HURAFELİK
Ruh çağırdıklarını iddia edenler, bazı gafil ve safdil insanları muhtelif şekillerde aldatmaktadırlar. Bunlardan en yaygını şudur: Medyum, -ruh çağıran kişi- bir masa üzerine birkaç fincan dizer ve birtakım harfler serer. Güya, çağıracağı ruhun ismini söyler. Biraz sonra fincanda kımıldanmalar başlar, masadan "Tak, tak" sesleri gelir. Bu arada, harfler sağa sola doğru hareket eder. Harflerin kımıldanmasından sözde ruhun suallere verdiği cevapların belirlenmesine çalışılır. Bu tür şeyleri yapanlar ve bunlara inananlar hurafedir, caiz değildir.
Cinci hocanın cinden kurtardığına inanarak, ona ücret vermek caiz değildir. Çalınanları, kaybolanları bilirim diyen ve buna inanan da kâfir olur. “Bana cin haber veriyor, onun için biliyorum” derse, yine kâfir olur. Cinle arkadaş edinip, olmuş şeyleri ona sorup, ondan öğrenmek ve bunları başkalarına bildirmek de caiz değildir.
Cincilere ve büyücülerin, söylediklerine, yaptıklarına inanmak, bazen doğru çıksa bile, Allah’tan başkasının her şeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak büyük günahtır. Büyü öğrenmek de, öğretmek de haramdır. Müslümanları zarardan korumak için öğrenmek de haramdır. Hayırlı iş yapmak için de günah işlemek, büyü çözmek için büyü yapmak da caiz değildir. Büyü yaparken, küfre sebep olan bir şey yapmak küfürdür. Böyle olmazsa, büyük günahtır. Hadis-i şerifte "Büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir" buyuruldu.
BAZI BATIL İNANÇLAR:
Burçlara göre fal açmak da hurafeliktir. Aynı burçta doğan iki kişiden biri âlim, diğeri zalim, biri sert, öteki yumuşak olabilir. İnsanların karakterlerini burçlar tayin etmez.
Siftah olarak alınan parayı çeneye sürmek, güvercine kağıt çektirmek, misafir giden evi 3 gün süpürmemek, salı günü yola çıkmamak, sabunu elden ele vermemek, kötü bir şey söylendiğinde eliyle bir yere tıklayarak şeytan kulağına kurşun demek, cenazede küreği birinin eline vermeyip yere atmak, kırkı çıkmamış iki çocuğu birbirinin yanına getirmemek bâtıl inançtır.
Dünya tarihi incelendiği zaman görülecektir ki hemen hemen her devirde, hurafe ve batıl inanışlar toplumların ortak problemi olmuştur. Din esasları ile bağdaşmayan, akla ve bilime uymayan, farkına varmadan insanları gerçek inançtan uzaklaştıran, bu toplumsal hastalığın çeşitlerini bazı farklılıklarla her bölgede görmek mümkündür.
Peygamber efendimiz "Fala inanan, Kur'an-ı Kerim'e inanmamış olur." demiştir.