Arama

Dünya Nedir?

Güncelleme: 21 Eylül 2018 Gösterim: 35.745 Cevap: 4
chateaobriande - avatarı
chateaobriande
VIP VIP Üye
14 Mart 2009       Mesaj #1
chateaobriande - avatarı
VIP VIP Üye

DÜNYA

Ad:  dünya.JPG
Gösterim: 730
Boyut:  16.8 KB

1. Üzerinde insan yaşayan Güneş sistemi gezegeni(bu anlamda büyük harfle yazılır). [Eşanl. YER.]
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bu gezegenin yüzeyi; yeryüzü, yerküre: Dünyayı bir uçtan bir uca dolaşmak, Dünyanın beş kıtası.
3. Yeryüzünde yaşayan insanların tümü; insanlık: Dünya tarihi Dünyayı sarsan kargaşalar. Dünyayı yönlendiren düşünceler. Dünyayı yöneten kişiler. Bunca yoksulluk karşısında bütün dünya utanç duymalı.
4. Algıladığımız nesnelerin, gerçek ve somut biçiminde var olan her şeyin, bütün maddesel şeylerin ve canlı yaratıkların tümü; âlem, evren: Dünyanın yaratıcısı. Dünyayı kavrama biçimleri. Her şey daha iyi bir dünya için. Dünyanın durumu. Dünyayı tanımak.
5. Doğa, insanların çevresini oluşturan şey: Çocuk dünyayı keşfediyor.
6. Ortak, ayırtedici bir özelliğiyle tanımlanan toplumsal grup, belli bir etkinlik alanı; bir grup ya da etkinlikte yer alan kimseler: Sanat dünyası, iş dünyası. Spor dünyası. İslam dünyası.
7. Üyelerine özgü kimi ayırtedici nitelikleriyle tanımlanan toplumsal çevre: Biz aynı dünyadan değiliz. Bu bize yabancı, bambaşka bir dünya. O güne kadar bilmediğim bir dünyayı tanıdım.
8. Örgütlenmiş apayrı bir bütün oluşturan nesneler ya da varlıklar topluluğu; âlem: Denizaltı dünyası.
9. insanoğlu tarafından kurulan, evrenin bir parçasını oluşturan kavramların, soyut şeyler bütünü: Elektronik dünyasına büyük bir yenilik getirdi.
10. Özel bir bakış, bir yorum, bir anlayışla belirlenen, bir kimsenin, bir topluluğun evreni: Ben kendi dünyamı hiç kimseninkiyle değişmem. Çılgınlıklar, düşler dünyası.
11. Manevi yaşama karşıt olarak din dışı yaşam: Dünyadan elini eteğini çekmek. Dünya mutluluğuna inanmamak.
12. Dünya ahret kardeşim olsun, karşı cinsten birine kardeşçe duygular dışında başka bir duygu beslenmediğini anlatmak için söylenir: Dünya ahret kardeşim olsun, yakışıklı, tatlı adam. ll Dünya âlem, herkes, tüm insanlar. ll Dünya başına dar olmak, gelmek, çok sıkılmak, çaresizlik içinde kalmak. ll Dünya başına yıkılmak, büyük bir acı sonucu, umudunu ve mutluluğunu yitirmek: Babasının ölüm haberini alınca sanki dünya başına yıkıldı. ll Dünya bir araya gelse, "bütün insanlar karşı çıksa, tersini savunsa bile”, anlamında kullanılır: Dünya bir araya gelse kararımdan caymam. ll Dünya durdukça, sonsuza değin, ebediyen. ll Dünya durdukça durasın, bir kimseye "çok yaşa, sonsuz bir yaşamın olsun" anlamında söylenen iyi dilek sözü. ll Dünya dünya olalı, oldum olası: Dünya dünya olalı, böyle bir mucize görmemiştir. ll Dünya evi, evlilik. ll Dünya evine girmek, evlenmek. ll Dünya görmüş, çok gezip çok yer görmüş kimse için kullanılır: Bilgili, hoşsohbet, dünya görmüş bir adamdı. ll Dünya görüşü, kişinin dünyayı kavrayış, algılayış biçimi. ll Dünya gözüne zindan olmak, karamsarlık ve umutsuzluğa düşmek: Gencecik oğlunu yitirince dünya gözünde zindan olmuştu. ll Dünya gözüyle görmek, ölmeden önce, sağ iken görmek: Onu dünya gözüyle bir kez daha görsem başka bir şey istemem. ll Dünya güzeli, çok güzel kadın ya da erkek. ll Dünya kadar, pek çok: Dünya kadar malı var, yemekle tükenmez. ll Dünya kazan ben kepçe, bir şeyi bulmak için çok aranılıp dolaşıklığını belirtmek için söylenir. ll Dünya kelamı, Tanrı sözleri dışında kalan söz. ll Dünya kelamı etmek, günlük işlerden, olup bitenlerden konuşmak. ll Dünya küçük, rastlantısal olarak bir tanıdıkla karşılaşıldığında söylenir. ll Dünya malı, dünya nimeti, varlık, servet: Dünya malı dünyada kalır (atasözü). ll Dünya penceresi, göz. ll Dünya tersine döndü, dönmüş, her zaman olanın, olması gerekenin tersi bir durum için söylenir. ll Dünya varmış, sıkıntılı bir durum ya da ortamdaki kurtulup ferahlayan kimsece söylenir: Oh, dünya varmış be, içerisi cehennem gibi sıcaktı. ll Dünya yıkılsa umurunda değil, her şeye boş veren, hiçbir şeyi dert, tasa etmeyen kimse için kullanılır. ll Dünya yüzü görmemek, yaşamı kapalı bir yerde geçmek. ll Dünyada, bir olumsuzluğu vurgular: Beni bu kararımdan dünyada vazgeçilmezsin. ll Dünyada olmaz, kesinlikle olanaksız bir şey için söylenir, olumsuzluğu vurgular. ll Dünyadan elini eteğini çekmek, inzivaya çekilmek, toplum yaşamına katılmamak. ll Dünyadan geçmek, dünyadan el çekmek, her şeye karşı ilgisini yitirmek, toplumsal yaşamın dışında kalıp hiç kimse ile konuşmamak. ll Dün yadan haberi olmamak, çevresinde olup bitenleri bilmemek. ll Dünyalar + adıl ya da + özel ad + oldu, bir kimsenin çok sevindiğini vurgulamak için söylenir: Mektubunu alınca inan, dünyalar benim oldu. ll Dünyanın, ondan pek çok, hesapsız: Bu kü,, ik ev için dünyanın parası gitmiş. ll Dünyanın dört bucağı, dünyanın her yeri. ll Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak, yaşamın güçlüklerini, sıkıntılarını, insanın nelerle karşılaşabileceğini öğrenmek. ll (Bir kimseye) dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek, bir kimseye hak ettiği cezayı vermek. ll Dünyanın öbür ucu, gidilmesi güç, çok uzak bir yer için kullanılır. ll Dünyaya gelmek, doğmak. ll Dünyaya getirmek, doğurmak. ll Dünyaya gözlerini kapamak, dünyadan göçmek, ölmek. ll Dünyaya kazık kakmak, çok uzun yaşamak (tkz.). ll Dünyaya meydan okumak, küstahça, kafa tutarcasına davranmak. ll Dünyayı anlamak, yaşam deneyimi kazanmak. ll Dünyayı dolaşmak, çok yolculuk etmek. ll Dünyayı gözü görmemek, öfke, üzüntü, karamsarlık ya da mutluluk gibi nedenlerle davranışlarını denetleyememek: Kızdığı zamanlar dünyayı gözü görmez, her şeyi kırıp dökerdi. ll (Bir kimseye) dünyayı haram etmek, bir kimseye bir yeri rahatça yaşanmaz duruma sokmak. ll Dünyayı tozpembe görmek, yaşamdaki üzücü, aksak yanları iyimserlikle karşılayıp her şeye insana mutluluk veren yanıyla bakmak: Bu yaşlarda insan dünyayı tozpembe görür. ll Dünyayı tutmak, ün, ad, haber vb. sözkonusuysa, yayılmak, her yerde duyulmak. ll (Bir kimseye) dünyayı zindan, zehir etmek, bir kimsenin yaşamını çekilmez, katlanılmaz duruma sokmak: Annemle babam bir hiç yüzünden kavgaya tutuşur, bize dünyayı zindan ederlerdi.
Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Eylül 2018 02:25
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
31 Aralık 2009       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
DÜNYA
—Esk. Dünyadar, dünya işleriyle çok uğraşan, servet yapan kişi. ll Dünya-perest, dünyaya tapan, hırslı. ll Dünya-yı dûn, alçak dünya: “Baş eğmeziz edâniye dün- yâ-yi dûn için" (Baki, XVI. yy.).
Sponsorlu Bağlantılar

—Antik. Dünyanın Yedi Harikası, BizanslI Philon'a mal edilen De septem orbis mi- raculiste anlatılan yedi anıta eski çağlarda verilen ad. (En yaygın liste şu anıtları kapsar: Mısır piramitleri, Babil’de Semiramis'in asma bahçeleri, Olymposlu Zeus un Pheidias tarafından altın ve fildişi heykeli, Halikarnassos mausoleionu, Rodos heykeli, İskenderiye feneri.)

—Coğ. Eski Dünya, Eskiçağ insanlarının yerkürede tanıdıkları kesim, yani Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika. ll Her iki dünya, Eski Dünya ve Yeni Dünya. ll Yeni Dünya, Amerika.

—Dilbil. Söylem dünyası, söylem çözümlemesi çerçevesinde, bir sözcenin üretiminde yer alan, dilsel ya da dildışı öğeler bütünü.

—Fels.
  • Dünya görüşü, insanların genel olarak varoluş konusundaki genel görüşleri. (Dünya görüşü terimi almanca “Weltanschauung" sözcüğünün bir çevirisidir. Bir yanda dünyanın düşüncelere dayandığını ileri süren idealist bir dünya görüşü, bir yanda da bunun tersini ileri süren ve gerçekçi denilen dünya görüşleri vardır. Özellikle maddecilere göre insanların düşüncelerini maddi dünya temellen dirir. Tarihsel maddecilik yandaşlarına göreyse, dünya görüşlerini temellendiren toplumsal üretim ilişkileridir.)
  • Dünya yurttaşlığı, kendilerini "dünyanın yurttaşı" olarak görenlerin öğretisi. (Dünya yurttaşlığı, ilk izlerine stoacılarda rastlanan bir görüştür.)
  • Yaşam dünyası, Husserl görüngübilimine özgü deyim (Lebenswelt). Filozof bununla, bilginlerin uğraştığı nesnelleştirilmiş dünyaya karşıt olarak insanların yüklem öncesi bir dünyada yaşadıkları görüşünü belirtir, (Husserl şöyle yazar: "Nesnel dünya (...) kuramsal ve mantıksal bir yapıdır; bu yapı bozulursa dünya, ilke bakımından, algılanabilir olmaktan çıkar; yaşam dünyasıysa, tersine, baştan başa somut olarak duyulup yaşanabilir niteliktedir" [ Krisis der europenische Mfesenschaft..., 34).)
—İkt. Dünya iktisadi sistemi, özellikle gelişme ve uluslararası değişim konularında uzman bazı iktisatçılar tarafından kullanılan ve dünya ekonomisinin XIX. yy. ortalarından başlayarak bir bütün oluşturacak biçimde iç içe geçmesi olayına ışık tutan kavram.

—ANSİKL. Fels. Leibniz'e göre, Tanrı yaratabileceği dünyaların en iyisini yaratmıştır: evren, en büyük birlik içinde en büyük çeşitliliği içerir. Olabilecek olanların en iyisi olması bu anlamdadır. Yoksa bu, bu yaratışın parçalarının Tanrı'nın yaratabileceği en iyi parçalar olduğu anlamına gelmez (nitekim, kusursuz bir tablonun ayrıntıları da, her zaman, tek tek işlendikleri takdirde olabilecekleri kadar kusursuz değildir): dünyaların en iyisi olmasına karşın, dünyada kötülüğün ve günahın varlığını bu şekilde açıklayabiliriz. Voltaire, Leibniz'in bu tezini anlamazlıktan gelerek ve/ya da onu yetersiz bularak, iyimserlikten asla vazgeçmeyen Pangloss’un düştüğü gülünç durumları anlatan Candide'inde (1759), Leibniz felsefesini alaya aldı. Oysa, Leibniz, Theodicöe'sinde yazdığı şu satırlarla bu eleştiriyi önceden yanıtlamıştı: “Bana karşı olan bazı kimseler, dünyanın, pekâla günahsız ve acısız olabileceği yolunda karşıt biı kanıt ileri sürerek, vardığım sonucu çürütmeye çalışacaklardır.

Ama, bu durumda dünyanın en iyi dünya olabileceğini kabul etmem. Çünkü, olabilecek dünyaların her birinde her şeyin birbirine bağlı olduğunu bilmek gerekir: evren, ne türlü olursa olsun, tıpkı bir okyanus gibi tek parçadır; en ufak bir hareket, uzak mesafelere kadar etkisini yayar; bu etki mesafeyle orantılı olarak gittikçe azalsa bile yine de bu böyllur [...]. Onun için, eğer dünyada olan en küçük bir kötülük bile eksik kalsaydı, bu dünya, her şeyi göz önünde tutarak yaradanın en iyi dünya olarak görüp seçtiği dünya olmayacaktı". Gerçekten de, olabilir bir dünya, birlikte olabilirlerin bir toplamıdır ve bu toplamın öğeleri, birer tam kavramdır. Ama bir tam kavram, ancak kendileriyle içten ilişkili olduğu öteki kavramlarla olan bağlantılarıyla tanımlanabilir. Bunun için, bunların tümünü değiştirmeden içlerinden birini değiştiremeyiz.

—ikonogr. Pisadaki Campo Santoda Orvieto'lu Piero di Puccio'nun 1390 yılına doğru yaptığı yağlıboya bir Dünya freski vardır. Dünyanın dört köşesi resimde özellikle Rubens tarafından (Viyana), sık sık betimlenmiştir. Heykel alanında da Le Hongre, Regnaudin, Benoît Massou ve P Le Gros (Versaillesda mermer avlunun parmaklıkları), Guârin (Amerika), Lâonard Roger (Asya), Mazeline (Avrupa), Jean Cornu (Afrika) [Versailles bahçeleri] bu konuyu işleyen başlıca sanatçılardır. Carpeaux’nun Paris’te Observatoire caddesindeki çeşmesinde de aynı tema ele alınmıştır.

—isi. Kuranda 116 kez geçen "dünya" sözcüğü, ahretin karşıtı olarak, insanın doğum-ölüm arasındaki, yaşamı, bu yaşam süresince ilgi gösterdiği ve yararlandığı varlık ve olanaklar için kullanılır. Kuran, ilke olarak dünyanın ve dünyadakilerin geçiciliğinden hareketle, bunların önemsizliğini vurgular ve sürekli, ahreti dünyaya yeğlemeyi, dünyanın bir amaç değil, ahret kurtuluşu için araç olarak değerlendirilmesini öğütler Bununla birlikte, Kuranda, Allah'ın helal kıldığı dünya nimetlerini haram kılmaya kimsenin yetkili olmadığı, inançlı kişilerin bunlardan yararlanmaya hakları olduğu açıkça belirtilir (VII,32).

Ancak, Hz. Muhammet’in ölümünden sonra baş gösteren ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeler sonucu halkın dinsel ve ahlaksal yönden zayıfladığını düşünen bazı İslam din bilginleri, özellikle sufiler, müslümanları dünya tutkusundan korumak amacıyla dünyayı kötüleyici bir yaşam felsefesi ge'ıştirdiler. Bu nedenle tasavvufta açlık, yoksulluk, insanlardan uzak yaşama (uzlet yadatı el etek çekme (zühd ve riyazet), Allah'tan başka her şeyi (mâ-sivâ) elden geldiğince bir yana bırakma tek kurtuluş yolu olarak kabul edildi.

Buna karşın. İslam din bilginlerinin çoğu Kuran'ın ve Hz. Muhammet'in dünya ile ilgili ılımlı görüşlerini sürdürdüler. Örneğin, İmam Gazâli'ye (öl. 1111) göre, ahret mutluluğunu istemek nasıl Allah sevgisine aykırı değilse, dünyanın sağlık ve esenliğini, gereksinim duyulan olanaklarını istemek de Allah sevgisine ters düşmez; elverir ki, dünyaya ilişkin özlemler insanları ahret mutluluğundan yoksun bırakacak nitelikte olmasın...

Dünya, İstanbul’da yayımlanan günlük gazete. Başyazarlığını da yapan Fatih Rıfkı Atay tarafından çıkarıldı (1 mart 1952). Daha sonra Bedii Faik gazeteye ortak oldu ve Atay'ın hisselerini de satın alarak gazetenin ve basımevinin sahipliğini üstlendi (1953). Gazete, uzun süre DP iktidarına karşı etkili yayım yaptı (1952-1960), 27 mayıs'ı destekledi. 1965‘ten sonra AP'den yana, CHP’ye karşı bir tutum aldı. Dünya, Nezih Demirkent tarafından satın alındıktan (1981) sonra günlük bir ekonomi gazetesine dönüştürüldü.
Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 21 Eylül 2018 02:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DÜNYA
Dünya (Yer, Yeryüzü, Acun, eski dilde Arz), Güneş Sistemi'nin Güneş'e uzaklık açısından üçüncü sıradaki gezegeni. Üzerinde yaşam barındırdığı bilinen tek doğal gök cismidir. Katı ya da 'kaya' ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay' dır.

Dünya (arz), güneş sistemine bağlı güneş’ten itibaren uzaklık sırasına göre üçüncü gezegen, üzerinde yaşadığımız yer küre. ışık ve ısısını güneş’ten alır. yaşı yaklaşık 4.6 milyar yıl. ağırlığı 5.977 trilyon ton, hacmi 1.082.841.310.000 kilometreküp, ekvatordaki çemberi 40.076. 423 metre, ekvatordaki çapı 12.726 kilometredir. dünyada yaşayan insanların sayısı 6 milyar civarlarındadır. 111 kimyasal elementi ve biyolojik bir yaşantı sağlayan atmosferi ile bizim için eşi benzeri görülmemiş mükemmel bir kozmik cisim.
Son düzenleyen Safi; 21 Eylül 2018 02:13
bihter_hazal - avatarı
bihter_hazal
Ziyaretçi
23 Şubat 2011       Mesaj #4
bihter_hazal - avatarı
Ziyaretçi
DÜNYA
Üzerinde yaşadığımız yer yuvarlağı. Güneş sisteminin gezegenlerdendir. Güneşten uzaklık bakımından üçüncü (Güneşten ortalama uzaklığı 149.481.000 km.), bu sistemdeki büyüklüğü bakımından beşinci (yüzölçümü 509.200.000 kilometrekare) dir. Dünyanın ağırlığı 5.977 trilyon ton, hacmi 1.082.841.310.000 kilometreküp, ekvatordaki çemberi 40.076. 423 metre, ekvatordaki çapı 12.726 kilometredir. Dünyada yaşayan insanların sayısı 2.995.000.000 dur.

Dünyanın oluşu : Dünyanın oluşu hakkında birçok teoriler vardır. Bunların en önemlilerinden! biri olan KantLaplace teorisine göre, Dünyanın güneşten kopmuş, yuvarlak ve kızgın ateş; halinde bulunan bir parça olduğu sanılmaktadır. İlkin dünyanın, güneş ve öbür gezegenlerle birlikte bir kütle halinde bulunan bir parça olduğu sanılmaktadır.İlkin dünya, güneş ve öbür gezegenlerle birlikte bir bütün kütle halinde bulunuyordu. Merkezi parlak olan bu kütlenin çevresi gaz ve buhar moleküllerinden yapılmıştı. Bu büyük kütle, çok soğuk olan uzayda dönerken, sahip olduğu ısının bir kısmını çevresine dağıtarak soğumağa başlıyordu.

Bu soğumanın etkisi ile, bu kütlenin bazı cisimleri yoğunlaşmağa başlamış, gaz tabakası da, merkez kısmına yaklaşmış ve hacmi küçülmüştür. Böylece merkezin etrafında bir halka meydana gelmiş, yoğunlaşma sebebiyle kütlenin dönme hareketinin hızı artmıştır. Dönme hızı artan bu kütlenin dış yüzeyinin bütün kısımları aynı zamanda soğuyup yoğunlaşmamış, bazı kısımları gaz kitleler halinde konarak çok uzaklara gitmiştir Bu gaz kütleler, esas kütlenin çekim kuvvetinden kurtulamadıkları için bunun çevresinde dönmeğe başlamışlardır. Halkalar koptukça bu kütle (yani güneşin) nin hacmi küçülmesine başlamışlardır. Halkalar koptukça bu azalmıştır. Hızın azalması ile sonradan kopan halkalar, öncekiler kadar büyük olmadıkları gibi, çok uzaklara da gidememişlerdir.

İlk kopan ve kütlenin çevresinde yer alan parça Plüton olmuş, sırasıyla Neptün, Uranüs, Satürn, Jüpiter, Merih (Mars), Dünya, Venüs, Merkür, birbirini takip etmişler. Böylece dünya, gezici yıldızlar arasında, güneş kütlesinden kopup ayrılan yedinci dereceden bir gezegen olmuştur.

Zamanla ,soğuma sonucu her gezegende çeşitli cisimlerin bir noktada toplanmalarıyla bir çekirdek meydana gelmiş ,bu çekirdek, çevredeki gaz halkanın yoğunlaşmasıyla büyümüş, böylece, gezegenler bazı noktalarda, yoğunluk sıralarına göre, güneş çevresinde dizilerek, aynı yön ve dönme hızı ile hem eksenleri etrafında, hem de bir elips olan yörüngeleri üzerinde dolanmaya başlamışlardır. Sonradan, bu gezegenler de, aynı mekanik olayların, etkisiyle bir ya da birçok uydular (peyk) meydana getirmişlerdir.

Dünya, güneşten ayrıldıktan sonra, yoğunlaşma dolayısıyla kaybettiği ısı ile yavaş yavaş soğumağa başlamış, çevresindeki gazlar sıvılaşmış, üstünde de gayet ince bir kabuk meydana gelmiştir. Bu kabuk, atmosfer tabakasıyla merkezdeki ateş tabakasını birbirinden ayırmıştır.

Bu kabuk, dünya çevresinin her tarafında aynı zamanda soğuyup katılaşmadığı için önce büyük levhalar halinde katılaşan tek parçalar, ateş tabakasının yüzeyinde yüzmeğe başlamışlardır. Zamanla bu yüzden parçalar yan yana gelerek düzensiz bir mozaik meydana getirmişlerdir. Bunlar arasında çeşitli büyük kütlelerden yapılmış ve ağırlıkları fazla olan parçalar, yüzeyleri düz ve üzerinde deniz bulunduğu için ağırlıkları az olanlara nispetle ateş tabakasına daha çok gömülmüşlerdir. Bu sonuca göre, yerkabuğunun kalınlığı her tarafta aynı olmamış, kalınlık, denizlerin altında daha az, karalarda daha çok olmuştur.

Dünyanın soğuması devam ettikçe, kabuğun kalınlaşması fazlalaşmış, ateş halinde olan merkez çekirdeğinin (Barisfer) hacmi küçüldüğünden, kabuğun üzerinde kıvrımlar meydana gelmiş, öbür taraftan çekirdeğin üzerindeki ateş tabakası, içerden kabuğa yaptığı basınç sebebiyle, kabukta meydana getirdiği bazı çatlaklardan dışarı fırlamış, yüzeye çıkarak katılaşmıştır. Aynı zamanda dünyayı saran atmosfer tabakası, kabuktan, yeter derecede ısı almadığından yoğunlaşmağa başlamış, bileşiminde bulunan oksijen ve hidrojen birleşerek, sıcak yağmurlar halinde yeryüzüne yağmağa başlamıştır. Kabuk üzerine düşen sıcak sular, rastladıkları eriyebilen maddeleri (clor, sodyum, baryum gibi) beraberinde sürükleyerek çukurları doldurmuş ve denizleri meydana getirmiştir.

Ateş tabakası (pirosfer) ısısını kaybettikçe, karalar yükselmiş, denizler derinleşmiş; çukurlarda sular soğumağa başlayınca hayatın ilk belirtileri görülmüştür. Bu bileşimdeki ağır maddelerin oranı derinlere inildikçe artar. Mesela 2.000 kilometre derinlikten bir örnek alıp da çözümleyebilsek demirin oranının çok arttığını görürüz. yer kabuğundaki ağır ve hafif kayaların durumu da, yeryüzünün şekillenmesine, dağlar ve denizlerin meydana gelmesine yol açmıştır.

Dünyanın genel yapılışı : Dünya, İç İçe geçmiş merkezleri bir, küre şeklinde beş esas tabakadan yapılmıştır.
  • Atmosfer tabakası, kalınlığı 160 Milimetreye kadar varan gaz bir küredir Hidrosfer tabakası, aynı zamanda su küresi adı ile de bilinir. Yer yüzümün dörtte üçünü meydana getirir. Fiziksel ve kimyasal etkinlikleriyle yerkabuğunun değişmesinde, önemli rol oynar. İçinde canlılar yaşar.
  • Litosfer tabakası, taş küreadını da alır. Kalınlığı ortalama olarak 60 km., yoğunluğu 2,5r3 tür. Pirosfer tabakası, ateş tabakasıdır, Magma adı ile de bilinir. 1,200 km., kalınlığında 475 yoğunluğundadır. Yanardağ lavları buradan çıkar
  • Barisfer tabakası, ağır küre adını alır. Dünyanın çekirdeğini meydana getirir. Yoğunluğu II dir. Demir, nikel gibi ağır maddelerden yapılmıştır. Pirosferin sıcaklığı ve üstündeki tabakaların basınçları ile, bir teoriye göre, katı haldedir.
Şekli : Dünya, küreye yakın biçimdedir. Ancak, ekvatordaki çapı 12.756.77S metre olmasına karşılık, kutuplar arasındaki çapı 21.713.834 metredir. Böylece, küre görünüşünde olan dünya, kutuplarda basıklık gösterir. Dünyanın, küreye yakın biçiminde olduğu XV. yüzyıldan sonra anlaşılmağa başlamıştır. Bu yüzyılda Avrupalı gemicilerin uzun gezilere çıkmaları ile dünyanın yuvarlak olduğu kanısına varılmış, sonradan yapılan bilimsel araştırmalarla, dünyanın küreye yakın biçimde bulunduğu anlaşılmıştır.

Hareketleri : Sürekli olarak hareket eden dünyanın iki çeşit hareketi vardır. Bu hareketlerden birisi kendi ekseni etrafında olur ve batıdan doğuya doğrudur. Bu dönmesini 24 saatte tamamlar. Dünyanın kendi ekseni etrafındaki bu dönmesi ile birlikte olan ikinci hareketi ,güneş etrafındadır. Güneş etrafında dünya, elips şeklinde çok geniş bir yörünge üzerindeki hareketini de 365 1/4 günde, yani bir yılda tamamlar. Dünyanın kendi ekseni etrafındaki ve güneş etrafındaki bu iki hareketi, iki önemli olaya sebep verir. Kendi ekseni etrafında dönmesi ile gece ve gündüz, güneşin etrafında dönmesi ile mevsimler meydana gelir. Dünyanın yüzeyi : Dünyanın yüzölçümü 509.200.000 kilometrekaredir. Bunun % 70 denizler 360.600.000 kilometrekare, % 39,u karalar ,148.600.000 kilometrekare dir. Kuzey kutup çevresinde karalarla çevrilmiş bir deniz, Güney Kutup çevresinde denizlerle kuşatılmış bir kara parçası vardır. Bütün karaların 2/3 ü Kuzey Yarımküresindedir. Dünyada, Ekvator dairesi ve kutup noktaları göz önüne alınmaksızın, karaların en çok bulunduğu bölüme Karalar Yarımküresi, denizlerin en çok bulunduğu bölüme Denizler Yarımküresi denir.

Kuzey ve Güney kutup noktalarından aynı uzaklıkta bulunan ve dünyayı iki eşit parçaya bölen daireye Ekvatoradı verilir. Dünyanın Ekvatorun kuzeyinde kalan bölümüne Kuzey Yarım küre, güneyinde kalan bölümüne Güney Yarımküre denir.

Karalar, yer yer büyük kütleler meydana getirmiştir ve büyük kara parçalan, kıta adı ile anılır. En büyük kıta Asyadır. Avrupa, Asyanın bir yarım adası halindedir. Afrika kıtası Asya dan ve Avrupadan Akdeniz, Kızıldeniz ve Cebelitarık boğazı ile ayrılır. Bu üç kıta, Akdeniz milletlerince, eski çağlardan beri bilindiği için Eski Dünya diye anılırlar.

Büyük Okyanustaki adalar Avustralya ve büyük denizlerle eski dünyadan ayrılmış olan Amerikalar, Yeni Dünya kıtaları olarak bilinir. Güney Kutuptaki kara parçasına da Antarktika adı verilir.

Denizler Dünyanın büyük çukurluklarını dolduran ve birbirleriyle bağlantıları olan tuzlu su topluluklarıdır. Bütün denizlerin yüzeyi aynı seviyededir. Yeryüzünde Okyanus adı verilen üç büyük deniz vardır. Bunlar, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusudur.
Son düzenleyen Safi; 21 Eylül 2018 02:15
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Eylül 2018       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Dünya (I )
özel, isim, gök bilimi (dünya: ) Arapça
  • Güneş'e yakınlık bakımından üçüncü gezegen, acun.
dünya (II)
isim (dünya: ) Arapça
1 . Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yeryüzü.
2 . Dış, çevre, ortam:
"Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş."- H. C. Yalçın.
3 . İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu:
"Batı dünyası. Doğu dünyası."- .
4 . Meslek veya iş birliği içinde bulunan kimseler, camia:
"Ressamlar dünyasında onun yeri ayrıdır."- .
5 . zamir Herkes.
6 . mecaz Duygu, düşünce ve hayal âlemi:
"Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı."- Y. Z. Ortaç.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • dünya ahret kardeşim (veya bacım) (olsun)
  • dünya başına dar olmak (veya gelmek)
  • dünya başına yıkılmak
  • dünya bir araya gelse dünya bir, işi bin
  • dünyadan el etek (veya elini eteğini) çekmek
  • dünyadan geçmek (veya el çekmek) dünyadan haberi olmamak
  • dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur
  • dünya durdukça durasın!
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

28 Ekim 2012 / nzlgl_375 Soru-Cevap
8 Mayıs 2012 / elofifa 2002 Soru-Cevap
21 Kasım 2012 / Misafir Cevaplanmış
25 Mart 2012 / Misafir Cevaplanmış