Arama

Yetke Nedir?

Güncelleme: 23 Mart 2016 Gösterim: 2.808 Cevap: 4
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
27 Kasım 2009       Mesaj #1
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
yetke
1. Otorite: Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim. -T. Uyar.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet.

Güncel Türkçe Sözlük

yetke

İng. authority
  • Bir bireyin, bir görüşler dizgesinin ya da bir örgütün, kimi nitelikleri taşımaktan ya da kimi orunlarda bulunarak belli hizmetleri yerine getirmekten doğan ve genel olarak tanınan etkisi.
BSTS / Toplumbilim Terimleri 1975

yetke
Fr. autorité
  • Bir bilimde, bir sanat türünde en başarılı ve yargılarına, görüşlerine güvenilir (kimse).
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü 1974
Son düzenleyen Safi; 23 Mart 2016 20:11
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Haziran 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YETKE a. (yetmek'ten).
1. Yaptırma ya da yasak etme gücü ya da hakkı; otorite, sulta.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir alanda yargılarına, görüşlerine güvenilen kimse; otorite.

—Fels. Siyasal yetke, birkaç kişiye ya da bir tek kişiye mal edilen egemenlik ilkesine dayanan yönetim sistemi. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL Fels. Siyasal yetkenin temeline ilişkin üç büyük düşünce akımı vardır.

• Bazılarına göre siyasal yetke, doğal verilere dayanır. Bu görüş, başlıca Filmer (Patricarcha or the Naturat Power ot Kings [Ataerkillik ya da kralların doğal iktidarı], 1680) ve özellikle Bossuet gibi monarşist düşünürlerce savunulur. Bossuet’ye göre kralların yetkesi, babaların çocukları üzerindeki yetkesinden kaynaklanır. Şöyle der: "insanlara ilk insani komutanlık ve yetke düşüncesi, baba yetkesinden geldi [...]. Hepsi, monarşilerle başladı ve he men hepsi, en doğal durum içindeymiş gibi monarşilerle devam etti. [...] insanların hepsi uyruk doğar ve onları itaat etmeye, aynı zamanda bir tek şeye bağlanmaya Baba imparatorluğu alıştırır.” (ffoli- tique tiröe des propres paroles de TEcri- ture sainte [Kutsal Kitap’ın kendi sözlerinden çıkan siyaset], 2, 1). Bu öğretiye iki bakımdan karşı çıkıldı.
ilkin Pufendorf gibi, siyasal yetkenin baba iktidarına benzetilebileceğini, ancak baba iktidarının da özel bir sözleşmeden başka bir şeye dayanmadığını düşünen kimseler tarafından karşı çıkıldı. Pufendorf şöyle diyordu: “Babaların ve annelerin yetkesi, çocukların varsayılan bir rıza göstermesine, dolayısıyla bir tür örtük sözleşmeye dayanır. Bir yanda baba ve anne, bu sözleşmeyle çocuklarını korumak iste dikleri için, ellerinden geldiğince onu iyi yetiştirmeye, doğanın kendilerine yüklediği ödevi titizlikle yerine getirmeye söz verirler; öte yanda çocuk, [...] anababasının ödevlerini yerine getirmeleri koşuluyla, sanki açık bir rıza beyanında bulunmuş kadar güçlü bir biçimde, karşılıklı bir yükümlülük altına girer. Şu var ki bu sözleşme gerçek etkisini, ancak çocuk babasıyla annesinin kendisi için yaptıklarını anlayacak yaşa geldiği zaman gösterir. Çünkü eğer aklını kullanabilme ve anababa- sının özeni, dolayısıyla bu özenin gerektirdiği yetke olmadıkça kesinlikle hayatta kalamayacağını düşünebilme yeteneğiyle doğmuşsa, anababasının kendisini iyi yetiştirmeleri koşuluyla çocuğun bu sözleşmeye seve seve uyacağını varsaymakta bir yanlışlık yoktur" (De iure naturae et gentium [Doğa hukuku ve devletler hukuku], 6, 2, 4).
Doğaya dayanan siyasal yetke öğretisine, Rousseau gibi baba yetkesinin sözleşmeye dayanmayan, doğal niteliğini genellikle kabul etmekle birlikte siyasal yetkenin baba yetkesinden kaynaklandığına ya da ona benzediğine itiraz eden kimseler tarafından da karşı çıkıldı. Onlara göre baba iktidarı, herşeyden önce ancak geçici bir iktidardı. Rousseau şöyle der: "Doğa yasasına göre baba, ancak yardımı çocuk için zorunlu olduğu sürece onun yöneticisidir; bu sınırın ötesinde, her ikisi de eşit bir duruma gelir" Aynca, Bossuet’nin krallık yetkesi konusunda ileri sürdüğünün tersine, "dünyada despotluğun sertliğinden, yönetenin yararından çok yönetilenin yararını düşünen baba yetkesinin tatlılığı kadar uzak hiçbir şey yoktur" (insanlar arasında eşitsizliğin kaynağı ve temelleri üzerine konuşma) [Discours sur İbriğine et les fon- dements de l'inögalitö parmi les hommes].

Bir başka anlayışa göre, kendisine herhangi bir yetke verilen herkes, bu yetkeyi Tanrı'dan alır (tanrısal hukuk öğretisi). Bu görüş, aziz Paulus’tan esinlenir (Romalılara mektup, XIII, 1): "İktidarın buyruklarına herkes uysun, çünkü Tanrı tarafından verilmeyen yetke yoktur ve mevcut yetkeler onun tarafından görevlendirilmiştir. Öyleyse, yetkeye karşı gelen kişi, Tanrı’nın kurduğu düzene karşı başkaldırıyor demektir." Genellikle mutlak bir iktidar (tanrısal hukukun mutlakçılığı) yandaşlarının savunduğu bu görüş, her türlü başkaldırı hakkına karşıdır ve Rousseau tarafından sert bir biçimde eleştirilmiştir. Rousseau şöyle der: "Yetkelere itaat edelim. Eğer bu, ‘güce boyun eğelim' anlamına geliyorsa, öğüt iyi olmakla birlikte, gereksizdir Bu öğüde hiçbir zaman karşı çıkılamayacağı karşılığını veriyorum. Her yetke Tanrı'dan gelir, kabul; ama her türlü hastalık da ondan gelir: hekim çağırmak yasaklansın anlamına mı gelir bu?” (Toplum sözleşmesi [Contrat social], 1, 3).

Siyasal yetkenin ancak sözleşmelerden kaynaklanabileceği biçimindeki çok yaygın görüş, örneğin Locke, Pufendorf ve Rousseau tarafından benimsendi. Bu görüş, bütün insanların doğal eşitliği ilkesine dayanır. Ancak bu ilke tüm insanların gerçekten eşit oldukları anlamına değil, insanlar arasında görülebilen bedensel ve düşünsel aykırılıkların, bunlardan bazılarına buyurmak hakkı, bazılarına da itaat etmek görevi veremeyeceği anlamına ge lir: "Hiçbir insanın kendi benzeri üzerinde doğal bir yetkesi olmadığına ve güç hiçbir hak doğuramayacağına göre, insanlar arasındaki her türlü yasal yetkenin temeli olarak yalnız sözleşmeler kalır" (Toplum sözleşmesi, 1, 4).
Kaynak: Büyük Larousse

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Otorite veya yetke,
herhangi bir konuda bir şeyin yeterliliğine herkesi inandırarak bir kişinin kendine sağladığı itaat ve güven; hâkimiyet ve emretme kudreti; yaptırım koyma ve kullanma gücüdür. Max Weber otorite tiplerini 3'e ayırır: geleneksel otorite, karizmatik otorite ve hukuksal (demokratik) otorite.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yetke
isim

1 . Otorite.
2 . psikoloji Yeterliğine herkesi inandırarak, bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, velâyet.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yetke ingilizcesi

1. authority, jurisdiction, dominion.
2. law guardianship, wardship.
SİLENTİUM EST AURUM