Arama

Yayılma Nedir?

Güncelleme: 20 Mart 2016 Gösterim: 1.032 Cevap: 7
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yayılma
isim
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Yayılmak işi, intişar.
2 . fizik Işığın, bir kaynaktan çıkarak doğru çizgiler durumunda türlü yönlere dağılması.

Birleşik Sözler
yayılma hızı
Son düzenleyen Safi; 20 Mart 2016 23:18
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Haziran 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAYILMA a.
1. Yayılmak eylemi.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir ülkenin kendi sınırlarının ötesine genişleme ya da dünyada egemenliğini artırma hareketi: Avrupa ülkelerinin XIX. yy.'daki sömürgeci yayılması.

—Anat. Bazı organların eklenti halinde genişlemesi. (Örneğin ikibaşlı kasın aponevroz halinde yayılması.) || Işınsal yayılma, ortak bir merkezden çıkan ve bir çemberin yarıçapları gibi merkezden uzaklaşan bazı liflerin ve bazı damarların konumu.

—Ask. Düşman hareket ve atış etkinliğine karşı, olası personel kayıplarını önlemek ya da azaltmak amacıyla, birliğin belirli bir düzen ve plana göre muharebe alanında dağıtılması.

—Bot. Bitkilerde, yerel olarak oluşmuş ya da dışardan alınmış bir gazın, moleküllerin, çözelti halindeki iyonların bütün organizmaya dağılma süreci. (Bk. ansikt. böl.)

—Coğ. Lav yayılması, bir yanardağdan çıkan lavların çevreye dağılması.

—Dalga ve titr. ve Telekom. Enerjinin, bir ortam içinde elektromanyetik, akustik ya da başka türde dalgalar biçiminde ilerleyerek yer değiştirmesi. (Bk. ansikl. böl.) || Kılavuzlanmış yayılma, yüzeylerle sınırlanmış bir ortam içine hapsedilen bir dalganın enerjisinin, ortamın özelliklerinde yüzeylere dik bir doğrultuda meydana gelen değişiklikler sonucunda ortamın içinde yayılması. (Bk. ansikl. böl.) || Serbest uzayda yayılma, homojen bir ortamda bir dalganın hiçbir kayba uğramadan, bütün yönlerde sınırsız olarak yayılması. || Yüzey dalgalarıyla yayılma, yer düzlemi boyunca kılavuzlanan dalgalarla yayılma. (Bk. ansikl. böl.)

—Denizbil. Okyanus diplerinin yayılması, okyanus sırtları ekseninde manto gereçlerinin yerleşmesi sonucunda okyanusların genişlemesi. (Okyanus diplerinin yayılması yılda santimetre [yavaş] ya da desimetre [hızlı] düzeyindeki bir hızla gerçekleşir. Yayılmanın, mantonun ağdalı tabakasının konveksiyon hareketlerinin etkisiyle sürüklenen taşküre dilimlerinden uzaklaşması [ya da ıraksama] sonucu meydana geldiği sanılmaktadır. Yayılma süreci, diplerin sürekli yenilenmesine ve dalma-batma olayının görülmediği durumlarda, kıta kütlelerinin birbirinden uzaklaşmasına [kıtaların kayması] yol açar. H. Hess ve R. S. Dietz’in aynı zamanda [1961] ortaya attıkları varsayım, yerfiziği çalışmalarıyla, manyetik sapmalarla ve derin diplerde yapılan sondajlarla doğrulanmıştır.)

—Elektromanyet. Doğrusal yayılma değişmezi, bir alan vektörünün sinüzoidal bir bileşeninin, düzlemsel ya da kılavuzlan- mış bir elektromanyetik dalganın yayılma doğrultusu üzerinde bulunan ve birbirinden birim uzaklıkta olan iki nokta üzerindeki değerlerinin oranının doğal logaritması. (Yayılma değişmezi genelde gerçek bölümü uzunluk birimi başına neper cinsinden doğrusal zayıflama'yı ifade eden, sanal bölümü ise uzunluk birimi başına radyan cinsinden doğrusal faz kayması’nı gösteren karmaşık bir niceliktir.)
Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 20 Mart 2016 23:13
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAYILMA a.

—Mal. ikt. Verginin yol açtığı gelir azalışının, önce vergi yükümlüsünün iktisadi davranışında kendini gösterdikten sonra, onun çevresine yavaş yavaş yayılması. (Aşırı bir vergi yükü, yayılma yoluyla iktisadi bir daralmaya yol açabilir.)

—Polim. Monomer motiflerin (birim mo- nomerlerin) etkin bir bölüme sürekli olarak katılmasına denk düşen ve zincir biçiminde gelişen polimerleşme evresi. —Sağl. kor. Salgın bir hastalığın bir bölgede görünmesi.

—Savunm. Bağımsız askeri nükleer güce kavuşan ulus sayısının azalması. (Bk. ansikl. böl.)

—Semeiol. Organik bir sıvıdan söz ederken, her tarafa akma, dağılma.

—Siyas. bil. Yayılmayı önleme, dünyada nükleer silah üretimi ve depolanmasını sınırlama.

—Sos. antropol. Her toplumun başka toplumlar tarafından geliştirilen kültür sistemlerini (teknoloji, dil vb.), kendi kültür özelliklerine bağlı olarak benimseme ve uyarlama eğilimi.

—Tarım. Azot yayılması, gübreden ya da organik maddelerin mineralleşmesinden doğan amonyak azotunun gaz halinde çıkması. (Amonyak azotunun yayılması bazı ortam koşullarında ve tarım teknikleri yüzünden önemli azot kaybına neden olur.)

—Tip. Bir ilacın ya da zehirin kan ve lenf dolaşımı yoluyla vücudun çeşitli bölgelerine dağılması. || Yayılma devresi, bulaşıcı hastalıkların başlangıç devresi. (Kuluçka devresinden sonra başlar, yerleşme devresinden önce gelir. Hastalığın yayılma devresi çok zaman özgül değildir. Bu devredeki klinik belirtiler sıradan belirtilerdir: ateş, kırıklık, genel huzursuzluk duygusu.) || Yayılma etmeni, deri altına şırınga edilen ilaçların emilme hızını artırabilen enzim.

—ANSİKL. Bot. Gazların yayılması. Bitkilerin iç atmosferi, türlere ve organlara göre, çok değişken bir hacim içerir: % 1 'den (patates yumrusu) % 70'e (nilüferin yaprakları ve sapı) kadar. Burada, gazların bütün bitkiye yayılmasını sağlayan belirli bir göç meydana gelir. Dış ortamla alışverişler esas olarak gözeneklerle (kara bitkileri) ve kütiküla arasından (su bitkileri) sağlanır.

—Dalga ve titr. ve Telekom. Düzgün dalgaların bir iletim hattı ya da başka bir kılavuz aracılığıyla yayılması sırasında enerji kılavuzunun içinde hapsedilmiş kalır. Bu yayılma sırasında alanın değeri, eğer kılavuzun diğer ucundan herhangi bir enerji yansıması sözkonusu değilse, kılavuzun içinde ya da çeperlerinde meydana gelen kayıplar nedeniyle üstel bir biçimde azalır. Serbest uzayda yayılma ise düz çizgiler halinde gerçekleşir. Bu durumda kaynak tarafından düz çizgiler boyunca yayılan gücün kareköküyle orantılı olan alan, uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak azalır.
Hava taşıtları ya da uzay araçlarının kendi aralarında veya yerle gerçekleştirdikleri iletişim sırasında kullandıkları dalgalar dışındaki radyo dalgalarının yer yakınında yayılması genellikle serbest uzayda yayılma olarak kabul edilemez. Yer ortamındaki yayılmalar, çok değişik biçimlerde kendini gösteren fakat soğurma, kırınım, kırılma, yansıma, yayınım gibi temel modellere indirgenerek açıklanabilen olayların etkisi altında kalırlar. Bir dalganın yayılma biçimini temel olarak o dalganın frekansı belirler.

• Miryametrelik ve kilometrelik dalgalar (3-300 kHz). Bu dalgaların yayılması genellikle iki şekilde gerçekleşir:
1. özellikle çok alçak frekanslı dalgalar, yeryüzü ile iyonosfer arasında oluşan bir tür kılavuzlanmayla yayılır. ("Yer-iyonosfer oyuğunda" meydana gelen ve çok uzun menzillere erişebilen bu yayılmanın nasıl gerçekleştiği, yüksek düzeydeki birçok araştırmanın konusu olmuştur. Bu tür yayılmaların mekanizmasının bilinmesi özellikle radyo seyir sistemleri açısından önemlidir. Radyo seyir sistemleri, örneğin konum belirlenmesinde değişik vericilerden gelen dalgaların fazlarının karşılaştırılması yöntemini kullanır);
2. diğer yayılma biçimi, kırınım olayıyla açıklanan ve yüzey dalgalarının Yer'in çevresinde ilerlemesi biçiminde kendini gösteren "küresel" yayılmadır. Düşey kutuplanmış alçak frekanslı dalgaların toprak tarafından görece az soğurulması, bu yayılmanın yüz kilometre ile dört-beş bin kilometre arasında değişen uzaklıklara erişebilmesini sağlar.

• Hektometrelik dalgalar (300-3 000 kHz). Hektometrelik dalgalar gündüz yüzey dalgaları halinde yayılarak yaklaşık 100 km'lik bir uzaklığa erişir. Bu yayılmada frekans ne kadar yüksekse zayıflama oranı da o kadar büyüktür. Gece, yüzey dalgalarıyla yayılmalarının yanı sıra iyonosferden de yansıyarak yayılan hektometrelik dalgalar, eğer yayım gücü yeterliyse birkaç yüz km'lik uzaklıklara erişebilir. Bu yayılma biçiminde bayılmalara ve bozulmalara sık sık rastlanır.

• Oekametrelik dalgalar (3-30 MHz). Bu frekanslarda yüzey dalgalarıyla yayılma hızla zayıfladığı için yayılma temelde iyonos- ler yayılması biçiminde gerçekleşir ve gö- rece zayıf güçlerle 20 000 km'lik uzaklıklara erişmesi sağlanabilir Fakat uzayda ve zamanda çok değişken özellikler gösteren bu yayılma bayılmaların ve başka bozucu engellerin etkisi altında kalır Belirli bir bağlantının hangi frekans üzerinden gerçekleştirileceği. iyorıosferdeki değişim tahminlerine göre saatte tur yeniden kararlaştırılmalıdır, çünkü frekansın yüksek olması halinde dalgalar iyonoeferden yansımayabilecekleri gibi frekansın düşük olması da dalgaların iyonosfer taralından aşırı miktarda soğurulmasına neden olabilir.

• Metrelik, desimetrelik ve santimetrelik dalgalar (30-30 000 MHz). Bu dalgalar iyonosfer yayılmasıyla yol alıp çok uzak noktalardaki istenmeyen yayın bozucu etkileriyle düzensiz olarak kendilerini hisset- tırseler de. aslında temel yayılma biçimlerini troposfer yayılması oluşturur. Troposfer yayılmasında dalgalar atmosferin alt katmanlarında kırılmaya uğrayarak yere doğru eğrilen bir yol izlerler. Bu yayılma 10 ile 100 km arasındaki belirli bir uzaklığa erişebilir. Troposfer yayılması, ortalama olarak saymaca bir yer yüzeyi üzerinde düz bir çizgi boyunca gerçekleşen bir yayılma gibi düşünülebilir. Fakat bu yüzeyin yarıçapı, gerçek yarıçapının dörtte üçüne eşit olmalıdır; yani yüzey 8 500 km'ye yükseltilmiştir. Fakat normal olarak nitelenen bu ortalamanın altında ve üstünde bir değerle gerçekleşen kırılmaların yanı sıra yeryüzü ile bir troposfer katmanının arasında ya da iki troposfer katmanının oluşturduğu bir koridorda meydana gelen yayılmalara da rastlanır. 400 MHz'den yüksek frekanslarda troposfer yayınımı yoluyla bağlantı kurulmasına olanak veren tür- bülans bölgeleri de bulunmaktadır; fakat erişilebilecek uzaklığın birkaç yüz km’yi bulması için yüksek güçler kullanmak gerekmektedir.

• Milimetrelik ve desımiiımetrelik dalgalar (30 GHz'den yüksek frekanslar). Bu dalgaların atmosferdeki yayılmaları 02, H20 ve C02 gazları ile sis ve yağmur tarafından soğurulma oranlarıyla belirlenir. Bu frekanslar özellikle uzay radyokomünikasyon sistemlerinde kullanılmaya çok elverişlidir.

•Savunm. 1955 e kadar Amerikalılar ve Ruslar tarafından gizli tutulan nükleer bilgiler, daha sonra büyük ölçüde yayıldı. Bu tehlike karşısında, nükleer silah ticaretini ya da teknik alanlarda kullanımlarını kısıtlayıcı önlemler alınarak, bu sürecin durdurulmasına çalışıldı.
1970'ten başlayarak Amerikalılar ve Ruslar'ın girişimiyle yayılmama antlaşması yürürlüğe girdi. Nükleer silahları olan devletler, askeri bilgileri bu silahlara sahip olmayan devletlere vermeyecek, sahip olmayan ülkelerse üretmekten .ya da almaktan vazgeçeceklerdi. Antlaşmanın uygulanması Viyana'da Uluslararası atom enerjisi ajansının denetimine verildi. 31 aralık 1981'de 117 ülke tarafından imzalanan yayılmama antlaşması, genel silahsızlanma yolunda tam bir önlem değildi, antlaşmayı onaylamayan birçok ülke tarafından ülkeler arasında ayrıcalığa ve nükleer güçlerin tekelleşmesine neden olduğu için eleştirildi.
1974'te Hindistan’daki nükleer denemenin ardından Londra'da toplanan birçok sanayileşmiş ülke, uranyum ve plütonyum gibi askeri alanda kullanıma elverişli, çok zengin nükleer maddelerin sağlanmasına kısıtlamalar getirmeyi uygun buldu. Böylece, 1977 yılında ABD birçok ülkeyle imzaladığı nükleer santrallarda kullanılan bölünebilir maddelerin sağlanmasıyla ilgili antlaşmaları yeniden gündeme getirdi.
Tekelleşme olarak gördükleri bu durum karşısında sayıları gittikçe artan devletlerin protestoları bu kez de aşırı kısıtlayıcı önlemlerin kötü etkilerini su yüzüne çıkardı. Bu arada, üreticiler karteline karşı, tüketici ülkelerin haklarını tam olarak korumak amacıyla, nükleer çalışmalara aday önemli üçüncü dünya ülkelerinin güçbirliği yaptığı görüldü, (Persepolis kulübü, 1977), Bu durum karşısında, amerikan yönetimi 1981'den sonra bu sorunlar karşısında daha ihtiyatlı bir tutum aldı. YAYILMACI sıf. ve a. Yayılmacılık yandaşı olan kimse için kullanılır.

♦ sıf. Ybyılmayı amaçlayan için kullanılır.


Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 20 Mart 2016 23:14
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Haziran 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAYILMACILIK a. Kendi sınırları ötesinde toprak ve ekonomik çıkarlar peşinde koşan bir ülkenin tutumu.

—Antropol. XX. yy, başında kurulan ve kültürün dünyada birkaç bölgeden başlayarak yayıldığını savunan antropoloji okulu. (Yayılmacılık, özellikle Grafton E. Smith ve William J. Perry gibi İngiliz antropologlar tarafından geliştirilmekle birlikte, kültür çevreleri kuramı yayılmacılığa benzeyen Wilhelm Schmidt gibi Almanlar tarafından geliştirildi.)

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAYILGAN sıf. Yayılmaya elverişli, yayıkçı.

—Der. hast. Yayılgan fibrom, DERİMSİ* UR'un eşanlamlısı.

—Patol. Komşu dokulara dalarak yayılan ura denir.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yayılma ingilizcesi
  • expansion; diffusion; circulation
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yayılmak
(nesne almayan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)

1 . Yaymak işine konu olmak veya yaymak işi yapılmak.
2 . Hastalık, pek çok kimseye geçmek veya bulaşmak.
3 . Genelleşmek:
"O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı."- A. Ş. Hisar.
4 . Genişlemek, büyümek:
"...bu Buket'in şöhreti de arkadaşları arasında derhâl yayılmış."- A. Ş. Hisar.
5 . Serilmek, döşenmek.
6 . mecaz Ayrıntıya girmek, açılmak:
"Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum."- O. V. Kanık.
7 . (sürü için) Otlamak.
8 . Rahat bir biçimde, sere serpe oturmak.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Mart 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yayılmak ingilizcesi
  • to be spread, to spread; to diffuse; (haber, söylenti) to get about, to get around, to get round; (ýsý) to radiate; (koku) to pervade
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

31 Mart 2016 / avşarlı Soru-Cevap
9 Nisan 2013 / Misafir Soru-Cevap
29 Temmuz 2013 / _Yağmur_ Kimya
2 Temmuz 2014 / Misafir Taslak Konular
23 Nisan 2015 / xxulasxxd Cevaplanmış