Arama

Dağıstan Cumhuriyeti

Güncelleme: 5 Haziran 2011 Gösterim: 10.577 Cevap: 3
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
21 Mayıs 2008       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
DAĞISTAN CUMHURİYETİ
DagC4B1stan
Sponsorlu Bağlantılar
Siyasi Durum
Dağıstan, Rusya Federasyonu'na bağlı bir cumhuriyettir. 20 Ocak 1921'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne tâbi olarak kurulan Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra, halen Dağıstan Cumhuriyeti şeklinde Rusya Federasyonu'na bağlı bulunmaktadır.
Rusya Federasyonu'nun Avrupa'daki kesiminin güneyinde yer alan Dağıstan, Büyük Kafkas Dağları'nın kuzey yamacının en doğu ucundan 50.300 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Güney ve batısı Güton dağında 3646 metreye, Bazardyuzu (Pazardüzü) Dağı'nda da 4480 metreye ulaşan Kafkas Dağları'nın ana doruk hattıyla çevrilidir. Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Kalmuk Özerk Cumhuriyeti, batı ve kuzeybatısında Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya, güneybatısında Gürcistan ve güneyinde de Azerbaycan eyr alır.
Dağıstan doğudan batıya 200, kuzeyden güneye 400 kilometre kadar bir uzunluğa sahiptir. Başkenti Mohaçkale'dir. Diğer önemli şehirler Derbent, Kızlar, İzberbaş ve Buynak'tır. Coğrafya ve İklim Türkçe Dağ kelimesi ile Farsça -istan ekinin birleşmesinden oluşan ve Dağ ülkesi veya Dağlık Ülke anlamına gelen Dağıstan kavmi değil, coğrafi-topoğrafik mânâ ifade eden bir kavramdır. Rusça'da da 'Dağlar Ülkesi' anlamında Strana Gor ifadesi kullanılmaktadır. Dağıstan Coğrafi açıdan beş bölgeye ayrılır. Birinci bölgede Kafkas Dağları ve Dağıstan iç platosu yer alır. Dağlar arasından Hazar Denizi'ne akan Sulak, Samur ve Kurak gibi ırmaklar buralarda derin vadi ve uçurumlar meydana getirmiştir. Kafkas Dağları'nın genellikle güneye bakan yamaçlarında yağış çok azdır. Bu yüzden bazı bölgelerde bitkisel hayat yoktur.
İkinci bölge, birinci bölgenin kuzeyinde yüksekliği 920 m'ye ulaşan ve çıkıntı tepelerinden oluşan ikinci bir dağ kuşağından ibarettir. Bu bölge kuzey ve kuzeybatıdan esen rüzgarlar sebebiyle oldukça yağışlı olup, sık ormanlarla kaplıdır. Dağlar ile Hazar Denizi arasında kalan dar kıyı düzlüğü üçüncü bölgeyi oluşturur. Dar boğazlardan çıkıp yayılan ırmaklar tarafından kesilir. Petrol ve doğalgaz yatakları barındıran bu ovanın genişlediği yerde başlayan dördüncü bölge alçak ve bataklık ovalar ile Terek ırmağı deltasından oluşur. Deltanın hemen ilerisinde uzun ve kumluk Agragan Yarımadası başlar.
Son olarak Terek'in hemen kuzeyinde kumullarla kaplı Nogay Bozkırları beşinci bölgeyi oluşturur. Bu bölgenin iklimi ise sıcak ve kuru olup, bitkisel hayat yarı yarıya çöl özellikleri gösterir.
Dağıstan'ın başlıca ırmakları Gazi Kumuk, Kara, Avar ve Andi Koysularının birleşmesinden oluşan ve Mohaçkale'nin kuzeyinde Hazar'a kavuşan Sulak, daha kuzeyde Çeçenistan'dan gelen Terek, güneydoğu istikametinde akarak aynı şekilde Hazar'a kavuşan Samur'dur. Genellikle dağlara paralel olarak akan bu ırmaklar, 1000 metreye varan derinlikte ve darlıkta kanal ve mecralar oluşturarak, Dağıstan'ın özelliklerinin şekillenmesinde önemli rol oynarlar.
Dağıstan'ın iklimi genel olarak sıcak ve kurudur. Alçak kesimlerde ortalama sıcaklık Ocak ayında -3, 6 derece, Temmuz ayında 23 derece dolayındadır. Dağıstan'ın kuzey kısmını teşkil eden Sulak-Terek-Kuma düzlüğü en yüksek yeri 26 metreyi geçmeyen ve denize doğru gittikçe alçalan, susuz ve kıraç bir bozkırdan ibarettir. Bu sahanın nüfus yoğunluğu çok düşüktür. Bu bölgenin sahil boyu bazan su altında kalır. Kuma ile Terek arasında bir çok tuz gölü ve bataklık vardır. Terek ile Sulak arasında ise, kumsallarda kaybolan Aktaş, Yarıksu, Yamansu ve Aksay çaylarından bu gün ziraatte istifade edilmektedir. Sahil boylarına nisbeten sathı biraz yüksek olan kuzeybatı bölgeleri hariç olmak üzere, bu düzlüğün iklimi son derece kurudur. Düz, ırmaktan ve ormandan mahrum, yağmursuz ve kuzey rüzgarlarına açık olan daha kuzeydeki bölgede sıcaklık yazın 40, kışın -40 dereceyi bulur. Ziraat, Terek boyunda ve sun'i sulama usulü ile güneybatı kısmında yapılır. Diğer kısımlarda muhtelif Türk boyları göçebe halinde yaşar ve hayvan beslerler. Sahil boyunda ise balıkçılık ile iştigal edilir.
Dağıstan tabii zenginliklerle doludur. Dağlık bölgenin bitki örtüsü, vadilerde ve kanyonlarda yaprak döken ormanlardan, yüksek tepelerde çam ve huş ağacı ormanlarından ve ağaç sınırının üstünde de Alp çayırlarından oluşur. Tepe yamaçlarında yer yer çöl bitkisiyle kesintiye uğrayan sık yaprak döken ormanlar bulunur. Alçak yamaçlarda seyrek esmer toprak alanlarıyla bölünen verimli kestane rengi topraklar egemendir. Hazar Denizi kıyısında ise tuzlu bataklık toprakları yaygındır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Edd-iTöR - avatarı
Edd-iTöR
Ziyaretçi
4 Temmuz 2008       Mesaj #2
Edd-iTöR - avatarı
Ziyaretçi
Rusya Federasyonu'na bağlı, Kafkas Sıradağları'ın kuzey kanadı ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında yer alan ve nüfusunun büyük bölümü çeşitli Türk boylarından oluşan muhtar bir cumhuriyettir. Kuzeyinde Kalmukya, doğusunda Hazar Denizi, güneyinde Azerbaycan, güneybatısında Çeçenistan ve batısında Stavropol eyaleti ile çevrilidir.

Sponsorlu Bağlantılar
Dağıstan tarihi M.Ö. 1200 yılına kadar uzanır. Ülkede çeşitli antik kültürlerin izlerine rastlanmaktadır. Ülke, tarihte birçok göç dalgasına sahne olmuştur. Özellikle 8'inci yüzyıldan sonra İskit göçebeleri bölgeyi etkilemiştir. Emeviler devrinde Arap Orduları, Dağıstan'ın Derbent bölgesine kadar ulaştı. 1455'te umurlular tarafından fethedilen bölge, daha sonra Osmanlı hakimiyetine geçti ve İslamiyet bölgede hızla yayıldı.

topluluk
Ruslar, 1594'ten itibaren, Astrahan'dan başlamak üzere, Dağıstan'ı ele geçirmeye dönük gayretlere giriştiler. Osmanlılar, Ruslar ve İranlılar arasında asırlarca anlaşmazlık konusu olan Dağıstan, İran'daAfşarlar Hanedanı'nın kurucusu Nadir Şah'ın öldürülmesinden sonra, 1747'de Rusların eline geçti. Buna rağmen yerli emirlerin Ruslara karşı direnişi 1819 yılına kadar sürdü. 1819'da Yermolof komutasındaki Rus ordusu Dağıstan'daki yerel direnişi kırarak, direnişte başı çeken Masumve Üsmi Emirlikleri'ni ortadan kaldırdı. Fakat Dağıstan'daki direniş, dini kanallarla; özellikle Nakşibendi Tarikatı marifetiyle sürdü. 1830'larda Dağıstan'ın Müslüman ileri gelenleri, Ruslara karşı cihat ilan etti.
Hareketi başlatan Gazi Muhammed'in (Ruslar Kazı-Molla diyordu) 1832'de Gimrfde ve Hamza Bey'in 1834'te Hunzak'ta öldürülmesinin ardından, savaşın önderliği Şeyh Şamil'e geçti.

DAĞISTANLI TÜRKLER Dağıstan halkı, Şeyh Şamil'in önderliğinde, uzun yıllar devam eden bu savaşlar sırasında, kendilerinden çok üstün durumda olan Rus ordularına karşı kahramanlık destanları yazdı. Direniş, Çarlık Rusya'sı ordularına büyük kayıplar verdirdi. Fakat 1859'da Şeyh Şamil'in esir düşmesiyle, Dağıstan tamamen Rusların eline geçti.
Ancak, Dağıstan'daki feodal yapıyı büyük ölçüde kıran Şeyh Şamil'in, İslami temeller üzerine oturttuğu demokratik devlet düzeni, Rusların, bölgeyi feodaliteye dayanarak yönetmesini son derece zorlaştırmıştı. Nitekim, 1877'de Osmanlı-Rus Savaşı başlayınca, zaten fırsat kollamakta olan Dağıstanlılar, bölgedeki diğer topluluklarla birlikte ayaklandı. Dağıstan, kısa sürede Ruslardan temizlendi. Şeyh Şamil'in naiblerinden Abdurrahman Efendi, Dağıstan Milli Hareketi'nin başına getirildi. Dağıstanlılar, Rusların saldırılarına karşı direniyor ve Osmanlı Devleti'nden yardım gelecek ümidiyle, Ruslara büyük kayıplar verdiriyordu. Fakat, Osmanlı'nın savaşı kaybetmesi üzerine, Ruslar bütün güçleriyle Dağıstan'a yüklendi ve zaptetti. Gunip'te kurulan harp divanında, Abdurrahman Efendi ve arkadaşları idama mahkum edildi.

1905'te Rusların Japonlara yenilmesi üzerine yaşanan ve meşrutiyet ilanıyla sonuçlanan ihtilal sırasında Dağıstanlılar bir kez daha ayaklandı. 1917'ye kadar verilen mücadeleyle, Dağıstan'da bir milli şuur oluşturuldu. Komünist Devrim'in ardından bağımsız bir devlet haline gelmeye çalışan Dağıstan, 11 Mayıs 1918'de istiklalini ilan etti veAbdülmecid Çormoyibaşkanlığında Milli Dağıstan Hükümeti kuruldu. Ancak, bu sırada Mondros Mütarekesi imzalandı ve Dağıstan'ın umudu olan Osmanlı Ordusunun Kafkasya Seferi durduruldu. Buna rağmen, Dağıstan'ın Ruslara karşı direnişi sürdü. Bu sırada, ayaklanan kuvvetler ile Dağıstan'daki yerli Bolşevikler arasında başlayan ve 1920'ye kadar süren iç savaşlardan, ülke büyük zarar gördü. Nihayet 1920 sonbaharında ülkede komünist rejim hakim oldu. Dağıstan, aynı yılın Kasım ayında Sovyetler Birliği'ne ilhak edildi. 1923'te de SSCB'ye bağlı özerk bir cumhuriyet haline getirildi. 1989'da Sovyetler Birliği'nde başlayan reform hareketleri, Dağıstan'da milli ve manevi değerlere yeniden dönüşün de başlangıcı oldu. Ancak Dağıstan, tam bağımsızlık elde edemedi. 15 Mayıs 1991'de Dağıstan Halk Kongresi, Rusya Federasyonu'na bağlı özerk bir cumhuriyet olma kararı aldı. Dağıstan, bu statüsünü hala sürdürüyor.

Dağıstan, coğrafi bakımdan 5 bölgeye ayrılır: Birinci bölgede Kafkas Dağları yer alır. ikinci bölgede 20-40 kilometrelik bir kemer meydana getiren ve yükseklikleri 600-900 metreyi aşan tepeler vardır. Sık ormanlarla kaplı olan bu bölgede yağışlar oldukça fazladır. Üçüncü bölge dağlar ile Hazar Denizi kıyıları arasında uzanan, 3-32 kilometre genişliğinde bir kıyı düzlüğüdür. Genellikle kum ve deniz tortularıyla örtülü olan bu bölgede, petrol ve doğalgaz yatakları vardır. Dördüncü bölge, Terek Irmağı ile deltasının aşağısındaki alçak ve bataklık kısımdır. Beşinci bölge, kuzey-güney istikametinde uzanan alçak tepeler ve fazla derin olmayan çukurlardan meydana gelen Nogay Bozkırlarıdır.

İklimi sıcak ve kuru olan Dağıstan'ın yüzölçümü 50 bin 300 kilometrekare ve nüfusu 3 milyon kadardır. Ülkede, çoğunluğu Türk olan 35 kadar etnik grup vardır. Başlıca gruplar; Azeri, Kumuk, Nogay, Türkmen, Kara-Papak, Kazak, Tatar, Kırgız, Avar, Dargin, Lezgi ve Laklardır. Aşılması güç bîr ülke olması, Dağıstan'ı, kendi topluluklarından ayrılan aşiretlerin sığındığı, insanların birbirinden uzak ve ayrı kabileler halinde yaşadığı bir bölge haline getirmiştir.

Nüfusun yüzde 30'u şehir ve kasabalarda yaşar. Dağıstan'ın başkent Mahaçkale dışındaki önemli şehirleri Derbent, Kızılyar, Hasavyurt ve Buynaks'tır.

Dağıstan'da birçok dil konuşulmaktadır. Bunların başında Kumuk, Avar, Andı ve Lezgi dil grupları gelir. Ülkede, yalnızca bir köy halkının konuştuğu ve 200-300 aileden başka kimsenin anlamadığı diller de bulunmaktadır. Hakim olan dil Kumuk ve Azeri Türkçe'sidir. 1917'den 1930'a kadar,Türkçe olan resmi dil, bu tarihten sonra Rusçaya dönüştürüldü. Türkler, aralarında ortak dil olarak Kumuk Türkçe'sini kullanmaktadır.

Dağıstan'da edebiyat, yazıdan ziyade sözlü kültüre dayanır. Bölgede folklor, zengin bir birikime sahiptir. Halk türküleri üçlük ve destan gibi kısımlara ayrılır ve daha çok dini konuları manzum olarak işler. Ayrıca halk masalları, atasözü ve bilmece gibi türler ile Türkiye'dekini andıran yazılı edebiyat, özellikle Avarlar ve Laklarda görülür.

Dağıstan Cumhuriyeti
Yeraltı madenleri bakımından çok zengin olan Dağıstan'da kömür ve demir madenleri işletilmektedir. Kıyı bölgesinde doğalgaz ve petrol çıkarılmaktadır. Hızlı akan ırmakları hidro-elektrik santrallerine imkan sağlarken, şişe ve cam yapımı önemli sanayi kollarıdır. Toprakların ancak yüzde 15'i tarıma müsait olmasına rağmen, halkın önemli bölümü geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlar.
Dağıstan Cumhuriyeti
TARKİ KÖYÜNDEKİ KUMUK TÜRKLERİ
ŞEYH ŞAMİL TÜM KAFKASLAR'DA BAĞIMSIZLIK SEMBOLÜDÜR
Halk, çoğunlukla kışın Nogay Bozkırı otlaklarında, yazın ise yüksek dağ otlaklarında yerleşir. Tarım ürünlerinden buğday ve mısırın yanı sıra kiraz, kayısı, elma, armut, ayva ve kavun gibi meyveler ile çeşitli sebzeler yetiştirilmektedir. Hazar kıyılarında balıkçılık gelişmiştir. Maden, deri, ağaç işleri ve yün dokumacılığı, ihracat yapabilecek kadar ileri düzeydedir. Bakır, çelik ve gümüş işlemeciliği, ağaç ve deri nakışçılığı ve kiremitçilik meşhur sanatlardır.

Ulaşımın gelişmiş olduğu Dağıstan'ın Moskova, Baku, Astrahan ve Gudermes ile demiryolu bağlantısı bulunmaktadır. Başlıca liman şehri, Hazar Denizi kıyısındaki başşehir Mahaçkale'dİr. Bütün şehirler, düzgün bir karayolu bağlantısına sahiptir.

MAHAÇKALE:
Rusya Federasyonuna bağlı Dağıstan özerk Cumhuriyeti'nin başkenti olan Mahaçkale, tarihte ilk olarak Tarki adıyla kuruldu. Ruslar 1844'te burada Petrovkoye Kalesi'ni kurunca, şehir de bu adı aldı. Kentin adı 1857'de Port Pelrovsk olarak değiştirildi.

Kent, 1917-1921 arasında Şamilkale olarak isimlendirildi. Fakat 1921'den itibaren şehrin adı, Komünist Devrime katılan Dağıstanlı devrimci Mahaç'ın anısına Mahaçkale olarak değiştirildi.

Dağıstan Cumhuriyeti
GAZİ MUHAMMED'İN 1832'DE 400 MÜCAHİDİ İLE BİRLİKTE RUSLAR TARAFINDAN ŞEHİT EDİLDİĞİ YER.GİMRİ'YE 3KM.MESAFEDE

Mahaçkale günümüzde, Ukrayna'nın güneyini(kırım), Kuzey Kafkasya ve Transkafkasya'yı Hazar Denizi vasıtasıyla Kazakistan, Türkmenistan ve İran'a bağlayan önemli bir liman kentidir. Grozni'den gelen petrol boru hattı Mahaçkale'de son bulur. Şehirdeki başlıca sanayi kuruluşları makine, kimya ve dokuma fabrikalarıdır. 1991 yılına kadar faal durumda olan fabrikaların büyük bir bölümü, bu tarihten sonra işlemez hale geldi.

Şehirde Rusya Bilimler Akademisi'nin bir şubesinin yanı sıra, çeşitli yüksek öğretim kuruluşları bulunmaktadır. Geçmişte şehirde yaptırılmış camilerin tamamı Sovyet döneminde ortadan kaldırıldı. Şehirdeki tek büyük cami olan Yusuf Bey Camii, üç Türk işadamı tarafından 1991-1995 yılları arasında yaptırılarak, ibadete açıldı. Mahaçkale'nin nüfusu 1987 itibarıyla 320 bindir.

DERBENT:
Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan özerk Cumhuriyeti'nin önemli liman kentlerinden olan Derbent, aynı zamanda Özerk Cumhuriyetin en büyük şehirlerinden biridir. Hazar Denizi ile Kafkas Dağları'nın birbirine en fazla yaklaştığı dar bir geçitte yer almaktadır.

Avrupa'yı Asya'ya bağlayan kervan yolunu korumak üzere, Persler tarafından 5'inci yüzyılda bir 'kale-kent olarak kurulan Derbent, Pompei'nin Milattan Önce 64'te yaptığı bir sefer sırasında Roma hakimiyeti altına alındı. 728'de Müslüman Arapların hakimiyetine giren şehir, bu dönemde bir sanat ve ticaret merkezi olarak gelişti. Daha sonra Hazar Türklerinin akınlarına uğradı. Bununla birlikte uzun süre, Müslüman dünyasının bir sınır kalesi olarak kaldı.

Dağıstan Cumhuriyeti Derbent, 1220'de Tatar Türklerinin, ardından da Moğolların hakimiyetine geçti. Bu dönemde kente Temir (Demir) Kapı' adı verildi. 16'ıncı yüzyıl başında Safevilerin eline geçen Derbent, 1578'deÖzdemiroğlu Osman Paşa tarafından fethedilerek, Osmanlı topraklarına katıldı. 1606'da yeniden İranlılara geçen şehir 1735 ve 1796'da geçici olarak; 1813'te de kesin olarak Rusların eline geçti. Derbent, 1921'e kadar Dağıstan'ın idare merkezi oldu.
DAĞISTAN'I FETHETMEK İÇİN GELEN ANCAK ŞEHİT DÜŞEN SAHABELERE AİT OLDUĞU SÖYLENEN KIRKLAR MEZARI
Derbent'teki pek çok tarihi kalıntı arasında 5'inci yüzyılda kurulan kalenin kalıntıları ile 8'inci yüzyıla ait bir cami önem taşımaktadır. Geniş üzüm bağları ve meyve bahçelerine sahip şehirde yün eğirme, şarapçılık, konservecilik ve balıkçılık gelişmiştir. Şehirde, çeşitli öğretim kuruluşlarının yanında Türkler tarafından 1993'te kurulanUluslararası Doğu Üniversitesi ve Türk Koleji debulunmaktadır.1999 itibarıyla Derbent'in nüfusu 150 bin civarındadır.
Son düzenleyen The Unique; 5 Temmuz 2010 11:48
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Haziran 2010       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
Şeyh Şamilin Torunları"Dağıstanlılar''

dagistanbayragi
Dağıstan Cumhuriyeti Bayrağı


amblem
Amblem

Tarihte özgürlük mücadelesinin en yoğun yaşandığı toprak parçalarından biri olan Dağıstan'ın günümüzdeki stratejik önemi, başta Rusya ve ABD olmak üzere birçok ülkenin ilgisini çekiyor. SSCB'nin dağılmasının ardından tam bağımsızlık mücadelesi veren Dağıstan, çoğunluğu Müslüman, 20'den fazla etnik unsurun barış içinde yaşadığı bir ülke olma yolunda...

Dağlar Ülkesi anlamına gelen Dağıstan'ın tarih sahnesine çıkışının MÖ 6. yüzyıla kadar dayandığı bilinmektedir. Tarihçiler tarafından o dönemde Albanya denilen toprakların içinde olduğu tahmin edilen Dağıstan, Albanya'nın yıkılmasının ardından birçok devletin işgaline uğradı. Tarih boyunca birbirinden farklı dinlerin ve etnik unsurun huzur içinde yaşadığı Dağıstan topraklarında 4. yüzyılda Hıristiyanlık yaygın din haline geldi.

Bölgedeki Türk Varlığı

10. yüzyılda Hazarlarla birlikte başlayan Türklerin bölgedeki faaliyetleri, 11. yüzyıla kadar devam etti. Bu dönemde ülkenin büyük bir bölümü Büyük Selçuklular'ın eline geçmiş, ancak Büyük Selçuklu Devleti'nin ömrünün kısa sürmesiyle birlikte bu hakimiyet de sona ermişti.

10. ve 11. yüzyılda Karadeniz'in kuzeyinde hüküm süren Kumanlar (Kıpçaklar), Dağıstan'a kadar sokularak Türklerin bölgeye yerleşmelerini sağladılar. Daha sonra sırasıyla İlhanlılar, Altınordu Hanlığı, Timurlar, Şirvanşahlar ve Safeviler Dağıstan'a hakim oldular.

Ancak bölgedeki Türk izi gerçek anlamda Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleşti. Osmanlı İmparatorluğu'nun Kafkaslar'ı fethetmesi Dağıstan ve Kuzey Kafkasya'daki küçüklü büyüklü devletlerin bağlılık mektuplarıyla gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Dağıstan'ı da içine alan kuzey Kafkasya'nın Osmanlılar tarafından fethinde kan dökülmemiştir. Bu dönemde Kuzey Kafkasya ve özellikle Dağıstan Osmanlı İmparatorluğu için büyük önem arzetmiştir. Çünkü Taman ile Derbent'i birbirine bağlayan yol buradan geçmektedir ve Safevi Devleti'nin Kırım'a yardım edeceği tek güzergah burasıdır. Bu sebepten dolayı Osmanlılar, bölgedeki kesin hakimiyeti elde edebilmek için Dağıstan'dan bağlılık mektubu istemiştir.

Osmanlı'nın bölgedeki hakimiyeti 28 yıl sürmüş olmasına karşın ilişkiler uzun bir süre devam etmiştir. Günümüzde Kafkaslar'da ve özellikle Dağıstan'da Osmanlı'nın izleri hala dimdik ayakta dururken, o dönemde bölgeye yerleşmiş olan Türklerin torunları Türk'ün üstün ahlak ve kültürünü bölgede gururla temsil etmektedirler.

Dağıstan'da Rus İşgali

Osmanlı'nın Dağıstan ve Kafkaslar'daki hakimiyeti kısa süreli olmuş, Safeviler tekrar bölgeye sızmakla kalmamış, Şii düşüncesini de bölgedeki Sünni Müslümanlara dayatmaya çalışmışlardır. Ancak Safeviler'in 17. yüzyılda başlatmış oldukları bu hareket Dağıstan'da şiddetli tepki ile karşılanmıştır. Aynı yüzyılın ilk çeyreğinde Surhay Han önderliğinde birleşen Dağıstanlılar Şamahı şehrini geri alarak, tekrar Osmanlı himayesine girmişlerdir.

Safevi Devleti'nin bölgedeki varlığı hiçbir zaman kalıcı olmamıştır. Çünkü Şiiliği yaymak için başlatılan zorlamaya dayalı propaganda yöntemleri her zaman için büyük tepki toplamıştır. Bu arada Rusya'ya karşı sürekli olarak gücünü yitirmiş, Dağıstan'da istediği etkiyi sağlayamamıştır.

Osmanlı ve Safevi Devletlerinin bölgedeki etkinliklerini yitirmesi Rusya'nın Kafkaslar'da güçlenmesine neden olmuştur. 16. yüzyıldan itibaren Dağıstan'la ilgilenmeye başlayan Rusya, 1567 yılında bugünkü Grozni olarak adlandırılan toprakları işgal etmiştir. Grozni'yi Kafkaslar'ı işgal etmek için üs olarak kullanan Rusya 17. yüzyıldan itibaren Dağıstan'a seferler düzenlemeye başlamıştır. Bu saldırılar sırasında bölge halkının Rusya'ya tepkisi sert olmuştur. 1772 yılında Çar 1. Petro, Rus tacirlerin mallarının yağma edildiğini bahane ederek Terek Irmağı'ndan Derbend'e kadar Dağıstan topraklarını işgal etmiştir.

Dağıstan'ın tamamının Ruslar tarafından işgali ancak 1813 yılında gerçekleşmiştir. Çarlık Hükümeti işgal ettiği topraklarda yerel halka baskıcı bir politika yürütmüş, Dağıstan'da Rus kökenli olmayan milletlerin siyasi ve ekonomik gelişmesini engellemiştir. Ruslar Dağıstan'ın işgali sırasında İmam Mansur, Gazi Muhammed ve Şeyh Şamil önderliğindeki direniş hareketleriyle yaklaşık 25 yıl mücadele etmek zorunda kalmıştır. General Baryatinski kumandasındaki Rus birliklerine teslim olan Şeyh Şamil, destansı bir direniş mücadelesiyle tarihe adını yazdırmıştır.

Rus işgali ile birlikte bölgede bir koloni idaresi tesis edilmiş ve Dağıstan 20. yüzyıl başına kadar Rus valiler tarafından idare edilmiştir. Dağıstanlılar 1918 yılında Kafkas Cumhuriyeti'ni, 1921'de Dağıstan Rusya Sosyalist Muhtar Cumhuriyeti'ni kurmuşlardır.

Bugünkü Dağıstan

Bugün, yirmiden fazla dilin konuşulduğu Dağıstan'daki halkları üç ana grupta toplamak mümkün. Dağıstan'ın %75'i Kafkaslar'ın yerli halklarından, %15'i Türklerden, %10'u Ari'lerden oluşmaktadır. Dağıstan'da 20'den fazla etnik grubun -Tatların dışında- tamamı Sünni Müslümandır. SSCB'nin dağılma sürecinde 1 milyon 950 bin nüfusa sahip olan Dağıstan'da, günümüzde 2.5 milyona yakın Müslüman yaşamaktadır.



LEZGİLER


dagistanmap
Dağıstan Haritası

Lezgiler, sanıldığının aksine laz değil; Dağıstan'ın güneydoğusundaki Akti, Dokuzpara, Kasımkent, Kuram, Magaramkent, Rutul dolaylarında, ve Azerbaycan'ın kuzeydoğusunda Kuba, Nuka ve Şemaka dolaylarında yaşıyan Müslüman bir Türk boyudur %50'si Dağıstan'da, %42'si Azerbaycan'da yaşar.

Lezgiler'in Arap akınları ile İslam'la tanıştığı, 1400'lerde Şirvan Şahı Halil döneminde Müslüman oldukları sanılmaktadır. Bölgede 1775'de Kun Hanlığı kurulduysa da, Lezgiler'in büyük bir kısmı Kuba, Kazıkumuk, Derbent Hanlıkları'na katıldılar. 1812'de Kun Hanlığı Ruslar'ın himayesine girdi, kısa bir süre sonra da Rusya'ya ilhak edildi. Bunun üzerine LEZGİLER, ŞEYH ŞAMİL'e katılarak Ruslar'la çarpışmaya başladılar. Bu mücadele 1864'de Şeyh Şamil'in teslim olmasıyla sona erdi.

Lezgice, çeçence'ye yakın bir dildir. Yani diğer bütün kafkas dilleri gibi ural-altayik özellikler taşır. On kadar lehçesi vardır. Kuri, Agut, Tabasaran dilleriyle birlikte bir alt grup oluşturur Lezgiler'in eski bir edebiyatı vardır ama, bu çoğunlukla Azeri lehçesi, Arapça ve Farsça'dan yararlanarak gelişmiştir. Lezgice eser azdır. Meşhur yazarlar arasında Kelâm âlimi Korkurlu Sait, tasavvuf Şairi Etim Emin, Azerice yazan tarihçi Hasan Alkaderi, şair Seyfullah Çobanzade, şair Emin Arslan, şair Hacı Aktii vardır. Dağıstan'ın millî şairi Süleyman Stal'skii, Kuruglu Tahir Alimov, Alibeg Fatahov, Şah Emir Maradov da Lezgi kökenli yazarlardır


Dağıstan'ın güney-Doğusunda yaşarlar Samur Nehri'nin orta ve yukarı mecralarında ve samahi yöresine kadar uzanan alanda yayılmışlardır. Doğu ve güney-Doğuda Azeriler ile karışmışlardır. Kuzey ve kuzey-batıda Dargın, Lak ve Avarlar'la komşudurlar. Turkçe bilhassa Lezgiler arasinda geniş ölçüde yayılmıştır. Rutul, Kütin, Agul, Budukh, Dzekh, Tabasaran, Tsakhur, Udi ve Khinalug gibi alt kollara ayrılırlar. Kürinler ve Tabasaranlar en kalabalık gruplardır. Lezgiler'in toplam nufusu hakkında ise A Cevdet Paşa içlerindeki Türk nüfusu ile birlikte 50.000 hane derken, Orsolle 560.000 kişi olduklarını ileri sürmüştür. Lezgiler, Çeçenler'le birlikte şeyh şamil'in en sadık taraftarlari olmuşlardır. Ancak göç etmeleri konusunda Ruslar'ın bir baskısı ile karşılaşmadıkları gibi bunlardan çok az nüfusun göçüne dair kayıtlara arşiv belgelerinde rastlanmıştır.



Kaynak:lezgiyar/Dağıstannet
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
5 Haziran 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Dağıstan Cumhuriyeti

Rusya Federasyonu'nda özerk cumhuriyet.

Doğu Kafkaslar'da, Hazar Gölü'nün kıyısında; 50 300 km2 ; 1.854.200 nüf. (1991). Başkenti Mahaçkale. Yüzey biçimlerini, dar ve derin vadilerle kesilmiş çorak ve yüksek dağlar (5.000 m) ve ovalar oluşturur. Nüfus 32 etnik topluluktan oluşur. Tahıllar, üzüm, koyun yetiştiriciliği (Derbent halısı). Demir dışı metaller, petrol. Sırasıyla Romalılar, Persler, Araplar, Moğollar ve Osmanlılar tarafından fethedilen Dağıstan, uzun bir direnişten sonra, XIX. yy'da Rus egemenliği altına girdi. Ekim Devrimi'nden sonra Bolşevikler ile Beyaz Ruslar arasında kanlı ve yıkıcı savaşlara sahne oldu. 1921'de özerk bir Sovyet cumhuriyeti durumuna geldi. 1991'de de Rusya Federasyonu'na bağlı olarak özerkliği devam etti.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi



Benzer Konular

31 Temmuz 2013 / PiSiK0PATR Tarih
19 Mayıs 2011 / Kral_Aslan Tarih
30 Nisan 2011 / thedoctor_611 Tarih
8 Ekim 2016 / Mira Tarih
25 Haziran 2011 / Misafir Tarih