılından bu yana sadece Avrupa Birliği ülkelerinde değil, AB üyeliğine aday ülkelerde de gerçekleştiriliyor. Bu olanakla, İstanbul da gelecek yıllar için kültür başkentliğine aday olma fırsatını elde etmiş oldu.
İstanbul zaten yüzyıllardır bir kültür başkenti. Uygarlıklar tarihindeki yeri, coğrafi konumu, topografyası, doğal ve kültürel değerleriyle belki de dünyanın en özel kentlerinden birisi. İslam imparatorluğunun başkenti olmadan önce, binyıllık Pagan, binyıllık da Hıristiyan kültürlerini barındırmış bir coğrafya.(1) Tarih içinde, Pagan Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olması, çağdaş İstanbul’un kimliğinin bugün de ayrılmaz bir parçası. Böyle bir açıdan bakarak; ya da İstanbul’un, 20. yüzyıla değin süren “uygarlıkların başkenti” olma özelliğini anımsayarak, “kültür başkenti” düşüncesine en uygun kentlerden birisi olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır.
İstanbul tarih boyunca kimliğinde sürekli olarak doğu-batı sentezini geliştirmiş ve yaşatmıştır. Yüzyıllar boyunca Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun en büyük kültür kentlerinden birisi olmuştur. Bu birikimiyle, “kültürler’in başkenti” olma ayrıcalığına sahiptir. Kentin mekânında, tarih boyunca Doğu ile Batı buluşmuş, etkileşmiş ve sentezlenmiştir. Sadece jeo-politik konumu nedeniyle değil; bu zenginliği, sentezci kimliğiyle de İstanbul “sürekli bir kültür kenti” olmuştur.
Kentin 2010 için “Avrupa kültür başkenti” olarak seçilmesi mutluluk ve kıvanç verici. Bir kent varolan nitelikleriyle ne kadar “kültür kenti” olursa olsun; Avrupa kültür başkenti projesi kapsamında onu farklı açılardan canlandırmak, yaratmak heyecan dolu bir süreç olacaktır. Söz konusu proje belirli bir zaman dilimine ait gibi gözükse de, kenti daha çok tanımak, tanıtmak, araştırmak ve yeni girişimler için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
“Avrupa kültür başkenti” kavramı üzerine düşünmek, tartışmak başlı başına kültürel bir etkinliktir. “Bir kent ve kentliler, giderek bir toplum adına kültürel etkileşimden neler beklenebilir?”, “Kültür buluşmalarının bu bağlamda yeri ve anlamı nedir?” gibi sorularla önümüzdeki süreç, ülkenin kültür, çevre, sanat ve bilim politikalarına katkılar sağlayacaktır. Önemli bir fırsat, sanatın ve bilimin toplumla diyalogu olarak değerlendirilmelidir. Bu diyalog ne kadar sorgulayıcı, çok yönlü ve karşılıklı olabilirse, etkileri de o denli kalıcı olabilir.
Avrupa kültür başkenti süreci, öncelikle uluslararası bir etkileşim alanıdır. Bu bağlamda bir değişim sürecidir. İstanbul için, hazırlanan ve hazırlanacak birçok proje, kent, ülke ve toplum için çeşitli fırsatlar yaratmalıdır. Sözgelimi, proje İstanbul’un kültür varlıklarını dünyaya tanıtmak için önemli bir şans olarak görülebilir. Uzmanları tarafından planlanan ve düzenlenen sergilerle, etkinliklerle İstanbul kentinin kültür mirası alanındaki özel değeri dünyaya tanıtılabilir. Ustaca hazırlanacak projelerden beklenilmesi gereken, sadece geçici turistik sergiler, atölye çalışmaları veya etkinlikler değil, toplum için yeni adımlar oluşturabilecek yaklaşımları öneren kültür düşünceleri olmalıdır. Getirilecek yeni düşünceler, İstanbul için yaratıcılık kaynakları olarak görülmelidir. Kent ve kentsel yaşam için, bireysel ve kurumsal düzeyde birçok girişim bu organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilme fırsatını yaratacaktır. Sanat ve bilim alanında yeni düşüncelerin paylaşılması, topluma açılması, bireysel ve kentsel yaşamda kültürel bir yenilik, zenginlik olarak değerlendirilmelidir.
İstanbul bir taraftan küresel gelişmeler karşısında kendisini yenileyen, bir taraftan da varolan miras zenginliğiyle çağdaş koruma ve yenileme yöntemlerini gerektiren yapısıyla kent-kültür ilişkisi alanında çok yönlü tartışmalara açıktır. Avrupa kültür başkenti etkinliklerinde toplumsal iletişim ve katılım merkezli hazırlanacak projeler, kolektif yaratıcılığı ön plana çıkartmalıdır. Sağlanacak etkileşimi kalıcı değerlere dönüştürebilmek ise bir hedef olarak düşünülmelidir. Önemli bir nokta, bu değerlendirmelerin sadece yabancı gözüyle değil, toplumumuz açısından da farklı bir görme biçimi yaratabilmesidir.
Böylesi büyük çaplı bir organizasyonun kent ve ülke için getireceği katkılar az değildir. Bunların başında turizm geliri katkısından söz edilebilir. Ancak kuşkusuz bu tür bir etkinliğin daha uzun erimli, kültürel yaşama dönük katkıları da, en az ekonomik kazanımları kadar önemsenmelidir. AKB projesi çıkış noktası olarak, kültürel etkileşim, kolektif yaratıcılık ve gelişim gibi hedefleriyle tanınmaktadır. Bu açılardan değerlendirildiğinde, İstanbul gibi tarihi, kültürel ve doğal değerleriyle özel bir kimliği bulunan bir kent için projeye, belki de diğer kentlere göre daha zengin bir anlam yüklemek yanlış olmayacaktır.
Kısaca yinelersek, AKB projesi, bir kent için kentsel yaşama dair farklı düşüncelerin arayışı, yeni ilham kaynaklarının oluşturulması, kent yaşamının zenginleşmesi gibi hedeflerle kent yaşamında bir katkı fırsatıdır, kalıcı değerlerin yaratıcısı olmalıdır. Bu sürecin kentin kimliğine uygun olarak planlanması, kurumsal projelerle desteklenmesi, sivil toplum için bir platform oluşturması hedeflenmelidir. Önemli bir konu, uluslararası böylesi bir platformda seçilmiş olan kente ait özgün kimliği yansıtabilmek, kente ait değerleri tanıtarak farklı düşüncelerle yeniden üretebilmektir. Bu bağlamda kentte ve toplumda bir farkındalık sürecini başlatabilmek olumlu ve kalıcı bir etki olarak görülebilir.


Deniz İncedayı
Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü


Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

3 Mart 2009 / ThinkerBeLL Kültür
17 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Genel Mesajlar
28 Ekim 2007 / Galacticos Taslak Konular
29 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap