Arama

Sıkmak Nedir?

Güncelleme: 21 Ekim 2015 Gösterim: 798 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Ekim 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SIKMAK g. f.
1. Bir şeyi sıkmak, onu kavrayan bir şeyi daraltarak üzerine bir basınç uygulamak: Bileklerimi bu kadar sıkma, canımı acılıyorsun.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Islak bir şeyi sıkmak, içindeki sıvıyı çıkarmak için bir basınç uygulamak: Çamaşırları sıkmak.
3. Bir meyveyi, bir bitkiyi sıkmak, bir basınç uygulayarak suyunu ya da yağını çıkarmak: Portakal, limon sıkmak. Kenevir tohumlarını sıkıp yağını çıkarmak.
4. Bir şeyin suyunu sıkmak, bir meyvenin suyunu sıkmak, basınç uygulayarak suyunu almak, çıkartmak: Süngerin suyunu kovaya sıkmak. Bir limonun suyunu sıkmak.
5. Bir kimseyi (kollarında, göğsünde) sıkmak, onu kendi bedenine dayayarak kollarını çevresine dolamak: Çocuğunu kollannın arasında sıktı. Küçük kız, bebeğini göğsüne dayamış sıkıyordu.
6. Birini, bedenin bir yerini, bir bölümünü sıkmak, bir giyim eşyasından söz ederken, bedenin o bölümüne basınç yapmak, dar gelmek: Kemer belimi sıkıyor. Sağ ayakkabısı ayağını sıkıyor, canını acıtıyordu.
7. Bedenin bir bölümünü sıkmak, kendim sıkmak, o bölümün öğelerini birbirine yaklaştırıp bastırmak; kaslarını gergin tutmak: Dişlerini sıkmak, iğne olurken kendini sıkmak.
8. Kurşun sıkmak, ateşli bir silahın tetiğini çekip boşaltmak: Üç el kurşun sıkmak.
9. Bir yere bir şey sıkmak, bir sıvıyı damlacıklar halinde püskürtmek: Böceklere ilaç sıkmak.
10. Bir bağı sıkmak, çevresine dolandığı şeyi daha sıkı sarması için boyunu kısaltmak, germek: Kemerini sıkmak. Kravatının düğümünü sıkmak.
11. Bir kimseyi sıkmak, o kimsede ilgi uyandırmamak, onu usandırmak, bezdirmek: Film beni son. derece sıktı. Bu tartışma onu sıkıyordu.
12. Bir kimseyi (araç tümleci +) sıkmak, bir kimseden söz ederken, birini rahatsız, huzursuz etmek: Yeter artık, sorularınla babanı sıkma.
13. Bir kimseyi sıkmak, bir kimse sözkonusuysa, birini baskı altında tutmak: Çocuğu çok sıkıyorsun, o artık büyüdü, kararlarını kendisi verebilir.

—El sant. BOĞMAK'ın eşanlamlısı

—Fırınc. Hamur sözkonusuysa sertleşmek, kabarmamak.

—Oy. Bir sonraki oyuncuya, ona yarayacak bir kâğıt atmamak.

—Teknol. Bir sıvı (yağ, benzin vb.) emdirilmiş maddelere sıkma işlemi uygulamak.

—Yağ. mad Yağlı bir hammaddedeki yağı, sıkma işlemiyle çıkarmak ya da bir karışımın (örneğin stearin ya da olein) sıvı ve katı bileşenlerini sıkma işlemiyle ayırmak.

sıkılmak dönşl. f.
1. Sıkıntı, bezginlik duymak, bunalmak: Boş oturmaktan sıkıldı, iş arıyor. Burada sıkıldık, başka bir yere gitsek. Yalnızlıktan sıkılmak.
2. Utanmak, çekinmek: Sana söylemeye sıkılmış, evlenmek istediğini benim anlatmamı söyledi.
3. Bir kimseden sıkılmak, ondan, varlığından tedirgin olmak; ondan çekinmek, utanmak: Bu adamdan çok sıkıldım, bir daha randevusuz görüşmek istemiyorum. Benden mi sıkılıyorsun, bak şurada biz bizeyiz.
4. Geçim zorluğu çekmek, para sıkıntısına düşmek: Çocuklar okurken biraz sıkıldılar, şimdi durumları iyi.

sıkılmak edilg. f.
1. Bir şeye herhangi bir amaçla bir basınç uygulanmak, suyu, yağı çıkarılmak: Bu tür çamaşırlar sıkılmadan kurumaya bırakılmalı. Portakallar sıkıldı mı?
2. Bir silahın tetiği çekilip boşaltılmak: Dışarda üç el kurşun sıkıldı.

sıkınmak dönşl.
1. Kendini sıkmak, zorlamak.
2. Ikına sıkına - IKINMAK. || Ikınıp sıkınmak - İKİNMAK.

sıkışmak işt. f. El sıkışmak, karşılıklı olarak birbirinin elini sıkmak.


Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

19 Haziran 2009 / ThinkerBeLL Rüya Tabirleri