SAÇ a
1. insanların başında biten kıllardan her biri; bu kılların tümü: Bir tutam saç. Saçını kestirmek. (Bk. ansikl. böl.)
2. Saç ağartmak, saç sakal ağartmak, bir işte uzun süre çalışmış, emek verip, deneyim kazanmış olmak. || Saç bağı, saçı toplayıp bağlamak için kullanılan bağcık. || Saç baş, bütün saçlar: Saçı başı birbirine kırışmış, günlerce su yüzü görmemişti. || Saç boyası - BOYA. || Saç örgüsü, saçın bölümlere, genellikle üç bölüme ayrılarak birbirine dolanmasıyla elde edilen saç biçimi ya da bu örgüye benzer şey. || Saç saça baş başa dövüşmek, gelmek, birbirlerini aşırı ölçüde hırpalayarak kıyasıya dövüşmek (genellikle kadınlar için kullanılır): Bazen su sırası yüzünden kadınlar, saç saça baş başa dövüşürlerdi. || Saç sakal birbirine karışmak, uzun süre saçını kestirmemiş, kendine özen gösterip çekidüzen vermemiş durumda olmak: Bahçıvanda saç sakal birbirine karışmıştı. || Saç tokası - TOKA. || Saçı başı ağarmak, yaşlanmak, ihtiyarlamak. || Saçı bitmedik, “doğalı çok olmamış yetim” anlamında söylenir. || Saçı topuklarını dövmek, saçı çok uzun olmak. || Saçı uzun aklı kısa, eskiden kadınları nitelemekte kullanılan aşağılayıcı bir söz. || Saçın ak mı, kara mı önüne düşünce görürsün, bir konuda ivecenlik gösterenlere “aceleye gerek yok, sonucun ne olduğunu az sonra anlarsın" anlamında söylenir. || Saçına ak düşmek, yaşlanmaya, saçı ağarmaya başlamak. || Saçına başına bakmadan, bir kimsenin doğru bulunmayan bir davranışı karşısında "ilerlemiş yaşına hiç de yakışmayacak biçimde" anlamıyla kullanılır: Saçına başına bakmadan on sekizinde bir kızla evlenmiş. || Saçını başını yolmak, bir kimseyi çok hırpalamak; acılı bir olay ya da durum karşısında üzüntüsünden dövünmek, üzüntüsünü dövünme yoluyla dışa vurmak: Oğlunun ölüm haberini duyar duymaz kadıncağız saçını başını yolmaya başladı. || Saçını süpürge etmek, bir kadından söz ederken, bir kimse ya da kimseler uğruna yaşamını adayacak ölçüde özveriyle çalışmak: Çocukları için saçını süpürge etmişti. |j Saçları iki türlü olmak, yaşlanmış olmak. || Takma saç -TAKMA.
—Der. hast. Bükülü saç, saçın kendi ekseni üzerinde 180° dönmesiyle meydana gelen ve saça kurdela görünümü veren displazi. || Çatallı saç, çoğu zaman doğuştan yaygın bir alopesiyle birlikte görülen, saçlann rasgele yerlerinden ikiye ayrılmasıyla belirgin displazi. || Dipten saç kırılması, saçın çıktığı yerden kırılması. (Eşanl. TRİKOKLAZİ.) || Halkamsı saçlar, ALACALI TRİKONODOSİS'in eşanlamlısı. || Saç distrofisi, saçlardaki yapı değişikliği. (Saç distrofilleri genellikle genetik bir bozukluğa bağlı displazilerdir: moniletriks, çatallı saçlar, bükülü saçlar, düğümlü trikoreksis, invajinasyonlu trikoreksis, trikonodosis vb. Bu distrofiler tek başlarına bulunabildikleri gibi genetik kökenli anomali sendromları çerçevesinde başka anomalilere de eşlik edebilirler.) || Saç dökülmesi, ALOPE- Si’nin eşanlamlısı. || Uçtan saç çatallanması, saçların kuruyup uçtan ikiye yarılması. (Eşanl. TRİKOFTİLOZ.)
—Ed. (Bk. ansikl. böl.)
—Örg. Saç örgüsü, bir örgü motifi. (Desen yapılacak yerdeki ilmekleri gruplara ayırıp birbiri üzerinden geçirerek elde edilir.)
—Tar Saçı uzun krallar, merovenj krallarına verilen ad. Uzun saç, bu krallar için en yüce saygınlık belirtisi sayılıyordu. (Aynı şey vandal, vizigot ve ostrogot kralları için de sözkonusuydu. Bunlar tahttan indirilecek olurlarsa, saçları kesilerek bir manastıra kapatılırlardı.)
—Yerbil. Pele'nin saçı, akışkan magmanın püskûrdükten sonra düşerken katılaşmasıyla oluşan lav iplikçikleri. || Venüs'ün saçı, hi- yalin kuvarstaki rutil iğnelerine verilen ad.
—ANSİKL. Saçlar görünüş (dik, lüle lüle, dalgalı, kıvırcık), kalınlık ve renkleriyle birbirinden ayrılır. Saçın rengi melanin pigmentini oluşturan melanositlerin etkinlik derecesine göre değişir. Bu pigment esmerlerde ömelanin, sarışınlarda feomelanin, kızıl saçlılarda eritromelanindir (demir ve melanin karışımı). Melanin bireşimi, bakır içeren bir enzim kompleksi olan tirozinazın tirozini etkilemesiyle melanositlerin sitoplazmasındaki melanozomlar tarafından gerçekleştirilir Albinolarda melanositler sayıca normaldir, ama kalıtsal olarak tirozinaz. etkinliği olmadığından işlevsel değildir, ileri yaşlarda saçların ağarması, melanositlerin bireşim yapma etkinliğinin azalmasından ileri gelir. Beyaz saçlarda melanin tanecikleri hemen hemen yoktur.
• Anatomi. Saçlar, saçlı derideki derin epitelyum girintilerinin (kıl folikülleri) içine, eğik biçimde ikili, üçlü gruplar halinde yerleşmiştir. Saç iki kısımdan oluşur: bol damarlı bir altderi papillasını kavrayan, nit kısmı geniş soğan biçiminde bir kök ve eşmerkezli üç tabakadan oluşan kıl.
Bu tabakalar merkezden çevreye doğru şöyle yer alır:
1. özek (küçük çocukta bulunmaz, ergenlikte ortaya çıkar, ihtiyarda çok kalındır);
2. saçın en önemli bileşeni olan iç kabuk;
3. tümüyle keratinlenmiş olan dış kabuk. Bu üç tabaka iki kılıfla (içte folikül kılıfı ve dışta epitelyum kılıfı) ve şekilsiz bir maddeyle sarılmıştır: camsı zar. Saçın temel maddesi olan keratini, kıl folikülünün üçte bir alt kısmı üretir. Kükürt bakımından zengin bir skleroprotein olan keratin, başta sistin olmak üzere çok sayıda aminoasitten meydana gelir.
• Fizyoloji. Her saçın gelişimi üç evreden geçer:
1. anajen evre (yenilenme evresi): büyüyüp gelişme evresidir, ortalama süresi 3 yıldır, ama kişiye göre 10 yıla kadar uzayabilir (bazı çok gür saçlar bu yolla açıklanabilir);
2. katajen evre, anajen evreyi izler, aşağı yukarı 3 hafta kadar sürer, folikülün etkinliğini yitirdiği, ani bir gerileme gösteren geçiş evresidir;
3. telojen evre: dinlenme dönemidir. Saç ölür, anajen evredeki yeni ve küçük bir saçın alttan iterek onun yerini almasıyla düşer.
Yaşam boyunca bu evreler birbirini kovalar, her ölen saçın yerine hemen bir yenisi çıkar, insanda, kıl foliküllerinin komşu foliküllerden bağımsız, mozaik bir etkinliği vardır, insanda saçların yenilenme sürecinin göze batmadan gerçekleşmesinin nedeni budur. (Oysa kobaylardan başka hayvanlarda, foliküller bir anda dalga halinde etkinlik gösterir.) Bununla birlikte kıl değişimi ilk ve sonbaharda daha önemlidir. Genç bir erişkinde 100 000-150 000 saçın hemen hemen % 85'i anajen evrede bulunur. Günde telojen evredeki 50 -100 saçın dökülmesi normal karşılanır. Yaşlanmayla birlikte dinlenme süreçleri uzamaya başlar, anajen saçların sayısı, telojen saçlar lehine azalır. Doğumdan sonra, kadında telojen saçların sayısında % 30’a varan bir artma görülür. Saçlar çok miktarda dökülür (geçici olarak) ve bu 3 ay kadar sürer.
Saçlar günde yaklaşık 0,35 mm uzar. Yazın kıştakinden, geceleyin gündüzün- künden daha hızlı büyür. Kadınların saçları erkeklere göre daha çabuk büyür.
• Patoloji. Saçların patolojisi anormal saç dökülmesini (ALOPESİ), saçın renk yitirmesini ( AKLAŞMA) ve yapısal bozukluklarını kapsar.
—Berbl. Babilliler, Asurlular, Elamlar, Mısırlılar bazı koşullarda peruk takmak zorundaydılar. Yasa, İsraillilerin saçlarını şakaklar düzeyinde kesmesini yasaklıyordu. Arkaik dönemlerde Yunanlılarda erkeklerle kadınların saçlarındaki örgülere ve lülenin arasına metal sarmallar karıştırdıkları anlaşılmaktadır. Med savaşlarından sonra erkekler kısa saç bırakıyor, kadınlar saçlarını alnın üzerinde topluyor ve enseye doğru sarkıtıyorlardı. Etrüsklerde ve Romalılarda bu gelişme Yunanistan’ dakini aynen izledi, imparatorluk döneminde takma saç moda oldu. Galya’nın fethinden sonra, romalı hanımlar Galyalı- lar'a benzemek için saçlarını kızıla boyuyor ya da galyalı kadınların sarı saçlarını satın alıyorlardı. 672 yılından bir konsil takma saç kullanımını yasakladı.
XVIII. yy.’a kadar genç kızlar saçlarını açık bırakırlardı. Evli kadınlar saçlarını topuz halinde bir hotoz içinde gizlerlerdi; 1340'tan sonra kulaklarının önünde iki deste biçiminde toplamaya başladılar. XV. yy.'da küçük yaylar üzerine kat kat dizilmiş kıvırcık saçlar moda oldu. XVII. yy.'da kadınlar alınlarında perçem bırakır, saçlarını burmalar halinde yanlara düşürürlerdi. Louis XVI döneminde, önce düz olan saçların yerini yapma saç kullanımını gerektiren piramit biçiminde saç biçimleri aldı. Kat kat saç biçimleri Louis XV döneminde kayboldu, ama Louis XVI döneminde tüylerle, çeşitli aksesuarlar, hatta küçük gemilerle süslenmiş saçlar yeniden ortaya çıktı. XVII. yüzyılın pembe pudrasının yerini de beyaz pudra aldı. Devrim ve imparatorluk dönemlerinde Antikçağ' ın saç biçimleri yeniden moda oldu. Res- tauration döneminde kabartılmış saç yaygınlaştı. 1840’a doğru, kurdelalı saç topuzu enseye doğru kaymaya başladı, ama ikinci imparatorluğun sonunda başın arkasına yükseldi. 1875’ten 1900 ya da 1910’a kadar kabarık saç biçimlerine olanak veren uzun saçlar 1925’e doğru kısaldı.
50'li yıllardan başlayarak berberlik, saçın yapısına ve özgül sorunlarına daha uygun ürünlerin geliştirilmesine olanak veren modern kozmetikçiliğin gelişmesinden yararlandı.
Berberlik araçları da, antik saç kıvırma maşalarından çeşitli tarak modellerine ve ısıtılan bigudilere kadar büyük gelişme gösterdi. Elle ya da ayakla çalıştırılan, sıcak hava üfüren saç kurutucularının yanı sıra, sessiz çalışan kızılaltı kurutucuları ortaya çıktı. Modanın daha dalgalı ve doğal saçlara doğru gelişmesi saçın taranmasıyla ilgili çeşitli ütürücülerin ve saç fırçalarının ortaya çıkmasına yol açtı.
—Ed. Divan şiirinde sevgilinin güzelliğinin öğelerinden biri olarak anılır. Eşanlamlısı olan ya da saçın bir bölümünü adlandıran, benzetme yoluyla yer verilen zülf, giysu, turra, kâkül, perçem gibi sözcükler de sık kullanılır. Rengi siyahtır. Görünüşü dağınık, perişan, uzundur: "Şebi yelda mı uzun ya şebi hicran ya saçın I Uşbu sevdada geçer âşıkı sevda gecesi" (En uzun gece mi, ayrılık gecesi mi, yoksa saçın mı daha uzurf? Senin saçlarına vurgun âşığın gecesi, işte bu sevdada [karanlıkta] geçer) [Ahmet Dai]. Güzel kokuludur; misk ve amber, sümbül, reyhan, buhuri meryem kokar: "Depret lebini cûşa getir havz-ı kevseri i Amber saçını çöz bu cihanı muamber et" (Dudağını oynat, kevser havuzunu coştur. Amber kokulu saçını çöz, bu cihanı hoş kokuya boğ) [Zeynep Hatun], Âşığın elini kolunu bağladığı için zincire, onu avladığı için tuzağa (dâr), canını aldığı için darağacına benzetilir. Ulaşılması güç olduğu için tûli emel’dir Ona ulaşabilen âşığın ömrünü kıyamete dek uzatacağından ömri dıraz' dır. Görünüşüyle yılan, rengiyle gecedir. Tasavvufta Tanrı'nın birliğinin (vahdet) karşıtı olarak kesreti gösterir; bu yüzden küfürle ilgilidir.
1. insanların başında biten kıllardan her biri; bu kılların tümü: Bir tutam saç. Saçını kestirmek. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
—Der. hast. Bükülü saç, saçın kendi ekseni üzerinde 180° dönmesiyle meydana gelen ve saça kurdela görünümü veren displazi. || Çatallı saç, çoğu zaman doğuştan yaygın bir alopesiyle birlikte görülen, saçlann rasgele yerlerinden ikiye ayrılmasıyla belirgin displazi. || Dipten saç kırılması, saçın çıktığı yerden kırılması. (Eşanl. TRİKOKLAZİ.) || Halkamsı saçlar, ALACALI TRİKONODOSİS'in eşanlamlısı. || Saç distrofisi, saçlardaki yapı değişikliği. (Saç distrofilleri genellikle genetik bir bozukluğa bağlı displazilerdir: moniletriks, çatallı saçlar, bükülü saçlar, düğümlü trikoreksis, invajinasyonlu trikoreksis, trikonodosis vb. Bu distrofiler tek başlarına bulunabildikleri gibi genetik kökenli anomali sendromları çerçevesinde başka anomalilere de eşlik edebilirler.) || Saç dökülmesi, ALOPE- Si’nin eşanlamlısı. || Uçtan saç çatallanması, saçların kuruyup uçtan ikiye yarılması. (Eşanl. TRİKOFTİLOZ.)
—Ed. (Bk. ansikl. böl.)
—Örg. Saç örgüsü, bir örgü motifi. (Desen yapılacak yerdeki ilmekleri gruplara ayırıp birbiri üzerinden geçirerek elde edilir.)
—Tar Saçı uzun krallar, merovenj krallarına verilen ad. Uzun saç, bu krallar için en yüce saygınlık belirtisi sayılıyordu. (Aynı şey vandal, vizigot ve ostrogot kralları için de sözkonusuydu. Bunlar tahttan indirilecek olurlarsa, saçları kesilerek bir manastıra kapatılırlardı.)
—Yerbil. Pele'nin saçı, akışkan magmanın püskûrdükten sonra düşerken katılaşmasıyla oluşan lav iplikçikleri. || Venüs'ün saçı, hi- yalin kuvarstaki rutil iğnelerine verilen ad.
—ANSİKL. Saçlar görünüş (dik, lüle lüle, dalgalı, kıvırcık), kalınlık ve renkleriyle birbirinden ayrılır. Saçın rengi melanin pigmentini oluşturan melanositlerin etkinlik derecesine göre değişir. Bu pigment esmerlerde ömelanin, sarışınlarda feomelanin, kızıl saçlılarda eritromelanindir (demir ve melanin karışımı). Melanin bireşimi, bakır içeren bir enzim kompleksi olan tirozinazın tirozini etkilemesiyle melanositlerin sitoplazmasındaki melanozomlar tarafından gerçekleştirilir Albinolarda melanositler sayıca normaldir, ama kalıtsal olarak tirozinaz. etkinliği olmadığından işlevsel değildir, ileri yaşlarda saçların ağarması, melanositlerin bireşim yapma etkinliğinin azalmasından ileri gelir. Beyaz saçlarda melanin tanecikleri hemen hemen yoktur.
• Anatomi. Saçlar, saçlı derideki derin epitelyum girintilerinin (kıl folikülleri) içine, eğik biçimde ikili, üçlü gruplar halinde yerleşmiştir. Saç iki kısımdan oluşur: bol damarlı bir altderi papillasını kavrayan, nit kısmı geniş soğan biçiminde bir kök ve eşmerkezli üç tabakadan oluşan kıl.
Bu tabakalar merkezden çevreye doğru şöyle yer alır:
1. özek (küçük çocukta bulunmaz, ergenlikte ortaya çıkar, ihtiyarda çok kalındır);
2. saçın en önemli bileşeni olan iç kabuk;
3. tümüyle keratinlenmiş olan dış kabuk. Bu üç tabaka iki kılıfla (içte folikül kılıfı ve dışta epitelyum kılıfı) ve şekilsiz bir maddeyle sarılmıştır: camsı zar. Saçın temel maddesi olan keratini, kıl folikülünün üçte bir alt kısmı üretir. Kükürt bakımından zengin bir skleroprotein olan keratin, başta sistin olmak üzere çok sayıda aminoasitten meydana gelir.
• Fizyoloji. Her saçın gelişimi üç evreden geçer:
1. anajen evre (yenilenme evresi): büyüyüp gelişme evresidir, ortalama süresi 3 yıldır, ama kişiye göre 10 yıla kadar uzayabilir (bazı çok gür saçlar bu yolla açıklanabilir);
2. katajen evre, anajen evreyi izler, aşağı yukarı 3 hafta kadar sürer, folikülün etkinliğini yitirdiği, ani bir gerileme gösteren geçiş evresidir;
3. telojen evre: dinlenme dönemidir. Saç ölür, anajen evredeki yeni ve küçük bir saçın alttan iterek onun yerini almasıyla düşer.
Yaşam boyunca bu evreler birbirini kovalar, her ölen saçın yerine hemen bir yenisi çıkar, insanda, kıl foliküllerinin komşu foliküllerden bağımsız, mozaik bir etkinliği vardır, insanda saçların yenilenme sürecinin göze batmadan gerçekleşmesinin nedeni budur. (Oysa kobaylardan başka hayvanlarda, foliküller bir anda dalga halinde etkinlik gösterir.) Bununla birlikte kıl değişimi ilk ve sonbaharda daha önemlidir. Genç bir erişkinde 100 000-150 000 saçın hemen hemen % 85'i anajen evrede bulunur. Günde telojen evredeki 50 -100 saçın dökülmesi normal karşılanır. Yaşlanmayla birlikte dinlenme süreçleri uzamaya başlar, anajen saçların sayısı, telojen saçlar lehine azalır. Doğumdan sonra, kadında telojen saçların sayısında % 30’a varan bir artma görülür. Saçlar çok miktarda dökülür (geçici olarak) ve bu 3 ay kadar sürer.
Saçlar günde yaklaşık 0,35 mm uzar. Yazın kıştakinden, geceleyin gündüzün- künden daha hızlı büyür. Kadınların saçları erkeklere göre daha çabuk büyür.
• Patoloji. Saçların patolojisi anormal saç dökülmesini (ALOPESİ), saçın renk yitirmesini ( AKLAŞMA) ve yapısal bozukluklarını kapsar.
—Berbl. Babilliler, Asurlular, Elamlar, Mısırlılar bazı koşullarda peruk takmak zorundaydılar. Yasa, İsraillilerin saçlarını şakaklar düzeyinde kesmesini yasaklıyordu. Arkaik dönemlerde Yunanlılarda erkeklerle kadınların saçlarındaki örgülere ve lülenin arasına metal sarmallar karıştırdıkları anlaşılmaktadır. Med savaşlarından sonra erkekler kısa saç bırakıyor, kadınlar saçlarını alnın üzerinde topluyor ve enseye doğru sarkıtıyorlardı. Etrüsklerde ve Romalılarda bu gelişme Yunanistan’ dakini aynen izledi, imparatorluk döneminde takma saç moda oldu. Galya’nın fethinden sonra, romalı hanımlar Galyalı- lar'a benzemek için saçlarını kızıla boyuyor ya da galyalı kadınların sarı saçlarını satın alıyorlardı. 672 yılından bir konsil takma saç kullanımını yasakladı.
XVIII. yy.’a kadar genç kızlar saçlarını açık bırakırlardı. Evli kadınlar saçlarını topuz halinde bir hotoz içinde gizlerlerdi; 1340'tan sonra kulaklarının önünde iki deste biçiminde toplamaya başladılar. XV. yy.'da küçük yaylar üzerine kat kat dizilmiş kıvırcık saçlar moda oldu. XVII. yy.'da kadınlar alınlarında perçem bırakır, saçlarını burmalar halinde yanlara düşürürlerdi. Louis XVI döneminde, önce düz olan saçların yerini yapma saç kullanımını gerektiren piramit biçiminde saç biçimleri aldı. Kat kat saç biçimleri Louis XV döneminde kayboldu, ama Louis XVI döneminde tüylerle, çeşitli aksesuarlar, hatta küçük gemilerle süslenmiş saçlar yeniden ortaya çıktı. XVII. yüzyılın pembe pudrasının yerini de beyaz pudra aldı. Devrim ve imparatorluk dönemlerinde Antikçağ' ın saç biçimleri yeniden moda oldu. Res- tauration döneminde kabartılmış saç yaygınlaştı. 1840’a doğru, kurdelalı saç topuzu enseye doğru kaymaya başladı, ama ikinci imparatorluğun sonunda başın arkasına yükseldi. 1875’ten 1900 ya da 1910’a kadar kabarık saç biçimlerine olanak veren uzun saçlar 1925’e doğru kısaldı.
50'li yıllardan başlayarak berberlik, saçın yapısına ve özgül sorunlarına daha uygun ürünlerin geliştirilmesine olanak veren modern kozmetikçiliğin gelişmesinden yararlandı.
Berberlik araçları da, antik saç kıvırma maşalarından çeşitli tarak modellerine ve ısıtılan bigudilere kadar büyük gelişme gösterdi. Elle ya da ayakla çalıştırılan, sıcak hava üfüren saç kurutucularının yanı sıra, sessiz çalışan kızılaltı kurutucuları ortaya çıktı. Modanın daha dalgalı ve doğal saçlara doğru gelişmesi saçın taranmasıyla ilgili çeşitli ütürücülerin ve saç fırçalarının ortaya çıkmasına yol açtı.
—Ed. Divan şiirinde sevgilinin güzelliğinin öğelerinden biri olarak anılır. Eşanlamlısı olan ya da saçın bir bölümünü adlandıran, benzetme yoluyla yer verilen zülf, giysu, turra, kâkül, perçem gibi sözcükler de sık kullanılır. Rengi siyahtır. Görünüşü dağınık, perişan, uzundur: "Şebi yelda mı uzun ya şebi hicran ya saçın I Uşbu sevdada geçer âşıkı sevda gecesi" (En uzun gece mi, ayrılık gecesi mi, yoksa saçın mı daha uzurf? Senin saçlarına vurgun âşığın gecesi, işte bu sevdada [karanlıkta] geçer) [Ahmet Dai]. Güzel kokuludur; misk ve amber, sümbül, reyhan, buhuri meryem kokar: "Depret lebini cûşa getir havz-ı kevseri i Amber saçını çöz bu cihanı muamber et" (Dudağını oynat, kevser havuzunu coştur. Amber kokulu saçını çöz, bu cihanı hoş kokuya boğ) [Zeynep Hatun], Âşığın elini kolunu bağladığı için zincire, onu avladığı için tuzağa (dâr), canını aldığı için darağacına benzetilir. Ulaşılması güç olduğu için tûli emel’dir Ona ulaşabilen âşığın ömrünü kıyamete dek uzatacağından ömri dıraz' dır. Görünüşüyle yılan, rengiyle gecedir. Tasavvufta Tanrı'nın birliğinin (vahdet) karşıtı olarak kesreti gösterir; bu yüzden küfürle ilgilidir.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Saç Nedir?
