SERVET, -tl a. (ar. servet).
1. Bir kimseye ya da bir ortaklığa ait mal varlığı; zenginlik, varlık: Tüm servetini yitirmek. Hiçbir kişisel serveti olmamak. Senet yapmak.
2. Çok büyük, önemli miktardaki para: Tablolann hepısi birer servet değerinde Bir şey için bir servet ödemek. Bu işten bir servet kazandı.
—Esk. Servet-i akt, akıl varlığı, akıllı olma. || Servet i ilmiye bilimsel zenginlik, bilgi çokluğu.
—Deniz huk. Deniz serveti - DENİZ
—Mil. muhs. Doğal servet, bir ülkedeki ekonomik üretim birimlerinin mal varlığının gerçek ve mali aktiflerinin net değeri. || Ulusal servet, bir ulusun maddi ve maddi olmayan mallarının tümü.
—Verg. huk. Servetin dış belirlileri, bir yükümlünün yaşam biçiminin öğeleri içine giren zenginliklerin dışa yansıması. (HAYAT STANDARDI’ ESASI.)
Kaynak: Büyük Larousse