PARLAK sıf.
1. Parlayan, güçlü ışık veren ya da böyle bir ışığı yansıtan şey için kullanılır: Masmavi gökyüzünde parlak güneş Parlak saçlar
2. Başansıyia parlayan bir kimse ya da büyük bir başarıyla kendim gösteren şey için kullanılır: Parlak bir yazar. Parlak bir diplomat. Parlak bir geleceği var. Amerikan sinemasının parlak bir dönemi.
3. Yüzeysel denebilecek parıltı, çekicilik: Dinleyenleri parlak sözlerle oyalamak.
4. Canlı, pırıltılı, ışıl ışıl renk için kullanılır: Parlak kırmızı.
5. Arg. Güzel yüzlü oğlan için kullanılır.
6. Parlak bir gökyüzü, parlak hava, bulutlu, sisli olmayan gökyüzü, hava. || Pek parlak olmamak, bir kimseden, bir şeyden söz ederken, iyi olmamak, beklenilen, istenilen gibi olmamak, yolunda gitmemek anlamında kullanılır: Hastanın durumu bugün pek parlak değil, işler pek parlak değil. Teklit pek parlak değil.
—Bine. Parlak yürüyüş, bir atın doğru ve görkemli yürüyüşleri için kullanılan deyim.
—Değirmene. Parlak pirinç ya da arpa, bu tanelerin kabuklarından soyulmuş biçimi.
—Müz. Ybrumcunun, özellikle teknik becerisini değerlendiren bir parça ya da pasaj için kullanılır.
a. Eşkanatlı böcekler familyası, (Bil. a. Fulgoridae.)
—ANSİKL. Parlakağustosböceğlgiller familyası üyelerinin çok küçük duyargaları gözlerin altından çıkar; yalnızca iki yalıngözleri vardır Geniş kanatlı, kese biçiminde ya da koni gibi uzun kafalı hayvanlardır, Vferkürenin sıcak bölgelerine yayılırlar, uzun kafalarının tuhaf bir görünümü vardır; renkleri çoğunlukla canlı ve uyumlu dur; hemen hemen hepsi mumsu bir salgı çıkarır. Lanternaria candelaria fotogen bakteriler sayesinde ışık saçar. Fulgor cinsi üyeleri S/maruba'ların (sedefotugiller) gövdelerinde bulunur; çünkü bu ağacın kabuğuyla aynı renkte olmaları, böceklerin düşmanlarından gizlenmesini sağlar.
Kaynak: Büyük Larousse
Parlak Nedir?
