Arama

Yatmak Nedir?

Güncelleme: 20 Mart 2016 Gösterim: 871 Cevap: 4
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YATMAK gçz. f.
1. Yere ya da yatay bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak: Yere yatmak. Halının üstüne yatmış kitap okuyordu. Yüzü koyun yatmak. Sırt üstü yatmak.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Uyumak ya da dinlenmek için yatağa girmek: Çocuklar akşam sekizde yatıyorlar. Çok yorgunum, hemen yatacağım.
3. Bir yerde yatmak, geceyi orada geçirmek, orada uyumak: Otelde, arkadaşlannın evinde yatmak. Odalannı bize bırakıp salonda yattılar. Çadırda yatmak.
4. Hastalık yüzünden, tedavi amacıyla yatakta ya da bir sağlık kuruluşunda kalmak: Gripten bir ha/ta yattım. Ameliyat için bir kliniğe yatmak.
5. (Bir yüne) yatmak, yatay ya da yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek: Rüzgârdan bir sağa bir sola yatan ekinler.
6. Bir şey sözkonusuysa, işe yaramadığından ya da kulanılmadığından boş yere bir yerde bekletilmek, kalmak: Evde kimsenin ehliyeti olmadığı için araba garajda yatıyor.
7. Belli bir sûre hapiste kalmak: İşlemediği bir suç yüzünden beş yıl yattı.
8. Ölmüş bir insan sözkonusuysa, gömülmüş olmak: Atalarının yattığı yere gömülecek.
9. Dikliği gitmek, düzleşmek: Saçları bir türlü yatmıyor.
10. Gömülü, saklı olmak: Denizin dibinde yatan define, petrol.
11. Bir şeyin nedeni olmak, ondan kaynaklanmak ya da onun gizli nedeni olmak: İşte tüm güçlük burada yatıyor. Bu davranışın altında duygulannı gizleme isteği yatıyor.
12. Tkz. Sözkonusu bir işse, başarısız sonuçlanmak, o işten sonuç alınamamak; bir takım, ekip vb ise başarısız olmak; toto loto vb oyunlarda kazançlı sonucu elde edememek: Bu iş yattı. Bizim takım bu hafta yine yattı. Favori takımlar yenilince totolar yattı.
13. Tkz. işsiz olmak, çalışmamak: Okulu bitirdiğinden beri yatıyor.
14. Bir kimseyle yatmak, yatağını ya da odasını onunla paylaşmak ya da (tkz.) o kimseyle cinsel ilişkide bulunmak.
15. Bir düşünceye, bir öneriye yatmak, onu benimsemek, ona razı olmak: Çok ısrar ettim ama bizimle gelmeye yatmıyor.
16. Bir şeye aklı, kalası yatmak, bir düşünceyi, bir öneriyi uygun bulmak, benimsemek: Bu yönteme aklım yatmadı, olumlu sonuç vereceğine inanmıyorum.
17. Yat kalk, yatıp kalkıp bir kimseye dua et, bunu onun sayesinde elde ettin, ona şükret: Yat kalk sen kardeşine dua et. || Yatıp kalkmak, gecelerini geçirmek, barınmak; cinsel ilişkide bulunmak: Birçok kadınla yatıp kalkmış hovarda biriydi.

—Atç. İnek gibi yatmak, attan söz edilirken, göğüs kemiği üzerine yatmak. (Bu durumda, toynakların topuğu ve nalların uçları dirsek tepesinin derisini incitir ve burada zamanla nasır meydana gelmesine neden olur.) || Dönerken içe yatmak, attan söz edilirken, dörtnalda çark ederken iç yana doğru eğilmek.

—Denize. Bir gemiden söz ederken, herhangi bir nedenle sancak ya da iskele bordasına meyletmek. || Bir gemiden söz ederken, demir üzerinde ya da iskeleye bağlı olarak beklemek. || Borda bordaya yatmak, iki gemiden söz ederken birbirlerine yanaşarak beklemek. || Demirde yatmak, bir gemiden söz ederken, limanda ya da herhangi bir mevkide demir üzerinde beklemek.

—Oy. Eli yatmak, eli kötü olmak ve düzelme olanağı bulunmamak. || Üstüne yatmak, oyununu elde edilen sonucu riske sokmayacak biçimde düzenlemek; sonucu etkileyebilecek girişimlerden kaçınmak.

—Tarım. Ekinlerden söz edilirken, yatma etkisiyle yere uzanmak.

yatılmak edilg. f.
1. Yatay bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanılmak.
2. Uyumak ya da dinlenmek için yatağa girilmek: Orada erken yatılır, erken kalkılırdı.
3. Bir yerde uyunmak: Grupça kampta çadırlarda yatıldı.

yatırmak ettirg. I.
1. Bir kimseyi, bir şeyi (bir yere) yatırmak, yere ya da yatay bir yüzeye boylu boyunca uzanmasını sağlamak; yatay biçimde yerleştirmek: Yaralıyı sedyeye yatırdık. Şarap şişelerini yatırmak.
2. Bir kimseyi yatırmak, uyuması, dinlenmesi için yatağa sokmak: Çocuklannı her akşam dokuzda yatırır.
3. Bir kimseyi yatırmak, ona yatacak yer bulmak, sunmak: Dört kişiyi bu odada yatırabiliriz. Bu akşam burada kal, seni yatıracak yerim var.
4. Bir şeyi yatırmak, eğmek, yatık, bükük duruma getirmek: Şiddetli yağmur ekinleri yatırmıştı.
5. Parasını (bir şeye) yatırmak, işletmek, kazanç sağlamak amacıyla parasını bir yere verek; koymak; tahsis etmek: Parasını tahvillere yatırmak. Bu işe çok para yatırdı.
6. (Bir yere) para yatırmak, o parayı emin bir yere kbymak; ödeme yapmak: Bütün parasını bankaya yatırdı. Telefon parasını FTT'ye yatırmak.
7. Düzeltmek, yassılaştırmak: Şu eteğin plilerini ütüyle iyice yatır.
8. Tkz. Bir işin olumsuz sonuçlanmasına, bir ekibin başarısızlığına neden olmak: Bu işi sen yatırdın. Takımı yatırdın.

—Balıkç. Ağı yatırmak, ağı yerinde tutmak için alt yakasına kurşun parçaları, iri taşlar yerleştirmek. || Oltayı yatırmak, yüzdur Dcüleri dengelemek için oltaya kurşun takmak.

—Bank, ve Bors. Bir kredi kurumuna, bir mali kuruluşa, bir borsa acerıtasına, belli bir işte ya da işlerde kullanılmak üzere para vermek.

—Deric. Havuza yatırmak, bir havuzda, meşe kabuğu tozu katları arasına üst üste sıralanmış derileri, su ya da bir sepileme sıvısıyla örtmek.

—Fırınc. Unu dinlendirmek. (Un, serin bir yerde en az on beş gün bekletildikten soma kullanılır.)

—Goom. Tasarı geometride bir yatırma eylemini yapmak.

—Mutt. Bir besin maddesini, bozulmasını önlemek, yumuşamasını ya da batırıldığı maddenin tadını ve kokusunu almasını sağlamak için bir süre sıvı bir maddenin içinde tutmak: Tuzlu suya yatırmak, eti zeytinyağına yatırmak.

—Oy. Koz yatırmak, bezik vb. oyunlarda yere koz açmak.

—Psikan. Libidodan söz edilirken, bir yatırım gerçekleştirmek.

yatırılmak edilg. I.
1. Bir yere boylu boyunca uzanması sağlanmak: Taralı sedyeye yatırıldı.
2. Uyuması, dinlenmesi için yatağa sokulmak: Çocuklar hâlâ yatırılmadılar mı?
3. Yatacak yer sunulmak.
4. Kazanç sağlama amacıyla bir yere verilmek, bir kuruluşa ödeme yapılmak: Bankaya yatırılan para. Elektrik borcu yatırıldı.
5. Bir maddenin içinde bekletilmek: Şaraba yatırılan et.

—Ikt. Yatırılan sermaye, mal (bir makine, bir donatım vb. gibi). [Bir sanayi kuruluşu, piyasaya yeni ürünler sürmek amacıyla yeni tesisler kurduğu zaman, buna stratejik yatırım; maliyet fiyatlarının düşürülmesi amacıyla yapılan yatırıma, verimlilik yatırımı; üretim hacmini artırmak amacıyla yapılana kapasite yatırımı donir. Ayrıca, emekçilerin durumunu iyileştirmek için yapılan sosyal yatırımlar; toplumun tümünün ya da yalnızca bir bölümünün gereksinimlerini karşılamak üzere devlet taralından yapılan kolektif ya da kamusal yatırımlar (hastaneler, yollar, okullar vb.) varda. Bunların karşıtı olan özel yatınmlar ise, kendileri için kârlı olacağını umarak, bazı donatım harcamalarına girmeyi kararlaştıran özel girişimcilerin, bu kararlarından kaynaklanan yatırımlardır. Bireylerin uzmanlık ya da nitelik düzeyini yükseltmek için yapılan yatırımlara da entelektüel yatırım adı verilir.)

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yatmak
(nesne almayan fiil)
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak:
"Arka üstü yattım, kuşu seyretmeye başladım."- M. Ş. Esendal.
"Dört nal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak."- N. Hikmet.
2 . Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek.
3 . Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek.
4 . Hastalık sebebiyle yatakta kalmak:
"Gün geçmeden bronşiti, çarpıntısı tutar; yatak yorgan yatar."- S. M. Alus.
"Burada bir hastanede yatıyor."- F. R. Atay.
5 . Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak:
"Tavuk pazarındaki handa yatmakta devam ediyor."- M. Ş. Esendal.
6 . Boş yere beklemek.
7 . İşlemez, çalışmaz durumda kalmak.
8 . Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek.
9 . Hapsedilmek.
10 . (ölü) Gömülmüş olmak:
"Mezarlık servilerinin altında ninelerim, teyzelerim yatarlardı."- Halikarnas Balıkçısı.
11 . Düz bir duruma gelmek, düzleşmek.
12 . mecaz Bulunmak, var olmak:
"Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür."- H. Taner.
13 . teklifsiz konuşmada Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak.
14 . halk ağzında İşsiz kalmak, çalışmamak.
15 . (ile edatıyla kullanılan fiil) Cinsel ilişkide bulunmak.
16 . Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak.
17 . Heves etmek, eğilmek:
"Çalı süpürgelerinin kırmızı çiçeklerindeki bal kokusuna yatmışlardı."- S. F. Abasıyanık.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yatıp kalkıp
yatıp kalkmak
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak hayırlıdır
insanlar, sonradan sıkıntılı durumlara düşmektense, önce tedbirli olmağa çalışmalıdırlar
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yatmak ingilizcesi

1. to go to bed.
2. (for someone) to be in bed, be lying down.
3. to stay in bed; to keep to one´s bed; to be bedfast.
4. /a/ to enter, go into (hospital).
5. to lie, lie flat, lie at full length.
6. /da/ to stay in; to remain in, sit in (a place).
7. /a/ to lean to (one side); (for a ship) to list.
8. /a/ slang to agree to, accept.
9. slang (for something) to be fated not to occur, not to be on: Bu iþ yattý galiba. It looks like this thing´s not on.
10. to be in prison.
11. slang to do it
12. (for a sports team) to be beaten; (for a team) to suffer a series of defeats, have a bad season.

yatýp kalkýp continually, always. yatýp kalkmak
1. /da/ to sleep, spend one´s nights in: Nerede yatýp kalkýyorsun? Where are you sleeping at night?
2. /la/ to have sex with, sleep with
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yatırılmak
(nesne almayan fiil)
  • Yatırmak işi yapılmak:
"Bu boş arsacıkta, yan yatırılmış bir bayram salıncağı duruyor."- M. Ş. Esendal.
SİLENTİUM EST AURUM