Arama

Sadaret Nedir?

Güncelleme: 13 Eylül 2015 Gösterim: 2.358 Cevap: 1
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
24 Ekim 2009       Mesaj #1
ener - avatarı
Ziyaretçi
sadaret
isim, tarih (sada:ret) Arapça ¹ad¥ret Sadrazamlık.
Sponsorlu Bağlantılar

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Eylül 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SADARET a. (ar. sadaret).
1. Sadrazamlık makamı; sadrazamların görev yaptıkları yer. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Rumeji ve Anadolu kazaskerlerine verilen ad. (ilmiye sınıfının bu iki makamına birden sadreyn denirdi.) || Sadaret alayı, sadrazamlığa atananlar için düzenlenen tören. (Bk. ansikl. böl.) || Sadaret arz odası, Paşakapısı ya da BabIâli'de sadrazamın gerekli kimselerle görüştüğü, bazı törenlerin düzenlendiği oda. || Sadaret dairesi, Paşa- kapısı ya da BabIâli’de sadrazamın görev yaptığı yer. || Sadaret hattı hümayunu, sadrazamlığa yeni atananı göreve çağırmak için yazılan hünkâr tezkiresi. (Bk. ansikl. böl.) || Sadaret kaymakamı, sefere çıktığında sadrazamın İstanbul'da vekâleten yerine bıraktığı vezir rütbesindeki görevli. || Sadaret kethüdası, sadrazamın baş yardımcısı. (Bk. ansikl. böl.) || Sadaret kürkü, yeni sadrazama padişahın giydirdiği samur iki kürk. (Biri sade öteki seraser [altın ya da gümüş telle işlenmiş] kaplı idi.) || Sadaret mektupçusu, Sadrazamın yazı işlerini yürüten görevli. {Mektubi! sadrı âli de denirdi.) [Bk. ansikl. böl.] || Sadaret mührü - MÜHRİ SADARET. || Sadaret müsteşarı, sadrazamın müsteşarlığını yapan görevli. || Sadaret pişkeşi, sadrazamlığa atanması nedeniyle sadrazamın padişaha sunduğu armağan. (Tanzimat’tan [1839] sonra bu gelenek uygulanmadı.) || Sadaret yaveri, son dönemlerde sadrazamların yaverlerine verilen ad. (Bunların başına sadaret başyaveri denirdi.)

—ANSİKL. Kur. tar. Tanzimat ilan edilinceye (1839) kadar yeni sadrazam, önce padişahtan sadaret mührünü alır, darüssaade ağasının odasında bir süre dinlenip sarayın orta kapısından dışarı çıkar, solak, peyk ve divan çavuşlarından oluşan bir alay ile birlikte Paşakapısı'na (Babıâli) giderdi. Burada başta şeyhülislam olmak üzere, vezirler, kaptanıderya, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri ve teşrifatta yer alan ulema tarafından kutlanırdı. Kutlama töreninde yeni sadrazam şeyhülislam ve önde gelen üst düzey yöneticilerine kürk giydirir rütbe ve derecelerine göre bazı görevülere de çeşitli armağanlar verirdi. Birkaç gün sonra da şeyhülislamın ziyaretini iade eder ve törenle Paşakapısı’na dönerdi.
Padişahın yeni sadrazama gönderdiği, yapması gereken işleri içeren bir hattı hümayun, önde gelen devlet görevlilerinin huzurunda reisülküttap tarafından okunurdu.
imparatorluğun son dönemlerinde sadrazamlığa yeni atanan kişi, saraya çağrılır padişah tarafından kendisine sadaret mührü verilirdi. Padişahın hattı hümayunu ise başkâtip tarafından bir alayla önce Sirkeci vapur iskelesine, oradan da saraydan gönderilen bir arabayla teşrifat görevlileri ve atlı askerlerin eşliğinde BabIâli’ye götürülürdü. Abdülhamit II döneminde (1876-1909) ise padişah Yıldız sarayı'nda oturduğundan sadaret alayı Yıldız -Dolmabahçe, Dolmabahçe-Sirkeci ve Babıâli arasında olmak üzere iki aşamada düzenlenirdi. Sadaret alayı geleneği OsmanlI devletinin sonuna kadar uygulanmıştır.

Sadaret hattı hümayunu, eski sadrazamın değiştirilme gerekçesini, yeni atananın yapacağı işleri ve padişahın başarı dileklerini içerirdi. Hattı hümayun, yazıldıktan sonra makrama adı verilen bir peşkir içine sarılarak üstü mühürlenir ve bir ağa tarafından BabIâli’ye götürülürdü. Başta yeni sadrazam olmak üzere teşrifatta yer alan tüm görevliler, hattı hümayunu getirenleri karşılarlardı. Sadaret hattı hümayunu ağadan alınır, öpüp başa konur, mührü açılır ve okunmak üzere reisülküttaba teslim edilirdi. Reisülküttap, hattı hümayunu yüksek sesle okurdu, imparatorluğun son dönemlerinde hattı hümayun BabIâli’ye makrama yerine kırmızı bir atlas kese içinde mabeyn başkâtibi tarafından getirildi ve reisülküttap yerine sadaret mektupçusu tarafından okundu.

Sadaret kaymakamı olarak ataması yapılan vezir, sadrazam ile birlikte padişahın huzuruna çıkarak hilat (kürk) giyer, böylelikle getirildiği görev ilan edilmiş olurdu. Atama hakkındaki padişah hattı hümayunu Divanı hümayun’da yüksek sesle okunarak üyelere duyurulurdu. Göreve atanan, sefere çıkan orduyu ve sadrazamı Üsküdar'da ya da Davutpaşa'da uğurlayıp kaymakamlık görevine başlardı. Kaymakam, sadrazamın sefer dolayısıyla bulunduğu bölge dışında, bütün imparatorluk topraklarında sadrazamın yetkilerini elinde tutar, her alanda (şeri, hukuki, cezai, örfi) kararlar verebilir, tuğralı hükümler yollayabilirdi. İstanbul’da denetime çıkmak, kol gezmek de yetkileri arasındaydı. Yalnızca orduyla ilgili atamalar, yabancı tüccarlara ilişkin işler; vezir, beylerbeyi, sancak beyi atamaları yetki alanının dışındaydı. Sadaret kaymakamının başkanlığında yapılan çarşamba divanına İstanbul, Galata, Üsküdar, Eyüp kadıları, sekbanbaşı ve yeniçeri ağa vekili katılır; toplantıda alınan kararlar rikab defterleri adı verilen ayrı defterlere geçirilirdi. Görevi bitinceye kadar sadrazamın mührü sadaret kaymakamında bulunurdu. Bu görevde bulunmuş olanlar genellikle kubbe vezirliğine atanırlardı.
Sadrazamın sefere çıkması dışında, bir sadrazam görevinden alındıktan sonra yerine atama yapılıncaya; sadrazamlık başka bir eyalette görevli bir vezire verildiğinde, yeni sadrazam bulunduğu yerden İstanbul’a gelinceye kadar da yerine vekil olarak bir sadaret kaymakamı atanır, böylelikle hükümet ve devlet işlerinin aksamaması sağlanmış olurdu. Bununla birlikte bu şekilde sadaret kaymakamı olanlar, görevleri kısa süreceğinden, fazla önemli sorunlara karışmazlardı.

Sadaret kethüdası, imparatorluğun ilk dönemlerinde resmi bir niteliği olmayan, sadrazamın maiyet memurlarından biri durumundaydı. Daha sonra kadroya alınarak resmi devlet görevlisi olmaları sağlandı (1730). Göreve atanmaları ve görevluntulardan meydana gelmektedir. Bunların tarihsel Dir dizin içinde, çağdaş bir anlayışla sergilenebilmesi için Azaryan yalısı'nın yanındaki tarihi yapı 1986-1988 arasında onarıldı ve müzeye eklendi önderi üç, arkadan dört katlı olarak yenilenen bu yapıdaki eserler Tarihöncesi'nden başlayarak, Anadolu’nun tüm kültür evrelerini yansıtmaktadır. Azaryan yalısı'ndaysa erken İslam, Selçuklu ve osmanlı yapıtları (madeni eserler, tombaklar, tuğran gümüşler, değerli saatler, seladon, mavı-beyaz ve çokrenkli çin porselenleri, İznik, Kütahya ve Çanakkale seramikleri, işlemeler, dokumalar, bindallı giysiler vd.) bulunmaktadır.

Kaynak: Büyük Larousse




Benzer Konular

20 Ağustos 2009 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
17 Mart 2010 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu