Arama

Cenaze Nedir? - Sayfa 2

Güncelleme: 2 Ağustos 2012 Gösterim: 9.394 Cevap: 20
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Nisan 2010       Mesaj #11
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Kabir ziyareti erkek ve kadın her Müslüman için menduptur. Hz. Peygamber, toplumun ölü- leriyle övünmesi gibi cahiliye alışkanlıklarının de­vam ettiği dönemde kabir ziyaretini bir ara ya­saklamış, ancak bunu daha sonra serbest bırak­mıştır. Hadiste şöyle buyrulur: "Size kabir ziyare­tini yasaklamıştım. Artık kabirleri ziyaret edebilir­siniz. " (Müslim, "Cenâiz", 106)
Hz. Peygamber (s.a.v), "Kabirleri ziyaret edi­niz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırla­tır. " (İbn Mâce, "Cenâiz", 47) buyurmuştur.
Sponsorlu Bağlantılar
Mezarlıkların ziyaret edilmesi, ölümün hatırlan­ması ve dünyada ahreti unutmadan yaşamak için ibret alınması bağlamında dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Kabir ve türbe ziyaretlerinde İs­lam'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen, iti­kadı bakımdan zararlı tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.
Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek, bir kısım ihtiyaç ve dilekleri on­lara arz etmek, kendilerinden medet beklemek ve yardım dilemek tevhid dini olan İslam ile bağ­daşmaz. Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti
hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir.
Kabirlerin haftada bir gün, özellikle cuma ve­ya cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi yaygın bir gelenek ol­muştur. Zira Hz. Peygamber'in genellikle bu günlerde kabir ziyaretinde bulunduğuna dair ri­vayetler vardır.

Ziyaret Adabı


Kabir ziyaretinin belli usulleri vardır. Kısaca şöyle özetlenebilir:

Kıbleye karşı dönülerek "es-Selâmu aleyküm yâ ehle'l-kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm lâhi- kûn" (Ey kabir halkı! Allah'ın selâmı üzerinize ol­sun. Inşaallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) ifadeleriyle ölüler selamlanır.
Sevabı ölülere bağışlanmak üzere Kur'an-ı Ke­rim okunur. Ölüler ve hayatta olanlar için dua edilir. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürül­tü yapmak, kabrin demirlik ve taşlarını öpmek, sarılıp ağlamak, bez bağlamak, mum yakmak gi­bi İslam'ın temel esaslarına ters düşen eylemler ziyaret adabıyla bağdaşmaz.
Kabirlerin üstüne basılmaz, oturulmaz ve yatıl­maz. Kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz.

KABİR ZİYARETİNDE OKUNACAK SURE VE DUALAR


Ölüm nedeniyle Kur'an okumanın, hem oku­yana hem de kendisi için okunana sevaba vesile olacağı ümit edilir. Bunun başkasına para ile yaptırılması ve Kur'an okuyanların da Allah rıza­sını değil, maddi bir beklentiye girmeleri duru­munda, o fiilin ibadet olma niteliğini ortadan kal­dırmaktadır.
Ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi gibi belli gün ve gecelere tahsis edilerek icra edilen hatim ve mevlid merasimleri hakkında da Kur'an ve sünnete dayalı bir bilgi veya tavsiye mevcut değildir. Kabir ziyaretlerinde genellikle Yasin, Mülk, Vakıa, Ihlâs, Felak ve Nâs sureleri, sonra Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyeti okunabi­lir. Sevabı da cenazenin ve diğer müminlerin ruhlarına bağışlanabilir.

KABRİN YAPIMI

Dinimiz temel prensip olarak bütün çeşitleriyle israfı haram kılmıştır. Bu nedenle mezarlara israf sayılabilecek ve dinen tasvip edilemeyecek tür­den harcamaların yapılması doğru değildir.
Mezarın kime ait olduğunu gösterecek nitelik­te taş veya levhalar yeterli iken, mezarların çok lüks mermer veya diğer kıymetli taşlarla kaplan­ması, kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli bi­nalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şi­kâyet edici sözler yazılması uygun değildir.

MEZAR TAŞINA FOTOĞRAF YAPIŞTIRMAK

Mezar taşına fotoğraf yapıştırılması, çeşitli heykel veya figürlerin işlenmesi gibi adetler genellikle islam dışı dinlerin etkisiyle ortaya çı­kan uygulamalardır. Müslümanların bu tür uy­gulamalardan uzak durmaları gerekir. is­lam'da esas olan mezar ve kabirlerin sade ve mütevazı olmasıdır. Başta hükümdarlar olmak üzere, büyük bilginler, veli olarak bilinen şah­siyetler, meşhur komutanlar ve şehitlerin unutulmayıp sürekli anılmaları için yaşadıkları de­virlere özel mimari tekniği ile anıt-mezarlar yapılmıştır ki, bu yapıtlar türbe olarak bilin­mektedir.
Gerçek şu ki, Anadolu'nun Türk-Islam yur­du olmasında, üzerinde yaşadığımız toprakla­rın vatana dönüşmesinde önemli hizmetlerde bulunmuş olan bu şahsiyetlerin tanınmasında, tarihî ve millî şuurun canlı tutulmasında türbe­ler önemli bir rol oynamıştır.

MEZARLIKLARIN BAKIMI

Kabirleri ve kabristanları/mezarlıkları koru­mak, temiz tutmak ve ağaçlarla süslemek, ha­yatta olanlar için bir görevdir. Kabirler özellik­le ziyaret edenlerin huzuru açısından temiz, bakımlı, ağaçlandırılmış, yeşilliklerle bezenmiş bir bahçe görünümünde olmalıdır. Kabirlerin kirli veya bakımsız olmasının, orada medfun bulunan kimselere herhangi bir zararı olmasa bile, böyle bir davranış ziyarete gelenlere bir saygısızlık sayılır.
Bu nedenle kabirlerin çevrelerini kirletmek, ağaçlarını ve otlarını kesip koparmak mekruh­tur. Örfümüzde her mevsim yeşil kalabilen selvi benzeri ağaçların mezarlıklara dikilmesi âdet haline gelmiştir.

MsXLabs.org & DİB

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
23 Nisan 2010       Mesaj #12
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Türk Hukuk sisteminde mezarlıklar, cenaze­lerin defnedilmesi ve nakli işleri kamu sağlığı­nı ilgilendirmekte olup 1593 sayılı "Umumi Hıfzısıhha Kanunu"nda düzenlenmiştir.
Bu kanundan sonra sırasıyla Bakanlar Kuru­lu tarafından "Mezarlıklar Hakkındaki Nizam­name", Sağlık Bakanlığı tarafından "Ölülerin Bir Yerden Diğer Bir Yere Nakline Dair Tali­matname" ve Belediye Mezarlıklarının Kurul­ma Düzenlenme ve Süslenmesini konu alan "Mezarlık Nizamnamesi"nin 8. maddesinin bi­rinci fıkrası mucibince hazırlanan talimatname yürürlüğe konulmuştur. 13/06/1994 tarihli ve 21959 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 3998 sayılı mezarlıkların korunması hakkında kanun ile umumi mezarlıkların mülkiyet duru­mu, korunması, inşası, bakım ve onarımı ko­nuları düzenlenmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
1393 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu, Me­zarlıklar Hakkında Nizamname ve Ölülerin Bir Yerden Diğer Bir Yere Nakline Dair Talimat­name de konuyla ilgili bilgiler içermektedir.
Yasa, tüzük, yönetmelik ve genelge hüküm­leri konu başlıkları altında sıralanmakla birlik­te, cenazesi olan vatandaşlarımızın yapacağı işlemler mevzuat çerçevesinde aşağıda özet­lenmiş, daha sonra konuyla ilgili yasa, tüzük, yönetmelik ve genelgeler sıralanmıştır.

Buna göre:
2- 5393 sayılı Belediye Kanunu ile 5216 sa­yılı Büyükşehir Belediye Kanunu'nda mezarlık­ların düzenlenmesi ve cenaze defin işlemleri be­lediyelerin görevleri arasında sayılmıştır.
3- Mezarlık alanlarının tespiti, düzenlenme­si, işletilmesi, cenazelerin gömülmesi ve nak­ledilmesi görevi belediyelere aittir.
Mezarlık kabul edilen mekanlardan başka yerlere ölü defnedilmesi yasaktır.
4- Büyükşehir statüsünde bulunan şehirlerde mezarlıkların kurulması, işletilmesi ve bakımı Büyükşehir Belediyelerinin görevi arasındadır.
5- Defin ruhsatı alınmadıkça hiç bir cenaze gömülemez.
6- Ölü muayene edenler veya defin ruhsatı verenler, ölüm sebebinin kazaen veya bulaşıcı bir hastalık neticesi olduğuna dair şüphelen­dikleri takdirde, ilgili makamı haberdar etme­den defin ruhsatiyesi veremezler. Bu makam Cumhuriyet Savcılığı olabileceği gibi bulaşıcı hastalıkla ilgili Sağlık Bakanlığı'na ait kurum­lar da olabilir.
7- Büyükşehir statüsündeki şehirlerde defin ile ilgili hizmetler hem Büyükşehir Belediye- si'nin hem de ilçe ve ilk kademe belediyeleri­nin görevleri arasında sayılmıştır. Yani cena­zelerin defni ile ilgili hizmetler Büyükşehir sta­tüsündeki şehirlerdeki bütün belediyelerin gö­rev ve sorumluluğu altında bulunmaktadır. Uygulamada defin ruhsatlarının düzenlenme­si, cenaze nakil işlemleri ilçe ve ilk kademe be­lediyeleri tarafından, mezarlıklardaki işlemler ise Büyükşehir belediyesi tarafından yerine getirilmektedir.
8- Ölülerin yıkanması, kefenlenmesi, mezar­lığa kadar nakli ve defin görevi belediyelere aittir. Bu hususta gerekli olan tesisat belediye­lerce yapılmak zorundadır. Ölülerin belediye­ce yıkanması, kefenlenmesi, mezarlığa kadar götürülmesi, mezar açılması ve kapanması için gereken ücret belediye tarafından bir tari­feyle düzenlenir. Fakir ve kimsesi olmayan ölüler belediyece parasız kaldırılır, yıkanır ve defnedilir.
Belediyelerce cenazelerin kolayca ve usu­lüne uygun olarak nakline nezaret edilmesi, nakil için gerekli tüm araçların hazır halde bu­lundurulması, genel nakil araçları ile cenaze nakli ve cenaze nakline ayrılmış araçların ce­naze nakli dışında diğer hususlara ayrılması ve kullanımının önlenmesi gerekir.

MsXLabs.org & DİB

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
24 Nisan 2010       Mesaj #13
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Cenaze sahibinin de yapacağı belli başlı iş­lemler vardır:

a. Cenaze hangi ilçe belediyesi sınırlarında ise o ilçenin Sağlık işleri birimlerine başvuru­larak ölüm raporu alınır.
b. Ölüm raporu ile birlikte aynı belediyenin cenaze memurluklarına müracaat edilir.
c. Cenaze işlemlerini yürüten memurlara ölünün nüfus cüzdanı ve ölüm raporunun bir fotokopisi verilerek nüfus kaydından düşümü için ilgili ilçe Nüfus Müdürlüğü'ne gönderilme­si temin edilir.
d. Belediyenin cenaze memurluğu veznesine masraflar yatırılır. Bu masraflar, cenaze ve de­fin işlemleri için yapılan harcamaların karşılığı olarak alınmaktadır. Cenaze nakil araçları ay­nı ilçenin cenaze memurlukları tarafından te­min edilir.
e. Cenaze il dışına nakledilecekse, ilçe bele­diyeleri Sağlık işleri birimlerinden izin alınır. Aynı birimler tarafından cenazeler mühürle­nerek ve yol belgeleri düzenlenerek ilgililere teslim edilir.
f. Cenaze sahibi mezar yeri tahsisini talep eder. Mezar yeri tahsisi, Mezarlıklar Şube Mü­dürlüğü tarafından, miktarı her yıl Belediye Meclisi tarafından belirlenen ücretler karşılı­ğında yapılır.
g. Cenaze, bulunduğu şehirde defnedilecek- se defin ruhsatı verilir.Cenaze yakınlarının ilgili belediyeye telefon ile veya bizzat gelerek müracaat etmeleri ha­linde Sağlık işleri Müdürlüğü Cenaze Hizmet­leri biriminde görevli elemanlar ile Belediye doktoru ölüm nedeninin tespiti ve muayene için cenaze evine giderler. Cenaze evinde ölen kişinin gerekli muayenesi yapılarak ölüm nedeni belirlenir. Herhangi olumsuz bir du­rum yok ise ölüm raporu tanzim edilir. Cenazenin muayenesinde şüpheli bir durum ortaya çıkmışsa, ilgili makamı haberdar etmeden de­fin ruhsatı verilmez.
h. Cenaze başka bir şehirde defnedilecekse yol izin ruhsatı alınır.
i. Cenaze yakınlarının talebine göre, cenaze bulunduğu yerden belediye cenaze aracı ile belediyenin gasilhanesine getirilir ve yakınları­nın da refakatinde görevli gassallar/cenaze yı­kayıcıları tarafından temiz bir ortamda itina ile yıkanır ve kefenlenir.
k) Fakir olan veya imkânı olmayan cenazeler için, yakınlarının talebi ile kefen ve benzeri mal­zemeler belediyece karşılanmaktadır.
Cenaze, sahibinin isteği doğrultusunda uygun görülen mezarlığa defin işlemleri için götürülür.
l) Cenaze aracı, talep olması halinde şehir içi­ne ücretsiz, şehir dışına meclis kararı gereği ki­lometre başına ücret alınarak gönderilmekte­dir. Cenaze yakınlarını mezarlığa götürmek üzere otobüs şehir içine ücretsiz tahsis edilir.
m) Ölüm hastanede gerçekleşmiş ise, Ölüm Raporu ve Defin Ruhsatı (Gömme izin Kağıdı) ile birlikte Belediye Cenaze işleri Servisi'ne baş­vuran cenaze sahibinin vereceği bilgiye göre iş­lem yapılır.
n) Ölüm evde gerçekleşmiş ise belediye dok­toru, ölüm gerçekleşme saatinden uygun bir sü­re geçtikten sonra belirtilen adrese intikal edip, cenazeyi muayene ederek ölüm raporunu ken­disi düzenler veya şüpheli bir durum görürse adli tıpa bildirerek inceleme talep eder.
o) Ölüm ikamet dışında gerçekleşmiş ise, ev­de gerçekleşen ölüm ile ilgili işlemler titizlikle uygulanır.
p) Cenaze, yakınlarının vereceği bilgiye (yur- tiçi-yurtdışı, şehir içi-şehir dışı) göre işlem gö­rür. Şehir dışına çıkacaksa yol belgesi verilerek, yurtdışına çıkacaksa yol belgesi ile birlikte tabut mühürleme işlemi yapılarak gönderilir.
Nüfus cüzdanının aslı nüfus düşüm işlemleri yapılmak üzere Nüfus Müdürlüğü'ne gönderilir.
r) Cenaze fakir ve kimsesiz ise, muhtarlıktan alınan Fakirlik Belgesi ile Belediye Cenaze iş­leri Servisi'nin Mezarlıklar Müdürlüğü ile yap­mış olduğu yazışma neticesinde veya Mezar­lıklar Müdürünün takdiriyle ücretsiz mezarlara defin işlemi yapılır.
s) Cenaze yurtdışından gelmiş ise, ilgili ha­vaalanı doktorunca düzenlenen Ölüm Raporu ile birlikte cenaze işlemleri yapılır.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
27 Nisan 2010       Mesaj #14
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Cenaze Hizmetleri

Ölüm raporu düzenlenmesi, ölüm vakası­nın nüfus müdürlüğüne bildirilmesi, il dışına götürüleceklere yol belgesi düzenlenmesi, me­zar yeri tahsis edilmesi, defin ruhsatı verilme­si, cenaze aracı temin edilmesi, yurt dışına gö- türülecekse yol belgesi ve tabut mühürleme gi­bi işlemler belediyelerce yapılır.
Cenazelerin yıkanması, kefenlenmesi, me­zarlığa nakli ve defnedilmesi ile mezarlıkların bakım, temizlik çevre düzenlemesi ve muhafa­zası görevi de belediyelere aittir.
Her belediyede, belediye olmayan yerlerde de defin ruhsatı veren birimlerde ölümlerin kayıt ve zaptına mahsus bir defter bulunduru­lur. Bu deftere ölünün ismi, adresi, ölüm tari­hi, belli ise ölüme neden olan hastalığı ve de­fin ruhsatiyesi verenin ismi kaydedilir. Bu bil­giler her ay sonunda toplanarak bir sonraki ayın on beşine kadar en yakın hükümet tabibi ve sağlık müdürlüğüne bildirilir ve sağlık daire­leri tarafından da mahalli nüfus idarelerine ha­ber verilir.

Cenaze aracı temini ve ücretler


Cenaze aracı, belediyeler tarafından ücret­siz olarak temin edilir. Cenaze işlemleri (mezar ücreti, mezar açma kapama ücreti, gasil, morg, tesis vb.) ücret karşılığı yapılır. Ücret karşılığında özel ambulans hizmeti veren kuru­luşlar da vardır.

MEZAR YERİ TAHSİSİ

Mezarlık alanlarının tespiti, düzenlenmesi, işletilmesi, cenazelerin defnedilmesi ve nakle­dilmesi görevi belediyelere aittir.
Mezarlık olarak tahsis edilen alanların dışın­daki herhangi bir yere cenaze defnedilmesi yasaktır. Ancak olağanüstü hallerde ve sağlık bakımından sakınca bulunmadığı takdirde Bakanlar Kurulu kararı ile mezarlıklar dışında defin yapılmasına izin verilebilir.
Büyükşehir statüsünde bulunan şehirlerde mezarlıkların kurulması, işletilmesi ve bakımı Büyükşehir Belediyelerinin görevleri arasın­dadır.
Köyler için tahsis edilecek mezarlık alanları, köylerin bağlı olduğu ilçe kaymakamlarınca hükümet tabiplerinin görüşü alınarak tespit edilir.
Birden fazla ve birbirine komşu köyler için bir mezarlık alanı oluşturulabilir. Köy mezar­lıklarının mülkiyeti köy tüzel kişiliklerine aittir.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
14 Mayıs 2010       Mesaj #15
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ceset tamamen çürümeden önce mezarın açılarak ölünün çıkarılabilmesi için ilgili bele­diyenin izninin alınması zorunludur. Adli otopsiler için izin alınması gerekmez. Ancak otopsi yapılması ve mezarın açılması hususu ilgili belediyeye bildirilmelidir.

Cenazenin gömülmesinden önce veya son­ra bir şehirden diğerine nakli için ilgili beledi­yenin izninin alınması gerekir. Bu belgenin alınması için ölü henüz gömülmemiş ise gö­mülmesine ruhsat verildiğini gösteren belge­nin belediyeye sunulması gerekir.
Defnedilmiş cenazeler için belediyede bulu­nan ölüm özel defterindeki kayıtların bir sure­ti çıkarılır. Her iki durumda da ölünün nakle­dilmesi, sağlık bakımından bir sakınca doğma­yacağına dair bir doktor onayına bağlıdır. Ko­lera, veba, çiçek, şarbon, cüzzam, ruam, ti­füs, AIDS ve bildirimi zorunlu diğer hastalık­lardan ölenlerin nakli yasaktır. Bu hastalıklar­dan ölenler vefat ettikleri yerde gömülür. Def­nin üzerinden bir sene geçmedikçe bu ölülerin mezardan çıkarılarak başka bir yere nakilleri de yasaktır.

Bir şehirden diğerine nakledilecek ölülerin "Ölülerin Bir Yerden Diğer Bir Yere Nakline Dair Yönetmelik" hükümlerine uygun olarak tabutlanması gerekir. Aksi takdirde nakline izin verilmez. Nakledilecek ölü mutlaka beledi­ye doktoru, belediye doktoru bulunmayan yerlerde sağlık ocağı doktoru veya sağlık me­murları huzurunda tabutlanacaktır. Mezarlık­tan çıkarılan cesetler veya kalıntıları, mezarlık odasında -oda bulunmaması durumunda me­zar yakınında tabutlanır. Mezara defnedilme­den önce nakledilecek ölüler, ailelerinin gös­tereceği yerde tabutlanır.

Nakledilecek ceset veya kalıntıları kefene sa­rılı olduğu halde çinko veya kurşundan yapıl­mış madeni bir tabut içerisine konur. Tabutta boş kalan yerler antiseptik-mikrop gideren sı­vı içerisinde iyice ıslatılmış bir talaşla dolduru­lur. Madeni tabut bu şekilde doldurulduktan sonra her tarafı hiçbir sıvı sızmayacak derece­de ve dikkatle lehimlenir. Madeni tabut tama­men lehimlendikten sonra bir tahta tabut içeri­sine konulur. Bu ikinci tabut da hazırlandıktan sonra ambalaj sandığı tahtasından yapılmış bir sandık içerisine konulur ve çivilenir.
Sıcak mevsimlerde ve mevsim ne olursa ol­sun on iki saatten fazla devam edecek nakiller­de ölünün mutlaka ilaçlanması gerektiği unu­tulmamalıdır. Sandığın dış tarafı belediye dok­toru veya sağlık ocağının resmi mührüyle mü­hürlenir.

Tabutu sevk edenlere tabutlama esnasında nezaret eden memur tarafından tabutlanmanın yönetmeliğe uygun olarak yapılmış oldu­ğu ve naklinde sakınca olmadığını gösteren bir belge verilir.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
24 Haziran 2010       Mesaj #16
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Cenaze hizmetlerinde Sağlık Bakanlığı'na ait kurumları ilgilendiren bir dizi işlem bulun­maktadır. Şimdi bu işlemlerin neler olduğu ile ilgili bilgilere yer verilecektir

1- Defin Ruhsatı

Bilindiği gibi ölülerin muayenesi ve defin ruhsatlarının verilmesi, fert, toplum ve çevre sağlığı açısından önem arz etmektedir. Yetkili memurlar tarafından verilmiş defin ruhsatı alınmadıkça ve ibraz edilmedikçe mezarlığa hiçbir cenaze kabul edilemez ve defnedilemez. Defin ruhsatnamesi olmadan cenaze defne­den mezar bekçileri ve ölü sahiplerine bir yap­tırım uygulanabilir.
Defin ruhsatında, ölünün adı, soyadı, yaşı, kimlik bilgileri, adresi, ölümün gerçekleştiği yer, ölüm tarihi, ölüm sebebi, defnine ruhsat verildiği bilgiler yer alır.
-Kendine ait özel mezarlığı olan müessese­lerdeki ölülerin ismi ve hüviyeti, ölüm sebebiy­le birlikte yirmi dört saat içinde bağlı bulundu­ğu belediyenin ilgili dairesine bildirilir.
-Defin ruhsatı, belediye doktoru tarafındanölünün muayene edilmesinden sonra verilir. Belediye doktoru bulunmadığı takdirde defin ruhsatı sağlık ocağı doktoru tarafından, bele­diye doktoru ve sağlık ocağı doktoru bulunma­yan beldelerde, valiliklerin belirlediği görevli­lerce muayene edilerek verilir.
Her şehir, kasaba ve köyde ölü muayenesi yapacak ve defin ruhsatı verecekler, en yetkili mülki amir tarafından tayin edilir.
-Ölüyü muayene edenler veya defin ruhsat­namesi verenler, ölüm sebebinin kazaen veya bulaşıcı bir hastalık sonucunda olduğuna dair bir şüphe ile karşılaşırlarsa, bu durumda ilgili makamı haberdar etmeden defin ruhsatı vere­mezler. Tabip olmayan yerlerde bulaşıcı hasta­lık şüphesi ile ölenler için defin ruhsatı verilip hadisenin hemen sonrasında ilgili makama bil­gi verilir.
-Hükümet veya belediye doktorları, ölüm se­beplerini belirlemeye esas olmak üzere tedavi eden doktorun raporunu talep edebilir. Tedavi eden doktorlar, lüzumu halinde bu raporu ver­meye mecburdur.
-Ölümüne sebep olan hastalık esnasında te­davi eden tabibin verdiği ruhsatname, resmi ta­bipler tarafından tasdik edilmek şartıyla geçerli olur.

-Bulaşıcı ve salgın bir hastalıktan öldüğü şüp­he edilen kişiler üzerinde, ilgili tabip tarafından gerekli görülürse bulaşıcı ve salgın bir hastalık bulgusu amacıyla otopsi yapılabilir. -Bulaşıcı ve salgın hastalığın mevcut olduğu veya tehdit ettiği mahallerde Bakanlıkça bütün cenazelerin defninden önce bir tabip tarafından muayene mecburiyeti ilan edilebilir.
Ek Madde 3'de, Meşdud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu kapsamına giren ve genel sağlı­ğa ilişkin davalara, mahkemelerce, Meşdud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu'nun 1. maddesindeki yer ve 4. maddesindeki zaman kaydına bakılmaksızın suçüstü hükümlerine göre bakılacağı ve hükümler kesinleştikten sonra bunların birer örneğinin Cumhuriyet Savcılıklarınca doğrudan doğruya Sağlık Ba­kanlığına gönderileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

2- Defin Ruhsatının Düzenlenmesi

Hastane ve diğer sağlık kuruluşlarında ölenle­re ait defin ruhsatları, o sağlık kuruluşunun mü­dür ve başhekimi tarafından verilir ve resmi gö­revli doktorlar tarafından onaylanır.Defin ruhsatı, köylerde sağlık ocağı doktorları tarafından, sağlık ocağı yoksa valilikçe görevlen­dirilmiş kişiler tarafından verilir. Görevli olmaması durumunda da köy muhtarı veya jandarma karakol komutanı tarafından verilir.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
30 Ağustos 2010       Mesaj #17
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
12 Mart 1942 gün ve 5055 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Mezarlık Nizamname- si'nin 8. maddesinin Birinci Fıkrası Mucibin­ce Hazırlanan Talimatnameye göre:
2- Mezarlıklar; şehir ve kasabaların mesken veya diğer maksatlarla bina yapılan sahaları hududundan, mezarlık hududuna en aşağı 500 metre mesafede tesis edilecektir.
Sıhhi veya diğer sebeplerle görülecek lüzum üzerine ve mahalli şartlara göre bu mesafe da­ha fazla uzatılabilir.
3- Mezarlık olarak seçilecek alan, hakim rüzgarların şehir ve kasabalardan gittiği istika­mette, çukur veya bataklıklardan, su cereyanları ve birikintilerden uzak ve ulaşımı kolay ya­pılabilir yerlerde olmalıdır. Bu hususta hafif meyilli düzlükler tercih edilir.
4- Mezarlık sahası yeraltı suyundan müm­kün olduğu kadar uzak olmalıdır. Mezarlık sı­nırından itibaren 250 metrelik bir mesafe da­hilindeki kuyu ve menba gibi yeraltı suları hiç­bir maksatla kullanılamaz.
5- Toprağın jeolojik özellikleri, gömülecek cesetlerin tahribine müsait jeolojik şartları te­min etmek üzere su ve havanın geçmesine uy­gun ve küçük taneli olmalıdır. Kumlu ve kireç­le karışık topraklar daha uygundur.
6- Mezarlık alanı; aile ve şahıslara mahsus sabit mezar yerleri ile yollar, memur ve müs­tahdemlere veya mezarlığa ait diğer tesisat yerleri hariç olmak üzere şehir ve kasabanın senelik ortalama ölüm miktarına göre ve top­rağın cesetleri tam tahrip müddetine göre he­sap edilir.
7- Şehir ve kasabalarda halen mevcut olup gerek meskun sahalara yakınlık ve gerekse toprak ve tesisatındaki kifayetsizlik bakımın­dan sıhhi mahzurları görülen mezarlıklar Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 214. madde­si mucibince terk olunacaktır.
Bu sahalar terk edilmesinden en aşağı 10 sene geçtikten sonra ve mahalli sağlık me­murlarının verecekleri rapor üzerine diğer maksatlarla kullanılabilir.
8- Her şehir ve kasaba belediyesi ölülerin yıkanıp kefenlenmesi için nüfus yoğunluğuna göre lüzumlu olan adette cenaze hazırlama yerleri yapmaya mecburdur.
Bu yerler her tarafı kargir olarak yapılacak­tır. Ayrıca gelen cenazelerin bekleme yeri, yı­kama ve kefenleme yeri, hazırlanmış cenaze­lerin bekleme yeri, olmak üzere en az üç kıs­ma ayrılacaktır. Bu yerlerin dahili tesisleri ve ihtiva edecekleri dezenfeksiyon tertipleri, me­mur ve müstahdemlere ait yerlerle cenazele­rin hazırlama yerlerine ve mezarlıklara nasıl nakledileceği hakkında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 22 ve Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 5. fıkrası mucibince mahalli bele­diyece bir talimatname hazırlanmış olacaktır.
9- Mezarlıkların diğer tesisatı ve mezar yer­leri, yapılması, yol ve caddelerin tanzimi, ölü gömme ve nakil işleri ve mezarlığın idaresine ait diğer hususlar Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile Mezarlıklar Nizamnamesi'ndeki hükümlere göre yapılır.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Eylül 2010       Mesaj #18
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
a. Ölüm

al) Tıbbî Açıdan Ölüm (Beyin Ölümü)

Beyin ölümü; beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybolmasıdır. Beyin ölü­mü gerçekleşen kişide; solunum ve dolaşım ancak yoğun bakım koşullarında ventilatör gi­bi solunum destek makineleriyle sürdürülebi­lir. Kalp atımları ve solunum, yapay olarak sürdürülebilirken beyin fonksiyonları yapay olarak sürdürülemez. Bu nedenle kişi, beyni öldüğü zaman tıbben ölü kabul edilir.

Yoğun bakım ünitelerinde beyin ölümü saptanan hastalarda, verilen tüm tıbbî deste­ğe rağmen ortalama 24-36 saat sonra beyin dışındaki organlar da fonksiyonlarını kaybe­derler.

Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dön­mesi mümkün değildir. Beyin ölümü gerçekleş­meden kadavradan organ nakli yapılamaz.

Beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra bu kişiler kadavra donör adayı olarak adlandı­rılır. Bu donör adaylarının organları bağışla­nırsa, organlar hayati fonksiyonlarını kaybet­meden en kısa sürede alınarak bekleyen has­talara nakledilmelidir.

a2) Hukukî Bakımdan Ölüm

insan hayatının tamamen tükenmesi olan ölümle hukuki şahsiyet sona erer. Ölen kimse herhangi bir borç altına giremez ve hak sahi­bi olamaz. Ölen kimseye karşı veya onun adı­na dava açılamaz. Usul olarak ölümün ispatı, nüfus sicilindeki kayıtlarla yapılır.

Bir kimse nüfus sicilinde ölü görünüyorsa, bunu ileri süren tarafın sırf bu kayıtları delil olarak göstermesini adlî makamlar yeterli gö­rür. Aksini iddia eden kimse çeşitli delillerle id­diasını ispat etme hakkına da sahiptir.

Ölüm sicilleri nüfus memurluklarınca tutu­lur. Ölen her kimsenin ölüm sicilinin tutulma­sı için en geç on gün içinde nüfus memurluğu­na bildirilmesi lazımdır. Bundan başka hakim tarafından gaip kararı verilmiş veya ölme ihti­mali çok yüksek bir tehlike içinde kaybolan ve ölüsü bulunmayan kimse de mahallin en bü­yük mülkiye amirinin emriyle, ölüm siciline ölü olarak kaydedilir.

a3) Dinî Anlamda Ölüm

Tıbben ölü olduğuna hükmedilen, başka bir ifadeyle, beyin ölümü gerçekleşen kişi, yeniden hayata dönme imkanı bulunmadığından dolayı dinen de ölü sayılır.

b. Organ Nakli

Tedavisi mümkün olmayan hastalıklar nede­niyle görev yapamayacak derecede hasta ve hatta vücuda zararlı hale gelen bir organın ye­rine, canlı veya ölüden/kadavradan alınan sağ­lam bir organın konularak hastanın tedavi edil­mesine organ nakli denir. Bu işlem tıpta organ transplantasyonu olarak adlandırılır. Organ ve doku nakli, canlıdan ve kadavradan olmak üze­re iki şekilde yapılabilmektedir.

bl) Kadavra Donör/Beyin Ölümü Gerçek­leşen Verici

Trafik kazası, kurşunlanma, beyin kanaması, ağır travma vb. nedenlerle yoğun bakımda te­davisi devam ederken, beyin ölümü denilen ge­ri dönüşümsüz beyin hasarı gelişmiş hastanın organları bağışlandığı takdirde bunlar kadavra donör olarak adlandırılmaktadır. Böbrek, kara­ciğer, pankreas, kalp, kalp kapakları, kornea kadavradan nakillerde kullanılmaktadır.

b2) Canlı Donör/Canlı Verici

Organ nakli gereken hastanın eşi, çocukla­rı, anne- babası veya dördüncü dereceye ka­dar yakın akrabaları, doku ve kan grubu gibi uyumların varlığına bağlı olarak organ bağı­şında bulunabilmektedir. Bunlar canlı donör olarak tanımlanmaktadır. Böbrek ve karaciğer canlıdan nakil yapılan organlardır.

b3) Organ Nakli ile İlgili Dini Hükümler

Kur'an ve Sünnet'te, organ ve doku nakli konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. ilk müçtehit ve fakihler, kendi devirlerinde böyle bir problem söz konusu olmadığı için organ naklinin hükmünü geniş bir şekilde açıklamamıştır. Ancak islam'da Kur'an ve Sünnet'in delaletlerinden çıkarılmış umumî hükümler ve kaideler de vardır.

Kitap ve Sünnet'te açık hükmü bulunmayan ve her devirde karşılaşılan yeni meselelerin hükümleri, fakihler tarafından bu umumi ka­ideler ile hükmü bilinen benzer meselelere kı­yas edilerek çıkarılmış, hiçbir mesele cevapsız bırakılmamıştır. Organ ve doku naklinin hük­münü tayinde de aynı yola başvurulması uy­gun olacaktır.

Bilindiği üzere insan mükerrem bir varlıktır. Yaratılanlar içinde Allah insanı seçkin kılmış­tır. Bu itibarla normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan fay­dalanılması, insanın hürmet ve kerametine ay­kırı görüldüğünden, fakihlerce caiz görülme­miştir. Ancak zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değiş­mektedir.

Fakihler, zaruretlerin bir ölçüde dinen ya­saklanmış şeyleri mübah kıldığı ve zaruret ha­linde sadece ayetlerde açıklanan yasakların değil, zaruret halinin giderilmesi için yapılma­sı zorunlu ve başka bir çare olmayan bütün ya­sakların zaruret miktarınca işlenmesinin caiz ve mübah olduğu sonucuna varmışlardır. O halde, ölmüş kimselerden tedavi maksadıyla organ ve doku alma ve bunları hasta veya ya­ralı kimselere nakletme konusunda bir hükme ulaşabilmek için;

-Zarurete binaen, cesedin kesilmesi, organ ve dokularından bir kısmının alınmasının caiz olup olmadığının,

-Hastalığın tedavisinin zaruret sayılıp sayıl­mayacağının/haram ile tedavinin hükmü,

-Organ ve doku nakli caiz ise hangi şartlar­la caiz olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

-Fakihler, karnında canlı halde bulunan ço­cuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasına, Başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine, başka kemiklerin nakline, Bilinmeyen hastalıkların öğrenilmesi ve ha­yatta bulunmaları sebebiyle ölülere nispetle da­ha çok şayan-ı ihtiram olan hastaların tedavile­rinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapıl­masının caiz olacağına fetva vermişler. Canlı bir kimseyi kurtarmak için ölünün bir parçasını itlaf etmeyi caiz görmüşlerdir. Nitekim Müşave­re ve Dini Eserleri inceleme Kurulu'nun 16.4.1952 tarih ve 211 sayılı kararında özetle;

"...âmmenin menfaat ve maslahatı göz önün­de tutularak, bilinmeyen bir hastalığın bilinir ha­le gelmesi, hastalığın bilinmemesinden doğacak âmme zararının önlenmesi, hayatta bulunmaları sebebiyle daha şayan-ı ihtiram olan hastaların tedavilerinin sağlanması gibi maslahat ve şer'î hikmetlerin meydana gelmesini temin için ya­kınlarının rızası alınarak, ölüler üzerinde otopsi yapmanın caiz olacağı ve bu gibi sebepler dola­yısıyla ölüye gösterilmesi gereken hürmet ve tekrimin zevaline katlanmanın, İslami hükümle­rin bir gereği olduğu..." ifade olunmuştur.

Fakihler, açlık ve susuzluk gibi, hastalığı da haramı mübah kılan bir zaruret saymıştır. Başka yoldan tedavileri mümkün olmayan hastaların haram ilaç ve maddelerle tedavile­rini caiz görmüşlerdir. Günümüzde kan, doku ve organ nakli ile tedavi yapılabilmektedir. O halde, hayatı veya hayatî bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında, kan, doku ve organ nakli yolu ile de bazı şartlara uyularak, tedavinin caiz olması gerekir. Nitekim Müşavere ve Dinî Eserleri incele­me Kurulu'nun 25.10.1960 tarih ve 492 sa­yılı kararında "tedavileri için kan nakline za­ruret bulunan hasta ve yaralılara başka kim­selerden kan naklinin, başka kimselerden alı­nacak parçaların takılmasıyla görmeleri mümkün olduğu takdirde, hayatında buna izin vermiş olan kimselerin, ölümlerinden sonra gözlerinden alınacak parçaların bu du­rumdaki kimselere takılmalarının caiz olaca­ğı..." beyan edilmiştir.

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 19.01.1968 gün ve 3 sayılı gerekçeli kararında ise "yalnız hayatı kurtarmak için değil, bir organı tedavi etmek, hastalığın tedavisini çabuklaştırmak için de kan naklinin caiz olduğu, tıbbî ve hu­kukî kaidelere riayet edilmek şartıyla kalp naklinin de caiz olacağı..." ifade olunmuştur.

Yurdumuz dışında, çeşitli İslâm ülkelerinin yetkili kişilerince de aynı yolda fetvalar veril­diği bilinmektedir.

Din İşleri Yüksek Kurulumuzca 03.03.1980 tarihli kararla da aşağıdaki şart­lara uyularak yapılacak organ ve doku nakli­nin caiz olacağı sonucuna varılmıştır:
2- Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayatî bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, mesle­kî ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir tabip tarafından tespit edilmesi,

3- Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceği­ne tabibin zann-ı galibinin bulunması,

4- Organ veya dokusu alınan kişinin, bu iş­lemin yapıldığı esnada ölmüş olması,

5- Toplumun huzur ve düzeninin bozulma­ması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızası­nın sağlanması,

6- Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması,

7- Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir.

MsXLabs.org & DİB

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
17 Eylül 2010       Mesaj #19
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Cenaze Hizmetleri Rehberi'nin yurtdışındaki ölümlerde yapılacak işlemler bölümünde özellikle vatandaşlarımızın yoğun olarak bulundukları ülkelerdeki işlemlerin yer almasının uygun olacağı düşünülmektedir. Bu itibarla, Berlin, Washington, Kanberra ve Riyad Büyükelçiliklerimizce hazırlanan bilgi notları aşağıda sunulmaktadır

1- BERLİN BÜYÜKELÇİLİĞİ

a. Almanya'da Genel Durum Almanya'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya çeşitli nedenlerle izinli olarak Alman Vatandaşlığını tercih eden vatandaşlarımızın vefatı halinde, aile yakınları genelde cenazelerinin Türkiye'ye naklini tercih etmektedir.
Bu nakil işlemlerinin büyük çoğunluğu, vatandaşlarımızın Almanya genelinde değişik isimler altında yardımlaşma vb. amaçlarla oluşturulan "Cenaze Yardımlaşma Fonu" gibi kuruluşlar kanalıyla gerçekleştirilmektedir.
Almanya'daki vatandaşlarımızın vefatları halinde Türk ve Alman makamlarındaki gerekli işlemlerin tamamlanması, defin için gerekli dini vecibelerin yerine getirilmesi (cenazenin yıkanması ve kefenlenmesi), memleketlerine götürülmesindeki zorluklar ve bu hizmeti veren uzman Türk Firmalarının azlığı sebebiyle, Diyanet işleri Türk islam Birliği'nin organizesinde 1991 yılının Aralık ayında Almanya'da kurulan ve Cenaze Yardımlaşma Fonları'ndan çoğunluğa hitap eden DITIB-Cenaze Fonu, bugün için DI- TIB-Sosyal Dayanışma Merkezi adı altında hizmetlerine devam etmektedir. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgilere DTB Zentrum für Soziale Unterstützung e.V. (DTB Sosyal Dayanma Merkezi) internet adresinden ve + 49-221-8699797 numaralı telefondan ulaşılabilir.
Bu hizmetler, Almanya genelinde DITIB-Sosyal Dayanışma Merkezi'nin kurduğu "DITIB- Zsu GmbH Cenaze Firması" ve değişik bölgelerde, konusunda uzman firmalarca gerçekleştirilmektedir.
Cenaze Fonu, o kişinin Türk ve Alman makamlarındaki yürütülmesi gerekli işlemlerin tamamlanması, yıkanması, kefenlenmesi, cenaze namazının kılınması, tabutlanması, Türkiye'deki bir havalimanına uçak ile nakli, oradan da defnedileceği yere kadar Diyanet Vak- fı'nın ambulans ve araçları ile taşınması ve cenazenin yanında giden bir yakınının uçak biletinin karşılanması gibi hizmetleri üstlenmektedir. Almanya'da yürürlükte olan "Defin Kanunu"na göre cenaze ile ilgili işlemlerin görevlendirilecek "Cenaze Firması"nca yerine getirilmesi gerekmektedir.

b. Ölüm Anında Yapılması Gerekenler

Ölümün meydana geldiği yere göre yapılması gereken ilk işlemler farklılık göstermektedir.

b1) Evde Meydana Gelen Ölümler

Evde meydana gelen ölümlerde "Ölüm tespit raporu" (Todesbescheinigung) düzenlenmesi için mümkünse vefat edenin kendi aile doktoruna (Hausarzt), bu mümkün değilse nöbetçi doktora (Notarzt) haber verilmesi gerekir.

b2) Hastanede Meydana Gelen Ölümler

Hastanelerde meydana gelen ölümlerde hastane tarafından hazırlanan "Ölüm tespit raporu" alınarak işlemlere başlanır.

b3) Huzurevi, Bakımevi vb. Yerlerde Meydana Gelen Ölümler

Huzurevi, bakımevi gibi yerlerde meydana gelen ölümlerde "Ölüm tespit raporu" varsa doktor tarafından, yoksa çağırılacak nöbetçi doktor tarafından verilir.

b4) Yolda, Sokakta Meydana Gelen Ölümler

Ev ve hastane dışında meydana gelen ölümlerde genelde cenazeye savcılıkça el konur ve cenaze incelemeye alınır.

b5) Trafik Kazası, İntihar, Cinayet vb. Adlî Ölüm Olarak Sınıflandırılan Ölümler

Bu tür ölümlerde yine savcılık tarafından cenazeye el konularak Adli Tıp Kurumu'na sevk edilir.
2- İşlemler İçin Gerekli Belgeler
3- Vefat edenin pasaportu,
4- Vefat edenin nüfus cüzdanı,
5- Vefat eden evli ise, uluslararası evlenme cüzdanı, evlenme cüzdanı uluslararası değil ise, Almanca tercümesi,
6- Vefat evde vuku buldu ise ev doktoru veya nöbetçi doktor tarafından düzenlenen ölüm raporu.
a. Alman Makamları ve Belediyelerindeki İşlemler
Hastane vb. yerlerde vefat eden kişinin cenazesi, görevlendirilen cenaze firmasınca
"Ölüm tespit raporu" (Todesbescheingung) ile birlikte teslim alınır.
Ev veya hastanede meydana gelen ölümlerde doktor muayenesi sonucu "şüpheli ölüm" tespiti yapılan, trafik kazası, cinayet vb. adli olaylarla, ev veya hastane dışında meydana gelen şüpheli ölümlerde cenazeye savcılık tarafından el konulur. Bu durumda Adli Tıp yoluyla otopsi vb. şekilde incelenmesi tamamlanan cenaze için verilecek olan "Serbestlik Belgesi (Freigabebescheinigung)" olmadan, görevli nakil firması cenazeyi teslim alamaz ve işlemlere başlayamaz.
Ayrıca Almanya'nın bazı eyaletlerinde yurtdışına çıkarılacak cenazelerin ikinci kez doktor kontrolünden geçirilmesi gerekmektedir. Bu işlem görevlendirilen cenaze firmasınca yerine getirilir.
Görevlendirilen firma tarafından teslim alınan cenaze için Kamu Düzeni Dairesi (Stande- samt)'nden cenaze Almanya'da defnedilecek ise "Defin izni" (Bestattungserlaubnis), Türkiye'ye nakledilerek defnedilecek ise Türkiye'ye götürülen cenazelerin sınırdan girişi ve çıkartılması sırasında cenazenin taşınmasına izin verildiğini ve taşınmasında sağlık yönünden sakınca bulunmadığını belgelemek amacıyla Kamu Düzeni Dairesi (Standesamt)'den "Ölü Nakil Belgesi (Leichenpass)" talep edilir.

e. Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluklarınca Yapılması Gereken İş ve İşlemler

Vefat eden kişinin cenazesi, ölümün vuku bulduğu Almanya'da defnedilecek ise, 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 41.maddesi uyarınca, vefat eden Türk vatandaşının ölümünün yakınları tarafından otuz (30) gün içerisinde kayıtlı bulunduğu Nüfus Müdürlüğü'ne bildirilmesi gerekmektedir. Aynı kanunun 169. maddesi uyarınca, yurt dışında vefat eden Türk vatandaşlarının ölüm olayları, ilgili yerel makamlardan alınan belgelerin Türk Konsolosluklarına verilmesi suretiyle bildirilir. işlem kişisel başvuru veya posta ile yapılabilir. Yurt dışında vefatlarla ilgili yerel makamlar tarafından düzenlenen belgelerin Türkçe tercümelerinin Konsolosluklarca onaylanması gerekir.

e1) Almanya'da Defnedilecek Cenazelerin Bildirilmesi İçin Gerekli Belgeler

-Ölümün tescilini isteyen, ölenin yakınınca yazılmış form dilekçe,
-Dilekçeyi yazanın nüfus cüzdanı fotokopisi,
-Ölüm zamanı, ölüm nedeni, hastalık adı ile bu bilgileri tespit eden kurumun adı bulunan "Ölüm Tespit Raporu (Todesbescheinigung)" veya "Serbestlik Belgesi (Freigabebescheini- gung)",
-Vefat edenin pasaportu,
-Vefat edenin nüfus cüzdanı.
-Vefat eden kişinin cenazesi, ölümün vuku bulduğu Almanya'dan Türkiye'ye veya herhangi bir başka ülkeye nakledilecek ise Türk Konsolosluğu'ndan cenazenin naklinde, toprakları üzerinden geçeceği bütün devletlerin, serbest geçiş müsaadesi verilmesini belirten "Müruriye" alınır.
"Müruriye'nin alınması ile 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 41.maddesi uyarınca, vefat eden Türk vatandaşının ölümünün yakınları tarafından otuz (30) gün içerisinde kayıtlı bulunduğu Nüfus Müdürlüğü'ne bildirilmesi şartı gerçekleştirilmiş olur."
e2) Türkiye'ye nakledilecek cenazeler için gerekli belgeler
-"Ölüm Tespit Raporu" (Todesbescheini- gung) veya "Serbestlik Belgesi" (Freigabe- bescheinigung),
7- Kamu Düzeni Dairesi (Standesamt)'nden alınan "Ölü Nakil Belgesi" (Leichenpass),
8- Vefat edenin pasaportu,
9- Vefat edenin nüfus cüzdanı,
10- Vefat eden evli ise, uluslararası evlenme cüzdanı,
11- Evlenme cüzdanı uluslararası değil ise, Almanca tercümesi,
-Vefat evde vuku buldu ise ev doktoru veya nöbetçi doktor tarafından düzenlenen ölüm raporu,
- Uçak nakli ile ilgili bilgi, Türkiye'de defnedileceği mezarlık ismi ve adresi.

e3) Başkonsolosluklarımıza sağlanan hizmetler

a. Kimsesi olmayan vatandaşlarımızın ölümü halinde, Türkiye'deki ailesine veya yakınlarına haber verilerek cenazenin Türkiye'ye aldırılmasına imkân sağlanması,
b. Vefat edenin pasaportunun iptali,
c. Nüfus cüzdanının iptal ve imha edilmek üzere T.C. ilçe Nüfus Müdürlüğü'ne gönderilmesi,
d. Cenaze Nakil Belgesinin onaylı Türkçe çevirisi,
e. Ölüm sebebi tespit eden belgelerin dosyaya eklenmesi sebebiyle adli olaylarda mahalli
Savcılıklardan ölüm veya kaza raporlarının temini,
f. Kayıtlı bulunduğu T.C. ilçe Nüfus Müdürlüğü'ne mernis ölüm bildirimi gönderilerek ölüm tescilinin sağlanması,
g. Yabancı uyruklu eşin ölümü halinde, vatandaşımızın kayıtlı bulunduğu T.C. ilçe Nüfus Müdürlüğü'ne ölüm bildirimi yapılması,
h) Miras konusunda vatandaşlarımıza bilgi verilmesi.

Almanya'daki Dinî İşlemler

Cenazenin Alman makamlarındaki formalitelerinin görevli firma tarafından amamlanmasından sonra cenaze sahiplerinin isteği doğrultusunda cenaze en yakın gasilhanede Islami usul ve kaidelere göre yıkanarak kefenlenir. Cenaze kefenlendikten sonra nakil için kullanılan uluslararası standartlara uygun bir tabuta konularak cenaze yakınlarının rızası dâhilinde en yakın camide namazı kılınır.

Cenazenin Türkiye'ye Nakli

Alman makamlarında ve Başkonsolosluktaki resmi ve dinî işlemleri tamamlanan cenazenin vefat ettiği yere en yakın havaalanından, defnedileceği yere en yakın havalimanına uygun uçuş programı hazırlanır. Tabut Kargo şirketi aracılığı ile uçakta yük olarak yüklenir ve AWB-Nr olarak adlandırılan kargo numarası kaydı yapılır. Cenaze havalimanın Kargo bölümüne götürülerek tartılır ve teslim edilir. Gümrük işlemleri yapılarak alıcı ismi de belirtilerek ilgili uçak şirketine evraklar teslim edilir.
Vefat eden kişi Cenaze Fonuna üye ise, indiği havalimanından fonun anlaşmalı olarak çalıştığı firma tarafından karşılanarak, cenaze sahiplerinin daha önceden bildirdikleri adrese teslim edilir.
Vefat eden kişi, herhangi bir Cenaze Fonuna üye değilse, cenaze yakınları tarafından bizzat ilgili havalimanında teslim alınır.
Cenazelerin nakli 10.02.1937 tarihli Cenazelerin Nakline Mahsus Beynelmilel Itilafname ve 26.10.1973 tarihli Cenazelerin Nakli Anlaşması hükümlerine göre gerçekleştirilir.
h. Almanya'daki Mezarlıklar
Almanya'da sembolik olan Berlin Şehitlik mezarlığından başka özel Müslüman mezarlığı yoktur.
Mezarlık işletmek için resmi kurum olma şartı vardır (Körperschaft des Öffentlichen Rechts). Mezarlığı işleten resmi kurum bakım, güvence, personel, yatırım, defin işlemleri gibi tüm sorumluluğu üstlenmelidir. Almanya'da Müslüman defin sayısının az olması sebebiyle Müslüman kurum veya kuruluşlar bu şekilde talepte bulunmamaktadır.Belediyelere veya resmi kurumlara ait mezarlıklarda Müslümanlara ayrılmış, Kıbleye yönlendirilmiş parseller bulunmaktadır. Belediyeler genelde bu konularda Diyanet işleri Türk islam Birliği (DITIB)'nden de bilgi edinerek, mezarlık ve defin ile ilgili düzenlemeleri gerçekleştirmektedir.Almanya'da mezarlar belirli süreler için kiralanır. Ebedi defin mümkün değildir. Kira süresi biten mezarlar belediyelerce kaldırılabilir. Kira ücretleri belediyeden belediyeye değişiklik göstermektedir.

i. Mezar Çeşitleri

Seçme mezar: Yöreye göre 20-25 yıl kiralanır ve süresi dolduktan sonra tekrar 20-25 yıl uzatılabilir. Ebedi defin gibi olur, kira parası ödenmez ise, anlaşma fesh edilir. Genelde belediyeler, Müslümanların uzun süreli mezarlık isteğinden dolayı Müslüman parsellerine seçme mezar imkanı sağlarlar.
Sıra mezar: Yöreye göre 15-20 yıl kiralanır ve süresi dolduktan sonra uzatma imkanı olmaz, süresi dolan mezar kaldırılabilir.
Ölü doğum ve bebek defini için özel parseller: Yöreye göre 10-15 yıl kiralanır ve bir defa uzatma imkanı olur, daha sonra mezar kaldırılır.
Eğer ölü doğum ve bebek mezarı istenmiyorsa, birinci veya ikinci alternatif kullanılabilir.
Bazı belediyelerce mezarlıklarda cenaze yıkama ve namazını kılma imkânı sağlanır.

k. Cenazenin Defnedilmesinden Sonra Ce­naze Yakınları Tarafından Yapılması Gere­kenler
l. Türkiye'de Yapılması Gereken İşlemler

2- Veraset İlamının Çıkartılması

Veraset ilamı, ölen bir kimsenin mirasçıları­nı gösteren ve mahkemelerce verilen bir bel­gedir. Vefat eden kişinin menkul ve gayri- menkullerinin yakınlarına intikali için önce veraset ilamının mahkemeye müracaat edile­rek çıkartılması gerekmektedir.
3- Evlenme Kayıt Örneği Alınması

Özellikle vefat eden evli ise ve Almanya'da ki işlemler sırasında uluslararası evlenme cüz­danı veya tercümesi teslim edilemedi ise mut­laka Türkiye'den "Evlenme Kayıt Örneği"nin alınması ve Kamu Düzeni Dairesi (Stande- samt)'ne teslim edilmesi gerekmektedir.
m. Almanya'da Yapılması Gereken İşlemler

-Vefat edenin bağlı olduğu emekli sandığına en kısa sürede bildirimin yapılması,
-Vefat edenin Sağlık Sigortası'na bildirimin yapılması,
-Vefat edenin bağlı olduğu muhtarlığa bildiri­min yapılması,
-Vefat edenin bankasına bildirimin yapılması,

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
23 Eylül 2010       Mesaj #20
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Askerlik görevinde, disiplinsizlik ve ihmali görülenlerin dışında vefat edenlerin hepsi şe­hit olarak değerlendirilir. Şehitlik statüsü veri­len ölüm şekilleri şunlardır:
Harpte fiilen ateş altında ölenler veya teda­visi sırasında bu yaranın sebep ve tesiri ile ölenler veya geride bulunup da düşman silah­larının tesiriyle ölenler ya da yaralanıp tedavi sırasında bu yaranın sebep ve tesiriyle ölenler, Iç güvenlik görevlerinde (disiplinsizlik ve ih­mali görülenler hariç) veya terör ve anarşi ile mücadelede ölenler ya da yaralanıp tedavi sı­rasında bu yaranın sebep ve tesiriyle ölenler, Eğitim, atış, tatbikat, manevra gibi görevle­ri yapan asker kişilerden; görev yaptıkları sıra­da veya yetkili makamlarca görevlendirilmele­ri nedeniyle, sabit görev yerlerinden ayrıldık­tan sonra, vuku bulan bir olayda ölenler veya yaralanıp da sonradan bu yaranın sebep ve te­siriyle ölenler,Kaçakçılığın men ve takibinde fiilen çatış­ma sırasında ölenler ya da yaralanıp tedavi sı­rasında bu yaranın sebep ve tesiriyle ölenler, Hudut emniyet hizmetlerinde iken silahlı çatışma sırasında veya hudut emniyet hiz­metlerinin ifasına yönelik diğer faaliyetler sı­rasında kaza ve olaylarda ölenler ya da yara­lanıp tedavi sırasında bu yaranın sebep ve te­siriyle ölenler (disiplinsizlik ve ihmali görü­lenler hariç),TSK mensubu veya TSK'dan ayrılanlardan (emekli, istifa vb.) daha önce TSK mensubu olmaları gerekçesiyle terör eylemlerine muha­tap olarak ölenler,Herhangi bir askeri tesis, kışla ve binanın vs. yangın, sel, deprem, heyelan, çığ gibi do­ğal afetlere maruz kalması nedeniyle ölenler,Hangi meslek sınıfından olursa olsun, vazi­feli olarak askeri uçak ve askeri maksatla kul­lanılan uçak, helikopter, gemi ve denizaltının herhangi bir sebep ve etkiyle düşmesi, batması, infilak etmesi sonucu bu vasıtalarda bulu­nanlardan ölenler (disiplinsizlik ve ihmali gö­rülenler hariç),Yurtdışında sürekli görev veya her türlü ge­çici görev nedeniyle bulunan Türk Silahlı Kuv­vetleri personelinden, bu görevlerinden dolayı (görevleri sona ermiş olsa bile) maruz kaldıkla­rı tedhiş veya uğradıkları suikast sonucu ölen­ler, T.C. Anayasası'nın 92. Maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu antlaşmalar uyarınca ya da 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Perso­nel Kanunu'nun ek-10. maddesi gereğince görevlendirilenler ve yabancı ülkelerde veya uluslararası sahalarda yapılan görev, eğitim, tatbikat, manevra veya hareket sırasında bu faaliyetlerin sebep ve tesiriyle ölenler (ölüm olayı doğrudan kendi kusuru sonucu meydana gelenler hariç), şehit olarak tanımlanır ve şe­hitliğe gömülür. Ölen personelin şehitliğe def­nedilip defnedilmemesi ilgili komutanlık/ku­rumlar tarafından belirlenir.

Şehit Cenaze Törenleri


Ülke savunması, vatanın bölünmez bütün­lüğü ve milletin huzuru için ölümü göze ala­rak çarpışan ve canını feda eden aziz şehitle­rimizin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin birlik ve bütünlüğünü, çelikleşmiş iradesini, kararlılığı­nı ve şehitlere saygısını gösterecek törenlerle

uğurlanmaları esas alınır. Bu maksatla nor­mal cenaze törenlerine ilave olarak aşağıdaki belirtilen esaslar uygulanır:
Şehit general ve amirallere uygulanacak esaslar, normal cenaze törenleri için belirti­lenlere benzer şekilde icra edilir.
Şehit subay, astsubay, sivil memur, uzman erbaş, uzman jandarma ile erbaş ve erlerin ce­naze törenleri için iki takımlı bir bölük, bando ve top arabasından müteşekkil bir tören birliği görevlendirilir.
Top arabası temin edilemediği hallerde ce­naze aracı görevlendirilir.Şehitler, şehit düştükleri bölgeden defnedi­lecekleri bölgeye törenle uğurlanır. Uğurlama törenine bir tören mangası, Garnizon Komu­tanı veya temsilcisi ile uygun görülecek per­sonel katılır. Nakil mümkün olduğu takdirde uçakla yapılır. Karayolundan geçişlerde polis ve jandarma tarafından yol emniyeti ve eskort hizmetinin sağlanması koordine edilir.Şehit cenaze töreni, defnedilecek mahallin köy gibi küçük bir yer olması ve bu nedenle ge­niş bir katılım sağlanamaması ihtimali karşısın­da, şayet ailesi de muvafakat ederse en yakın daha büyük meskun yerde yapılır. Birden fazla ve birbirine yakın bölgeden şehit olan personelin merkezi bir garnizonda cenaze törenini icrası halinde, şehidin köylerinden katıl­mak isteyenlere gidiş-dönüşleri için iki aracı geçmemek üzere araç kiralanabilir. Şehit, merkezi bir yerde yapılan töreni müte­akip defnedileceği yere uygun bir araçla sevk edilir. Ayrı ayrı yerlere defnedilecek bir cenaze için defin yerinde ayrı bir manga görevlendirilir. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerine mensup birliklerin bulunmadığı ve tören birliğinin sevkinin mümkün olmadığı küçük yerleşim birim­lerinde yapılacak defin törenlerine, jandarma birliklerinden bir manga görevlendirilir ve say­gı atışı bu manga tarafından yapılır.
Şehitlerin tabutu üzerine sarılan bayrak, yıl­dızı üste gelecek şekilde katlanır, ailesinin ta­lebi halinde eşi, en büyük erkek evladından başlayarak çocukları, baba veya annesi sırası­na göre kanuni mirasçılarına kırmızı kadife kaplı kutu içine konularak verilir.Başkentte icra edilecek olan şehit cenaze törenlerinin şehitlik veya mezarlıkta icra edile­cek olan defin safhasına, Merkez Komutanı, cenaze için görevlendirilen kıt'a ve personel ile şehidin bağlı bulunduğu Kuvvet Komutan­lığı veya Jandarma Genel Komutanlığı'ndan yeterli sayıda personelin katılımı sağlanır.

Şehitlikler


Askerlik görevini ifa ederken vefat eden ve şehitlik makamına ulaşan birçok şehidimiz vardır. Bu şehitlerin bir kısmı, vatan savunma­sı için canını seve seve feda eden kimselerdir. Onların sayesinde içinde yaşadığımız ülkemiz­de huzur ve barış içerisinde yaşama imkânı bulmaktayız. Bir kısmı da, farklı ülkelerde meydana gelen savaşlara gönderilen ve dünya barışına katkı sağlamak için canını feda eden şehitlerimizdir. Gerek vatan savunması için şehit olanlar, gerekse dünya barışına katkı için ülke dışında canını feda eden şehitlerimiz için şehitlikler tesis edilmiştir.

Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde büyük bir övgüyle övülen ve üstün bir makama ka­vuştukları belirtilen şehitlerimizin medfun bu­lunduğu şehitliklerin ziyaret edilmesi, hem bir vatandaşlık görevi hem de büyük bir vefa ör­neği olacaktır. Bu açıdan fırsat buldukça şehit­liklerin ziyaret edilmesi, özellikle genç nesille­re bu alışkanlığın kazandırılması konusunda gayret edilmesi gerekir.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

27 Mart 2013 / Misafir Soru-Cevap
7 Aralık 2016 / reyan Müslümanlık/İslamiyet
11 Kasım 2008 / HerHangiBiri Mustafa Kemal ATATÜRK
27 Kasım 2009 / _KleopatrA_ X-Sözlük