Arama

Anayasa Nedir?

Güncelleme: 23 Şubat 2017 Gösterim: 14.072 Cevap: 7
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
12 Şubat 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

anayasa

Ad:  anayasa.jpg
Gösterim: 2840
Boyut:  9.8 KB

bir devletin yapısını, örgütlenişini, temel organların görev ve yetkilerini, bireylerin devlet iktidarı karşısında hak ve özgürlüklerini düzenleyen kuralların bütünü.
Sponsorlu Bağlantılar

Anayasa sözcüğünü ilk kez Aristoteles, devletleri monarşiler, diktatörlükler, aristokrasiler, oligarşiler ve demokrasiler olarak sınıflandırdığı Politika adlı yapıtında kullanmıştır. Aristoteles'e göre anayasa, devlette güçler üzerinde düzenleyici bir direktif niteliğini taşır. Devlet içinde güçler nasıl dağılacak, en üstün güç kimde olacak gibi soruların yanıtları anayasada yer alır. Anayasa devletin özüdür. Buna karşılık yasalar, devlet güçlerinin, egemenliğe dayanarak kamu düzenini korurken uyacakları ilkeleri gösterir. Stoacı filozoflar döneminde Roma’da devlet, evrensel aklın egemenliği altında örgütlenen ve yönetilen, bu nedenle de bir çeşit evrensel anayasayı yansıtan bir kurum olarak değerlendirilmişti.

Bu evrensellik, ortaçağ Hıristiyan düşünürlerince de benimsendi. Çağdaş anlamda anayasa düşüncesi ise, Reform döneminden sonra, özellikle “toplum sözleşmesi” düşüncesini geliştiren Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacques Rousseau’nun yapıtlarında ortaya çıkmıştır. Toplum sözleşmesi düşüncesine göre bir toplumu oluşturan bireyler, toplumsallık öncesi “doğal durum” un temel özelliği olan mutlak özgürlüğün bir bölümünü (karşılığında kişisel güvenlik elde etmek üzere) devlete devretmeyi kabullenirler. 18. yüzyıl sonlarında Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, ABD Anayasası ve Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ni kaleme alanları etkileyen yapıtlar arasında, Jean-Jacques Rousseau’nun toplum sözleşmesi düşüncesini ortaya attığı yapıtı ile Locke’ın devlete verilen ve bireylerde kalan hakların ayrıştırılması ve güçlerin devlet içinde paylaştırılması düşüncelerini geliştirdiği yapıtının özel bir yeri vardır.

Anayasa (constitutiorı) sözcüğü, en geniş anlamıyla bir toplumun hukuki ve siyasi ana kuruluşuna ilişkin yazılı ve yazısız tüm
temel hukuk kurallarını kapsar. Bunlar devletin hukuksal ve siyasal temel statüsünü belirleyen bir tek belgede toplanmış olabileceği gibi, bu statüye ilişkin değişik yasalarda da yer alabilir ya da yazılı yasa haline getirilmemiş olabilir. Bu son halde, anayasa hukukuna ilişkin örf ve âdet kurallarından oluşan bir “geleneksel (teamüli) anayasa” dan söz edilir. Gelenek (teamül), yazılı olmayan kuraldır. Sürekli bir uygulama sonunda herkesin ona uyma bilincini ve zorunluluğunu yaratır. Kural toplum içinde, yerleşir. Anayasa hukuku alanında gelenek siyasal yönetim süreci içinde zamanla oluşur. Geleneksel anayasa, yazılı olmayan ya da kısmen yazılı belgelere dayanmayan kurallardan oluşur. Bir anayasanın geleneksel olması, tüm anayasal kuralların yazılı belgelerde yer almaması demek değildir.

Gene de birçok anayasal kuralı içeren belgeler vardır. Örneğin geleneksel anayasa düzenine sahip olan İngiltere’de anayasal kurallar, 13. yüzyıldan bu yana yayımlanmış olan hukuk belgelerinde yer almıştır (Mag- na Carta, 1215; Haklar Bildirisi, 1688; Habeas Corpus Yasası, 1679; Parlamento Yasası, 1911). Almanya’da da 1845 Paulus Kilisesi Anayasası’na kadar anayasal kurallar, 1648 tarihli Vestfalya Antlaşması ve 1815 tarihli Viyana Nihai Belgesi gibi anayasal belgelerde toplanmıştı. Devrim öncesi eski Fransız devlet düzeninde de (ancien regime), IV. Henri döneminde ün kazanan hukukçu Loyseau’nun belirttiği gibi, kralın iktidarını sınırlayan “devletin temel yasaları” vardı.

Günümüzde geleneksel anayasalara dayanan rejimler pek azdır. Bunlardan biri, İngiliz örneğini izleyen Yeni Zelanda, öbürü de İsrail’dir. Geleneksel anayasanın karşıt kavramını oluşturan “yazılı anayasa” ise, yetkili organca, uyulması gerekli usullere göre hazırlanan ve bir anayasada yer alması gerekli görülen kuralları içeren “temel belge”dir. Yazılı anayasanın yararlarından biri, sıradan yasalara göre daha zor değiştirilmesi nedeniyle yurtta'şlar bakımından bir kararlılık güvencesi oluşturması, öteki de, iktidarın keyfi davranmasını önleyecek kuralların açık seçik bir biçimde bir arada toplanmasının yarattığı güvencedir. Örneğin Türkiye’nin anayasal tarihinde, ilk yazılı anayasa düşüncesi ve mücadelesi, sözü edilen yararların ön planda tutulduğu bir durumu yansıtır.

Dünya üstünde ilk yazılı anayasa, 1787’de kaleme alınan, 1788’de on bir eyaletçe onaylanarak 1789’da yürürlüğe giren ve temelde bugüne değin değiştirilmemiş bulunan ABD Anayasası’dır. Bunu, Büyük Devrim’in ürünü olan 1791 Fransız Anayasası izlemiştir. Bundan sonra Avrupa’daki anayasacılık hareketleri 19. yüzyılda hızla gelişmiştir. Hollanda’da (Batavya Cumhuriyeti) 1789’da kabul edilen anayasa Fransız Devrimi’nden etkilenmiştir. Bunu 1812 İspanyol Anayasası, 1815 ve 1848 İsviçre Anayasaları, 1830 Belçika Anayasası, 1849 Danimarka Anayasası, 1850 Prusya Anayasası ve 1867 Kuzey Almanya Birliği Anayasası izlemiştir. Amerika kıtasında ise Meksika Anayasası 1857’de, Arjantin Anayasası 1860’ta, Brezilya Anayasası 1891’de kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti’nde anayasacı- hk hareketi. 19. yüzyılın ortalarında başlamış, 1876’da yürürlüğe konan ve 1909’da değişikliğe uğrayan Kanun-ı Esasi ile sonuçlanmıştır.

Toplumun siyasal bakımdan örgütlenmesini, devletin temel işlevlerini yürüten organların kuruluş ve işleyişini düzenleyen, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan kuralların oluşturduğu maddi anlamda anayasa ile, anayasa adını taşıyan hukuk belgesini ifade eden biçimsel anlamda anayasa arasında tam bir örtüşme ve uyumun bulunması zorunlu değildir. Biçimsel anayasa, maddi anlamda anayasa kavramına giren bazı kuralları dışarda bırakabileceği gibi, maddi anlamda anayasa kuralı sayılamayacak bazı kur allan da içerebilir. Bu sonuncu durumun örneklerine, içki kaçakçılığıyla ilgili hükümler içeren ABD Anayasası ile ormanlara, madenlere, yüksek öğretim kurumlarına ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na ilişkin aynntılı hükümleri içeren 1982 Türk Anayasası’nda rastlanabilir.

Aynntılara yer veren anayasalar, zaman içinde pek fazla esnek ve kalıcı olamaz. Gene de günümüzde siyasal açıdan ağırlık taşıyan toplumsal sorunlann karmaşıklığı, bunların kesin ve bağlayıcı biçimde anayasa metinleri içinde toplanması yolundaki eğilimi güçlendirmiştir. Bu nedenle, çağdaş anayasaların bazılarında devletin temel kuruluşu dışında kalan teknik ve ikincil nitelikte konuların da anayasa metinleri içinde düzenlendiğine tanık olunmaktadır. Bu olgu, maddi ve biçimsel anlamda anayasa ayrımının görece bir nitelik kazanmasına yol açmaktadır. Bu yüzden, sözü edilen sorunun ülkeden ülkeye ve zamanla değişen bir ölçü içinde ele alınması zorunlu görünmektedir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 04:33
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Nisan 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Anayasa.
Bir devletin yapısını, yasama, yürütme ve yargı organlarının kuruluş ve işleyişini, yurttaşların temel hak ve yükümlülüklerini gösteren geniş kapsamlı yasa. Anayasalar devletlerin temel yasalarıdır. Bütün öbür yasaların bu temel belgeye uygun olması gerekir. Bu uygunluk çeşitli yollardan denetlenir. Türkiye’de denetlemeyi Anayasa Mahkemesi yapar. Anayasaların kabul edilişi ve de-ğiştirilmesi özel yöntemlerle olur. Bu yöntemler de gene Anayasa’da belirlenir.
Sponsorlu Bağlantılar

Anayasal Yönetim

  • Yasama-Yasamanın temel görevi yasa çıkarmaktır.
  • Yürütme-Yürütme var olan yasaları uygular ve yeni yasalar önerir.
  • Yargı-Yargı organı mahkemelerden oluşur ve yasaların uygulanmasıyla ilgili davalara bakar.
Anayasa Çeşitleri
Sivil Anayasa:
Bağımsız yargı çerçevesinde, anayasanın kurallar bütünü dahilinde, hiç bir fikirden etkilenmeyen, dil, din, ırk, cinsiyet gözetmeden tüm toplumun eşit haklar içinde yaşaması için oluşturulan kurallar bütününe sivil anayasa denir.

Yazılı anayasa
Yetkili organ tarafından yapılmış ve bir anayasada yer alması gereken kuralları içeren temel belgedir. (Örn: T.C. 1982 Anayasası)

Geleneksel anayasa
Yazılı olmayan, sürekli uygulama sonucu ortaya çıkan anayasadır. (Örn: İngiltere aslında tek ingiltere değildir…Bir devletin geleneksel anayasasının olması, anayasa alanında ortaya çıkan hiç yazılı belge olmadığı anlamına gelmez.Bir görüşe göre töreler de bu kapsama girer

Yumuşak anayasa
Maddelerinin değiştirilme usullerinin herhangi bir kanunun değiştirilme usulünden farklı olmadığı anayasalardır.

Katı (Sert) anayasa
Bu anayasalar için özel, değiştirilmesi zor yöntemler benimsenmiştir.
Bir anayasanın ‘sert’ olduğunu gösteren özellikler:
  • Değiştirilemeyecek maddeler içermesi (Örn: T.C. 1982 Anayasası)
  • Değiştirilmesi için özel (nitelikli) çoğunluk aranması (3/5, 2/3 gibi)
  • Halkoylaması usulüne yer vermesi
Kazuistik anayasa
Uzun ve ayrıntılı kurallardan oluşan, kesin hükümlerin belirlendiği anayasadır (Örn.: T.C. 1982 Anayasası).

Çerçeve anayasa
Kısa ve öz hükümlerden oluşur. Soyut mahiyettedir. Genel bir çerçeve çizer ve içinin doldurulmasını yasama organına bırakır. Bu anayasayı kabul eden ülkelerde demokrasi köklüdür. Örneğin; 1787 Amerikan Anayasası çerçeve bir anayasadır. Toplam 7 maddeden oluşur ve 27 kez değiştirilmiştir.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Nisan 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Anayasa
Bir devletin yapısını, yasama, yürütme ve yargı organlarının kuruluş ve işleyişini, yurttaşların temel hak ve yükümlülüklerini gösteren geniş kapsamlı yasa.
"Toplumsal Sözleşme"
Bir devletin şeklini belirten, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin nasıl kullanılaca ğını gösteren, yurttaşların kamu hakları ile özgürlüklerini ve devletin topluma karşı ödevlerini belirten temel yasadır. 1215 yılında, İngiltere'de kral ile halk temsilcileri arasında imzalanan Magna Charta anayasaların ilk örneğini oluşturur. Ancak bu anayasa ge-leneklere, çeşitli belgelere ve yasalara bağlı sözlü bir anayasadır. Tarihin ilk yazılı anayasası ise; 1789 yılında yürürlüğe giren ABD Anayasasıdır. Türk ve İslam tarihinin ilk anayasası ise; 23 Aralık 1876 tarihinde yayınlanan Kanun-i Esasi ( Osmanlı Devleti Anayasası )'dir.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Nisan 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
anayasa ingilizcesi
  • constitution
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Nisan 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

anayasa hukuku


devletin kuruluşunu, işleyişini, iktidarın el değiştirmesini ve iktidar karşısında bireylerin özgürlüklerini inceleyen kamu hukuku dalı.

Anayasa hukukunun konusu devlettir. Kamu hukukunun öteki dallarının konusu da devlet olmakla birlikte, anayasa hukuku, devleti hem hukuksal, hem de siyasal yönden inceler; yalnız anayasada yer alan ilke ve kuralları açıklamakla yetinmez.
Anayasa hukukunun çerçevesini bir ülkenin anayasası çizerse de, anayasa hukuku çoğu kez bu çerçevenin dışına da taşar. Çünkü öteki hukuk disiplinlerinin kaynağını oluşturan mekanizmaların kuruluşlarını da kapsamına alır.

Gerçekten, devletin temel kuruluşu, işleyişi, iktidarın el değiştirmesi ve bireylerin temel hak ve özgürlükleriyle ilgili herhangi bir konu anayasayla düzenlenecek yerde, bir yasayla, bir kararnameyle ya da bir tüzük hatta bir uluslararası hukuk kuralıyla düzenlenmiş olabilir. Bu durumlarda konu biçim olarak anayasa dışında kalmakla birlikte, içerik bakımından anayasa hukuku kapsamında ele alınacaktır. Devletin temel organlarından olan mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkileri daha çok yasalarla düzenlenmektedir. Cumhurbaşkanı ve hükümete, yasalarla da görev ve yetki verilebilmektedir. Gene, siyasal iktidarın el değiştirmesini sağlayan seçim ve siyasal partiler rejimleri, anayasadan çok yasalarla saptanmaktadır.

Parlamentonun çalışması ve iktidar-muhalefet ilişkileri, meclisin çıkardığı iç tüzükle belirlenmektedir. Giderek, meclis-hükümet ilişkileri ve cumhurbaşkanının görev ve sorumluluğuna ilişkin bazı konular anayasa ya da yasalarla değil siyasal yaşamın doğurduğu gereksinmelere göre yapılan uygulamalar sonucu yerleşmiş olan geleneklerle (teamül) düzenlenmektedir.
Bir hukuk devletinde, insan haklarına ilişkin uluslararası hukuk kuralları ile bireyin haklarını devlete karşı koruyan yargı mercilerinin (özellikle Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın) vermiş olduğu kararlar anayasa hukuku kapsamına girer. Ayrıca, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan devlet ve toplum anlayışı sonucunda anayasalar, sosyal ve ekonomik alanı da düzenlemeye başlamıştır. Hatta klasik anlayışa göre anayasada yer almaması gereken birçok konu, anayasa hukukunun kapsamına girmiştir.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 04:24
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Şubat 2017       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Anayasa Komitesi


(Comite Constitutionnel) Fransa’da IV. Cumhuriyet döneminde (1946-1958) anayasa ile yasalar arasındaki uyumu inceleyen siyasal organ.

İlk bakışta, bunun yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen bir organ olduğu düşünülebilirse de, gerçekte Anayasa Komitesi anayasanın, yasama etkinliklerine tümüyle egemen olan Ulusal Meclis’inf (Assemblee Nationale) çıkardığı yasalara uygunluğunu denetlemekle görevlendirilmişti. IV. Cumhuriyet anayasasında da “yasaların anayasaya uygunluğu” kavramı yer almıyor, Anayasa Komitesi yalnızca yasaların anayasanın ilgili hükümlerinde bir değişikliğe neden olup olmayacağını incelemekle görevlendiriliyordu (m.91).

Dolayısıyla, IV. Cumhuriyetin anayasa düzeninde, yasaların anayasaya uygunluğunun denetimi yerine, anayasayı yasalara uygun kılma amacı güden bir tür “anayasa değişikliği usulü” öngörülmüştü. Ulusal Meclis’çe çıkarılan bir yasanın incelenmesi için, cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Konseyi (Conseil de la Republique) başkanı, yasanın çıkarılma süresi olan on gün (ivedi hallerde beş gün) içinde Anayasa Komitesi’ne birlikte başvururdu. Ulusal Meclisle Cumhuriyet Konseyi arasında bu yasaya ilişkin olarak ortaya çıkan anlaşmazlık çözülemezse, Anayasa Komitesi yasayı incelemeye alır ve sonuçta yasayı anayasaya uygun görürse yayımlanmasına karar verirdi. Komite, anayasayla yasa arasında uyum bulunmadığı sonucuna varırsa yasanın yayımlanmamasına karar verir ve anayasa değişikliğine gidilirdi.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Şubat 2017       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

anayasa şikayeti


İsviçre, Almanya, Avusturya, İspanya ve Portekiz hukuk sistemlerinde, devlet organ ve makamlarınca temel haklan çiğnenen gerçek ve tüzel kişilerin, tüm yasal yollan denemelerine karşın olumlu bir sonuç alamamaları durumunda, anayasa mahkemesine (İsviçre’de Federal Yüksek Mahkeme’ye) yapabilecekleri başvuru.

En geniş biçimiyle Almanya Anayasası’nda düzenlenmiştir (m. 93). Buna göre yasalara karşı olduğu gibi, yönetsel ve yargısal kararlara karşı da anayasa şikâyeti yapılabilir. Anayasa şikâyeti, İspanya ve Portekiz anayasalarında da Almanya’daki gibi geniş kapsamlı olarak düzenlenmiştir. Oysa Avusturya Anayasa
Mahkemesi Kuruluş Yasası’nın 144. maddesi, anayasa şikâyeti yolunu, yönetsel kararlara karşı yapılan başvurularla sınırlamıştır.

İsviçre’de ise yalnızca kantonların temel haklan zedeleyici yasalarına, tüzüklerine, yönetmeliklerine ve mahkeme kararlarıyla yönetsel kararlarına karşı anayasa şikâyeti yolu kabul edilmiştir. Anayasa şikâyeti, bir istinaf başvurusu türü olmayıp, özel bir hukuksal kurumdur. Anayasa şikâyeti üzerine yapılan yargı denetimi, yalnızca temel hakların zedelenmiş olup olmadığının saptanmasını içerir. Mahkeme, temel hakların zedelendiği kanısına varırsa, ilgili yasa hükmünü ya da yönetsel kararı iptal eder. Söz konusu olan bir mahkeme kararıysa, onu da bozar.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Şubat 2017       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

anayasa teamülleri


hukukun yazılı olmayan kaynakları arasında yer alan, anayasanın uygulamasından doğan ve uyulması zorunlu sayılan kurallar bütünü.

Teamül hukuku yazılı hukukun tersine, yetkili organ tarafından yaratılmayıp, zaman içinde kendiliğinden oluşmuştur. Yazılı olmayan bu kurallar gene zaman içinde kendiliğinden kalkabileceği gibi, yetkili organca yazılı biçime dönüştürülerek yürürlükteki hukukun maddi kaynağını oluşturabilir.
Anayasa hukukunda teamül şu koşullarda oluşabilir:
  1. İlgili organların bir olay ya da bir anayasa hükmü karşısındaki davranış ya da yorumunun aynı tür olaylarda yinelenmesi;
  2. bu davranış ya da yorumun sürekli olması;
  3. bu davranış ya da yorumun gerekçelerinde açıklık olması (bu yönde hareket eden organ tümüyle özel durumlara bağlı kalmışsa, geçmiş örnek açık olamaz ve bir teamül oluşmasına başlangıç sayılamaz);
  4. ilgili anayasal organlarda ve kamuoyunda bu konuda bir temel uzlaşmanın varlığı.
Anayasal teamülün oluşması için gereken süre, siyasal ortama ve konunun yinelenme sıklığına göre değişebilir. Ancak siyasal ve sosyal istikrarın sağlanabildiği ülkelerde, anayasa teammülleri ortaya çıkabilir. Çok ayrıntılı hükümler içeren bir anayasa, teamüllerin oluşmasını güçleştirir. Türk anayasa hukukunda teamüllerin sayısı azdır.

Teamül bağlayıcı olduğundan yargılama makamları bunu hukuksal bir çözüm olarak benimser. Anayasa yargılamasının bulunduğu ülkelerde bu görevi anayasa mahkemesi üstlenir.

Yazılı anayasa sistemi günümüzde yaygın olmakla birlikte anayasa teamülleri uygulaması da sürmektedir. Yazılı anayasanın açıkça düzenlemediği alanlar teamül ve uygulamalarla doldurulmaktadır. Teamüller kural olarak bağlayıcıdır ve hukuksal sonuçlar doğurur; uygulamalar ise gelecek açısından bağlayıcı olmayıp, yalnızca fiili durumu yansıtır. Teamüle aykırı davranış hukukun ihlali sayılır.

Yazılı ve katı anayasa sisteminde, teamüller, anayasanın düzenlemediği konularda tamamlayıcı (preater legem) olabildiği gibi, anayasanın tartışmalara yol açabilen kurallarının yorumlanmasında ve uygulanmasında da yardımcı olabilir. Ama yazılı bir anayasa kuralına karşı (contra legem) ve onu değiştirici nitelikte olamaz.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

7 Mayıs 2011 / Misafir Hukuk
23 Şubat 2017 / virtuecat Hukuk
7 Mayıs 2008 / muzafferdeligoz Hukuk