YANSITICI sıf. Fiz. Yansıtan, yansıma yoluyla ileten.
—Dilbil. Sınırlı bir bütürıceden yararlanarak oluşturulan kurallar dilin daha geniş bir cümleler bütününe yansıblabilen bir dilbilgisi için kullanılır.
—Fels. Kant'ta, tikel bir durumdan hareketle bu duruma karşılık olan evrenseli bulması gereken ve belirleyici yargı yetisine oranla belirlenen yargı yasine denir. (Kant şöyle der: "Yalnızca tikel oları verilmişse ve yargı yetisi, bu tikele karşılık olan evrenseli bulmak zorundaysa, bu durumda yargı yetisi yansıtıcı olmaktan öteye geçemez" [Yargı* gücünün eleştirisi (Kritik der Urteilskraft), "Giriş"].)
—Jeod. ve Topogr. Yansıtıcı aygıt, ana aygıt tellürometrenin gönderdiği elektromanyetik dalgaları alan ve bunların karşılığı olan bir dalgayı yansıtan yardımcı parça. (Bazı aygıtlar hem ölçme - gönderme, hem yansıtma görevlerini birlikte yapabilmektedir.)
♦a. Fiz. Temel olarak yansıma olayından yararlanarak, bir kaynağın ışıksal, elektromanyetik, akustik vb. ışıma akışının uzay- sal dağılımını değiştirmeye yarayan düzenek. (Eşanl. REFLEKTÖR.) [Bk. ansikl. böl.)
—Jeod. ve Topogr. Uygun şekilde döndürüldüğünde bir jeodimetrenin gözlem başlığının yayınladığı bir ışık dalgasını ya da kızılaltı dalgayı yansıtan prizma ya da prizmalar düzeni. (Bu prizmalar, ikişer ikişer birbirine dik durumda olan, yani bir küpün köşesini oluşturacak biçimde duran 3 düzlemsel aynadan oluşur. Böyle bir sistemde her ışın, gelme açısı ne olursa olsun, tam anlamıyla koşut bir doğrultuda yansır.)
—Radyotekn. Hertz yansıtıcısı, bir antende, verici tarafından beslenen bir öğenin arkasına yerleştirilerek ışımayı bu öğeye doğru göndermeye yarayan ve metal bir telden ya da yüzeyden oluşan öğe (Eşanl. REFLEKTÖR.)
—Nük. müh. Bir nükleer reaktör kalbinin, görevi kalpten sızan nötronların bir bölümünü kalbe geri göndermek olan dış zarfı.
—ANSİKL. Fiz. Bir optik yansıtıcı, biçimi ve yansıtma çarpanıyla ayırt edilir. Bunun yansıması, parlak bir metal yüzeyin ya da bir camın yansıması gibi parlak, ya da kâğıt ya da kumaş parçasınınki gibi yayınık olabilir. Gerçekte, alınan ışınımların dalga boyu ile değişen yansıma her zaman, yansıma açısının geliş açısına eşit olduğu bir doğrudan yansıma ile bir yayınık yansımadan oluşur ve bu yansımaların oranı değişebilir. Yansıtıcının biçimi bir kaynağın ışığını çok farklı sınırlar içinde denetlemeye ve dağıtmaya yarar: yeğin yansıtıcılar (dar demetli), yayıcı yansıtıcılar (geniş demetli), parabolik yansıtıcılar (koşut demetli), yoğuşturucu (bir noktada) yansıtıcılar vb. Morötesi ışınlarının kızılaltı ışınlarının ve ses dalgaları ışınlarının yansıması da aynı yasalara uyduğundan bu çeşitli dalga ve ışınımlar için de yansıtıcılar yapne^k mümkündür.
Sponsorlu Bağlantılar
—Fels. Kant'ta, tikel bir durumdan hareketle bu duruma karşılık olan evrenseli bulması gereken ve belirleyici yargı yetisine oranla belirlenen yargı yasine denir. (Kant şöyle der: "Yalnızca tikel oları verilmişse ve yargı yetisi, bu tikele karşılık olan evrenseli bulmak zorundaysa, bu durumda yargı yetisi yansıtıcı olmaktan öteye geçemez" [Yargı* gücünün eleştirisi (Kritik der Urteilskraft), "Giriş"].)
—Jeod. ve Topogr. Yansıtıcı aygıt, ana aygıt tellürometrenin gönderdiği elektromanyetik dalgaları alan ve bunların karşılığı olan bir dalgayı yansıtan yardımcı parça. (Bazı aygıtlar hem ölçme - gönderme, hem yansıtma görevlerini birlikte yapabilmektedir.)
♦a. Fiz. Temel olarak yansıma olayından yararlanarak, bir kaynağın ışıksal, elektromanyetik, akustik vb. ışıma akışının uzay- sal dağılımını değiştirmeye yarayan düzenek. (Eşanl. REFLEKTÖR.) [Bk. ansikl. böl.)
—Jeod. ve Topogr. Uygun şekilde döndürüldüğünde bir jeodimetrenin gözlem başlığının yayınladığı bir ışık dalgasını ya da kızılaltı dalgayı yansıtan prizma ya da prizmalar düzeni. (Bu prizmalar, ikişer ikişer birbirine dik durumda olan, yani bir küpün köşesini oluşturacak biçimde duran 3 düzlemsel aynadan oluşur. Böyle bir sistemde her ışın, gelme açısı ne olursa olsun, tam anlamıyla koşut bir doğrultuda yansır.)
—Radyotekn. Hertz yansıtıcısı, bir antende, verici tarafından beslenen bir öğenin arkasına yerleştirilerek ışımayı bu öğeye doğru göndermeye yarayan ve metal bir telden ya da yüzeyden oluşan öğe (Eşanl. REFLEKTÖR.)
—Nük. müh. Bir nükleer reaktör kalbinin, görevi kalpten sızan nötronların bir bölümünü kalbe geri göndermek olan dış zarfı.
—ANSİKL. Fiz. Bir optik yansıtıcı, biçimi ve yansıtma çarpanıyla ayırt edilir. Bunun yansıması, parlak bir metal yüzeyin ya da bir camın yansıması gibi parlak, ya da kâğıt ya da kumaş parçasınınki gibi yayınık olabilir. Gerçekte, alınan ışınımların dalga boyu ile değişen yansıma her zaman, yansıma açısının geliş açısına eşit olduğu bir doğrudan yansıma ile bir yayınık yansımadan oluşur ve bu yansımaların oranı değişebilir. Yansıtıcının biçimi bir kaynağın ışığını çok farklı sınırlar içinde denetlemeye ve dağıtmaya yarar: yeğin yansıtıcılar (dar demetli), yayıcı yansıtıcılar (geniş demetli), parabolik yansıtıcılar (koşut demetli), yoğuşturucu (bir noktada) yansıtıcılar vb. Morötesi ışınlarının kızılaltı ışınlarının ve ses dalgaları ışınlarının yansıması da aynı yasalara uyduğundan bu çeşitli dalga ve ışınımlar için de yansıtıcılar yapne^k mümkündür.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Yansıtıcı Nedir?
