ÖVMEK g f
1. Bir kimseyi, bir şeyi övmek, onu yüceltmek, iyi yönlerinden, değerinden, üstünlüklerinden söz etmek; methetmek: Girişiminden ötürü bir kimseyi övmek. Dostluğu öven bir yazı. Bir filmi övmek.
2. (Bir şeyi, bir kimseyi) öve öve bitirememek, onu aşırı ölçüde yüceltmek.
♦ övünmek dönşl. f
1. Kendine ilişkin gerçek ya da gerçekdışı değerleri yücelterek abartılı bir biçimde sayıp dökmek.
2. Bir kimseyle, bir şeyle övünmek, ondan gurur duymak; onu, o şeyi abartılı biçimde ortaya koyarak, üstünlük taslamak: Ne yapsın, o da kardeşiyle övünüyor. Bu bölgede doğdum, bununla övünürüm. Parasıyla övünmek.
3. Övünmek gibi olmasın, kendini övmeye niyetlenen bir kimsece, övünüyormuş izlenimini vermemek ya da övünmesini hoş göstermek amacıyla söylenir: Övünmek gibi olmasın ama sezgi gücüm fazladır.
♦ övülmek edilg. f. Övmek eylemine konu olmak; methedilmek.
Kaynak: Büyük Larousse