Arama

Park Nedir?

Güncelleme: 28 Kasım 2015 Gösterim: 5.321 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Park
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim Fransızca parc
1 .
Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe:
"Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel."- S. F. Abasıyanık.
2 . Otopark.
3 .
Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi.
4 .
Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • park etmek
Birleşik Sözler
  • park saati
  • park sayacı
  • park yeri
  • lunapark
  • otopark
  • ağaç parkı
  • botanik parkı
  • su parkı

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
28 Kasım 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
PARK, -kı a. (ing. park).
1. Kent içinde, halkın gezip dolaşması, hoşça vakit geçirmesi için ağaçlandırılıp, çiçeklendirile- rek özel olarak düzenlenmiş yeşil alan. (Bk. ansikl. böl. Güz. sant.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Taşıtlar için düzenlenmiş yer; park yeri: Arabayı parka bırakmak.
3. Park etmek, park yapmak, taşıtları trafik kurallarına uygun olarak yol kenarlarına ya da özel olarak ayrılmış yerlere bir süre bırakmak. (Bk. ansikl. böl. Huk.)
4. Park yeri, trafiğe açık yolların dışında taşıtların bırakılması için ayrılmış, oldukça geniş alan ya da kat otoparkı.

—Ask. Park yeri, araçların hizmete hazırlanması, manevra yapması, yüklenip boşaltılması vb. için, ambar, iskele, cephanelik gibi yerlerin yakınında hazırlanmış yer.

— Araç, silah, tank vb. büyük malzemenin depo edildiği alan: Ordu araç parkı. Topçu parkı.

—Çevrebil. Milli (doğal) park, bilimsel ve estetik bakımdan az bulunan doğal ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip doğa parçası. (Bk. ansikl. böl. Çevrebil.) || Milli parklar kanunu, milli ve milletlerarası düzeyde değere sahip milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının belirlenmesi, özelliklerinin ve karakterlerinin bozulmadan korunması, geliştirilmesi ve yönetilmesine ilişkin esasları düzenleyen 9 ağustos 1983 tarih ve 2873 sayılı yasa. (Bk. ansikl. böl.) || Tabiat park bitki örtüsü ve yaban hayatı niteliklerine sahip tabiat alanları.

—Çoc. bak. Çocuk parkı, küçük çocukların tehlikesizce oynayabilmelerini sağlamak amacıyla içine konuldukları, çevresinde katlanabilen parmaklıklı bir çit ya da çember biçiminde bir ağ bulunan küçük alan.

—Huk. Park izni, kamuya ait alanlarda özel taşıtlara tanınan park hakkı. || Park yeri, araçların park etmesi için kullanılan açık ya da kapalı alanlar. (Bk. ansikl. böl.) || Karayolu dışı park yeri, karayolu sınır çizgisi dışında olan ve bir geçiş yolu ile taşıt yoluna bağlanan park yeri. || Karayolu üzeri park yeri, taşıt yolundaki ya da buna bitişik alanlardaki park yeri.

—ikt. Bilim parkı, bazı ülkelerde, özellikle ABD'de, yüksek teknik düzeydeki bazı etkinliklerin ve sanayilerin, araştırma merkezlerinin, üniversitelerin vb. bir araya toplandığı yer.

—Ota Taşıtların, trafik yönetmeliğiyle öngörülen biçim ve koşullarda, trafik zorunlulukları dışında durması. || Park etmek, bir taşıtı, belli bir süre için bir yerde bırakmak.

—Trafik. Park saati, paralı bir durak yerinde, bir aracın kaldığı süreyi, içindeki bir saatle otomatik olarak hesaplayan aygıt.

—-ANSİKL. Çevrebil. Milli (doğal) park, ilk milli park "halkın yararı ve eğlenmesi için kamu parkı ya da dinlenme yeri” adı altında tanımlanarak 1872’de Amerika Birleşik Devletleri’nde kuruldu (Yellovvstone parkı). Avrupa’da ilk milli parklar yüzyılın başlarında kurulmaya başlandı (İsviçre Milli parkı, 1914; İtalya Gran Paradiso milli parkı, 1922). Türkiye'de ilk milli park 1958’de ilan edildi (Yozgat çamlığı). Türkiye’de milli parklar çerçevesi içinde doğa parkından başka, doğa olaylarının oluşturduğu bir özellik ve bilimsel değer taşıyan doğa anıtı, tehlikeye maruz ya da kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemleri, türlerin ve doğa olaylarının oluşturduğu seçkin örnekleri içeren, kesin olarak korunması gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış doğa koruma alanları vardır.
1972 yılında Yeni Delhi’de toplanan Uluslararası milli parklar konulu dünya konferansı milli parkları şöyle tanımlar:
—bitki ve hayvan türlerinin, jeomorfolojik sitlerin ve hayvan ya da bitki yaşam alanlarının eğitim ve dinlenme bakımından özel bir ilgi uyandırdığı ya da buralarda çok büyük estetik değerde doğal manzaraların bulunduğu, işletme ve insan işgali ile az bozulmuş ya da hiç bozulmamış bir ya da birçok ekosistemi olan;
—bu nitelikteki bir yerde ülkenin en yetkili makamının tüm yüzeyi üzerinde en kısa zamanda her tür işletme ve işgali önlemek ya da gidermek ve parkın kurulmasına neden olmuş ekolojik, jeomorfolojik, estetik değerleri korumak için önlemler aldığı;
—buralarda ziyaretlerin sadece eğlence, eğitim ve kültür amaçlarıyla bazı koşullar altında izin verildiği az çok geniş alanlardır.
Uluslararası doğayı koruma birliği (U.D.K.B.) [Unesco'ya bağlı bir kuruluş] 1962’de Seattle'da toplanan dünya konferansında ortaya atılan ölçütlere dayanarak milli parklar ve rezervlerin bir listesini yayımlamıştır. Milli park ya da rezerv niteliğini bir arazinin taşıyabilmesi ve listeye girebilmesi için, doğal kaynaklarının insan tarafından her türlü işletmesine ve bütünlüğünün bozulmasına karşı yasal koruma altında olması gerekir. Ekonomik yönden izin verilen tek etkinlik turizmdir. Av yasaktır. Çok nadir durumlarda ve anormal hallerde zaman ve alanla sınırlı olmak koşulu ile bunlara izin verilebilir. Uzmanlar bu ölçütlere bir de milli parkların büyüklüğü, malzeme, personel, yıllık bütçe ölçütlerini eklemektedirler. Milli park alanları bakımından ABD (25,5 Mha), Kanada (11,5 Mha) ve Rusya (3,1 Mha) önde gelir.
Türkiye'de milli parkların adları, kuruluş yer ve tarihleri şöyledir:
1. Yozgat çamlığı (Yozgat, 1958)
2. Karatepe-Aslantaş (Adana, 1958)
3. Soğuksu (Ankara/Kızılcahamam, 1959)
4. Kuşcenneti (Balıkesir/Bandırma, 1959)
5. Uludağ (Bursa, 1961)
6. Yedigöller (Bolu, 1965)
7. Dilek yarımadası (Aydın/Kuşadası, Söke, 1966)
8. Sipildağ (Manisa, 1968)
9. Kızıldağ (İsparta, 1969)
10. Termessos (Antalya, 1971)
11. Kovada (İsparta, 1971)
12. Munzur vadisi (Tunceli, 1971)
13. Olimpos Beydağları (Antalya, 1972)
14. Gelibolu yarımadası (Çanakkale, 1973)
15. Köprülü kanyonu (Antalya/Manavgat, 1973)
16. İlgaz dağı (Çankırı/Kastamonu, 1976)
17. Başkomutan parkı (Afyon, 1981)
18. Göreme (Nevşehir, 1986)
19. Maçka Altındere vadisi (Trabzon, 1987)
20. Boğazköy Alacahöyük (Çorum, 1988)
21. Adıyaman Nemrut (Adıyaman, 1988)
Milli parklar yasası’na göre, niteliğinin uygun olduğu saptanan alanlar, Bakanlar kurulu kararıyla milli park olarak belirlenir, Bu yerlerin kuruluş, işletme geliştir-
de Ganay me planlarını Tarım, orman ve köy işleri bakanlığı hazırlar. Milli park ve tabiat parklarında, planlarına uygun olması koşuluyla, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacak proje ve yatırımlara Tarım, orman ve köy işleri bakanlığınca izin verilir. Bu parklarda kamu yararı olan turistik amaçlı bina ve tesisler yapmak üzere gerçek ve özel hukuk kişileri yararına intifa hakkı kurulabilir. Bu hakkın süresi kırk dokuz yılı geçemez.
Milli parklar kanunu kapsamına giren yerlerde doğal ve ekolojik denge bozulamaz; yaban hayatı tahrip edilemez. Toprak, su ve hava kirlenmesi gibi çevre sorunları yaratacak etkinlikler yapılamaz. Doğal dengeyi bozacak avlanma, otlatma, ürün yetiştirme yapılamaz. Yasada yazılı yasaklara ve zorunluluklara aykırı davrananlar cezalandırılır.

—Güz. sant. insanın doğayı bir yeryüzü cennetine çevirmeyi amaçladığı bahçe ile, doğanın biçimini bozmadan düzenlemekle yetindiği, ağaçlıklı ve duvarla çevrili bir alan olan park arasındaki fark genellikle oldukça belirsizdir. Eski Mezopotamya’daki parklar ya da Ortaçağ feodallerinin parkları birer av bölgesiydi. Buna karşılık Roma, pers ya da Uzakdoğu imparatorluk parkları, ilginç makinelerle, hayvan ve kuş koleksiyonlarıyla bir mitos evrenini canlandıran çekici yerlerdi. 1300’ de Artois’da kurulan Hesdin parkı ve daha sonra İtalyan ya da transız parkları da benzer özellikler taşıyordu. XVIII. yy.'da Chambers ve Kent gibi yeniklasikçiler, İngiliz bahçesi diye bilinen “Çin tarzı" manzara parkı düşüncesini öne sürdüklerinde, benzer bir durum ortaya çıktı. Avrupa kıtasında, ağaç dikili alan, konutun çevresinde gelişir; bu manzara bahçesi, etrafını çeviren çitten dolayı park adını aldıysa da başlangıçta, çiçek tarhlarına bir geri plan oluşturmaktaydı. Bunun tersine, İngiliz önromantik anlayışı, doğal çevrenin içinde yer almaya, pitoresk küçük yapılar ve düzenlemeler aracılığıyla garip ya da yok olmuş dünyaları canlandırmaya yöneliktir. Tanımına göre kapalı ve seçmeli bir yer olan park, kent tabyalarının üzerine ya da bunlar kaldırıldıktan sonra yerlerine kurulan ağaçlık gezi yerleriyle özdeşleşmeye, insan topluluklarını kendine çeken bir yer olmaya yüz tuttu. XIX. yy.'da manzaracı anlayış, şehirciliğin temel bir öğesi durumuna geldi; yeni kentteki yeşil alanların ve bahçe kentin habercisi oldu. 1828'de Londra'da Saint-James’s parkı, Paris'te de buna benzer birçok park (Monceau) kuruldu. Bunların yanı sıra bilimsel amaçla ya da belli bir havaya duyulan özlemle çevreyi koruma amaçlı, açıkhava müzesi, hayvanat bahçesi, bölgesel ya da ulusal parklar gibi dünyanın birçok yerinde çeşitli parklar kuruldu. Sit alanları ve av bölgelerinden yana ilk girişimler 1872' den sonra ABD'de ortaya çıktı.

—Huk. Karayolları trafik yasası’na göre park, trafik zorunlulukları dışında bir durma şeklidir. Yasa yolcu ya da yük alma ve indirme amacıyla yapılan duraklamaları park kavramı dışında sayar. Kamu malından geçici bir yararlanma biçimi olan park etme işi zaman ve yer bakımından sınırlandırılabilir. Trafik yasası bu konuda belirli yasaklamalar ve sınırlamalar getirmiştir. Yaya yollarında, özel ve genel geçit yerlerinde, trafik akımını engelleyecek yerlerde, park etme yasağı işaretinin bulunduğu yerlerde, kavşak ve dönemeç içleri ve belirli yakınlıklarında, demiryollarında, kamu araçlarına ayrılmış yerlerde, karayolları üzerinde park etmenin yasak olduğu, yasasında ayrıntılı biçimde belirtilmiştir. Taşıt araçlarının belediye sınırları içindeki park gereksinimi, belediyelerce yaptırılan kapalı ve açık otoparklarla karşılanır. Karayolları genel müdürlüğü de şehirlerarası yollarda taşıt araçlarının park edebilmesi için özel cepler ve park yerleri yapmakla yükümlüdür.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

21 Temmuz 2017 / Misafir Müzik ww
21 Mart 2010 / Misafir X-Sözlük
1 Aralık 2015 / Jumong X-Sözlük