KALİTE a. (fr. çualitâ).
1. Bir şey hakkında olumlu ya da olumsuz bir yargıya varılmasına yol açan ve o şeyin kendi doğasına ya da kendisinden beklenene uygun olup olmamasını sağlayan özelliklerin tümüne dayanan görünüm: Bu şarabın kalitesi düşük. Orta kalite kâğıt. Buğdayın kalitesini yükseltmek.
2. Bir şeyi ortanın üstüne çıkaran şey; iyi nitelik; Kaliteye önem vermek.
3. Aynı tür ürünler arasında bir sınıflandırma, derecelendirme, sıralama yapılmasını sağlayan ölçüt: Birinci kalite kâğıt.
4. Bir eşyanın, ürünün, bir şeyin, bir kimsenin kendisinden beklenene uygun olmasını sağlayan olumlu yönlerinden her biri: Bu arabanın sayısız kaliteleri var.
—İŞİ. ikt. Kalite ekibi, çeşitli sorunlara ve özellikle işletme tarafından piyasaya sürülen ürünlerin niteliğini iyileştirme sorununa çözüm bulmak amacıyla toplanan ücretliler grubu.
—Mak. san. Kalite indisi ya da tolerans kalitesi indisi, bir ürünün boyutsal duyarlık derecesi; toleransın genliğini belirten bir sayıyla gösterilir (çok duyarlı kalite 5 ya da 6, duyarlı kalite 7, olağan kalite 8, kaba kalite 9 ya da 10). [Eşanl. DUYARLIK SINIFI]
—Oy. Kalite taş, satrançta vezir ya da kaleye verilen ad.
—Saatç. Kalite çarpanı, bir rezonatörün (osilatör) enerjisi ile titreşimleri sürdürmek için gerekli enerji arasındaki oran. (Yüksek bir kalite çarpanı saatin daha duyarlı olmasını sağlar. Bu çarpanın değeri, kol saatlerinde sarmal balans için 100 ile 300 arasında, 32 kHz'lik bir diyapazon kuvarsta yaklaşık 100 000 dolayındadır.)
—Tic. Kalite belgesi, yetkili bir makam tarafından verilen ve bir malın (ya da bir hizmetin) kendine özgü ve belirli bazı nitelikleri taşıdığını belirten ve onaylayan belge. || Kalite cetveli, satıcıya, satmakla görevli olduğu ürünün özellikleri ve nitelikleri hakkında açık seçik ve çoğu kez karşılaştırmalı bir biçimde bilgi vermek amacıyla düzenlenmiş satış listesi. || Kalite denetçisi, bir ürünün niteliklerini ve yasaların öngördüğü standartlara uygunluğunu saptayan kişi.
♦ sıf. Kendi türünde üstün olan için kullanılır: Kalite bir şarap.
Kaynak: Büyük Larousse