Arama

Zor Nedir?

Güncelleme: 19 Mart 2016 Gösterim: 1.780 Cevap: 15
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZOR a. (fars. zör).
1. Güçlük, sıkıntı, rahatsızlık; sorun: Bir zoru, bir sıkıntısı olmasa niye doktor doktor dolaşsın.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Baskı: Zoru görünce kaçmak. Zor altında verilen ifadeler geçersizdir.
3. Yüküm, zorunluluk.
4. Zor kullanmak, bir şeyi gerçekleştirmek için her tür baskı ve şiddete başvurmak. || (İş) zora binmek, bir işin yapılması için zor kullanmayı gerektirecek koşullar oluşmak. || Zora gelememek, baskı ve sıkıntıya ya da çok ağır çalışma koşullarına dayanamayarak, onlara katlana- mamak. || Zora koşmak, bir işin yapılmasında güçlük çıkarmak ya da yapılması olanaksız bir şey istemek: Seninkisi işi zora koşmak değil de nedir? || (Bir yerinden) zoru olmak, bir acısı, rahatsızlığı ya da kendisini zorlayan bir sorunu, bir sıkıntısı olmak: Midesinden zoru var. || Zoru zoruna, zor zoruna, güçlükle, zorbela, ucu ucuna: Aldığınız kumaş zoru zoruna yetti. | Zorun ne?, Ne zoruna?, "Ne istiyorsun? Derdin ne? Seni zorlayan nedir?" anlamında kullanılır: Niye bu kadar çalışıyorsun, zorun ne? || Zoruna gitmek, bir şeyden söz ederken, bir kimsenin onuruna dokunmak; ağrına, gücüne gitmek: Doğrusu onun emrinde çalışmak zoruna gidiyordu. || Zorunda kalmak, mecbur kalmak. || Zorunda olmak, kesinlikle yapması gerekmek, yerine getirmek mecburiyeti içinde bulunmak.

sıf. 1. Yapılması, yerine getirilmesi kolay olmayan, büyük bir çaba, beceri vb. gerektiren şey için kullanılır; güç: Zor bir meslek. Zor bir soru.
2. Sıkıntı yaratan, katlanması kolay olmayan bir şey için kullanılır; güç: Zor bir durum.
3. Geçinil- mesi ya da anlaşılması kolay olmayan bir kimse için kullanılır: O yalnız ve zor bir insandır.


be. 1. Güçlük, çekerek, zorlukla: Zor yürümek. Zor geçinmek.
2. Zor bela — ZORBELA. || (Bir kimseye) zor gelmek, yapılması bir kimseye güç gelmek, üstesinden gelememek. || Zor zar -» ZAR ZOR.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORALIM a. Cez. huk.
1. Bir kişinin malının devlet tarafından elinden alınması.( — MÜSADERE.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Zoralıma çarpmak, bir kişiye ait mallara devlet adına elkoy- mak; müsadere etmek.

Kaynak: Büyük Larousse

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORLA be.
1. Zor kullanarak: Beni zorla buraya getirdiler.
2. istemeyerek, isteksizce, zoraki: Önümdeki yemeği zorla yedim.

—Huk. Zorla çalıştırma, hükümlülerin, cezalarını çektikleri ceza infaz kurumlarında ya da kurum dışında çalıştırılmaları. (Ceza infaz kurumlan ile tevkifevlerinin yönetimine ve cezaların infazına dair tüzük, md. 197.)
Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORLAMA a.
1. Zorlamak eylemi.
2. Baskı: Hiçbir zorlama yok, herkes seçiminde özgürdür.

—Denize. Fırtına, kötü yük dağılımı, anor mal koşullar vb. nedeniyle oluşan aşırı gü- cün'bir gemiyi etkilemesi. || Geminin hızını artırmak için makinelere aşırı yüklenme.

—Dilbil. Söz zincirinin bir noktasında, belli bir birimle birlikte kullanılabilecek öteki birimlerin rastlaşmalarına ilişkin kısıtlamalar (zorunluluk ya da yasaklama) bütünü. (Kesitse! zorlamalar ya da seçim zorlamalarından da söz edilir.) [Bk. ansikl. böl.]

—Koregr. Elden geldiğince en doğru harekete, en açık pozisyona ulaşmak amacıyla harcanan çabayı yoğunlaştırarak, alıştırmaları yineleme. (Örn. bir bacağı ikinci pozisyona yükseltmek, büyük bir şpagat gerçekleştirmek, kusursuz bir en -dehors’a ulaşmak için.)

—Mant. 1963’te R Cohen tarafından seçim belitinin ve süreklilik varsayımının ZF kümeler kuramından bağımsızlığını tanıt lamak amacıyla ortaya konan ve eklemlerle niceleyicilerin klasik yorumunda bir değişiklik yapılmasına yönelen yöntem.

—Sil. Namlusu yivli ateşli silahlarda, mü- cefin çeperi ile mermi arasındaki boşluğu (hava payını) ortadan kaldıran yöntem. (Bu yöntemle merminin namlu çeperlerine çarpması önlenerek atış isabeti çoğaltılmış olur.)

sıf. Zor kullanarak sağlanan: Zorlama bir çalışma.

—Ansİkl. Dilbil. Zorlamalar paradigma ekseninde kendini gösterir ve sentagma ekseninde gerçeklik düzlemine çıkar. Söz zinciri çizgisel nitelikli olduğundan, sözcenin belli bir noktasında aynı düzeyden iki birim birden bulunamaz. Öte yandan, bir dilsel birim özelliğiyle, öteki birimlerle kullanım koşullarını belirler. Örneğin havlamak fiili [+ canlı, -insan] özelliklerini taşıyan bir özne gerektirir. Bir dolaysız kurucular dilbilgisi oluşturmak için büyük önem taşıyan zorlama kavramı, özellikle dağılıma dilbilim tarafından incelenmiştir.

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORLAMAK g f.
1. Bir kimseyi (bir şeye) zorlamak, bir şey yapması için ona baskı uygulamak ya da zorunluluk yarat mak; mecbur etmek: Tehditlerle onu istilaya zorladılar. Tutumunuz beni sizi işten atmaya zorluyor.
2. Bir kimseyi, bir şeyi zorlamak, bir kimseden gücünü aşan bir çaba istemek; bir şeyi her zamankinden. daha güçlü, daha verimli, daha etkili vb. kılmaya çalışmak; yüklenmek: Bir öğ renciyi zorlamak. Sesini zorlamak. Motoru zorlamak
3. (Bir kimseyi, bir şey için) zorlamak, ısrar etmek, üstelemek: Eve gitmem için beni çok zorladı.
4. Bir şeyi, bir mekanizmayı (araç tüml. +) zorlamak, bir şeyi açmak, bir mekanizmayı çalıştırmak için güç kullanmak ya da asıl uygun olan yöntemden, araçtan başka bir şey kullanmak: Kapıyı zorlamak. Tornavida ile kasayı zorlamak.
5. Bir şeyi (soyut) zorlamak, onu, sınırlarını aşmaya çalışmak: Dili zorlamak. Yasaları zorlamak.

—Denize. Donanımı zorlamak, herhangi bir donanıma, normal çalışma gücünü aşacak biçimde yüklenmek. || Bir donanıma aşırı güç uygulamak.

—Mak. san. Makine bölümlerinden söz ederken, karşılıklı olarak, her tür çalışmaya engel olacak biçimde, kuvvet uygulamak.

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORLAMALI sıf. Bir zorlama sonucun da oluşan ya da oluşturulan.

—Dalga ve titr. Zorlamalı salınımlar, bir sistemin, uyulması zorunlu, zamana bağlı bir dış kuvvetin etkisiyle yaptığı titreşimler.

—Mak. san. Zorlamalı bağlama ya da montaj, dış bir kuvvete (örneğin ağırlığa ya da prese) başvurularak gerçekleştirilen bağlama ya da montaj. (Eşanl. PRES- Li BAĞLAMA ya da MONTAJ.)

—Radyotekn. Zorlamalı salınımlar, ürettiği salınımların frekansından farklı bir frekansa ayarlanmış bir devre içindeki indük- lenmiş salınımlar.

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORLANIM a. Psik. Herhangi bir özneyi belli bir eylemi yapmaya (ya da belli bir şeyi düşünmeye) zorlayan karşı konulmaz iç eğilim. Özne, sözkonusu etkinliği doğru bulmasa bile, bunu yerine getirmemenin boğuntuya yol açmasından korkar. (Zorlanım, özellikle saplantılı nevrozda görülür Bilincini kuşatan şeye karşı direnmek amacıyla öznenin savaşıma girişmesi ba kımından itkiden ayrılır.) [Eşanl. ZORGU ]
Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZORLUK a.
1. Zor olma durumu, zor olan bir şeyin özelliği; güçlük: Bir girişimin zorluğu.
2. Zor olan, sorun yaratan şey; engel, güçlük: Tüm zorlukların üstesinden gelmek.
3. Bir şey yapmakta çekilen sıkıntı; güçlük: Seni anlamakta zorluk çekiyorum.
4. (Bir kimseye) zorluk çıkarmak, bir şeyi yapmasını engellemek amacıyla türlü güçlükler ve sorunlar yaratmak.

—Ruhbil. Bir itemin zorluğu, incelenen bir grupta iyi cevap verenlerin yüzdesi.

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Mart 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
zor
isim Farsça

1 . Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık:
"Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi, ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm."- R. N. Güntekin.
2 . sıfat Sıkıntı veya güçlükle yapılan:
"Sabır güzel, faydalı; fakat zor şeydir."- B. Felek.
3 . Yüküm, mecburiyet:
"Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu."- N. Cumalı.
4 . Baskı:
"Zor kapıdan girince kanun bacadan çıkar."- Atasözü.
"Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi."- M. Ş. Esendal.
5 . zarf Güçlükle, zorla:
"El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı."- H. Taner.
6 . ünlem Yapamazsın!.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
zora binmek
zora gelememek
zora koşmak
zor gelmek
zor kullanmak
zor oyunu bozar
zoruna gitmek
zorunda bırakmak
zorunda kalmak (veya olmak)
zorun ne?
zoru olmak

Birleşik Sözler
zor alım
zor belâ
zoru zoruna
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Mart 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
zor ingilizcesi

1. trouble, difficulty, worry, problem: Hiçbir zoru yok. He´s got nothing troubling him.
2. bodily ailment or disorder: Zekâvet´in aklýndan zoru var galiba. It looks like Zekâvet´s touched in the head. Hilmi´nin midesinden zoru var. Hilmi´s got a stomach complaint.
3. compulsion, constraint, obligation, necessity: Bunu yapmak zorunda deðilim. I´m not obliged to do this. Ne zorun vardý bunu yapmaya? What made you feel obliged to do this?
4. physical violence or the threat of physical violence, force: Zoru görünce direnmekten vazgeçti. When threatened with force he stopped holding out. Beni zor kullanmaya mecbur etme! Don´t make me use force!
5. pressure, coercion (exerted upon a person´s mind): Onlarý ancak zor kullanarak hizaya getirebilirsin. The only way you can get them to fall into line is to pressure them.
6. difficult, hard.
7. with difficulty.
8. barely, just. Z––! You´re going to have some trouble doing that! (often said tauntingly).

–la
1. by force, by main force.
2. by exerting pressure.

– bela
1. with great difficulty, with the greatest of difficulty.
2. just barely.

–unda býrakmak /ý/ to leave (someone) no choice but (to do something).
–a daðlar dayanmaz. proverb Even the mighty yield when threatened with violence.
–a düþmek to get in a difficult position, get in a tight spot, get in a bind.
–a gelememek to be unable to stand stress, be unable to endure pressure.
– gelmek /a/ (for something) to be difficult for (someone).
–la güzellik olmaz. proverb If you try to bring something about by force, the results will be unsatisfactory.
–unda kalmak to be left no choice but (to do something).
–a koþmak /ý/ to make things difficult for (someone), make difficulties for (someone).
– kullanmak to use force.
–un ne? What´s making you (do something)?: Zorun ne ki beni öyle sorguya çekiyorsun? What´s making you give me the third degree like this?
–unda olmak to have to, be obliged to (do something).
– yaparsýn! You´re going to have some trouble doing that (often said tauntingly).
– zar see zar zor.

–u zoruna
1. with very great difficulty, with the greatest of difficulty.
2. just barely.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Şubat 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
30 Eylül 2012 / Misafir Soru-Cevap
1 Aralık 2009 / _KleopatrA_ X-Sözlük
1 Aralık 2009 / _KleopatrA_ X-Sözlük