Arama

Irk Nedir?

Güncelleme: 15 Aralık 2015 Gösterim: 3.728 Cevap: 2
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
5 Haziran 2009       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Irk;
isim Arapça
  1. Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu: "Türkler, insan olarak, ulus olarak doğunun en üstün ve şerefli ırkıdır."- S. Birsel.
  2. Soy: "Esasta dağlı ırktan cahil bir kızcağızdı."- R. H. Karay.
  3. biyoloji Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm.

Sponsorlu Bağlantılar
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
4 Temmuz 2012       Mesaj #2
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Aynı kalıtsal karakterleri taşıyan, aynı soydan gelme bireyler topluluğu. Hem bitkiler hem hayvanlar, hem de insanlar için kullanılır. Bir başka açıdan ırk, aralarında karakter ayrılığı ne kadar büyük olursa olsun, birbiriyle eşleştiğinde doğurgan (kısır olmayan) bireyler verebilen, aynı türe bağlı gruplar olarak da tanımlanabilir. Irk oluşumu, daha çok çevre koşullarının etkisiyle ortaya çıkmıştır. Belli bir yörede bulunan bir türe ait bireyler, yeni döller verirken, mutasyon yoluyla yeni birtakım özellikler kazanabilirler. Bu özellikler kuşkusuz o bölgenin sınırları içinde kalacak, böylece aynı türün farklı coğrafî yörelerde bulunan bireyleri birbirinden az çok farklı görünüm ve nitelikler kazanacaklardır. Günümüzde bu doğal ırk oluşumu yöntemine, bitki ve hayvanlar için bir de yapay ırk oluşumu eklenmiş bulunmaktadır. Hayvanların evcilleştirilmeleri ve bitkilerin tarım için yetiştirilmesi, türlerin ıslahı ve yeni verimli ırklar elde edilmesi çalışmalarını da birlikte getirmiştir.Doğal ırk oluşumu insanlar için de geçerlidir. Çeşitli bilim adamlarının, insanları ırklara ayırırken birbirinden az çok farklı verileri esas almalarına karşın, geleneksel olarak insanlar, deri ve saç rengi, burun ve kafatası yapısı, yüz görünümü ve boy durumu göz önüne alınarak başlıca üç ırka ayrılır. Beyaz ırk ve alt ırkları dünya nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturur. Özellikleri, derilerinin açık renkli (beyazdan hafif esmere kadar), saçlarının düz ya da hafif dalgalı, dudaklarının ince, burunlarının dar ve çıkıntılı olmasıdır. Bu ırkın alt ırkları Kuzeyliler (uzun boylu), Orta Avrupalılar (Alp tipi de denir), Akdenizliler (orta boylu, koyu saçlı) ve Doğu Avrupalılardır (kısa boylu, yuvarlak başlı, tıknaz gövdeli). Sarı ırk ise dünya nüfusunun % 40'ını oluşturur. Çinliler, Japonlar, Moğollar, Eskimolar, Kızılderililer sarı ırktandır. Kara ırkın sayısı dünya nüfusunun % 10'u kadardır. Derileri çok koyu renkli, saçları kıvırcık, dudakları kalındır. Zenciler bu ırkın en tipik örneğidir. Uygarlık tarihi boyunca süren göçler ve istilâlar, bugün yeryüzünde hemen hemen saf ırk bırakmamış gibidir. Özellikle çağdaş yaşam bu karışımı büsbütün artırmıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Aralık 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
IRK, -kı (ar. 'ırk).
1. insan türünün altbö- lümû. (Bk. ansikl. böl. Antropol. ve Genet.)
2. Coğrafi uzaklık ya da ıslah ve ayıklanma yoluyla aynı hayvan türünün alt bölümlere ayrılmasıyla ortaya çıkan topluluk. (Bk. ansikl. böl. Zootekn.)

—Esk. Irk u güher. damar, maya. || Irk-ı ah- mer, kızılderili, kırmızı ırk. || Irk-ı asfer, sarı- derili, sarı ırk. || Irk-ı ebyaz, beyaz derili, beyaz ırk. || Irk-ı esved, siyah derili, siyah ırk.

—Esk. bot. Kök. || Irk-us-sOs, meyankökü. || Irk-üz-zehep, altkökü denilen bir bitki.

—Esk. tıp. Damar. || Irk-un-nisa, siyatik.

—Huk. Irk ayrımı - IRKÇILIK.

—ANSİKL. Antropol. ve Genet. insan türünü ırk açısından bilimsel savlarla sınıflandırma çabaları XVIII. yy.’da başlamıştır. Öne sürülen insan ırklarının sayısı ve kapsamı o zamandan beri çok değişmiş ve ırkların sınıflandırılmasında büyük ölçüde keyfi davranılmıştır. Değişik ad ve kavramlar altında anılsalar da, bunların çoğu ortak özellikler taşır ve sonuçta üç büyük ırk bulunduğu görülür: beyaz ırk (beyaz derili ya da kafkassı), siyah ırk (kara derili ya da negroid), sarı ırk (sarı derili ya da mongoloid). Bunlar Linne'nin türleri sınıflandırma anlayışı çerçevesinde, yani "tip" denilen örnekler bir araya getirilerek belirlenmiştir. Başlıca tipler, dünyanın keşfi ve sömürge fetihleri sırasında Batı Afrika ve Uzakdoğu halklarının görülmesi ve bunların sınıflandırmayı yapanların mensup olduğu Avrupa halklarıyla karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkan aykırılıklara dayanılarak belirlenmiştir.
insanların ırk olarak sınıflandırılması, açıkça ya da üstü kapalı olarak, genetik bakımdan insanları çeşitlendiren özellikleri sınıflandırmaya dayanır. Oysa genetik bakımdan değişik olan her şeyi ırk özelliği saymak, kendine özgü genlerin toplamı olan her insanı başlıbaşına bir ırk saymak sonucunu doğurur. Bu bakımdan, doğru sayılabilecek tek yaklaşım, insan topluluklarını, genetik benzerlik derecesine dayalı gruplaşma mantığına göre ve bireylerin birbiriyle evlenme eğilimlerine bakarak sınıflandırmaya çalışmak olabilir. Buna, birtakım karakterler açısından, topluluklar arasındaki farklılığın (ya da biyolojik uzaklığın) ölçülüp hesaplanmasına dayanan sayısal sınıflandırma yöntemi denir; bu yöntemde ele alınan karakterler tamamen ya da kısmen genetiğe dayanır ve topluluk "küme”lerini sınırlandırmada esas alınır. Henüz pek çok eksikleri bulunan bu yöntemin insan türüne uygulanması, insan topluluklarının yeryüzüne biyolojik uzaklıklar içinde hemen hemen homojen dağıldığını varsayar kı, böyle bir görünüş her türlü sınıflandırmayı olanaksız kılar. Bu yüzden günümüzde antropobiyolojistlerin pek çoğu her türlü ırk sınıflandırmasını reddetmektedir.

Genetikçi için bir topluluk, biyolojik özü bakımından, çeşitli karakterler gösteren bir bireyler toplamı değildir; çeşitli alelleri temsil eden bir genler toplamıdır. Alel, kromozomlarda belli bir yerde bulunan genlerin eylem biçimlerinden birine tekabül eden genlerin toplamı olarak tanımlanır (örneğin en iyi bilinen kan sistemindeki 4 alel, A,, A2, B ve O gibi). Demek ki, bir topluluğun özelliklerini belirtmek için, her temel karakter bakımından o topluluğun genetik varlığının içeriğini belirlemek yeter; bu da çeşitli aletlerin belirme sıklığı hesaplanarak sağlanabilir. Temel olarak ele alınıp incelenecek karakterler kanla ilgili olanlardır; kan sistemleri, hemoglobinin yapısı vb. Bu araştırmalara ilişkin eğreti bir görüş 1976'da A. F. Mourant tarafından yayımlanmış ve 70'ten fazla sistem belirtilmiştir; (Rdpartition des groupes san- guins et des autres polymorphismes humains [insan kan gruplarının ve diğer çok biçimliliklerinin dağılımı]), ilk çarpıcı sonuç, bir ırka özgü "belir tici" gen araştırmasının başarısızlığa uğramış olmasıdır. Eğer herhangi bir ırkta ve bu ırka mensup önemli sayıda bireyde yalnız onlara özgü bir gen bulunsaydı gerçekten o gen "belirtici" olurdu. Gerçi yalnız bazı topluluklarda bulunan ve başkalarında hiç bulunmayan bazı genler bulunmuştur: örneğin yalnız Uzakdoğu'da ve Güney Amerika'da bulunan Diego geni, Orta Afrika'da bulunan gem, Güney-Doğu Asya’da bulunan E hemoglobini geni; ama bu genler bulundukları topluluklarda da çok seyrektir ve sistemli araştırmalar yapıldığı takdirde başka insan gruplarında bulunmayacağı da kesin değildir.
Birinci sonuçtan çıkan ikinci sonuç da şudur: çeşitli topluluklar kesin karakterlerle birbirinden ayırt edilemez, ancak kademeli bir ayrılık sözkonusu olabilir. Nitekim, ABO sistemi bakımından, çeşitli avrupa topluluklarının hepsinde 4 alelin (A,, A,, B ve O) bulunduğu, ama örneğin B alefi- nin doğudan batıya doğru gittikçe azaldığı görülür: Ural’da % 20-25, Polonya1 da % 10-15, Pireneler’de °/o 5'ten az. Aynı biçimde, Rhesus sistemi bakımından, d alelinin (rhesus negatif) sıklığı kuzeyden güneye doğru azalır: Bask ülkesinde % 50, ispanya'da % 40, Mağrib’de % 30, eski Fransız Batı Afrikası’nda °/o 20, Zaire ve Angola'da % 10, Güney Afrika'da °/o 10'dan az.
Demek ki, ender istisnalar dışında bir ırk, bazı alellerin varlığına ya da yokluğuna göre değil, o alellerin az ya da çok bulunmasına göre belirlenebilir: bu da ırklar arasında kesin sınırlar bulunmadığını gösterir.
Bu bağlantı, sınıflandırma yönteminin büsbütün gereksiz olduğunu göstermez, ama ona genetik uzaklık kavramının sokulmasını gerekli kılar.
X, Y, Z ile gösterilen üç toplulukta a, b, c. atollerinin görülme sıklığı (frekans) /xa, fxb... olsun; bu frekanslara bakılarak topluluklar birbiriyle karşılaştırılıp X'in Y'ye mi, yoksa Z'ye mi daha çok benzediği saptanabilir mi? Bu sorunun tek yanıtı, t fxb... frekanslarından başlanıp yapılacak hesaplamalarla c/xy uzaklığını bulmaktır; eğer dxy < ise X, Y’ye Z'den daha yakın demektir.
Böyle düşünülünce soruya birçok yanıt bulunur; matematikçiler, hepsi aynı sonuca ulaşmayan, tamamen akla yatkın, pek çok uzaklık tasarlamışlardır. Bununla birlikte, gruplar arasındaki genetik uzaklıkları hesaplamak için kullanılan formüllerin çoğu, incelenen karakter sayısı yeterince yüksek olduğu takdirde oldukça benzer sonuçlar vermektedir.
Uzaklıkları hesaplamak için kullanılacak formül bir kez belirlendikten sonra, insan ırklarının tanımı belli bir yol izlenerek yapılabilir:
1. her topluluk, çeşitli karakterler bakımından o toplulukta rastlanan çeşitli alellerin frekanslarıyla belirginleşir;
2. cfxy uzaklıkları topluluktaki çeşitli çiftlere (X, Y) ilişkin frekanslara göre hesaplanarak bulunur;
3. d’nin küçük çıktığı toplulukların aynı ırktan, d'nin büyük çıktığı toplulukların ayrı ırktan olduğu kabul edilir.
Ancak bu yol, insan türü için doğru sonuç vermez.
Topluluklar ikişer ikişer ele alınarak hesaplanan uzaklıkların tümü öyle bir dağılım gösterir ki, bu uzaklıklardan hangilerinin küçük, hangilerinin büyük olduğu kesin bir biçimde belirlenemez, ancak keyfi olarak belirlenebilir. Nitekim amerikalı genetikçiler R. Lewontin ile M. Nei'nin, birbirlerinden bağımsız olarak elde ettikleri iki sayı bu sonucu vermiştir. Rast gele alınan insan grupları arasındaki uzaklıkların ortalaması 100 kabul edilirse, bilinen "beyaz", 'sarı" ve "siyah” ırklarda, aynı "ırk”a ait gruplar arasındaki ortalamanın 93'e eşit olduğu görülür: başka bir deyişle, aynı ırktan olan iki grup arasındaki uzaklık, rasgele alınan iki grup arasındaki uzaklıktan ancak % 7 kadar azdır. Bu yöntem aynı ulusa ait gruplar (sözcüğün hukuki anlamında) ele alınarak uygulanacak olursa ortalama 85'e düşer.
Demek ki, aynı ırka (beyaz, siyah, sarı) ya da aynı ulusa ait olmak, genetik yapı bakımından büsbütün anlamsız değildir, ama sonuçları çok önemsizdir: rasgele alınan herhangi bir beyaz, ortalama olarak, "Fransa'da transız ana babadan doğma bir beyaz"dan, herhangi bir başka Fransız’a göre genetik bakımdan daha uzaktır, ama uzaklık sapması sadece % 7-8 dolayındadır; yeryüzünde rasgele ele alınan herhangi bir kişi, ortalama olarak herhangi bir beyaz’a göre aynı Fransız'dan genetik olarak daha uzaktır, ama uzaklık sapması gene % 7-8 dolayındadır.
Bu sapmalar istatistik açıdan anlam ta- şısalar bile, ırkları sınıflandırma çabasının bilimsel dayanaklardan yoksun olduğunu göstermektedir.
Bu sonuçlar genetik farklılığın, temelde, gruplar arasında değil, grupların içinde bulunduğunu göstermektedir; bu durum, hem eşeyli üreme mekanizmasıyla (çünkü rolü çeşitliliği yaratmaktır), hem de (sürekli ve aralıksız genetik engellerin oluşmasına çok ender olarak olanak veren) insan davranışıyla açıklanabilir.
Evrim mekanizmasının çözümlenmesi (TOPLULUK GENETİĞİ) gerçekten, gruplar arası göçlerin, genetik frekansların değişiminde (rastlantıya, özellikle doğal ayıklanmaya bağlı) öteki etmenlerden daha çok ağırlık taşıdığını göstermektedir. Bu göçler sonucunda meydana gelen genetik alışverişler uzun süre yalıtılmış (ayrı) kalmanın yarattığı ender farklılıkları hızla yok etmiştir.

—Zootekn. Her ırk, kuşaktan kuşağa geçen birtakım ortak özelliklerle belirgindir. Hayvancılıkta, bir hayvan, aynı ırktan ana babadan geliyor ve kendisi de o ırka özgü standart ortak özellikler taşıyorsa (bu özellikler her ırk için bellidir) safkan sayılır. Belli bir ırkta, bir hayvan, özellikle performansları (görünüş, süt verimi, vb.) bakımından yeterli niteliklere sahipse, damızlık olarak seçilir. Aynı şekilde, bir ırk, alt -küme ya da çeşitlere ayrılır; her çeşit, o ırkın geri kalan hayvanlarından özel ıslah çalışmalarıyla ayrılan bir saf ırk bölümü anlamına gelir: türlere göre, bu ırk çeşidi bir dal, tip ya da soy sayılabilir (örneğin Hollanda alaca sığır ırkında, Avrupa siyah alacası ile Kuzey Amerika siyah alacası).
Saf ırk üretiminin, hayvancılık düzenini kolaylaştırmak ve bölgesel koşullara uygun hayvan sürüleri elde etmek gibi faydaları vardır; ama bir hayvan topluluğunun özelliklerini, hızla değişen çevre koşullarına uyarlamak için kısa sürede değişiklik yapmak üzere çaprazlamaya başvurulsa da ilerlemeler gene de hayli yavaş olmaktadır.
Böceklerde, klin denen (bazı kelebeklerin değişik renkli biçimi) ve morfolojik, fizyolojik ya da ekolojik bakımdan değişiklik gösteren tipler vardır. Uygulamalı entomolojide, biyolojik ırk dendiği zaman, bir türün, üzerinde yaşadığı hayvansal ya da bitkisel konağın özgül yapısına göre ayrılan çeşitleri anlaşılır; böcek zehirlerine dayanıklı ırklar da belirlenmiştir. (SİNEK.)
Irk bitig, göktürk abecesiyle yazılmış fal kitabı. Tunhuang yöresindeki tapınaklarda bulunmuştur. Doğu Türkistan'a Uygurlar’ın egemen olduğu, uygur edebiyatının parlak dönemlerinde yazıldığı sanılmaktadır. Isig Sangun ve İte Çuk adlı iki kardeş adına yazılmıştır. 65 paragraf, 104 sayfadan oluşmaktadır. Paragraflarda yaşamla ilgili türlü olasılıklar sıralanır. Fala bakan kişi zar atarak saptadığı paragraflardan kendisi için neyin iyi, neyin kötü olacağını öğrenir. Yapıt eski Türkler'in din ve folkloruyla ilgili bilgiler de içermektedir. Çevriyazı.olarak V. Thomsen tarafından yayımlanan yapıtı, H. N. Orkun türkçeye, S. E. Malov rusçaya çevirdi. A. Arlotto, Marcel Erdal vb. gibi araştırmacılar yapıt üzerinde çalıştılar.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

6 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
10 Şubat 2012 / woltka1001 Edebiyat
20 Mart 2010 / Misafir X-Sözlük
5 Haziran 2009 / KisukE UraharA Rüya Tabirleri