Ziyaretçi
masa Rum.
a. 1. Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya: “Çoğunlukla akşam yemeğinden sonra, sofra kaldırılınca yemek masasında yazardım o öyküleri.” -N. Cumalı. 2. Bu mobilya etrafında oturanların tümü.
3. Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm: Kaçakçılık masası. Kıbrıs masası.
4. coğ. Düz duruşlu yer, düzlek yapı.
5. sp. İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
Güncel Türkçe Sözlük
masa
Erkeğin erkeklik organı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
masa
Üvendire.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
masa
(< İt. mensa) masa
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
masa Rum.mesá
1. Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya:
§“Yanan avuçlarını masanın mermerine dayadı.” -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 5. § “Bir küçük masa üzerinde dikiş filan edevatı görülürdü.” -Ahmet Midhat Efendi, Felatun Beyle Rakım Efendi, 154.
§ “Burada geniş orta masası, küçük içki dolabı, büyük bir sedir vardı.” -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 70.
§ “Güneşli kahve terasındaki masalar masif ağaçtandı.” -Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 14.
§ “Odadaki dumanlar arasında biraz düşünceli ve sessiz kaldıktan sonra elinin iki parmağını küçük bir sigara masasına dayanmış tutarak.” -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 92.
§ “Tuvalet masası Japonez bir paravana ile yatak odasından ayrılmıştı.” -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 35.
§ “Buraya bir sandalye ile bir kanepe ve iki masa koydum.” -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp’ın Mektupları, 113.
§ “Bu anda size masa başında mektup yazarken.” -Ziya Gökalp‘ın Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları, 20.
§ “Kirli duvarlardan kaldırılmış tablolar çekilen masalar geride isle çerçevelenmiş dörtgen aklıklar bırakmıştı.” -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 11.
§ “Usta hâlâ yemek masasının başında oturuyor.” -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 55.
§ “ Eve geldiğimde yazı masasının üstünde bir mektup buldum.” -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 253.
§ “Aynı yemek masasını birlikte kaydettiğimiz...” -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp’ten Kosova’ya, 3.
§ “Her tarafa serpilmiş koltuklar, iskemleler, sigara masaları vesaire.” -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 38.
§ “… masama oturup yeni bir çay…” -Elif Şafak, Mahrem, 26.
§ “Birkaç ahşap masa, ahşap iskemle…” -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 14.
§ “Yemek masasının üzerine yerleştirilen tabureye oturmuş berbere saçlarını kestiriyordu.” -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 12.
“Tinlerin (ruhların) yolu yordamıyla çağrılınca tirge (masa) başına seğirtecek üşüştüklerine varıncaya dek türlü nenlere (şeylere) inanır, yırlarında (şiirlerinde) olsun, düzeyitlerinde (nesirlerinde) olsun, yazağından (kaleminden) ne çıkmışsa hepsinde ölmez derin derin...” -Nurullah Ataç, Diyelim, 100.
§ “Batılı alacaklılarımız bizi Paris’te ameliyat masasına yatırmışlar.-Attila İlhan, Batının Deli Gömleği, 18.
2. Aynı masada oturanların tümü.
3. Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm:
§ “Bu yaklaşmanın mutlaka yeşil bir akademi masası başında olması şart değildir.” -Peyami Safa, Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca,, 17.
4. İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
5. Düz duruşlu yer, düzlek yapı.
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
masa İng. desk
BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu
masa İng. table
İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
BSTS / Jimnastik Terimleri Sözlüğü
masa İng. Mensa, Men.
Bir takımyıldızın adı.
BSTS / Gökbilim Terimleri Sözlüğü 1969
masa İng. table
Üzerinde masatopu oynamağa yarayan, uzunluğu 274 cm., genişliği 152,5 cm., yerden yüksekliği 76 cm. olan, üstü koyu donuk boyalı, kenarlarına oyun alanını belirten 2 cm. kalınlığında beyaz çizgiler çekilmiş masa.
BSTS / Masatopu Terimleri Sözlüğü
Masa Fr. Mont de la Table
(astronomi)
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu 1963
a. 1. Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya: “Çoğunlukla akşam yemeğinden sonra, sofra kaldırılınca yemek masasında yazardım o öyküleri.” -N. Cumalı. 2. Bu mobilya etrafında oturanların tümü.
Sponsorlu Bağlantılar
4. coğ. Düz duruşlu yer, düzlek yapı.
5. sp. İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
Güncel Türkçe Sözlük
masa
Erkeğin erkeklik organı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
masa
Üvendire.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
masa
(< İt. mensa) masa
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
masa Rum.mesá
1. Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya:
§“Yanan avuçlarını masanın mermerine dayadı.” -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 5. § “Bir küçük masa üzerinde dikiş filan edevatı görülürdü.” -Ahmet Midhat Efendi, Felatun Beyle Rakım Efendi, 154.
§ “Burada geniş orta masası, küçük içki dolabı, büyük bir sedir vardı.” -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 70.
§ “Güneşli kahve terasındaki masalar masif ağaçtandı.” -Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 14.
§ “Odadaki dumanlar arasında biraz düşünceli ve sessiz kaldıktan sonra elinin iki parmağını küçük bir sigara masasına dayanmış tutarak.” -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 92.
§ “Tuvalet masası Japonez bir paravana ile yatak odasından ayrılmıştı.” -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 35.
§ “Buraya bir sandalye ile bir kanepe ve iki masa koydum.” -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp’ın Mektupları, 113.
§ “Bu anda size masa başında mektup yazarken.” -Ziya Gökalp‘ın Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları, 20.
§ “Kirli duvarlardan kaldırılmış tablolar çekilen masalar geride isle çerçevelenmiş dörtgen aklıklar bırakmıştı.” -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 11.
§ “Usta hâlâ yemek masasının başında oturuyor.” -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 55.
§ “ Eve geldiğimde yazı masasının üstünde bir mektup buldum.” -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 253.
§ “Aynı yemek masasını birlikte kaydettiğimiz...” -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp’ten Kosova’ya, 3.
§ “Her tarafa serpilmiş koltuklar, iskemleler, sigara masaları vesaire.” -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 38.
§ “… masama oturup yeni bir çay…” -Elif Şafak, Mahrem, 26.
§ “Birkaç ahşap masa, ahşap iskemle…” -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 14.
§ “Yemek masasının üzerine yerleştirilen tabureye oturmuş berbere saçlarını kestiriyordu.” -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 12.
“Tinlerin (ruhların) yolu yordamıyla çağrılınca tirge (masa) başına seğirtecek üşüştüklerine varıncaya dek türlü nenlere (şeylere) inanır, yırlarında (şiirlerinde) olsun, düzeyitlerinde (nesirlerinde) olsun, yazağından (kaleminden) ne çıkmışsa hepsinde ölmez derin derin...” -Nurullah Ataç, Diyelim, 100.
§ “Batılı alacaklılarımız bizi Paris’te ameliyat masasına yatırmışlar.-Attila İlhan, Batının Deli Gömleği, 18.
2. Aynı masada oturanların tümü.
3. Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm:
§ “Bu yaklaşmanın mutlaka yeşil bir akademi masası başında olması şart değildir.” -Peyami Safa, Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca,, 17.
4. İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
5. Düz duruşlu yer, düzlek yapı.
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
masa İng. desk
BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu
masa İng. table
İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
BSTS / Jimnastik Terimleri Sözlüğü
masa İng. Mensa, Men.
Bir takımyıldızın adı.
BSTS / Gökbilim Terimleri Sözlüğü 1969
masa İng. table
Üzerinde masatopu oynamağa yarayan, uzunluğu 274 cm., genişliği 152,5 cm., yerden yüksekliği 76 cm. olan, üstü koyu donuk boyalı, kenarlarına oyun alanını belirten 2 cm. kalınlığında beyaz çizgiler çekilmiş masa.
BSTS / Masatopu Terimleri Sözlüğü
Masa Fr. Mont de la Table
(astronomi)
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu 1963
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.