Arama

Türkoloji (Türklük Bilimi)

Güncelleme: 18 Ocak 2013 Gösterim: 5.444 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
8 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Türkoloji (Türklük Bilimi)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Türkoloji (Osmanlıca Türkiyat, İngilizce Turkology, Almanca Turkologie), bir bilim dalıdır. Türkolojinin Türkçe karşılığı Türklük Bilimi'dir. Türkler ve özellikle Türk dil ve lehçeleriyle uğraşan bilim koluna verilen addır. Türkçe dili, edebiyat, tarih, din ve Türk toplumların manevi, maddi kültürünü sistematik şekilde toplar ve araştırır. Geçmiş ve günümüz Türkçesi ve Türk toplumları, ana konusunu oluşturur.

Tarihçe
Kökenler: Şarkiyat ve Türkoloji
Türkoloji Batı'nın "Doğu"yu öğrenme/değerlendirme çabası olan oryantalizm/şarkiyatçılık bağlamında bir sistematik kazanmıştır. İlk Türkoloji Kürsüsü 1795’te Paris’te "Ecole des Languages Orientales Vivantes"da kurulmuştur. Bunu şarkiyat ve Türkoloji ile ilgili enstitüler takip etmiştir. Moskova’da (1814) Paris’te (1821) Londra’da (1906) ve bu kuruluşların yayınladığı çok sayıda bilimsel eserler dergi ve bültenler mevcuttur.
Osmanlı Döneminde Türkoloji Çalışmaları
Türkiye’de Türkoloji çalışmaları Şemseddin Sami’nin, Ahmet Vefik Paşa’nın hatta Ali Suavi’nin münferit yazılarıyla başlamıştır. II. Meşrutiyet sonrasında esas olarak batı kaynaklarını aktarmak temelinde sürmüştür.
Cumhuriyet Döneminde Türkoloji Çalışmaları
Osmanlının yüzyıllarca ihmal ettiği, önemini farkettiğinde ise çok geç kaldığı için batı merkezli çalışmaları tartışmasız kabullendiği bu bilim dalı ve köhne Osmanlı medrese yapısı bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla kökten tasfiye edilmiştir. Bunun yerine üretken ve ulusal bilimsel çalışmalar başlatılmıştır. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu bizzat Atatürk’ün isteği ve katkılarıyla kurulmuş, İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olarak Türkiyat Enstitüsü oluşturulmuştur. Türkçenin ve Türk kültürünün envanterini kaydetmek için, dönemin çok kısıtlı kaynaklarına rağmen, özverili araştırmacıların insanüstü denilebilecek çabalarıyla, Derleme Sözlüğü, Tarama Sözlüğü, Türkçe Sözlük, Yazım Kılavuzu ve benzeri eserler bilimsel alana kazandırılmıştır. Bu eserler henüz "bütün"ü tümüyle temsil edemeseler de, günümüzdeki bilimsel çalışmaların en önemli ve çoğu durumda tek kaynağı durumundadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
11 Mart 2010       Mesaj #2
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
TÜRKOLOJİ

Sponsorlu Bağlantılar
Cemil MERİÇ, Hisar Dergisi Şubat 1975, Sayı 134

Sayın Cemil Meriç şu 'Türkoloji' tabirine takılıyor. Fransa'da, Almanya'da Türkoloji olabileceğini amma Türkiye'de bunun garip kaçacağını söylüyor ne dersiniz?”

“ - Biz bunu milletlerarası bir terim olarak kullanıyoruz, Türkoloji, Türk filolojisi demektir. Fransa'da Romanoloji, Almanya'da Germanistik, İngiltere'de Anglistik vardır. Eğer Türkoloji yerine Şarkıyyat dersek, kendimizi başka gözlerin altında teşrih masasına yatırmış oluruz.”

Soran: Ergun Göze; cevap veren: Muharrem Ergin (Tercüman gaz. 22 Aralık 1974 Pazar).

1 - “Milletlerarası” ne demek? Acaba bütün milletler, böyle bir tabirin varlığından haberdar mıdırlar? Yoksa kelime, Hristiyan Avrupa'nın bir mutlu azınlığı tarafından mı kullanılmaktadır sadece?

“Milletlerarası bir terim”, ancak milletlerarası mefhumları ve müesseseleri ifadeye yarar: ideoloji, demokrasi, sosyalizm gibi. Dilimizi, edebiyatımızı, bir kelimeyle düşünce ve duygu dünyamızı ifade için, “milletlerarası terim”ler aramak niye? “Milletlerarası terim”lere bu kadar meraklıysak, milletlerarası bir dili -mesela esperanto- benimseyelim, dâvâ kökünden halledilsin.

Kapitülasyonlar ne zamana kadar yaşayacak şuur altımızda? Kültür emperyalizmi, ne zamana kadar en samimi “milliyetçiler”imiz tarafından müdafaa edilecek?

“Terim” ne demek? Türkçe'nin beynine hançer gibi saplanan bu çirkin, bu habis, bu hain kelime de bizi tedirgin etti. Ahenksiz, sevimsiz, zıpçıktı bir misafir. Dilin müdafaasını yaparken Türkçe'ye hürmet etmek ilk vazife değil mi? Sayın Ergin'i hangi kaygı, hangi ihtiyaç bu yabancı “tilciği” kabule zorlamış?

2 – Kaldı ki, necip ve zinde ırkımızın adıyla, Yunan-ı kadimin mürde ve mütefessih loji'sini çiftleştiren bu türkoloji ucubesi, lisaniyat bakımından da bir facia. August Comte, lâtince Sosyo'yu, aynı Yunanca kelimeyle birleştirmeye kalktı diye az mı tenkide uğradı? Türkoloji, ne Türkçe, ne Yunanca, ne İngilizce, ne Fransızca... Sayın Ergin'in “milletlerarası bir terim” olarak sunduğu bu uğursuz kelime, Avrupa irfanının en büyük temsilcisi olan iki milletin, yani İngiltere ve Fransa'nın kamuslarına da girmemiş. Ne Webster lügatinde var, ne Britannica ansiklopedisinde, ne Amerika'nın meşhur İçtimaî İlimler muhit-il maarifinde.. Fransızca'nın ise hiçbir sözlüğünde yer almamış. Tekrar ediyoruz: hiçbir sözlüğünde.. Yani, ansiklopedilerinde, kamuslarında, lügatlerinde. Hristiyan Batının kelime kütüklerine kaydedilmek şerefinden bile mahrum bu haramzade tabirin neden uydurulduğunu Ziya Gökalp'in tarifi büyük bir belâgatla ifşa ediyor-tarifi ve izahı. Okuyalım:

“Avrupa'da zuhur eden ikinci harekete de Türkiyat (Türkoloji) adı verilir. Rusya'da, Almanya'da, Macaristan'da, Danimarka'da, Fransa'da, İngiltere'de birçok ilim adamları eski Türklere, Hunlara ve Moğollara dair tarihî ve antikiyatî (arkeolojik) araştırmalar yapmaya başladılar. Türklerin pek eski bir millet olduğunu, gayet geniş bir sahada yayılmış bulunduğunu ve muhtelif zamanlarda cihangirane devletler ve yüksek medeniyetler vücuda getirdiğini meydana koydular. Vakıa, bu sonki tedkiklerin mevzuu, Türkiye Türkleri değil, kadîm Şark Türkleriydi.”

Demek ki, türkolojinin memleketimizdeki en selâhiyetli temsilcisine göre yaşayan, gelişen Türk dili ve medeniyeti türkolojinin dışındadır. Avrupa'nın hedefleri izaha ihtiyaç hissettirmeyecek kadar açık: Selçuk ve Osmanlı Türklerini Türklüğün dışına itmek... Bu mümkün olamazsa, ikinci sınıf vatandaş saymak onları. Bir kelimeyle Türk-İslâm medeniyetini unutturmak. Türkoloji'nin, yegâne hikmet-i vücudu, bu düşmanca emellerdir. Filvaki, Osmanlı tarihe karıştıktan sonra bu emeller gerçekleşmiş ve Türk-İslâm medeniyeti de bir sığıntı gibi türkolojinin hudutları içine alınmak bahtiyarlığına erişmiştir. Ama daima bir sığıntı gibi.

3 – Bu itibarla, türkoloji sayın Ergin'in ifade buyurdukları gibi Türk filolojisi demek değildir aslında. Kadim Şark Türkleri filolojisi demektir. Hemen itiraf edelim ki biz bu filoloji kelimesini de kaypak ve karanlık buluyoruz. Eskiden edebiyat sevgisi, tebahur (érudition), latin ve Yunan edebiyatına merak... demekti filoloji. Renan'la mânası genişledi kelimenin: filoloji insan zekâsının eserlerini inceleyen bilgi idi artık (bkz. İlmin Geleceği, bölüm: VIII).

Yirminci asrın başlarında filoloji, kültür ve medeniyet mânasınadır. Salomon Reinach'a göre, insanın en büyük, en beşerî, en vazgeçilmez ihtiyacı bilgidir. Bilgi'nin üç hedefi olabilir. Tanrı'yı tanımak (ilâhiyatın mevzuu), tabiatı tanımak (fiziğin mevzuu), insanı tanımak (psikolojinin mevzuu). Filoloji psikolojinin emrindedir. Tarifi: “insan zekâsının, zaman ve mekânda, bütün tecellilerini kucaklayan ilim”. Psikolojiden şu mânâda farklıdır: psikolojinin zaman ve mekânla alâkası yoktur, insan ruhunu şuur aracılığı ile tanımağa çalışır. Yani zihnin eserlerini değil, kendisini inceler. Filoloji, bir kavmin veya kavimlerin mimarisini, felsefesini, edebiyatını, folklorunu kucaklayan bir bütündür. (bkz. Manuel de Philologie Classique, 1904).

Britannica ansiklopedisi filoloji için aşağı yukarı şöyle yazıyor (1970 baskısı): “Nadiren kullanılan bir kelime, eskiden dil ve edebiyat araştırmaları demekti. Bugün dille edebiyat çalışmaları kesin olarak ayrılmıştır birbirinden. Filoloji dil çalışmaları mânâsına gelir. Ama ancak ondokuzuncu asırdan kalma birkaç ilmî gazetenin isminde yaşamaktadır artık.”

Linguistics bendinde de şöyle diyor Britannica: “Bu kelime modası geçmiş (old-fashioned) bir tabir olan filolojiden daha sınırlıdır. Filoloji, edebiyat, metin tenkidi, güzel sanatlar, arkeoloji, din gibi konuları da kucaklar. Bugün -bilhassa Avrupa'da- lengüistik (dilbilim) mânâsına kullanılır zaman zaman. Fakat, yerini -tedricen- Fransızca “La Linguistique” tabirine bırakmaktadır.”
Büyük Larousse'un tarifi de fazla aydınlık değil: “Bir dilin, o dili bize tanıtan yazılı belgelerden incelenmesi; metinlerin ve aktarılmaların incelenmesi.”

Hülâsa: filoloji kelimesinin Batı dillerindeki kullanılışı, birbirinden oldukça farklı mânâları kucaklamaktadır: 1-) Bilgi veya edebiyat sevgisi, bilhassa Latin Yunan edebiyatları; 2-) Konuşma sevgisi, Yunanca Philogia'nın tercümesi; 3-) Dil bilim; 4-) Medenî kavimlerin bilhassa dilde, edebiyatta ve dinde tecelli eden kültürlerinin tedkiki.

Acaba sayın Ergin, türkoloji Türk filolojisidir derken, bu mânâlardan hangisini kastediyor? Yunanca kelimelere karşı bu ne büyük düşkünlük! Türkoloji, Türk filolojisidir demek, medrese tabiriyle, su'yu su'yla tefsir değil midir?

Köprülü, 1924'de Türkolojiyi Türkiyatla karşılamıştı. Daha dürüst. Daha bizim, daha efendice bir kelime. Ne kapitülasyon kokuyor, ne kültür emperyalizmi. Edebiyat, arziyat, lisaniyat vs. gibi. Bu kelimenin Türkolojiye çevrilmesi, sanıyoruz ki, 1933 üniversite inkılâbıyla yaşıt. Yani, Türkoloji Türkçemize Alman Yahudilerinin armağanı, romanoloji gibi. Zira, sayın Ergin'in üstadane tavırlarla, mevcudiyetinden bahsettiği romanoloji diye bir bilgi dalı yoktur Fransa'da. Bu kelimeyi, yurdumuza gelen yabancılar -Spitzer ve avenesi- uydurmuştur. Nitekim, İngiltere'de anglistik diye bir mefhum da yoktur.

Politika alanındaki cesurane hamlelerini hayranlıkla takip ettiğimiz sayın Ergin'in, ilimde biraz daha ihtiyatlı olmasını kemalı tevazuyla tavsiye ederiz.
cemilmeric.net

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 17 Ocak 2013 14:44 Sebep: sayfa düzeni
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
17 Ocak 2013       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TÜRKOLOJİ
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Türk tarihini, kültürünü ve edebiyatını, özellikle de Türk dilini inceleyen bilim dalı.

Türk dili üzerine çalışmaların Doğu'da 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügati't Türk adlı sözlüğüyle başlamasına karşın, Avrupa'da Türk kültürüne ilişkin incelemeler 4. yüzyıla kadar iner. Bu yüzyılda Ammianus Marcellinus adlı tarihçi, yapıtlarında Türkler hakkında da bilgi vermiştir.

Daha sonra 10. ve 11. yüzyıllarda yaşayan bazı Batılı tarihçiler de (Konstantinos Porphyrogennotos, Anna Komnena) Türklerden söz ettiler. 13. yüzyılda yaşayan Villem van Ruysbroek ve Marco Polo, Orta Asya'da yaşayan Türkleri anlattılar. İslâm ve İranlı bilim adamlarından Ebu Hayyam, İbni Mühenna, Cüveyni 13. ve 14. yüzyıllarda çeşitli Türk dilleri üstünde çalıştılar.

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulup Avrupalılar ile ilişkiye geçmesi üzerine Avrupa'daki Türkoloji çalışmaları hız kazandı. Birçok Avrupalı Türkolog, Türklerin yaşadıkları bölgelere, özellikle Orta Asya'ya inceleme gezileri yaptılar ve çeşitli yapıtlar yayımladılar. Türkler arasında Kaşgarlı Mahmut ile başlayan Türkoloji çalışmaları daha sonraki yüzyıllarda sürmekle birlikte Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar konuya yeterince önem verildiği söylenemez.

15. yüzyılda Çağatay şairi Ali Şir Nevai "Muhakemat'ül Lügateyn" adlı yapıtında Çağatayca ve Farsçayı karşılaştırdı. Anadolu'da Bergamalı Kadri, dilbilgisi konusunda "Müyessiretül Ulum"u yazdı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Türkiye'de Türkoloji çalışmalarının oldukça hızlandığı görülür. Meşrutiyet döneminde Türk Yurdu dergisi kuruldu. Cumhuriyet döneminde konuya daha ciddî bir biçimde yaklaşılarak dağınık ve bireysel çalışmaların birleştirilmesi amaçlandı.

924'te Fuat Köprülü'nün girişimiyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne bağlı Türkiyat Enstitüsü, 1932'de Atatürk'ün öncülüğünde Türk Dil Kurumu kuruldu. Bir yandan eski çalışmalar gözden geçirilip değerlendirilirken bir yandan da yeni baştan çeşitli sözlükler, araştırma-inceleme yazıları vb. yayımlandı. 1947'de İstanbul'da yerli, yabancı bilim adamlarının katılmasıyla "Milletlerarası Şark Tetkikleri Cemiyeti" adında bir kurum oluşturuldu.

1951'de İstanbul'da toplanan 21. Uluslararası Doğu Bilginleri Kongresi'nde alınan bir kararla Türk Dil Elkitabı yayımlandı. 1973'te I. Uluslararası Türkoloji Kongresi düzenlendi. Bugün ayrıca hem ülkemizde hem de yabancı ülkelerde çeşitli üniversitelerin bünyelerinde yer alan Türkoloji bölümleri ya da enstitüleri de konu üzerindeki çalışmalara katılmaktadır. Ancak özellikle ülkemizdeki çalışmalar daha çok Türkiye Türkleri üzerinde yoğunlaşmış olup diğer Türk kültür ve dilleri üzerinde yapılanlar yeterli düzeyde değildir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
18 Ocak 2013       Mesaj #4
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
TÜRKOLOJİ

Türkoloji veya Türklükbilimi, Türk halkları ve özellikle Türk dil ve lehçeleriyle ilgilenen bilim dalı. Türk dilini, edebiyat, tarih, din ve Türk toplumlarının manevi, maddi kültürünü sistematik şekilde toplar ve araştırır. Geçmiş ve günümüz Türkçesi ve Türk toplumları ana konusunu oluşturur. Bu bilimde ihtisaslaşan kişilere Türkolog denir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

18 Temmuz 2018 / Misafir Fizik
21 Şubat 2016 / ThinkerBeLL Deniz Bilimleri
23 Nisan 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Nisan 2011 / ThinkerBeLL Taslak Konular
29 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük