Arama

Yemek Nedir? - Sayfa 2

Güncelleme: 22 Mart 2016 Gösterim: 8.282 Cevap: 20
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
12 Haziran 2012       Mesaj #11
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Yemek Takımı
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

a. Sofrada yeme ve içme için kullanılan tabak, bardak, tuzluk vb.nden oluşan takım, servis takımı.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
12 Haziran 2012       Mesaj #12
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Alaminüt Yemek -ği
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

a. Kolayca hazırlanıp tüketilebilen yemek.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
12 Haziran 2012       Mesaj #13
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Başyemek -ği
TDK, Türk Dil Kurumu

a. (ba'şyemek)
Geleneksel Türk mutfağında çorbadan sonra gelen en önemli yemek.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
12 Haziran 2012       Mesaj #14
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Hazır Yemek -ği
TDK, Türk Dil Kurumu

1.a. Kısa sürede hazırlanan ve yemek için az zaman harcanan hafif yiyecek.
2.Ev yemeğine alternatif teşkil eden, çabuk hazırlanan ve servisi yapılan, uygun fiyatta yiyecek, fast food.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Haziran 2012       Mesaj #15
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Seçmeli Yemek
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Yemek listesinden seçilen, fiyatları ayrı ayrı hesaplanan yemek, alakart.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Haziran 2012       Mesaj #16
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Seçmesiz Yemek
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Lokanta ve otellerde belirli bir para karşılığında verilen birkaç kap yemek, tabildot.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Haziran 2012       Mesaj #17
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Sulu Yemek
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Tencerede ve kendi suyu içerisinde pişirilen yemek türü, tencere yemeği.
In science we trust.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
3 Temmuz 2015       Mesaj #18
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
ALAMİNÜT, - tü sıf. (fr. a la minute). Çarçabuk, anında hazırlanan şey için kullanılır: Alaminüt bir yemek. Alaminüt fotoğraf.

MsXLabs & Büyük L.
🌘 🚀
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #19
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEMEK a.
1. Yemek yeme, karın doyurma işi: Yemekten sonra kahve içmek
2. Yenmek üzere hazırlanan ve sofraya getirilen her türlü yiyecek: Çocukların yemeğini hazırlamak. Bu lokantanın yemekleri nefistir.
3. Bir öğünü oluşturan yiyeceklerin tümü: Hafif bir akşam yemeği.
4. Genellikle belli bir olay, belli bir durum dolayısıyla, belli bir saatte (öğlen ya da akşam) düzenlenen yemekli toplantı ve bu toplantıda sunulan yiyeceklerin tümü: Yemeğe çağrılı olmak. Sıkıcı, neşeli bir yemek. Zengin bir düğün yemeği.
5. Tamlayan olarak, o yemeğin konduğu kabı, yemeği oluşturan, fiyatını ödemeye yarayan vb. şeyi belirtir: Yemek tabağı. Yemek tepsisini odasına götürün. Yemek fişi.
6. Günün yemeği, bir lokantanın mönüsünde her gün değişen yemek türü. || Yemek çıkarmak, bir konuğu ağırlamak için yemek sunmak. || Yemek odası, yemek salonu, yemek yenilen oda. || Yemek seçmek, yemek çeşitlerinden kimilerini sevmemek. || Yemek vermek, konukları yemeğe çağırmak, yemekle ağırlamak. || Yemek yemek, karnını doyurmak: Yemek yediniz mi?

—Ask. Yemek borusu -» KARAVANA" BORUSU.

—Biyokim. Deney yemeği, mide kimüsü- nün içten uyarılması deneyi. (Deney şöyle yapılır: kişiye besinden belli bir miktarda verilir ve tübajla alınan mide ya da oni- kiparmakbağırsağı salgıları düzgün aralıklarla çözümlenir: böylece mide ya da onikiparmakbağırsağının salgılama kapa sitesi ölçülmüş olur.)

—Denize. Yemek salonu, bir gemide, zabitlerin yemek yediği salon.

—Fizyol. Yalancı yemek, Pavlov tarafından tasarlanan ve yemekborusu deriye ağız- landırılmış ve midesi bir fistülle dışarıya açılmış bir köpeğe mideye inemeyecek olan besinler vermeyi (yedirmeyi) öngören deney. (Yemek verildiğinde bol mide özsuyu salgılandığı görülür ve bu özsu fis- tül yolu ile toplanabilir.)

—iş huk. Yemek parası, yemeklerini iş yerlerinde yemek zorunda olan işçilere işveren tarafından ödenen para.

—işi. ikt. Yemek fişi, bir işletmede çalışan ücretlilere, bazı lokantalarda elverişli koşullarla yemek yiyebilmeleri için verilen ya da satılan fiş. (Fişlerin çalışanlara parayla verilmesi durumunda, işletme, genellikle yemek ücretinin bir bölümünü kendisi öder.)

—Res. Bir yemek sahnesini canlandıran resim. || Yiyeceklerden oluşan natürmort. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Eski Türkler'de et (özellikle av eti), süt ve sütten üretilen yoğurt, peynir, çökelek vb. başlıca besin türleriydi. Göçebe bir yaşam sürdürüldüğünden yakılan bir ateş üzerinde pişirilen et, başlıca yemeklerini oluşturuyordu. Sebzeyi pişirerek yeme alışkanlığı yerleşik düzene geçtikten sonra sözkonusu olmaya başladı. Uygurlar ve onlardan sonraki dönemlerde yerleşik düzene geçen türk boylarında bahçe yapma, sebze yetiştirme geleneği sonucu yeni yemek türleri ortaya çıktı. Bunların çoğunluğu tahıllı, unlu yemeklerdi. Türkler zamanla çeşitli yörelere yerleştiler ve buradaki yemek türlerini de mutfaklarına kattılar. Yenmesi alışkanlık haline gelmiş kimi et ve yemek türleri yerlerini yenilerine bıraktı. İslamlığın benimsenmesiyle yemek alışkanlıklarında da değişimler oldu. En zengin türk yemekleri Anadolu’ da ve özellikle OsmanlIlar döneminde görülür Bunlar arasına Anadolu’nun yerlilerinden, komşu ülkelerden, bizans ve azınlıkların mutfağından alınan çeşitler de katılmıştır. Bugün Anadolu’da yörelere göre de farklılıklar gösteren çok değişik yemek türleri vardır. (—Türk MUTFAĞI.)

—ikonogr Eğlenceli bir kabare sahnesi olan Jambon yemeği, David Teniers'in bir başyapıtıdır Lancret’nin Jambon yemeği ile J. F. De Troy’nun istiridye yemeği de (Chantilly) benzer bir anlayışla yapılmıştır. Desportes ve Chardin'in Etli yemek ve Perhiz yemeği adını taşıyan birçok natürmortu vardır F. Boucher’nin Sabah kahvaltısı'nı (Louvre), Renoir'ın Kayıkçıların öğle yemeği'ni (Washington), Manet’nın Çayırda öğle yemeği’ni de saymak gerekir.

Ad:  yemek4.jpg
Gösterim: 153
Boyut:  43.7 KB
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #20
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEMEK g. f.
1. Bir yiyeceği yemek, İÇ- MEK'e karşıt olarak, onu çiğneyip yutmak, bu biçimde tüketmek: Ekmek, et, meyve yemek. Bir tabak dolusu fasulye yedi. Çocuklar dondurma yiyorlar. Kuş gelip elimden yem yedi.
2. Bir şeyi yemek, onu (yutmadan) ağzına götürmek, ısırmak, kemirmek, çiğnemek: Tırnaklarını yemek. Kalemin ucunu yemek.
3. Bir kimseyi, bedeninin bir bölümünü yemek, böceklerden söz ederken bir kimsenin bedeninin bir yerini ısırmak, sokmak: Sivrisinekler bacaklarımı yedi.
4. Bir şeyi, bir maddeyi yemek, bir böcekten söz ederken, kemirmek, delik deşik etmek: Güve bütün yünlüleri yemiş.
5. Bir şeyi yemek, bir şeyden söz ederken, bir başka şeyi aşındırmak, çürütmek, kemirmek: Pas demiri yer. Kuyunun kenarı ipi yemiş.
6.Bir kimseyi, bedenini yemek, batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak.
7. Bir şey (gereç, madde) yemek, bir şeyden söz ederken, yapımında kullanılmak, harcanmak; bir taşıttan söz ederken, çalışması için gerekli olan maddeyi tüketmek: Bu elbise çok kumaş yer. Yüz kilometre başına on beş litre benzin yiyen araba.
8. Bir şey (olumsuz, kötü) yemek, hoş olmayan, bir olayla, bir eylemden söz ederken, onunla karşılaşmak, ona uğramak; kötü bir şeye hedef olmak: Buraya gelirken müthiş bir yağmur yedik. Arkamdan küfür yemek istemem. Dayak, tokat yemek. Bıçak, kurşun yemek.
9. Ceza, hapis vb. yemek, yasal yoldan cezalandırılmak: Bu suçtan en az on yıl yer.
10. Haram, rüşvet vb. yemek, hakkı olmayan ya da kendisine yasak edilmiş bir şeyi almak, kabul etmek.
11. Parafsın/), mal(ını), servetini) vb. yemek, harcamak, savurganlık etmek, tüketmek: Ömrü boyunca çalışmayıp miras yedi. Hazır para yemek, insan bu eğlence yerinde çok para yiyor. Bütün varlığını bir yılda yedi, tüketti.
12. Bir kimsenin parasını yemek, kendi yararına başkasına para harcatmak; o kimseye alacağını ödememek: Akrabaları adamın yüzüne gülüp parasını yediler. O adam benim yüz bin liramı yedi.
13. Bir kimseyi yemek, bir kişiden söz ederken, o kimsenin gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek: Kim derdi ki o çelimsiz oğlan bunca yıllık köyün ağasını yiyecek.
14. Bir kimseyi yemek, bir duygudan, bir düşünceden, bir istekten vb. söz ederken, o kimseyi sürekli üzmek, tedirgin etmek, içten içe kemirmek, tüm varlığını ele geçirerek gücünü tüketmek: Çaresizlik kadını yiyordu. Para hırsı adamı yiyor.
15. Bir kimsenin zamanını vb. yemek, bir şeyden (soyut) söz ederken, o kimseyi meşgul etmek, zamanını, ömrünü vb. tüketmek, almak: Bu iş bütün günümü yedi. Politika onun ömrünü yedi.
16. Bir kimseyi gözleriyle yemek, ona cinsel istek duyarak bakmak.
17. Birbirini yemek, onunla geçinememek, kavga etmek: Bu evde herkes birbirini yiyor.
18. Tkz. Bir kimseyi yemek, korkulacak bir yanı olmak (olumsuz anlamda kullanılır): Gelsenize, sizi yiyecek değiliz! Ondan neden korkuyorsun, adam yemiyor ya!
19. Tkz. Bir kimseyi yemek, onu harcamak, hakkını yemek: Bu sefer de yedin beni.
20. Arg. inanmak, kanmak, yutmak: Polis bunu yemez.
21. Yediği naneye bak, yapılan bir işin uygunsuz ve yersiz olduğunu belirtmek için söylenen çıkışma sözü. || Yediği önünde, yemediği ardında, bir kimsenin bolluk içinde yaşadığını belirtmek için söylenir. || Yeme de yanında yat, bir yemeğin çok lezzetli, çok hoş olduğunu anlatmak için kullanılır. j| Yiyip bitirmek, tüketmek: Payıma düşeni aynı gün yiyip bitirdim; sürekli tedirgin etmek, sağlığını bozacak kadar üzmek: Onun bu vurdumduymazlığı yiyip bitiriyordu annesini.

—Besi. Az yemek, bir ölçüde süreklilik kazanan besin tüketimi yetersizliği. (Bedensel düşkünlük yaratır hastalıklarda ve ölüm oranında artışa neden olur.)

—Denize. Denizleri yiyememek, bir gemiden söz ederken, dalga ve fırtınaya karşı ilerleyememek.
—Oy. Sayı yemek, bazı oyunlarda olum suz puan almak.

♦ gçz. f.
1. Karın doyurmak, beslenmek, tat almak amacıyla yiyecekleri tüketmek, yemek yemek: Sağlıklı olmak için ölçülü yemek gerekir. Sıkıntıdan bütün gün gidip gelip yedim.
2. Ye kürküm ye, kişiye gösterilen saygının onun kişiliğine değil, giyim kuşamının düzgünlüğüne ya da mevkisine olduğunu vurgulamak için söylenir. || Yemeden içmeden, kötü davranışlardan söz ederken, vakit geçirmeden anlamında kullanılır: Sen tut burada konuşulanları yemeden içmeden onlara aktar. || Yiyip içmek, karnını doyurmak.

yedirmek ettirg. f.
1. Bir kimseyi, bir hayvanı yedirmek, onlara yiyecek vermek, yemelerini sağlamak.
2. Bir kimseyi yedirmek, kendi başına yiyecek durumda olmayan bir kimseyi, yiyecekleri ağzına götürerek beslemek: Bir bebeği, felçli bir hastayı yedirmek.
3. Bir şeyi (madde) bir şeye yedirmek, o maddeyi bir yüzeye yayıp emilmesini ya da başka bir maddeyle iyice karışmasını sağlamak: Kremi tenine yedirmek. Yağı hamura yedirmek.
4. Bir şeyi bir şeye yedirmek, bir fazlalı ğı herhangi bir biçimde kullanarak belli olmayacak duruma sokmak: Elbisedeki potluğu dikişe yedirmek.
5. Kendine, nefsine, onuruna vb. yedirmek, yakıştırmak, yaraştırmak (olumsuz anlamda kullanılır): Bana o tonda konuşmasını kendime yediremedim. Böyle bir hakareti onurunuza nasıl yedirebiliyorsunuz?
6. Bir kimseye (rüşvet) yedirmek, bir iş yaptırmak, bir çıkar elde etmek amacıyla ona almaya hakkı olmadığı halde para vermek; rüşvet vermek.
7. Yedirip içirmek, besleyip büyütmek.

—Grav. Oforttan söz ederken, kazınacak planşı asitle etkimek.

—Res. Renkleri, çevre çizgilerini yedirmek, bunları herhangi bir kesintiye meydan vermeden, derece derece resmin bütünüyle kaynaştırmak.

—Ferz. Yedirerek dikmek, bir dikiş, bir pens sözkonusuysa, bunları yavaş yavaş azaltmak ya da genişletmek.

yedirilmek edilg. f. Yedirmek eylemine konu olmak: Masajla yedirilmesi gereken bir krem.

yenmek edilg. f.
1. Yemek eylemi yapılmak, ya da yiyecek olarak tüketilmek: Bizim evde akşam yemeği hep bu saatte yenir. Soğuk yenen bir yemek. Bu ağacın meyvesi yenmez. Böreklerin hepsi yendi.
2. Aşınmak, kemirilmek: Pantolonun dizleri yenmiş.
3. Yenene içiline bakılmamak, düşünmeden bir şeyi bol bol harcamak. || Yenenle yanana dağ dayanmaz, tüketimin çokluğunu, büyüklüğünü vurgulamak için söylenir.

yenilmek edilg. f.
1. Yemek eylemine konu olmak.
2. Yenilir yutulur gibi değil, sözkonusu bir yiyecekse, yenmeyecek nitelikte; bir kimseyse, öyle kolay kolay baş edilemeyecek bir yapıda; söz ise, çok kırıcı, çok ağır olduğunu anlatmak için kullanılır.

Ad:  yemek3.jpg
Gösterim: 297
Boyut:  19.7 KB

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

23 Eylül 2018 / Misafir Tıp Bilimleri
29 Nisan 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
8 Haziran 2009 / ThinkerBeLL Rüya Tabirleri