Kabir ziyareti erkek ve kadın her Müslüman için menduptur. Hz. Peygamber, toplumun ölü- leriyle övünmesi gibi cahiliye alışkanlıklarının devam ettiği dönemde kabir ziyaretini bir ara yasaklamış, ancak bunu daha sonra serbest bırakmıştır. Hadiste şöyle buyrulur: "Size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Artık kabirleri ziyaret edebilirsiniz. " (Müslim, "Cenâiz", 106)
Hz. Peygamber (s.a.v), "Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır. " (İbn Mâce, "Cenâiz", 47) buyurmuştur.
Mezarlıkların ziyaret edilmesi, ölümün hatırlanması ve dünyada ahreti unutmadan yaşamak için ibret alınması bağlamında dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Kabir ve türbe ziyaretlerinde İslam'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen, itikadı bakımdan zararlı tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.
Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek, bir kısım ihtiyaç ve dilekleri onlara arz etmek, kendilerinden medet beklemek ve yardım dilemek tevhid dini olan İslam ile bağdaşmaz. Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti
hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir.
Kabirlerin haftada bir gün, özellikle cuma veya cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi yaygın bir gelenek olmuştur. Zira Hz. Peygamber'in genellikle bu günlerde kabir ziyaretinde bulunduğuna dair rivayetler vardır.
Ziyaret Adabı
Kabir ziyaretinin belli usulleri vardır. Kısaca şöyle özetlenebilir:
Kıbleye karşı dönülerek "es-Selâmu aleyküm yâ ehle'l-kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm lâhi- kûn" (Ey kabir halkı! Allah'ın selâmı üzerinize olsun. Inşaallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) ifadeleriyle ölüler selamlanır.
Sevabı ölülere bağışlanmak üzere Kur'an-ı Kerim okunur. Ölüler ve hayatta olanlar için dua edilir. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin demirlik ve taşlarını öpmek, sarılıp ağlamak, bez bağlamak, mum yakmak gibi İslam'ın temel esaslarına ters düşen eylemler ziyaret adabıyla bağdaşmaz.
Kabirlerin üstüne basılmaz, oturulmaz ve yatılmaz. Kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz.
KABİR ZİYARETİNDE OKUNACAK SURE VE DUALAR
Ölüm nedeniyle Kur'an okumanın, hem okuyana hem de kendisi için okunana sevaba vesile olacağı ümit edilir. Bunun başkasına para ile yaptırılması ve Kur'an okuyanların da Allah rızasını değil, maddi bir beklentiye girmeleri durumunda, o fiilin ibadet olma niteliğini ortadan kaldırmaktadır.
Ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi gibi belli gün ve gecelere tahsis edilerek icra edilen hatim ve mevlid merasimleri hakkında da Kur'an ve sünnete dayalı bir bilgi veya tavsiye mevcut değildir. Kabir ziyaretlerinde genellikle Yasin, Mülk, Vakıa, Ihlâs, Felak ve Nâs sureleri, sonra Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyeti okunabilir. Sevabı da cenazenin ve diğer müminlerin ruhlarına bağışlanabilir.
KABRİN YAPIMI
Dinimiz temel prensip olarak bütün çeşitleriyle israfı haram kılmıştır. Bu nedenle mezarlara israf sayılabilecek ve dinen tasvip edilemeyecek türden harcamaların yapılması doğru değildir.
Mezarın kime ait olduğunu gösterecek nitelikte taş veya levhalar yeterli iken, mezarların çok lüks mermer veya diğer kıymetli taşlarla kaplanması, kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli binalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şikâyet edici sözler yazılması uygun değildir.
MEZAR TAŞINA FOTOĞRAF YAPIŞTIRMAK
Mezar taşına fotoğraf yapıştırılması, çeşitli heykel veya figürlerin işlenmesi gibi adetler genellikle islam dışı dinlerin etkisiyle ortaya çıkan uygulamalardır. Müslümanların bu tür uygulamalardan uzak durmaları gerekir. islam'da esas olan mezar ve kabirlerin sade ve mütevazı olmasıdır. Başta hükümdarlar olmak üzere, büyük bilginler, veli olarak bilinen şahsiyetler, meşhur komutanlar ve şehitlerin unutulmayıp sürekli anılmaları için yaşadıkları devirlere özel mimari tekniği ile anıt-mezarlar yapılmıştır ki, bu yapıtlar türbe olarak bilinmektedir.
Gerçek şu ki, Anadolu'nun Türk-Islam yurdu olmasında, üzerinde yaşadığımız toprakların vatana dönüşmesinde önemli hizmetlerde bulunmuş olan bu şahsiyetlerin tanınmasında, tarihî ve millî şuurun canlı tutulmasında türbeler önemli bir rol oynamıştır.
MEZARLIKLARIN BAKIMI
Kabirleri ve kabristanları/mezarlıkları korumak, temiz tutmak ve ağaçlarla süslemek, hayatta olanlar için bir görevdir. Kabirler özellikle ziyaret edenlerin huzuru açısından temiz, bakımlı, ağaçlandırılmış, yeşilliklerle bezenmiş bir bahçe görünümünde olmalıdır. Kabirlerin kirli veya bakımsız olmasının, orada medfun bulunan kimselere herhangi bir zararı olmasa bile, böyle bir davranış ziyarete gelenlere bir saygısızlık sayılır.
Bu nedenle kabirlerin çevrelerini kirletmek, ağaçlarını ve otlarını kesip koparmak mekruhtur. Örfümüzde her mevsim yeşil kalabilen selvi benzeri ağaçların mezarlıklara dikilmesi âdet haline gelmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v), "Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır. " (İbn Mâce, "Cenâiz", 47) buyurmuştur.
Sponsorlu Bağlantılar
Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek, bir kısım ihtiyaç ve dilekleri onlara arz etmek, kendilerinden medet beklemek ve yardım dilemek tevhid dini olan İslam ile bağdaşmaz. Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti
hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir.
Kabirlerin haftada bir gün, özellikle cuma veya cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi yaygın bir gelenek olmuştur. Zira Hz. Peygamber'in genellikle bu günlerde kabir ziyaretinde bulunduğuna dair rivayetler vardır.
Ziyaret Adabı
Kabir ziyaretinin belli usulleri vardır. Kısaca şöyle özetlenebilir:
Kıbleye karşı dönülerek "es-Selâmu aleyküm yâ ehle'l-kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm lâhi- kûn" (Ey kabir halkı! Allah'ın selâmı üzerinize olsun. Inşaallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) ifadeleriyle ölüler selamlanır.
Sevabı ölülere bağışlanmak üzere Kur'an-ı Kerim okunur. Ölüler ve hayatta olanlar için dua edilir. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin demirlik ve taşlarını öpmek, sarılıp ağlamak, bez bağlamak, mum yakmak gibi İslam'ın temel esaslarına ters düşen eylemler ziyaret adabıyla bağdaşmaz.
Kabirlerin üstüne basılmaz, oturulmaz ve yatılmaz. Kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz.
KABİR ZİYARETİNDE OKUNACAK SURE VE DUALAR
Ölüm nedeniyle Kur'an okumanın, hem okuyana hem de kendisi için okunana sevaba vesile olacağı ümit edilir. Bunun başkasına para ile yaptırılması ve Kur'an okuyanların da Allah rızasını değil, maddi bir beklentiye girmeleri durumunda, o fiilin ibadet olma niteliğini ortadan kaldırmaktadır.
Ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi gibi belli gün ve gecelere tahsis edilerek icra edilen hatim ve mevlid merasimleri hakkında da Kur'an ve sünnete dayalı bir bilgi veya tavsiye mevcut değildir. Kabir ziyaretlerinde genellikle Yasin, Mülk, Vakıa, Ihlâs, Felak ve Nâs sureleri, sonra Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyeti okunabilir. Sevabı da cenazenin ve diğer müminlerin ruhlarına bağışlanabilir.
KABRİN YAPIMI
Dinimiz temel prensip olarak bütün çeşitleriyle israfı haram kılmıştır. Bu nedenle mezarlara israf sayılabilecek ve dinen tasvip edilemeyecek türden harcamaların yapılması doğru değildir.
Mezarın kime ait olduğunu gösterecek nitelikte taş veya levhalar yeterli iken, mezarların çok lüks mermer veya diğer kıymetli taşlarla kaplanması, kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli binalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şikâyet edici sözler yazılması uygun değildir.
MEZAR TAŞINA FOTOĞRAF YAPIŞTIRMAK
Mezar taşına fotoğraf yapıştırılması, çeşitli heykel veya figürlerin işlenmesi gibi adetler genellikle islam dışı dinlerin etkisiyle ortaya çıkan uygulamalardır. Müslümanların bu tür uygulamalardan uzak durmaları gerekir. islam'da esas olan mezar ve kabirlerin sade ve mütevazı olmasıdır. Başta hükümdarlar olmak üzere, büyük bilginler, veli olarak bilinen şahsiyetler, meşhur komutanlar ve şehitlerin unutulmayıp sürekli anılmaları için yaşadıkları devirlere özel mimari tekniği ile anıt-mezarlar yapılmıştır ki, bu yapıtlar türbe olarak bilinmektedir.
Gerçek şu ki, Anadolu'nun Türk-Islam yurdu olmasında, üzerinde yaşadığımız toprakların vatana dönüşmesinde önemli hizmetlerde bulunmuş olan bu şahsiyetlerin tanınmasında, tarihî ve millî şuurun canlı tutulmasında türbeler önemli bir rol oynamıştır.
MEZARLIKLARIN BAKIMI
Kabirleri ve kabristanları/mezarlıkları korumak, temiz tutmak ve ağaçlarla süslemek, hayatta olanlar için bir görevdir. Kabirler özellikle ziyaret edenlerin huzuru açısından temiz, bakımlı, ağaçlandırılmış, yeşilliklerle bezenmiş bir bahçe görünümünde olmalıdır. Kabirlerin kirli veya bakımsız olmasının, orada medfun bulunan kimselere herhangi bir zararı olmasa bile, böyle bir davranış ziyarete gelenlere bir saygısızlık sayılır.
Bu nedenle kabirlerin çevrelerini kirletmek, ağaçlarını ve otlarını kesip koparmak mekruhtur. Örfümüzde her mevsim yeşil kalabilen selvi benzeri ağaçların mezarlıklara dikilmesi âdet haline gelmiştir.
MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....