Arama

Mağara Nedir?

Güncelleme: 3 Ocak 2016 Gösterim: 9.142 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mağara
isim (mağa'ra) Arapça ma¦¥re
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Bir yamaca veya kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu, in:
"Şu karşıki dağda derin bir mağara vardır."- A. Gündüz.

2 .
coğrafya, jeoloji Karst bölgelerinde kireç taşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yer altı kovukları.


Birleşik Sözler
mağara bilimi
mağara resmi

mağara sesi

Kaynak:TDK

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Eylül 2010       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Yeraltında bulunan, en az bir insanın girebileceği kadar genişliğe sahip olan boşluklara mağara denir. Bunlar bir kaç metreden, kilometrelerce uzunluk ve yüzlerce metre derinlik veya yüksekliğe ulaşabilirler. Mağaralar oluşum şekline göre: doğal ve yapay mağaralar olarak iki gruba ayılır. İnsanların kazdığı (kaya mezarları ile volkanik tüf veya marnlarda açılan yeraltı şehirleri, kaya evleri ve tapınaklar, meyve-sebze depoları... vb. ) veya hayvanların oyduğu boşluklar yapay mağaraları oluştururlar.
Buna karşılık ana kaya oluşurken veya oluştuktan sonraki fizik-kimyasal olaylarla oluşan mağaralara da doğal mağara adı verilir. Bu grup mağaralar oluştuğu kayaya bağlı olarak, gelişim zamanına göre birincil mağaralar veya ikincil mağaralar olmak üzere iki alt gruba ayrılırlar. Ana kaya ile birlikte oluşan mağaralara birincil mağara adı verilir. Lav mağaraları, buzul mağaraları, travertenler boşlukları gibi. Ana kaya oluştuktan sonra gelişen mağaralara da ikincil mağaralar adı verilir. Karbonatlı (kireçtaşı, dolomilik kireçtaşı, dolomit, karbonat çimentolu konglomera ve kumtaşı), sülfat (jips) ve klorürlü (tuz) kayaların yeraltı suları tarafından aşındırılması sonucu oluşan mağaralar bu grupta yer alırlar. Mağaraların oluşumuna ortam hazırlayan en önemli kaya, kireçtaşıdır.
Sponsorlu Bağlantılar


Derinlikleri yüzlerce metreyi bulabilen bu mağaraların araştırması son derece zor ve tehlikelidir. Buna karşılık ova, göl veya nehir seviyesine yakın bölgelerde veya hemen altlarında geçirimsiz birimlerin bulunduğu kireçtaşlarında son derece uzun ve yatay mağaralar gelişmiştir. Bu mağaralara dışarıdan su girse de (düden veya subatan), çoğunlukla içinden su çıkan kaynak durumundadır. Birbirine bağlı bir kaç kattan oluşan bu mağaraların içleri yer yer göller, damlataş havuzları ve her türden damlataşlar ile kaplı olabilir. Mağaralar karanlık boş galeri ve salonlardan oluşmamışlardır. İçleri, yerüstü ve yeraltı suları tarafından dışarıdan getirilmiş kil, mil, çakıl, blok ve moloz yığınları ile yerinde oluşmuş damlataşlar ile kaplıdır. Mağara çökellerinin biçim, boyut ve değişik renkli olmalarında mağaranın geliştiği ana kayanın kimyasal bileşimi, tabakaların duruşları, çatlak veya kırık yapıları ile yeraltı sularının fiziksel ve kimyasal özellikleri belirleyicidir.
Yeraltı sularının genel özellikleri, mağaraya giriş şekilleri, mağaradaki hareketleri ve mağarayı oluşturan kayacın fiziksel-kimyasal yapısına göre damlataşları 5 gruba ayrılır:
1- Damlama ve sızma ile oluşan damlataşlar (sarkıt, dikit, sütun, duvar damlataşları, göğüslük, sayvan, soğan sarkıt, fil ayağı sarkıt, mantar dikit...)
2- Aykırı (erratik) şekiller (heliktik veya eksantrik, mağara kalkanı,. mağara çiçeği, mağara iğnesi, mağara karnı baharı, patlamış mısır şekillileri... )
3- Suyun yüzeyde serbest akımı ile oluşanlar (örtü damlataşı, damlataş köprüsü, şelale damlataşları)
4- Su altında ve düzeyinde oluşanlar (damlataş havuzu, mağara incisi, mağara sütü)
5- Buz oluşumları
Mağaraya ulaşan suların ilk oluşturduğu şekil sarkıtlardır. Tavandaki çatlaklar veya tabaka aralarından damlayan bu sularda bir kısım CO2'in serbest hale geçmesiyle damlanın çevresinde ince, yarım küre şeklinde CO3 çökelir. Dairesel çekirdeğin ortası boş olduğundan, su buradan damlar. Damlayan her su, bu çekirdeği silindirik olarak büyütür. Böylece, zamanla içi boş, genişliği her yerde eşit çubuk makarna veya tüp şeklinde saydam şekiller oluşur. Sarkıt oluşumunun başlangıç dönemini karakterize eden bu şekillere makarna sarkıt adı verilir ve damlamanın seyrinde herhangi bir değişiklik olmadığı sürece çapları 5–10 mm, boyları 1–3 metreye ulaşabilir.



Düşey yönde büyüyen makarna sarkıtlarının içindeki kanalın tıkanması veya su akımında küçük bir değişikliğin olması durumunda, sular makarnanın içinden değil, dış yüzünden akarlar. Böylece düşey yönde uzama ile yanal yönde kalınlaşma birlikte olur. Dış görünümleri genel olarak havuca benzeyen sarkıtların geometrileri, damlanın devamlılığına, çatlak yapısına, tabakaların duruşuna, mağara tavanının yüksekliğine ve mağaradaki yeraltı suyunun oynama düzeyine göre: huni, küre, yumru veya silindir şeklinde olabilir. Dış yüzeylerinde, genellikle yüzeye paralel olarak gelişen büyüme tabakalarının enine kesitleri, iç içe halkalar şeklindedir.
Mağara tavanından damlarken sarkıtları oluşturan veya oluşturmayan kalsiyum bikarbonatlı sular tabanda düştükleri noktada, buharlaşma ve C02 kaybı nedeniyle, bir çekirdek etrafında çökelirler. Damlama sonucu sıçrayarak yayılan suların, damlama noktasındaki çekirdeğin çevresindeki karbonat çökelimi üst üste devam ederek dikitleri oluşturur. Şekli ve büyüklükleri tavandan düşen suyun akış şekli ve miktarı ile içerdikleri CO3 oranına bağlı olarak değişen dikitler, başlangıçta kubbe biçimindedir ve üst kesimleri damlamaya bağlı olarak çukurdur. Genel olarak kesintisiz damlayarak akan sular, taban ve üst kesimlerinin kalınlıkları hemen hemen birbirine eşit dikitleri oluşturur. Buna karşılık kalınlığı az, boyu büyük dikitler ise akışı az olan sızıntıların altında oluşurlar. Dikitlerin şekillerinde görülen değişiklik veya bozulmalar, büyümeleri sırasında iklim koşullarındaki farklılıklar ile mağaradaki çökme ve oturmalardan ileri gelir.
Dikitler, sarkıtlara oranla daha büyük olmalarına rağmen, merkezi tüplerden yoksundurlar. Bunların merkezleri yatay tabakalardan meydana gelirken, kenarlarında düşey ve ince yapraklar görülür. Ayrıca sarkıtlar gibi ışınsal büyümezler.
Sarkıt ve dikitler gelişimlerini sürdürdüklerinde belirli bir zaman sonra birleşerek sütun veya kolonları oluştururlar. Mağaranın tabanından tavanına dayanan sütunların merkezlerinin üst bölümleri sarkıt, alt bölümleri ise dikit yapısındadır. Bununla birlikte, birleşmeden sonra, tüm yüzey tavandan sızan veya damlayan suların etkisinde kalır ve sarkıt gelişimine döner. Gelişmelerinde damlayan suların sürekli yer değiştirmelerinin etkili oldukları sütunlar, zamanla büyüyerek ve birleşerek, mağara boşluklarını salon veya odalar şeklinde bölerler.
Mağaralarda en çok görülen şekillerden biri de duvar damlataşlarıdır. Mağara duvarı ve duvara yakın tavandan sızan suların oluşturduğu bu şekiller perde damlataşı, bayrak damlataşı, org ve flama gibi adlar alırlar. Mağara tavan, duvar veya tabanında, yer çekimine aykırı olarak değişik yönlerde ve şekillerde gelişmiş, karbonatlı ve sülfatlı çökellere aykırı şekiller adı verilir. Bu şekillerden en yaygın olanı ekzantrik (heliktittir). Mağaraların rüzgar hareketi olan alçak tavanlı, dar girinti veya galerilerinde oluşan ekzantrikler, değişik yönlerde (aşağı, yukarı, yanal) gelişmiş, tüpsü veya makarna sarkıtlardan meydana gelmişlerdir.
Eğimi az mağaralardaki çalkantılı gölcükler ile belirgin bir akışı olan yeraltı derelerinin tabanında; yan duvarlarda ve su düzeyinin hemen üzerinde damlataş havuzları oluşur. İçinde su bulunan çoğu mağarada gelişebilirlerse de genellikle akış hızı az yeraltı dereleri ile arkası kesilmeyen sızıntılı su giriş önlerinde meydana gelen damlataş havuzları, mağaraların karşılıklı iki duvarını set şeklinde birleştirdikleri gibi, iç içe halkalar şeklinde de gelişebilirler. Genel olarak 0,2–5 m derinliğinde olan havuzlar, suyun geldiği yöne doğru yükselerek (iç bükey) gelişirler ve üstleri kubbe şeklinde kapanabilir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 3 Ocak 2016 21:24
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
26 Ocak 2013       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
MAĞARA
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Doğa ya da insanlar tarafından yamaçlara ya da kayalara açılmış kovuk. Doğada açılmış olan mağaralar, karbonatlı sular, lavlar, deniz suyu gibi aşındırıcıların kayalara etkimesiyle oluşmuştur. Karbonatlı sular, kireçtaşı gibi kolaylıkla kimyasal aşındırmaya uğratabilecekleri kayaları oyarak, kimi zaman 200 m.yi aşan mağaralar oymuştur. Mağaraların içinde sarkıt ve dikitlerden oluşan çok ilgi çekici görünümler elde edilir. Bu tip mağaralar ilk zamanlarda insanların barınağı görevini yapmıştır. Deniz dalgalarının mekanik aşındırması sonucunda, dayanıksız kayalar zamanla aşınarak deniz kıyılarındaki mağaraları oluşturmuştur. Bu çeşit mağaralar yerin birkaç yüz metre altına kadar inebilir. Yanardağların ağzından ya da yamaçlarından akan lavların donarken oluşturduğu mağaralara lav mağaraları denir. Buzullarda, buzun kimi kısımlarda eriyip donması sonucu buz mağaraları oluşur. Mağaralar bilim adamlarının ilgisini çekmektedir. Jeologlar, ilgili yerin yapısı hakkında incelemelerde bulunurlarken, arkeologlar da mağaralara yerleşmiş muhtemel ilkel insan topluluklarının kalıntılarını ararlar. Dünyanın en geniş ve en büyük mağarası ABD'de Kentucky eyaletindeki Mammouth mağarasıdır. Bu mağaraların galerileri ile birlikte uzunluğu 100 km.yi bulur. Türkiye'de de, Hatay'daki Mağaracık köyü yakınındaki mağara, arkeolojik bakımdan çok değerlidir; burada kat kat beş ayrı kültüre ait kalıntılar bulunmuştur. Antalya ilindeki Damlataş mağarası ise doğal güzelliği yanı sıra, havasındaki karbon dioksit, yüksek nem, alçak sıcaklık ve radyoaktivite sayesinde astım hastalığına iyi gelmesiyle tanınmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Nisan 2015       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Mağara
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Mağara, yüzeyle bağlantısı olan ve gün ışığı ile bağlantısı kaybolacak derinliğe ve en az bir insanın sürünerek girebilmesine olanak verecek genişlik ve yüksekliğe sahip olan yeraltı boşluklarıdır. Speleoloji mağaraları inceleyen bilim dalıdır.

Gün ışığının kaybolmadığı boşluklara kovuk adı verilir.

Mağara Türleri
  • Karstik mağaralar: Kireç taşı, dolomit, mermer, jips, tuz, kalsit, çimentolu konglomera ve kum taşı gibi erimeye uygun karbonatlı ve sülfatlı kayaların, yeraltı suları tarafından eritilerek aşındırılmasıyla meydana gelen mağaralara karstik mağaralar denir. Bu tür mağaralar oluşum açısından en zengin ve yaygın mağaralardır.
  • Lav tüpü mağaraları: Bazı mağaralar lavların soğuması sırasında içlerinde bulunan boşluklardan meydana gelir. Akışa geçen lav kütlesinin dış kısmı soğuyarak katılaşır, içinden kızgın lav akmaya devam eder. Lav çıkışı bittiğinde içerideki bu boşluk mağara şeklini alır. Fakat bu mağaralarda zehirli gaz çıkışları olması ihtimali nedeniyle girilmesi tehlikelidir.
  • Buzul mağaraları: Buzul içinde oluşan mağaralardır. Eriyen sular buzulun tabanından akışa geçer, burada tabandaki kaya ile buzul arasında boşluk oluşur.
  • Buz mağaraları: Herhangi bir mağaranın içinde buz oluşumu ile Buz mağaraları oluşur.
  • Rüzgar mağaraları: Rüzgarın çöllerde yerden havalandırarak uçurduğu taneciklerin kayalarda açtığı mağralardır.
  • Tuz mağaraları Kayatuzu blokları içinde suların oluşturduğu erime boşluklarıdır. İran, İsrail, Şili'de görülürler.
  • Deniz mağaraları: Dalgaların kıyıdaki dikliklerde açtığı oyuklardır. Bir kısmının denizden girilen ilginç girişleri vardır.
Su Durumuna Göre Mağaralar
  • Vadoz mağaralar: Suyun bulunmadığı kuru ve aktif olmayan, aşınmanın durduğu fosil mağaralardır. Mağara içi hava doludur.
  • Freatik mağaralar: Mağara içinin su dolu olduğu, akım ve aşınmanın yatay yönde geliştiği alanlardır.
Mağara içindeki Şekiller
  • Sarkıt: yer altındaki suyun mağara tavanındaki materyalleri eritip aşağıya doğru sarkıtmasıyla oluşan şekillerdir.
  • Dikit: Mağara tavanından su sayesinde yere düşen ve yerden yükselip burada biriken materyallerin oluşturduğu şekildir.
  • Sütun: Sarkıt ve dikitin birleşmesiyle oluşan ve yerden tavana kadar uzanan şekildir.
  • Traverten: Yeraltı sularının eriterek bünyesine kattığı kalsiyum karbonatın, yüzeye çıktığında çökelmesiyle mağara içlerinde travertenler oluşur.
Mağara zonları

Mağaralar ısı, nem ve ışık vb. ekolojik faktörler açısından bölümlere ayrılır.
  • Giriş zonu: Mağaranın giriş bölümünde yer alır. Ekolojik şartlar mağara dışına benzer, sıcaklık ve nem dış ortama bağlı değişiklikler gösterir. Bu alan ışık da aldığı için nem ve soğuğa uyum sağlamış canlılar bulunur.
  • Alacakaranlık zonu: Girişten sonraki bölümdür. Işık azlığından dolayı girişteki bitkilerin çoğu yaşayamaz. Az sayıda bitkinin yaşadığı bu bölümde ısı venem sabitlense de, dışarıdan belli ölçüde etkilenir.
  • Karanlık zonu: Nem ve ısının çok az değiştiği ya da sabit olduğu bu bölümde ışık yoktur. Mutlak karanlığın hakim olduğu bu alanlarda gerçek mağara canlıları yaşar.
Mağara Canlıları

Mağara canlıları J. R. Schiner tarafından 1854 yılında, mağaraya olan bağımlılıklarına göre sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma günümüzde de kullanılmaktadır.
  • Mağara ziyaretçileri; Mağara dışında yaşayan, fakat bazı zamanlarda mağarayı kullanan kara canlılarıdır. Güve , kurbağa ve kış uykusuna yatan ayılar gibi canlılar çoğunlukla giriş kısmını kullanırlar.
  • Mağara seven canlılar: Bunlar hayatlarının tamamını mağarada geçiren, fakat mağara ortamına yakın dış ortamlarda da yaşayabilen canlılardır. Bazı böcek türleri ve mağara çekirgeleri bu guruba örnektir.
  • Gerçek mağara canlıları; Mağara dışında yaşayamayan, tamamen bu ortama bağlı hayat süren canlılardır. Mağara ortamına uyum sağlamış bu canlılara, mağara semenderi ve mağara kereviti örnektir.
Mağaraların Kullanım alanları
Mağaralardan genel olarak şu alanlarda yararlanılır: Turizm, doğal soğuk hava deposu, tulum peyniri ve yağ gibi gıdaların saklanması ve olgunlaşması, kültür mantarı yetiştiriciliği, solunum yolu rahatsızlıklarının tedavisi, askeri sığınak ve depo, yarasa gübresi (guano) üretme, doğal gaz, LPG ve akaryakıt depolama, mağaradaki yeraltı sularından yararlanma . Mağaraların yıl içinde sıcaklıklarının (17-24C) ve nemlerinin (%40-80) fazla değişmemesi mikroklima buralara özelliği kazandırır. Bu açıdan mağaralar sağlık turizmi bakımından önem taşır.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
3 Ocak 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MAĞARA a. (ar. mağare).
1. Toprak yüzeyine açılan, insan ya da hayvanların barınak olarak da kullanabildikleri doğal ya da yapay çukur. (Bk. ansikl. böl. Ed., Jeomorfol., Mitol., ve Tarönc.)
2. Mağara insanı, tarihöncesi insanı.

—Mim. ve Bahç. Doğal görünümünde bırakılmış ya da rüstik duvar örgüsüyle örülmüş kayalarla inşa edilen, çoğu kez deniz kabukları ve yapay sarkıtlarla süslenmiş, bazen de su oyunlarıyla donatılmış yapı. (Bk. ansikl. böl.)

—Tarönc. Mağara resmi, Tarihöncesi insanlarının mağara duvarlarına yapmış oldukları resimlere denir.

—Tip. Mağara sesi, boğuk, derin, korkunç vurgulu ses.

—ANSİKL. Ed. Eski edebiyatta mağara sığınılacak, gizli şeyler saklanacak yerdir. Hz. Muhammet Medine’ye göçü sırasında Sevr dağında bir mağarada saklanmıştı. Burada onunla birlikte kalan ve ona yardımcı olan Ebubekir "Yâr-ı gar” (mağara dostu) diye anılır. Kuran'da Tanrı’ya inanmış yedi kişinin (Ashâbıkehf) bir mağaraya sığındıkları anlatılır. Battalname' de Battal, atı Aşkar'ı ve silahlarını kendisi için bırakıldıkları mağarada bulup aldıktan sonra serüvenlerine başlar. Masallarda hâzinelerin saklandığı, eşkıya yatağı mağaralar vardır (Ali Baba ve Kırk haramiler masalı). Muhayyelet-ı Aziz Efendi' de bir hikâye kahramanı sihirli bir mağaraya kapanıp gizli bilimleri öğrenir. Çağdaş edebiyatta mağara bilgisizliğin, geri kalmış olmanın, yaşamdaki zor koşulların simgesidir (Mağara, M. Buyrukçu; Mağaradakiler, C. Meriç).

—Jeomorfol. Kıyı bölgesi dışında mağaralar (dalgaların dövdüğü yalıyarların tabanında en dayanıksız bölgelerde oluşur) karstlara özgü yüzey biçimleridir ve gelişmeleri iki belirleyici etkene bağlıdır: kirecin çözünmesi ve iç hidrolojik dolaşım (genellikle bir çatlak ağında başlar ve geçirimsiz düzeylerde tıkanır). Hidrodinamik etkilerden çok, çözünmenin önemine bağlı olarak yeraltı ağlarının gelişmesi, çok büyük boyutlara erişebilen kanalların açılmasına neden olabilir: dünyanın en güzel mağaralar topluluğu Orta Kentucky’dedir (mağarabilimciler tarafından keşfedilen Flint Ridge Cave ve Mammoth Cave). Doğal ilgi alanı (taşlaşmış kireçleriyle) ve müze (duvarlarındaki resimleri ve gravürleriyle) olan, kimi zaman mağarabilimcileıiakeşfedip turistlerin gezdiği mağaralar, dayanıksız ve tehdit altında olduğu kabul edilen ve çevrebilimin konusu olan ortamlardır.

—Mim. ve Bahç. Taş ve küçük deniz kabuklarından yapılan yapay mağaralar iki yüzyıl boyunca çok moda oldu; İtalya’daki örneklerden yola çıkılarak, 1540-1550'ye doğru Fransa'da da bu tür mağaralar yapılmaya başlandı (Fontainebleau’da Çamlar mağarası; Bastie d’Urfö şatosu). XVII. yy.'da, hükümdar malikânelerinin ve şatoların çoğunda bunlardan vardı; dairelerin içinde bile mağaralar düzenleniyordu. Bu mağaralann rokay süslemeleri, adını, süsleme sanatlarında XVIII. yy.’ın ilk yarısında çok tutulan bir üsluba verdi. (NYMPHAİON.)

—Mitol. Minos dönemi Giriti ve Eski Yunanistan kültlerinde mağaralar büyük önem taşırdı. Kakos, Polyphemos ve Sibyllalar antik şairlere göre mağaralarda yaşardı. Trophonios'un mağarası, korkunçluğuyla ünlüydü.

—Tarönc. Mağara iskânı, Riss döneminde Fransa'da Baume ve La Chaise gibi mağaralarda, İtalya'nın güney-doğusunda da Paglicci mağarasının girişi gibi sığınaklarda oturulmaya başlanmasıyla yaygınlaştı. Neandertal insanı genellikle mağaralarda yaşadı, ateşten ve taş aletlerden yararlandı. Son buzullaşma döneminde (Würm) bu yerleşmelere sık rastlanır. Rusya'da Moustier endüstrisi buluntu yerlerinin büyük bir bölümü mağaralardır (daha çok Kırım ve Kafkasya’da). Birçok mağara yerleşiminde Neandertal insanına ait kalıntılar ele geçirildi: Kırım’ da Kiik Koba ve Starosele mağaraian, Özbekistan’da Teşik-Taş mağarası. Kuzey Afrika’da Moustier endüstrisine bağlı mağara yerleşimlerinin en iyi-bilineni Libya’nın batısında ortaya çıkarıldı (İ.Û. 45 000-41 000). Yakındoğu ve Ortadoğu’da da Moustier endüstrisine bağlı birçok mağara ve kaya sığınağı bulunur: bunlar özellikle Zagros bölgesinde (Irak'ta Şanidar, Hazar Merd; Batı İran'da Hürremâbâd vadisi), İsrail'de (Karmel dağı ve Taberiye gölü yakınındaki mağaralar) ve Ürdün'de yoğunlaşır.
Üst Yontmataş.döneminde iskân edilerek çeşitli resim ve oymalarla bezenmiş mağaralar açısından en zengin bölge, ispanya’nın güneyinden (La Pileta, Parpallo, Escoural) Fransa’nın kuzeyine (Gouy), hatta Belçika'ya (trou Magritte) kadar uzanan alandır. Bu alanda yer alan yüzden fazla mağara yerleşiminin büyük bir bölümü Güney-batı Fransa (Lascaux) ve Kuzey ispanya’da (Altamira) bulunmaktadır. Ancak, tüm Akdeniz havzasında, Sicilya ve İtalya’da (Levanzo, Addaura, Romanelli, Paglicci), hatta daha doğuda, Urallar’ın güneyinde de (Kapova) bu tür mağaralara rastlanır.
Anadolu'da Yontmataş dönemine ilişkin en önemli mağaralar, G. ve G.-D. Anadolu’da bulunmaktadır Alt, Orta ve Üst Yontmataş dönemlerinin üst üste izlenebildiği Karain mağarası, Anadolu'nun tarihöncesini aydınlatan başlıca buluntu yerlerinden- dir; yakınındaki Oküzini, Çarkini mağaraları, Beldibi, Belbaşı kaya sığınaklanyla bir mağaralar zinciri oluşturur. Hatay’da, Mağaracık köyü yakınındaki mağaralar (Merdivenli, fikalı, Kanal, İncili) Orta ve Üst Yontmataş dönemlerine ilişkin kültür katmanlarıyla ilgi çeker İsparta'da Bozanönü ovasındaki Kapalı in mağarası'nda Üst Paleolitik dönemden Aurignac kültürüne ilişkin çakmaktaşından aletler ve çekirdekler bulundu. Kars yöresinde de Yontmataş döneminden mağara sığınaklar (Kurbanağası) bulunmaktadır İstanbul'da Küçükçekmece gölünün K. ucundaki Yarımburgaz mağarası, Alt ve Orta 'tbrıtmataş dönemlerinin yanı sıra Bakırtaş dönemi buluntuları açısından da zengindir. Adıyaman’da Palanlı vadisindeki Keçiler mağarası’nda Ortataş’ döneminden aletler ele geçmiştir Mağaranın iç bölümlerinde duvarlar çok sayıda figürlerle süslüdür. Van’da, Yedisalkım köyündeki Kızlar mağarası’nda, stilize insan betimleri, av ve tuzak sahneleri yer alır.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

16 Ağustos 2014 / fullmoon Genel Galeri
19 Ağustos 2009 / HayLaZ61 Turizm
19 Şubat 2008 / Misafir X-Sözlük
8 Mayıs 2008 / eXcaLLaNT Taslak Konular