Arama

Gökbilim (Astronomi)

Güncelleme: 7 Eylül 2011 Gösterim: 53.413 Cevap: 23
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Nisan 2006       Mesaj #1
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Astronomi

Sponsorlu Bağlantılar
Astronomi (
Yunanca: αστρονομία = άστρον + νόμος, astronomia = astron + nomos, "yıldızların kanunu") yörüngesel cisimleri ve Dünya atmosferinin dışında gerçekleşen, yıldızlar, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, kutup ışıkları, gökadalar ve kozmik fon radyasyonu gibi gözlemlenebilir tüm olay ve olguları inceleyen bilimdir. Evrenin doğuşu ve büyümesi, evrimi, gökcisimlerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri konumlarının hesaplanması ile ilişkilidir. Astronomi gözlemleri salt astronomi ile ilişkili değildir, aynı zamanda genel görelilik kuramı gibi fizikte çok önemli bir yeri olan teorilerin ispatı için de bilgi sağlarlar. Gözlemsel astronomiye bir tamamlayıcı etken olarak teorik astrofizik de astronomik oluşumları açıklamaya çalışır.
Astronomi, en eski bilimsel metodolojilerden birine sahiptir. Antik Yunan'da oluşan astronomi metodolojisi, ileri gözlem yöntemlerinin ve araçlarının geliştirilmesinin erken dönemlerde gerçekleşmesini sağlamıştır (bk. arkeoastronomi) Tarihte amatörler, pek çok önemli astronomik keşfin altına imzalarını atmışlardır ve astronomi, günümüzde hala amatörlerin önemli roller oynayabileceği pek az bilimden biridir (özellikle geçici durumların gözlemlenmesinde).
Modern astronomi, astroloji ile karıştırılmamalıdır. Astroloji, insanların yaşamlarının ve karakterlerini gökcisimlerinin konumlarından etkilendiğini iddia eden bir inanç sistemidir. Her ne kadar her iki alan da aynı kökenden gelse de, ikisi birbirinden tamamen farklıdır. Astrologların aksine astronomlar bilimsel yöntemi kullanırlar.

Açık yıldız kümesi veya kısaca açık küme, aynı dev moleküler buluttan meydana gelmiş birkaç bin yıldızdan oluşan bir yıldız grubuna verilen isimdir. Kümelenme dağınıktır ve bir merkez etrafında değildir. Açık kümeler sadece, aktif yıldız oluşumun olduğu, sarmal ve düzensiz gökadalarda bulunurlar. Genellikle birkaç yüz milyon yıldan daha gençtirler. Açık yıldız kümelerine örnek olarak Ülker ve Hyades yıldız kümeleri verilebilir.

Açık yıldız kümesi veya kısaca açık küme, aynı dev moleküler buluttan meydana gelmiş birkaç bin yıldızdan oluşan bir yıldız grubuna verilen isimdir. Kümelenme dağınıktır ve bir merkez etrafında değildir. Açık kümeler sadece, aktif yıldız oluşumun olduğu, sarmal ve düzensiz gökadalarda bulunurlar. Genellikle birkaç yüz milyon yıldan daha gençtirler. Açık yıldız kümelerine örnek olarak Ülker ve Hyades yıldız kümeleri verilebilir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mayıs 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yıldızın adı : Antares
A/B (Bayer: Alpha Scorpii, Flamsteed: 21 Scorpii)
Sponsorlu Bağlantılar
Takımyıldızı :Akrep (Latince: Scorpius, İngilizce: Scorpion)
Görünür büyüklüğü :0,96Mutlak büyüklüğü :-5,28
Spektrum türü :M1.5Iab-Ib/B4
Uzaklığı :604

Antares

Işık yılı Samanyolu'nda yer alan parlak yıldızların en kırmızı renkli olanlarından Antares, eskiden Mars'la karıştırılmıştır. Kırmızı dev yıldızın adı da bu karışıklığı yansıtır: "Ant-Ares", "Mars benzeri" demektir. Helence bir sözcük olan Ares, Latince adı Mars olan savaş tanrısının bir diğer adıdır. Büyüklüğü (parlaklık, kadir) birinci dereceden (genelde 0,96) olan Antares, gökyüzünün en parlak 15. yıldızıdır; ancak ışıması yarı-düzenli olduğundan parlaklığı yıl içinde az da olsa değişir.
Dünya'dan yaklaşık 600 ışık yılı uzakta olduğu gözününe alındığında, son derece parlak bir yıldız olduğu da kolayca anlaşılır. Gerçekten de Antares, Güneş'ten 10.000 kat daha parlaktır. Ancak Antares soğuk bir yıldızdır. Yaydığı ışığın büyük kısmı kızılötesi olan Antares'in yüzey sıcaklığı yaklaşık 3.600 Kelvin derecedir. Yaydığı bu gözle görülemeyen kızılötesi ışınım da hesaba katıldığında, Antares'in Güneş'ten yaklaşık 60.000 kat daha parlak olduğu, yani 60.000 kat daha fazla ışıdığı söylenebilir.

Düşük sıcaklığı ve yüksek parlaklığı, Antares'in bir dev yıldız olduğunu göstermektedir. Antares'in parlaklığı ve sıcaklığı gözönüne alınarak, çapının yaklaşık 3 astronomik birim (AU) olduğu hesaplanmıştır. (Bir astronomik birim Güneş'in merkeziyle Dünya'nın merkezi arasındaki uzaklık olan 149,6 milyon km.'dir.)

Öte yandan Antares o kadar büyüktür ki, yıldızın yuvarlağı (diski), gökbilimciler tarafından kolayca görülebilmiş ve çapı 3.8 astronomik birim olarak ölçülmüştür. Bu değer ise, Jüpiter'in yörünge çapının yaklaşık dörtte üçüdür; bir başka deyişle, Antares güneşin yerine konulacak olursa, yıldızın yuvarlağının kenarı Dünya'yı da içine almak üzere, Jüpiter'in yörünge çapının yaklaşık 3/4'üne kadar gelir.
Antares'in parlakılığı ve sıcaklığı, çapının yaklaşık 3 astronomik birim olduğunu göstermekle birlikte, yuvarlağının görünen çapının 3.8 astronomik birim olması, yıldızın bizden uzaklığı, sıcaklığı ve kütle yitirdiği yüzeyin kesin yerinin belirlenememesinden ötürüdür. Çünkü Antares, bir gaz bulutuyla örtülüdür ve kızgın rüzgarlarla (bkz. güneş rüzgarı) yavaş yavaş buharlaşarak, olağanüstü bir parlaklıkla ışımaktadır.

Antares'in kızgın rüzgarları içinde görülen eşi ise, ondan yalnızca 3 açı saniye uzaklıkta ve 5,5 büyüklüğünde bir yıldızdır. Gerçekte iki yıldız arasındaki uzaklık 550 astronomik birimdir. Bu iki yıldızın birbirleri çevresindeki dolanımı yaklaşık 2.500 yılda tamamlanır.
Antares'in kütlesinin Güneş'in kütlesinin 15 ile 18 katı arasında olduğu hesaplanmıştır. Yıldızın gökbilim ölçülerine göre fazla zamanının kalmadığı ve demir bir çekirdek oluşturabilecek kadar büyük bir kütlesi olduğu da gözönüne alındığında, sonunda patlayarak parlak bir süpernovaya dönüşeceği söylenebilir. Bu olayın yaklaşık bir milyon yıl içinde gerçekleşeceği sanılmaktadır. Bu, patlamanın her an olabileceği anlamına gelmektedir.

Antares'in eşi olan yıldızın kütlesi ise Güneş'in kütlesinin 7-8 katı kadardır. Bu kütle, süpernovaya dönüşme sınırının hemen altındadır ve demir bir çekirdek oluşturmaya elvermediğinden, yıldız sonunda büyük bir olasılıkla yoğun kütleli bir beyaz cüceye dönüşecektir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mayıs 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Betelgeuse

Betelgeuse (Beteljöz, Betelguex, Betelgeuze, Beteiguex, Al Mankib), Avcı Takımyıldızı'nda yer alan kırmızı dev yıldız.

Yıldızın adı : Betelgeuse (Bayer: Alpha Orionis, Flamsteed: 58 Orionis) Takımyıldızı : Avcı (Latince: Orion, İngilizce: Orion)
Görünür büyüklüğü : 0,50
Mutlak büyüklüğü : -7,2 Spektrum türü : M1-2Ia-Iab
Uzaklığı : 425 ışık yılı

Samanyolu'nda yer alan Betelgeuse, mavi dev Rigel'den (Beta Orionis) sonra Avcı Takımyıldızı'nın en parlak ikinci yıldızıdır. Takımyıldızın ortasında ise avcı Orion'un kuşağını oluşturan üç parlak mavi yıldız (Alnitak, Alnilam ve Mintaka) yer alır. Betelgeuse adı, Arapça "al-jazua'nın eli" anlamına gelen "yad al-jauza"dan bozmadır. Al-jauza, eski Arap mitolojisinde "gizemli kadın"dır. Batılılar için ise Betelgeuse, Helen mitolojisindeki avcı Orion'un yukarı uzanan sağ kolunun omuz başında yer almaktadır.
Betelgeuse, gökyüzünün en parlak iki kırmızı devinden biridir. Öteki Antares'tir. Ayrıca, görülebilecek en büyük yıldızlardan da biridir; öyle ki, Betelgeuse büyüklüğünde bir yıldıza kolay rastlanmaz. Büyüklüğü (parlaklık, kadir) birinci dereceden (genelde 0,50) olan Betelgeuse, gökyüzünün en parlak 10. yıldızıdır. Sıcaklığı ortalama 3.600 Kelvin derece olan kırmızı dev yıldızın ışıması yarı-düzenli olduğundan, büyüklüğü periyodik olarak 0,2 ile 1,5 arasında değişir.

(AU) olduğu, yani Yıldızın bizden uzaklığı 425 ışık yılıdır ve çapının yaklaşık 2,8 astronomik birimGüneş'in çapının 600 katı olduğu hesaplanmıştır. (Bir astronomik birim Güneş'in merkeziyle Dünya'nın merkezi arasındaki uzaklık olan 149,6 milyon km.'dir.) Betelgeuse o kadar büyüktür ki, Güneş'in yerine konulacak olsaydı, yıldızın dış atmosferi Güneş Sistemi'nin beşinci gezegeni olan Jüpiter'in yörüngesini içine alırdı. Merkür, Venüs, Dünya ve Mars ise yıldızın içinde kalırlardı.

Kural olarak, bir yıldızın çapı Güneş'in çapının 100 katından fazla ise, dev yıldız sayılır. Kırmızı dev yıldızlar, kendilerine kırmızı rengi veren ve yüksek parlaklığı sağlayan yüzey sıcaklıklarının düşük oluşundan (genellikle Güneş'in yüzey sıcaklığının yarısı kadar) anlaşılır. Kırmızı devler, büyüklüklerine oranla son derece hafiftirler. Örneğin Betelgeuse'ün kütlesi Güneşin külesinin yalnızca 15 katıdır. Bir başka deyişle, Betelgeuse'ün yoğunluğu Güneş'in yoğunluğundan çok daha azdır.

Yıldızın kütlesi ilk olarak 1920'de, California'daki Mount Wilson Gözlemevi'nde çalışan Francis Gladheim Pease ve Albert A. Michelson adlı gökbilimciler tarafından hesaplanmıştır. Bu, bir yıldızın kütlesinin hesaplandığı ilk başarılı çalışmadır. Ayrıca, Güneş'ten sonra yüzeyinin fotoğrafı çekilen ilk yıldız da Betelgeuse'dür. Bunu, Arizona Tucson'daki Kitt Peak Ulusal Gözlemevi'nde çalışan gökbilimciler bir radyo teleskobu yardımıyla gerçekleştirmişlerdir.
Büyüklüğü, sıcaklığı ve kızılötesi ışıması gözönüne alındığında Betelgeuse, Güneş'ten 60.000 kat daha parlak bir yıldızdır, yani 60.000 kat daha fazla ışıdığı söylenebilir. Betelgeuse, maddesini güçlü bir rüzgarla (bkz. güneş rüzgarı) dışarı püskürttüğünden, tozdan dev bir kabukla çevrelenmiştir. Yıldızı kuşatan bu dış atmosfer ve yıldızın tıpı bir yürek gibi atması, yüzeyinin kesin yerinin ve gerçekte ne kadar büyük olduğunun belirlenmesini güçleştirir. Betelgeuse'ün parlaklığı 40.000 ile 100.000 Güneş arasında değiştiğinden, bizden uzaklığı da kesin olarak belirlenememiştir.

Gerçek değerler ne olursa olsun, Betelgeuse hidrojen yakıtını tüketmek üzere olan ileri derecede evrimleşmiş bir yıldızdır. Bu nedenle, çekirdeği büzülerek yoğunlaşmış, dış kısımları ise kabarmıştır. Yıldızın gerçek durumu üzerine fazla birşey bilinmiyor olsa da, büyük olasılıkla çekirdeğindeki helyumu karbon ve oksijene dönüştürüyor olmalıdır. Kuramsal olarak, yıldızın başlangıçtaki olağanüstü kütlesinin, şimdi Güneş'in 12 ile 17 katı arasındaki bir değere düşmüş olduğunu söylenebilir; bu da, çekirdeğindeki elementlerin neon, magnezyum, sodyum, silikon ve sonuçta demire dönüştüğü anlamına gelir. Sonuçta Betelgeuse yakıtını tamamen tükettiğinde kendi üzerine çökecek, ardından bir süpernova gibi patlayarak büyük olasılıkla son derece küçük ve yoğun bir nötron yıldızına dönüşecektir.

Betelgeuse patladığında, Dünya'dan yeniay kadar parlak görünecektir. Yani, patlayan yıldızın gündüzleri de gökyüzünde rahatlıkla görülebileceğini ve geceleri ise nesnelerin gölge vermesine elverecek kadar parlak olacağını söyleyebiliriz.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #4
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
En az bir yıldız ve onun çekim alanı içinde dolaşan gök cisimlerinin (gezegenler, uyduları, astroidler, kuyruklu yıldızlar) oluşturduğu sistemlere güneş sistemi ya da gezegen sistemi denir. Özel ad olarak bu terim Dünya'nın da içinde bulunduğu, Güneş merkezli gezegen sistemi için kullanılır.

== Güneş Sistemi'ndeki gezegenler ==


Bu resim yaklaşık olarak gezegenlerin büyüklüklerinin birbirlerine ve Güneş'e oranlarını göstermektedir.



Güneş Sistemi'nde on gezegen vardır, bunlar Güneş'e en yakın gezegenden başlayarak sırasıyla (yukarıdaki resimde soldan sağa) Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton ve 2003-UB313*'dur. 2 Venüs gezegeninin kendi çevresinde dönme yönü, diğer gezegenlere zıttır.
2003 UB313 adlı Plüton'dan büyük bir kütlenin varlığı keşfedilmiştir. 10. gezegen olarak adlandırılması araştırılmaktadır. Gezegen olarak daha tanımlanmadığı için bir isim konmamıştır.


Güneş Sistemi'nin Yörüngesi

Güneş Sistemi, sarmal bir galaksi olan Samanyolu'nun bir parçasıdır. Samanyolu'nda yaklaşık 200 milyar yıldız olduğu tahmin edilmektedir; bunların arasında Güneş, Dünya'ya en yakın yıldız olması dışında, bir yıldızda bulunan ortalama özelliklere sahiptir.
Samanyolu'nun çapı yaklaşık 100 000 ışıkyılıdır. Güneş sisteminin Samanyolu'nun merkezinden 25-28 bin ışıkyılı kadar uzaklıkta olduğu sanılmaktadır.
Güneş sisteminin yörüngesi oldukça ilginç özelliklere sahiptir. Bu yörünge hem neredeyse çembersel, hem de sarmal kolların oluşumuna yolaçan basınç dalgalarıyla aynı hızdadır. Bu nedenle Dünya'da yaşamın varolduğu dönemde, Güneş Sistemi sarmal kolların içinde değil aralarında kalmıştır. Sarmal kollarda sık sık meydana gelen süpernova patlamalarından gelecek ışıma, kuramsal olarak, bir gezegendeki yaşamı ortadan kaldırabilir. Bu yörüngesi sayesinde, Güneş Sistemi hayatın ortaya çıkması ve süregelmesi için uygun şartlara sahiptir.
Güneş sistemindeki gezegenler her zaman aynı yörünge üzerinde aynı zaman içerisinde hareket ederler. Bunu bulan ilk kişi Kepler'dir. Bu yasaya sonradan Bode yasası adı verilmiştir.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 4 Ocak 2009 19:01 Sebep: Kırık Link
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Samanyolu, Güneş Sistemi'ni de içinde barındıran galaksi.

Pleiades large
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #6
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kutup Yıldızı İle
Dünyamızın kutup noktalarından geçen hayali eksen çizgisi kutup yıldızının çok yakınından geçmektedir.Bu nedenle geceleyin yıldızlar ve gezegenler hareket halinde iken(dünyanın kendi etrafında dönüşünden dolayı)kutup yıldızı sabit kalır.Doğada herhangi bir yıldızı hedef alıp yürür iseniz,yıldızın hareketinden dolayı düz bir çizgide yürüyemezsiniz.
Dünyanın dönüşünden ötürü kutup yıldızı çevresinde diğer yıldızların dönüşü."Görüntü fotoğraf filminin uzun pozlandırılması ile elde edilmiş.(Corbis.com)"

Bu nedenle gökyüzünde yanlızca kutup yıldızını bularak onun kuzeyi gösterdiğini bilerek,amaçladığınız yönde yürüyebilirsiniz.Kutup yıldızını bulmak için belirgin bazı yıldız guruplarını bilmek zorundasınız.(Bu bilgiler kuzey yarım küresinde geçerlidir)
Büyük Ayı yıldız gurubu 7 yıldızdan oluşur.Görünümü eğik duran kahve cezvesine benzer.Sapın karşısında yer alan kenarın uzunluğunu 5 le çarptığımızda ve kenar yönünde kutup yıldızını buluruz.Kutup yıldızını doğru bulduğumuzdan emin olmak için yan yatmış ve beş yıldızdan oluşan bir W harfine benzeyen Cassiopeia yıldız gurubunu kullanırız.Büyük W nun ortasındaki yıldız, kutup yıldızı doğrultusundadır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 4 Ocak 2009 19:01 Sebep: Kırık Link
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #7
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
NASA



NASA, "National Aeronautics and Space Administration"ın kısaltmasıdır. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi olarak tercüme edilebilir. Bir ABD federal devlet kuruluşudur.

NASA'nın ilk kuruluşu 1915 yılına denk gelir. O zamanki adıyla NACA (National Advisory Committee for Aeronautics) uçaklarla ilgilenir. Uçak kanatları ve çeşitli cisimlerin hava ile etkileşimlerini araştıran bu komite zamanla birçok rüzgar tüneli inşa eder ve ABD'nin bütün savaş uçaklarının tasarımlarını körükleyen bir kurum haline gelir.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından NACA'ya katılan Alman aerodinami uzmanları kuruma büyük katkılar sağlar. Özellikle jet motorları ve süpersonik uçakların tasarımında ilerleme kaydedilir. 1958'de kurumun adı NASA olarak değiştirilmiştir.
Cape Canaveral diye bilinen bu dev uzay üssünde fırlatma rampaları, uzay kontrol merkezleri, telekomünikasyon sistemleri gibi sayısız tesis yer almaktadır.
NASA'nın şimdiye kadar yaptığı uzay çalışmaları, büyük oranda başarıyla sonuçlanmış fakat ABD'ye milyarlarca dolara mal olmuştur. Özellikle Ay'ın fethiyle sonuçlanan Apollo programı, Skylab, uzay mekiği programları çok büyük harcamaları gerektirmiştir. Ancak 21. yüzyıla doğru gerçekleştirilmesi beklenen büyük uzay istasyonları, Ay istasyonu ve Mars seferi programları yanında, önceki harcamaların çok küçük kalacağı hesaplanmaktadır
Son düzenleyen asla_asla_deme; 4 Ocak 2009 19:02 Sebep: Kırık Link
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #8
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Astronomi, her yaştan, her meslekten insanların hayat boyu zevkle uğraşabilecekleri bir hobidir. Astronominin güzelliği ve gizemi, profesyoneller kadar amatörce astronomi ile
uğraşanların da zevk alarak bu hobi ile ilgilenebilmelerinde yatar. Bu hobiyi yapabilmeniz için sahip olmaniz gereken tek şey gizemli şeylere olan ilgi ve biraz astronomi bilgisidir.

Bu kitapçıkla size astronomi ile uğraşırken daha fazla zevk almanız için gereken astronomi ve teleskoplar ile ilgili temel bilgiler vermeyi amaçlıyoruz.

TELESKOPLARLA GÖREBİLECEKLERİNİZ
Ay: Dünyamızın en yakın komşusu olan ay aslında sandığımızdan çok daha fazla gizeme sahiptir. Aya bakarken onun pastel-gri renginden, üstündeki irili ufaklı bir çok kraterlerinden, uzun nehir benzeri yarıklarından ve dağlarından çok zevk alabilirsiniz. Ay tutulması olayı ise insanın nefesini kesecek güzelliktedir.

Gökbilim (Astronomi)


Güneş: Eğer uygun güneş filtreleri kullanırsanız, güneş gözlemlemek için çok değişik bir nesnedir. Güneş lekeleri bir çok insanın ilgisini çeker. Gökyüzünün en ilginç olaylarından biri olan güneş tutulmasını ise bir çok amatör astronom dünyanın çeşitli yerlerine giderek izler.

Gezegenler: Her gezegenin kendine göre özellikleri vardır. Jüpiter’in kırmızı lekesi ve beyaz bulutumsu kuşağı gözlemek için çok ilginçtir. Satürn’ün halkaları, Venüs ve Merkür’ün ay benzeri safhaları, Mars’ın gizemli yapısı amatör astronomların gözlemleri için çok çekici nesnelerdir.

Gökbilim (Astronomi)

Yıldız Kümeleri: Açık ve kapalı olmak üzere 2 çeşit yıldız kümesi çeşidi vardır. Açık kümeler birbirlerinden uzak ve dağınık dururlar. Kapalı yıldız kümeleri ise milyonlarca yıldızın bir paket gibi bir araya gelmesinden oluşur.

Nebulalar: Nebulalar parıldayan gaz kümeleridir ve 2 çeşidi vardır: 1. Gezegenimsi nebulalar: Küçüklerdir ve top benzeri yapıdadırlar. Yıldız patlamalarından arta kalan gaz bulutları olduğu sanılmaktadır. 2. Diffüz nebula: Geniş ve şekilsiz toz ve gaz bulutlarıdır.

Galaksiler: Dünyamızdan çok uzakta bulunan ve milyarlarca yıldızdan oluşan yıldız adalarıdır. Bir çok şekilde olabilirler.
Gökbilim (Astronomi)

Kuyruklu Yıldızlar: Gezegenlerden koptukları sanılan ve güneş sistemimizin etrafında geniş bir yörüngede dolaşan parçalardır. Arkalarında toz, ısı ve gazdan oluşan bir kuyruk bırakırlar.
Çift Yıldızlar: Ortak bir çekim merkezinde dolanan yıldız çiftleridir. Genelde yıldızlar değişik renklerdedir.
Ne gördüğünüz bir çok faktöre bağlıdır. En önemli faktör kullandığınız teleskobun açıklığıdır. Diğer önemli faktörler ise optik kalite, altlığınızın sağlamlığı, görüş açıklığı, bulunduğunuz yer, baktığınız nesnenin aydınlığıdır.
Astrofotoğrafçılık astronomiyle uğraşan herkesin yakından ilgilendiği bir hobidir. Çünkü teleskopla bir nesneyi incelerken onu fotoğraftaki kadar güzel renkli ve kaliteli göremezsiniz. Bunun nedeni gökyüzündeki nesnelerin fotoğraflarının uzun poz süreleri ile çekilmesidir. CCD fotoğrafçılık ise dijital teknoloji kullanılarak fotoğrafların sayısal ortamda kaydedilmesidir.

TELESKOP TÜRLERİ

3 çeşit teleskop türü vardır:

1. Mercekliler: Herkesin ilk anda aklına gelen teleskop türüdür. Gözlemlenen nesneden yansıyan ışığın uzun bir tüpün ucundaki bir mercekten geçtikten sonra direk olarak tüpün öteki ucundaki okülere gelmesi esasıyla çalışır.
Gökbilim (Astronomi)

Avantajları:
  • Kolay kullanılır olması ve basit dizaynından dolayı güvenilir olması.
  • Çok az bakı
  • m gerektirmesi.
  • Gezegen, ay ve çift yıldız gözlemleri için çok uygun olması.
  • Açık arazide uzaktaki noktaları görmek için uygun olması.
  • Yüksek kaliteli görüntüler.
  • Renk düzeltiminin çok iyi olması.
  • Kapalı tüp dizaynının tüp içindeki hava akımlarını azaltması.
  • Merceğin sabit olarak yerleştirilmesi .

Dezavantajları:
  • Aynalı veya katadioptriklerden daha pahalı olması.
  • Ağır ve uzun olması.
  • Maliyet ve ağırlığın, büyük açıklıklı teleskoplara izin vermemesi.
  • Küçük ve sönük nesnelerin (uzak galaksiler gibi) gözlemine çok uygun olmaması.
  • Uzun odak oranların astrofotoğrafçılığa izin vermemesi.
  • Akromatik dizaynlarda bazı renk kaymaları.
  • Oyuncak teleskoplar nedeniyle yayılan kötü bir ünleri olması.

Gökbilim (Astronomi)
  1. Aynalılar: Sir Isaac Newton tarafından gelitirildikleri için Newtonyan olarak da bilinirler. İçbükey bir ayna ışığı toplamak için kullanılır ve başka düz bir aynadan yansıyan ışık okülerden çıkar.

Gökbilim (Astronomi)

Avantajları:
  • Az maliyet.
  • 1000 mm. ye kadar odak uzunluklu teleskopların kompakt ve taşınabilir olması.
  • Sönük ve uzak nesnelerin gözlemi için çok uygun olması.
  • Ay ve gezegen gözlemleri için de uygun olması.
  • Astrofotoğrafçılık için uygun olması.
  • Çok parlak görüntüler vermesi.
Dezavantajları:
  • Açık tüp dizaynının tüp içersinde hava akımlarına yol açması.
  • Merceklilerden daha nazik olması ve bakım gerektirmesi.
  • Görüntü kenarlarında bulanıklaşma olması.
  • Büyük açıklıklı teleskopların ( 8 inç ve üstü) ağır ve pahalı olması.
  • Arazi gözlemleri için uygun olmaması.
  • İkinci aynadan ötürü oluşan ışık kaybı.

Dobsonian tipi teleskoplar: Aynalı teleskoplardır. Yakın zamanda teleskop piyasasında ortaya çıkmış altazimuth altlıklıdırlar. Aynalılar genelde ekvatoryal ayaklı olurlar. Basit dizaynı ve ucuz fiyatı ile tutulmuşlardır.

Gökbilim (Astronomi)

Katadioptrik Teleskoplar:Bu tip teleskoplar hem ayna hem de lens kullanırlar.
2 popüler çeşidi vardır: Schmidt-Cassegrainler ve Maksutov-Cassegrainler. Katadioptrik tür teleskoplar aynalı ve mercekli teleskopların avantajlarını bir araya toplayarak, her türlü amaç için kullanılabilecek bir teleskop türü oluştururlar.

Gökbilim (Astronomi)

Avantajları:
  • Her amaca hizmet eden en iyi tür teleskoplardır.
  • Geniş açılı keskin görüntüler sunarlar.
  • Derin uzay gözlemi ve astrofotoğrafçılığı
  • için çok uygundurlar.
  • Ay, gezegen ve çift yıldız gözlemleri için idealdirler.
  • Arazi gözlemi için uygundurlar.
  • Kapalı tüp dizaynı tüp içindeki hava akımlarını engeller.
  • Kompakt ve taşınabilirdirler.
  • Kullanılması kolaydır.
  • Dayanıklıdırlar ve bakım gerektirmezler.
  • Aynı açıklığa sahip mercekli teleskoplardan daha ucuzdurlar.
  • Çok aksesuarları bulunur.

Dezavantajları:
  • Aynı açıklığa sahip aynalılardan daha pahalıdırlar.
  • İnsanların bir teleskoptan bekledikleri görünümde değillerdir.
  • Mercekliler göre ikinci aynalarından dolayı işik kaybı olur.

Maksutov-Cassegrain: Maksutov dizaynı Schmidt ile hemen hemen aynı avantaj ve dezavantajlara sahiptir fakat optik kalitesi daha düşüktür. Schmidt’ten daha ağır fakat daha ucuzdur.

Gökbilim (Astronomi)

TELESKOP AKSESUARLARI:

Teleskop Altlıkları (Mount):

Bir teleskobu iyi yapan özelliklerinden birisi de sabit durmasıdır. Vibrasyonu olan ve sabit durmayan bir teleskop, mercekleri ve aynaları ne kadar kaliteli olursa olsun kullanım için uygun değildir. Altlığın ayarları tam ve kolay yapılmalıdır. Bir yıldızı yavaşça izlerken görüntü hiç oynamamalı ve bulanık olmamalıdır. Bu da kullandığınız altlığa bağlı olan bir olaydır. Bir altlığın 2 işlevi vardır: 1- Bir nesneyi teleskoplar izlemek için kesin ve kolay bir izleme sağlamalı, 2- Teleskopunuzun yerinden oynamaması için sağlam bir destek olmalıdır.

2 ana çeşit altlık türü vardır:
  1. Altazimuth: En basit teleskop altlığı türüdür. 2 yöne hareket edebilir: yukarı-aşağı
ve sağa-sola. İyi altazimuth altlıkların, kesin ve doğru bir izleme için kaliteli ayarları olması lazımdır. Bu tür altlıklar arazi gözlemi için ve düşük büyültmeli gözlemler için idealdir. Fakat derin uzay nesneleri için pek uygun değillerdir.

Gökbilim (Astronomi)
  1. Ekvatoryal: Uzun süren astronomi gözlemleri ve astrofotoğrafçılık için çok
uygundur. Altazimuth altlık kullanarak gözlem yapıyorsanız, dünya kendi etrafında hareket ettiğinden dolayı, gözlemlediğiniz ve hedeflediğiniz nesne her iki yönde de çok çabuk görüntü dışına çıkabilir. Ekvatoryal altlıklı bir teleskopta ise, gözlemlediğiniz nesne yavaş el ayarları veya elektrik motorlarıyla çok kolay görüntü dışına çıkmadan takip edilebilir ve objektifinizde sabitlenebilir. Ekvatoryal olarak bulunduğunuz enleme göre, dünyanın dönüş eksenine paralel olacak şekilde sabitlenir. Altlık sadece bu eksen çevresinde dünya ile aynı hızda döner. Böylece gözlemlenen nesne sabitmiş gibi kolaylıkla izlenebilir.
2 ana ekvatoryal altlık türü vardır:
  1. Alman Altlığı: Aynalı ve mercekli tür teleskoplar genelde bu tür altlıklar kullanırlar.
Optik tüpün karşısına bir ağırlık konur. Bu ağırlık optik tüpün ağırlığını
dengelemede kullanılır.

Gökbilim (Astronomi)

Çatal Altlık: Çoğu katadioptrik tür teleskoplar ve öteki kısa optik tüplü teleskoplar
bu tür altlık kullanırlar. Astrofotoğrafçılık için idealdirler.

Gökbilim (Astronomi)

Takoz (Wedge)

Genellikle çatal altlıklarda, teleskobu kutba doğru yükseltmek böylece de doğru bir şekilde nesnenin izlemesini sağlamak amacıyla kullanılır. Takoz, çatal altlık ve ayaklığın (tripod) arasına konur.

Motor Sürücü

Elektrik motorlarından oluşan ve ekvatoryal altlıkla kullanılan, dünyanın çevresindeki dönüşünden etkilenmemek için kullanılan bir sistemdir. Astrofotoğrafçılık için idealdir. Çünkü uzayda bir nesnenin resmini çekerken uzun poz süreli filmler kullanılır ve bu uzun süre zarfında dünya kendi çevresinde döner. Bu arada sizin resmini çekmek istediğiniz nesne olması gereken yerde olmadığından, siz hareket eden bir ışıklı cismi çekiyor olursunuz. Bunu otomatik olarak engellemek için motor sürücüler kullanılır.

İşaret Daireleri

Yıldızları, yıldız haritalarından bakarak daha kolay bulabilmek için kullanılan ve altlığınızın üzerinde olan dairesel çizgilerdir. Bu çizgilerden faydalanmak için, teleskobunuz ekvatora ve kutba göre ayarlı olmalıdır.

Bulma Dürbünü

Ana teleskoba sabitlenmiş küçük bir teleskoptur. Düşük büyültmelidir ve geniş görüş açısı vardır. Yıldızları daha geniş açıyla bulabilmek için kullanılır. Görüntü genelde ters dönmüş şekilde görünür.

Yıldız Diyagonal

Bazı teleskoplarda oküler, nesneyi görmeyi engelleyen bir şekilde sizin için rahatsız bir yerde durabilir. Yıldız diyagonal kullanarak oküler sağa veya sola döndürülebilir. Yıldız diyagonal 90 derece açıyla konumlandırılmış bir aynadan ibarettir.

Oküler

Oküler basitçe bir büyüteçtir. Ana optik sistemden gelen görüntüyü büyütür. Çeşitli kullanımlar için çok çeşitli oküler tipleri vardır.Okülerin kalitesi bir teleskobun kalitesini etkiler. Genelde okülerler 0.96,1.25 ve 2 inç çapında olurlar.

Aksesuarlar

Genel aksesuarlar arasında Barlow mercekleri, oküler filtreleri, motor sürücüleri,
t-adatörleri, lpr filtreleri, güneş filtreleri sayılabilirler. İlginiz ve bilginiz arttıkça bu aksesuarlardan da faydalanabirsiniz.
Son düzenleyen GusinapsE; 11 Mayıs 2006 03:25
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
11 Mayıs 2006       Mesaj #9
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
PLANETARYUM

En basit anlamda ve yapısal olarak, Planetaryum (Gezegenevi), çeşitli gök cisimlerini ve onların uzay boşluğundaki hareketlerini bir seyirci topluluğuna izletebilmek için özel olarak tasarlanmış bir sinema salonu olarak tarif edilebilir. Ancak bu salonun yansı (projeksiyon) aracı klasik bir sinema makinesinden çok daha karmaşıktır. Tamamen astronomi amaçlı olarak tasarlanmış opto-mekanik bir cihazdır ve genellikle salonun tam ortasına konuşlandırılmıştır. Salonun perdesi ise yarım küre biçimli bir kubbe-ekrandır. Kurgulanmış bir senaryo çerçevesinde yansı aracının ürettiği astronomik görüntüler, karanlık salonun kubbesinin iç yüzeyine yansıtılarak, koltuklarında oturan izleyicilere uzay boşluğunda gezinti yaptıkları hissi verilmektedir. Planetaryumlar temel bilimler (fen) eğitimi bağlamında vazgeçilmez bir yeri olan astronomiye görsellik kazandırmak ve popülarize etmek adına ideal ortamlardır. Çünkü tasarlanmış farklı senaryoları tamamen bilimsel temellere dayalıdır ve izlenen gökcisimlerinin gerçek doğasını yansıtacak şekilde kurgulanmıştır.


Günümüz modern planetaryum projektörleri, sınırları zorlayan çokluortam (multimedia) yeteneklerine ve yüksek hesap gücüne sahip bilgisayarlarla kontrol edilmektedir. Gök cisimlerinin yansılarda izlenen görüntüleri, hareketleri ve zaman bağlı olarak gösterdikleri değişimleri, bu bilgisayarlara sayısal olarak yüklenmiş koordinat, büyüklük, biçim, renk gibi geometrik ve fiziksel parametreleri vasıtası ile hesaplanmaktadır. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak planeteryum projektörlerinin görüntüleme kaliteleri, kapasiteleri ve senaryo çeşitliliği de hızla artmaktadır. Seçilmiş bir tarih ve gözlem yeri için gökyüzünün gerçek zamanlı görüntüsünün yanısıra, seyirciler, zamanda uzak geçmişe veya uzak geleceğe istenen hızda ve doğrultuda sanal uzay yolculuğuna çıkarılabilmektedir.


Planetaryumlar her yaş grubundan öğrencilerin eğitim-öğretim programında yer alan konularla örtüşen çoklu senaryolara sahiptir. Bu özellikleri sayesinde görsellik kazandırılmış eğitim-öğretimin ayrılmaz bir parçasıdırlar. Bu bağlamda izleyici kitlesinin büyük bir kısmı doğal olarak öğrencilerdir. Ayrıca yaygın halk eğitiminde de etkin rol oynamaktadırlar. Farklı sosyal statüden ve kesimden her insanın astronomiye mutlaka bir ilgisi bulunmaktadır. Bu anlamda, astronominin bilimsel temellere dayalı olarak popülarize edilmesinde en etkin yol planetaryum gösterileridir. Planetaryumlar izleyicilerini Güneş’imizin merkezindeki nükleer enerji üretim bölgesinden alıp gözlemleyebildiğimiz evrenin sınırlarındaki egzotik gökcisimlere bir çırpıda götürerek inanılmaz görsel şölenler yaşatabilmektedir. Bu yolculuk boyunca izleyici, hayatın kökeni ile ilgili aklında oluşmuş sorulara cevap bulabilirken, bir kara deliğin çevresinde oluşturduğu sıra dışı uzay-zaman kavramını pratik olarak algılayabilmektedir. Mars yüzeyinde güneşin doğuşunu izledikten sonra, Dünya atmosferindeki kutup ışınımlarının oluşum mekanizmasında Yer’in manyetik alanın rolünü öğrenebilmektedir. Planetaryum senaryolarının bazıları amacına uygun olarak değişik kültürel aktivitelerle de zenginleştirilmektedir. Lazer showları, konserler ve tiyatro performanslarıyla zenginleştirilmiş gösteriler, belki de astronomiyle hiç ilgisi bulunmayan kişilerin bile planetaryumları ziyaret etmesine ve yaşadığımız evren konusunda ufuklarının açılmasına yardımcı olmaktadır. Güneş sisteminin üyelerinin egzotik görüntüleri eşliğinde, Gustav Holst’un “The Planets” eserini icra eden bir senfoni orkestrasını planetaryumda izlemek, bir klasik müzik tutkunun yaşayabileceği en ilginç deneyimlerden biri olacağı açıktır. Sonuç olarak planetaryumlar yaşadığımız dünyanın ve onun evrendeki yerinin anlaşılmasına katkıda bulunurlar. Bize hoşca vakit geçirtirken bilgilendirirler. Bilim, kültür ve sanat deneyimlerimize önemli katkılarda bulunurlar.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Mayıs 2006       Mesaj #10
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gökbilim

Karanlık içindeki aydınlıklar:


GÖKCİSİMLERİ



Günümüzde, yıldızlı bir gökyüzü ancak şehir ışıklarından uzakta bir yerde, karanlık ve bulutsuz bir gecede görülebilse de bu binlerce ışık her çağda insanları etkilemiştir. Gökolayları otuz bin yıl önceki insanın bile ilgisini çekmiştir. O çağlarda yaşayan insanlar kemikler üzerine yaptığı oymalarda Ay'ın evrelerini çizmiştir.


Yazı: Prof. Dr. Serdar Evren (Ege Üniversitesİ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü)

İllüstrasyon: Emre Erdur

imperiaflex 0 1 0
Gökyüzündeki çevrimsel olayların anlaşılmaya başlanmasıyla tarımda ilerleme oluyor, daha gelişmiş takvimler hazırlanıyordu. Gün uzunluklarının değiştiği, Güneş'in gökyüzünde aynı yolu izlemediği fark ediliyor ve Güneş'in hareketleriyle mevsimler arasında bir ilişki olduğu anlaşılmaya başlıyordu. Güneş'in doğuş ve batış konumları gözlenerek bir yılın uzunluğu bulunmaya çalışılmıştı. Bu tür pratikler için en eski arkelojik kayıtlardan biri, meşhur İngiliz anıtı Stonehenge'e aittir. Birçok arkeologa göre Stonehenge, her yılın başlangıç kutlamaları için yapılmış bir seremoni merkezidir.
imperiaflex 0 2 0 Dünyanın en büyük teleskobuna sahip, Keck Gözlemevi (Mauna Kea, Hawaii).
Modern teleskoplar
Gökbilim araştırmaları insanın dünya görüşünü değiştirdi. İnsanı, evrenin merkezi kabul eden kuram, yerini modern, çok büyük bir evren modeline bıraktı. Modern gökbilim tüm evreni ve onun farklı madde-enerji oluşumlarını araştırır. Gökbilimcilerin laboratuvarları gökyüzüdür. Gökyüzündeki cisimleri yeryüzünden teleskoplarla veya atmosfer dışından uydular ve uzay teleskopları kullanarak araştırır.

imperiaflex 0 3 0
Güneş'teki patlama
Güneş sisteminde Güneş'in hükmü sürer. Enerjisini merkezindeki nükleer tepkimelerden üretir. Güneş bize en yakın yıldız olmasına rağmen aramızdaki uzaklık yaklaşık 150 milyon km'dir. Bu uzaklıktan yola çıkan ışık bize 8 dakika sonra ulaşır. Halbuki, Güneş'ten sonraki bize en yakın yıldıza (Proxima Centauri) ışık hızıyla gidilirse ancak 4.3 yılda varılabilir. Yanan bir gaz küre olan Güneş, hidrojen ile doludur ve yarıçapı 700.000 km'dir. 4.5 milyar yıldır gezegenlerarası ortama ışık yollamakta ve bir bu kadar yıl daha aynı enerjiyi salmaya devam edecektir. Normal yaşantısından sıkılan ısı ve ışık kaynağımız, bazen üzerinden yüksek enerjili dev alevler püskürtür.

imperiaflex 0 4 0 En parlak ve en yakın açık yıldız kümelerinden biri,Ülker (Pleiades) açık yıldız kümesi.
Yıldız kümeleri
Yıldızlar uzaya düzgün olarak dağılmamışlardır. Birbirlerine yakın yerlerde doğmuş olanlar
"yıldız kümeleri"ni oluştururlar. Bazı durumlarda milyarlarca yıl beraber kalırlar. İçinde yüzlerce yıldız bulunduranlar "açık yıldız kümesi", binlerce yıldız bulunduranlar
"küresel yıldız kümesi" olarak adlandırılır.

imperiaflex 0 5 0
Atbaşı bulutsusu.
Yıldızlararası uzay boş değildir. Atomlar, moleküller, en basit parçacıklar ve tozdan oluşan büyük bulutlar vardır. Yeni madde, patlayan ve genişleyen yıldızlar tarafından yıldızlararası uzaya atılır. Yeni yıldızlar yıldızlararası bulutların büzülmesinden oluşur. Bebek yıldızların oluşum yerleri veya ölü yıldızların geriye bıraktıkları kalıntılar en genel anlamda "bulutsu" olarak adlandırılır. Her biri değişik şekil ve renklere sahiptir.

imperiaflex 0 6 0
Yıldızlar arasındaki alışveriş
Güneş gibi binlerce yıldız çıplak gözle gözlenebilirken küçük bir teleskopla milyonlarca yıldız gözlenebilir. Yıldızlar onların gözlenen özelliklerine göre sınıflandırılır. Çoğunluğu güneş benzeri yıldızlardır. Bununla beraber, bazı yıldızlar çok büyüktür. Bunlara, "devler" veya "süperdevler" adını verirken, çok küçük olanlara da "beyaz cüceler" ismini takarız. Aslında, "beyaz cüceler", "nötron yıldızları" ve "karadelikler" gibi gökcisimleri, ölmüş yıldızların geriye bıraktıkları kalıntılardır. Güneş, evrimini tamamlayıp öldükten sonra geriye bir beyaz cüce bırakacaktır. Yıldızların farklı türleri evrimlerinin farklı evrelerini temsil eder. Çoğu yıldız çift veya çoklu sistemlerin üyeleridir. Güneş, ender görülen tek yıldızlardan biridir. Birçok yıldızın parlaklığı da sabit kalmaz ve zaman içinde dönemli veya dönemsiz olarak değişir. Bunlara da "değişen yıldız" denir.

imperiaflex 0 7 0
West kuyruklu yıldızı
Güneş sistemimiz içinde, dokuz gezegenden başka kuyruklu yıldızlar, Mars ve Jüpiter arasında dolaşan binlerce asteroid, Neptün ve Pluto arasında son on yıldır varlığı bilinen yüzlerce küçük gezegen ve sayısız göktaşı vardır. Davetsiz konuklar olarak kabul ettiğimiz kuyruklu yıldızlar güneş sisteminin oluşumundan geriye kalan ilkel güneş bulutsusunun artık maddelerini taşıyan kirli buz toplarıdır. Güneş'e doğru yaklaştıkça eriyerek, içlerindeki maddeyi gezegenlerarası ortama bırakırlar. Bu parçalar ve başıboş dolaşan göktaşları zaman zaman yer atmosferine yanarak girerler ve toz olurlar. Kısa süreli, yanarak kayan ve ışık saçan bu cisimler, halk arasında "yıldız kaydı" olarak yorumlanır. Bazı çok büyükleri ise yüzeye kadar ulaşıp tehlikeli olabilir ve çarpmanın şiddetine bağlı olarak krater adıyla anılan büyük çukurlar açarlar. Bu tür kraterlere yer benzeri katı gezegenlerin (Merkür, Venüs, Mars) ve Ay'ın üzerinde çok rastlanır. Dev gaz gezegenlere (Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün) çarpanlar ise onların atmosferi içinde yok olurlar.

imperiaflex 0 8 0 Satürn
Dev gaz gezegeni: Satürn
Güneş sistemindeki gezegenlerin incelenmesi 1980'li yıllarda hızlanmıştır. Gezegenlerin yüzeyleri ve onların uyduları, uzay araçları tarafından incelenmiştir. Bazı uzay araçları Venüs ve Mars'ın yüzeyine yumuşak iniş yapmışlar, bazıları ise diğer gezegenlerin çok yakınından geçmiştir. Şu anda bile birçok uzay aracı görevlerini yerine getirmek için uçuşlarına devam etmekte, sürekli bilgi ve görüntü yollamaktadır. Örneğin, Cassini uzay aracı önümüzdeki yıllarda halkalı gezegenimiz Satürn'e ve onun uydusu Titan'a ulaşacaktır. Görevi ise Titan'ın atmosferini incelemektir. Çünkü, Titan şu anda ilkel Yer atmosferine sahip tek uydudur. Yaklaşık iki milyar yıl sonra belki de insanların yaşayabileceği bir atmosfere sahip olacaktır.

imperiaflex 0 9 0 Samanyolu gökadasına benzer yapıdaki komşu gökadamız, Andromeda Gökadası.
Andromeda Gökadası
Gökyüzünde gördüğümüz tüm yıldızlar içinde yaşadığımız büyük yıldız topluluğu "Samanyolu" gökadasına aittir. Yaklaşık 200 milyar yıldız içerir ve sarmal yapıdadır. Işık, bizim gökadamızı bir ucundan diğer ucuna yüz bin yılda geçer. Komşu gökadalar "Andromeda", "Büyük ve Küçük Magellan Bulutları"dır. Andromeda'dan çıkan ışık bize iki milyon yılda gelir. Samanyolu, sayısız diğer gökadalardan yalnız birisidir. Gökadalar gökada kümelerini, bunlar da süper kümeleri oluşturabilir.








Son düzenleyen GusinapsE; 16 Mayıs 2006 00:16

Benzer Konular

6 Ocak 2012 / Misafir Uzay Bilimleri
25 Mart 2012 / nünü Uzay Bilimleri
25 Eylül 2012 / The Unique Uzay Bilimleri
19 Temmuz 2012 / ThinkerBeLL Uzay Bilimleri
10 Mayıs 2012 / KitapKurdu Soru-Cevap