Arama

Beylikler - Karamanoğulları (Karamanoğlu) Beyliği

Güncelleme: 29 Temmuz 2012 Gösterim: 20.029 Cevap: 8
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karamanoğulları (Karamanoğlu) Beyliği
On üçüncü asırda, Konya ve havâlisine hâkim olup, 1487 senesine kadar devam eden büyük Türk beyliği. Karaman aşîreti, Oğuzlar'ın Avşar boyuna mensuptur.
Türkiye Selçuklu sultanı Birinci Alâeddin Keykubad (1219-1237), Türkmen aşîretlerini Bizans ve Kilikya hudutlarına yerleştirmişti. Bu sırada, 1228 senesinde Kilikya, Ermenilerden alınınca, Ermenek taraflarına da Karaman aşîreti yerleştirildi. O zaman, Karaman aşîretinin beyi Sadeddin oğlu Nûre Sufî idi. Türkmenler üzerinde nüfuz sahibi olan Nûre Sufî, Hıristiyanlara ait yerleri zaptederek topraklarını genişletti. Ölüm tarihi bilinmeyen Nûre Sufî’den sonra oğlu Kerîmüddin Karaman, aşîret beyi oldu. Bu sıralarda Türkiye Selçukluları Devleti, Moğol-İlhanlıların kontrolüne girmişti.
Karaman Bey; Ermenek, Mut, Gülnar, Mer’a ve Silifke kalelerini muhasara etti. Ermenek’i ele geçirdi. Sahip olduğu topraklarda, serbestçe hareket ediyordu. Bundan dolayı Türkiye Selçuklu sultanı Dördüncü Kılıç Arslan, Karaman Beyin hadise çıkarmasından çekinerek ona, Lârende (Bugünkü Karaman) Kalesini iktâ olarak verdi. Aynı zamanda kardeşi Bunsuz da, Selçuklu sultanının sarayında “candar” yani muhafız olarak görevlendirildi. Fakat, uç beylerinden bazılarının cezalandırılmasından endişelenen ve bir gün sıranın kendilerine geleceğini düşünen Karaman Bey, beraberinde kardeşi Zeynül-Hac ve Bunsuz olduğu halde, 20.000 kişilik bir kuvvetle Konya üzerine yürüdü. Ancak, Gevele Kalesi önünde yapılan muharebede Selçuklu veziri Muînüddin Pervâne, Karamanlıları mağlup etti. Karaman Beyin kardeşleri Zeynül-Hac ve Bunsuz yakalanarak Konya’da idam edildi.
Sponsorlu Bağlantılar
Karaman Beyin, 1262 senesinde vefatı üzerine, Sultan Dördüncü Kılıç Arslan, bunun oğullarını Gevele Kalesine hapsettirdi ise de, Vezir Muînüddin Pervâne’nin müdahalesi ile serbest bıraktı. Kardeşlerden en büyüğü olan Şemseddin Birinci Mehmed Bey, Ermenek tımarına sahip olarak Karaman Beyi oldu. Mehmed Bey, aşîret reisi olduktan bir süre sonra isyân eden Hatiroğlu ile birleşerek Selçuklulara karşı faaliyete geçti ve Bedreddin Hutenî komutasında üzerine gönderilen Selçuklu-İlhanlı ordusunu, Göksu Derbendinde, âni bir taarruzla bozguna uğrattı. Daha sonra Konya üzerine yürüyerek, Cimri lakabı verilen Alâeddin Siyavuş’u Selçuklu sultanı ilan etti. Mehmed Bey, yanında Alâeddin Siyavuş olduğu halde, 1277 senesi Mayıs ayının on ikisinde Konya’ya girdi ve Siyavuş’un veziri oldu. Toplanan dîvânda Türkçe'den başka dil kullanılmamasına karar verdi. Bir süre sonra Akşehir ve civarında Sâhib Atâoğulları idaresindeki bir orduyu yendi. Bu sefer dönüşü Konya’ya sokulmayan Karamanoğlu Mehmed Bey, Ermenek’e çekilmek mecburiyetinde kaldı. Bu sırada Sâhib Cüveynî komutasındaki Selçuklu-İlhanlı ordusu, Konya’ya geldi. Bu ordu ile yaptığı çarpışmada yakalanarak bazı kardeşleri ile birlikte öldürüldü (1277). Bu hâdise, bir süre için Karamanlıları sindirdi.
Mehmed Beyin yerine, kardeşi Güneri Bey geçti. Bu da, Selçuklu şehzadeleri arasındaki saltanat mücadelesinde büyük rol oynadı. Güneri Bey, 1286 senesinde Tarsus üzerine yürüdü. Aynı sene İlhanlılar, Lârende ve havâlisini tahrip ettiler. Güneri Bey, dağlara çekildi. Karamanoğulları, bu tarihten sonra Moğollarla bazen anlaştılar, bazen savaştılar. Güneri Bey, 1300 senesinde vefat edince, yerine kardeşi Mahmud Bey geçti. Mahmud Bey, 1308 senesinde, Ermenilerle savaşırken öldü. İki oğlu arasında çıkan ihtilaflar, beyliğin birliğini sarstı ve beylik, Memlûklar'ın tesir sahasına girdi. Bu sırada beyliğin başına Yahşi Bey geçti. Yahşi Bey zamanında Karamanoğulları, tekrar Konya’ya hâkim oldu. Anadolu beylerinin kendi başlarına hareket etmeleri üzerine, İlhanlı Valisi Emîr Çoban idaresindeki Moğol ordusu, Anadolu’ya girdi (1314). Emîr Çoban, Konya’yı Karamanoğullarının elinden aldı. Yahşi Beyin ölümü üzerine Karamanoğullarının başına Bedreddin Birinci İbrahim geçti. Karamanlılar, bunun zamanında da Konya’ya hâkim oldular. Bedreddin İbrahim, 1319 senesinde Tarsus Ermenileri üzerine sefer düzenleyerek bazı yerleri ele geçirdi. İlhanlıların Anadolu Valisi Timurtaş’ın 1327 senesinde Mısır’a kaçması üzerine, diğer Anadolu beyleri gibi, Karamanoğulları da serbestçe hareket etmeye başladılar.
İlhanlıların çöküşü ile Karamanlılar hudutlarını genişletmeye devam ettiler. 1328 senesinde Gevele Kalesine kadar ilerlediler. Beyşehir’e hâkim oldular. 1333 senesinde Birinci İbrahim Bey, beylikten çekilerek yerini, kardeşi Alâeddin Halil Beye bıraktı. Bu beyin vefatından sonra, yeniden Birinci İbrahim Bey, Karamanlıların başına geçti. Ölümü üzerine yerini oğullarından Fahrüddin Ahmed bey aldı. Beyliği çok kısa süren Ahmed Bey, Moğollarla savaşırken öldü (1350). Bundan sonra kardeşleri Süleyman ve Şemseddin beyler, kısa süreler ile başa geçtiler. Karamanoğulları Beyliğinde bu iki kardeşi, Burhâneddin Musa Bey takip etti. Bu bey, hastalığı yüzünden Seyfeddin Süleyman ile Karaman Beyi, Lârende’ye göndererek kendisi Mut’a çekildi. 1356 senesinde, Musa Beyin yerine Süleyman Bey geçti. Beş sene kadar saltanat süren Süleyman Bey, Sivas Emîri Eretnaoğlu Mehmed Bey tarafından bir hileyle öldürüldü (1361). Bundan sonra, Ebü’l-Feth lâkabını taşıyan Alâeddin Ali Bey, Karamanlıların başına geçti.
Alâeddin Ali Bey, başa geçer geçmez, Osmanlılar'la münasebet kurdu. Ali Bey, faal, mücadeleci ve azim sahibi bir hükümdardı. Osmanlı Sultanı Murad Hüdâvendigâr’ın kızı Nefîse Sultan ile evlenerek iki sülale arasında akrabalık tesis etti. Osmanlıların Anadolu’ya yayılmalarından ve beylikleri elde etmelerinden çekinen Alâeddin Ali Bey, Eretnaoğulları ve diğer Türk beyleri ile bir ittifak kurma gayretine düştü. Fakat Sultan Birinci Murad’ın aldığı yerinde tedbirler, bu gayretleri neticesiz bıraktı. Alâeddin Ali Bey, daha sonra Kıbrıslıların elinde bulunan Gorigos (Kız Kalesi) üzerine yürüdü ve kaleyi muhasara etti. Kendisini bu sefere teşvik eden Moğol kumandanı Yelboğa Nâsırî’nin muhasara sırasında ölümü üzerine, Karamanlılar muhasarayı kaldırarak geri çekildiler. Alâeddin Ali Bey, daha sonra komşu beyliklerin arazisinden bazı yerleri zaptetti. 1376 yılında Kayseri’yi muhasara edince, Eretnaoğlu Ali Bey Sivas’a çekildi. Fakat Eretnaoğlunun veziri Kadı Burhâneddin, Alâeddin Ali Beyi geri çekilmek zorunda bıraktı.
Alâeddîn Ali Bey, kayınpederi ve Osmanlı Sultanı Birinci Murad Hanın, Rumeli’de fetihlerde bulunmasından faydalanarak, Osmanlılara ait olan Beyşehir’i ele geçirdi. Bunun üzerine, Rumeli’den Anadolu’ya geçen Sultan Murad Han, yaptığı muharebede Karamanoğullarını mağlup ederek, Konya’yı muhasara etti ise de, Kızı Nefîse Hâtunun ricası ile, aldığı yerleri iade ederek barış yaptı (1386). Bu sulh, 1389 senesinde, Sultan Murad Hüdâvendigâr’ın Kosova Savaşı'nda şehid olması üzerine, Karamanlılar tarafından bozuldu. Alâeddin Bey, tekrar Osmanlı topraklarına girdi. Bu durum karşısında, Osmanlı sultanı olan Yıldırım Bayezid Han, Batı Anadolu’ya geçerek, Saruhan, Aydın ve Menteşe beyliklerini Osmanlı topraklarına ilhak ettikten sonra, Karamanoğlu Alâeddin Ali Beyi mağlup ederek, tekrar barışa mecbur etti. Daha sonraki senelerde, Timur Han'ın Doğu Anadolu’ya hâkim olmasıyla, Alâeddîn Ali Bey, ona tâbi oldu. İki düşman arasında kalan Kadı Burhâneddîn, Karamanlılara karşı harekete geçti ve 1396 senesinde Konya önlerine kadar gelerek, beylik topraklarının bir kısmını ele geçirdi. Bu hâdiseden iki sene kadar sonra Alâeddin Ali Bey, Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid Hanın Rumeli Seferinde olmasından faydalanarak, tekrar Osmanlı topraklarına girdi ve Ankara’ya baskında bulundu. Bu olay üzerine Yıldırım Bayezid Han, büyük bir ordu ile Karaman seferine çıktı. Arpaçay Muharebesinde, Karaman ordusunu bozguna uğrattı. Alâeddin Ali Beyin Konya’ya sığınması üzerine, Yıldırım Bayezid Han, Konya’yı muhasara etti. On günlük bir muhasaradan sonra Konya halkı, şehri Sultan Bayezid’e teslim etti. Alâeddin Bey, yakalanarak öldürüldü. Böylece, Karaman Beyliğinin toprakları Osmanlılara geçerek, beylik sona erdi (1398). Yıldırım Bayezid, kız kardeşi Nefîse Hâtun ile iki oğlu Ali ve Mehmed Beyleri Bursa’ya gönderdi. Bu iki kardeş, Ankara Savaşı sonuna kadar burada kaldılar.
Yıldırım Bayezid’in 1402’de Ankara Savaşında, Timur’a yenilmesi üzerine, Karamanoğullarından Mehmed ve Ali Bey, Bursa’da hapisten çıkarıldı. Timur Han, Karaman Beyliğinin başına Alâeddin Beyin büyük oğlu Mehmed Beyi geçirdi. Kardeşi Ali Bey, ona tâbi olarak Niğde emîri oldu. Mehmed Bey, fetret devrinde, Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht mücadelelerinden istifade etmesini bildi. Sultan Çelebi Mehmed Hanın müttefiki Germiyanoğlu Yâkub Beyin arazisine girdi. Bursa üzerine yürüyüp şehri tahrip etti (1413). Buna karşılık olarak Çelebi Mehmed Han da, Karamanoğulları arazisine girdi ve 1414 senesinde Konya önlerinde Mehmed Beyi mağlup etti. Mehmed Bey, çok geçmeden tekrar Osmanlı topraklarına girdi. Fakat, Bayezid Paşa karşısında bozguna uğrayıp, esir düştü. Sultanın huzuruna getirilen Karamanoğlu Mehmed Bey özür dileyince, 1415 senesinde sulh yapıldı. Antlaşmaya göre, Osmanlılar, zaptettikleri Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir’e hâkim oldular.
Ramazanoğlu Ahmed Bey, Timur Hanın Anadolu’da bulunduğu sırada, Karamanoğullarına ait Tarsus şehrini ele geçirip, Memlûk Sultanı Melik Müeyyed Şeyh adına hutbe okuttu. İki sene sonra Mısır ve Şam emîrleri arasındaki ihtilâftan istifade eden Mehmed Bey, oğlu Mustafa Bey kumandasında bir ordu ile Tarsus’u tekrar ele geçirdi. Bu durum Memlûk Sultanıyla arasının açılmasına sebep oldu. Memlûk Sultanı Müeyyed, oğlu İbrahim kumandasında bir orduyu Anadolu’ya gönderdi. Mehmed Bey, Memlûk kuvvetlerinin Niğde, Konya Ereğlisi ve Lârende’yi zaptetmesi üzerine Taşeli’ne kaçtı. Karamanoğulları toprakları Memlûk Devleti'nin himayesinde olarak, Mehmed Beyin kardeşi ve Niğde emîri Ali Beye verildi. Bu hâdiselerden sonra, Karamanoğlu Mehmed Beyin Kayseri’yi ele geçirme teşebbüsü neticesiz kaldı. 1420 senesinde yapılan muharebede, Ramazanoğlu Nâsıreddîn Mehmed Bey tarafından esir alınarak Kahire’ye gönderildi ve burada hapsedildi.
Mehmed Beyin büyük oğlu İbrahim Bey, Osmanlılara sığındı. Osmanlıların yardımı ile Konya ve Lârende’yi ele geçirdi. Amcası Ali Beyi, tekrar Niğde’ye çekilmek zorunda bıraktı. Osmanlıların, Karamanoğullarının iç işlerine müdahalesini hoş karşılamayan Memlûk Sultanı, Mehmed Beyi serbest bıraktı. Mehmed Bey, başa geçer geçmez, Osmanlılara karşı cephe aldı. Hamidoğlu Osman Bey ile anlaşarak Antalya üzerine bir sefer düzenledi. Antalya Muhafızı Hamza Bey, şehri kahramanca müdafaa etti. Muhasara sırasında Mehmed Bey, isabet eden bir top güllesiyle öldü (1423). Bu sefere katılan İbrahim Bey, babasının cenazesini alarak Lârende’ye çekildi. Kardeşi Alâeddin Ali Bey ise, Antalya’ya sığındı. Böylece, ikinci defa Karaman tahtına çıkan İbrahim Bey, Osmanlıların yardımı ile amcası Ali Beyi tekrar Niğde’ye çekilmeye mecbur etti. Fakat, daha sonra Osmanlılarla olan dostluğu bozdu. Kendisini kuvvetli hissedince beyliğin üzerindeki Memlûk nüfuzuna da son verdi. Memlûklar, İsa Beyi, kardeşi İbrahim’e karşı destekledilerse de muvaffak olamadılar. İsa Bey, Kahire’ye kaçtı. İbrahim Beyin zamanında Karamanoğulları, en parlak devirlerini yaşadılar. Osmanlılar aleyhine ittifak yapan İbrahim Bey, 1433 senesinde Macarların, Osmanlılara saldırmasını fırsat bilerek Beyşehir’i aldı. Osmanlı sultanı, Rumeli’de Macarları yendikten sonra Karamanoğlu İbrahim Bey üzerine yürüdü. Konya’ya kadar birçok şehri zaptetti. İbrahim Beyin sulh isteği, aldığı yerleri geri vermek ve bir daha antlaşmaya aykırı harekette bulunmamak şartıyla kabul edildi.
Diğer taraftan, Memlûk Sultanlığı ile Dulkadiroğulları arasındaki ihtilaftan faydalanan İbrahim Bey, Kayseri’yi ele geçirdi. Bu durum, Osmanlılarla Memlûkların arasını açtı. Kayseri’den sonra Osmanlı topraklarına giren ve Amasya Kalesini muhasara eden İbrahim Beye karşı, Sultan İkinci Murad Han, kendisinden yardım isteyen Dulkadiroğlu Süleyman Beye yardımcı kuvvet gönderdiği gibi, Tokat sancak beyine de bu kuvvetlere katılarak Kayseri’yi zaptetmelerini emretti ve şehir 1436 senesinde alındı. Bundan sonra İbrahim Beyin kardeşi olan ve Osmanlıların yanında bulunan İsa Bey, Karaman arazisine yaptığı akınlarda Akşehir’i ele geçirdi. Karamanoğlu üzerine yapılan akınların birinde, İsa Bey öldü. 1437 senesinde İbrahim Beyin, Osmanlı Devleti ile sulh yapması üzerine, Anadolu’da sükûnet hâsıl oldu.
İbrahim Bey, 1444 senesine kadar, Osmanlı Devletine karşı hiçbir harekette bulunmadı. Fakat Osmanlılar Sofya’ya kadar inen Haçlı kuvvetlerini karşılamaya gittiklerinde, Osmanlı Devletini arkadan vurmakta da tereddüt etmedi. Karamanoğlu kuvvetleri, Ankara ve Kütahya’ya kadar olan yerleri tahrip ettiler. Sultan Murad Han, Macarları mağlup ettikten sonra, Anadolu’ya geçerek, Karamanoğulları üzerine büyük bir sefer düzenledi. İslâm âleminde suçlu duruma düşen ve çaresiz kalan İbrahim Bey, yemin vermek suretiyle, ağır şartlar altında, Osmanlı Devleti ile sulh yaptı. Bu ahidnâmede İbrahim Bey, her sene, bir oğluyla kendi askerini Osmanlı Devleti hizmetine göndermeyi taahhüt ediyordu. Edirne-Segedin antlaşması bozulup, Haçlılar, taarruz ederek Varna önüne geldikleri zaman, İbrahim Bey yeminine sadık kalarak, antlaşmaya aykırı bir harekette bulunmadı. İkinci Kosova Savaşı'nda (1448) Haçlılara karşı Osmanlı ordusuna yardımcı kuvvetler gönderdi.
Hıristiyanlara karşı yapacağı bir seferin, üzerindeki kötü intibâı sileceğini hesaplayan İbrahim Bey, henüz Kıbrıslıların elinde bulunan Gorigos’a taarruza karar verdi ve 1448 senesinde, Gorigos’u fethetti. 1451 senesinde, Osmanlı tahtına Sultan İkinci Mehmed Han'ın (Fatih) geçmesi, İbrahim Beye yeni ümitler vermişti. Fakat, Sultan Mehmed’in Karaman üzerine yürümesi, onu tekrar barışa mecbur etti. İstanbul’un fethi hazırlıkları sırasında Karamanoğulları, Venediklilerle ticaret antlaşması yaptılar. Aslında antlaşmada zikredilen düşman, Osmanlı Devletiydi. İbrahim Bey, 1456 senesinde Tarsus, Adana ve Külek taraflarını ele geçirmek için sefer düzenleyince, Memlûklar, bir ordu göndererek Karaman topraklarını tahrip ettiler. İbrahim Bey, Fatih Sultan Mehmed’in Kastamonu ve Trabzon seferlerinde, antlaşma gereğince oğlu kumandasında asker yolladı (1461).
İbrahim Beyin son günleri ıstırap içinde geçti. Oğulları, sağlığında Karaman tahtına geçebilmek için, mücadeleye başladılar. İbrahim Bey, büyük oğlu İshak Beyi veliaht ve İçel valisi yapmıştı. İshak Bey, babasının sağlığında idareyi bizzat ele aldı. Fakat, taht mücadelesinde babasıyla beraber Kavala Kalesine çekildi. Diğer oğlu Pir Ahmed, Konya’da hükümdarlığını ilan etti. Bu sırada İbrahim Bey, Kavala’da öldü. İshak Beye rakip olarak Pir Ahmed’in çıkması; Osmanlı, Memlûk ve Akkoyunlu devletlerinin, beyliğin iç işlerine karışmalarına sebep oldu. Neticede Pir Ahmed, Osmanlıların yardımını sağlayarak Antalya Valisi Hamza Beyin kuvvetleriyle Karaman’a girdi. İshak Bey, yenilerek Silifke’ye çekildi ve yardım için Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın yanına gitti. Pir Ahmed, Karamanoğullarının başına geçince, Osmanlılara yardımları karşılığında Beyşehir ve Ilgın’ı verdi. Fakat, Ahmed Beyin bir süre sonra Akkoyunlu ve Venediklilerle anlaşması, Fatih Sultan Mehmed Hanın Karaman üzerine sefere çıkmasına sebep oldu. Osmanlı kuvvetleri Konya’yı aldı. Ahmed Bey, Lârende önlerinde Mahmud Paşa'ya yenilerek Tarsus’a kaçtı. Fatih Sultan Mehmed, oğlu Şehzade Mustafa’yı, Karaman vilâyetine tâyin etti ise de, Karaman’ın yerli halkı, beylerine sadıktı. Pir Ahmed Bey, kardeşi Kasım Beyle barışarak Karaman Beyliği için beraberce mücadele etti. Akkoyunlu Uzun Hasan ve Venediklilerin teşebbüsleri, Karaman topraklarının Osmanlılar tarafından ele geçirilmesini önleyemedi. Osmanlılar, Otlukbeli Savaşı'nda Uzun Hasan’ı yendikten sonra, Karamanoğlu topraklarına tamamıyla sahip oldu. Gedik Ahmed Paşa, önce Ermenek, sonra da Mennan Kalesini ele geçirdi ve Silifke’yi zaptetti. Şehzade Mustafa da Develi-Karahisar’ı teslim aldı. Bu sırada Pir Ahmed öldü ve Karamanoğullarının başına Kasım Bey geçti. Kasım Bey devrinde, bütün mücadelelere son verildi.
Karaman valiliğine gönderilen Şehzade Cem Sultan, Karaman beyleri ile dostluk tesis ederek, onların kalbini kazandı. Karamanoğullarının son varisi olan Kasım Bey, Karaman valisi tayin edilen Şehzâde Cem Sultan ve Sultan İkinci Bayezid Han ile anlaşarak, Osmanlı himayesinde, ölüm tarihi olan 1483 Şubatına kadar, İçel taraflarında hüküm sürdü. Onun ölümü ile, Karamanoğulları Beyliği sona erdi. Kasım Beyin damadı Turgut’un oğlu Mahmud Bey, 1487 senesine kadar İçel’de sancak beyliği yaptı. Onun, beyliği yeniden ihya etme faaliyetlerine karşılık, üzerine kuvvet gönderildi. Karşı duramayan Mahmud Bey tutunamayıp, Memlûklara sığındı, Karamanoğulları toprakları Sultan İkinci Bayezid devrinde, bütünüyle Osmanlı Devleti sınırları içine alındı.
Karamanoğulları, Anadolu beyliklerinin, Osmanoğullarından sonra en mühimi, en büyüğü, en kudretlisi ve en devamlısıdır. Konya’yı, yani Türkiye Selçukluları’nın merkezini elinde tutan Karamanoğulları, kendilerini Selçukluların halefi saymışlardır. Fakat Osmanoğullarının, manevî, siyasî ve jeopolitik durumları, gazâlarının kazandırdığı itibar ve hükümdarlarının emsalsiz dehası karşısında, bu iddiaları, hayalden öteye gidememiştir. Karaman-Türkmen Beyliği, 1250 senelerinden 1487 yılına kadar, yaklaşık iki yüz otuz yedi sene hüküm sürmüştür.

Kültür ve Medeniyet
Karamanoğullarının siyasî ve ticarî ehemmiyeti, memleketlerinin coğrafî durumuna göreydi. Bunlar, kuvvetli düşmanları karşısında sarp yerlere çekilerek korunurlar, tehlike geçince tekrar İçel ve Lârende taraflarına gelirlerdi. Karaman Beyliğinin ilk hükümet merkezi, Ermenek’ti. Sonraları toprakları genişleyince, Lârende kasabasını uzun müddet merkez olarak kullandılar. Konya’yı ele geçirince, devlet merkezini buraya taşıdılar. 1463 senesinde, Konya Osmanlılara geçince, Lârende’yi tekrar merkez yapan Karamanoğulları, ikiye bölündü. Bu zamanda, muvakkat olarak Niğde ve Silifke’yi de hükümet merkezi yaptılar. Karamanoğullarında, memleketin bütünü, baştaki bey ile ailenin diğer fertleri tarafından idare edildiğinden, bu beylikte hükümranlık, aileye münhasır idi ve beylerinin resmî ve umumî bir unvanı yoktu.
Şehâbeddin Ömer, Mesâlik-ül-Ebsâr isimli eserinde, 14. asrın ilk yarısında, Karamanoğulları’nın 25.000 atlı ve 25.000 yaya askeri olduğunu kaydetmiştir. Bunlardan başka aşîret kuvvetlerinden de faydalanmışlardır.
Geçitler vasıtasıyla Konya’ya ulaşan ticaret yollarını kontrol eden Karamanlılar, Ceneviz ve Kıbrıs tâcirlerinden aldıkları vergilerle, mühim bir gelir temin ediyorlardı. Lamos, Silifke, Anamur ve Manavgat gibi kendilerine ait limanlardan tahsil ettikleri gümrük resmi de belli başlı gelirlerindendi.
Karamanoğullarının Ermenek, Anamur, Lârende, Aksaray, Niğde ve Konya’da inşa ettirdikleri mimarî eserler, Selçuklu sanatının takipçisi olduklarını göstermektedir. Karaman’da Nefîse Sultan tarafından Mimar Nûman bin Hoca Ahmed’e yaptırılan Hâtuniye Medresesi, Selçuklu mimarî tarzının özelliklerini taşır. Yine Karaman’da 1388 senesinde yaptırılan Alâeddin Bey Kümbeti, kesme taştan on iki köşeli olup, üzeri yivli konik bir külah ile örtülüdür. Bu eser, Selçuklu mimarisi tarzından farklı bir üslupla yapılmıştır. Karamanoğulları, ayrıca birçok yerde cami, medrese, han ve kervansaraylar inşa ettirmiştir. Niğde’de Ak Medrese, Zinciriye Medresesi, Aksaray Ulu Cami; Karaman’da İbrahim Bey İmareti, Nefîse Sultan Camii, Aktekke Camii; Ermenek’te Havâsıl Camii ile Ulu Cami ve Tol Medrese; Konya’da Nâsuh Bey Dâr-ül-Huffâzı, Has Bey Dâr-ül-Huffâzı ve Hasbeyoğlu Mescidi, Karamanoğlu beyleri tarafından yapılmış eserlerdir.
Çini sanatı, Türkiye Selçukluları zamanında zirveye çıkmış, Karamanoğulları zamanında da bu durumunu muhafaza etmiştir. Alçı sanatı da aynı kuvvetle devam etmiştir. Karamanoğullarından Alâeddin Ali Bey ve haleflerinin, gümüş sikkeleri görülmektedir.

Karamanoğulları (Tarih Sırasına Göre)
1. Nûre Sûfî Bey (başkenti: Ereğli) (1250?-1256?)
2. Kerîmeddin Karaman Bey (Başkenti: Ermenek) (1256?-1261)
3. Şemseddin I. Mehmed Bey (1261-1283)
4. Güneri Bey (1283-1300)
5. Bedreddin (Mecdeddin) Mahmud Bey (1300-1308)
6. Yahşı Han Bey (1308-1312) (Başkenti: Konya)
7. Bedreddin I. İbrahim Bey (1312-1333, 1348-1349)
8. Alâeddin Halil Mirza Bey (1333-1348)
9. Fahreddin Ahmed Bey (1349-1350)
10. Şemseddin Bey (1350-1351)
11. Hacı Sûfi Burhâneddin Musa Bey (Başkenti: Mut) (1351-1356)
12. Seyfeddin Süleyman Bey (1356-1357)
13. Damad I. Alâeddin Ali Bey (1357-1398)
14. Sultanzâde Nâsıreddin (Gıyâseddin) II. Mehmed Bey (1398-1399)
15. Damad Bengi II. Alâeddin Ali Bey (1418-1419, 1423-1424)
16. Damad II. İbrahim Bey (1424-1464)
17. Sultanzâde İshak Bey (1464)
18. Sultanzâde Pîr Ahmed Bey (1464-1469)
19. Kasım Bey (1469-1483)
20. Turgutoğlu Mahmud Bey (1483-1487

Kaynak: Genel Türk Tarihi / dallog.com

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Ocak 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KARAMANOĞULLARI

Sponsorlu Bağlantılar
KARAMANOĞULLARININ BAZI ÖZELLİKLERİAnadolu Selçuklularının dağılmasından sonra Selçukluların hakim oldukları topraklar üzerinde çeşitli adlar altında çok sayıda beylikler kuruldu. Bu beyliklerden Karamanoğulları, Selçukluların sahip oldukları topraklar üzerinde değil, başka bir devletin, Kilikya Ermeni prensliğinin toprakları üzerinde kurulmuş tek beyliktir. Karamanoğulları beyliğinin Ermeni prensliği içindeki toprakları, Kilikya Ermeni prensliği içindeki Rubenian hanedanının hakim olduğu topraklarla sınırlı kalmıştır. (Rubenianlar, Sultan Selahattin’in Kilikya’ya girmesiyle prensliğin yönetimine gelmişler, Selahattin’in Kilikya’dan ayrılmasıyla da iktidarı Hetumianlara kaptırmışlardır. O nedenle o sırada iktidarda bulunan Hetumian hanedanı ile iktidar çekişmesi içindeydiler. Rubenianlar Türklerle bir yakınlaşma içine girmişlerdi. Pek çoğu Türkçe isimler kullanıyorlardı.) Karamanoğulları, Selçuklu toprakları dışında bir bölgede kurulmasına rağmen en güçlü ve en uzun ömürlü beylik olma özelliğine sahiptir. Anadolu’da kurulan beyliklerin çoğu kurumsal devlet yapılanmasını gerçekleştirememişlerdir. Karamanoğulları ise rekor sayılabilecek kadar kısa bir sürede ve o döneme göre mükemmel sayılabilecek kadar düzgün bir devlet yapılanmasını gerçekleştirmişlerdir. Tarihçilerin bildirdiğine göre Nureddin Sofi önderliğinde Sivas dolaylarından toplanıp getirilen göçebe Türkmenlerden oluşan bir beyliğin, hiçbir devlet tecrübeleri olmadığı halde bu kadar kısa sürede ve düzgün bir devlet yapılanmasını gerçekleştirmesi çok şaşırtıcıdır. Karamanoğullarının ilk kurulduğu sırada, Ermenek, Mut ve Gülnar’ın ele geçirilmesi sırasındaki 10 binleri ancak bulan asker sayısı çok ani ve aşırı bir artışla kısa sürede 70 binleri bulmuştur. Asker sayısı bu kadar ani artış gösteren başka bir beylik yoktur. Osmanlı kayıtlarında Karamanoğlu topraklarından diyar-ı Rum diye bahsedilir. Diğer beyliklerde Arap harfleri kullanılırken Karamanoğullarında Grek alfabesi kullanıldığı için bu şekilde anıldığı sanılmaktadır. Karamanoğullarının “Karamanlika” denilen bir yazı dili kullandıkları iddia edilir. Yapılan araştırmalarda Karamanoğullarına ait çok sayıda Türkçe ve Grek harfleriyle yazılmış Hıristiyan mezar taşları bulunmuştur. En fazla Hıristiyan nüfus bulunduran beylik Karamanoğullarıdır. Türk devletlerinde İslamiyetten önceki devirlerde Devlet yöneticisine Han veya Hakan İslamiyeti kabul ettikten sonra ise Padişah veya Sultan ifadesi kullanılmıştır. Devletin idare merkezine Taht-Karaman ve yöneticisine Kral ifadesini kullanan tek beylik Karamanoğullarıdır. Gerek Selçukluların gerekse gelecekte büyük bir imparatorluğu kuralpcak olan Osmanlıları en çok uğraştıran tek beylik Karamanoğullarıdır. Osmanlılar Sofya’ya kadar inen Haçlı kuvvetlerini karşılamaya gittiklerinde, Osmanlı Devletini arkadan vurmakta da tereddüt etmeyecek kadar bela olan bir beyliktir. “Türkçeden başka dil” kullanılmaması hakkında ferman yayınlai,pıö yan tek beylik Karamanoğullarıdır. Bu “Türkçeden başka dil” hangi dildi? Bir kısım tarihçiler bunun Selçuklulardan bhıgıougrthjkjjjlkeri resmi yazışmalarda kullanılan Arapça ve Farsça olduğunu söylerler. Fikret Döm





Karamanoğulları Devletinin kuruluşu

Karamanlılar; Anadolu’ya on bin oba (çadır) olarak geldiklerinde başkanları Sadeddin Bey’di. (12:yy. sonları, 13.yy. başları) Yazları Sivas yöresine gelip, kışları da İran taraflarına giderek konar-göçer bir yaşantı sürdürüyorlardı. Sadeddin Bey ölünce, yerine oğlu Nureddin’i bey seçtiler. Nureddin Bey ilk olarak Ermeniler elinde olan Ereğli kalesini aldı. Sonra Selçuklu sultanına asi olan Sivas beyi Hacı Bahadır elinden Si-vas kalesini de aldıktan sonra, bir de bağlılık mektubu yazıp kalenin anahtarını sultana göndererek bağlılığını bildirdi. Bundan çok mem-nun olan sultan; o sıralar Ermenek ve Mut yöresinde yaşayan Türk obalarının kalelerdeki Ermenilerden şikayet etmeleri üzerine Nureddin Bey’e bir mektup yazıp, asker çekip buralara gelmesini, kaleleri Er-meniler’den almasını, alabildiği kaleleri kendisine vereceğini bildirdi. Nureddin Bey,sultanın emrine uyarak askerlerini toplayıp 1227 yılı sonlarında Ermenek yakınında Kamış yaylasına kondu. İlk olarak Er-menek kalesini alıp kışı orada geçiren Nureddin Bey, İlkbahar’da Mut üzerine yürüdü. Kale dışında (şimdi Mut öreni) oturan Mutlularla bir-leşip Kaleyi kuşattılar. Kırk gün kuşatmadan sonra kaledeki Ermenile-rin Kız kalesine kaçmaları ile boşalan kaleye kale dışında oturan Mut-luların yerleşmeleriyle kale artık “Mut Kalesi” adını aldı. Daha sonra Gülnar ve Mara kalelerini de alan nureddin bey, aldığı kalelerin anahtarlarını sultana gönderdi. Sultan Alaeddin Keykubat çok memnun oldu, devlet göstergesi olan hil’at, kılıç, tabl ve alem gönderip aldığı kaleleri de Nureddin Beye bağışladı. Böylelikle Karamanoğulları Beyliği’nin temeli atılmış oldu. Nureddin Bey zaptettiği ve sultanın izni ile egemen olduğu bu bölgede asayişi sağladıktan sonra buradaki kuvvetlerin başına oğlu Karaman Bey’i bırakıp kendisi Sivas’ta olan obasının başına döndü. Orada Babai şeyhi Şeyh İlyas adında bir şeyhle tanıştı. Ona mürid ol-du, yedi yıl mağaralarda yaşadı “sofi” oldu. Şeyh İlyas’ın halifesi (ve-kili) olarak buralara tekrar geldi. Kuvvetlerinin başına geçti. 1256 yı-lında Silifke kalesini de aldıktan sonra artık yaşlanıp seferlere çıkma-ya gücü yetmeyince bütün yetkilerini oğlu Karaman Bey’e bırakıp kendisi Mut’un Yalnızcabağ köyü yakınındaki Değirmenlik yaylasına çekilip 1264 yılında ölünceye kadar orada oturdu. Öldüktenedilerek hesaplarının kontrol edildiği arşiv belgelerinde görülebilir. Bilgi vermiş olmak için vakf arazilerinden bazılarını yazayım:
1- Bababolu çiftliği
2- Bayram Şah “
3- Değirmenlik ;“
4- Oruç Han “
5- Değirmenlik’te 9 taşlı değirmen
6- Kovan öşrü
7- Galle (buğday) öşrü
8- Kömüş alanı denen yerde bir tarla

Kaynak:Doğan Atlay

Anadolu Selçuklu Devleti'nin ardından kurulan Karaman merkezli devlet.

Karamanoğulları Devleti'nin kurucusu Karamanoğlu Mehmet Bey,yayınladığı ünlü ferman ıyla Türkçeyi Türkiye devleti 'nin resmi dili yaparak bir ilke imza atmıştır. Karamanoğulları Anadoluya ilk göçen Oguz boyları arasındadır. MS 11. yüzyılın ilk yarısında Orta Asya'da Üç Okların İslami Emperyalizmden kaçıp Bizansa sığınmışlar ve İç Anadolu'ya yerleşmişlerdir.Geldiklerinde Göktanrı inancına sahip olan bu aşiret zamanla Ortodoks Hıristiyanlık ve Malazgirt Savaşının 1071 ardından Selçuklu Egemenliğiyle kitlesel olaram İslamiyete geçmiştir. Hıristiyan olan azınlık dışındakiler Mehmet II'in Karaman'ı(Larende) fethiyle Batı Trakya ve Makedonya'ya sürülmüş Beyleri ise Osmanlı'da üst düzey yöneticilik yapmışlardır.Hıristiyanlar ise Lozan Antlaşması'nın ardından helen kökenli olmamalarına rağmen nüfüs mübadelesine tabi tutulup Yunanistan'a gönderlimiştir.Günümüzde halen bu aşirete mensup olan Yunan vatandaşlarında Karamanlı soyisimi sikça görülmektedir.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin 1308 yılında yıkılmasından sonra Karamanoğulları, Konya ve çevresine tamamen egemen oldular. Selçuklu başkentine sahip oldukları için, bu devletin mirasçısı olduklarını iddia edip, Anadolu'daki siyasi birliği sağlamaya çalıştılar. Bunun için Moğollar la çok uzun süren savaşlar yaptılar. Topraklarını Akdeniz sahillerine kadar genişlettiler. XIV. y.y. 'ın başına gelindiğinde, Karamanoğulları Anadolu'daki en güçlü devlet konumundaydı. Toprakları, Karaman, Konya, Sivas, Kayseri, Niğde, Adana,Ankara,Antakya, Antalya, Silifke, Anamur, Mut, Ermenek, Gülnar. Alanya, Gazipaşa, Isparta ve Beyşehir'i içine alıyordu.Bu tarihte,Osmanlı Devleti henüz kurulmamıştı.. Bu bakımdan son zamanlarda Türkiye tarihi,Selçuklu Hanedanı,Karamanoğulları Hanedanı,Osmanoğulları Hanedanı şeklinde sıralanmaya başlanmıştır.Buna sebeb olarak ta ,Karamanoğulları'nın Selçuklular ' ın devlet teşkilatını devralmış ve bütün kurumlarıyla devamlılığını sağlamış olmaları gösterilmektedir.Bu güçlü konumları yüzünden uzun süre Osmanlı Devleti onlardan uzak durmuş,kendisinde yeterli gücü bulduktan sonra Karamanoğulları devleti'nin varlığına son vermiştir. Bu güçlü hanedan ı, gelecekte devletin güvenliğini tehlikeye düşürmemesi için,Anadolu'nun çeşitli bölgelerine ve yeni feth edilen Balkan topraklarına, özellikle de Tuna kıyısındaki Bulgar ülkesine sürmüştür .Hatta Atatürk'ün dedelerinden Kızıl Ahmet Efendi'nin Karaman'ın Kızıllar (Taşkale) Kasabası'ndan Yunanistan'a göç ettiği belirtilmektedir.
Bakınız:Şikari Tarihi

KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİ DÖNEMİNDE MUT’TA BAZI SİYASİ OLAYLAR

Mut, Ermenek, Gülnar ve Anamur’u da içine alan coğrafi bölgeye Etilerden sonra İzorya denmeye başlamış . Zaman içerisinde İzorya’da insan sayısı o kadar artmış, o kadar artmış ki,toprağın besleyemeyeceği çoğunluğa ulaşmış. Burada yaşayan insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için etraflarına saldırmaya, yağma ve talan etmeye başlamışlar. Bu saldırılarını isyanlara kadar büyütmüşler. Birkaç defa bastırılan isyandan sonra en büyük isyanları Bizans İmparatoru I. Anastas zamanında (491-518) olmuş. İsyanı haber alan İmparator Anastas ordularıyla İzorya bölgesine gelip (büyük ihtimalle) Klaudiopolis (Mut) kalesine konar. İsyanı bastırmak için bütün kasabaları, köyleri yakar, yıkar halkın pek çoğunu öldürür. Kalanlarını da bire kadar toplayıp Trakya ovasına sürer . Böylelikle Mut toprakları çok uzun yıllar (200-250 yıl belki de daha fazla) boş kalır. O nedenledir ki Karaman, Ermenek, Silifke gibi komşu şehirlerde Roma veya Bizans idaresi döneminden gelme semt, köy ve kasaba adları olmasına karşın Mut sınırları içinde bir tane bile yabancı ad’a rastlanmamaktadır. Bütün semt ve yerleşim yerleri hep öz Türkçe adlarla donatılmış. Bu adlandırılmaların rast gele yapılmadığı, ya oraya yerleşen birimin kökeni olan toplumun adının ya da Orta Asya’daki yurtlarının adının verildiği görülmektedir.
Orta Asya’dan kopup gelen Türk toplulukları Anadolu’ya geldiklerinde bu semte düşenler havasıyla, suyuyla, otlağıyla, avıyla düşlerindeki ideal yurdu bulurlar ve yerleşmeğe, yurt tutmağa başlarlar . Bu arada Kızkalesi Ermenileri de büyük kalelere sahiplenirler.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulmasından sonra kaleler Selçuklular ve Ermeniler arasında el değiştirmekte idi. İlk zamanlar kalelerdeki Ermenilerle etraftaki Türkler dostça bir yaşantı sürdürüyorlar, aralarında herhangi bir sorun çıkmıyordu. Ticari yönden biri birlerine gereksinimleri de vardı.
Orta Asya’dan göçün yoğun olduğu 12.Y.Y. ve sonrasında anayurtlarından kopup gelen kalabalık (on bin, on beş bin çadırlık) Türk toplulukları Selçuklu sultanlarınca ufak gruplara ayrılıp uç denen sınır boylarına yerleştiriliyorlardı . O nedenledir ki şimdi Anadolu’da yirmi iki yerde Mut ve Mut adından türetilmiş yerleşim yeri adları vardır. Ayrıca İran’da ve Orta Asya’da da var.
Bölgedeki Türklerin gün gün artmasından rahatsızlık duyan kalelerdeki Ermeniler, geçimsizliğe başlayıp etraflarındaki Türk topluluklarına saldırmağa başlarlar. Ermenek ve Mut yöresinde yaşayan Türkler 1227 yılında gün geçtikçe şiddetini arttıran Ermeni baskısına dayanamayıp Konya’da bulunan Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubat’a şikâyetçiler gönderirler .
O sıralarda (12.Y.Y. başları) Anadolu’ya yeni gelmiş olan Karamanlılar Nureddin Bey ( sonradan Nur Sofu) idaresinde ilk defa yazlık olarak Ereğli’yi, sonra da kışlak olarak Sıvas’ı alıp yerleşmişlerdi . Karamanlı beyi Nureddin Bey, Selçuklu sultanının emirlerinden çıkmıyor ona bağlılıkta kusur etmiyordu.
Uçlardan şikâyet gelmesi üzerine Sultan Alaeddin Keykubat Nureddin Bey’e bir mektup yazıp halkın şikâyetlerini, oralarda olan kaleleri almasını, alabildiği kaleleri kendisine vereceğini bildirir. Sultandan bu emri alan Nureddin Bey, asker çekip Ermenek yakınında Kamış yaylasına konar. (bir kayda göre; Varsak kazasına) 1227
O yıl Ermenek kalesini alan Nureddin Bey ertesi yıl Mut üzerine yürüdü. Kale dışında oturan Mutlularla birleşip kaleyi kuşattılar. (Şikâri’ye göre) kırk gün çarpışarak kaleyi aldılar. Kalede oturan Ermenilerin Kızkalesi’ne kaçmaları ile boşalan kaleye kale dışında oturan Mutluların yerleşmesiyle kale; "Mut kalesi" adını aldı . 1228
12. yy.. ikinci yarısında Anadolu’ya gelen Mutlulardan bu semte düşenler şimdi “Mut öreni” dediğimiz yeri kışlak olarak almışlar ve ilk defa”Mut” adı o semte verilmiş. Mutluların orada 50-60 yıl kadar oturdukları anlaşılıyor. Şimdi “Dağ cami” dediğimiz Orta Asya mimarisi tipinde küçük bir cami de yapmışlar. Zamanla Mutluların kale içine yerleşmeleriyle, haliyle harap olan yurtlarına “Mut öreni”, yalnız kalan camilerine de “Dağ cami” adı verilmiş. Günümüzde de bu adlarla anılıyorlar.
Mut kalesinden sonra Gülnar ve Mara kalelerini de alan Nureddin Bey kalelerin anahtarlarını Konya’da bulunan sultana gönderdi. “Sultan şad olup cümle fetholunan diyarı Nureddin Bey’e bağışlayıp hilat,kılıç, tabl ve alem gönderdi”.
Nureddin Bey buraları alıp düzeni sağladıktan sonra yerine oğlu Karaman’ı bırakıp Sıvas’ta kalan kabilesinin yanına gitti. Orada Şeyh İlyas (veya Baba İlyas) namında bir ulu şeyhle tanışıp ona mürit oldu. Yedi yıl mağaralarda (inzivada) yaşadı, sofi oldu. Bundan sonra “Nur Sofu”diye anılmaya başladı. Bütün yazışmalarda ve konuşmalarda hep bu adla anılır oldu. Nur Sofu’nun türbesi Mut’un Değirmenlik yaylasındadır. Nur Sofu adına düzenlenmiş vakfiyeler ve vakıf yazıları vardır.

ERMENİ BASKINI

Ermenek, Mut, Gülnar ve Mara kaleleri Karamanlılar elinde idi. Karaman Bey sultan İzzeddin Keykavus’un daveti üzerine Konya’ya giderken beyliğin başına Aydın, Hamit beyleri ve Devlet Şah’ı bırakmıştı. Silifke kalesi Ermenileri, Karaman Bey’in Konya’da, diğer beylerin de yaylada olmalarını fırsat bilerek Kızkalesi, Payas ve İskenderun’dan yardım getirdiler. Kıbrıs ve Antalya’dan da yardım istediler. Ermeni askerleri Fisandon komutasında Mut kalesine ani bir baskın yaptılar. Şikari’nin deyimiyle “Mut’u muhkem yağma edip nice Müslümanları helak edip vilayeti harap kıldılar. Hamit ve Aydın beylere ve Devlet şaha feryatçı erişip, Bulgar’ın dört bin yayak askeriyle Aydın bey yetişip cenge başladılar. Bulgar askeri cümle sapan atarlardı. Çok kâfir kırıp Silifke önüne değin kovdular” .
Durumu Konya’da haber alan Karaman Bey Sultandan izin alıp derhal hareket etti. Silifke önünde askerlerine ulaştı. Silifke kalesinde bulunan Ermeniler Kızkalesi’nden yardım alarak kuvvetlenmişlerdi, derhal kaleden çıkıp muharebeye tutuşmuşlarsa da yenilerek Kızkalesi’ne kaçtılar. Onların peşini bırakmayan Karaman Bey Kızkalesi’ni kuşattı. O sırada Ermeniler’e Kıbrıs ve Antalya’dan kırk gemi ile yardım gelmişti. Sekiz gün cenk ettiler dokuzuncu gün kâfirler yenilgiyi kabul edip sulh istediler. Yüz bin flori altın para, bin top kumaş, Silifke kalesini de verdiler. Ayrıca yılda kırk bin flori vermeyi de kabul ettiler. Karaman Bey, Aydın Bey’i Silifke kalesi korumasına koyup kendisi Mut’a geldi .



KARAMAN BEY’İN ÖLDÜRÜLMESİ

1250 li yılların sonunda Selçuklu Devleti çok büyük karışıklıklar içinde idi. Sultan II. Keyhüsrev ölmüş, oğulları II.İzzeddin Keykavus, IV.Rükneddin Kılıçarslan, II.Alaeddin Keykubad birlikte saltanat sürerlerken ağabeyleri, Alaeddin Keykubad’ı lalasına zehirleterek öldürtmüşler, sonra da biri birlerine düşmüşlerdi . O sırada Moğollar da Anadolu’yu istila ile çok yağma ve zulüm etmişler ki halk açlığından muharebede ölenlerin etlerini yemek zorunda kalmışlar . Küçük kardeşleri Alaeddin’in ölümünden sonra bile iki kardeş bir türlü anlaşamıyorlar zaman zaman muharebelere varan kavgalar ediyorlardı. Sonunda Karaman Bey’in desteği ile Rükneddin yenildi, Burdur kalesine hapsedildi. Moğol beyi Bayçu Noyan Erzurum’dan başlayarak bütün şehir ve kasabaları yağma ve talan ederek Aksaray’a kadar gelmişti. Sultan İzzeddin’den hoşnut olmayan, Rükneddin tarafını tutan devlet adamları gizlice Bayçu Noyan’dan yardım istediler. Sultan İzzeddin Moğol istilasını önlemek için Karaman Bey ve diğer aşiret beyleri ile anlaşıp Aksaray’da bulunan Moğollar üzerine yürüdü. İki ordu Sultan hanı civarında karşılaştılar. Çok çetin ve kanlı bir muharebeden sonra Sultan İzzeddin’in yakınlarının ihaneti sonucu İzzeddin ve taraftarları yenildiler. Sultan İzzeddin kaçıp İstanbul’da dayısına sığındı . Burdur kalesinde hapis olan Rükneddin Kılıçarslan kurtarılıp Selçuklu tahtına oturtuldu. Karaman bey gelip bağlılığını bildirdi ise de sultan pek hoş karşılamadı. Gene de Mut, Silifke ve Ermenek’in idaresini verdi. Karaman Bey Larende’yi de istedi ama; “İki pare makbul şehrim var anın da birini sana mı vereyim” diyerek vermedi. Sonra da Karaman Beyi’n hasımlarından olan Hacıbeyler’e verince Karaman Bey fırsat kollayıp uygun bir zamanda bir baskınla Larende kalesini aldı. Hacıbeyler’i tutup öldürdü. Larende’nin idaresini zorla eline aldı . Roma-Bizans döneminden beri “Larende” olarak anılan şehrin adını da değiştirerek kendi adını verdi. O günden bu güne “Karaman” adı söylenir oldu.
Sultan Rükneddin kendisine muhalif uç beylerini birer birer ortadan kaldırıyordu.İzzeddin tarafını tutmasından ve Larende’yi zorla almasından dolayı Karaman Bey’e de düşmanlık besliyor, onu ortadan kaldırmak için hazırlık yaptığı sırada Antalya’da bulunan kâfirler Beyşehir’e kadar yağma ve talan etmişler, oralar halkından acı şikâyetler gelmişti. Sultan, hangisinin üzerine gitmesi gerektiği hakkında düşünürken vezirleri, Antalya üzerine Karaman beyi göndermesini önerdiler. Düşmanı düşmana kırdırmak en doğru yoldu . Sultan Rükneddin Kılıçarslan bu öneriye uyarak Karaman Bey’e bir elçi gönderip Antalya tarafındaki düşman zulmüne son vermesini buyurdu. Karaman Bey , “Başım, gözüm üstüne” deyip Mut’a geldi. Askerlerini toplayıp Gülnar, Anamur, Manavgat yolu ile Gölhisar önüne kondu. Ordugâhını kurup istirahat ederken, Gölhisar’ın hain bir komutanı vardı, gelip Karaman Bey’le buluştu. Karaman Bey kâfirlerin yerini sordu, komutan; “Kâfirler şimdi falan yerde safadadırlar” dedi. Karaman Bey hemen baskın yapmak için harekete geçti ise de hain komutan kâfirlere baskın olacağı haberini ilettiğinden baskın başarısız oldu. İki asker on bir gün cenk ettiler. Askerler orada cenk ederlerken Karaman komutanlarından Kosun bey gidip Antalya kalesini zaptetti. Kalenin düştüğünü duyan kâfir askerleri Kızkalesi’ne kaçtılar. Karaman Bey kalenin anahtarını Konya’ya sultana gönderdi. Kendisi tekrar Gölhisar’a gelip İstirahata başladı. Kalenin hain komutanı, Karaman Bey’in yalnız olduğu bir zamanda içeceğine zehir koyup verdi. Zehir derhal etkisini gösterdi. Karaman Bey durumu anlayıp; “Hey lâin kıydın bana” diyerek hançerini çekip komutanı oracıkta öldürdü. Kendisi de öldü. Karaman Bey’in naşını tabuta koyup Ermenek civarında Balkusan (Balasagun) köyünde defneylediler .1263 Halen Karaman beyin türbesi oradadır.
Karaman Bey’in ölüm haberini alan Sultan, Askerlerini alıp Larende’ye geldi. Karaman Bey’in hükmü altında olan yerlerin idaresini Hutenoğlu İbrahim namında birisine verdi. On bin de asker verip Karaman beyin oğullarını bulup öldürmesini söyledi. Hutenoğlu; “Emir sultanımın”deyip Ermenek’e oradan Mut’a geldi. Karaman beyin çocuklarını yakalamak için fırsat gözetmeye başladı.



I. MEHMET’İN BEYLİĞİ ALMASI

Karaman Bey’in çocukları Mehmet ve Mahmut beyleri Aydın, Hamit, Turgut ve Kaya beyler sultanın şerrinden korumak için alıp Bulgar dağına götürmüşlerdi. Ailesi de iki küçük oğlu Kasım ve Halil beylerle Birgün yaylağında kalmışlardı. Mehmet ve Mahmut beyler Bulgar dağında boy beylerinden ilim ve silâhşörlük tahsil ettiler. Mehmet bey on sekiz yaşına gelmişti. Birgün yaylasında olan ******* ziyaret etmek istedi. Kırk arkadaşı ile yaylağa indiler. Yaylağı göz altında tutan Hutenoğlu, anaları ile hasret gidermeye çalışan gençleri derhal yakalayıp hapsetti . (Bazı kaynaklara göre üç ay, bazı kaynaklara göre üç yıl) hapiste kalan şehzadeler, Sultan Rükneddin Kılıçarslan’ın Aksaray’da zehirlenerek öldürülmesi üzerine serbest bırakıldılar .
Hapisten çıkan Mehmet Bey, Hutenoğlu’dan beyliği almak için fırsat gözetmeye başladı. O sırada Mut’ta Karaman Bey’in yakınlarından birisinin düğünü olacaktı. O zamanlar düşman korkusundan bir köyden bir köye devlet desteği olmadan gelin götürmenin imkânı yoktu. Onun için düğün sahibi, Hutenoğlu’dan bu desteği istedi. Hutenoğlu da o zamanların devlet gücü göstergesi olan tabl ve alem (davul ve bayrak) verdi. Düğün sahibi hem Hutenoğlu İbrahim’i hem de Mehmet Bey’i düğüne davet etti. Aradığı fırsatı bulan Mehmet Bey derhal taraftarları ile birleşip Mut’taki Hutenoğlu yanlılarından pek çoğunu öldürerek tabl ve aleme el koyup beyliğini ilan etti. Bunu duyan Bulgar yaylalarındaki Türk oba beyleri gelip Mehmet Bey’in beyliğini tanıdılar. O zaman Ermenek’te bulunan Hutenoğlu olayı duyunca askerlerini alıp Mut’a geldi. Yapılan çarpışmada Hutenoğlu yenildi. Kaçmak istedi ise de bütün yolları ve geçitleri tutan Mehmet Bey, kaçmasına fırsat vermeyince Hutenoğlu gelip Mehmet Bey’den özür diledi. Bütün silah ve hazineyi teslim edip affedildi .

Kaynak:Doğan Atlay

MEHMET BEY’İN ŞEHİT OLUŞU

4Temmuz 1243 te Anadolu Selçukluları ile Anadolu’ya sarkan Moğollar arasında yapılan Kösedağ savaşında Selçukluların perişan olarak kaçmaları sonucu Anadolu’da çok büyük kıyım, yıkım ve talanlar yapan Moğollar’a başından beri karşı olan Karamanlılar her fırsatta Moğollar’a karşı harekete geçmekten çekinmiyorlardı.
Kösedağ muharebesinden sonra iyice zayıflayan Anadolu Selçuklu Devleti Moğollar’ın güdümüne girmişti. Onlara vergi ödüyorlar, her istediklerini yapıyorlardı.
Selçuklu vezirlerinden olan Hatıroğlu Şerefeddin devletin bu zaafiyetini kabul edemiyordu. Şam hükümdarı Meliküzzahir Baybars’tan yardım isteyerek Moğollar’a karşı isyan etti. Mehmet Bey’de Şerefeddin’i destekliyordu. Hatıroğlu isyanının bastırılmasından sonra bile Mehmet Bey eylemine devam etti. Selçuklular’a vermekte olduğu vergiyi kesti. Yönetiminde olan Mut, Ermenek, Gülnar, Silifke ve Anamur gibi yerlerdeki Moğollar’ı tamamen imha etti. Bunun üzerine Moğol ve Selçuklu ordularından oluşan bir kuvveti Hutenoğlu Bedreddin İbrahim komutasında Mehmet beyin üzerine gönderdiler.Göksu geçidinde yapılan çarpışmada Hutenoğlu’nun yenilmesi üzerine bu defa Selçuklu sahiller emiri (deniz kuvvetleri komutanı) Hoca Yunus’u gönderdiler. Mehmet bey onu da yenince iyice kuvvetlenmiş oldu . 1276
Memlûklu sultanı Baybars bir Anadolu seferine çıkarak Kayseri’ye kadar geldi Nisan 1277 . Baybars’ın Kayseri’ye geldiğini duyan Mehmet Bey, II. İzzeddin Keykavus’un oğlu (Cimri) Gıyaseddin Siyavuş ile birlikte Konya’ya geldi. Mayıs 1277de Konya’yı alıp Siyavuş’u sultan ilan ederek adına para bastırdı ve 14 Mayıs 1277 günü ünlü fermanını yayınladı: “Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır” .
Konya’nın işgali üzerine Selçuklu ve Moğol orduları Konya üzerine yürüyünce Mehmet Bey Mut’a çekildi. Kardeşi Mahmut Bey’i yardımcı kuvvet getirmesi için Sıvas’a gönderdi. Mehmet Bey’i takip eden Selçuklu, Moğol, Kırım birleşik orduları Mut yakınında Deveci semtindeki Kızıl dağ eteklerine kondular. Mehmet bey yardım için gönderdiği kardeşi Mahmut Bey’i beklemeden savaşı kabul etti. Çok cesurane ve kanlı bir muharebe veren Mehmet Bey şehit oldu. Başı kesilip Konya’ya gönderildi . İbni bibi’ye göre, yaralı olarak kaçan Mehmet bey Mut’un karşısındaki Kurbağa kalesinde yakalanarak şehit edilmiştir .
Burada bir gözlemden bahsetmekte yarar var; Muhar****** geçtiği sahanın bitişiğinde “Ak dağ” dediğimiz tepenin Deveci’ye bakan yamacında rast gele gömüldüğü anlaşılan çok sayıda insan iskeleti gözlenmektedir. O iskeletlerin büyük bir muharebe kalıntısı olduğundan şüphe edilemez. Binlerce şehide, binlerce mezar kazılıp defnedilmesi imkânı yoktur.
Mutlular, Mehmet Bey’in şehit edilmesinden sonra Kale kapılarını kapatıp savunmaya başlamışlardı. Kırım Han’ı Hasan Giray da kaleyi kuşatmıştı. O günlerde Sıvas’tan yardımcı kuvvetlerle Mut yaylalarına gelen Mahmut Bey, Türkmen askerlerini de alıp vakit geçirmeden bütün yolları ve geçitleri bağlayıp Deveci’de bulunan düşman ordugâhına saldırdı. Hasan Giray kaçmak istedi ise de yedi bin askeriyle birlikte esir oldu .1277

MUT DEVLET MERKEZİ

Şemseddin Bey Karaman beyliğini sürdürürken kardeşi (hain) Karaman tarafından zehirlenerek öldürüldükten sonra devlet ileri gelenleri toplanıp Burhaneddin Musa beyi Devletin başına getirdiler.1352
Burhaneddin Musa çok dürüst, akıllı,bilgili, dini ilimlere olduğu kadar müspet bilime de değer veren bir adamdı. Devlet başkanı olduktan sonra sultan Şemseddin’in katillerini affedip memuriyetlerinde bırakmıştı. Kardeşinin oğlu Seyfeddin Süleyman Bey’e Karaman şehrinin valiliğini, Hain Karaman’ı da yardımcılığına verip kendisi Mut’a yerleşmesiyle Mut devlet merkezi oldu. Mut’ta bir medrese ile bir muallim hane yaptırarak bunların hizmet vermesi için masraflarını karşılayacak akarlar vakfetmiştir .
Hain Karaman hainliğinden vaz geçmemiş, devlet başkanının Mut’ta bulunmasından, devletin Silifke ve Kıbrıs Ermenileri ile devamlı mücadelesinden, Karaman valisi Seyfeddin Süleyman Bey’in saflığından yararlanarak yandaşları ile (Kasım, Sadeddin, Şeyh Yunus, Hacıbeyler oğlu Halil ve Taceddin beyler) bir olup gizlice silah, cephane ve hazine toplamağa başladılar. Ermenek’i silah deposu haline gertirdiler.
Pek yakında büyük bir isyana hazırlandıklarının haber alan Burhaneddin Musa Bey, İhtiyar olduğundan ve mücadeleci bir yaratılışta da olmadığından, o sırada Konya’da tahsilde bulunan Alaeddin Ali Bey’e mektup yazıp acele Mut’a getirtti, durumu anlattı, Karaman valisi Seyfeddin Süleyman Bey’i getirmesini söyledi. Alaeddin Ali Bey acele ve gizlice Karaman’a gidip kardeşini Mut’a getirdi. Burhaneddin Musa Bey, vezirlerden, alimlerden komutanlardan oluşan büyük bir divan kurdu. Divanda devlet başkanlığına Seyfeddin Süleyman’ı, baş komutanlığa da Alaeddin Ali Bey’i getirdiler . Seyfeddin Süleyman Bey’in devlet başkanı olduğunu duyan hain Karaman, Karaman’da kendi beyliğini ilân edip yandaşlarını yüksek makamlara atadı. Bunu duyan Alaeddin Ali Bey ilk olarak o zaman Karaman Bey’in kontrolunda olan Ermenek üzerine yürüdü, kaleyi aldı, kalede bulunan Karaman Bey’in silah cephane ve hazinesini Mut’a getirdi.
O sene kış mevsimini Mut’ta geçiren Alaeddin Ali Bey, 1357 baharında asker çekip Karaman üzerine yürüdü. Alaeddin Ali Bey’in gelmekte olduğu haberini alan Karaman Bey de askerlerini alıp karşı çıktı. Toros dağlarının o semtteki zirvesinde bulunan Hocantı yaylasında karşılaştılar. (Hocantı yaylası, Sartavıl geçidinin doğu tarafında 5-6 km. genişliğinde bir düzlük, yaylak) İki gün devam eden çok çetin bir muharebe sonunda Karaman ve yandaşları esir oldu, askerleri dağıldı. Mut’ta bulunan Seyfeddin Süleyman Bey Karaman’a gelip oradaki sarayda tahtına oturdu. Devlet merkezi tekrar Karaman oldu . Sultan Seyfeddin Süleyman Bey, esir olan isyancıları hep affedip eski görevlerine tekrar atamıştı. Ayni isyancılar birkaç yıl sonra bir suikast düzenleyip Seyfeddin Süleyman Bey’i öldürmüşlerdir. (1361)



KIVAMEDDİN OLAYI

Mut civarında Kıvameddin adında bir şaki türeyip emrine yedi bin kişi toplayarak yolları, belleri kesmeye, halktan zorla haraç almaya başlamış, Mut kalesini, Ermenek’te Gargara kalesini kontroluna almış, günden güne büyüyüp kuvvetlenmekte olduğunu haber alan Alaeddin Ali Bey asker çekip Kıvameddin üzerine yürüdü. AlaeddinAli Bey’in gelmekte olduğunu duyan Kıvameddin, Karaman Ermenek arasındaki Bıçakçı mevkiinde pusuya yattı ise de Karamanlıların saldırısına dayanamayıp kaçarak Gargara kalesine kapandı. Kıvameddin’i orada yakalayan Alaeddin Ali Bey Mut’a getirdi. Mut’ta saklı olan hazine ve silahlarını çıkartıp Mut kalesinde idam etti .(1358)



GÜME MUHAREBESİ

Suriyeliler, Sıvas ve Kayseri’yi alıp iki yıl kadar oturmuşlardı. O zaman Germiyan oğulları ile uğraşan A. Ali Bey Germiyan işini hallettikten sonra Kayseri üzerine yürüyüp Suriyelileri Halep’e kadar kovmuş, orada bir mıkdar asker bırakıp Karaman’a dönmüştü. Suriyeliler Şam’dan ve Halep’ten asker toplayıp Karaman askerlerine saldırdılar. Karaman askerleri Adana’ya çekilmek zorunda kaldı. Bunu duyan A. Ali Bey tekrar Suriyeliler üzerine gitti. Sultan’ın Suriye taraflarında birkaç ay kalmasından yararlanan Karataş Bey’i Esenoğlu Tarsus’a gelip, Tarsus beyi Yahşihan’ı kandırıp saltanat davasına kalktılar. Tarsus’ta kendi adlarına hutbe okutup, alem kaldırıp (bayrak çekip) Karataş üzerinden Mut’a geldiler. Mut’u zaptettiler. Yahşihan’ın sultanlığını ilan edip adına para bastırdılar. Esenoğlu vezir oldu. Alanya’ya kadar olan yerleri zaptettiler. Silifke kalesinde hapis olan Kayseri beyi Mehmet oğlu Ertana’yı hapisten çıkarıp yanlarına aldılar, Mut’a geldiler. Ertana’nın hapisten çıktığını duyan, ona bağlı kabile beyleri askerleriyle Ertana’nın etrafında toplanmaya başladılar. Böylelikle kuvvetlenen Ertana ve Esenoğlu Güme yaylasına çıkıp otağ kurdular .
Babası A. Ali beyin seferde olmasından Karaman savunmasında kalan Pir Ahmet bey Güme’de bulunan Yahşihan üzerine kardeşi Yakup’u gönderdi. Yapılan çarpışmada Yakup yenilerek çekilmeye mecbur oldu .



İÇEL” ADININ VERİLİŞİ

Karaman hükümdarı II. İbrahim Bey ölümünden evvel büyük oğlu İshak Bey’i veliaht yapmış Silifke valisi tayin etmişti. İbrahim Bey’in 1456 da Konya’da ölümü üzerine diğer oğlu Pir Ahmet Bey ağabeyi İshak Bey’in hükümranlığını tanımayıp Konya’da kendi beyliğini ilan etti. Böylelikle Karaman toprakları Toroslar hudut olmak üzere ikiye ayrıldı. Karaman- Konya taraflarına “OVA İL” deniz tarafına da “İÇ İL” dendi . Ova il adının hiç kullanılmamasına karşın, İç il adı “İÇEL” olarak günümüze kadar gelmiştir.



DAĞ PAZARI MUHAREBESi

II. İbrahim Bey’in ölümünden sonra bölünen Karaman ülkesi iki kardeş tarafından idare edilmeye başlanmıştı. Çok geçmeden kardeşler (İshak ve Pir Ahmet beyler) arasında geçimsizlik başladı. Karaman ülkesinde tek sultan olmalıydı. İshak Bey İçel’den asker çekip Beyşehir civarına vardı. Pir Ahmet Bey de Konya’dan geldi. İki kardeş Beyşehir ile Kıreli arasındaki düzlükte karşılaştılar. Pir Ahmet Bey yenilerek kaçtı . İshak Bey gelip Karaman’a oturdu. Pir Ahmet Bey Fatih Sultan Mehmet’ten yardım istedi. Fatih’te Gedik Ahmet Paşa komutasında bir miktar asker gönderdi. İshak Bey de Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Bey’den yardım getirdi. İki ordu Karaman önlerinde tekrar karşılaştılar. Pir Ahmet tarafı gene yenildi, Gedik Ahmet Paşa da birlikte Afyon’a kadar çekildiler. Böylelikle Ova il, İç il birleşti İshak Bey elinde kaldı.
Akkoyunlu askerler gittikten sonra Osmanlı destekli Pir Ahmet Bey kuvvetleri tekrar harekete geçerek Dağ pazarı önünde üçüncü defa karşılaştı, bu defa İshak Bey yenildi. Silifke kalesine sığınmak istedi ise de tutunamayıp Uzun Hasan Bey’in yanına gitti. 1466
(Şimdi Yapıntı köyünün yaylası olan Navdalı özü ile Küçükkoru özünü ayıran Tömbekli burun üzerinde rast gele konulmuş toplu mezarlar var. Zamanla üzerindeki toprağın akmasıyla açığa çıkan insan kemikleri gözlenmektedir. Dağpazarı muharebesinin kalıntısı olması kuvvetle muhtemeldir).



CEM SULTAN İLE KASIM BEY

Şehzade Cem Sultan 1474 te Karaman valisi olduktan sonra günlerden bir gün İçel yaylalarına avlanmaya çıkar. Koraş dağlarında (Eleksi civarı) KasımBey’le karşılaşıp birkaç gün sohbet ederler arkadaş olurlar.
Fatih’in 1481 de ansızın ölümü üzerine büyük oğlu Bayazıt padişah olur. Karaman valisi Cem de saltanat davasına kalkışır. Konya civarından toplayabildiği askerlerle derhal harekete geçerek Bursa’ya varır. Ayas Paşa komutasında Bayazıt askerleri de Bursa’ya gelmişlerdi. Yapılan çarpışmada Ayas Paşa yenildi. Cem orada sultanlığını ilan edip kendi adına hutbe okutup para bastırdı . İki kardeş askerleri yirmi iki gün sonra Yenişehir ovasında ikinci karşılaşmalarında Cem tarafı (ihanet sonucu) yenildi. Cem Adana üzerinden Mısır’a kaçtı. (Şikâri’ye göre ; Yenilgiden sonra Kasım Bey’le buluşup Bulgar dağlarına çıktılar. Cem hac yapmak için Kasım Bey’den izin istedi. Kasım Bey para, at, deve vererek Halep’e kadar yolcu etti). Cem hac farizesini ifa etmiş ki bir şiirinde:
“Kâbetullah’a varıp bir kez tavaf eylediğin Bin Karaman, bin Acem, bin milket-i Osman’dır”. Der Ertesi yıl Anadolu’ya dönen Cem’i, Kasım Bey Adana’da karşıladı. Beraberce Mut’a geldiler. Mut’tan yaylalara çıktılar Dağpazarı köyü karşısındaki İmren yaylasında üç gün istirahat ettiler .
Bayazıt’la bir daha karşılaşıp şansını deneyen Cem gene kaybedince kaderinin çizdiği yolda ezildi gitti.



KASIM BEY’İN SONU

Osmanlı, Karaman beyliğinden başka Anadolu beyliklerini buyruğu altına almış, Anadolu birliğini kurma yolunda kesin kararlı idi. Karaman beyi Kasım Bey bütün zorlamalara karşı bir türlü boyun eğmiyor, Mut ve etrafı bölgelerde zayıf da olsa beyliğini yürütüyordu. Fırsat buldukça da Karaman ve Konya üzerine akınlar düzenliyor, Osmalıları rahatsız ediyordu. Bu durumun düzeltilebilmesi için Kasım Bey’den kurtulmak lazımdı. Kasım Bey’i ortadan kaldırmakla görevlendirilen Karaman Beylerbeyi Hadım Ali Paşa, Kasım Bey’inyakın adamı Hocantı oğlu’yu davet eder, Kasım Bey’i öldürürse Karaman mülkünü vereceğini vaad ederek kandırır. 21 miskal (yaklaşık 100gr.) zehir verip gönderir. 1483 yılı yazında Kasım Bey yanında üç oğlu, otuz yiğit beyi ile Kestel yaylasına gelir. Koyunlar kesilir, kavurmalar, pilavlar, helvalar pişirilir, şerbetler ezilir. Bu ziyafet sırasında Hocantı oğlu zehiri gizlice şerbete katar. Şerbeti içenler Kasım Bey’le beraber otuz dört kişi birden ölürler . 1483
Kasım Bey’den sonra Karamanlılar’ın bazı çırpınışları oldu ise de devlet olabilme özelliği taşımıyor. 1502 yılından sonra Karamanlılar’ın topluca doğuya (İran’a) göçmeleriyle Karaman toprakları da tamamen Osmanlılar eline geçti .

Kaynaklar

Doğan ATLAY Neşri Mut Tarihi- Doğuş Matbaası Karaman 1976-
ENER Kasım
Tarih Boyunca Adana Ovasına Bir Bakış – Hakan Ofset, Adana 1993 GÜLCAN D. Ali
Karamanoğullarının Kökenleri ve Selçuk- Osmanlılar Karşısında Kişilikleri Uğur Ofset, Eskişehir (tarihsiz)
KONYALI İ. Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Karaman Tarihi – Baha Matbaası, İstanbul 1967
ÖNDER Mehmet, 15. Mut Karacaoğlan Semineri bildirisi – Yeni Matbaa Mut 1986
SEVİM Ali Prof. Dr. , YÜCEL Yaşar Prof. Dr.Türkiye Tarihi, Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi
Türk Tarih Kurumu Basımevi – Ankara 1989
SEVİM Ali Prof. Dr. , YÜCEL Yaşar Prof. Dr. Türkiye Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1990
ŞİKÂRİ’nin Karamanoğulları Tarihi Yeni Kitap Basımevi, Konya 1946
UZLUK Feridun Nafiz – GENCOSMAN M. Nuri, Selçuki Devletleri Tarihi, Recep Ulusoğlu Basımevi, Ankara 1943
ÜNAL Tahsin, Karamanoğulları Tarihi, Arı Basımevi, Konya 1986

30px Arch templateTarih ile ilgili bu madde bir taslaktır. İçeriğini geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.
Son düzenleyen BrookLyn; 14 Eylül 2008 05:35
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Mayıs 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karamanoğulları (Karamanoğlu) Beyliği

Anadolu Selçuklularının yıkılışından sonra kurulan beylikler arasında bugünkü İçel, Konya ve Niğde illeri üzerinde gelişip çevreye yayılan bir Türk beyliğidir. Osmanoğullarından sonra Anadolu’da en kudretli beyliği kurmuşlardır. Beylik olarak faaliyetleri 1256 yıllarında başlar. 150 yıl süreyle Anadolu hâkimiyeti konusunda Osmanlıları engellemiş, başta Akkoyunlular gibi büyük Türk beylikleri olmak üzere, birçok Avrupalı devletlerle antlaşmalara girerek, aradaki rekabetten yararlanmaya çalışmışlardır.
Anadolu Selçuklularının en yakın mirasçısı kabul edilen Karamanoğulları, Oğuzların Afşar boyunun beylerinden 1228′de Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Ermenek yakınlarında yerleştirilen Saadeddin Nure Sofi Bey’den gelir. 1262′de Nure Sofinin yerine geçen oğlu Mehmet Bey, Moğol dâvasını ciddî şekilde ele alıp, 1277′de geçici olarak Konya’yı zaptetmiş, bu arada Selçuklular hesabına İlhanlılara başkaldırmıştır. Türkçe’nin resmî devlet dili olarak kullanılmasını öngören ünlü fermanın yayınlaması bu devreye rastlar.
İlhanlıların karşısında başarılı olamayan Mehmet Bey bir ara Türk Memlûk imparatoru Sultan Baybars’ın yardımını istemiş, 1278′de de Moğollarla bir çarpışma sırasında ölmüştür. Yerine kardeşi Güneri Bey, ondan sonra yine kardeşlerinden Mahmut Bey 1307′de Mahmut’un oğlu İbrahim ve onun yerine de oğlu Halil Bey sırasıyla beyliğin başına geçmişlerdir.
Selçuklu hanedanının yıkılışından faydalanan Karamanoğulları, 1314′de Konya’yı kesin şekilde ele geçirmişler, daha sonra İlhanlıların yıkılışından faydalanarak bu bölgeye sızmak isteyen Memlûkler ve daha başka Türk devletleriyle, Osmanlılara karşı dayanışma kurmuşlardır.
Karaman tahtına Halil Bey’den sonra Süleyman Bey, onun yerine de Sultan I. Murat’ın damadı olan Süleyman Bey’in kardeşi Alâeddin Bey geçmiş ve onun zamanında Karamanoğulları Osmanlı nüfuzuna girmişlerdir. Alâeddin Bey’in Yıldırım Bayezid tarafından öldürülmesinden sonra da devlet 4yıl kadar Osmanlı hakimiyetinde yaşamıştır. 1402′de saltanat Ali Bey’in oğlu II. Mehmet, 1424′te onun oğlu İbrahim Bey, 1464′te İbrahim’in oğlu İshak, Pir Mehmet ve Kasım beyler arasında el değiştirdikten sonra 1483 yıllarında Karamanoğulları Devleti tarih sahnesinden silinmiştir.
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
14 Eylül 2008       Mesaj #4
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Karamanoğulları

Moğollardan kaçarak Anadolu'ya gelen Oğuzlar'ın Avşar boyundan olan Karaman oymağını Selçuklular Mut, Gülnar ve Ermenek yöresine yerleştirmişlerdi.

Karaman oğulları Beyliği sonradan İçil (İçel) adını alan bu bölgede Karaman oymağınca kuruldu.


1256'da bu oymağın başına geçen Kerimuddin Karaman Anadolu Selçuklularının zayıflamasından yararlanarak topraklarını genişletti.

Bu arada Selçuklular'ın başkenti Konya'yı almaya çalıştıysa da yenilerek öldürüldü. Onun yerine geçen Mehmet Bey Moğollar'a karşı başarılı savaşlar verdi ve Konya'yı kısa bir süre için ele geçirdi.


Konya'da bulunduğu sırada ilk kez Türkçe'yi resmi dil olarak ilan etti. Moğol ve Selçuklu ordusuna yenilerek yaşamını yitiren Mehmet Bey'in ardından başa geçen beyler Moğollar ile sürekli savaştılar.

Birkaç kez Konya'yı işgal ettilerse de bu kentte tutunamadılar. Ancak İlhanlıların Anadolu'dan çekilmesinden sonra Konya'yı alarak başkent yapan Karaman oğulları giderek çok güçlü bir beylik haline geldi. Sınırları genişledikçe, Germiyan oğulları’nın ve Hamidoğullan'nın topraklarını alan Osmanlılar ile komşu oldular.

Osmanlıların güçlenmesi Karaman oğulları’nı tedirgin ediyordu. Böylece iki devlet arasında uzun bir mücadele başladı.

Karaman oğulları Osmanlılara karşı Akkoyunlular'ın ve Timurluların yanı sıra Avrupa devletleriyle de işbirliği yaptılar.


Yıldırım Bayezid Rumeli'de Haçlılar ile savaşırken, öbür Anadolu beyliklerini de kışkırtarak Osmanlılara saldırdılar.

Bunun üzerine Yıldırım Bayezid 1390'da Karaman oğullarının üzerine yürüdü ve Konya'yı alarak bu güçlü beyliğin egemenliğine son verdi.


Ankara Savaşı'ndan sonra topraklarını geri alarak beyliklerini yeniden kuran Karaman oğulları Osmanlılar ile savaşmayı sürdürdüyse de, Fatih Sultan Mehmet 1466'da kesin olarak bu beyliği ortadan kaldırdı.

Beyliklerin Devlet Yapısı ve Ordu Düzeni Anadolu beyliklerinin ilk örgütlenmesi aşiret yapısındaydı.

Anadolu Selçuklu sultanları bu aşiretleri özellikle Bizans sınırına yerleştirmişler ve bu toprakları aşiret beylerine ikta (tımar) olarak vermişlerdi.

İkta sisteminde, Türkmen beyleri kendilerine verilen toprağa yerleşiyor, buna karşılık Selçuklu sultanı için 50'den az olmamak koşuluyla asker besliyorlardı.

Toprak gene Selçuklu sultanının mülküydü, ama kaldırılan ürün beylerin oluyordu.


İkta yoluyla sınır bölgelerine yerleştirilmiş olan beyler sonradan bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde Selçuklu devlet yapısını kendilerine örnek aldılar.


Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
19 Ocak 2010       Mesaj #5
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Karamanoğulları Beyliği
Vikipedi, özgür ansiklopedi


200px Karamanid Dynasty flagsvg
Bayrağı

Anadolu Selçuklu Devleti'nin ardından kurulan Karaman merkezli beylik.
Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçeyi beyliğin resmi dili yaparak bir ilke imza atmıştır.
13. yüzyılda Karamanoğulları, Anadoludaki en güçlü aile kabul ediliyordu. Bu yüzden Osmanlı Beyliği onlardan ilk başlarda uzak durmuş, iyice büyüyüp güçlendikten sonra Anadoludaki son beylik olarak Karamanoğullarını kendisine bağlamıştır. Bu güçlü ailenin ilerde sorun çıkarmasını engellemek için, Osmanlı Devleti, Karamanoğlu ailesinden olanları yeni feth edilen Balkan topraklarına, özellikle de Tuna kıyısındaki Bulgar ülkesine sürmüştür.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
18 Mart 2010       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Osmanlilarin, Rumeli'de yeni sefer ve fetihlerle ugrasmasini firsat bilen ve Osmanogullari'nin bütün bir Avrupa'ya karsi gelemeyecegini düsünen Karamanoglu Alaeddin Ali Bey, bu sirada Osmanlilara ait olan Ankara'ya yürüyerek orayi ele geçirdi. Burada bulunan Anadolu Beylerbeyi Sari Timurtas Pasa'yi esir aldigi gibi maiyetinden bir çok kimseyi de öldürdü. 1395 ve 1396 yillarinda Kadi Burhaneddin ile yaptigi muharebelerde yenilen ve Aksaray sehrini kayb eden Alaeddin Ali Bey'in Ankara'yi ele geçirmesi, büyük bir hata idi. Çünkü Nigbolu savasindan sonra kendisini çok daha kuvvetli gören ve Avrupa'dan hiç bir tehlike beklemeyen Yildirim Bâyezid'le tek basina karsi karsiya kalmisti. Bu hareketi ile o, Karamanlilari, Anadolu Selçuklulari'nin mirasindan da mahrum etmis oluyordu. Bununla beraber Alaeddin Ali Bey, vaziyetin kendisi için kötü olacagini anlamakta gecikmedi. Bunun üzerine derhal Sari Timurtas Pasa'yi serbest biraktigi gibi yanina bir elçi katarak af dilemek ve yeni bir antlasma yapmak üzere Yildirim'a gönderir. Baris teklifini red eden Bâyezid, Anadolu ve Rumeli'deki bütün
kuvvetlerini toplayip Karamanoglu üzerine yürür. bu durum karsisinda Alaeddin Bey, bütün gücü ile Bâyezid'e mukabele edebilmek için harekete geçer. Basta Varsak, Turgutlu ve Bayburtlu asiretleri olmak üzere birçok Türkmen boyundan ve bu arada hizmetinde bulunan Kara Tatarlardan kuvvetli bir ordu meydana getirir.
Iki ordu Konya ovasinda karsi karsiya gelir. Iki günlük bir muharebeden sonra sonucu belli edecek bir netice alinmayinca ikinci günün aksami gece yarisindan sonra otuz bin kadar Osmanli askeri, Karamanoglu kuvvetlerinin gerisini çevirir. Iki ates arasinda kalan Karamanoglu, Konya kalesine kaçmak suretiyle kendini zor kurtarir. Konya, on bir gün kadar muhasara edildi. Konya halki, mal ve canlarina dokunulmamak sartiyla sehri teslim edebileceklerini gizlice Bâyezid'e bildirirler. Alinan tertibat üzerine sehir teslim oldu. Kaleden çikan Alaeddin Ali Bey, Osmanli askerleri ile çarpisti ise de muvaffak olamayacagini anlayinca kaçmaya baslar. Fakat bu esnada attan düserek yakalanir. Yakalanir yakalanmaz derhal Yildirim Bâyezid'in huzuruna getirilir. Padisah, enistesi olan Alaeddin Bey'e niçin böyle yaptigini ve kendisine niçin itaat etmedigini sorar. O da: "Niçin sana itaat edeyim, ben de senin gibi bir hükümdarim" cevabini verir. Bu söze cani sikilan Bâyezid, onu, Ankara'da basip esir aldigi San Timurtas Pasa'ya teslim eder. Timurtas Pasa da derhal onu katl eder. Alaeddin Bey'in acele katlinden müteessir olan Yildirim Bâyezid, Pasa'yi tekdir etmis, fakat onun ikna edici konusmasi ve ileri sürdügü deliller üzerine sükûnet bulmustur. Bâyezid, bundan sonra Konya'ya bir vali tayin ederek Larende (Karaman) üzerine yürüdü. Burada Yildirim Bâyezid'in kizkardesi ve Alaeddin Ali Bey'in hanimi, iki oglu ile birlikte kardesinin karargâhina gelir. Padisah, çadirindan çikarak kiz kardesini disarida karsilar. Böylece Larende 1397 yilinda Osmanlilarin idaresine girer. Padisah, kiz kardesi ve çocuklarini Bursa'ya gönderir.
Alaeddin Ali Bey'in katli üzerine Karamanlilar'a ait sehirlerin Toroslarin kuzeyindeki sehirler (Konya, Larende, Nigde, Develi, Karahisar) Osmanlilara geçmisti. Sadece Toros daglarinin güneyinde kalan Mut, Ermenek, Taseli ve Içel, Karamanoglu ailesinin diger kolundan gelen beyler elinde kalmisti.
Karaman Beyligi'nin ortadan kaldirilmasi, Anadolu tarihi bakimindan mühim bir hadise idi. Zira bu hadiseden sonra Sivas'ta bulunan Kadi Burhaneddin Ahmed, Osmanlilarla ayni siniri paylasir olmustu. Bu da onun Osmanlilardan çekinmesine sebep olmustu. Zira daha önceki bazi faaliyetleri, onu Osmanlilarla hasim hale getirmisti. Osmanlilara karsi mukavemet etmesi mümkün olmadigindan bütün gururuna ve Memlûk Devleti ile olan geçmisine ragmen bu devlete tabi olmak zorunda kaldi.
MsXLabs.org & OT
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Mart 2010       Mesaj #7
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Daha önce, Anadolu Selçuklu Devleti'ne merkezlik (payitaht) yapmis bulunan Konya'nin yeni sahipleri olan Karamanogullari, bir bakima kendilerini Selçuklularin vârisi gördüklerinden, Anadolu'da üstünlük iddiasinda bulunuyorlardi. Bu sebeple de Osmanlilarin, Anadolu'daki gelisme ve genisleme hareketlerine karsi koymaya çalisiyorlardi. Gerçi Osmanli-Karamanli rekabeti, Osmanlilarin Eretna Beyligi'nden Ankara'yi aldiklari zamanda baslamisti. Fakat Sultan Birinci Murad, bir çatismaya girmemek ve Müslüman kani dökmemek için büyük bir gayret sarf ediyordu. Ancak Osmanlilarin, Germiyan ve Hamid ogullan arazisinden bir kismini evlenme, bir kismini da para ile satin alip Karamanogullan'nin kalbi durumunda olan Konya'ya dogru büyük bir ilerleme kayd etmeleri, iki tarafi ayni sinirlan paylasan komsu iki devlet haline getirmisti. Böyle olmakla beraber kizi Nefise Sultan'i Karamanoglu Beyi Alaeddin Ali Bey ile evlendiren Sultan Murad, Karamanlilar'la akrabalik kurmak suretiyle Anadolu'dan emin vaziyette Rumeli harekâtina devam edecegini ümit ediyordu. Gerçekten de Sultan Murad'in gayesi, Anadolu'daki Müslümanlarla degil, Bati'daki Hiristiyan devletlerle mücadele etmek, oralarda fetihlerde bulunmakti. Nitekim Karamanoglu'nun isyanini ve kendi topraklarina saldirisini duyunca söyle demekten kendini alamamisti:
"Su ahmak zalimin yaptigi isleri görün. Ben, Allah Teâlâ yolunda din gayretiyle çalisarak ülkemi birakip, bir aylik yol kâfir içine gireyim. Gece ve gündüz ömrümü gazaya sarf etmek için niyet edeyim, yeyip içmeyi terk edeyim, bela ve mihneti seçeyim, o gelip bir bölük mazlum Müslümanlarin üzerine düssün. Yagma edip anlari incitsin. Ey gaziler, bu zalimleri nasil edeyim? Beni gazadan men ederek, bana, Müslümanlar üzerine kiliç sallamak kötü isini isletir. Eger vaz geçip cihad ve gaza ile mesgul olursam, Müslümanlar zâlim eline düser. Eger üzerine varirsam gaza kilan gazilerin kiliçlarini mü'minlerin üzerine döndürmek lâzim gelir" diyerek bir hayli tereddüd geçirmisti. Nihayet, Karamanli'nin bu zulmü karsisinda çaresiz kalinca, tekrar Anadolu'ya geçerek Bursa'ya gelir. Hayreddin Pasa'yi da Rumeli'nde birakir. Sultan Murad, daha sonra bizzat Karamanoglu'na da söyle diyecektir:
"Hey bedbaht, müfsid, zâlim, benim kastim ve isim gece gündüz gazaya adanmaktir. Benim gazama mani olur. Ben gazada iken Müslümanlari incitirsin. Ahd ü emân bilir adam degilsin. Senin kökünü kazimayinca huzur ile gaza edemem. Nasil barismak, zira gazaya mani olan ile gaza, en büyük gazadir" diyecektir. Hemen hemen bütün Osmanli tarihlerinde buna benzer ifadelerin bulundugunu söylemek mümkündür. Bütün bunlardan, Sultan Murad'in, Karamanli ile bir savasa girmek istemedigini, zira Müslüman kaninin akitilmasina gönlünün razi olmadigini çikarmak mümkündür. Kendi öz kizini Karaman Beyine nikahlayip onunla akrabalik bagi kurmasi da bunun açik delilidir. Fakat Venedik, Sirbistan ve Papalik gibi Hiristiyan devletler,
Osmanlilarin Balkan fetihlerini basarisizliga ugratmak için Karamanogullari'ni Osmanlilara karsi tahrik edip kullanmakta idiler. Bu tahriklere kapilan Alaeddin Ali Bey, 1386 yilinda Osmanlilarin elindeki Hamid Ogullari topraklarina saldirir. Karamanlilar, Osmanlilarin; Hamid Ogullarindan satin aldiklari Beysehri'ni isgal etmekle harbi baslatirlar. Halbuki Osmanli Devleti'nin bir köyüne taarruz etmek, büyük imparatorluklarin dahi cesaret edemedigi bir hareket iken, kiskirtmalar sonucunda Karamanoglu bu cesareti göstermisti. Bu da onun ne kadar dar görüslü, ileriyi görmeyen bir kimse oldugunu göstermektedir. Esasen diger Anadolu beyliklerinin Osman ogullari gibi dahi yetistirememesi, onlari sonunda Osmanlilara katilma mecburiyetinde birakan mühim sebeplerden biri olmustu.
Osmanlilar açisindan bu tecavüze baktigimiz zaman, olaylarin baska bir boyut kazandigini görürüz. Zira bu tecavüz kalmadigi takdirde Karamanlilarin ve ondan cesaret alacak olan diger beyliklerin, Balkan fütuhatinin en kritik anlarinda Osmanlilar'i Anadolu'da rahatsiz edeceklerini çok iyi takdir eden Sultan Murad, derhal Anadolu'ya geçip Bursa'ya gelir. Sultan Murad, Anadolu'daki beylikler üzerindeki nüfuzunu göstermek için Candarogullari'ndan yardimci birlik ister. Bu birlik gelince Ali Pasa ve oglu Sehzade Bâyezid Bey'le birlikte Karaman seferine hazirlanir. Osmanli ordusunun içinde, antlasma geregi iki bin kadar da Sirpli asker bulunuyordu. Bunlar, yardimci kuvvet niteliginde idiler. Böylece Sultan Murad, Anadolu beylerine kudretinin derecesini göstermek istiyordu. Onlar, Osmanlilarin bu gücünden ne kadar çekinirlerse, Anadolu'da o kadar az Müslüman Türk kani akacakti.
1386 Kasim'inda Konya yakinlarinda cereyan eden meydan muharebesinde Osmanli ordusu, Karamanlilari kolayca yenilgiye ugratti. Muharebede Bâyezid büyük bir kabiliyet göstererek zaferin kisa zamanda kazanilmasini sagladi. Bu muharebedeki muvaffakiyetinden dolayi kendisine "Yildirim" lakabi verildi.
Büyük bir yenilgiye ugrayan Alaeddin Ali Bey, Konya kalesine siginmak zorunda kaldi. Padisah, bu zaferden sonra Konya'yi kusatma altina aldi. Ordu mensuplarinin, kusatilan halktan herhangi bir sey almalari yasaklandi. Yasaklara uymayanlar için çok agir cezalar kondu. Birkaç Sirpli, emir disi hareket ettiklerinden, idam cezasina çarptirildilar. Sultan Murad, sehri on iki günden beri kusatma altinda bulunduruyordu. Fakat henüz hücuma geçilmemisti. Karaman Beyi, mevkiinin tehlikeli durumunu idrak etmeye baslayinca esi ve Sultan Murad'in kizi Nefise Hanim'i, Konya'nin ileri gelenleri ile birlikte ricada bulunmak ve kendisini af etmek için padisaha gönderdi. Kizinin ricasi üzerine Karamanoglunu af eden Sultan Murad, bizzat gelip af dilemek ve elini öpmek sartiyle onu af edecegini bildirdi. Bunun üzerine Karamanoglu, Osmanli ordugâhina gelip kayinbabasinin elini öptü ve ondan af istirhaminda bulundu. Sultan Murad, Karaman ülkesini yine kendisine vererek isyan eden Beysehri üzerine yürüdü. Birkaç gün içinde orayi tekrar kendine bagladi. Burada bulunuldugu bir sirada Tekke Beyi'nin isyan ettigi haberi ve bu habere dayanarak Tekke üzerine yürümesi hususunda Sultan Murad'a tekliflerde bulunuldu. Fakat Sultan Murad, bu teklifleri reddederek: "Tekke Beyi fakirdir. Hükümeti Istenos ve Antalya sehirlerine inhisar etmistir. Bana isyan edecek ne gücü var, simdi onun üzerine varmak bizim için ardir. Sivrisinek kovalamak sahine (veya arslan) yakismaz" diyerek tekrar Bursa yolunu tutar.
Konya önündeki maglubiyeti üzerine Karamanlilarin Anadolu'daki nüfuzlari kirilmis, Sultan Murad'in seferde gösterdigi basarili taktik sayesinde bütün Anadolu'da yildizi parlamisti. Böylece, Osmanlilarin Anadolu birligini gerçeklestirecegi kesin bir sekilde anlasilmis oluyordu. Gerçekten bes yil sonra Yildirim Bâyezid'in Anadolu'yu zapt edebilmesinde Sultan Murad'in bu seferde takib ettigi siyasetin birinci derecede tesiri olmustur. Takriben bir buçuk asir devam edecek olan Osmanli-Karamanli harplerinin ilki olan bu savasta yenilmesine ragmen Karamanoglu, Osmanli hâkimiyetini hiç bir zaman kabule yanasmamistir. Bunun içindir ki Sultan Murad uzaklasir uzaklasmaz, Kosova'yi hazirlamakla mesgul olan Haçlilarla müzakerelere girismis, fakat korkusundan Kosova muharebesinde Osmanli ordusuna katilmak üzere bir birlik göndermekten de geri kalmamistir. Böylece iki yüzlü bir siyaset takip etmistir.
MsXLabs.org & OT
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
17 Haziran 2010       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Karamanoğulları:
(1257-1487):
  • İçel ve Ermenek tarafına yerleşmişlerdir.
  • Konya alınarak devlet kurulmuş­tur.
  • Anadolu'da Türkçe'yi resmi dil haline getiren beyliktir.
  • Osmanlı Devleti'ni en çok uğraştıran beyliktir.
  • 1487'de Osmanlı padişahı II. Beyazıt tarafından ortadan kaldırılmıştır.


buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
29 Temmuz 2012       Mesaj #9
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Karamanoğulları
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra, Konya merkez olmak üzere kurulan beylik. Karamanoğulları Beyliği'ni kuran Karaman boyu, Alaettin Keykubat zamanında Orta Anadolu'ya yerleştirildi. Moğollara karşı sınır boylarını korudular ve Moğol ordularını birçok kez yendiler. 1277 yılında Konya'yı ele geçirdiler. İlhanlıların Anadolu valisi Timurtaş'ın, İlhanlılara başkaldırarak Memlûklere sığınması üzerine de bağımsızlıklarını ilân ettiler (1327). Bundan sonra Anadolu'nun en güçlü beyliği olarak, kendilerini Anadolu Selçuklularının vârisi olarak görmeye başladılar ve Anadolu birliğini kurmak için harekete geçtiler. Aynı amaçla hareket eden Osmanı Beyliği'nin en büyük rakibi oldular. Her fırsatta Osmanlıların karşısına dikildiler. Osmanlı Devleti, II. Bayezit zamanında Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı (1487).
In science we trust.

Benzer Konular

24 Ağustos 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
30 Haziran 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
23 Nisan 2015 / Ziyaretçi Cevaplanmış
9 Haziran 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası