Arama

Sınıf Nedir?

Güncelleme: 21 Ekim 2015 Gösterim: 8.904 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sınıf

Sponsorlu Bağlantılar
isim Arapça ¹inf

1 .
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri:
"Birinci sınıf öğrencileri."- .
2 . Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler.
3 .
Derslik.

4 .
Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri:
"Üçüncü sınıf bir gazeteciydi."- N. Cumalı.
5 . (biyoloji) Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü:
"Memeliler, kuşlar, balıklar, omurgalılar dalının birer sınıfıdırlar."- .
6 . (mantık) Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği.
7 .
(toplum bilimi) Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas:
"Parter, her sınıftan insanla hıncahınç dolu idi."- R. N. Güntekin.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • sınıfta bırakmak
  • sınıfta çakmak
  • sınıfta kalmak
Birleşik Sözler
  • alt sınıf
  • birinci sınıf
  • ikinci sınıf
  • sosyal sınıf
  • üst sınıf
  • ana sınıfı
  • emekçi sınıfı
  • hazırlık sınıfı
  • istihkâm sınıfı
  • levazım sınıfı
  • muhabere sınıfı
  • ruhban sınıfı
  • süvari sınıfı

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Ekim 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SINIF a. (ar. ş/nftan)
1. Yaşa, bilgi derecesine ya da bazı durumlarda öğretilen ana konuya göre ayrılan öğretim bölümü: Kaçıncı sınıftasın? Hazırlık sınıfı. Orta birinci sınıf. Fen sınıfı. Edebiyat sınıfı.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Aynı bölümde, aynı düzeyde bulunan belirli sayıdaki öğrenciden oluşan şubelerin her biri; aynı şubedeki öğrencilerin tümü: ikizler aynı sınıfta değiller, ayrılmaları daha uygun görüldü; biri 6 Ada, öteki 6 Bde. Bütün sınıf cezalandırıldı. Sınıf arkadaşı.
3. Aynı şubedeki öğrencilerin ders gördüğü oda, salon; derslik, dershane: Aydınlık, geniş bir sınıf. Sınıfa girmeden önce sıraya dizilmek.
4. Sanat eğitiminin, belli bir düzeye, özel bir dala, belirli bir hocaya vb. göre ayrılan bir bölümü: Belediye konservatuvarındaki solfej sınıfı.
5. Ortak yönleri olan şeylerin, kişilerin vb. bir araya getirilip sıralanmasıyla oluşturulan küme, takım, kategori: Ayrı bir sınıf oluşturmak. Aynı sınıfa girmek Belirli bir okuyucu sınıfına seslenmek.
6. Tarihsel, sosyal ya da siyasal ölçüte göre belirlenen insan topluluğu: Esnaf sınıfı.
7. Niteliklerine ve değerlerine göre kişilerin ya da nesnelerin yerleştirildiği sıra: İkinci sınıf bir otel.
8. Sınıf atlamak, toplum içinde bulunduğu sınıftan daha üst bir sınıfa geçmek. || Sınıf geçmek, bir üst sınıfa devam hakkını kazanmak. || Sınıfta çakmak, sınıfta kalmak (arg ). || Sınıfta kalmak, bir üst sınıfa devam hakkı alamamak.

—Arit. Modülo bir n tamsayısı Iralan sınıfı. 1 üzerinde tanımlanmış mod ilo n uygunluğuna ilişkin ve x y 'mod n) ile gösterilen (x, modülo n, y ye uygundur biçiminde okunur) eşdeğerlik ;ıı ııfı. (Modülo bir n tamsayısı kalan sını'la' ına modülo n tamsayılar da denir.) [Bk. ansikl. böl.]

—Ask. Silahlı kuvvetlerde birlik ve kuruluşların, tunlara bağlı personelin özel nitelik, silah ve etkinlik alanlarını belirleyen ve görevleriyle ilgili olarak yapılan bölümlemeye verilen ad. (Bk. ansikl. böl.) ]| Sınıf okulu, herhangi bir askeri sınıfla ilgili bilgi ve deneyimin artırılması için kurs hizmeti veren okul. (Takım komutanından tugay komutanına kadar her düzeyde personel bu okullardaki kurslardan yararlanır.)

—Belgi Biçim ya da içerik bakımından ortak clyütlere sahip belgeleri bir araya getiren bir bütünün parçası, bir sınıflandırma kategorisi.

—Biyol. Hayvan ya da bitki şubelerindeki büyük bölümlerden her biri. (Sınıflar bazen altsınıflara ayrılır ve genellikle birçok takım içerir.) [Bk. ansikl. böl ]

—Denize. Yatçılıkta, bir açık deniz yat yarışına katılan değişik tipteki tekneleri hızları ve kaliteleri bakımından karşılaştırmayı sağlayan bir formülle elde edilen ve doğrusal birim (metre ya da ayak) halinde ifade edilen uzlaşmalı boyut. (Bk. ansikl. böl.) || Sınıf handikabı, bir açık deniz yarışına katılan genellikle farklı hız ve kalitedeki yarış yelkenli erinin birbirleri için oluşturduğu handikap. (Bu handikap, uzlaşmalı bir kotlama sistemine göre hesaplanır.) || Tekne sınıfı, aynı anda yarıştırılabilmeleri için karşılaştırılabilir yeterince ayırt- edici özellikler taşıyan yelkenlilerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)

—Dilbil. Aralarında bir ya da daha çok ortak özellik bulunan ve belirli bir bağlamda birbirlerinin yerini alabilen dilsel birimler bütünü. (Bk. ansikl. böl.) || Ad sınıfı, ada özgü zorunlu bir ekin varlığıyla kendini gösteren ve yinelenen dilbilgisi kategorisi. (Bk. ansikl. böl.)

—Eğit. Sınıf öğretmeni, bir sınıftan ya da şubeden sorumlu öğretmen.

—Elektron. A, B ve C sınıfları, elektron tüplerinde, çalışma noktalarıyla belirlenen yükseltme rejimleri.

—Esk. Rom. Magistratuslarca denetlenen, hukuksal bir statüsü bulunan, resmen tanınmış topluluk. Bu statüye göre bir sınıfa, çoğu kez tekelini elinde tuttuğu bazı görevler verilirdi. (Seçme ya da seçilme hanı kazandıracak kadar vergi ödemek, bıifa girebilmenin yeterli olmasa da zoru, '"oşuluvdu. Senatörler, şövalyeler, kâtipler sınıfına giriş bu koşula bağlıydı.)

—Geom. Bir düzlem eğrinin sınıfı, düzlemin keyfi bir noktasından bu eğriye çizilebilen teğetlerin sayısı. || Cebirsel bir yüzeyin sınıfı, bu yüzey açılabilir değilse bunun keyfi bir doğrudan geçen, açılabilir ise keyfi bir noktadan geçen teğet düzlemlerinin sayısı.

—ida. huk. (Bk. ansikl. böl.)

—istat. Değerlerini I gibi belli bir aralıkta alan bir nicel özelliğe ilişkin sınıf. Sınıflardan her biri, özelliğin l'nın bir bölmeleme- sini oluşturan değerlerini içerir. (Bir sınıfta yer alan değerlerin aynı oldukları, genellikle de sınıf ortasına eşit oldukları kabul edilir.) || Sınıf ortası, bir sınıfın üst sınırıyla alt sınırının aritmetik ortalaması. || Sınıf sınırları, bir sınıfın alt ve üst sınırı. (Hangi sınırın o sınıfa ait olduğunu belirtmek gerekir.)

—Küm. kur. Kimi kez KÛME’nin eşanlamlısı. (Bk. ansikl. böl.) || Denklik sınıfı, üzerinde bir tü denklik bağıntısı tanımlanmış bir M kümesi içinde, M nin, elemanları arasından birine, örneğin x e eşdeğer olan bütün elemanlarını içeren parçası. (Bu modülo Jt eşdeğerlik sınıfı x ile gösterilir ve x de sözkonusu olan bu sınıfın temsilcisidir.)

—Mant. Tümü bir ya da birçok ortak özelliğe sahip ve yalnız kendileri bu durumda olan nesneler topluluğu. || Enüst sınıf, bir başka sınıfın öğesi olmayan sınıf. || Sınıflar hesabı, mantığın sınıfları, sınıfların bağıntılarını ve sınıflar konusunda saptanabilen işlemleri inceleyen bölümü.

—Mat. çözlm. Bir fonksiyonun sınıfı, bu fonksiyonun kabul edebildiği en yüksek basamaktan sürekli bir türevin basamağı. (Bu basamak k ise fonksiyon Ck sınıfı ndandır denir.)

—Ormanc. işletme sınıfı, birinci derece orman bölümlemesi. (Bir işletme sınıfında birçok seri bulunabilir. Bir ormanda işletme sınıflarının sınırlarını çizmeye yarayan çeşitli ölçütler vardır. Ağaç toplulukları için yayvan yapraklı ağaçlar sınıfı ile reçineli ağaçlar sınıfı arasında ayrım yapılır; işletme yöntemi bakımından koru sınıfından ve koru-altı baltalık sınıfından söz edilir; son olarak, orman için güdülen amaç bölümleme için de geçerlidır: bu takdirde koruma sınıfından, artistik sınıftan söz edilecektir.)

—Tar. Roma yurttaşlarının servetlerine ya da toplumsal durumlarına göre dağılımı.

—Topbil., Siyas. bil.ve Fels Marxçılara göre, iktisadi süreç içinde tuttukları yerle, bu yerin sonucu olarak bazı ortak özelliklerle (yaşama biçimi, çıkarlar, kültür) ve bir başka sınıfın üyesi olan öteki bireyler karşısında belli bir topluluğa bağlı olma bilinciyle birbirine bağlanan bireyler topluluğu. || işçi sınıfı, sahipleri olmadıkları, yönetiminde hiçbir payları bulunmayan bir üretim sistemine bağlı ve bundan dolayı emek güçlerini bu üretim sisteminin zilyet ya da yöneticilerine satmak zorunda kalan ücretli işçiler topluluğu. || Sanayi sınıfı, Saint-Simon'a göre, toplumdaki öteki insanların yaşamalarını sağlayan bağımsız toplumsal grup. || Sınıflar savaşımı - SAVAŞIM. | Toplumsal sınıf, toplum içinde tarihsel olarak belirlenmiş bir yere sahip ve kendini yaşama biçimi (konut, eğitim, iş vb.) ve ideolojisiyle gösteren bireyler grubu. (Bk. ansikl. böl.) || Yönetici sınıf, kurumsal ya da kurumsal olmayan bir biçimde toplumsal yaşamın çeşitli görünümlerinde bir karar ya da yönlendirme gücüne sahip ve bu bakımdan topluluğun evrimi üzerinde etkili oldukları kabul edilen bireyler topluluğu.

—Ask. Silahlı kuvvetleri oluşturan kara, deniz, hava ve jandarma kuvvetlerindeki sınıflar temel olarak ikiye ayrılır:
1. muharip sınıflar;
2. yardımcı sınıflar. Her kuvvetin kendi görev alanına ilişkin birbirinden farklı sınıflar bulunmakla birlikte, muharip ve yardımcı sınıflar da kendi aralarında bölümlere ayrılır (örn. muharip sınıflarda istihkâm, muhabere, piyade; yardımcı sınıflarda, levazım, bando, ulaştırma, öğretmen, personel, tabip, mühendis, hâkim vb. gibi sınıflar bulunur).
Kara kuvvetlerindeki muharip sınıflar piyade süvari, tank, topçu, istihkâm, muhabere; deniz kuvvetlerindeki muharip sınıflar güverte, makine, layn, deniz piyade, deniz istihkâm; hava kuvvetlerindeki muharip sınıflar, pilot, seyrüsefer, hava yer, hava piyade, istihkâm, füze muhaberedir.

—Biyol. Soyut karakterine rağmen sınıf kavramı çoğu kez geniş bir türler grubuna çok kesin sınırlar çizmeyi sağlar; örneğin aynı sınıftaki türlerin hepsi belirli bir karakter taşır ve yalnız onlar o karakteri taşır: bütün kuşlarda ve yalnız onlarda tüy vardır; bütün böceklerde ve yalnız onlarda her biri eklemli bir çift bacak taşıyan üç halkalı bir gövde vardır; bütün birçeneklilerde ve yalnız onlarda tekçenekli bir embriyon vardır, vb. Bazı sınıfların "doğal" karakteri onları belirleyen addan anlaşılır: kuş, eğrelti, kırkayak, vb. adları bilim sınıfları tanımlamadan çok önce de vardı ve hemen hemen bütün dillerde böyledir.

—Denize. Yatçılıkta, sınıfın kübik kapasiteyle hiçbir ilişkisi yoktur. Yarış yatları, İOR (international Offshore Rule) sınıfı denilen, uluslararası bir sınıflandırma sistemiyle belirlenmiş sekiz sınıfa ayrılır.

Tekne sınıfı. Yelken yarışında, tekneler, aşağıdaki biçimde sınıflara ayrılır: yalnız yarışlarda kullanılan yelkenliler, yarışçıların şanslarını eşitlemeyi sağlayan bir formülle, yani ratingle belirlenmiş bir kodlama sistemine göre ölçülür. Formülün sonucu, teknenin gerçek uzunluğuyla yalnız dolaylı bir ilişkisi olan ve metre ya da ayak cinsinden ifade edilen bir rakam verir. Bir sınıfta yer almak için, yelkenlinin, önceki sınıfların en alt sınırına olabildiğince yaklaşan bir ratingi olmalıdır. Bu nedenle gemi inşa mühendisliği, boyutlar üzerinde değişiklik yaparak, ancak ratingin, saptanmış sınırın içinde kalmasına dikkat ederek yelkenliler çizmek zorundadır. Bu tip bir sınıf formülüne uyan yelkenliler kısıtlanmış sınıf içinde yer alırken, aynı plana göre inşa edilen yelkenliler bir ilkörnek sınıfı oluştururlar.

—Dilbil. Göz önünde bulundurulan ortak özelliklere göre, bir bütünce incelemesinden biçimsel, sözdizimsel, anlamsal vb sınıflar çıkartılabilir. Örneğin, küçük köpek yürüyor türünden bir cümlenin incelenmesi sıfat, ad ve fiil sınıflarını belirleme olanağı verir.
Güneş içiyor cümlesinin dilbilgisel aykırılığı, ad sınıfında, canlılar alt sınıfıyla cansızlar alt sınıfını vb. ayırma olanağı verebilir. Dilin dizimsel ve/ya da dizisel ekseninde dağılımları özdeş dilsel birimleri sınıflara ayırma dil çözümlemesinin tüm düzeylerinde uygulanabilir; sözkonusu sınıflara ayırma işlemi, “sözcük türü" kavramının inceleyemediği olgulan açıklama ve bulanıklıkları giderme olanağı vermiştir.

Ad sınıflı dillerde (zenci Afrika dillerinin, özellikle de bantu dillerinin büyük bir bölümü) tüm adlarda zorunlu bir ek, genellikle de, adların her birinin sınıfını belirten bir önek (sınıflandırıcı denir) bulunur. Bu ek, adla (ya da adılla) bağıntılı her sözcüğün önünde yinelenir Sözcük dağarcığındaki bu dağılım (kimi dillerde sınıf sayısı 20'ye ulaşır) kimi zaman pek açık olmayan anlamsal ölçütlere bağlıdır: insana ilişkin canlı, suya, bitkiye ilişkin canlı; araç, küçültme vb.

—ida. huk. Devlet memurları kanunu'na göre memurlar on sınıfa ayrılır:
1. genel idare hizmetleri;
2. teknik hizmetler;
3. sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri;
4. eğitim ve öğretim hizmetleri;
5. avukatlık hizmetleri;
6. din hizmetleri;
7. emniyet hizmetleri;
8. yardımcı hizmetler;
9. mülki idare amirliği;
10. milli istihbarat hizmetleri (md. 36).

—Küm. kur. Küme kavramı yerine onunla birlikte kullanılan bu “sınıf" deyiminin daha geniş bir anlamı vardır. Her iki kavramın birlikte var olduğu von Neumann -Bernays kümeler kuramında, bütün kümeleri içeren sınıftan söz edilebiliyor. (Bu sınıf bir küme değildir. [CANTOR ÇATIŞKISI.]) Bu durumda sınıf, herhangi bir koşulun genişletmesidir: her f(x) özelliği için, yerinde olarak, bunu sağlayan elemanların sınıfından söz edilebilecektir.

—Topbil., Siyas. bil. ve Fels. Marxçıların "sınıf" ve "toplumsal sınıf" kavramlarını tanımlamak bakımından kazandıklan önem nedeniyle bu iki kavram genellikle birbirine kanştırılmaktadır. Gerçekte bu kavramlar, marxçılığın ortaya çıkmasından önce de vardı. Saint-Simon'un sanayi sınıfı üzerine verdiği tanımın satir aralarında, bu kavramları oluşturan bazı öğeler ortaya çıkıyordu. Saint-Simon şöyle yazıyordu: “Sanayi sınıfının birinci sırada yer alması gerekir, çünkü bütün sınıfların en önemlisidir; çünkü, bütün öteki sınıflardan vazge- çebilse bile, hiçbir sınıf ondan vazgeçemez; çünkü, varlığını kendi öz güçleriyle, kendi kişisel çalışmasıyla sürdürür. Öteki sınıfların onun için çalışmaları gerekir, çünkü onlar birer yaratıktır ve varlıklarını sanayiye borçludurlar; kısacası, her şeyi yapan sanayi olduğuna göre, her şeyin sanayi için olması gerekir” (lAvenir de l'industrie [Sanayinin geleceği],
Marxçı sınıf anlayışını hazırlayan öğeleri bu çözümlemeden çıkarabiliriz: sınıflar arasındaki karşıtlık, gerek sınıfların kendi oluşumlarını, gerek bir sınıfa bağlılığı belirleyen ortak özellikleri saptamak için en belirleyici etkendir. Marxçılığın katkısı, üretim biçimi kavramının, özellikle kapitalist üretim biçimi kavramının ortaya konmasını sağladı. Gerçekten de Marx'a göre insanlık tarihi, sınıflar savaşımı tarihidir; özellikle kapitalist sistemde sınıflar savaşımı, iki sınıf arasında, egemen sınıf olan burjuvazi ve proletarya arasında yapılır. Daha önce iki karşıt sınıfı, Antikçağ'da efendiler ve köleler, feodal rejim döneminde serıyörler (soylular) ve köylüler oluşturuyorlardı.
Lenin, sınıf kavramı üzerine şu tanımı önerdi: "Tarihsel olarak belirlenmiş bir toplumsal üretim sistemi içinde tuttukları yere, üretim araçlarıyla (çoğu zaman yasayla saptanıp benimsenen) ilişkilerine ve bunun sonucu yararlandıkları toplumsal zenginliklerin elde edilme yollarına ve büyüklüğüne göre birbirinden ayrılan geniş insan topluluklanna sınıf denir" (Büyük girişim; "Komünist cumartesiler" konusunda cephe gerisindeki işçilerin kahramanlığı. Moskova, temmuz 1919)
Böylece Lenin, ortaya üç ölçüt koydu: üretimdeki yer, üretim araçlarıyla mülkiyet ilişkileri ve toplumsal iş örgütlenmesinde oynanan rol. Bu üç ölçüt, aynı işlevi görmezler. Evrimin, tarihin olasılığı üçüncü ölçütten kaynaklanır, çünkü sınıf mücadelesinin somut konusu bu ölçütün kendisidir.
Marx'a göre, “sınıfsız toplum" denilen sosyalist toplumda sınıf kavramı ortadan kaltaır. Maotçı bakış açısından Uıkâcs, daha çok Marx’ın anladığı anlamda sınıf bilinci üzerinde durdu. Ancak burjuvazinin sınıf bilincini "yanlış" bilinç olarak tanımlarken, proletaryanın sınıf bilincini "doğru" bilinç olarak tanımladı; çünkü proletaryanın tarihsel rolü, sınıflı toplumun ortadan kaldırılmasıydı ve bundan dolayı proletarya, tüm toplumun çıkarlarını simgeliyordu. Bu çözümleme, tüm marxçılar tarafından benimsenmedi.
Marxçılarla Max Weber ya da Talcott gibi toplumbilimciler arasında anlaşmazlığa yol açan sorun, toplumları oluşturan ve katman, tabaka vb. adlar verilen çeşitli toplumsal kategorilerin sınıf olup olmadıkları sorunudur. Marxçılara göre, eğer top- lumların içinde ikiden çok sınıf kabul edilir, eğer sanayi toplumunda köylülerden, işçilerden, müstahdemlerden, patronlardan, aydınlardan vb. hep sınıf olarak söz edilirse, kavramın asıl belirleyicisi olan iktisadi savaşım etkeni ortadan kalkar. Bu nedenle, bir yandan marxçıların bağlandıkları okul, öte yanda XX. yy. okulları, yani alman Max Weber okulu ve amerikan (Wright Mills, Talcott Parsons) okulu olmak üzere, iki okul kümesini birbirinden ayırmak gerekir. XX. yy. okulları sınıf tanımına, ideolojik bir bakış açısı sokmakta, örneğin Max Weber "sınıfsal durum” kavramını önermektedir.
Bu alman toplumbilimciye göre her toplumda iktisadi, toplumsal ve siyasal düzeylere karşılık düşen birçok hiyerarşi vardır. Bu bakış açısından Marx'ın, burjuvazi ve proletarya gibi karşıt sınıfları, yalnız iktisadi alan içerisinde tanımlanmaktadırlar. Ayrıca Weber, sınıfsal bir durumun incelenmesine, toplumsal düzeye göre saygınlık statüsü ve siyasal düzey de dikkate alınırsa, parti gibi iki öğenin daha eklenebileceğini düşünür.
Böylece VVeber sonrası toplumbilim, toplumsal sınıfların kimliğini saptamak amacıyla iktisadi, toplumbilimsel ve siyasal nitelikteki üç yaklaşımı her zaman birleştirmeye çalışırsa da sonuçların kaçınılmaz bir biçimde örtüşebildiklerini kabul etmez ve bunların gözlemciye göre değiştiklerini ileri sürer.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

30 Temmuz 2012 / Misafir Soru-Cevap
7 Haziran 2014 / dark_angel Cevaplanmış
28 Ağustos 2012 / Misafir Cevaplanmış