EOKA, Kıbrıs'ta Makarios öncülüğünde Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan'a bağlamak için kurulmuş olan bir terör örgütüdür.
EOKA için ilk gizli görüşmeler 2 Temmuz 1952'de Atina'da Makarios'un başkanlığında yapılmıştı. EOKA'nın amacı önce İngilizleri adadan atmak,ardından da topyekun bir imha hareketi ile Türk halkını yok ederek adayı Yunanistan'a bağlamaktı. Nitekim kısa süre sonra İngilizlerin adadan ayrılmasını dahi beklemeden, 21 Haziran 1955'den itibaren saldırılarını İngiliz Sömürge Yönetimine ve Türklere de yöneltmeye başladı.
1950’de Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi tarafından düzenlenen bir sözde plebisitte Rum toplumunun % 95’i ENOSİS lehine oy kullanılmıştır. Bu arada Enosis Yunanistan’ın resmi politikası haline gelmiştir. Yunanistan, Kıbrıs sorununu Birleşmiş Milletler örgütüne 1954’te götürmeyi başarmıştır.Yunanistan’ın, sorunu B.M.’ye getirmekte kullandığı slogan “Self-Determinasyon”dur.
Kıbrıs Türk Halkının ise “self-determinasyon” hakkı hiçe sayılmakta ve bu prensip tek taraflı olarak sadece Kıbrıs Rum halkına ait bir hak olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Halbuki Kıbrıs’ta “Kıbrıs Milleti” diye bir millet yoktur; bunu ilk söyleyen taraf da yine Rumların kendileridir. Kıbrıs’ta iki ayrı din, dil ve kültüre sahip iki ayrı halk vardır. Tezlerinin haklılığını bu inkâr edilemez gerçeğe dayandıran Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs’ta tek taraflı “self-detrminasyon” uygulanamayacağını, gerçek anlamda bir “self-determinasyon” uygulanacaksa, bunu dini dili ve kültürü ayrı iki halkın her ikisine de eşit şekilde uygulanması gerektiğini savunmaktadırlar.
Rum Ortodoks Kilisesi ve EOKA’nın ENOSİS’i gerçekleştirmek için ortaklaşa sürdürdükleri şiddet hareketlerini, Kıbrıs Rum tarafı dünya kamuoyuna “bağımsızlık” için verilen bir “kurtuluş mücadelesi” olarak takdim etmeye çalışmaktadır. Halbuki şiddet eylemlerinin çoğunluğu o günün sömürge idaresi durumunda bulunan İngiltere’den ziyade, Kıbrıs Türklerine karşı yapılmaktaydı
Sponsorlu Bağlantılar
1950’de Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi tarafından düzenlenen bir sözde plebisitte Rum toplumunun % 95’i ENOSİS lehine oy kullanılmıştır. Bu arada Enosis Yunanistan’ın resmi politikası haline gelmiştir. Yunanistan, Kıbrıs sorununu Birleşmiş Milletler örgütüne 1954’te götürmeyi başarmıştır.Yunanistan’ın, sorunu B.M.’ye getirmekte kullandığı slogan “Self-Determinasyon”dur.
Kıbrıs Türk Halkının ise “self-determinasyon” hakkı hiçe sayılmakta ve bu prensip tek taraflı olarak sadece Kıbrıs Rum halkına ait bir hak olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Halbuki Kıbrıs’ta “Kıbrıs Milleti” diye bir millet yoktur; bunu ilk söyleyen taraf da yine Rumların kendileridir. Kıbrıs’ta iki ayrı din, dil ve kültüre sahip iki ayrı halk vardır. Tezlerinin haklılığını bu inkâr edilemez gerçeğe dayandıran Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs’ta tek taraflı “self-detrminasyon” uygulanamayacağını, gerçek anlamda bir “self-determinasyon” uygulanacaksa, bunu dini dili ve kültürü ayrı iki halkın her ikisine de eşit şekilde uygulanması gerektiğini savunmaktadırlar.
Rum Ortodoks Kilisesi ve EOKA’nın ENOSİS’i gerçekleştirmek için ortaklaşa sürdürdükleri şiddet hareketlerini, Kıbrıs Rum tarafı dünya kamuoyuna “bağımsızlık” için verilen bir “kurtuluş mücadelesi” olarak takdim etmeye çalışmaktadır. Halbuki şiddet eylemlerinin çoğunluğu o günün sömürge idaresi durumunda bulunan İngiltere’den ziyade, Kıbrıs Türklerine karşı yapılmaktaydı
Quo vadis?