Arama

Azerbaycan'ın Ekonomik ve Sosyal Yapısı

Güncelleme: 31 Ağustos 2012 Gösterim: 32.955 Cevap: 4
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
20 Mayıs 2008       Mesaj #1
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomik ve sosyal yapı

Sponsorlu Bağlantılar
1991'de bağımsızlığını aldıktan sonra, özellikle geçiş döneminin ilk yıllarında ekonomik alanda düşüşler olmuş ve para birimi olarak Manat'a bağlı kalmıştır. Ancak, Azerbaycan verimli tarım arazileri, doğalgaz, petrol ve demir cevheri bakımından zengin kaynaklara sahip bulunmaktadır. Ham petrol üretimi 2006' da günlük 600,000 varile ulaşmıştır.
Doğal gaz üretimi ise 1991 de 11 milyon m³ dur. Toplam doğalgaz rezervi 2 trilyon metreküp, petrol rezervlerin de 8 milyar varil olduğu savunulmaktadır. Ayrıca, petrokimya, yiyecek, giyim gibi hafif sanayide vardır.
  • Turizm potansiyeli yüksek bir cumhuriyettir.
  • Bankacılık ve sigortacılık gelişme süreci göstermektedir.
  • En önemli ihracatı petroldur.
  • Petro-kimya ürünleri de ihracatta önemli yer tutmaktadır.
ayrıca inşaat sektöründe farklı gelişmeler olmuştur



Vikipedi
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
1 Haziran 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Genel Ekonomik Durum

Sponsorlu Bağlantılar
SSCB'nin dağılması ile birlikte Azerbaycan'da uzmanlaşma ve işbölümüne dayali ekonomik yapilanma sona ermiş ve ülke, genel pazarlarini kaybetmiştir. Ermenistan savaşi ve Çeçenistan sorunu ise , ülke sanayii için gereken ara mallarinin ithal yollarinin kapanmasina neden olmuştur. Bu gelişmeler Azerbaycan ekonomisini bir darbogaza sürüklemiştir.

Savaş ve dagilma sonrasi ortaya çikan sorunlar nedeniyle milli gelir büyüme hizi 1993'te %-23,1, 1994'te %-19,7, 1995'te %-11,8 olarak gerçekleşmiştir. Mayis 1994'te gerçekleştirilen ateşkes sonrasinda ancak 1996 yilinin ikinci yarisindan itibaren büyüme başlamiş, %1,3'lük pozitif büyüme hızına ulaşılmıştır. Reel GSYİH 'daki büyüme 1997 yılında % 5,8'e yükselmiştir. Reel GSYIH büyüme hizi 1998 yilinda %10, 1999 yilinda %7,4 olmuştur. 2000 yili büyüme orani %11,4'tür. Büyümenin birinci derecede önemli nedeni petrol ve bağlı sektörlerdeki yabancı yatırımlardır. Topraktaki kısmi özelleştirmenin devam etmesine rağmen tarım sektöründe de pozitif büyüme gerçekleşmiştir.

Dağılma sonrası ekonomik sorunlar ve savaş ekonomisi nedeni ile enflasyon oranları dört haneli rakamlara yükselmiştir. 1994 yılı Mayıs ayında gerçekleştirilen ateşkes ve alınan tedbirler ile birlikte 1995 yılından itibaren enflasyon düşüş eğilimi göstermiştir.

Hükümetin Ermenistan'la ateşkesin ardindan uygulamaya koydugu istikrar programi yüksek enflasyona son vermiştir. 1997 yilinda, istikrar programinin uygulanmaya başlanmasindan sonra yaklaşik on yillik bir sürenin ardindan enflasyon orani tek haneye düşmüştür. 1998 ve 1999 yillarinda fiyatlarda önemli düşüş olmuştur. Açik bir ekonomiye sahip Azerbaycan, ulusal parasinin başlica ticaret ortaklarinin ulusal paralari karşisinda deger kazanmasi neticesinde ithalat maliyetlerindeki düşüşten yararlanmiştir. 1999 yilinda fiyatlarda ortalama %8,6 düşüş olmuştur.

Ülkede çagdaş bir vergi politikasinin uygulanmamasi, diş ticaretteki kisitlamalar milli gelirin düşük olmasinin başlica nedenleridir.
Azerbaycan'da 1996-1997 yıllarında izlenen ve ekonomik istikrarı sağlayan politikaların, reel ekonomiyi teşvik edici devlet politikalarıyla desteklenmemesi, 1997 yılı öncesi yabancı sermayenin ülkeye çekilmesi için uygulanan vergi muafiyetinden vazgeçilmesi ve devlet organlarının gerekli hassasiyeti göstermekte yeterli olmayışı nedenleriyle üretime yönelik yatırımlar yapılamamıştır.

Azerbaycan petrol sektörüne yapılan önemli miktarlardaki yabancı yatırım neticesinde eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde en hızlı büyüyen ekonomilerden biri haline gelmiştir. GSYİH büyüme oranı 1998 yılında %10' a yükselmiş, 1999 yilinda ise %7,2 olmuştur. Azerbaycan ekonomisindeki büyüme petrol sektöründen ve petrol sektörüne bagli inşaat faaliyetlerinden, iletişim sektörlerinden ve az miktarda tarim sektöründen kaynaklanmaktadir. Ekonominin geri kalan kisminda durgunluk hakimdir ve yakin gelecekte herhangi bir gelişme olmasi beklenmemektedir.

Dogrudan yabanci yatirimlar Azerbaycan'ın ekonomik canlanmasında anahtar rolü oynamıştır. Doğrudan yabancı yatırımların önemli kısmı petrol üretimi ve çıkarımı alanlarına olmuştur. 1995-98 yılları arasında yatırımlar %59,1 oranında artış göstermiştir. Sabit yatırımların GSYİH içindeki payı 1998 yılında 1995 yılı payının iki katına çıkarak %40,6 olmuştur.

Azerbaycan'ın en önemli istihdam kaynağı olan ve GSYİH'ya katkıda bulunan ikinci önemli sektör olan tarım sektörüne yabancı yatırımların GSYİH'ya katkısı ise %0,5'in altındadır. Yabancı yatırımcılar imalat sanayi sektörüne yatırım yapmaktan kaçınmaktadırlar. Bunun bir sonucu olarak da sektörün üretimi düşmüştür. 2000 yılı itibariyle ülkeye yapılan doğrudan yatırımların ve yabancı borç akışının tutarı 2,100 milyar Manat olmuştur. Bu tutar toplam yatırımların %44,8'idir.

Ekonomide Liberalizasyon Çalışmaları ve Özelleştirme


Azerbaycan, ülke içi siyasi çekişmeler ve Ermenistan'la savaş nedeni ile, piyasa ekonomisine geçiş için gerekli yapisal reformlari gerçekleştirmekte geç kalmiştir.

1991 yili Mayis ayinda kabul edilen yeni Anayasa ile birlikte yapisal reformlar ile ilgili kararlar da yürürlüge konmuştur. Ilk ve en önemli adim ise, merkezi planlamadan piyasa mekanizmasina geçiş olmuştur. Bu çerçevede kamu işletmelerine, 1992 yilinda fiyat ve ücretleri belirleme, kullanilacak girdilerin nereden saglanacagi ve üretilen mallarin nerede satilacagina karar verilmesi konularinda serbesti getirilmiştir.

1995 yilinda fiyat liberalizasyonu, enerji sektörünü de kapsayacak biçimde genişletilmiş ve ülke içindeki enerji fiyatlari dünya fiyatlari düzeyine yükseltilmiştir. Gida mallari fiyatlari da serbest birakilmiş ve tüketim mallarina uygulanan destek programlari kaldirilmiştir.

Ateşkesin ilani ve siyasal istikrarin saglanmasi ile birlikte ekonomik istikrari saglamaya yönelik politikalar da uygulanmaya başlamiştir. Bu çerçevede bir vergi reformu uygulamaya konmuştur. KDV uygulamasi başlatilmiş, ham petrol üretimine %25 oraninda vergi getirilmiştir.

Özelleştirme, 1992'de kurulan Devlet Emlak Komitesi tarafından yürütülmektedir. Restoran, kafe, berber, dükkan, atölye gibi ticarethane olarak nitelendirilebilecek kuruluşların özelleştirilmesi mecburidir. Petrol, doğalgaz, telekomünikasyon ile ilgili kuruluşlar, sanatsal mekanlar ve madenler özelleştirilmeyecektir. Ancak, bu kuruluşlar Devlet Başkanı veya Başbakan kararı ile özelleştirme kapsamına alınabilir. 1993-1996 yılları arasında yalnızca konutlarda ve taksilerde özelleştirme gerçekleştirilmiştir.1996 yılında özelleştirmeye hız verilmiş, sayıları 6200'e varan küçük işletme özelleştirilmiştir. 1997 yili sonu itibariyle 15 000 küçük işletme özelleştirilmiştir. Küçük işletmelerin 1998 yili sonunda özelleştirilmesinin bitirilmesi planlanmaktadir. Özelleştirmeden 1996 yilindan bu yana 157 milyar Manat gelir elde edilmiştir. Özelleştirme sürecine katilan yabanci yatirimlarin orani her geçen gün yükselmektedir. Inşaat sektörü, büyük kamu kuruluşlari tekelinde olmasina ragmen 1998 yili özelleştirme programi içinde yer almaktadir.

Özelleştirme ve yapisal reformlar yavaş ilerlemektedir. Ülkede işsizlik oraninin %20'lere ulaşmasi ve bunun sosyal patlamaya sebep olabilecegi gerekçesiyle hükümet işletmelerin kapatilmasi hususunda çekimser davranmaktadir. Özelleştirme programi satişa çikarilan işletmelerin sinirli sayida olmasi nedeniyle problemlerle karşi karşiyadir. 1996 yilinda başlayan özelleştirme programi 2002 yilina kadar uzatilmiştir.

Finans sektörünün reformu ise çok yavaş ilerlemektedir. Sovyet döneminden kalan başlica dört bankadan üçünün birleştirilmesine ancak 2000 yilinin Haziran ayinda başlanabilmiştir. Bu bankalar Agroprombank olarak bilinen Agrosanayebank, Amanat Bank ve Prominvestbank olarak bilinen Sanayeinvestbank'tır. Ülke piyasasının büyük çoğunluğuna egemen olan bu bankaların önemli bilanço problemleri bulunmaktadır. Özel sektöre tahsis edilen kredilerin miktarı 1997 ve 1998 yılları arasında yükselmiş olmasına rağmen bu kredilerin çoğunluğu kısa dönemli olup, 2000 yılının ilk çeyreği itibariyle toplam kredilerin %85,6'sını oluşturmaktadır.


Kamu kuruluşları yöneticilerinin güçlerini kaybetmek istememesi ve gücünü statükodan alan devlet kurumları özelleştirmeyi zorlaştırmaktadır.

Azerbaycan'ın piyasa mekanizmasına geçişini ve ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik çalışmalarını uluslararası kuruluşlar da desteklemektedir. Bu çerçevede, Azerbaycan ve IMF arasında makroekonomik gelişmeyi desteklemek ve ülkeyi petrol gelirlerine hazırlamak amacıyla yardım anlaşmaları imzalanmıştır. Azerbaycan 1992 yılında, Dünya Bankası'na ve Uluslararası Kalkınma Örgütü'ne üye olmuştur.

Alintidir

T_walkeR - avatarı
T_walkeR
Ziyaretçi
15 Ocak 2009       Mesaj #3
T_walkeR - avatarı
Ziyaretçi
KENDI ÜLKEMİN HAKKİNDA YAZDİGİNİZ İCİN TSK EDERİM!!!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mayıs 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AZERBAYCAN'IN EKONOMİK YAPISI


TARIM
Azerbaycan dünyanın en değişik iklim tiplerine sahip ülkelerden biridir. Doğu ve orta kısımları alçak ve düzlük olduğu için, kışları ılık ve çok sıcak geçer, güneydoğu kısmı ise nemli subtropikal iklime sahiptir. Bölgeye düşen yıllık yağış miktarı 1200-1400 mm’dir. Diğer bölgeler ise, kurak ve yarı kurak görünüme sahiptir. Azerbaycan’ın toprak büyüklüğü 8.641.500 hektardır. Bu miktarın ancak 1.549.000 hektarını ekime müsait alanlar teşkil etmektedir.
Azerbaycan, halkının beslenmesi için gerekli olan gıda maddelerinin üretimi yönünde çok elverişli doğal şartlara sahip bir ülkedir. Mevcut toprakları ve iklim özellikleri, bugünün ve gelecekteki nüfusun gıda ihtiyacını sağlayabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
Azerbaycan'ın tarımsal üretimi SSCB ekonomisine entegrasyonun gerektirdiği monokültür tarıma zorunlu olarak dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm sonucunda ayrı ayrı ürünlerin yetiştirildiği binlerce hektar arazi desen değişikliği yapılarak tek ürün üretimine ayrılmıştır. Bağımsızlık döneminden sonra tarıma daha fazla önem verilmiş birtakım reformlarla tarıma hareketlilik getirilmeye çalışılmıştır.
Tarım ürünleri; tahıl, pamuk, zeytin, üzüm, narenciye, çay, tütün, fındık, ceviz ve diğer yaş meyveler ile değişik sebze çeşitleridir. Tahıl, tüm tarımsal üretimin 2/3’ünü oluşturmaktadır. Tarım faaliyetlerinin çoğu, Kura ve Aras nehirleri civarında yapılmaktadır.
Tarım başlıca sulama ile (%65) yapılmakta olup Kura havzasında pamuk üretilir. 1996 yılı 274 bin ton pamuk üretimiyle Azerbaycan BDT'de dördüncü durumdadır. Tarım bakanlığı uzmanlarına göre, 1997 yılında toplam 320 bin ton pamuk elde edilecektir. Bunun dışında tütüncülük gelişmiş olup, çok eski devirlerden beri ipekçilik yapılmaktadır.
Üretilen tahıllar arasında buğday, çavdar, mısır ve pirinç önemli yer tutmaktadır. Azerbaycan’da şarap ve brendi üretimi oldukça gelişmiştir. Sovyetler Birliği ülkelerinin üzüm ihtiyacının yüzde 23’ü Azerbaycan’dan karşılanmaktadır.
Azerbaycan’da nüfusun yüzde 47,2’si köylerde yaşamakta ve yüzde 38’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarım sektöründe çalışanların yıllık ortalama geliri, diğer sektörlerde çalışanların yıllık ortalama gelirinin 1/5’i kadardır.
Bu durum tahıl üretiminin olumsuz yönde etkilemiştir. Tahıl, Azerbaycan için stratejik öneme sahip bir üründür. Bu bakımdan halkın son yıllarda tahıl ihtiyacını dahili imkanlarla karşılamak için ekim alanları artırılmıştır.
Azerbaycan Tarım Bakanlığı uzmanlarının verdikleri bilgiye göre, 1997 yılında 1996 yılına oranla daha fazla tahıl üretilmesi beklenmektedir. Ekili sahaların 60 bin hektar artırılacağı tahmin ediliyor. Böylece 1997 yılında tahıl için ayrılan sahanın 680 bin hektar olacağı belirtilmektedir.
Azerbaycan Tarım Bakanlığı tarafından, tarım sektöründe 1997 yılı içinde 2790 işletmenin özelleştirileceği açıklamıştır. Özelleştirme çerçevesinde eskiden devlete ait olan ekilebilir 632.000 hektar arazi bireylere devredilmiştir.
Azerbaycan arazisinin yüzde 12’si ormanlarla kaplıdır. Yönetim, ormanlardan sanayi ve başka amaçlarla kesimini yasaklamıştır. Koruma, bakım ve ağaçlandırma çalışmalarıyla ormanların geliştirilmesine çalışılmaktadır.
Ülkedeki ormanların, çoğunu yapraklarını döken ağaçlarla, çam ağaçları oluşturmaktadır. Azerbaycan florası ve bitki örtüsü de çok zengindir. Bilinen bitki sayısı 1400’den fazladır.

HAYVANCILIK
Hayvancılık ülke ihtiyacını karşılayacak şekilde gelişmiştir. Fakat son yıllarda özellikle hayvancılık sektöründe büyük düşüşler meydana gelmiştir. Devletin ciddi bir hayvancılık politikasının olmaması bu durumun en büyük sebebidir. Ülkede, 1.5 milyon sığır ve 5.5 milyon koyun, 20 milyon kümes hayvanı mevcuttur. Büyük ve küçükbaş hayvanların çoğunluğu kültür ve melez ırklardan oluşmaktadır.
1995 yılında et üretimi 82 bin ton, süt üretimi 789 bin ton ve yumurta üretimi ise 471 milyon adet olmuştur. Halkın yıllık ortalama ihtiyacı ise ette 450 bin ton, sütte 2.322 bin ton ve yumurtada 1.544 milyon adettir. Üretim ile ihtiyaç arasındaki fark ülkenin mali kaynaklarının elverişliliği nispetinde ithal edilmek suretiyle veya insani yardımlarla karşılanmaktadır.
Ceylan, dağ keçisi, keklik ve turaç ülkenin önemli av hayvanlarıdır. 800 kilometre uzunluğundaki Hazar Denizi kıyısındaki zengin akarsularda balıkçılık ve diğer su ürünlerinin özel bir yeri vardır.
Hazar Denizi'nde avlanan mersin balığının yumurtası dünyaca ünlüdür. Azerbaycan, dünya havyar üretiminin yüzde 80'ini karşılamakta ve bu alanda yeni pazarlar aramaktadır.
Sovyetlerin dağılması tarım ve hayvancılıkta da, diğer sektörlerde olduğu gibi, özelleştirmeyi beraberinde getirmiştir. Ülkede modern hayvan çiftliklerine ihtiyaç vardır.

MADENCİLİK
Azerbaycan çok zengin madenlere ve minerallere sahiptir. Bunlar, bakır, demir, kurşun, alüminyum, natriyumsülfat, göl ve kaya tuzları, az miktarda altın ve gümüştür.
Doğal kaynakların kullanımı genellikle Sovyetler Birliği'nin kısa ve uzun vadeli ihtiyaçları dikkate alınarak planlanmıştır. Maden yataklarından, eski merkezi hükümetçe aşırı derecede kullanılanların bazılarında verim düşerken, bazıları ise kapanmış veya ekonomiye yük olacak duruma gelmiştir.
Azerbaycan, madencilik sektöründe birçok sorunla karşı karşıyadır. Çok sınırlı olan maden üretimi tesislerinde teknoloji geri kalmıştır. Güneş kollektörü ve gümüş mücevheratı üretimi gibi konular, halen devlet tekelindedir.
Yüksek tenör ve rezervde altın yatakları bulunmakla birlikte, henüz hiçbiri işletilmeye sokulmamıştır. 100 bin ton sülfirik asit stokları olmasına rağmen, pazar imkanı bulunamamış ve 1 milyon dolar değerinde gümüş mücevheratı pazarlanamadığı için üretimi durdurulmuştur.

PETROL
Azerbaycan’ın en büyük yeraltı zenginliği petroldür. Azerbaycan’da petrol 19. yüzyılla birlikte ekonomik hayata girmiştir. Ülkede zengin petrol yatakları mevcuttur. Petrol, pamuk üretimiyle birlikte ülkenin ekonomik temelinin oluşturmaktadır.
Bölgedeki petrol rezervleri ülkeyi kısa sürede petrol zengini ülkeler arasına sokacak niteliktedir. Toplam petrol rezervlerinin 3.3 milyar varil olduğu ve petrol bulunma ihtimali yüksek olan alanlar da hesaba dahil edildiğinde bu rezervin 7.7 milyar varile ulaşacağı belirtilmektedir. Azerbaycan petrollerinin büyük çoğunluğu (%77) Hazar Denizi'nden sağlanmaktadır.
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi, 1997 yılının ilk 6 ayında, 4.452 milyon ton petrol çıkarıldığı ve 3.040 milyar metreküp doğal gaz üretildiğini açıklamıştır.
Bağımsızlığını kazanmasından sonra zengin petrol yataklarına sahip olmasından dolayı dünyaca ünlü petrol üreticilerinin iştahını kabartan Azerbaycan, son yıllarda sağlanan istikrar ortamıyla yabancı yatırımcıların akınına uğramaktadır. Dünyanın dört bir yanından gelen işadamı ve yatırımcılar, bu pastadan daha fazla pay kapmak için kıyasıya bir mücadele vermektedirler. Bu yarışta ise Türkiye'nin- maalesef -oldukça gerilerde olduğu görülmektedir.

DOĞAL GAZ
Azerbaycan'da sanayi alanlarında ve halkın enerji ve yakıt ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynayan gaz, sadece doğal gaz veren yataklardan, hem de petrolle birlikte petrol kuyularından sağlanmaktadır. Doğal gaz Bahar, Kum Adası, Neft Taşları ve Songaçal’dan çıkarılmaktadır.
Azerbaycan’ın toplam doğal gaz rezervinin 120 milyar metreküp olduğu tahmin edilmektedir. Azerbaycan’da doğal gaz kaynakları iyi değerlendirilmediği için Türkmenistan, İran va Rusya’dan doğal gaz ithal etmektedir.
Ülkede kimya sanayisinin gelişimi gaz yataklarının zenginliğine bağlıdır. Yapılan hesaplara göre ülkenin toprakları altındaki doğal gaz yataklarının ancak yüzde 20'sine ve denizdeki yatakların ise yüzde 10'una ulaşılabilmiştir.

SANAYİ
Azerbaycan’daki sanayi sektörü sınıflandırılması aşağıdaki gibidir.
-Ağır Sanayi (Yakıt-enerji, metalurji, makina imal, kimya, orman ürünleri, yapı malzemeleri)
-Hafif Sanayi (Dokumacılık, dikiş, deri-kürk, kundura vb)
-Gıda Sanayi
Azerbaycan, 1920 ihtilalinden sonra SSCB'nin merkezi planlama stratejisi gereği önceleri bir tarım ülkesi olma yolunda ilerlerken, ülkede elde edilen tarım ürünlerinin işlenmesi gündeme gelince hafif sanayi de gelişme sürecine girmiştir.
Azerbaycan’da petrol, doğal gaz ve yan ürünleri sanayi oldukça gelişmiştir. Ayrıca, metalik madenlerin üretimi ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak yan sanayi de gelişmiştir.
Azerbaycan çok sayıda işletmesiyle çeşitlilik gösteren bir imalat sanayine sahiptir. Gıda sanayi tamamıyla kırsal kesime yayılmış, gıda dışı sanayi, alt yapı hizmetlerinde görüldüğü gibi belli sanayi merkezlerinde toplanmıştır.
Gıda-içki sanayi, Azerbaycan sanayi üretiminin yüzde 38.6’sını oluşturmaktadır. Sanayinin girdileri yurt içi üretimden karşılanmakta, yalnız tahıl ve şeker gibi maddeler ithal edilmektedir.
Dokuma, giyim ve deri sanayi toplam sanayi üretiminde yüzde 24'lük bir paya sahip olup bu sanayi kolu, büyük, orta ve küçük işletmelerden oluşmaktadır.
Kimya ve petro-kimya sanayinin toplam sanayi içindeki payı yüzde 7 olup en büyük merkezleri Bakü ve Sumgayıt'tadır. Kimya sanayi; petro-kimya sanayi, gübre sanayi, tarımsal savaş araçları, sentetik reçine, lif ve plastik madde, boya, vernik, ilaç, sabun, lastik sanayi, gibi alt gruplara ayrılmıştır.
Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi’nin yaptığı açıklamaya göre, 1997’nin ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre makine sanayi, inşaat malzemeleri, orman sanayi ve hafif sanayi sektörlerinde üretim artışı kaydedilmiştir.
Bu yılın mayıs ayı itibariyle Azerbaycan’ın bütün sanayi kollarında çalışan sayısı geçen yıla göre yüzde 8 oranında azalmıştır. Mayıs ayı itibariyle sanayi sektöründeki ortalama aylık ücret 226 bin Manat olmuştur.
Mevcut sanayi tesislerinde eski teknolojinin kullanılması verimi düşürmekte ve de kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yönüyle Azerbaycan sanayisinin ciddi bir şekilde modernizasyona ihtiyacı vardır.
Bu durumun çözümünü özelleştirmede gören hükümet 1996 yılı içerisinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin özelleştirilmesi tamamlanırken 1997'nin özelleştirme yılı olması hedeflenmektedir.

DIŞ TİCARET
Azerbaycan’da iç ve dış ticaret, Sovyetler Birliği dağılmadan çok kısa bir zaman öncesine kadar merkezden yönlendirilmekteydi. Azerbaycan 1989 yılından sonra ekonomik faaliyetlerini kendi tasarrufları doğrultusunda değerlendirebilmiştir. Ülkenin cumhuriyetlerarası ticari bağımlılığı son derece yüksektir.
Azerbaycan'da ticaretin güçlendirilmesi için, petrol sektöründe üretimin artırılmasına, cumhuriyetlerarası ticaretin yeniden canlandırılmasına ve yeni pazarlar oluşturulmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
Türkiye, bütün ülkeler arasında Azerbaycan tarafından en fazla ithalat yapılan ülke konumundadır. Azerbaycan’ın 1996 yılı toplam ithalatı 960.636.290 dolar, toplam ihracatı ise 631.245.510 dolar olarak gerçekleşmiştir.
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi 1997 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında toplam dış ticaret hacminin 902.2 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıklamıştır. Bunun 440.2 milyon doları ithalat, 462 milyon doları ise ihracat olarak gerçekleşmiştir. Ticaret hacminin 389 milyon dolarlık bölümü BDT ülkeleriyle yapılmıştır.
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin açıklamalarına göre 1996 yılında Azerbaycan’ın ihraç ettiği ürünlerin yüzde 70,84’ünü petrol ürünleri, yüzde 2,74’ünü kimya sanayi ürünleri, yüzde 6,02’sini pamuk, yüzde 2,08’ini klimalar, yüzde 1’ini alkollü ve alkolsüz içecekler, yüzde 0,93’ünü ise tütün ürünleri oluşturmuştur.
Azerbaycan’ın ihraç ettiği ürünler: Petrol ürünleri ve malzemeleri, doğal gaz, demir filizi, çelik borular, kil toprak, aluminyum, mineral gübreler, sentetik kauçuk, pamuk, hazır ipek kumaş, hazır yün kumaş, halılar, dokumacılık ürünleri, deri ayakkabı, üzüm, şarap, çay, tütün, sulfanol, kostik soda, pamuk elyafı.
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin açıklamalarına göre 1996 yılında ithal edilen malların toplam hacminin yüzde 39,55’ini gıda ürünleri, yüzde 0,99’unu tüketim malları, yüzde 19,6’sını makine, elektrik tesisat ve yedek parçalar, yüzde 4,45’ini ulaşım araçları ve yedek parçaları, yüzde 6,73’ünü siyah metaller ve ürünleri, yüzde 1,85’ini orman ürünleri oluşturmaktadır.
Azerbaycan’ın ithal ettiği ürünler: petrol, doğal gaz, ham demir, demir saç, çelik borular, yük vagonları, otomobil ve yedek parçaları,traktör, tarım makineleri, kağıt, televizyon, inşaat malzemeleri, şeker, tütün, et, tereyağı ve diğer hayvani yağlar, un ve bulgur, tahıl, deterjan ve sabun.

İNŞAAT
Azerbaycan’da inşaat sektörü, 80 adet birlik içerisinde örgütlenmiş yaklaşık 300 firma tarafından yönlendirilmektedir. 1996 yılının ilk yarısında inşaat alanında çalışan işçilerin sayısı 1995 yılının aynı dönemiyle mukayese edildiğinde yüzde 16’lık azalmış ve 84.3 bin kişi olmuştur. Kişi başına düşen konut alanı yaklaşık 12.5 metrekaredir.
Özellikle son yıllarda köylerden şehirlere doğru başlayan göç ve Karabağ olayları sebebiyle ciddi bir konut sorunu ortaya çıkmıştır. Ayrıca devlete ait konutların özelleştirilmesi de yavaş yürümektedir. İnşaat sanayinin toplam sanayi içerisindeki yeri yüzde 3.1’dir.
Azerbaycan’da inşaat sanayisine ait malzemelerin ve hammaddelerin bol ve ucuz olması ve arz açığının bulunması nedenleriyle inşaat sektörü dış yatırımlar için özendirici bir sektör konumuna gelmiştir. İnşaat sektörü özellikle Türk işadamlarının ilgisini çekmektedir.

TURİZM
Azerbaycan, Kafkas Dağları, ovaları, nehirleri, gölleri, 825 km'lik Hazar Denizi sahil şeridi, zengin mineral suları, birçok iklim tipinin bir arada yaşanması ve zengin tarih hazinesiyle turizm potansiyeli oldukça yüksek bir cumhuriyettir. Azerbaycan 9 iklim bölgesine birden sahip olması sebebiyle doğal olarak bir turizm merkezi haline gelmiştir.
Azerbaycan, 1994 yılından bu yana turizm alanında da çeşitli ülkelerle 40’dan fazla işbirliği anlaşması imzalamıştır. Azerbaycan’ı 22 ülkeden 1994 yılında 44 bin, 1995 yılında 45 bin, 1996 yılında ise 12 bin turist ziyaret etmiştir.
Turizm sektörünü aşağıdaki alt başlıklar altında toplamak mümkündür;
Zakatala, Şeki, Guba, Gence, Kazak, Lenkeran yaz aylarında tatil yapmaya en müsait yerlerdir.
Azerbaycan’ın doğusu Hazar Denizi ile kaplıdır. Bilgeh ve civarı kilometrelerce uzayan plajlara sahiptir.
Ülkede evcil ve yabani olmak üzere toplam 97 çeşit memeli hayvan, 346 çeşit kuş ve 95 çeşit balık bulunmaktadır. Organizasyon ve ge-rekli kanuni alt yapının olmamasından av turizmi yeterince gelişmemiştir.
Yayla ve Dağ Turizmi için elverişli yöreler; Zakatala meşelikleri, Şeki Gelersen Göresen Galası, Başdaşagıl Meşelikleri, İsmayıllı, Lahiç, Gutgaşen, Ağdaş ormanları, Gence, Hacıkent , Göygöl olarak sayılabilir.
Azerbaycan’da 1000 kadar mineral su vardır. “Naftalan’’ denilen ve dünyada sadece Azerbaycan’da bulunan petrol karışımlı çamursu bir madde başta sinir sistemi olmak üzere deri, cilt, kadın hastalıkları vb bir çok hastalığa iyi gelmektedir. Azerbaycan’da tedavi nitelikli senatoryumların çoğu Ağşeron yarımadasındadır.
Ülke çok zengin bir kültür ve tarih hazinesine sahiptir. Ülkelerdeki eski anıt, mezar, türbe, bina ve diğer tarihi eserleri korumak, restore etmek için “Berpa” adı verilen cemiyetler kurulmuştur.

HABERLEŞME
Azerbaycan haberleşme ağı, ülkedeki tüketicilere hizmet sağlamada yetersiz kalmaktadır. Haberleşme ağında performansın düşük olmasının sebebi, kullanılan araç ve gereçlerin vadesinin kısmen dolmuş olmasıdır.
Haberleşme ağındaki araçların ortalama yaşı, 15 ile 20 yıldır. Yedek parçaların bulunması zor olup, ihracatı artırmak için önem taşıyan ulusal ve bölgesel iletişim sınırlıdır. Haberleşme ağının, kullanım kapasitesi yüzde 95 gibi yüksek bir oran olmasına rağmen, mevcut talebi karşılamakta yetersiz kalmaktadır.
Hükümet politikası, her evde bir telefon bulunması ile evrensel hizmet hedefine doğru telekomünikasyon sektörünün hızlı gelişimine önem vermektedir. Haberleşme Bakanlığı, yeni teknolojilere yatırım yaparak ve işletme birimlerinin ticari gelişmesini destekleyerek, bu amaca ulaşmayı ummaktadır.
Bu aşamada Hükümet, kamu sektörü içinde temel telekomünikasyon hizmetlerinin verilmesini, yeni hizmetlerin ise özel sektör tarafından sağlanmasını düşünmektedir.

ULAŞTIRMA
Eski ve bakımsız olmasına rağmen, Azerbaycan halen iyi bir ulaştırma ağına sahip bulunmaktadır. Ancak alt yapısı ve ekipmanları genelde kötü durumdadır. Devlet politikaları ve organizasyonlarında bir çok yetersizlikler vardır ve yakın gelecekte ulaşım talebinde kayda değer değişikliklerin olması beklenmektedir.
Demiryolu taşımacılığı, Azerbaycan’da sosyo-ekonomik yaşamın omurgasını oluşturmaktadır. Ülkede bir yılda gerçekleşen yolcu taşımacılığında demiryollarının payı ortalama olarak yüzde 8, ancak buna metro taşımacılığı da dahil edildiğinde yüzde 98 dolayındadır. Metro genellikle yolcu taşımacılığında kullanılırken, diğer demiryolları yük taşımacılığında kullanılmaktadır.
Azerbaycan’da yaklaşık 26 bin kilometrelik bir karayolu ağı bulunmaktadır. Bunun çoğunluğu stabilize ve toprak yollardan oluşmaktadır. Karayolu taşımacılığında otobüs kullanımı ağırlıktadır. Toplam karayolu taşımacılığının yüzde 82.9’u otobüslerle gerçekleşmektedir.
Azerbaycan’da toplam 27 adet havaalanı bulunmaktadır. Ancak bunlardan 5’i normal yolcu uçakları trafiğine uygun alanlardır. Bakü ve Gence havaalanları uluslararası trafiğe açıktır. Diğerleri şehirler arası taşımacılıkta kullanılmaktadır. Ülkenin sahip olduğu uçak filosu oldukça yaşlanmış bir durumdadır. Yedek parça ve aksamının üretilebileceği tesisler yetersiz ve bakım imkanları kısıtlıdır.
Hazar Denizi’nde yüzlerce kilometrelik bir kıyı şeridi bulunmasına karşın, ülkede sadece biri büyük olmak üzere irili ufaklı 15 liman bulunmaktadır. Büyük olan Bakü’de bulunan liman, yolcu taşımacılığına uygun değildir.
Ülkede önemli ölçüde, boru taşımacılığı ile petrol ve doğal gaz taşınmaktadır.

BANKACILIK
Azerbaycan’ın serbest piyasa ekonomisine geçme yolundaki en önemli adımlardan birini oluşturan bankacılık konusundaki düzenleme-lerle ilgili olarak 7 Ağustos 1992’de Merkez Bankası hakkındaki kanun ile bankalar ve bankaların faaliyetleri hakkındaki kanun yürürlüğe girmiştir.
Azerbaycan’ın finans kesimi Azerbaycan Milli Bankası ve 4 ihtisas bankası; Azerbaycan Uluslararası Bankası, Ziraat Bankası, Sanayi ve Yatırım Bankası, Emanet Bank ile çok sayıda ticari ve kooperatif bankadan oluşmaktadır.
Azerbaycan’da bankacılık ve sermaye piyasası yeterince gelişmemiştir. Kredi kullanma imkanları da yeterli değildir. Bankacılık ve kombiyo konusundaki bilgi eksikliği döviz transferini güçleştirmektedir.
Bankalar ve yetkili döviz büroları, gerçek kişilere döviz alış satış işlemleri yapabilmektedir. Tüzel kişilik durumunda olan firmaların ihtiyacı olan yabancı dövizler ise yalnızca, firmaların hesaplarının bulunduğu bankalar aracılığı ile, Bakü Bankalararası Valuta Birjası’ndan satın alınmaktadır.


YATIRIM SAHALARI
1-Şehiriçi ve şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı
2-Altın, gümüş ve işletmeciliği
3-Ağaç işleri-marangoz (kereste, mobilya)
5-Arıcılık
6-Ayakkabı fabrikası
7-Balıkçılık
8-Tarım aletleri üretimi
9-Bisküvi fabrikası
10-Boya fabrikası
11-Çiçekçilik
12-Çikolata fabrikası
13-Çimento fabrikası
14-Çocuk bezleri fabrikası
15-Demir-çelik fabrikası
16-Elektrik ve elektronik eşya üretim fabrikaları
17-Entegre et tesislerinin kurulması
18-Gül yağı üretimi-pazarlaması
19-Güneş kollektörü üretimi
20-Ham petrol ve doğal gaz üretim tesisleri
21-Havyar ve balıkçılık tesislerinin kurulması
22-Hayvancılık
23-Hurda demir işleme atölyeleri
24-İnşaat ve restorasyon işleri
25-İpekçilik
26-İyot, brom üretimi için gerekli teçhizat temini
27-Klima fabrikası kurulması (Mevcut fabrikaların işler hale geti rilmesi)
28-Kolonya fabrikası
29-Konfeksiyon imalat fabrikaları (Mevcut fabrikaların işler hale getirilmesi)
30-Kuru temizleme
31-Kuruyemiş-çerez işleri
32-Meyve ve sebze üretim-işleme tesisleri (konserve, salça, komposto, meyve suyu tesisleri)
33-Mozaik ve mermer işleri
34-Özel klinik ve hastahaneler
35-Plastik sanayi tesisleri
36-Sabun ve deterjan fabrikası
37-Seracılık
38-Sıhhi malzemeler üretimi
39-Soğutucu fabrikalarının modernizasyonu
40-Su, su işleme ve ambalaj tesisleri
41-Süt ve süt ürünlerinin paketleme ve dağıtımının yapılması
42-Tavukçuluk
43-Tekstil ve dokumacılık
44-Trikotaj
45-Un ve hamur işleri
47-Şeker fabrikası
48-Yem tesisleri (Mevcut tesislerin modernizasyonu)
49-Yün-pamuk sektörü
50-Zeytin ve zeytin yağı fabrikası, çiçek yağı ve pamuk yağı fabrikası kurulması

ALINTI

eku123 - avatarı
eku123
Ziyaretçi
31 Ağustos 2012       Mesaj #5
eku123 - avatarı
Ziyaretçi
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından siyasi bağımsızlığını kazanan Azerbaycan Cumhuriyeti, ekonomide serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşamaya başlamıştır. Ekonomide yaşanan dönüşümde ülkede siyasi bağımsızlığın ardından siyasi istikrarın sağlanması, coğrafi konumu ve şartlarının yanısıra önemli enerji kaynağı rezervlerine sahip olması büyük rol oynamıştır.
Azerbaycan’da ekonomik dönüşüm ve kalkınma süreci yavaş ama emin adımlarla ilerlemekte ve gelecek adına ümit vaad etmektedir. Ekonomide dönüşüm sürecini yaşamakta olan ülkelere göre ekonomik göstergeler itibariyle daha iyi konumda olan Azerbaycan’da gelinen noktanın yeterli görülmesi ise mümkün değildir. Bu bakımdan 2001 sonrası ekonomide dönüşüm ve kalkınmaya ivme kazandıracak politikaların uygulanma süreci ve uygulamanın gerçekleştirilebilmesi için gerekli siyasi istikrar önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Azerbaycan Ekonomisi, Enerji Kaynakları, Dönüşüm Ekonomisi

Giriş
Eski dönemlerde ve Ortaçağda ülkeler arasında ekonomik ilişkiler, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki başlıca ticaret merkezleri aracılığıyla gerçekleştirilirdi. Asya'nın içinden, Çin ve Hindistan'dan Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına gelen esas kervan yolları, özellikle "Büyük İpek Yolu" Azerbaycan topraklarından geçerdi. Ülke içinden geçen uluslararası kervan yolları ile Azerbaycan, eski tarihlerden beri dünya devletlerinin dikkat merkezinde oldu. Batı ile Doğu arasında “altın köprü” rolüne sahip olan Azerbaycan, 1813’de Gülistan ve 1828’de Türkmen Çay anlaşmaları ile Kuzey ve Güney Azerbaycan olmak üzere ikiye ayrılarak Rusya ve İran tarafından paylaşıldı. 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra 28 Mayıs 1918’de Mehmet Emin Resulzade başkanlığında kurulan “Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti” 27-28 Nisan 1920 gecesi Ruslar tarafından işgal edildi. 1922’de Kafkasya Ötesi Federal Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne katıldı, 1936’dan sonra ise Azerbaycan SSCB adını aldı. 1980’li yılların sonunda Mihail Gorbaçov tarafından uygulanan “glasnost” politikaları sonucunda çöken SSCB’nin dağılmasının ardından ise 18 Ekim 1991’de bağımsız bir devlet oldu.
Güney Kafkasya’nın doğusunda Hazar Denizi’nin sahilinde yerleşen, 86.6 bin kilometrekare yüzölçümü ve 8 milyonu aşkın nüfusu ile Azerbaycan’ın, bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinde uluslararası ekonomik ve politik denge unsuru olabilmesi için, dünya ekonomisi ile entegrasyon içinde ekonomik kalkınmasını gerçekleştirip, siyasi bağımsızlığının yanı sıra ekonomik bağımsızlığını da tam olarak elde etmesi gerekmekteydi. Bunu için ise geçiş sürecini yaşayan diğer ülkelerde olduğu gibi karşılaşılan sorunlar giderilmeliydi. Söz konusu sorunlar daha çok yapısal karakter taşıdığından, öncelikle ülke ekonomisinin kendi başına ayakta durabileceği şekilde yeniden yapılanması yani ekonomik dönüşümü gerçekleştirmesi gerekmekteydi.

1. Ekonomik Dönüşümün Sacayakları
Sovyet rejimi altında merkezi planlamaya bağlı bir ekonomik yönetimden kurtulan Azerbaycan, liberal bir bakış açısıyla serbest piyasa şartlarına göre ekonomide dönüşüm ve kalkınmayı gerçekleştirme için üç önemli değere sahipti: Siyasi bağımsızlık ve istikrar, enerji kaynakları, coğrafi şartları ve konumu. Aşağıda bu değerlere kısaca değinilecektir.
1.1. Siyasi Bağımsızlık ve İstikrar
Siyasi bağımsızlığın kazanılması ve siyasi istikrarın sağlanması, ülke ekonominin yapılanmasında sacayaklarından birincisini teşkil etmekteydi.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, Rusya içinde kalan Kuzey Azerbaycan 1920’de henüz çiçeği burnunda kaybettiği istiklalini tekrar elde etmiş oldu. Azerbaycan Parlamentosu 31 Ağustos 1991’de ülkenin bağımsızlığını ilan ederken, 18 Ekim 1991’de Meclis, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık Kanununu kabul etti.
Siyasi bağımsızlığını yeniden kazanan Azerbaycan’da ekonomik karar alma ve uygulama açısından önem arzeden siyasi istikrar ise Haydar Aliyev’in iktidara gelmesiyle sağlandı.
Elbette siyasi bağımsızlığın kazanılması milli ekonominin yapılanmasına temel teşkil etmektedir. Ancak, ülkenin sosyo-ekonomik durumunu değerlendiren veriler, bağımsızlığı değerlendirmek için temel olmamalıdır.
1.2. Enerji Kaynakları
Doğal kaynak yönü ile önemli bir zenginliğe sahip olması ise ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmedeki sacayaklardan ikincisiydi. Yer altı kaynakları bakımından zengin bir potansiyele sahip olan Azerbaycan'ın ekonomik açıdan en önemli zenginliği, rezervlerinin büyük bir kısmı Hazar Denizi’nde yer almakta olan, petrol ve doğal gazdı.
Ticari üretimine başlandığı 140 yılı aşkın süredir anahtar bir rol oynayan petrol, ekonomik dönüşüm sürecinde de ülkenin ihraç kapasitesinin dayandığı önemli kaynak durumundaydı. Dolayısıyla yapısal dönüşümün gerçekleştirilmesinde, sahip olunan enerji kaynaklarının en etkin biçimde kullanılması gerekmekteydi.
1.3. Coğrafi Şartları ve Konumu
Azerbaycan’ın ekonomik kalkınma ve dünya ekonomisine entegre bakımından üçüncü potansiyel değer ise iklimi ile coğrafi şartları ve konumuydu. Dünyanın on bir iklim kuşağından dokuzunun mevcut olduğu ülke, tarım ve turizmin gelişimine geniş imkanlar sağlayacak elverişli coğrafya ile iklim şartlarına, verimli toprak alanlarına ve uzun kıyı şeridine sahipti. Yine coğrafi konumu ile, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak “Yeni İpek Yolu” projesi ile Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarını dünya pazarlarına nakledecek muhtemel hatların geçiş güzergahında bulunmaktaydı.
Coğrafi konumu ile tarihi süreçte Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki ekonomik ve politik ilişkilerde önemli rol oynayan Azerbaycan, jeopolitik konumunu SSCB’nin dağılmasının ardından dünyanın yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı küreselleşme sürecinde de önemini devam ettirebilecekti.

2. Ekonomide Yeniden Yapılanma Süreci
SSCB döneminde, Birliğin bir alt parçası niteliğini taşıyan Azerbaycan’ın ekonomik yapısı, Birliğin ekonomik stratejisi doğrultusunda biçimlenmişti. Sanayi tesislerinin tümü Birliğin ihtiyacına göre kurulmuş dev tesislerden meydana gelmekteydi.
Henüz Sovyetler Birliği dağılmadan önce, uzmanlar siyasi bağımsızlığa ekonomik bakımdan hazır olan iki cumhuriyetten biri olarak Azerbaycan’ı işaret ediyorlardı. Elbette bu değerlendirme, ülkenin sadece doğal kaynaklarının zenginliğine değil, ülke ekonomisinin kalkınma perspektifine de dayanıyordu . Ekonomik veriler dikkate alındığında Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’ın belirli bir kalkınma seviyesine ulaştığı görülmektedir.
Ancak bu dönemde Azerbaycan’ın kaybettikleri kazandıklarından daha çok oldu. Ülkenin ekonomik şartları dikkate alınmıyor ve planlama merkezde yapılıyordu. Bir çok ürün ya hammadde ya da ara mamul olarak Birlik üyesi cumhuriyetlere ucuz fiyatla satılıyor, daha sonra da nihai ürün olarak yüksek fiyattan Azerbaycan’a geliyordu. Diğer yandan Azerbaycan her zaman ülkeye gelir getiren petrol ve petrol ürünleri, pamuk, tütün, şarap gibi ürünlerin ihracatçısı olmasına karşın, bu ürünlerin satışından elde edilen gelirler Birlik bünyesinde tek bir merkezde toplandığından, Azerbaycan öz servetlerinde mülkiyet hakkına sahip olamıyordu .
Azerbaycan ekonomisi Sovyetler Birliği bünyesinde yüksek ancak anlamlı olarak değerlendirilmeyecek bir kalkınma seviyesine ulaşmıştı. Bağımsızlık öncesi son yirmi yıllık dönemde Azerbaycan ekonomisinin kalkınması istikrarlı bir süreç takip etmemiştir.
Özellikle doğal kaynaklara ve emek yoğun alanlara ağırlık verilmiş olması ise, ekonomik yapıda krizlere elverişli ortam yaratmıştır.
Yukarıdaki değerlendirmeler de dikkate alındığında Sovyetler Birliği’nin dağılması sadece siyasi değil ekonomik şartlardan da kaynaklanmıştır. Ayrı ayrı cumhuriyetlerden oluşan bir birliğin yönetimi sosyo-ekonomik kalkınmayı gerçekleştirme bakımından ciddi problemler yaratmaktaydı. Dünya ekonomisinden tecrit olan Sovyet ekonomisinin mevcut durumu, gelişmiş ülkelerin ötesinde gelişmekte olan ülkelerden bile geride kalıyordu.
Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Azerbaycan’ın bağımsızlığına yeniden kavuşması ile sona eren planlı ekonominin Azerbaycan ekonomisine miras koyduğu problemler şöyle sıralanabilir :
1.Ekonomik yapının sağlıklı olmaması.
2.Üretim gücünün bölgesel ve sektörel dağılımının dengeli olmaması.
3.Üretilen malların hem kalitesinin düşük olması, hem de kişi başına düşen miktarının Sovyetler Birliği’nden iki kat az olması. 1990’lı yılların başlarında Azerbaycan’da tüketimin sadece %50’si iç üretimden sağlanabilmiştir.
4.Ekonomik yapının sağlıklı olmaması sonucunda Azerbaycan’ın dış ticaretinde 1980’li yılların sonlarında ihracat ithalattan %30-40 fazla olmuştur. Ekonomik bakımdan olumlu değerlendirilmesi gereken bu durum, ülkenin alan ve coğrafi kuruluşunun uygun olmaması bakımından istenmeyen bir durumdur. Şöyle ki, hammadde ve ara malların ihracatın %55-60’ını teşkil etmesi, genelde ise ithalat ve ihracatın %45-50’sinin Rusya ile gerçekleştirilmiş olması, daha sonra ekonomik kalkınmanın dengesinin bozulmasına neden olmuştur.
Planlı ekonomiden miras kalan bir çok problemin yanı sıra, bağımsızlığın kazanıldığı şartların ve ilk yıllarında yaşanan olumsuz gelişmelerin, Azerbaycan’ın bağımsızlık sonrası ekonomik dönüşüm ve kalkınma sürecinin doğru olarak değerlendirilmesinde, özellikle dikkate alınması gerekir. Dönüşüm sürecinde ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilme noktasında yukarıda ifade edilen üç önemli sacayağına sahip olan Azerbaycan’ın bağımsızlığından bu yana geçen sürede ekonomik dönüşüm ve kalkınması, üç temel dönemden oluşmaktadır. Aşağıda Azerbaycan’ın bağımsızlık sonrası dönüşüm süreci, birbirinden ayrıştırılabilecek üç temel dönem olarak incelenecektir.
2.1. Bağımsızlığın Kazanıldığı Yıllar (1991-1994)
Siyasi bağımsızlığın kazanılmasının ardından eski SSCB’deki işletmelerle ekonomik bağlantıların koparılmasının ve ülkenin diğer cumhuriyetlerdeki pazar payını kaybetmesinin yanı sıra Sovyetler Birliği döneminde merkezden sağlanan sübvansiyonların da kesilmesiyle birlikte üretimde şok düşüşler yaşandı. Ekonomik yapının eski merkezi planlamaya göre örgütlenilmesi nedeniyle bir çok tesis üretimini durdurdu veya düşük kapasite ile üretimine devam etti.
SSCB’nin son yıllarından başlayarak 1988’den itibaren Ermenistan’ın silahlı tecavüzüne maruz kalan Azerbaycan, ateşkesin imzalandığı 12 Mayıs 1994’e kadar topraklarının % 20’sini kaybetti ve 1 milyondan fazla nüfusu göçmen durumuna düştü. Kaybettiği topraklardaki bir çok ekonomik değerden yoksun kalırken ülkede mevcut olan işsizlik sorunu da iyice artmış oldu.
Ermenistan savaşının dışında ülke sanayii için gereken ara malların ithal yollarının kapanmasına neden olacak şekilde, Rusya’nın Azerbaycan’a ulaşım ambargosu koyması ve Çeçenistan savaşı nedeniyle petrol boru hatlarının kullanılamaması gibi politik ve askeri sorunlar yaşandı.
Piyasa ekonomisine geçişe ilişkin tam bir stratejinin belirlenmemiş olması nedeniyle, bu yıllarda hayata geçirilmeye çalışılan ekonomik kararların birbiri ile uzlaşmayan bir karakter taşıdığı görülmektedir. Dolayısıyla ekonomide dönüşüm için gerekli reformlar gerçekleştirilemedi. Devlet bütçesinin büyük bir bölümü savaş harcanmalarına ayrıldı. Yabancı sermaye ülke ekonomisine çekilemezken, özelleştirme sanayi sektöründe başlatılamadı.
Kısaca 1991-1994 yılları, bağımsızlığın ardından birçok problemlerle yüz yüze kalındığı, ülkede sosyal ve siyasal problemlerin bunalıma dönüştüğü, savaş ortamının ve piyasa ekonomisine geçişte ciddi suistimallerin yaşandığı bir dönem oldu. Dönüşüm sürecinin ilk yıllarında, eski sistemden devralınan kötü ekonomik miras ve yukarıda ifade edilen olumsuz gelişmeler nedeniyle darboğaza sürüklenen Azerbaycan ekonomisinde genel dengeler alt-üst oldu. Şöyle ki;
-Ekonomide yüksek oranda işsizlik ve hiper-enflasyon sürecine girildi. 1992-94 yıllarına enflasyon 4 haneli rakamlara yükseldi. Enflasyon % 1763.5 ile 1994 yılında en yüksek düzeye çıktı.
-Yüksek enflasyon ve istikrarsız sosyo-politik ortam, ekonomik büyümeye, özellikle sanayi ve tarım gibi önemli alanlarda gerilemelere neden oldu. 1990 yılı ile karşılaştırıldığında 1994’de GSMH %53, sanayi %62, tarım %44, tüketim %75 ve vergi gelirleri %45 azaldı. Sonuçta reel ortalama ücret seviyesi %80 azalırken halkın geçim standardı da ciddi şekilde düştü. Aynı dönemde uygulanan yanlış ekonomi politikaları ise bankacılık-finans sisteminde ve dış ticarette ciddi problemler yarattı.
-Üretim hacminin azalması ve enflasyon hızının yüksek olması, ekonomik buhranın ve toplumda sosyo-ekonomik gerginliğin de artmasına neden oldu.
-Vergi tahsilatı sistemindeki eksiklikler, enflasyon dolayısıyla vergi oranlarının erezyona uğraması gibi nedenlerle devlet bütçesindeki gelir kalemleri keskin şekilde azaldı. Dış ticarete ilişkin veriler de olumsuz bir boyut kazanmaya, ödemeler bilançosunda açıklar gittikçe yükselmeye başladı.
-Ekonomik bunalımın acı neticelerinden bir diğeri ise, milli paranın değer kaybetmesiydi.
2.2. İkinci Dönem (1995-2000)
Haydar Aliyev’in 1993 yazında Cumhurbaşkanı olması ile birlikte, kazanılan siyasi bağımsızlığın pekiştirilmesi ve siyasi belirsizliğin yerini istikrara bırakması sağlandı. Böylece siyasi istikrarın olduğu bir ortamda ekonomik yapılanmaya ve kalkınmaya ilişkin olumlu adımlar atılması için gerekli ortam sağlanmış oluyordu. Zira her bir ülkede, makro ekonomik istikrarın sağlanması ve devamı için öncelikle siyasi istikrar olmalıdır. Kısaca cephede varılan ateşkes ve içeride sağlanan istikrar ile beraber sıra artık ekonomik reformlara gelmişti.
İkinci dönemde ekonomide üç önemli hedef doğrultusunda yapılan reformlarla yol alınmaya çalışıldı :
1.Liberal-demokratik yönlü piyasa prensiplerine dayanan bir ekonomik yapının oluşturulması.
2.Ülkenin temel enerji kaynağı olan petrol ve doğal gaz rezervlerinin işlenmesi.
3.Dünya ekonomisi ile global ve bölgesel ölçekte entegrasyonun gerçekleştirilmesi.
Çağın gereklerine uygun olarak ekonomide serbest piyasanın teşekkülü, özelleştirme ve özel teşebbüsün gelişmesi, yeni ekonomik yapının, gümrük, vergi ve mali sistemin oluşturulması, ticaretin liberalleşmesi, toprak ve tarım reformlarının yapılması, halkın sosyal imkanlarının arttırılması, eğitim ve sağlık şartlarının geliştirilmesi için gerekli hukuki alt yapını oluşturulması amacıyla önemli yasal düzenlemeler yapıldı .
Yasal düzenlemelerin en önemlisi ve diğer düzenlemelere de temel teşkil edecek olanı ise 12 Kasım 1995’de Azerbaycan’ın ilk Anayasasının kabul edilmesiydi. Anayasa ile özel mülkiyetin ve özel teşebbüsün, dünya ekonomisine entegrasyonun hukuki temelleri atıldı. Bu bakımdan Azerbaycan’da ekonomik düzenlemelerin başlangıç yılı olarak 1995 yılı kabul edilebilir.
Yapısal dönüşüme ilişkin alınan kararların da etkisiyle bu dönemde meydana gelen gelişmeler genel olarak şöyle sıralanabilir:
1.Ülke ekonomisinde istikrar sağlandı: Ekonomide serbest piyasa şartlarının oluşturulmaya çalışılması, fiyatların, dış ticaretin ve döviz kurlarının liberalleşmesi doğrultusunda atılan adımlar ile, Tablo-1 ve Tablo-2’de de görüldüğü gibi, ekonomik göstergelerde iyileşme süreci yaşanmaya başladı.
1994 yılından itibaren ülkede sert ekonomik önlemler alınmaya başlandı, IMF ile yürütülen işbirliği ve uygulanan sıkı para politikası ile kısa sürede ekonominin genel dengelerinde bir rahatlama sağlanarak enflasyon kontrol altına alındı, bütçe açıkları minimuma indirildi ve GSMH’nın düşüşü önlendi. 1994 yılında % 1700’lere kadar yükselen enflasyon 2000 yılında % 1.8’lere geriledi. Oluşturulan kalkınma modeli reel sonuçlar vermeye başlayarak 1996 yılından itibaren Azerbaycan ekonomisinde gerileme süreci sonra erdi. Şöyle ki, 1996-2000 yıllarında GSMH’da yılda ortalama %7.12’lik bir büyüme sağlanırken, halkın yaşam düzeyi iki kat iyileşti.
Uygulanan kur ve para politikaları ile fiyat istikrarının yanısıra, milli para birimi Manat’ın diğer paralar karşısında istikrarlı bir seyir izlemesi de sağlandı.
Ancak Azerbaycan’da 1996-1997 yıllarında izlenen ve ekonomik istikrarı sağlayan politikaların, reel ekonomiyi teşvik edici devlet politikalarıyla desteklenmemesi, 1997 yılı öncesi yabancı sermayenin ülkeye celbi için uygulanan vergi muafiyetinden vazgeçilmesi ve devlet organlarının gerekli hassasiyeti göstermede yeterli olmayışı nedenleriyle üretime yönelik yatırımlarda arzu edilen artış sağlanamadı .
Ülkenin ekonomik gelişim sürecinde dikkate alınması gereken önemli bir nokta; sözkonusu bu dönüşüm ve kalkınmanın, topraklarının %20’sinin Ermenistan işgali altında olduğu, dolayısıyla üretim potansiyelinin büyük bir bölümünden mahrum olduğu, 300 bin iş yerini kaybettiği ve bu topraklarda daha önce yaşayan halkın (nüfusun yaklaşık %12’si) göç etmek zorunda kaldığı son derece güç şartlarda elde edilmiş olmasıdır.
2.Ülkenin önemli doğal kaynaklarını aktif hale getirme stratejisi doğrultusunda büyük başarılara imza atıldı: 1994’den itibaren, başta büyük öneme sahip “asrın anlaşması” olmak üzere, dünyanın en büyük petrol şirketleri ile anlaşmalar imzalandı.
3.Toprağın özel mülkiyete verilmesi ile Azerbaycan köylerinde yeni sosyo-ekonomik ortam oluşturuldu: Toprak reformu hayata geçirilerek özel mülkiyete devredildi, kolhoz ve sovhozların emlakı özelleştirildi. Tarım sektörü toprak vergisi istisna olmakla diğer vergilerden 5 yıl muaf tutuldu ve vergi borçları silindi. Bu müesseselere indirimli yakıt ve enerji satışı temin edildi. Tarım sektöründe özelleştirilmesi planlanan emlakın %93.2’si özelleştirildi. Sonuçta 1997’den başlayarak tarım ve hayvancılık ürünlerinin yılda %7 artış kaydetmesi sağlandı .
Öte yandan Birinci Özelleştirme Programı çerçevesinde hizmet sektörü başta olmak üzere küçük ve orta ölçekli işletmelerin özelleştirilmesi sağlandı. 1993 yılında ekonomide %24 olan özel sektörün payı 2000 yılı sonunda %68’e yükseldi.
4.Ekonomide liberalizasyon, dış ilişkilerin geliştirilmesi ve yabancı yatırımcıların özelleştirmeye katılımlarının sağlanması ile, ekonomik kalkınma adına devamlı ve önemli bir kaynağa ulaşıldı: Serbest piyasa ekonomisi yönünde atılan adımlar Azerbaycan’ın uluslararası finans kuruluşları ile ilişkilerini artırdı. Kendi imkanları ile ekonomik kalkınma sürecine ivme kazandırması mümkün olmayan Azerbaycan, uluslararası ekonomi ve finans sistemi ile entegre olmaya çalışarak, yabancı sermayenin ülkeye akımını sağlamaya çalıştı. Özellikle 1994’de “Asrın Anlaşması”nın imzalanması ve 12 Kasım 1995’de yeni anayasanın kabul edilmesi ile piyasa ekonomisine ilişkin hukuki altyapının kurulmasının hızlanması ile birlikte ülkeye büyük hacimde yabancı sermaye girmeye başladı. Bankacılık ve finans sisteminin yeniden yapılanmasına ilişkin de önemli adımlar atıldı.
Kısaca 1993’ün ikinci yarısından itibaren hayata geçirilen düzenlemeler Azerbaycan’ın sosyal, siyasal ve ekonomik hayatında istikrarı sağlamaya imkan vermiştir. Dolayısıyla 1995-2000 yılları, ekonomik dönüşümün temellerinin atıldığı, ekonomik bunalımın sona erdirildiği ve ekonomide şeffaflığın sağlanmaya çalışıldığı dönem olmuştur.

2.3. 2001 Yılı ve Sonrası
Dönüşüm sürecinde üçüncü aşama olarak değerlendirilebilecek olan 2001 ve sonrasında ise gerçekleştirilmesi hedeflenen önemli amaçlar olarak şunlar sıralanabilir:
1.Ekonomik büyümenin ivme kazanarak devam ettirilmesi,
2.İkinci Devlet Özelleştirme Programının kabul edilmesi ile enerji sektörün yeniden yapılandırılması ve üretim kapasitesinin arttırılması,
3.Ekonomi politikalarının sosyal yönünün güçlendirilerek, sosyal refah düzeyinin arttırılması, bunun için de enerji sektöründen elde edilen gelirlerin diğer sektörlere yöneltilmesi.
Dolayısıyla bu aşamada uygulanacak olan ekonomi politikası ile daha çok petrol sektörü dışındaki alanların geliştirilmesi hedeflenmektedir.
Ekonomik kalkınma stratejisinin yakın perspektifte temel amacı; yapılan ekonomik düzenlemelerin derinleştirilerek çağdaş piyasa ilişkileri ve dünya üretim sisteminin gelişim eğilimi temelinde ülkenin ekonomik sisteminin yeni kalkınma seviyesine geçmesinin sağlanmasıdır.
Yeni işyerlerinin açılması, halkın gelir düzeyinin arttırılması ile hayat standartlarının yükseltilmesi doğrultusunda bazı reformların hayata geçirilmesi amacıyla Aliyev’in Mart-2001’de imzaladığı “Yoksulluğun Azaltılması ve Ekonomik Kalkınma Üzere Devlet Programı”na esasen 2003-2005 yıllarını kapsayacak şekilde yapılacak olan faaliyetler de önem arzetmektedir. Amaca ulaşmak üzere gerçekleştirilecek projeler için 3 milyar $ sermayenin yatırılması planlanmaktadır. Ekonominin tümü bakımından ise bu süre zarfında yaklaşık 10 milyar $ sermaye yatırımlara sevk edilecektir.
Haydar Aliyev’in 2002 yılının Nisan ve Mayıs aylarında yerli ve yabancı iş adamlarıyla görüşmesinin ardından, Ağustos ve Eylül aylarında imzaladığı girişimciliği destekleyen fermanlar ile, özellikle vergi, gümrük, lisans ve işletmelerin denetimi ile ilgili yapılan yapısal düzenlemelerle, yerli ve yabancı işadamlarının önündeki bazı problemler giderilmeye çalışıldı. Vergi oranları düşürüldü, küçük ve orta ölçekli işletmeciliğin geliştirilmesi için program kabul edildi. Yapılan düzenlemeler işadamlarına ekonomide yeni bir devrin başladığı inancını artırırken ülkede yaratılan yatırım iklimi, yabancı işadamlarının dikkatini çekmeye başladı.

3. Enerji Kaynaklarının Ekonomik Önemi
Azerbaycan enerji kaynaklarının keşif ve üretimi amacıyla, 1994 yılından itibaren yaptığı anlaşmalarla, tarihi bir fırsatı hem siyasi bağımsızlık ve istikrar hem de ekonomik dönüşüm, kalkınma ve bağımsızlık açısından yakalama imkanına sahip olmuştur.
3.1. Petrol ve Doğal Gaz Potansiyeli
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (State Oil Company of The Azerbaijan Republic - SOCAR) tarafından yapılan açıklamaya göre ise Hazar’ın Azerbaycan sektöründe yer alan yataklarda 80 milyar ton petrol olduğu tahmin edilmektedir. Bu verilere göre Azerbaycan petrol rezervleri dünya petrol rezervlerinin yaklaşık %0.7’sini oluşturmaktadır.
Öte yandan Azerbaycan’ın faaliyette olan yataklarında 200 milyar m3 doğal gaz rezervi vardır. Dünyanın önemli kondensat yatağı olan “Şahdeniz” yatağının doğal gaz rezervinin bir trilyon m3 olduğu tespit edildi.Yapılan hesaplamalara göre risk faktörü de dikkate alınarak Azerbaycan’da toplam jeoloji gaz rezervlerinin 10.7 trilyon m3 olduğu tahmin edilmektedir . Bu rezervleri ile Azerbaycan, gelecek 10-15 yıl içerisinde petrolün yanısıra dünyanın doğal gaz ihraç eden ülkeleri arasında da yer alacaktır.
Azerbaycan Enerji Bakanlığı’nın açıklamasına göre ise, Azerbaycan’ın yapılan anlaşmaları kapsayan bölgelerinde 4-6 milyar ton petrol rezervi ve 4-5 trilyon metreküp doğal gaz rezervi bulunmaktadır .
3.2. Enerji Kaynağı Anlaşmaları
Azerbaycan'ın sahip olduğu zengin petrol rezervlerinin işletilmesi amacıyla Eylül-1992'de Azerineft ve Azneftkimya adlı iki devlet şirketi birleştirilerek, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) kuruldu. Petrol üretiminin artırılması ve mevcut rezervlerin iyileştirilmesi, modern teknolojilerin kullanılması ve yeni projelerin hayata geçirilmesi ile sağlanabilecekti. Azerbaycan'ın ekonomik potansiyeli ve sahip olduğu teknoloji ise mevcut rezervlerinin işletilmesi ve geliştirilmesi için yeterli değildi. Söz konusu yetersizlik, 1994’den başlamak üzere Azerbaycan'ı büyük petrol şirketleriyle işbirliğine yöneltti
Enerji kaynaklarının keşif ve üretimi amacıyla yapılan anlaşmalar daha çok deniz yatakları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Karadaki yataklara ilişkin olanlar da dahil olmak üzere, 1994’den itibaren 19 ülkeden 36 şirketin katılımı ile 23 uluslararası petrol anlaşması imzalandı. 25-30 yıllık süreyi kapsayan bu anlaşmalar Üretimin Paylaşım Anlaşmaları (PSA) tiplidir . Anlaşmalarda öngörülen yatırım miktarı toplamı 60 milyar $ civarındadır.
Sözkonusu anlaşmalardan 14 Eylül 1994'de imzalanan ve SSCB döneminde devamlı gerileme kaydeden sektöre yeni nefes aldıran "Asrın Anlaşması", Azerbaycan açısından büyük bir ekonomik öneme sahiptir . Anlaşma Azeri-Çırak-Güneşli yataklarını kapsamaktadır. Toplam yatırım bedeli 13 milyar $’a ulaşan bu proje kapsamında toplam üretilebilir petrol rezervlerinin 4.3 milyar varil, doğal gaz rezervlerinin ise 90 milyar m3 olduğu tahmin edilmektedir.
Ülke ekonomisinin gelişmesinde önemli bir unsur olmanın yanı sıra dış politikada da önemli bir araç olan enerji kaynaklarına ilişkin imzalanan anlaşma ile Azerbaycan, dünya ekonomisine aktif bir şekilde entegre olmaya da ilk adım atmış oldu.
Azerbaycan’ın petrol rezervlerinin işletilmesine ilişkin en son anlaşma ise, SOCAR ile Çin’in Devlet Şirketi “Sinopec”e bağlı olan “Sheng Lee” şirketi arasında “Pirsaat” petrol yatağına ilişkin olarak 5 Haziran 2003’de Bakü’de imzalandı .
Petrol projelerinin gerçekleştirilmesinde ise, 70’den fazlası yerli olmak üzere, 400 civarında şirket yer almaktadır. Şirketlerin faaliyetleri inşaattan ekolojik hizmetlere kadar uzanmaktadır. Yerli ve yabancı şirketler arasındaki işbirliği, modern teknoloji, donanım ve yönetim tekniklerinin sektöre kazandırılmasına imkan yaratarak piyasa ekonomisine dönük yapılanmada büyük rol oynamaktadır .
Yapılan anlaşmalar vasıtasıyla Azerbaycan evrensel işgücü ve hammadde piyasalarına girebilme ve izlenecek gerekli politikalarla ülkenin kalkınması için gelir kaynağı olarak hammadde alanındaki üstünlüğünden başarıyla yararlanabilme imkanını elde etmiştir.
Petrol ve doğal gaz üretimindeki artışın istihdamı teşvik etmesi sonucu, yeni altyapı yatırımları da gerçekleştirilmiş olacaktır. Yapılan petrol ve doğal gaz anlaşmaları yerel işgücünün istihdamının gittikçe artmasını sağlayacak şekilde imzalanmıştır. Bu durum, yerel nüfus için yeni iş yerlerinin açılmasıyla istihdam düzeyini daha da yükseltecektir.
Ekonomik açıdan genel katkıları olarak yukarıda kısace değinilen petrol anlaşmalarının Azerbaycan’ın milli menfaatlerine uygun olmayan şartlar taşıdığına dair bazı endişeler de zaman zaman dile getirilmektedir. Sadece hammaddenin hasılatı değil, yerli üretimcilerin mal ve hizmetlerine büyük hacimli siparişlerin temin edilmesi ve çok sayıda iş yerinin açılmasını da kapsamasına karşın, faaliyette olan petrol anlaşmaları için zaruri teçhizat ve hizmetler genel itibari ile dışarıdan getirilmekte, yerli üreticilerin ürün ve hizmetlerine siparişlerin pay oranı çok düşük kalmaktadır.
3.3. Petrol ve Doğal Gaz Üretimi
Üretimine başlandığı tarihten itibaren Azerbaycan’da en fazla petrol üretimi 23.4 milyon ton ile 1941 yılında gerçekleştirilmiştir. Hazar’daki en deneyimli petrol üreticisi olan Azerbaycan’da son 100 yıl içerisinde 1.4 milyar ton petrolün, 445 milyar m3 doğal gazın çıkarıldığı hesaplanmıştır. Dönüşüm sürecine girilmesi ile birlikte petrol üretiminin iyice düştüğü Azerbaycan’da, yapılan anlaşmaların ardından üretime geçilmesi ile birlikte yeniden üretim miktarı yükselmeye başlamıştır.
Petrol anlaşmaları çerçevesinde yapılan faaliyetler sonucu 1997 Kasım’ında ‘Çırak’ yatağının ilk kuyusundan petrol üretimine başlanmasıyla, 1997'ye kadar azalma gösteren petrol üretimi, Tablo-3’de de görüldüğü gibi, 1998'den itibaren artmaya başlamıştır.
Petrol üretiminin Hazar’dan elde edilen kısmı yıllar itibariyle artış göstermektedir. Toplam petrol üretiminin Hazar’dan elde edilen kısmı 1995'de %82.3 iken bu oran 1999'da %89'a 2000-2001 ve 2002 yıllarında ise %90’a yaklaşmıştır .
2002’deki petrol üretiminin 1990 yılı ile mukayese edildiğinde 2.5 milyon ton daha fazla olduğu görülmektedir. Bu üretim miktarı Azerbaycan’da 1979’da üretilen petrol üretimi seviyesine denk gelmektedir. Böylece 1960’lı yılların sonlarından itibaren yıldan yıla devam eden petrol üretimindeki gerileme sona ererek yeniden yükselişe geçmiş bulunmaktadır . Petrol üretiminin 2003’de ise 15,25 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir.


Ham petrol üretiminin esas itibariyle SOCAR ve Azerbaycan Uluslararası Petrol Şirketi (AIOC) tarafından yapıldığı Azerbaycan'da, yıllık ham petrol üretiminin, 2008 yılında 40 milyon tona, 2010 yılında ise 50 milyon tona çıkacağı hesaplanmaktadır.
Azerbaycan’da doğal gaz üretimine ise 1902 yılında başlanmıştır. Üretimine başlandığı tarihten itibaren Azerbaycan’da en fazla doğal gaz üretimi ise 17 milyar m3 ile 1981 yılında gerçekleştirilmiştir. Ancak 1990'dan itibaren, 1999’yılı hariç, düşüş göstermiştir . 1995-2001 yıllarında doğal gaz üretim hacmi %16.3 azalmıştır. Günümüzde doğal gaz üretimi geçen yüzyılın 60’lı yıllarındaki düzeyine inmiştir. Üretimin azalmasının başlıca nedenleri arasında, teknik altyapının eski ve yetersiz olması ile az sayıda yeni gaz kuyularında üretime başlanmasıdır. Üretimin azalması daha çok denizdeki kuyularda gözlenmektedir. Ülkede gazın talebi karşılayamadığı bir ortamda, gerekli donanım yetersizliği nedeniyle, petrol ile birlikte çıkan önemli miktardaki gaz yakılmaktadır. Öte yandan gazın naklinde de ciddi kayıplar yaşanmaktadır .
Yaklaşık %96'sının Hazar’dan elde edildiği doğal gaz üretimi, şimdilik ülke iç talebin ancak %40’ını karşılayabilmektedir . Üretimin 5-6 milyar metreküpe kadar gerilemesi sonucu, Azerbaycan önceden Ermenistan ve Gürcistan'a gaz ihraç ederken, 1990'dan itibaren Türkmenistan ve İran'dan ithal etmeye başlamıştır. 1995’de bu ülkelerden doğal gaz ithalatını durduran Azerbaycan, 2000 yılından itibaren ise Rusya'dan ithal etmektedir . 2002 yılında ithal edilen doğal gaz ile birlikte kullanılan toplam doğal gaz miktarı 11-12 milyon m3 olmuştur. Ancak yine de toplam talep karşılanamamaktadır.
3.4. Petrol Gelirleri
Başta ham petrol olmak üzere Azerbaycan’ın ihracatı içerisinde en önemli yeri, petrol ve petrol ürünleri oluşturmaktadır.
Petrol ve petrol ürünlerinin toplam ihracat içindeki yeri 1997'de %61, 1999'da %76, 2001’de %91 ve 2002’de %88.9 olarak gerçekleşmiştir. 2002 yılında ham petrol ihracı 8.793,6 bin ton olmuştur. Yapılan tahminlere göre Azerbaycan’ın ham petrol ihracatı 2010 yılında 1 milyar varil/gün’e ve 20 yıl içinde ise 2 milyar varil/gün’e ulaşacaktır.
Doğal gazı ise ithal etmekte olan Azerbaycan, 1990 yılında 13441, 1995’de 579, 2000’de 274, 2001’de 3337 ve 2002’de 3935,3 milyon m3 (211,6 milyon $) doğal gaz ithal etmiştir.
Ancak, Mart-2001’de Aliyev’in Türkiye’yi ziyaretinde Ankara’da Azerbaycan ve Türkiye arasında doğal gaz ihracına ilişkin bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre “Şahdeniz” yatağından çıkarılacak doğal gaz ihracının Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı ile gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.
Dış ticaret kalemlerine bakıldığında, ihracatının %85-90’ının petrol ve petrol ürünlerinden oluşması, Azerbaycan ekonomisini petrol fiyatlarına son derece bağımlı kılmaktadır. Nitekim 1997 ve 98'de petrol fiyatlarının aşağı düşmesi devlet gelirlerine ve genel ekonomik güce olumsuz etkide bulunmuştur. Daha sonraki yıllarda ise, petrol fiyatlarının artması ve yeni yatakların üretime başlaması petrol gelirlerine ve devlet bütçesine olumlu etkide bulunmuştur .
2002’de petrolün varil fiyatının 32 $ civarına yükselmesi Azerbaycan’ın petrol gelirlerini artırmıştır. 2002 yılı bütçesinde petrolün varil fiyatı 19 $ olarak dikkate alınmıştı. Petrolün varil fiyatının 1$ yükselmesi Azerbaycan’a yılda 18-20 milyon $ gelir getirdiği dikkate alındığında, sadece petrol fiyatlarındaki artış sonucunda Azerbaycan 100 milyon $’dan çok gelir elde etmiştir .
2000 yılından itibaren petrol üretiminden kendi payını almaya başlayan Azerbaycan, en önemli ekonomik gelirini daha sonraki yıllarda elde edecektir. 30 yıllık süre içerisinde Azerbaycan’a petrol ve doğal gazdan dolayı 45 milyar $ gireceği hesaplanmaktadır. Azeri-Çırak-Güneşli yataklarından elde edilecek gelir 2008-2015 yıllarında en yüksek seviyeye ulaşacaktır. Bu dönemde ülkeye yılda yaklaşık 5-6 milyar $, nihai olarak ise toplam 35-45 milyar $ girecektir. Şahdeniz yatağının işlenmesinden beklenen gelir ise 2000-2029 yılları arasında 7 milyar $’dan fazladır .
Petrolden elde edilen gelirin nasıl kullanılacağı da önemlidir. Yönetimin petrol gelirlerini, sürdürülebilir bir büyüme sürecini sağlayacak bir kaynak dağılımı mekanizmasıyla ve büyümenin niteliğini yönlendirecek şekilde (petrol ve petrol-dışı ticari sektörler ile dış ticarete konu olmayan sektörler arasında) değerlendirmeye özen göstermesi gerekmektedir. Petrol ihracatından Azerbaycan’ın elde edeceği döviz gelirleri ülke ekonomisinin diğer alanlarının, özellikle ithali ikame eden ve ihraç yönlü alanların geliştirilmesine yöneltilmelidir .
Bu doğrultuda petrolden elde edilen gelirlerin sanayi, tarım ve sosyal yatırım alanlarında kullanılması amacıyla 29 Aralık 1999’da Cumhurbaşkanı’nın fermanı ile Devlet Petrol Fonu (DPF) kurulmuştur . Fon’un yönetim kuralları IMF uzmanları ile birlikte hazırlanmıştır.
Azerbaycan’da petrolden elde edilen gelir yurtdışındaki bankalarda tutulmakta ve finansal kanallar vasıtasıyla doğrudan ve dolaylı olarak dış ticarete konu olmayan mallara harcanmamaktadır. Böylece dış ticarete konu olan diğer alanlar için ortaya çıkabilecek söz konusu olumsuz etkinin ortaya çıkması önlenmeye çalışılmaktadır .
Elbette ideal şartlarda petrol fonundaki kaynaklar cari harcamalara değil, yatırımlara kanalize edilmelidir ki, yatırımlardan elde edilen gelir petrol fiyatları düştüğünde açığı telafi edici olsun. Dış etkenler de petrol sektörünün yoğun inkişafının ihtiyatla yönetilmesini gerektirmektedir .
Devlet Petrol Fonu’nda Haziran-2003 itibariyle 750 milyon $ bulunmaktadır . Yapılan hesaplamalara göre, DPF hesaplarında 2005 yılında 2 milyon $’a yakın para birikecektir. 2002’de Karabağ göçmenlerinin geçim standartlarını yükseltilmesi ve Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) projesinde SOCAR’ın payının finanse edilmesi amacıyla toplam 434 milyar Manat fon kaynaklarından harcamada bulunulmuştur .
3.5. Petrol ve Doğal Gaz Sektörüne Yapılan Yatırımlar
Yabancı sermayenin ülkeye girişini sağlamak amacıyla 1994-97 yıllarında yapılan hukuki ve idari düzenlemeler sonucunda yabancı sermayenin reel olarak girişinin başladığı görülmektedir.
1994-2002 yıllarında % 80’i yabancı olmak üzere toplam 13 milyar $ yatırım yapılmıştır. Bu yıllar arasında petrol sanayisine yapılan toplam yatırım miktarının ise 5 milyar $’a ulaştığı görülmektedir. Dolayısıyla yabancı sermaye daha çok zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına yönelmiştir.
Toplam yabancı yatırımlar 2002 yılında 1.700 milyon $ olmuştur. Kişi başına 211 $ düşen yabancı yatırım oranı, bir çok ülkeden yüksektir. 2003 ve 2004’de ise bu oranın artması beklenmektedir.
2002’de yapılan yatırımların sektörel dağılımı şöyle olmuştur: %77’si sanayi, bu çerçevede %68.5’i petrol ve doğal gaz çıkarılmasına, %11.3’ü inşaat, %9.4’ü konut inşaatına, %38’i ulaşım, %2.4’i telekomünikasyon, %1.8’i ticaret ve hizmet, %0.8’i tarım ve %2.9’u diğer alanlara yapılmıştır.
1994-2002 yıllarında yapılan doğrudan yabancı yatırımların sektörel dağılımı ise şöyledir : Petrol %64, sanayi (petrol dışı) %3, ulaşım ve haberleşme %23, inşaat %5, diğer %6.
Enerji kaynaklarının üretimi amacıya 2010 yılına kadar Azerbaycan’a toplam 40 milyar $’dan fazla bir yatırımın yapılacağı hesaplanmaktadır. Bir başka araştırmaya göre ise, 2030 yılına kadar yatırımların toplamı 135 milyar $’a ulaşacaktır .
Enerji kaynakları ve bunlara bağlı olarak ülkeye giren yabancı sermayenin, 1990’lı yılların ortalarından itibaren ekonominin iyileşmesinde hayati bir rol oynaması ile Azerbaycan ekonomisi, eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde en hızlı büyüyen ekonomilerden biri haline gelmiştir. Ancak, ekonomideki büyüme petrol sektöründen ve petrol sektörüne bağlı inşaat faaliyetlerinden, ulaşım sektörlerinden ve az miktarda tarım sektöründen kaynaklanmaktadır. Ekonominin geri kalan kısmında ise genel bir durgunluk hakimdir. Özellikle de gıda ve tekstil sektöründe yatırım hacmi istenilen düzeye çıkarılamamıştır .
3.6. Boru Hatlarının Ekonomik Önemi
Petrol ve doğal gazın naklinin gerçekleştirildiği boru hatları da ekonomik açıdan önem arzetmektedir. Enerji kaynaklarının etkin kullanımında en temel sorunlardan biri, kaynakların dünya piyasalarına ulaşmasını sağlayan nakil hatlarının oluşturulmasıydı.
Azerbaycan petrolü Dağıstan, Gürcistan, İran gibi yabancı ülkelere 1880 yılına kadar trenle yük şeklinde, Hazar’da ise gemilerle nakledilmekteydi. Daha sonra ise Bakü petrolü Rusya, Gürcistan ve diğer ülkelere ve aynı zamanda Grozniden 720 km uzunluğunda olan boru hatları ile işlenmek üzere nakledilmeye başlandı . Bu hatlar Bakü-Novorossiysk ve Bakü-Supsa boru hatlarıydı. Hazar petrollerinin keşfinin ve Azerbaycan’ın bağımsızlığının ardından üçüncü bir hat olarak ise Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı gündeme geldi.
Bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’ın petrolü Kasım-1997’den itibaren Bakü-Novorossiysk boru hattı ile ihraç edilmeye başladı. Bu hattın yanı sıra petrolün uluslararası piyasalara pazarlanması için belirlenen diğeri güzergah ise 17 Kasım 1999'da kullanıma giren Bakü-Supsa hattıdır.
Petrol üretiminin birkaç yıl içerisinde artması durumunda mevcut boru hatları yetersiz kalacağından, Batı piyasalarına ulaşması için temel ihraç boru hattına ihtiyaç duyulmaktadır. Öte yandan Rusya ve Rusya’nın etki alanı dışında nakil hatlarına sahip olunması halinde, ekonomik bağımsızlık açısından en temel adım atılmış olacaktır. Bu bakımdan temel ihraç boru hattı olarak inşasına başlanan BTC boru hattı büyük önem taşımaktadır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının Azerbaycan ekonomisine gerçek anlamda katkısı faaliyete geçmesi planlanan 2005 yılında kendini göstermeye başlayacaktır. Azerbaycan’da üretilecek petrolün yanı sıra Kazakistan petrolünün de bu boru hattından dünya piyasalarına ulaştırılması halinde, petrolün ekonomik gelişmeye ve bağımsızlığa etkisi daha açık olarak gözükecektir.
Şahdeniz doğal gazının Türkiye’ye ve diğer Avrupa ülkelerine nakline ilişkin Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattının da işlerlik kazanması durumunda enerji kaynaklarının ekonomik gelişmeye ve bağımsızlığa etkisi daha da net ortaya çıkacaktır.
3.7. Enerji Kaynaklarına Bağımlılıktan Kaynaklanan Sorunlar
Azerbaycan’da yatırımların daha çok petrol sektörüne yapılması ve bu doğrultuda GSMH’nın önemli bir bölümünün petrol gelirlerinden oluşması endişe vericidir: 1994-2002 yılları arasında yatırımların %64’ü petrol sektörüne yapılırken, petrol ve petrol gelirlerinin ihracat içindeki payı %90 civarında olmuştur. Öte yandan bütçe gelirlerinin ise %50’si petrol ve petrol ile ilgili alanlardan elde edilmektedir. Azerbaycan’ın ekonomik dönüşüm sürecinde bağımsızlığını kazanan bölgedeki diğer ülkelere göre ekonomik bakımdan daha iyi bir konumda olmasında enerji kaynakları büyük önem taşımış olmakla birlikte, ekonomide tek bir sektöre bağımlı olması yani bütçenin petrol gelirlerine petrol gelirlerinin ise dünya piyasalarındaki konjonktüre bağımlı olması endişe vericidir.
Petrol sektörünün tek taraflı gelişimi nedeniyle dünya piyasalarındaki fiyat değişmeleri GSMH üzerinde dalgalanmalara neden olmaktadır. Bu durum 1998 Rusya krizinde açıkça görülmüştür.
Azerbaycan ekonomisi öncelikle “Hollanda Sendromu” diye ifade edilen; bir bölgenin veya bir sektörün hızlı gelişimi karşısında diğer bölgelerin veya sektörlerin gelişmemesi sonucunu doğuracak bir tehlike ile karşı karşıyadır. Hollanda Sendromu’na göre, doğal kaynakların yoğun olarak işletilmesi ekonomide dış ticarete konu olan diğer alanları olumsuz şekilde etkileyecektir. Azerbaycan’da ihracatın %80-85’inin petrol ve petrol ürünlerinden oluşması böyle bir tehlikenin işareti olarak değerlendirilebilir.
Bir diğer etki ise, üretimde en önemli faktörlerden biri olan işgücünün sektörel dağılımı yoluyla olacaktır. Gelişmekte olan sektörde ücretlerin yükselmesi nedeniyle, sözkonusu sektör ekonominin diğer sektörlerindeki kalifiye işgücünü kendine doğru çekecektir. Bu durum sonuçta diğer sektörlerde üretimin aşağılara düşmesine neden olacaktır. Azerbaycan’da petrol sektöründe toplam 75 bin kişi çalışmaktadır. Sektörde çalışanlar diğer sektörlere oranla daha yüksek maaş almaktadırlar .
Ayrıca yatırımların hemen hepsinin Abşeron bölgesinde, hatta Bakü’de toplanması sonucu, diğer bölgelerde yabancı sermayenin yok denecek kadar az olması da Azerbaycan ekonomisi açısından önemli bir tehlikedir. Halbuki ülkede bir çok bölge yabancı yatırımların faaliyeti için; güçlü üretim ve teknik potansiyelin yaratılması, uzman kadroların bulunması ve teşkili, zengin biyolojik ve mineral ihtiyatların varlığı, tüketim ve üretime dönük teknik donanım ürünlerinin geniş bir pazara sahip olması, jeo-siyasi durum, ulaşım ve coğrafi konumdaki üstünlükler ve ipek yolunun yeniden inşası gibi çok elverişli şartlara sahiptir .
Toplanan vergilerin yaklaşık %90’ı Bakü’nün payına düşmektedir. Aslında bu durum bir başka açıdan değerlendirildiğinde, Bakü haricinde ülkenin ekonomik şartlarının iyi olmadığını göstermektedir .
Azerbaycan’da sosyo-ekonomik açıdan en temel sorun, “Ahbap-Çavuş Kapitalizmi”nin (Crony Capitalism) ortaya çıkması kadar kamu kesimindeki rüşvet ve yolsuzluğun da yüksek düzeyde oluşudur. Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde, dağılışının hayata getirdiği kaos ortamında devlet emlakının ve toplumsal servetin şahsi amaçlar doğrultusunda kullanılması ve dağıtılması sıradanlaşmıştı. Bu açıdan rüşvet ve yolsuzluk, toplumun Sovyet sisteminden miras aldığı ağır toplumsal hastalıklardan biridir. Her ne kadar daha sonra rüşvet ve yolsuzluk belirli şekil değişikliğine uğrasa da, varlığını toplumun genelinde yaygın şekilde hissettirmektedir. Ülkeye yönelik petro-para akımı bu konudaki reformların yapılmasını güçleştirmektedir. Petrol gelirlerinin kolaylıkla elde edilmesi kamu harcama politikasının zayıflamasına da neden olabilmekte, petrol fiyatlarındaki ani değişme devlet bütçesini etkileyerek uzun vadeli dış borç ve faiz ödemelerinin artmasına yol açabilmektedir .

Sonuç
Azerbaycan, bağımsızlığının ilk yıllarında yaşadığı siyasi sorunlar nedeniyle uluslararası ortamdaki konumu pek parlak olmamakla beraber zengin enerji kaynakları sebebiyle ekonomik açıdan gelecek vaadeden bir ülke olarak, başta ABD olmak üzere bir çok ülkenin dikkat merkezinde olmaya başlamıştır.
Nihayet Haydar Aliyev’in iktidara gelmesi ile birlikte siyasi istikrara kavuşan Azerbaycan, dünya çapında petrol üretimi yapan bir ülkeye dönüşme yolunda mesafe almaya başlarken, ekonomik açıdan da kendisini zor durumdan çıkartmayı başararak ekonomide dönüşüm ve makro ekonomik göstergelerde istikrar ve ekonomik kalkınma açısından önemli mesafe almıştır.
Bölgeye yönelik yabancı yatırımların ilk durak noktası olan Azerbaycan’ın özellikle enerji sektörüne yabancı sermaye yatırımları başarılı şekilde yapılmaktadır. Azerbaycan başta ABD olmak üzere birçok batılı şirketlerin özellikle enerji sektörüne parasal açıdan çok büyük yatırımların yapıldığı bir ülkedir. Dolayısıyla Azerbaycan’ın ülkeye yatırım yapan ülkelerin ekonomik anlamda bir tür garantisi altında olacağı muhakkaktır. Enerji kaynaklarının Batı pazarlarına ulaştırılması ile Azerbaycan bölgenin en önemli ve en zengin ülkesi konumuna gelecektir.
Elbette Azerbaycan’da ekonomik dönüşüm ve kalkınma sürecinde yapılması gereken işler, atılması gereken adımlar çoktur ve yerine getirilmesi zaruridir. Azerbaycan serbest piyasa ekonomisinin değil, geçiş sürecinin problemlerini yaşamaktadır. Ancak ifade etmek gerekir ki, yaklaşık 12 yıllık süre içerisinde bundan sonraki dönemde gerekli önlemlerin hayata geçirilmesi için hukuki ve kurumsal temeller oluşturulmuştur.
Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi petrol sektörüne yönelik ekonomik projelerin gerçekleşmeye başlamasıyla Azerbaycan ekonomisinde ciddi bir kalkınma beklentisi bulunmaktadır. Siyasi sorun olarak Dağlık Karabağ probleminin çözüme kavuşturulmasının da ekonomik kalkınmaya ve ekonomik istikrarın devamına katkısı olacaktır.
Azerbaycan’ın bölgeyi doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendirmekte olan gelişmeleri ise dikkatle takip ederek, gelişmeleri hem ekonomik kalkınmada ivme kazanacak hem de Hazar’daki sorunların çözümünde kendi lehine çevirecek şekilde değerlendirmelidir. Bunun için ise ekonomik yapılanma ve kalkınma açısından da önem arzeden ve şu anda var olan siyasi istikrarın devamlılığına ihtiyaç vardır.
Her şeye rağmen, zengin doğal kaynakların varlığı, büyük insan gücü, ekonominin ve ekonominin ilk dönüşüm sürecine başladığı düzey, önemli ulaşım yollarının kesiştiği bir noktada bulunması, komşu ülkelerinin piyasalarının yapısı, özel mülkiyet ve bireysel teşebbüse dayanan milli medeniyetinin varlığı, Azerbaycan ekonomisinin geleceğine iyimser bakmaya imkan veriyor. Kısaca Azerbaycan’da ekonomik dönüşüm ve kalkınma süreci yavaş ama emin adımlarla ilerlemekte ve gelecek adına ümit vaad etmektedir.

Kaynak:

Benzer Konular

21 Ekim 2013 / Misafir Türkiye Coğrafyası
1 Mart 2012 / Misafir Türkiye Coğrafyası
23 Ekim 2014 / Gabriella Türk ve İslam Dünyası
31 Ağustos 2012 / Hi-LaL Türk ve İslam Dünyası
23 Ağustos 2009 / ThinkerBeLL Türkiye Coğrafyası