Arama

Sıcak Nedir?

Güncelleme: 20 Ekim 2015 Gösterim: 3.698 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sıcak -ğı
isim
1 . Havadaki yüksek ısı:
Sponsorlu Bağlantılar
"Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor."-
N. Cumalı.
2 .
Sıcak yer:
"Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı."-
Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . Hamam.
4 . sıfat Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı:
"Yorganın altında sıcak gözyaşları dökerek gecelerce beklemişti."-
O. Kemal.
5 .
sıfat Isısı yüksek olan, çok ısınmış:
"Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi."-
A. Gündüz.
6 . sıfat, mecaz Dostça olan, sevgi dolu:
"Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva."- .

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

sıcak bakmak
sıcak basmak (veya bastırmak)
sıcak olmak
sıcak yüz göstermek

Birleşik Sözler
sıcak çekme
sıcak dalgası

sıcak harp

sıcakkanlı

sıcak kuşak

sıcak para

sıcak renkler

sıcak savaş

sıcak sıcak

sıcak yastık

sıcağı sıcağına

ara sıcak

eş sıcak

kanı sıcak
sarı sıcak

cehennem sıcağı

Kaynak:TDK

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
sade - avatarı
sade
VIP hazan
12 Kasım 2012       Mesaj #2
sade - avatarı
VIP hazan
sıcak

Sponsorlu Bağlantılar
  1. Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
    Örnek: Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal
  2. Isısı yüksek olan, çok ısınmış
    Örnek: Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi. A. Gündüz
  3. Havadaki yüksek ısı
    Örnek: Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor. N. Cumalı
  4. Yer
    Örnek: Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı. Y. K. Karaosmanoğlu
  5. Hamam.
  6. Dostça olan, sevgi dolu.
  7. Sıcak yer
  8. sıcakkanlı, cana yakın
  9. Yüksek düzeyli radyoaktiflik..







Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Ekim 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SICAK sıf.
1. Sıcaklığı, beden sıcaklığına oranla daha yüksek olan; sıcaklık duyumu oluşturan bir şey için kullanılır: Sıcak bir banyo yapmak. Sıcak bir çay içmek Radyatörler sıcak
2. Çok ısı yaydığı sırada güneş için ya da atmosfer sıcaklığının görece yüksek olduğu bir dönem, bir mevsim, bir bölge için kullanılır: Sıcak yaz güneşi. Sıcak bir gün. Çok sıcak bir yaz geçiriyoruz. Sıcak ülkelere gitmek.
3. Isıyı toplayan ve tutan bir yer için kullanılır: Evin en sıcak odası.
4. içten bir sevgi, dostluk, yakınlık gösteren bir kimse; sevgiyi, dostluğu, yakınlığı gösteren bir şey için kullanılır: Sıcak bir insan. Ne sıcak bakışları var. Sıcak bir onay. Sıcak bir ilgi. Sıcak bir uğurlama.
5. Çok hareketli, çalkantılı ya da çetin bir olay, bir eylem için kullanılır: Sıcak savaş. Ekonomik açıdan sıcak bir dönem.
6. insanı saran, göze ve kulağa hoş gelen, haz ve huzur duyuran bir şey için kullanılır: Kırmızı, sarı, turuncu sıcak renklerdir. Bu sanatçının sıcak bir sesi var.
7. Sıcak olmak, sıcak artmak, fazlalaşmak || Sıcak renkler, kırmızı, turuncu, sarı renklere ve bunların tonlarına verilen ad. || Sıcak yüz göstermek, bir kimseye yakınlık göstererek karşılamak.

—Isıt, havld. Sıcak hava üreteci, sıcak hava elde etmeye yarayan ve dolaşımı genellikle doğal yollarla (vantilatör kullanmadan) sağlanan aygıt. (Bk. ansikl. böl.)

—Metalürj. Sıcak biçimlendirme, homojen bir ısıtmadan sonra bir parçaya belli bir biçim vermeyi amaçlayan işlem. || Sıcak dövme, pudlaj fırınlarından çıkarılan demir kütüklerindeki gözenekleri sıkıştırma ya da dövme yoluyla gidermek eylemi, (işlem sırasında ayrıca metal yüzeyindeki arıtma cürufları da uzaklaştırılır.) || Sıcak dövmek, pudlaj ya da arıtma fırınlarından çıkışta demiri dövmek ya da biçimlendirmek. || Sıcak haddeleme, metal parçaları yüksek sıcaklıklarda homojenleştirdikten sonra haddeleme işlemi.

—Nalbantl. Sıcak nallama, tırnağa tam olarak uyması için nalı iyice kızdırarak çakma.

—Nük. müh. Yüksek derecede radyoaktif bir madde ya da böyle bir maddeyi içeren yer için kullanılır ve önlemler almak ve ekranlama donanımları kurmak zorunluluğunu belirtir.

—Teknol. Sıcak nokta, bir cismin, çok yüksek bir sıcaklığa getirilmiş, çok küçük boyutlu parçası. (Mekanik bir parçanın sür tünmesinde, ısınma düzgün değildir: çoğu kez sıcak noktalar ortaya çıkar.)

—Tekst. Sıcakta bekletme, bir tepkinin sürekli emdirme ve sıkmayla uygulandığı ve dokumanın daha sonra tepkimenin gerektirdiği süre boyunca sarılı dı ırıımda kaldığı terbiye işlemi.

—Tip. Sıcak nodul, teşhis amacıyla verilen izotopu (özellikle tiroit bezinde) özel bir yoğunlukla tespit eden nodül

—Uluslarar huk. Sıcak takip, bir kıyı devletin gemisinin, karasularında suç işleyen yabancı devlet gemisini, kıyı sularında başlamak ve kesintisiz olmak koşuluyla, açık denizde de izleme ve durdurup arama yetkisi. (Bu yetki tanınmazsa, açık denizlerin özgürlüğü ilkesine göre, açık denize ulaşan suçlu gemi cezasız kalmış olur.) [Esanl Hor pursuIt KESİNTİSİZ İzleme ]

be.
1. Sıcak olarak' Hastalıktan yeni kalktın, sırtını sıcak tut Çorbayı sıcak içmek.
2. Yakınlık, ilgi duyduğunu gösterir biçimde: Ona daha sıcak yaktaşabi lirdin.

a.
1. Yüksek ısı; hararet: Sıcakta dolaşma. Dışarıda korkunç bir sıcak var.
2. Hamam.
3. Sıcak basmak, bastırmak, hava aşırı ölçüde ısınmak. || Sıcağı sıcağına, üstünden zaman geçmeden ya da geçirmeksizin; heyecan verici ya da üzücü, kötü bir olayın olduğu anda- Bir eleştiriyi sıcağı sıcağına yanıtlamak.

-ANSİKL. Isıt havld Bir sıcak hava üreteci başlıca şu bölümlerden oluşur bir yanma odası; yanmış gazların dışarı atıl dığı bir boru; içinde yanmış gazlara do taştığı ve havanın ısıtıldığı ı lygun biçimde bir ısıtma yüzeyi bulunan ,çoğunlukla odası ve ısı değiştiricisine gönderilecek soğuk havanın girişini sağlayan bir oda.
Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

16 Haziran 2014 / Misafir Cevaplanmış
27 Eylül 2012 / Efulim Coğrafya
16 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
8 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük