SANIK a. Cez. ua huk. Suçlu olduğu sanılarak hakkında ceza davası açılan kişi.
—ANSİKL. Cez. us. huk. Kural olarak, bir kimsenin sanık olması için ona karşı bir davanın açılmış olması gerekir. Ancak, kimi istisnai durumlarda, kamu davası açılmadan önce de "sanık” sıfatı kullanılabilir. Sanıklık sıfatı, ceza davası sonuçlanıncaya kadar sürer. Yargılama sonunda sanık beraat ederse (suçsuz bulunursa) sanıklık sona erer. Aynı şekilde, yargılama sonunda suçluluğuna karar verilen kişi de sanık olmaktan çıkar ve suçlu (hükümlü, mahkûm) haline gelir. Sanık ancak sağ ve gerçek bir kişi olabilir. Ölmüş olan kişi sanık olamaz; ölümle ceza davası ortadan kalkar Tüzel kişiler de sanık olamazlar. Yasada öngörülen istisnalar dışında, sanığın duruşmada hazır olması gerekir. Kural olarak sanık olmadan duruşma yapılmaz. Ancak sanık, duruşmadan vareste tutulmasını mahkemeden isteyebilir. Hakkında ceza davası açılmış olan sanığın, savunmasını yapabilmesi için hangi eylemle suçlandığını öğrenmeye hakkı vardır; dava dosyasının içeriğini avukatı aracılığıyla öğrenebilir. Sanığın en önemli hakkı, savunma hakkıdır. Sanık, soruşturmanın her aşamasında bir ya da birden çok müdafiin yardımına başvurabilir (Cez. muh. us. k. md. 136). Ceza muhakemeleri usulu kanunu'nda (CMUK) mevcut sanık haklarını, Avrupa insan hakları sözleşmesi, AGİK insani boyut konferansının Moskova toplantısı belgesi ve insan haklarının korunmasına ilişkin diğer uluslararası belgelere koşut hale getirmek için, 18 kasım 1992 tarih ve 3842 sayılı yasa ile, CMUK'un birçok maddesinde sanık lehine değişiklik yapıldı. Buna göre sanık da hâkimi red talebinde bulunabilir; sorgu sırasında varsa sanık müdafii (avukat) hazır bulundurulur; sanığın özgür iradesine dayanmayan ifadesi geçerli değildir, yani kötü muamele, işkence, zorla ilaç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddet gibi iradeyi bozan müdahalelerle sanığın ifadesi alınamaz, vb.
Kaynak: Büyük Larousse