KARIN, -rnı a.
1. Anat. İnsan vücudunun göğüsle leğen arasında kalan bölümü. (Bk. ansikl. böl.)
2. Az ya da çok olan çıkıntısı, şişmanlığı, kasları açısından ele alınan bedenin bu bölümü: Karnı erimek. Dümdüz bir karnı olmak.
3. Karın boşluğundaki iç organların tümü, özellikle mide, bağırsak ya da iç cinsel organlar: Karnı acıkmak. Karnını doldurmak. Karnı ağrımak.
4. Kadın bedeninde dölyatağı, rahim: Ana karnındaki çocuğun cinsiyetini belirlemek.
5. Kimi şeylerin, çukur nesnelerin şişkin ve geniş bölümü, iç boşluğu: Bir sürahinin karnı. Geminin karnı.
6. Tkz. İç, gönül, akıl: Ben senin karnındakini ne bilirim.
7. Karın ağrısı, insana sıkıntı veren, rahatsız edici, sevimsiz kişi ya da sorun; adı tam olarak bilinmeyen şeyler için duraksama belirtilerek söylenir: Istaka mı ne, işte öyle karın ağrısı bir adı var o sopanın. || Karnı aç, acıkmış. || Karnı burnunda, doğumu yaklaşmış bulunan gebe kadın için kullanılır: Karnı burnundaydı karısının, bugün yarın doğurabilirdi. || Karnı geniş, hiçbir şeyi önemseyip kendine dert etmeyen, tasasız, gamsız. || Karnı gitmek, karnı sürmek, büyük aptestini sulu olarak sık sık yapmak. || Karnı karnına geçmek, karnı içine çökecek ölçüde çok zayıflamak. || Karnı tok, acıkmamış. || Karnı tok sırtı pek, geçimi yerinde olan, hiçbir şeye gereksinim duymayan kimseler için söylenir. || Bu sözlere karnım tok, bu türden sözlerin çok duyulduğunu, onlara inanılmayacağını be- KARIN lirtmek için kullanılır: Bırak bu sözleri, benim bunlara karnım tok (tkz.). || Karnı zil çalmak, son derece acıkmış olmak. || Karnından söylemek, karnından konuşmak, duyulamayacak ölçüde alçak sesle konuşmak;. yalan yanlış uydurup uydurup söylemek.
—Anat. Karın jimnastiği, karın kaslarını geliştirmek için yapılan hareketlerin tümü. || Karın kasları, karnın ön ve yan çeperlerini oluşturan kaslar. || Üst karın atardamarı, kalça dış atardamarının dallarından biri. (Kasık kanalının derin deliğini çepeçevre dolaşarak karın büyük düz kasının arkasından dikine yukarıya çıkar.) || Üst karın bölgesi, yukarıda kaburgalar ve göğüskemiğiyle aşağıda göbek bölgesiyle ve yanlarda böğürlerle sınırlı karın bölümü.
—Bot. Karın çizgisi, kıvrılmış ya da kendi üzerine katlanmış bir meyveyaprağın iki kenarının bitişmesinden oluşan çizgi. || Karın yüzü, dip kısmı (yaprak sapı) gövdeyle dar açı oluşturan yaprağın üst yüzü.
—Cerr. Karın-göğüs kesimi, karın üst bölümü ile göğsün yarısını birlikte kesme. (Bu arada plevra ve diyafram da kesilmiş olur.)
—Dalga ve titr. Bir duraklı dalgalar sisteminde, titreşim genliğinin en büyük değeri aldığı nokta, çizgi ya da yüzey.
—Hat. Hattatlıkta bazı harflerin (cim, çe, ha, hı) karına benzeyen alt bölümü. (Sülüs ve nesih yazılarda Hafız Osman, celi sülüs yazıdaysa Mustafa Rakım karınları en güzel biçimlendiren sanatçılardı. Günümüzde de bu hattatların geliştirdiği çizgiler uygulanmaktadır.)
—inş. Bir duvar yüzünün, düşey doğrultu dışında kalan bölümü. (Duvar yüzlerinden biri, çekül dışına çıktığında, duvarın karın verdiği söylenir.)
—inş. ve Bayınd. Bir kemerde, bir tonozda, sırtın karşıtı olan ve altta kalan yüzey.
—Kad. hast. Karına dikme, doğrudan doğruya bir dölyatağı askısı elde edebilmek amacıyla dölyatağının ön yüzünü cerrahi olarak karın çeperi kaslarının arka yüzüne dikmek. (Eskiden dölyatağının arkaya dönüklük hallerinin tedavisinde kullanılan bu yöntem artık terk edilmiştir.) [Eşanl. VANTROFİKSASYON.)
—Kasapl. Sığır ve dananın, göğüs kafesinin alt-arka kısmında yer alan ve son kaburgaların uzantısındaki kıkırdakları içeren bölümü. || Karın altı, kasaplık hayvanlarda karnın alt kısmından alınan parça.
—Mim. Bir parmaklık dikmesinin şişkin alt bölümü.
—Paleogr. Bir harfin kavisli bölümü.
—Patol. Karın ağrısı, içorganlarda, özellikle bağırsaklarda duyulan ağrı. || Karın fıtığı, karın çeperinin zayıflığı yüzünden içorganların pırtlaması. (İki türlü karın fıtığı vardır:
1. kendiliğinden oluşan karın fıtıkları, karın çeperi aplazisinden ileri gelir ve doğuştan ya da edinsel olabilir;
2. kaza ya da ameliyat sonucu travmadan olan karın fıtıkları. Ameliyatlardan sonra dren koymak zorunluğu doğarsa özellikle karın fıtığı olmasından korkulur.) [Eşanl. EVANTRASYON.] || Tahta karın, elle muayenede tahtaya benzer bir sertlik duygusu uyandıran karın çeperi kasılması. (Akut bir karınzarı iltihabının belirtisidir.) || Üst karın ağrısı, karnın üst tarafında kendiliğinden olan ya da elle bastırılınca ortaya çıkan değişik şiddette ağrı. (Bk. ansikl. böl.)
—Tarım mak. Karın yüksekliği, motorlu bir aracın ya da traktörün en alt noktasından geçen düzlemle yer arasındaki aralık.
—Tekst. Karın altı yünü, koyunlarda karnın alt kısmından elde edilen kıtıklı tortu yün.
—Zool. Hayvanlarda, gövdenin toprağa ya da suyun dibine bakan yüzü. (Dörtayaklılarda karın, gövdenin apışarasıyla diyafram arasındaki bölümüdür. Balıklarda karın, bedenin anusla solungaç yarıkları arasındaki bütün alt bölümünü belirtir; açık ya da gümüşi renktedir; oysa "sırt" daha koyu olur. (Bk. ansikl. böl.) || Evcil dörtayaklılarda, kasık bölgesiyle, böğürlerin altındaki kolan geçirilen yer arasında kalan beden parçası. (Atlarda, çeşitli karın tipleri vardır: normal karın, şişkin karın, sarkık karın, tazı karnı ya da çekik karın.) || Kimi hayvanlarda bedenin art bölümü. II Örümceklerde, ortasında cinsellik deliği, yanlarında soluk delikleri buli(- nan, dışbükey, bazen sert bedeı>bölümü. || Karın delikleri, bazı balıklarda ve sürüngenlerde, anüs yakınında iç boşlukla dışarısı arasındaki bağlantıyı sağlayan çifte delik. (Yuvarlakağızlılarda gametlerin dışarı atılmasını sağlarlar.)
—ANSİKL. Anat. Karın, üstte onu göğüs kafesinden ayıran diyaframla, aşağıda leğenle, arkada omurgayla, önde ve yanlarda tam bir kuşak oluşturan güçlü kaslarla sınırlıdır. Karında üç orta bölge (üst karın, göbek, alt karın) ve altı yan bölge bulunur (yukardan aşağıya geğrekler, böğürler ve kasık çukurları). Karın boşluğunda, sindirim sisteminin karınzarı ile örtülü bölümü yer alır. Bunların arkasında karın- zarı arkası boşluk, bu boşlukta da böbrekler ve böbreküstü bezleri bulunur boşluğun içinden karın aortu, alt ana toplardamar ve sempatik sinirler geçer.
—Patol. Üst karın ağrısına bazen bulantı ve kusma eşlik eder. Bu ağrı midedeki ya da onikiparmak bağırsağındaki bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi, safra kesesi ve pankreas rahatsızlığının ya da bir apandisitin belirtisi de olabilir Bir çaba sonucu üst karın bölgesinde duyulan sıkıştırıcı ağrı, koroner yetersizliğinin belirtisi olabilir ve kalbin muayenesini gerektirir. Karın ağrısı, bulantı ve kusmayla başlayan bazı miyokart enfarktüsleri ve sindirim sistemi hastalıklarıyla karıştırılabilir.
—Zool. Bedenin birbirini izleyen bölgelere (baş, boyun, göğüs, karın, kuyruk) ayrılması, yalnızca bölütleri önden arkaya doğru farklılaşmış, böfütlü hayvanlarda yapılabilir. Omurgasızlarda, karın yalnızca eklembacaklılarda (çokbacaklılar dışında) iyice tanımlanmıştır. Örümcekgillerde cinsiyet deliğiyle başlar ve soluk deliklerini taşır; kabuklularda, genellikle çiftleşme organı ya da oviger levhalarına dönüşür ve pleopot adı verilen eklentiler karından çıkar; böceklerde, 11 ya da 12 karın bölütü vardır (eklentiler yoktur), önayaklı kabuklularsa karınları bakımından şu öbeklere ayrılabilir: geniş karınlı Macrura'iar (karides, böcek, tatlısu ıstakozu, deniz ıstakozu); bakışımsız karınlarını bir karındanbacaklı kavkısıyla koruyan Anomura (Pagurus'lar); küçük karnı başlıgöğsün altında kıvrılan Bracyura'lar (yengeç). Tüm omurgalıların en azından üç beden bölgesi vardır: baş, gövde ya da göğüs-karın (genel bir boşluğu bulunan tek bölüm) ve kuyruk. Gövdenin, kalp, akciğer ve yemekborusunu içeren bir göğüs boşluğuyla, tüm geri kalan içorganları kapsayan bir arka karın boşluğuna ayrılmasına yalnızca memelilerde rastlanır. Bu iki boşluk diyafram denen enine bir kas levhasıyla ayrılır.
Kaynak: Büyük Larousse